Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 1997 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Öğretim Birliği ve Siyasal Iktidarlar
M. İSKENDER OZTURANLI Hukukçu
B
ugün ülkemizde 2500
dernek, 1200 yurt, 500
vakıf. 1000 şırket, 800
özel okul şeriat düzenin-
den yanadır ve din devle-
tı kurulması yolunda sa-
vaşım vermektedır. Bu gerçek, somut bi-
çimde Genelkurmay'ın brifingleriyle
(bılgilendırme) gûn yüzûne çıkmıştır. Bu
toplantılarda söz konusu dernekJerin, va-
kıflann, okullann adlan tekertekersayıl-
mış, tarikat ve cemaatlerin denetıminde-
ki yurtlarda gericilik tohumlannm nasıl
serpildiği, kurüerin Atatürk devrimine
ve cumhuriyet yasalanna karşı davranış-
lar içınde olduklan açığa çıkanlmıştır.
1923 devnmcilerinin birer meslek oku-
lu bıçıminde düşündüklen imam-hatip
okullannın şenatçı bir partinın "arka
bahçesi" olduğunu, bu okullarda şeriat
hukuku öğretildiğini bilmeyen. duyma-
yan kalmamıştır.îmam-halıp liselennde
okutulan "Fıkıh" adlı bir ders kitabında
şu tümceler vardır: "Bir erkck dört ka-
dınla evienebilir." *"Boşanma hakkj erke-
ğe aittir." "Kocasından avnlmak isteyen
kadua cennet kokusu haramdır_"
Şenatçı bir partınin genel başkanı, yıl-
lardan ben "Bu okullarda birim müca-
hrderimiz yetişmektedir" bıçimınde ko-
nuşmaktan çekınmemektedir. Bılindiği
gibi 1995 seçımlennin öncesinde ve son-
rasında REFAHYOL koalisyonunun kü-
çük ortağının liden imam-hatıp okulla-
nnın "Refah Partisi'ne militan yetiştirdi-
ğjni", "bu partinin PKK'den de tehlikeli
olduğunu'' dıle getırmış, ne var ki, daha
sonra bu parti ile ortaklık kurarak. o gû-
ne degin çeşitli iktıdarlann verdikleri
ödünler yetmiyormuş gibı. din devletı
özlemcilerine en büyuk ödünü vermiştir.
Ve bu davranış, Atatürkçü cumhuriyete
karşı işlenmiş suçlann en büyüğü sayıl-
mıştır. Anayasa ve Millı Eğıtım Temel
Yasasfna göre Türk eğıtim sıstemının
"çağdaş, ulusal ve binmseT olması gerek-
lidır. Eğıtım. aynı zamanda "Atatürk ü-
keteri doğruhusunda olacak, laikoiacak-
nr". Çünkü Atatürk devnmiyle Osman-
lı dönemindeki iki başlı eğitim sıstemi ta-
rihe kanşmış, mektep-medrese aynlığı
ortadan kaldınlarak. medreselerkapatıl-
mış, tüm eğitim ve öğretim yerleri Milli
Eğitim Bakanlığı'nın denetımine venl-
miştir. Din bağına dayalı siyasal binm
yerine ulusallık bağına dayalı bir birim
getirilmiştir.
Tfirk devrimdlerine göre > alnız devte-
tinlaikolmasıyeteriideğUdir. Hukuk. eği-
tim. ekonomi-bilim de laikolacaknr,çağ-
daş olaeakür. Din bihmı ve kulturü ge-
nel kültûrün içindedüşünülmüştür. Med-
reselerde olduğu gibi, yalnız dinin öğre-
tildiği bir uygulamanın hıçbir anlamı v e
yaran yoktur. Çünkü laik eğıtim ve laik
kültürden yoksun olan toplumlar, dünya-
nın hiçbir yerinde cumhunyete yönele-
medikleri gibi, demokrasiye de ulaşama-
mışlar, ilkel, çağdışı sürü durumnda kal-
mışlardır. Laiklik, demokrasinin soluk
alma organıdır.
Bu nedenleTeğer Türkiye'de demokra-
sıden söz edilecekse, devlet okullannda
öncelikle laik eğitimin uygulanması ka-
çınılmazdır. Aynı zamanda laik bırdev-
lette. din eğıtımı ve öğretimi zorunlu ola-
maz. Öğretim ve eğıtim din ağırlıklı de-
ğil. felsefe ve bilim ağırhkh olur. Demok-
rasilerde dinin veri tapınaklar \e vicdan-
lardır, devlet okullan değüdir.
Bu demek değıldir ki, ınsanlanmız
dınsel eğitımden yoksun kalacaklardır.
Dınsel eğıtım, laik eğitim kadar önemli-
dir. Din eğıtimının düzenlenmesı. so-
rumsuz kışı ve kuruluşlara bırakıldığı
takdirde büyük sakıncalar ortaya çıkabi-
lir. Din ve diyaneti yanlış öğrenen kişi-
ler, sonunda yobaz ve bağnaz olurlar. Bu
sakıncayı önlemek, çağdaş din adamı.
dindar ama uygar insan yetıştirmek, dev-
letin baştıca görevıdir Çağdaş dünya bu
uygulamanın ıçındedir. Orada din okul-
lan da, papaz okullan da vardır. Ama te-
mel eğitımden geçmeyen bir kışi papaz
okuluna gıremez. Temel eğıtim de 9-12
yıl arasındadır. Önemli olan, ınsanın ön-
ce çağdaş, ulusçu sonra dindar olmasıdır.
Bunun tersıni düşünmek, dınsel bağnaz-
lığa kapılan açmak. ulusallığı yıtirmek,
tutsak olmak demektir. Bu gerçeği çok
iyı saptayan 1923 devrimcilen, cumhu-
riyetle bırlikte çıkardıklan yasalarla çağ-
daşlığa yönelmışler. Öğretim Birliği Ya-
sası ıle tüm okullan Mıllı Eğıtim Bakan-
lığı'nabağlamışlardır. Çağınıyitirmişta-
rikaüara ve cemaatiere son vermişkrdir.
3 Mart 1924 tarihlı Öğretim Birliği
Yasası'na göre "yüksek din uzmanı ye-
tiştirmek için bir ilahivat fakültesi,imam-
hatip gereksinimi için de aynca okullar
açılabilecektir". Açılmıştır da. Ama
1950'lerden sonra ış çığınndan çıkanl-
mıştır. AtatürkiikeJerinden verilen ödün-
ler sonucunda, önce bu okullann sayıla-
n siyasal hesaplarla çoğaltıldıkça çoğal-
tılmış, yalnız imam-hatıp yetiştirmek
amacıyla kurulan imam-hatip okullan ,
önce "lise" düzeyme getırilmiş (1973),
daha sonra da tüm fakültelere öğrenci
yetiştiren okullar konumuna dönüstürül-
müştür (1983). Bu düzenlemenin. anaya-
saya ve Öğretim Birliği Yasası'na aykın
olduğunu bıle bile yapmışlardır bunu.
Öğretim Birliği Yasasu bir devrim ya-
sasıdır. Ve anayasanın koruması altında-
dır. Değıştirilmesi. değıştinlmesinin
önenlmesi ve Meclis'te görüşülmesı ola-
naksızdır (anayasa md. 174). Buna kar-
şın siyasal iktidarlar bir aldatmaca ile bu
yasayı delik deşik etmişlerdir. Anayasa-
da ve Öğretim Birliğı Yasası'nda yapa-
mayacaklan değışikliklen, Milli Eğitim
Temel Yasası ile gerçekleştırmişlerdir.
Bu ters gidişı Türk aydınlan, yazarlan ve
düşünürleri yıllardan ben ortaya koymuş
olmalanna karşın. dinleyen olmamıştır.
En sonunda MGK, 28 Şubat 1997
günlü karan ile konuyu çarpıcı biçımde
getirmıştir gündeme. 18 maddede belır-
lenen karar ya da bildirinin konumuzla
ilgili olanlannı şöylece sıralayabilinz:
l)Öğretım Birliği Yasasf ndan vazge-
çılemez. Eğıtim sistemimız bu yasaya
dayalıdır.
2) Anayasanın 174. maddesı ile koru-
ma altına alınan devnm yasalan uygu-
lanmalıdır.
3) Imam-hatıp liselennin ihtiyaçtan
fazlası meslek okullanna dönüştürülme-
lidir.
4) Sekiz yıllık kesintisiz eğitim bir an
önce hayata geçinlmelıdır.
5) Kuran kurslan gereksinım ölçüsün-
de ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın dene-
tıminde düzenlenmelidir.
Bılindiği gibi bu kararlardan üç ay
sonra Türkiye'de ıktıdar değişmiştır. Ye-
ni ıktidann ilk işı de sekız yıllık kesinti-
siz eğitim tasansmı hazırlamak ve Mec-
lıs'e sunmak olmuştur. Şimdi gericı ba-
sm, genci kesim ve gerici partiler ımam-
hatiplerin orta kısımlannın kapatılacağı
telaşı ıçinde bas bas bağırmakta ve man-
galda kül bırakmamaktadırlar. Oysa ta-
san, ülkemiz için çok önemli ve yaşam-
sal niteliktedir. Bağırmaya. çağırmaya
gelmeyecek kadar ciddidir. Tasanya gö-
re Kuran ve hafizlık kurslan, eskisi gibi
Diyanet Işleri Başkanlığı'nın güdümüne
bırakılmıştır. İmam-hatip liseleri olduğu
gibi kalmaktadır. Temel egitimden geç-
meyen ilkokul öğrencilerinin Kuran
kurslanna alınması sakıncah değil mı-
dir? Uygar dünyanın normlan ve Yurt-
taşlar Yasamızın 266. maddesi yıllar yı-
lı yok sayıldığı gibi, şimdi de yok mu sa-
yılacaktır? Bılindiği gibı bu madde şöy-
ledir: "Ergin kişi dinini kendi seçer."
Aynca gereksinim fazlası imam-hatip
liseleri, genel lise ya da meslek liseleri-
ne dönüştürüleceİc midir? Anayasaya
karşı aldatmaca yeni iktidar döneminde
de sürdürülecek midir?
28 Şubat kararlannı hem eski iktidar,
hem de yeni iktidar benimsemiştir. Türk
ulusuna karşı benimsediklerini açıkla-
mışlardır. O halde tutulacak yol, yasal
düzenlemeler ve tutarlı uygulamalarla
ülkeyi karanlıktan kurtarmaktır. Aydm-
lığa çıkmak için karşımızda başka biryol
yoktur.
ARADABÎR
Av. TURGUT İNAL
Meclis Soruşturma
Komisyonları
Meclis'te şimdiye dek kaç tahkikat (soruşturma)
komisyonu kurulmuştur bilemiyorum ama, en azın-
dan 20 tahkikat komisyonu şu an görevdedir. Tah-
kikat komisyonlan oluşurken üyeleri, Meclis'teki
partilerin milletvekilı sayısına göre belirienir.
Kurulan tahkikat komisyonlannın görevi ve he-
defi, başta hangı parti ya da partileri ya da hangi
hükümeti hedefleyeceğini belirlediği için, milletve-
killeri kendi partilerıne ve hükümetlerine zarar ver-
memesi için bütün gayretlerini ona göre ayarlarlar.
Böylece kurulan tahkikat komisyonu üyeleri baş-
tan şartlandınlmış\ardır. Kendi partisi ve hükümeti
aleyhinde oy ve görüş istemek kimsenin aklı ve ha-
yalinden geçmemelidır. insanların bu kadar hakka,
adalete inanmış, bu kadar nesnel (objektrf) olma-
lannı bekJeyemeyiz.
Uğur Mumcu Tahkikat Komısyonu'ndan Işken-
ce, Güneydoğu Anodu Bölgesı Sorunlan Tahkikat
Komisyonu ve Susuriuk Tahkikat Komisyonu'na
değin, tahkikat komisyonlannın nasıl sonuçlar ver-
diği ortadadır.
TBMM'de tahkikat komisyonlan siyasal görev
yaparken bunun yanında asıl görevleri bir tür adli
görevdir. Yargı görevi gıbıdir. Tahkikatlar, Türkçe-
siyle sonjşturmalar gizlı yapılır. Tahkikatlar devam
ederken uluorta, devamlı surette demeçler, bilgi-
ler ve açıklamalaryapılmaz. Tahkikat siyasal hava-
ya göre, şova, gövde gösterisine, peşin suçlama-
ya ve mahkûmiyete dönüştürülemez. Tahkikat so-
nunda alınan karar oybiriiği ya da çokluğu ile alı-
nır, sonra yazılır, imzalanır ve açıklanır. Aynşık oy
verenlerin de gerekçeleri yazılır ve açıklanır. Ko-
misyon üyeleri her bin başına buyruk, disiplinsiz
bırşekilde tam bırlaubalilıkiçersınde komisyon ça-
lışmalarını ve komisyon kararlannı uluorta küçüm-
seyemez ve kınayamaz.
Yukanda açıklanan ana ilkeler, bu ülkenin Mec-
lisi'nde hıç işlenmemıştır. Tahkikat komisyonlan,
üye milletvekillerine ya da komisyon sözcülerine
' bol bol şov yapma olanağı sağlamıştır. Eveleme ge-
veleme ötesinde, milyarlarca liraya varan tahkikat
masraf, yolluk giderieri ötesinde, bu komisyonla-
nn derde deva hiçbir yaran görülmemiştir. Hatta o
kadar kı, tahkikatta ele aldıkları konulan inceler ve
soruştururken gızli kalması gereken birçok olayla-
rı, boşboğazlıklan yüzünden, sırlan açığa çıkararak
esas tahkikat yapacak yargının görevini de çok bü-
yük bir düzeyde aksatmakta, gıderek zorlaştırmak-
tadırlar.
Bu ülkenin Meclisı'neseslenmek istiyoruz. Bıra-
kın Meclis tahkikatları ile bir yola varmayı. Bu tah-
kikat işıni yapacak ve kendisinin ana görevi olan
makamlar, bu işi ağzına yuzüne bulaştırmadan,
tahkikatın namusu, ciddiyeti, disiplini içersinde gör-
sünler ve tahkikat sonucuna göre idari ve adli ka-
rariar versinler ve bu makamlarca alınan kararlara
göre siz de TBMM olarak hangi koşulda ne yap-
mak gerekiyorsa onu yapınız. Yeni iktidar bu soru-
nu çözmelidir.
tarih
toplum
KÜLTÜR GEZİLERİ
GİZEMLİ ÇİN - HONG KONG
30 Ağustos -13 Eylül 1997 (FARUK PEKIN)
FRANSA RÖNESANS ŞATOLARI
ORTAÇAĞ KATEDRALLERİ
13-20 Evlul 1997 (YILDIRIM BUKTEL)
VAN VE ÇEVRESİ
20 - 26 Evlul 1997 (OKTAY BELLI)
YUNANISTAN
28 Ekım - 2 Kasım 1997 (MEHMET IHSAN1
TL'NAY)
FEST SEVMMT NCBVTHSI (021Z) Z58 25 73 • 258 25 89
VEFAT
Doktor
Mustafa Kemalettin Artuner
dün vefat ettı. Cenazesi salı günü öğle namazından
sonra defnedilecektir. Tanndan rahmet dileriz.
AİLESİ
Harem-Selamlık
ZEKİ BÜYÜKTANIR
B
ın dokuz yüzlü yıllar. Cuma Se-
lamlığı'ndayız. Dolmabahçe Sa-
rayı bugün haylı kalabalık. Çün-
kü Halifemiz Hazretleri (Hulefa-
ı Ruyi Zemin) cuma namazını eda
etmek üzere camıyı teşnf buyura-
caklar. Saraynn kapısı düzenli biçimde tören du-
rumuna geçmış. Kapıda faytonlar, haremağala-
n, görev düzenleyen protokol memurlan, padı-
şahı karşılayacak olan paşalar, subaylar, konvo-
yu camiye güvenli olarak götürecek olan asken
birlik.
Padışahımız efendimiz merdivenlerden yavaş
yavaş, ürkek, sinsi inerek faytona kuruluyor. Al-
çak dağlann çoğunu kendısı yaratmış gibı bur-
nu havada. Kafile hareket eder. Camı zaten ya-
kın. Ancak gerek güvenlik yönünden, gerekse
vücuduna zahmet olmaması bakımından o gü-
nün en gelişmiş aracı faytonu yeğler. Ancak;
efendimızin çevresinde kuş uçurulmaz. Güver-
cinlen bile neredeyse çevreden uzaklaştıracak-
lar. Çünkü Padışahımız Efendimız'e bir zarar
gelebilir. Sala venlmek üzeredir. Caminin içın-
de de bir hareketlenme görülür. Ancak o, özel
yollardan Hünkâr Mahfeli'ne çıkaryerleşir. Şim-
di ezan okunmaktadır. Namaz her zamanki nor-
mal düzeninde kılınır Namazdan sonra yıne ay-
nı debdebe, aynı tantana saraya kadar sürer. Bu
bir cuma selamlığıdır. Her hafta yinelenır. Padi-
şahımız Efendimiz de bir işe yaradığı kanısıyla
kasıldıkça kasılır. Mutludur; çünkü, bu dünyayı
düzene soktuğu gibı öte dünyasını da bu eylem-
leriyle sigortalamış, garantiye almıştır. Cennet
artık çantada keklik!..
Yıl 1996, neredeyse yüz yıl sonra aynı göste-
n, aynı ikıyüzlülük, aynı yapmacık gülücükler,
eylemler, aynı kişilıksiz cüdamlar!.. Orada etek
öpülüyor, efendımize yaklaşamıyorlar. Burada
hortumla su aptes alan mübarek kişinın ayakla-
nna dökülüyor, ellenyle yıkanıyor, havlu ile ku-
rulanıyor. O gün peşkırcibaşısı vardı. Lüks ban-
yolarda boy aptesleri almıyordu. Bugün oportü-
nıst havlucular çevrede fıng atıyor. Bütün bir
medya seferber olmuş. Yalnız ülkemiz değil, bü-
tün dünya izliyor bu çağdışı, utandıncı, kişiliği
gelışmemış mübarek zatın durumunu. Kendi ki-
şiliğınin gelişmemişliği yanında çevresindeki çı-
karcı korumacılar?.. Bunlar nereden türedi dıye
insan soruyor! Soruyor, ama yanıt veren yok.
Bunun yanıtı, sanıyorum son 47 yıldan beri eği-
tim birhğinı yaralamamızdan sonraki, sözde eği-
tilmiş olan bu kişilerin eğitilmelerinde değil, be-
yinlerinin köreldiğinde yatıyor.
Neden bütün bunlar? Biz bunlara, bu üzücü
olaylara, bu küçük düşürücü eylemlere. bu eko-
nomik sıkıntılan yaratan, güçsüz yöneticilere la-
yık rr.ıyız? Bu ülke. bu insanlar buna hıç de ya-
kışır değil!
Eh: 'Biz de çıktik o kerevete' diye artık ayak-
lannı, çevresindeki kışiliksiz kimselere yıkata-
mayacak; ama, başbakanlık yapmanın böbürlen-
mesinı de elden bırakmayacak. Ben başbakan-
ken diye söze bir başladı mı mangalda hiçbir şey
kalmaz.
Siz ne sabırlısının benim güzel insanlanm.
Bunlan da gördük. Bu gidişle daha çok şeylergö-
receğiz. Ama tünelin ucu göründü. Bundan son-
ra bu bilinç geliştikçe çok güzel günler görecegiz.
TELEVİZYON KAH
PROGRM^I OLAN//
0EIÖNUKUER//
UZMAN PSİKlmmJSUERlMfZ MANSUR
BEYAZYÜREK, AYHAN KALYONCü ve
ÖZKAN PEKTAŞ tNSAN PSİKOLOjlSİ
VE DAVRANİŞ BİLİMLERİNİ NfTELİKLl
KONÜKLARIYLA ELE AUYOR.
HER PAZARTESİ
Saat: 22:25de
ClMHURİYErTEN
OKURLAR4
ORHAN ERİNÇ
"Cami Ağaları" Sahnede
Ülkemizin siyasal ve ekonomik gücünü elinde tu-
tarak kitleleri etkjleyip yönetmek isteyen ağalara sorv
günlerde bir yenisi daha eklendi: Cami ağalan.
Oysa yıllardır başta toprak ağalan olmak üzere ağa-
lık düzeninin yıkılması için bir ileri bir geri gjdip duru-'
yorduk. Demek ki daha da gerilere düşmuşüz...
Aslında camilerin, şeriatçı gırişımler için kullanıl-"
ması 1950'den sonra hızlanmıştı. Ama bu işler için ca-
milerdoğrudan kullanılmıyor, yanında yöresinde oluş-
turulan sözüm ona kütüphaneler ve Kuran kursu der-
nekleriyle iletişim sağlayıp propaganda yapmak ye-
terii sayılıyordu.
Yıllar önce ve kısa bir süre Istanbul'da gerçekleş-
tirilen Toplu Sabah Namazlan" bugünlerde olduğu
gibi doğrudan cumhuriyetin yapısını değil, dinsiz say-
dıklan kişileıie solculan hedef alıyordu.
Ama bugün durum böyle değil. Cuma namazı ge-,
rekçesiyle camilerde toplanan şeriatçılar, hemen her
konuyu gündeme getirip laik Türkiye Cumhuriyeti'ni
yıkmanın provalannı yapıyoriar. Ve kendilerini cami
ağalan yönetiyor.
Şimdilerin geçerii konusu da 8 yıllık kesintisiz eği-
timin gerçekleşmesiyle diğer meslek okullannın orta
kısımlan gibi imam-hatip ortaokullannın da kapatıla-C
cak olması. *
Konu kamuoyunatüm imam-hatip liselennin kapa-
tılacağı söylenerek gerçek dışı bir kışkırtmayla yan-
sıtıtmak isteniliyor.
Yurttaşlann karşı olduklan konulardatepkilerini top-
luca dile getiımeleri, küçük ve büyük çaplı gösteriler
düzenlemeleri doğaldır.
Imam-hatipliler ya da yandaşlan da yasalara uygunî
olarak bu tür eylemlerde bulunabilirter ve kimsenin dei.
eleştirmeye hakkı olmaz.
Ancak bugün uygulananlar bu kapsamda değildir^
Çünkü her gösteride ele alınan dinsel temalar ve Su-5
udi Arabistan taklidi yeşil bayraklar, gerçek amacın
şeriat düzenini getirmek olduğunu belgeliyor.
Ankara'daki gösteri, biraz da il yöneticilerinin cid--.
di önlemler almamalan yüzünden küçük bir başkal-
dınya dönüştü. Emniyet kadrolanndaki Refah yanlısı,
örgütlenmenin ceremesini de meslektaşlanmız çek- _,
ti.
Polislerin acımasızca ve bilinçli olarak coplayıp tek-.
melediğı meslektaşlanmız arasında yaşamını yitiren
olmaması büyük bir mucizeydi.
Ertesi günü meslektaşlanmızla ziyaret ettiğimiz Içiş-'
leri Bakanı Bay Başesgioğlu'nun konuşmasından
edindiğimiz ilk izlenim, kendisinin olaylara bildığimiz,.
politikacılar gibi bakmadığı oldu. Dileriz ki yanılma-,
mış olalım.
Basın için de kara bir haftayı geride bıraktık. Bu-,
gün sorumlu yazıişleri müdürierinin ceza ya da dava-,
lannın üç yıl ertelenmesini öngören tasannın ele alı-1
nacağı bir haftaya giriyoruz. TBMM'nin, tasannın ya- *
zar ve çizerleri de kapsaması yolunda uzlaşmaya va-^
rarak "düşünce suçu" kavramının yanlışlığını vurgu-"
lamasını bekliyoruz.
•
Cumartesi günü iki eski Cumhuriyetçi'yı sonsuzlu-'.
ğa uğurtadık. Meslek yaşamına Cumhuriyette staj-n
yer olarak başlayan, daha sonra yurtdışında ve An- ^
kara'da muhabırlik, yazarlık yapan Feyyaz Tokar'fn",
Teşyikiye Camisi'ndeki töreninde gazeterpız imtiyaz;
sanibi Cumhuriyet Vakfı Kurucu Başkanı Berin Na- '
di ile yöneticilerimiz son görevlerini yerine getirdiler. '
Uzun yıllar Spor Servısimızdeki çalışmasıyla gaze-'
temize emek veren Erhan Gürer de uzun süre diren-'
diği rahatsızlığına yenik düşerek aramızdan aynldı."
Kendisini de Fatih Camisi'nden son yolculuğuna çı-"
kardık.
Tokar ve Gürer aileleri ile yakınlanna başsağlığı di- *
leklerimızi yineliyor, kendilerini saygıyla anıyoruz.
•
Yönetim Kurulu üyemiz Üstün Akmen bugünden '-
itibaren müessese mudürlüğü görevini de üsttenıyor. I
1960lı yıllarda bir üniversrte öğrencısı ıken staj için"
Pembe Konak'a adım atan Akmen, yurtdışında iken
1
'
gonderdiğı "Pazar Yazılan" ve "Arada Bir" köşelerin-;'
deki yazılanndan sonra 1995 yılının Haziranı'nda ara--'
mıza katılmış ve yönetim kurulunda görev almıştı. *
Kendisinin Tekfen'deki gibi gazetemizde de başanlr
:
olacağına inanıyoruz.
•
8 yıllık kesintisiz temel eğitim öngören tasannın ya-""
salaşmasını engellemek isteyenlerin Ankara'da dü- •
zenlediği şenatçı eylemi Banu Salman, Alper Ballır
Bahar Tannsever, Faruk Ataay ve Hasan Aydın ız--
ledi.
•
Eğitim reformu hazıriıklanna ilişkin gelişmeleri Dür-'
dane Kocaoğlu, Emine Kaplan ve Ebru Toktar
okurianmıza duyurdu. .«.
•
Emniyet Genel Mudürlüğü Araştırma Planlama ve-.
Koordinasyon (APK) Daire Başkanlığı'nca yaptınlan.
araştırmayı Evin Göktaş haberleştirdi. Bu araştırma-,
da, şeriatçı gösteride basına saldıran Çevik Kuvvet'i,.
"görev yorgunhğu ve eğitim yetersizliği"n\n saldır-
ganlaştırdığı sonucuna vanldı.
* :••
Eski Emniyet Müdüru, BalıkesirValisi Alaattin Yük-
sel'in polislerin iyi yetiştirilemediğine yönelik açıkla--
malannı da Celal Yılmaz haberieştırdi. DYP Genel
Başkanı Tansu Çiller ve eski Içişleri Bakanı Meral,
Akşener'i, Genelkurmay'daki istihbarat skandalı ko-;,
nusunda yalanlayan Milli Güvenlik Kurulu tutanakla-..
nnın açıklanabilmesi olasılığı hafta boyuncatartışıldı.-.
Bu olasılığa karşı DYP'lilerin tepkilerini Hülya Kara—
bağlı yazdı.
•
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açtığı kapat-,,
ma davasında, delilleri görüncetelaşa kapılan RP'nin
Anayasa Mahkemesi'ne vereceği savunmanın ana
hatlannı Sebahat Karakoyun okurianmıza duyurdu.
•
Bergama'da siyanürle altın çıkanlmasına yönelik
tartışmalan ve yetkililerin görüşlerini Izmir Büromuz
aktardı.
•
önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir haf-
ta geçinmeniz dileği ve saygılanmızla.
Canım anamız
PERİHAN AÇAN
Sen hep bizimlesin.
Seni çok seviyor ve özlüyoruz.
EVLATLARIN,
TORUNLARIN