23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 1997 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Öğretim Birliği ve Siyasal Iktidarlar M. İSKENDER OZTURANLI Hukukçu B ugün ülkemizde 2500 dernek, 1200 yurt, 500 vakıf. 1000 şırket, 800 özel okul şeriat düzenin- den yanadır ve din devle- tı kurulması yolunda sa- vaşım vermektedır. Bu gerçek, somut bi- çimde Genelkurmay'ın brifingleriyle (bılgilendırme) gûn yüzûne çıkmıştır. Bu toplantılarda söz konusu dernekJerin, va- kıflann, okullann adlan tekertekersayıl- mış, tarikat ve cemaatlerin denetıminde- ki yurtlarda gericilik tohumlannm nasıl serpildiği, kurüerin Atatürk devrimine ve cumhuriyet yasalanna karşı davranış- lar içınde olduklan açığa çıkanlmıştır. 1923 devnmcilerinin birer meslek oku- lu bıçıminde düşündüklen imam-hatip okullannın şenatçı bir partinın "arka bahçesi" olduğunu, bu okullarda şeriat hukuku öğretildiğini bilmeyen. duyma- yan kalmamıştır.îmam-halıp liselennde okutulan "Fıkıh" adlı bir ders kitabında şu tümceler vardır: "Bir erkck dört ka- dınla evienebilir." *"Boşanma hakkj erke- ğe aittir." "Kocasından avnlmak isteyen kadua cennet kokusu haramdır_" Şenatçı bir partınin genel başkanı, yıl- lardan ben "Bu okullarda birim müca- hrderimiz yetişmektedir" bıçimınde ko- nuşmaktan çekınmemektedir. Bılindiği gibi 1995 seçımlennin öncesinde ve son- rasında REFAHYOL koalisyonunun kü- çük ortağının liden imam-hatıp okulla- nnın "Refah Partisi'ne militan yetiştirdi- ğjni", "bu partinin PKK'den de tehlikeli olduğunu'' dıle getırmış, ne var ki, daha sonra bu parti ile ortaklık kurarak. o gû- ne degin çeşitli iktıdarlann verdikleri ödünler yetmiyormuş gibı. din devletı özlemcilerine en büyuk ödünü vermiştir. Ve bu davranış, Atatürkçü cumhuriyete karşı işlenmiş suçlann en büyüğü sayıl- mıştır. Anayasa ve Millı Eğıtım Temel Yasasfna göre Türk eğıtim sıstemının "çağdaş, ulusal ve binmseT olması gerek- lidır. Eğıtım. aynı zamanda "Atatürk ü- keteri doğruhusunda olacak, laikoiacak- nr". Çünkü Atatürk devnmiyle Osman- lı dönemindeki iki başlı eğitim sıstemi ta- rihe kanşmış, mektep-medrese aynlığı ortadan kaldınlarak. medreselerkapatıl- mış, tüm eğitim ve öğretim yerleri Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetımine venl- miştir. Din bağına dayalı siyasal binm yerine ulusallık bağına dayalı bir birim getirilmiştir. Tfirk devrimdlerine göre > alnız devte- tinlaikolmasıyeteriideğUdir. Hukuk. eği- tim. ekonomi-bilim de laikolacaknr,çağ- daş olaeakür. Din bihmı ve kulturü ge- nel kültûrün içindedüşünülmüştür. Med- reselerde olduğu gibi, yalnız dinin öğre- tildiği bir uygulamanın hıçbir anlamı v e yaran yoktur. Çünkü laik eğıtim ve laik kültürden yoksun olan toplumlar, dünya- nın hiçbir yerinde cumhunyete yönele- medikleri gibi, demokrasiye de ulaşama- mışlar, ilkel, çağdışı sürü durumnda kal- mışlardır. Laiklik, demokrasinin soluk alma organıdır. Bu nedenleTeğer Türkiye'de demokra- sıden söz edilecekse, devlet okullannda öncelikle laik eğitimin uygulanması ka- çınılmazdır. Aynı zamanda laik bırdev- lette. din eğıtımı ve öğretimi zorunlu ola- maz. Öğretim ve eğıtim din ağırlıklı de- ğil. felsefe ve bilim ağırhkh olur. Demok- rasilerde dinin veri tapınaklar \e vicdan- lardır, devlet okullan değüdir. Bu demek değıldir ki, ınsanlanmız dınsel eğitımden yoksun kalacaklardır. Dınsel eğıtım, laik eğitim kadar önemli- dir. Din eğıtimının düzenlenmesı. so- rumsuz kışı ve kuruluşlara bırakıldığı takdirde büyük sakıncalar ortaya çıkabi- lir. Din ve diyaneti yanlış öğrenen kişi- ler, sonunda yobaz ve bağnaz olurlar. Bu sakıncayı önlemek, çağdaş din adamı. dindar ama uygar insan yetıştirmek, dev- letin baştıca görevıdir Çağdaş dünya bu uygulamanın ıçındedir. Orada din okul- lan da, papaz okullan da vardır. Ama te- mel eğitımden geçmeyen bir kışi papaz okuluna gıremez. Temel eğıtim de 9-12 yıl arasındadır. Önemli olan, ınsanın ön- ce çağdaş, ulusçu sonra dindar olmasıdır. Bunun tersıni düşünmek, dınsel bağnaz- lığa kapılan açmak. ulusallığı yıtirmek, tutsak olmak demektir. Bu gerçeği çok iyı saptayan 1923 devrimcilen, cumhu- riyetle bırlikte çıkardıklan yasalarla çağ- daşlığa yönelmışler. Öğretim Birliği Ya- sası ıle tüm okullan Mıllı Eğıtim Bakan- lığı'nabağlamışlardır. Çağınıyitirmişta- rikaüara ve cemaatiere son vermişkrdir. 3 Mart 1924 tarihlı Öğretim Birliği Yasası'na göre "yüksek din uzmanı ye- tiştirmek için bir ilahivat fakültesi,imam- hatip gereksinimi için de aynca okullar açılabilecektir". Açılmıştır da. Ama 1950'lerden sonra ış çığınndan çıkanl- mıştır. AtatürkiikeJerinden verilen ödün- ler sonucunda, önce bu okullann sayıla- n siyasal hesaplarla çoğaltıldıkça çoğal- tılmış, yalnız imam-hatıp yetiştirmek amacıyla kurulan imam-hatip okullan , önce "lise" düzeyme getırilmiş (1973), daha sonra da tüm fakültelere öğrenci yetiştiren okullar konumuna dönüstürül- müştür (1983). Bu düzenlemenin. anaya- saya ve Öğretim Birliği Yasası'na aykın olduğunu bıle bile yapmışlardır bunu. Öğretim Birliği Yasasu bir devrim ya- sasıdır. Ve anayasanın koruması altında- dır. Değıştirilmesi. değıştinlmesinin önenlmesi ve Meclis'te görüşülmesı ola- naksızdır (anayasa md. 174). Buna kar- şın siyasal iktidarlar bir aldatmaca ile bu yasayı delik deşik etmişlerdir. Anayasa- da ve Öğretim Birliğı Yasası'nda yapa- mayacaklan değışikliklen, Milli Eğitim Temel Yasası ile gerçekleştırmişlerdir. Bu ters gidişı Türk aydınlan, yazarlan ve düşünürleri yıllardan ben ortaya koymuş olmalanna karşın. dinleyen olmamıştır. En sonunda MGK, 28 Şubat 1997 günlü karan ile konuyu çarpıcı biçımde getirmıştir gündeme. 18 maddede belır- lenen karar ya da bildirinin konumuzla ilgili olanlannı şöylece sıralayabilinz: l)Öğretım Birliği Yasasf ndan vazge- çılemez. Eğıtim sistemimız bu yasaya dayalıdır. 2) Anayasanın 174. maddesı ile koru- ma altına alınan devnm yasalan uygu- lanmalıdır. 3) Imam-hatıp liselennin ihtiyaçtan fazlası meslek okullanna dönüştürülme- lidir. 4) Sekiz yıllık kesintisiz eğitim bir an önce hayata geçinlmelıdır. 5) Kuran kurslan gereksinım ölçüsün- de ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın dene- tıminde düzenlenmelidir. Bılindiği gibi bu kararlardan üç ay sonra Türkiye'de ıktıdar değişmiştır. Ye- ni ıktidann ilk işı de sekız yıllık kesinti- siz eğitim tasansmı hazırlamak ve Mec- lıs'e sunmak olmuştur. Şimdi gericı ba- sm, genci kesim ve gerici partiler ımam- hatiplerin orta kısımlannın kapatılacağı telaşı ıçinde bas bas bağırmakta ve man- galda kül bırakmamaktadırlar. Oysa ta- san, ülkemiz için çok önemli ve yaşam- sal niteliktedir. Bağırmaya. çağırmaya gelmeyecek kadar ciddidir. Tasanya gö- re Kuran ve hafizlık kurslan, eskisi gibi Diyanet Işleri Başkanlığı'nın güdümüne bırakılmıştır. İmam-hatip liseleri olduğu gibi kalmaktadır. Temel egitimden geç- meyen ilkokul öğrencilerinin Kuran kurslanna alınması sakıncah değil mı- dir? Uygar dünyanın normlan ve Yurt- taşlar Yasamızın 266. maddesi yıllar yı- lı yok sayıldığı gibi, şimdi de yok mu sa- yılacaktır? Bılindiği gibı bu madde şöy- ledir: "Ergin kişi dinini kendi seçer." Aynca gereksinim fazlası imam-hatip liseleri, genel lise ya da meslek liseleri- ne dönüştürüleceİc midir? Anayasaya karşı aldatmaca yeni iktidar döneminde de sürdürülecek midir? 28 Şubat kararlannı hem eski iktidar, hem de yeni iktidar benimsemiştir. Türk ulusuna karşı benimsediklerini açıkla- mışlardır. O halde tutulacak yol, yasal düzenlemeler ve tutarlı uygulamalarla ülkeyi karanlıktan kurtarmaktır. Aydm- lığa çıkmak için karşımızda başka biryol yoktur. ARADABÎR Av. TURGUT İNAL Meclis Soruşturma Komisyonları Meclis'te şimdiye dek kaç tahkikat (soruşturma) komisyonu kurulmuştur bilemiyorum ama, en azın- dan 20 tahkikat komisyonu şu an görevdedir. Tah- kikat komisyonlan oluşurken üyeleri, Meclis'teki partilerin milletvekilı sayısına göre belirienir. Kurulan tahkikat komisyonlannın görevi ve he- defi, başta hangı parti ya da partileri ya da hangi hükümeti hedefleyeceğini belirlediği için, milletve- killeri kendi partilerıne ve hükümetlerine zarar ver- memesi için bütün gayretlerini ona göre ayarlarlar. Böylece kurulan tahkikat komisyonu üyeleri baş- tan şartlandınlmış\ardır. Kendi partisi ve hükümeti aleyhinde oy ve görüş istemek kimsenin aklı ve ha- yalinden geçmemelidır. insanların bu kadar hakka, adalete inanmış, bu kadar nesnel (objektrf) olma- lannı bekJeyemeyiz. Uğur Mumcu Tahkikat Komısyonu'ndan Işken- ce, Güneydoğu Anodu Bölgesı Sorunlan Tahkikat Komisyonu ve Susuriuk Tahkikat Komisyonu'na değin, tahkikat komisyonlannın nasıl sonuçlar ver- diği ortadadır. TBMM'de tahkikat komisyonlan siyasal görev yaparken bunun yanında asıl görevleri bir tür adli görevdir. Yargı görevi gıbıdir. Tahkikatlar, Türkçe- siyle sonjşturmalar gizlı yapılır. Tahkikatlar devam ederken uluorta, devamlı surette demeçler, bilgi- ler ve açıklamalaryapılmaz. Tahkikat siyasal hava- ya göre, şova, gövde gösterisine, peşin suçlama- ya ve mahkûmiyete dönüştürülemez. Tahkikat so- nunda alınan karar oybiriiği ya da çokluğu ile alı- nır, sonra yazılır, imzalanır ve açıklanır. Aynşık oy verenlerin de gerekçeleri yazılır ve açıklanır. Ko- misyon üyeleri her bin başına buyruk, disiplinsiz bırşekilde tam bırlaubalilıkiçersınde komisyon ça- lışmalarını ve komisyon kararlannı uluorta küçüm- seyemez ve kınayamaz. Yukanda açıklanan ana ilkeler, bu ülkenin Mec- lisi'nde hıç işlenmemıştır. Tahkikat komisyonlan, üye milletvekillerine ya da komisyon sözcülerine ' bol bol şov yapma olanağı sağlamıştır. Eveleme ge- veleme ötesinde, milyarlarca liraya varan tahkikat masraf, yolluk giderieri ötesinde, bu komisyonla- nn derde deva hiçbir yaran görülmemiştir. Hatta o kadar kı, tahkikatta ele aldıkları konulan inceler ve soruştururken gızli kalması gereken birçok olayla- rı, boşboğazlıklan yüzünden, sırlan açığa çıkararak esas tahkikat yapacak yargının görevini de çok bü- yük bir düzeyde aksatmakta, gıderek zorlaştırmak- tadırlar. Bu ülkenin Meclisı'neseslenmek istiyoruz. Bıra- kın Meclis tahkikatları ile bir yola varmayı. Bu tah- kikat işıni yapacak ve kendisinin ana görevi olan makamlar, bu işi ağzına yuzüne bulaştırmadan, tahkikatın namusu, ciddiyeti, disiplini içersinde gör- sünler ve tahkikat sonucuna göre idari ve adli ka- rariar versinler ve bu makamlarca alınan kararlara göre siz de TBMM olarak hangi koşulda ne yap- mak gerekiyorsa onu yapınız. Yeni iktidar bu soru- nu çözmelidir. tarih toplum KÜLTÜR GEZİLERİ GİZEMLİ ÇİN - HONG KONG 30 Ağustos -13 Eylül 1997 (FARUK PEKIN) FRANSA RÖNESANS ŞATOLARI ORTAÇAĞ KATEDRALLERİ 13-20 Evlul 1997 (YILDIRIM BUKTEL) VAN VE ÇEVRESİ 20 - 26 Evlul 1997 (OKTAY BELLI) YUNANISTAN 28 Ekım - 2 Kasım 1997 (MEHMET IHSAN1 TL'NAY) FEST SEVMMT NCBVTHSI (021Z) Z58 25 73 • 258 25 89 VEFAT Doktor Mustafa Kemalettin Artuner dün vefat ettı. Cenazesi salı günü öğle namazından sonra defnedilecektir. Tanndan rahmet dileriz. AİLESİ Harem-Selamlık ZEKİ BÜYÜKTANIR B ın dokuz yüzlü yıllar. Cuma Se- lamlığı'ndayız. Dolmabahçe Sa- rayı bugün haylı kalabalık. Çün- kü Halifemiz Hazretleri (Hulefa- ı Ruyi Zemin) cuma namazını eda etmek üzere camıyı teşnf buyura- caklar. Saraynn kapısı düzenli biçimde tören du- rumuna geçmış. Kapıda faytonlar, haremağala- n, görev düzenleyen protokol memurlan, padı- şahı karşılayacak olan paşalar, subaylar, konvo- yu camiye güvenli olarak götürecek olan asken birlik. Padışahımız efendimiz merdivenlerden yavaş yavaş, ürkek, sinsi inerek faytona kuruluyor. Al- çak dağlann çoğunu kendısı yaratmış gibı bur- nu havada. Kafile hareket eder. Camı zaten ya- kın. Ancak gerek güvenlik yönünden, gerekse vücuduna zahmet olmaması bakımından o gü- nün en gelişmiş aracı faytonu yeğler. Ancak; efendimızin çevresinde kuş uçurulmaz. Güver- cinlen bile neredeyse çevreden uzaklaştıracak- lar. Çünkü Padışahımız Efendimız'e bir zarar gelebilir. Sala venlmek üzeredir. Caminin içın- de de bir hareketlenme görülür. Ancak o, özel yollardan Hünkâr Mahfeli'ne çıkaryerleşir. Şim- di ezan okunmaktadır. Namaz her zamanki nor- mal düzeninde kılınır Namazdan sonra yıne ay- nı debdebe, aynı tantana saraya kadar sürer. Bu bir cuma selamlığıdır. Her hafta yinelenır. Padi- şahımız Efendimiz de bir işe yaradığı kanısıyla kasıldıkça kasılır. Mutludur; çünkü, bu dünyayı düzene soktuğu gibı öte dünyasını da bu eylem- leriyle sigortalamış, garantiye almıştır. Cennet artık çantada keklik!.. Yıl 1996, neredeyse yüz yıl sonra aynı göste- n, aynı ikıyüzlülük, aynı yapmacık gülücükler, eylemler, aynı kişilıksiz cüdamlar!.. Orada etek öpülüyor, efendımize yaklaşamıyorlar. Burada hortumla su aptes alan mübarek kişinın ayakla- nna dökülüyor, ellenyle yıkanıyor, havlu ile ku- rulanıyor. O gün peşkırcibaşısı vardı. Lüks ban- yolarda boy aptesleri almıyordu. Bugün oportü- nıst havlucular çevrede fıng atıyor. Bütün bir medya seferber olmuş. Yalnız ülkemiz değil, bü- tün dünya izliyor bu çağdışı, utandıncı, kişiliği gelışmemış mübarek zatın durumunu. Kendi ki- şiliğınin gelişmemişliği yanında çevresindeki çı- karcı korumacılar?.. Bunlar nereden türedi dıye insan soruyor! Soruyor, ama yanıt veren yok. Bunun yanıtı, sanıyorum son 47 yıldan beri eği- tim birhğinı yaralamamızdan sonraki, sözde eği- tilmiş olan bu kişilerin eğitilmelerinde değil, be- yinlerinin köreldiğinde yatıyor. Neden bütün bunlar? Biz bunlara, bu üzücü olaylara, bu küçük düşürücü eylemlere. bu eko- nomik sıkıntılan yaratan, güçsüz yöneticilere la- yık rr.ıyız? Bu ülke. bu insanlar buna hıç de ya- kışır değil! Eh: 'Biz de çıktik o kerevete' diye artık ayak- lannı, çevresindeki kışiliksiz kimselere yıkata- mayacak; ama, başbakanlık yapmanın böbürlen- mesinı de elden bırakmayacak. Ben başbakan- ken diye söze bir başladı mı mangalda hiçbir şey kalmaz. Siz ne sabırlısının benim güzel insanlanm. Bunlan da gördük. Bu gidişle daha çok şeylergö- receğiz. Ama tünelin ucu göründü. Bundan son- ra bu bilinç geliştikçe çok güzel günler görecegiz. TELEVİZYON KAH PROGRM^I OLAN// 0EIÖNUKUER// UZMAN PSİKlmmJSUERlMfZ MANSUR BEYAZYÜREK, AYHAN KALYONCü ve ÖZKAN PEKTAŞ tNSAN PSİKOLOjlSİ VE DAVRANİŞ BİLİMLERİNİ NfTELİKLl KONÜKLARIYLA ELE AUYOR. HER PAZARTESİ Saat: 22:25de ClMHURİYErTEN OKURLAR4 ORHAN ERİNÇ "Cami Ağaları" Sahnede Ülkemizin siyasal ve ekonomik gücünü elinde tu- tarak kitleleri etkjleyip yönetmek isteyen ağalara sorv günlerde bir yenisi daha eklendi: Cami ağalan. Oysa yıllardır başta toprak ağalan olmak üzere ağa- lık düzeninin yıkılması için bir ileri bir geri gjdip duru-' yorduk. Demek ki daha da gerilere düşmuşüz... Aslında camilerin, şeriatçı gırişımler için kullanıl-" ması 1950'den sonra hızlanmıştı. Ama bu işler için ca- milerdoğrudan kullanılmıyor, yanında yöresinde oluş- turulan sözüm ona kütüphaneler ve Kuran kursu der- nekleriyle iletişim sağlayıp propaganda yapmak ye- terii sayılıyordu. Yıllar önce ve kısa bir süre Istanbul'da gerçekleş- tirilen Toplu Sabah Namazlan" bugünlerde olduğu gibi doğrudan cumhuriyetin yapısını değil, dinsiz say- dıklan kişileıie solculan hedef alıyordu. Ama bugün durum böyle değil. Cuma namazı ge-, rekçesiyle camilerde toplanan şeriatçılar, hemen her konuyu gündeme getirip laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmanın provalannı yapıyoriar. Ve kendilerini cami ağalan yönetiyor. Şimdilerin geçerii konusu da 8 yıllık kesintisiz eği- timin gerçekleşmesiyle diğer meslek okullannın orta kısımlan gibi imam-hatip ortaokullannın da kapatıla-C cak olması. * Konu kamuoyunatüm imam-hatip liselennin kapa- tılacağı söylenerek gerçek dışı bir kışkırtmayla yan- sıtıtmak isteniliyor. Yurttaşlann karşı olduklan konulardatepkilerini top- luca dile getiımeleri, küçük ve büyük çaplı gösteriler düzenlemeleri doğaldır. Imam-hatipliler ya da yandaşlan da yasalara uygunî olarak bu tür eylemlerde bulunabilirter ve kimsenin dei. eleştirmeye hakkı olmaz. Ancak bugün uygulananlar bu kapsamda değildir^ Çünkü her gösteride ele alınan dinsel temalar ve Su-5 udi Arabistan taklidi yeşil bayraklar, gerçek amacın şeriat düzenini getirmek olduğunu belgeliyor. Ankara'daki gösteri, biraz da il yöneticilerinin cid--. di önlemler almamalan yüzünden küçük bir başkal- dınya dönüştü. Emniyet kadrolanndaki Refah yanlısı, örgütlenmenin ceremesini de meslektaşlanmız çek- _, ti. Polislerin acımasızca ve bilinçli olarak coplayıp tek-. melediğı meslektaşlanmız arasında yaşamını yitiren olmaması büyük bir mucizeydi. Ertesi günü meslektaşlanmızla ziyaret ettiğimiz Içiş-' leri Bakanı Bay Başesgioğlu'nun konuşmasından edindiğimiz ilk izlenim, kendisinin olaylara bildığimiz,. politikacılar gibi bakmadığı oldu. Dileriz ki yanılma-, mış olalım. Basın için de kara bir haftayı geride bıraktık. Bu-, gün sorumlu yazıişleri müdürierinin ceza ya da dava-, lannın üç yıl ertelenmesini öngören tasannın ele alı-1 nacağı bir haftaya giriyoruz. TBMM'nin, tasannın ya- * zar ve çizerleri de kapsaması yolunda uzlaşmaya va-^ rarak "düşünce suçu" kavramının yanlışlığını vurgu-" lamasını bekliyoruz. • Cumartesi günü iki eski Cumhuriyetçi'yı sonsuzlu-'. ğa uğurtadık. Meslek yaşamına Cumhuriyette staj-n yer olarak başlayan, daha sonra yurtdışında ve An- ^ kara'da muhabırlik, yazarlık yapan Feyyaz Tokar'fn", Teşyikiye Camisi'ndeki töreninde gazeterpız imtiyaz; sanibi Cumhuriyet Vakfı Kurucu Başkanı Berin Na- ' di ile yöneticilerimiz son görevlerini yerine getirdiler. ' Uzun yıllar Spor Servısimızdeki çalışmasıyla gaze-' temize emek veren Erhan Gürer de uzun süre diren-' diği rahatsızlığına yenik düşerek aramızdan aynldı." Kendisini de Fatih Camisi'nden son yolculuğuna çı-" kardık. Tokar ve Gürer aileleri ile yakınlanna başsağlığı di- * leklerimızi yineliyor, kendilerini saygıyla anıyoruz. • Yönetim Kurulu üyemiz Üstün Akmen bugünden '- itibaren müessese mudürlüğü görevini de üsttenıyor. I 1960lı yıllarda bir üniversrte öğrencısı ıken staj için" Pembe Konak'a adım atan Akmen, yurtdışında iken 1 ' gonderdiğı "Pazar Yazılan" ve "Arada Bir" köşelerin-;' deki yazılanndan sonra 1995 yılının Haziranı'nda ara--' mıza katılmış ve yönetim kurulunda görev almıştı. * Kendisinin Tekfen'deki gibi gazetemizde de başanlr : olacağına inanıyoruz. • 8 yıllık kesintisiz temel eğitim öngören tasannın ya-"" salaşmasını engellemek isteyenlerin Ankara'da dü- • zenlediği şenatçı eylemi Banu Salman, Alper Ballır Bahar Tannsever, Faruk Ataay ve Hasan Aydın ız-- ledi. • Eğitim reformu hazıriıklanna ilişkin gelişmeleri Dür-' dane Kocaoğlu, Emine Kaplan ve Ebru Toktar okurianmıza duyurdu. .«. • Emniyet Genel Mudürlüğü Araştırma Planlama ve-. Koordinasyon (APK) Daire Başkanlığı'nca yaptınlan. araştırmayı Evin Göktaş haberleştirdi. Bu araştırma-, da, şeriatçı gösteride basına saldıran Çevik Kuvvet'i,. "görev yorgunhğu ve eğitim yetersizliği"n\n saldır- ganlaştırdığı sonucuna vanldı. * :•• Eski Emniyet Müdüru, BalıkesirValisi Alaattin Yük- sel'in polislerin iyi yetiştirilemediğine yönelik açıkla-- malannı da Celal Yılmaz haberieştırdi. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ve eski Içişleri Bakanı Meral, Akşener'i, Genelkurmay'daki istihbarat skandalı ko-;, nusunda yalanlayan Milli Güvenlik Kurulu tutanakla-.. nnın açıklanabilmesi olasılığı hafta boyuncatartışıldı.-. Bu olasılığa karşı DYP'lilerin tepkilerini Hülya Kara— bağlı yazdı. • Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açtığı kapat-,, ma davasında, delilleri görüncetelaşa kapılan RP'nin Anayasa Mahkemesi'ne vereceği savunmanın ana hatlannı Sebahat Karakoyun okurianmıza duyurdu. • Bergama'da siyanürle altın çıkanlmasına yönelik tartışmalan ve yetkililerin görüşlerini Izmir Büromuz aktardı. • önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir haf- ta geçinmeniz dileği ve saygılanmızla. Canım anamız PERİHAN AÇAN Sen hep bizimlesin. Seni çok seviyor ve özlüyoruz. EVLATLARIN, TORUNLARIN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle