Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 1997 PAZAR
PAZAR YAZILARI
Fransız flıtbolunda stat çılgınlığıFranssmn fiıtbol hastalan,
geçenhde öylesine çılgın bir gece
geçird ki. sormayın gitsin! Nefes
İcesıci.kendi tabirleriyle "çılguı" bir
geceyd bu. Önce futbol sahasında
başlayp sonradan ünlü Champs-
Elysee. caddesinde devam eden,
gerçekve içten bir şölen.
Salt fubol konusunu ele almak
istemi;oruz elbette. Bizim size
söylenek ıstediğimiz şu ki.
başkertin Paris Saint Germain
Kulübı'nün çok farklı bir karşılaşma
çerçevîsinde, rakipleri Steaua
Bükrefi yenmesi gerekmekteydi.
Paris Saint Germain (PSG) bu
çetrefı maçın ıçinden nasıl çıkardı
acaba? Siz sanıyor musunuz ki. 4
gollü tir fark çantada keklikti.
Daimagururlu. bazen de hor
görme^i gayet iyi bılen. Fransız
başkentınin kırmızı-mavi renklerini
sırtında taşıyan "PSG" nasıl bir
hüner göstermeliydi ki, Romen
takımtnı eleyerek Avrupa Lig
Şampiyonu Grubuna girmek
mümkün olsun? Her kafadan bir ses
çıkmadı doğrusu. Gerçek şu ki
"beyin" denen o minık bilgisayar
gece gündüz demeden devredeki
yerini aldığı gıbi "geri\e sayun"
başladı gergin bir hava ıçinde. Başka
türlü nasıl olsundu kı? Cicili bicili
yöneticiler. görmezlikten geldikleri.
Avrupa Futbol Bırliği UEFA'nın bir
uyan mesajını es geçtikten sonra
belirli bir oyuncuyu '•cezalT
olmasına karşın Romanya'daki
karşılaşmada kadroya alınca dananın
kuyruğu kopuverdi. Jşte, biz Paris" in
Parcdes-Princes stadındaki rövanş
maçında nasıl bir marifet varatınz.
problemi yüzünden uvkulannı
kaçınverdi. "Bunu böyleyaparsakşu
PARİS
MİŞEL
PERLMAN
da böyle olur" türünden hesaplar
etrafta dönmeye başladı. Lâkin. ne
olursa olsun.
U
PSG", canı da çıksa
kazanmak zorundaydı bu
karşılaşmayı. Uzmanlaşmış çeşitli
kahvelerdeki "kurmaylar", tıpkı
"çankh diplomatlar" gibi en ince
hesaplara kendilerini vermişken
futboldan pek anlamayanlar da ince
tahmınlere girişti. PSG'nin
maçlannı oynadığı Paro-des-Princes
stadının bulunduğu Auteuil
Kapısı'nın son denli şık semtinde bu
kez. güm güm atıyordu kalpler.
Acaba bizimkiler 4 gol farkla
Romenlerı ezer mi> dı silındirle?
Yani bir başka deyişle. Parc-des
Princes Stadı"nda maç oynandığında,
ortalığa yayılan gürültüden şikâyetçi
olmayı unutmayanlar bile PSG ile
Steaua karşılaşmasını, gerek
tribünlerden. gerekse evlerinde
TV'den canlı olarak izlediler. "Breh
be. ne> miş bu Paris Saiut Germain."
Karşılaşmanın daha 3. dakikasında
penaltıdan. ilk golü Steaua'ya
atıverdıler. Ondan sonra çorap
söküğü gibi peş peşe 4 gol daha.
Parisliler maç boyu niye koştu
durmadan? Sorunun yanıtı gayet
kolay. Çünkü bunlar profesyonel.
Evet. efendicağızım. profesyonel
oğlu profesyonel! Yoksa, "yıldız"
geçınen \e yanm saat oynadıktan
sonra, bir mazeret bulup yedekler
kulübesine oturmaz. Aldığı paranın
karşılığını vermek için elinden
geleni yapar.
Bırakalım şakayı. Didinip yırtınan
futbolculann astronomik gelirlerine
baktınız mı hiç? Bu işler. büyük
işler. Parayı sayan de\ kuruluşlar
önemli gelırler bekliyor çimin
üstünde yuvarlanan toptan. Eğer hâlâ
inanmıyorsanız. ekonomik
"CapitaT dergisının tablosuna
bakın: Manchester United 620
mılyon Frank ciro,
Barcelona 40 milyon frank. bütçesi
de 500 milyon frank. Juventus ve
Bayern 480 milyon frank. AS
Monaco 240 milyon franklık bütçe,
Milan AC 440 miljoniuk bütçe.
PSG"nin bütçesi ise 300 milyon
frank. Iş ciddi olduğuna göre futbol
statlannda şakaya hiç mi hiç yer
yok!..
Zulular'ın evini
kediler koruyor
JOHANNESBURC
AYSU
ÖNETS
Zulular. evlerini ve canlannı koruması
için bütün hay\'anlann arasından kediyi
seçmişlerdir. Kedi, Zulu evinin en
önemli bireyidir. Evin içinde. yumuşak
nehir kumundan hazırlanmış bir yatakta
yatıp et ve sütle beslenir Zulu ev kedisi.
Her kedi sahibi. kendisi için özel bir
türkü besteler. Kedi kapıdan girer
girmez bu türküyle karşılanır. Köyün
büyücü-doktoru kedilerin sağlığından
sorumludur. Kediler için iştah açıcı ve
güçlendirici otlar toplar ve kapı kapı
dağıtır. Akşam çökünce. erkek kediler
dışan bırakılır. EYdeki fare ve yılanlarla
uğraşma görevi dişi kediye kalır. Çünkü
erkek kedinin daha önemli düşmanlan
vardır savaşacak. Gece, Zulu ev
kedisinin sihirli gücünü gösterme
zamanıdır.
Zulular"ın an kovanı dediği. aslında
kocaman etli bir mantara benzeyen.
geleneksel Zulu evi, kuru otlardan
yapıldığı ve doğrudan toprağın üzenne
oturtuldugu için dışandan gelecek
tehlikelere karşı korumasızdır. Sadece
otların arasından sızan güneş ışığıyla
aydınlanan ev, mutfak görevi gören.
ithala adı veriîen çamurdan bir raf ve
oturma odası olarak kullanılan umsamo
adlı bölümden oluşur. Evin içindeki
daimi loşluk, fare ve yılanlar için
kusursuz bir saklanma ortamıdır.
Yabanıl doğanm ortasında kurulu Zulu
evinin çevresinde kimbılir başka hangi
kötü güçler pusuda bekliyor? Cape
Town'dan Zaire'ye kadar pek çok
Afrika kabilesi, Tokoloshe adı verilen
bir gece yaratığının varlığına inanır.
Rivayete göre. Tokoloshe. kısa bacaklı.
yuvarlak kafalı. tüylü bir hayvandır.
Kan rengi parlak gözleri gece bile görür.
Küçük olmasına karşın çok tehlikeli
olduğuna inanılan Tokoloshenin,
kadınlan kaçınp tecavüz ettiğine
inanılır. Ister inanın ister inanmayın,
gerçekle düş. görünenle görünmez
arasındaki gölgede yaşayan bu yaratık
tarafından saldınva uğradığını iddia
eden kadınlar hâlâ gazetelere haber
olmakta. Gecelerin diğer canavan
Mantindane, belki de iki ayak üstünde
yürüdüğü ve uzun kollan olduğu için
insanla maymun arası bir yaratık olarak
betimlenir. Yumurta şeklinde saçsız iri
bir kafası. çok küçük bir ağzı. neredeyse
sadece deliklarden oluşan bir bumu
vardır. Bakanın kanmı donduracak
kadar korkunç gözleri, üstüne perde
inmiş gibi görünen iki mat siyah
yuvarlaktır. Teni grimsi bir renk olan
Mantindane, uzun bir tünik giyer ve
Zulularca çok zeki olduğuna inanılır.
Mantindane. insanlardan nefret eder.
Bunun için kadm erkek önüne kim
çıkarsa kaçınr ve bir süre esir tutar. Bu
süre boyunca kurbanlar. kollanndan ve
bacaklanndan et parçaları kopanlarak
işkence görürler. Mantindane. işi bitince
kurbanlarını serbest bırakır. Bugün Zulu
köylerinde. Mantindane tarafından
kaçınlmış pek çok kurban
bulabilırsiniz. Vücutlarındaki garip
yaralan delil olarak göstereceklerdir.
Zulu inanışına göre. gecenın kötü
güçlerinden kendilerini koruyacak tek
güç. kedinin. gözün görmediğini gören,
kulağın duymadığını duyan sihirli
gücüdür. Gece evin dışında nöbet
bekleyen kedi. Tokoloshe ya da
Mantindane'nin \arlığını yakından
hissettiği anda. çok garip bir hırlama
sesi çıkanr. Sonuçta. hem sahiplerini ?•',
uyanr hem gece canavarİançu kçrkutup "
kaçınr.
Zulu kralları. ottan saraylannda en az
40 kedi beslerlermiş. Sarayın en önemli
kişilerinden biri "kedi bakıcısı'ymış.
Görevi, kralın kedilerini canı pahasına
korumakmış buadamın. Kendisine
zarar gelirse başına büyük bir felaket
geleceğine inanan kral. çaresiz ödermiş
fidyeyi. Kedilerin tek can düşmanı
cadılarmış. Gücünün azaldığını
hisseden bir cadı. köyün kedilerinden
birini kaçınp törenle yermiş. Böylece
kedinin gücünün kendine geçeceğine
inanırmış.
Uzun sözün kısası, kedi. Zulular'ın,
canlannı emanet ettikleri. gözlerinden
geleceği okuduklan. sihirli gücü
olduğuna inandıklan. lanetınden
korktuklan. uğruna türküler yazdıklan,
efendılerı beüedıkleri en kutsal
hayvandır. İnsanla kedi arasındaki bu
antik anlaşmadan iki taraf da kârlı
çıkmış olmalı ki. bugünün faresız
evlerinde bile kediye baş köşeyi veriyor,
onu ithal malı mamalarla besliyoruz.
Belki gece canavarlan sadece
Afrika'nın verimli düş gücünün ürünü
ama yine de. zamanı geldiginde onlan
kovalayacak bir kedinin koltukta
uyuduğunu bilmek çok rahatlatıcı.
İstinye'den
En Taze
Haberler
Borsacı'da
B
H«FT«LI« EK0H0Mİ DERCISI
orsacı
B
HAFTALIK EKONOMİ DERGİSİ
orsacı
HANGİ
YATIRIM ARACI
KAZANDIRIYOR?
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DÖVİZİN
DURUMU NE OLACAK?
BORSA NEYİ BEKLİYOR?
FAİZ VE REPONUN GETİRİSİ NE?
500 BÜYÜK FİRMANIN İLKLERİ...
SONBAHAR KAĞITLARINDA
GÖZLER YABANCIIARDA
BİRLİK MENSUCAT, BURCELİK, EGE ÜNDÜSTRİ, AK.BANK,
GOOD.YEAR, FİNANSBANK, KONYA ÇİMENTO, DERİMOD,
TEKSTİLBANK, HALK SİGORTA, ŞİŞECAM, C. UNION
İA8 GENELSEKRETERI KAAN AYTOGU'YA GÖRE ALTIN IHRACATINDA;
"TÜRKİYE, İTALYA'NIN TAHTINA OTURACAK"
"BORSADAKİ REHBERİNİZ"
Tav^an'uibaşkentiTaipei'dekisahipsizköpekierçifttiğindekibuköpek-
ler sıcak bir yuvanın özlemini çekiyor. TayvaıTda 2 milyon sokak kö-
pcği olduğu belirtiliyor. Halk, köpeklerin ha\ lamalanndan ve yarattıklan pislikten yakınırken hayvan haklan sa-
\unuculan asıl suçlulann köpeklerini sokağa atan insanlar olduğunu, köpeklerin ise masum olduğunu söylüyor.
Aslında îsveç'te ortam ne kadar hür acaba?
STOCKHOLM
GCRHAN
UÇKAN
Isveç'in en gözüpek ve çahşkan
kadın yazarlanndan Maria-Pia
Boethius. 1991 de "Namus ve
Vlcdan" adlı kitabını yayımladıktan
sonra saklanmak zorunda kaldı.
Telefonunu değiştirdi ve gizledi.
Evinden taşındı. Yıllardır üyesi
olduğu Yazarlar Birlıği"nin üye
rehberinde bile telefon numarası
hâlâ yok. tki yıl önce onunla bir
ltalyan kahvesinde söyleşi yaptığım
akşamüstü bana
u
Bir kadın yazar -
gazeteci biraz dikkat çekerse, en
büyük tepkiyi erkek
meslektaşlanndan görür" demişti.
Yazarlar Birliği rehberinden telefon
numarasını sildirmesinin en önemli
nedeni. geceleri erkek
meslektaşlannın onu telefon
terörüne tabi tutmasıydı. O gün,
bugündür Mari-Pia'ya telefonla
ulaşamazsınız, eğer gizli
numarasını size vermediyse.
Ne yapmıştı Maria-Pia? Örneğin
şunu yamıştı: Nazi Almanlar
sa\aşın kesin galipleri olarak ,
gözükmemeye başlayınca Isveç.
rüzgânn estiği yöne göre tavnnı
takındı. Artık ilerisini düşünmek
gerekiyordu, Is\eç'in durumunun
oldukça iyi olacağı Nazi
Almanyasf nın 'Neuropa' -yeni-
Avrupası"ndaki uydu bir ülke
olmayı değil. Onun yerine müttefik
devletlerin zaferinden sonra özgür
ve demokratik bir lsveç söz
konusuydu. tsveç'in vicdanı bir
ülke olarak, Almanya'nın boyun
eğmiş olmaktan ve Nazilere
uyumlu davranmayı içeren bir
politika uygulamış olmaktan
rahatsızlık duyuyordu. İsveçliler.
gazetelerin okur köşelerine yazmayı
çok severler. Daha önce bir
vesileyle değindiğim gibi, semt
otobüsünün saatlerini beğenmediği
için kaleme sanlan bir kişi,
yazısının altına adını koymaktan
çekinip rümuz kullanmayı yeğliyor.
Biraz göze çarpan yabancı (adlı) bir
kişi, anında yöntemli olarak belirli
ırkçı ve faşizan gruplann telefon ve
mektup tacizine hedef oluyor.
Birkaç hafta önce, Stockholm'deki
Türk lokantalannı hemen hepsine
aynı anda. saçma sapan da olsa,
tehdit mektuplan geldi. En aptal
Dazlaklardan bırinın kalemiyle
yazılmış "defolua" mektuplanna,
bir de posta ödeme çeki eklenmişti.
Ülkemizin lsveç"teki
büyükelçiliğıne yöneltilmiş çekte,
bunca yıldır "İsveç'e verd^imiz
zarar karşıhğT bilmem kaç milyar
kron ödenmesı isteniyordu.
Komşu Norveç'te yabancı
düşmanlığını bayrak etmiş parti
yakında yapılacak genel seçimlerde
büyük ilerleme göstereceğe
benziyor. Son kamuoyu
yoklamalan bu partinın ikinci
büyük parti haline geldığini ve
hatta birinci durumdaki partiyi
zorlamaya başladığını
gösteriyor. O partiyi
destekleyenlenn çok azı -eminim-
tescıllı ırkçı \a da faşisttir. Çoğu
kısa vadeli çıkannı düşünerek ve
"anonimUğur sığınağına
saklanarak bu partiyi
desteklemektedir. Hitleri iktidara
kim getirdi sorusunu burada
anımsamakta yarar var. Hemen
herkes suçsuz değil miydi
9
"Ben
Yahudilere karşı değilim ama..."
diye lafa başlamıyorlar mıydı?
Şimdi de aynı lafa "Ben
yabancılara karşı değilim ama..."
başlanıyor. Şimdi bu ülkede soru
şu: Hangi haklann?
DEHASINI 40 MiLYAR DOLARA DONUSTÜREN GENÇ
BILL GATES
TÜRKİYE'DE SUÇ EKONOMiSiNiN
GELiŞiM SÜRECi
AMATEM'DE UYUŞTURUCU
SATILDI MI?
UNESCO RAPORUNA GÖRE HANGi
ÜLKE NE KADAR GELiSTi?
REAGAN YAVAŞ YAVAŞ
ACI SONA' POGRU
DiSK GENEL BAŞKANI RIDVAN
BUDAK: "SENDiKACILIĞA VEDA,
POLiTiKAYA DEVAM"
• AŞIDARBOGAZINDAN NASIL KURTULUBUZ?
• ÖZÜRLUIERIN SAGLIK RAPORU ÇILESI BITECEK MI?
.TURK GENÇUĞIKIMLIK ARAYIŞINDA
• ESKI RADYOLAR VE ONLARIN SAKLI YUZLERI
• SUNAY AKIN İN KALEMINDEN KIZILDERIULER
• IRAN KAOINININ HATEMI İLE DEGISEN KONUMU
• ANKARA KUUSI VE MUSA KARTIN ÇIZGILERI
Notcta Dergisi, internet Web Adresi:http: www.med)atevt.com'ru>kta
Nokta Dergisi, E-Mai Adreii: nokta<ö naedvaiext.com
TC
İL\\
ANTALYAÛÇÜNCÜ
ASLİ\T:
HUKUKMAHKEMESI
Sayı: 1997 238
Davacı Gülşen Boz-
tepe vekilı Av. Fethi
Çıtak ve davalı Erdo-
ğan Boztepe arasında
açılan boşanma dava-
sında:
Taraflann evli ol-
duklannı e\lilıklerin-
den 1992 dogumlu ço-
cuklan bulunduğunu.
ancak evlendikten son-
ra davalının evi ve eşi
çocuğu ile ılgılenmedi-
ğini geçimsızlik oldu-
ğunu boşanmaya karar
verilmesinı istemiştir.
Davalı adına yapilan
tebligatlarda adresinde
bulunmadığı C.Savcı-
lıkça adresınin tesbıt
edılemediğinden ila-
nen dava dilekçesi teb-
liğine karar \erilmiştır.
Davalı mahkeme-
mizde yapılacak olan
2.10.1997 günü saat:
10.45'te mahkememiz-
de hazır bulunması ve-
ya kendisini bir vekille
temsıl ettirmesi aksi
halde dava yokluğunda
devam olunacağı. karar
verileceği yönünden
ılanen dava dilekçesi
tebliğolunur.
21.7.1997
Basın: 34256
Zaten ben bu
işlerden pek
anlamam
MOSKOVA
Ruslar uzayda ne anyor?
Içerde (yani aşağıda) dünya
kadar sorunlan \arken...
Cstelık Mir uzay
istasyonlan iyıce külüstür.
tkide bir bozulur. Ama
nedense vazgeçmezler.
Memuruna. işçisine.
askerine maaş ödeyemeyen
bir devletin uzava
milyarlarca dolar
dökmesi doğru mu? Efendi
m? Bu işler başka türlü mü
düşünülmeli? Yani
stratejık yaklaşımlarla
falan... Uzun vadeli
çıkarlarla... İlerde Rusya na
sıl olsa durumu toparlar, dı
yerek... Aynca "Biz daha
ölmedik: hâlâ en
büyüklerden birhiz"
kompleksı ıçinde... Sonuç
olarak. eskimiş uzay
araçian bir kez daha
onanmdan geçinlerek
uza\a çıkmaya devam
etmeli. Öyle mi? Tamam.
öyle olsun... Ruslar uzaya
neden gidiyor? Ya
Amerikalılar? Ya ötekiler?
Dünvanın sorunlannı
çözmek varken... Dünyada
1.2 milyar insan açken...
Neden bunca parayı uzaya
döküyorlar? Yoksa bu
konulan böv le
düşünmemek mı gerek?
Uzay \e bilim deyince.
açlık \e işsizlik. cahillik ve
e\ sizlik gibi sorunlan
gündeme getırmek abes
midir
11
Efendim? Bu işler
farklı bir açıdan \e "global
stratejik hedefkre'" bağlı
olarak mı düşünülmeli?
Tamam. öyle olsun...
Peki. daha bunca
zenginliklere sahip olan
eşsiz yeryüzünü paylaşmayı
beceremeyen ve durmadan
birbırine kazıklar atrrjaya.
hatta kan dökmeye çalışan
insanoğlu, uzaya hakim
olursa bu işin tümüyle hayır
getireceğinden emin
olabilir miyiz? Mesela.
Mars'a bayrağını ilk olarak
diken. oradan dünyadaki
rakiplerini taşlamayı falan
düşünmez mi? Ya da
Mars'ta başlatılacak
"kapsamlı bir özelleştirme
harekâtı" daha yeryüzünde
tek dikili ağacı bile
olmayanları. sahip
olamadıklanmn
bilançosunda daha da
yoksullaştırarak iyıce moral
bozmaz mı? Efendim? Bu
işler böyle sığ ve "anti
bilimsel" yaklaşımlarla ele
alınmaz mı? Daha geniş
düşünmek ve aynntılarda
boğulmamak mı gerekir?
Tamam. öyle olsun...
Geçenlerde televizyonlar
gösterdı. Beğenmedığimiz
Ruslar uzayda "yeni bir
çığu-
r
açmışlar. Ne
şapmışlar? Reklam
yapmışlar. Nasıl?
Kozmonot, yerçekimi
bulunmayan uzay aracında
süt kutusunu keyifle
sıkıyor; kutudan nazlı bir
edayla çıkan dev bir süt
damlası. Kuğu Gölü
Balesi'nden daha az estetik
olma>an hareketlerle
adamın ağzına doğru
yavaşça yaklaşıyor, biraz da
kozmonot gayret ediyor;
u
Hooop!'" ve "Bu sütü için"
tavsiyeleri... 90 saniyelik
reklam için Ruslar 450 bin
dolar almışlar. Süt. Israil
sütü... Piyasa ekonomisini
içerde (yani aşağıda) pek
beceremeyen Ruslar. uzaya
çıkınca daha bir becerikli
oldular; vTikanda
beyinlerine kan gitti ve hem
vurgunu \nrdular hem de
reklam sektöründe
"devrim" yaptılar. Stop!
Uzay, ya da uzay aracı Mir
bugünleri de mı görecekti?
Büyük msanlığın dev
hamleleri. en şiddetli
fırtınalannı. özel sektörün
malını mülkünü
pazarlaması için yaratılan
fırsatlarda mı koparacaktı?
Sonra şu "Parayı basüranı
uza>a götürelim" önerileri...
Yalnızca yer>'üzüne değil,
gökyüzüne baktıkça da her
adımda yoksul olduğumuz
hatırlatılıyor bize.
Efendim? Bu işlerin
boyutlan. benim gibi tutucu
kafalann ufkundan çok
daha geniş midir?
Dediklenm komünizm
propogandasmı mı
çağnştınyor? Orhan
Veli'den Ciğercinın
kedisi"ni de nereden
çıkardınız şimdi? EvTensel
değerlerin aşağısı- yukansı
yok mudur'
1
Altı da üstü de
birdir yerin. yani evrenin.
Öyle mi? Tamam, öyle
olsun... Zaten ben bu
işlerden pek anlamam.
Aklıma bir soru takıldı mı
"global" ve "stratejik"
suskunluklara giremem.
Yukansıyla aşağısını.
kuzeyiyle güneyinı,
doğusuyla batısını. sağıyla
solunu. dünüyle bugününü
kıyaslamadan edemem.
Efendim? Hata bende. öyle
mi? Tamam. öyle olsun...
TÜRKİYE MUHASEBE
KONGRESÎ
11-12-13 EYLÜL 1997
Liirfl Kırdar Kongre Sarayı - lstanbul
1957 yılından bu yana düzenlenmekte olan Türkiye Muhasebe
Kongresi'nin 16 "sı 11-12-13 E\lül 199^de tstanbul Lütfı
Kırdar Kongre Sarayf nda toplanacaktır.
KONGRENtN ANA TEMASI:
EKONOMİNİN DENETİM DÜZENİ VE MUHASEBE
BAŞL1CA KONLI.AR:
• Dünyada. Avrupa'da ortak muhasebe \e denetım standaıt-
lan
• Türkıye'de ortak muhasebe ve denetim standartlan
• Yeni pazar ekonomilerinde muhasebe mesleğı
• Halka açık şırketlerin denetımi
• Kredı kullammında muhasebe denetimının önemi
• Fınansal bılgilerin kamuoyuna açıklanması ve
muhasebecinın sosyal sorumlulukJan
• Fınansal kurumlan denetımi
• V'ergı denetımi \e kayıt dışı ekonomi
• 3568 sayılı Muhasebe \e Malı Müşavıriik Meslek Kanunu
• Tekdizen hesap planian ve Türkjye uygulaması
• Muhasebe mesleğınde toplam kalite yöntemi
• Sı\asal partılenn. mıllenekıllerinin sıyasal denetimi
• Enflasyon kars.ısında muhasebe mesleğı
• Türkiye'de özelleştirme ve muhasebe mesleği
KAT1LIM KOŞl LLARI:
Son başvunı tanhi 31 Ağustos 1997 olan Kongre'nin katılım
ücretı 200$'dır.
Bu ucrete: Kongre'ye katılım, Kongre Bildiriler Kitabı ve CD-
Rom. Kongre çantası. açılış kokteyli. öğle yemekleri. kongre
sırasında yapılacak ıkramlar ve Gala yemeğı dahildir.
KONGRE BİLDİRİ SAHtPLERİ:
Engın ARAS. Yahşa ARIKAN. Doç. Dr. Türkân ARI1C\N.
Osman AROLAT.Şınası AYDEMİR. Ersin AYHAN. Prof.
Dr. Mustafa A. AYSAN. Cengiz AYT.AR, Haluk BİLECAN,
Serpil BOSTANC1. Faik CECELt. Mehmet ÇELlK. Orhan
Ç1PLAK. Doç. Dr. Nuran DOYRANGÖL. Fatih DURAL,
Stıng ENEVOLDSEN. Prof. Dr. Adolf ENTHOVEN. Şaban
ERDİKIER. Ahmet EROL. Ihsan FEVZİBEYOGLU. Hüsnü
GL'RELt. Prof Dr. Oktay GÜVEMLİ. Prof. Dr. Rüstem HA-
CIRÜSTEMOĞLU. John HEGARTY. tsmail IC^RAICAYA.
Muharrem KAYHAN. \ecmettin KELES. Fe\zi MUTLU.
Prof Dr. Remzı ÖRTEN. Turan ÖZBAY. Doç. Dr. Recep
PEKDEMİR. Prof. Dr. Mehmet SAYAR1. Yakup SELVİ. Bü-
lent SERİM. Dr Veysı SEYİĞ. Prof Dr. Orhan SEVİLEN-
GÜL. Masum TÜRKER. Prof Dr. Yüksel Koç YALKJN. Ze-
ki YAN1K. Ali YER.Lİ, Prof. Dr. Göksel YÜCEL, Prof. Dr.
Sülevnıan YÜKÇÜ.
BAŞYURl:
TIRMOB
Pjrkıye Serbest Mjhasdeci Ifeli Mjşa^-irler -ve Yatdnli
>felı Mişavırler Otejn Birlı i)
Cinr.ah Caddesi No: 40-14-15-15 06990
Çankaya-Ankara.
Tel: (312) 440 90 01 / 4 Hat
Faks: (312) 440 90 05-06.