Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç
9 Genel Yayın Koordınatöru: Hikmet
Çetinkaya • Yazuşlen Müdürien: tbrahim
Yüdız - Dinç Tayanç • Sorumlu Müdür.
Fikret tlkiz • Haber Merkezı Mudurü:
Hakan Kara •Gorsel Yönetmen: Fîkret Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • Jstıhbarat Cengiz
Yddınm 9 Kultur Handan Şenköken • Spor
AMülkadir Yûcelman A Ekonomı Seda Oğnz
9 Nlakaleler Sami Karaören 9 Düzehme' Vbdullah
Y»aa9Fotograf ErdoğanKöseoğiu 9Büa-Belge
Edibe Buğra 9 Yurt Haberien Mehmet Fanrç
Yaym Kurulu. İlhaıı Sdçuk (Başkan),
Orhan Erinç. Okta> Kurtböke.
Hikmel Çetinka)a, Şûkran Soner,
Ergnn Bata. Döıç Tayanç, tbrahim
Yıldız. Orhan Bursalı. Mustafa
Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsîlcisı: Mustafa Balbav Ataturk Bulvan
No: 125,Kat4,Bakanlıklar-Ankarafel +.95020 (7 hal).
Faks: 4195027 9 izmırTemsücisı. SerdarKınk, H. Zıya
BIv. 1352 S. 2/3 Tel. 4411220, Faks — .»! 17» Adana
Temsılcısı: Çetin Yiğenoğtu, Inönu C«l:19 S No: 1 Kat: 1,
Tel: 363 12 11, Faks 363 12 15
Müessese Müdiirû Cstün Akmen
9Koordınatör Ahmet Koruban 9
Muhasebe Bülent Y ener • Itiare
Hüseyin Gürer 9 tşletme. Önder
Çeük"9 Bılgı-lşlem. Nail lnal 9
BügjsayarSıstem. Mûrnvet ÇUer
MEDYA C : • Yönetım Kurulu
Başkanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran • Koordınator Reha
Işıtman # Genel Mudür Yardımcısr
Mine Akdağ Tel 514 0 7
53 -
-51384«Wl,Faks 5138463
Vayımlayan ve Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın \ e Yayıncılüt A $
Türkocağı Cad 39'41 Cagaloğlu 34334 tsL PK 246 lstanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 tıat) Faks (0 212) 513 85 95 31 AĞUSTOS 1997 İmsak:4.51 Güneş: 6.23 Öğle: 13.12 tkindi: 16.51 Akşam: 19.47 Yatsı 21.13
Van'da şarbon
salgını: 2 ölü
• VAN(Cmnhuriyet)-
Van'ın Gevaş ilçesine bağlı
Abalı köyünde
hayvanlardan insanlara
geçen şarbon hastalığı
salgınına yakalanan 2
çocuk yaşamını yitirirken.
29'u çocuk olmak üzere 45
kişi de Van Devlet
Hastanesi'ne kaldınlarak
tedavilerine başlandı.
Salgının görüldüğü köy
karantina altına alındı.
Yumuktepe'ye
bakan desteği
• MERSİN (Cumhuriyet
Gûney Üleri Bürosu)-
Kültür Bakanı Istemihan
Talay, kazı çalışmalan
süren Yumuktepe'de
incelemelerde bulunarak
"Bugüne kadar maddi
sıkıntılar nedeniyle
istenilen düzeye gelmeyen
Yumuktepe kazısı için
gerekli maddi destek
bakanlığımızca
sağlanacaktır" dedi.
Mersin'de inceleme
gezilerini sürdüren Talay,
Yumuktepe kazısı için ilk
etapta 1 milyar lira
çıkartılacağını, gerekli
yardımcı personelin
atamasının yapılacağını
söyledi.
Yurtlara misafir
ögrenci
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Üniversitelere
kayıt yaptıracak öğrenciler,
kayıt için bulunduklan
şehirdeki Yükseköğrenim
Kredi ve Yurtlar
Kurumu'na bağlı yurtlarda
bugünden itibaren misafir
öğrenci olarak
kalabilecekler. Misafir
olarak kalmak isteyen
ögrencilerin,
kayıt yaptıracaklan
şehirdeki yurtlardan
birine başvurarak
yükseköğretim programını
kazandıklanna ilişkin
belgeyi göstermeleri yeterli
olacak. 22 Eylül'e kadar
misafir ögrenci olarak
yurtlardan yararlanabilecek
öğrencilerden misafir ücreti
alınacak.
Prof. Manfred Korfmann: Yeni buluntular, antik kentin bir Yunan yerleşmesi olmadığını kanıtladj
6
Troya, Anadolu uygarbğı'
ÖZGEN ACAR
ÇANAKKALE - Tübin-
gen Üniversetisi arkeoloji pro-
fesörü Dr. Manfred Korftnann
ve 12 ülkeden 95 kışılik ekı-
bi, Troya'run daha önce ina-
nıldığı gibi bir Yunan yerleş-
mesi değil, Anadolu uygarlı-
ğinın bir kenti olduğunu sap-
tayan önemlı buluntular or-
taya çıkardı.
Troya ekibi adına arkeolog
Rüstenı Aslan, "Bu yıl 7 ha-
ziranda başlayan Troya kaa-
smda. tÖ 2. büıyılda kente su
sağlayan kutsal nitelikli bir
gizli kaynak-mağaranın bu-
lunduğunu" açıkladı. Arke-
olojik çevreler. "bu gelişme-
nin Anadolu kazilanndaki son
10 yılın en önemli bulunhıla-
nndan biriolduğu" yorumu-
nu yapıyorlar.
Aynca, kent surlan dışında-
ki yerleşik nüfusu korumak
amacıyla, bir ahşap savunma
sisteminin varlığı da ortaya
çıkanldı.
Ara bölümler dışmda 9 kat
olarak kabul edilen Troya'nın,
tö 1700-1150 yıllan arasın-
dakı VI ve VII katlan ile ıl-
gili olarak bu yılın kaa sonuç-
lannı Prof. K.orfrnann, Hitit
belgelerinden de yararlana-
rak Cumhuriyet'e şöyle değerlendirdi:
"Hitit belgelerinde 'Wilusa' Taravva' di-
ye geçen Yunancası 'lliosTroıa' kentinde
sadece 'Appaliunas" yani 'Apollon' tannde-
ğildi. Büyükolasüıkla '(Dıngır) Kaskal Kur"
da bu kentin tannsıydı. Yine bir Hitit met-
ninde Hitit Büyük Kran Muwattalis ve V\i-
lusa (İlios) Krata Alaksandus arasında imza-
lanan bir anlaşmada Troya Kralı'na Tann
Appaliunas'ın tanıklık yaptığı belirtilhor.
Bu anlaşmada 26 Hitit tannsının adı sayıhr-
ken Trma'nın ancak şu üç tannsından söz
edilrvor: 1. Ordu'nun nrtına tanrısu 2. Ap-
paliunas. 3. Wilusa'nın \eralo nehri tannsı
anlamında (Dıngır) Kaskal Kur."
Prof. Dr. K.orfrnann bu adın Hitit hiyerog-
lifi olan Luwice yazılmış bir rnetinde "ya-
pay birhavuz" anlamında kullanıldığına, bu-
nun birkutsal tapınak alanı ıçinde yer almış
olabileceğine dikkati çektikten sonra Hitit-
lerdeki su şebekesi ile Troya'da bulunan kut-
sal kaynak-mağara arasındaki ilişki ve ben-
zerlikleri ise şöyle yorumluyor:
"Hhitlerin başkenti Boğazköy 'de su dışa-
Troya'dakj kazılarda bu yıl ortaya
çıkanlan tÖ 2. binyılda yapılmış
kutsal gizli su şebekesi, Anadolu
arkeolojisinde son 10 yılın en önemli
buluntusu olarak gösteriliyor.
Kutsal ka\ nak -mağararun çılaşı ve
çevresindekj Bizans mezarhğında
çahşmalar sürii\or (solda). Trova'da
Roma döneminde Odeon'u kuran
Augustus'un başı (üstte).
ndan getirili>ordu. İki girişten birindetaş to-
nozlu röryefler vardı. Bu nedenle Hitit me-
tinlerinde 'yeraltındakı tannsal taş,' toprak
yol' anlamında bir kült olarak kabul edili-
yordu. Bu >apay su yolunu Kral II. Şuppilu-
İıuma (tÖ. 1200-1800) vapmışn.
\\ ilusa'nın İlios ile aynı yer olduğu kabul
edildigindt. iki kralın anlaşmasında sözü ge-
çen Troya'daki 'yeraltı ırmağının nasıl ve ne-
rede olduğu" sorusunayamtaramakzorun-
davdık. Bunun için bir arkeolojik buiuntu ge-
reklrydL Trma'da bu soruya açıklık getire-
cek iki yer akla geliyordu. Birincisi, kuzey-
doğu kale burcu ve kaynak-mağara... İkin-
cisini, 1879'da Schliemann da araşnrnuşn."
Kutsal mağara
Kazı ekibi bu yıl çalışmalarını mağarada
yoğunlaştırarak dolguyu boşalünca yapay gi-
rişle karşılaşmıştı.
Troyalı suyunu günümüzden 3500^000
yıl önce bu noktada kuyudan çekerek sağ-
lıyor olmalıydı.
Düşman kuşatmasraltındaki Troya'lılar,
suyu kent dışından içeriye bu yoldan gizli-
ce getiriyorlardı. Aynı yöntem Boğazköy'de
de uygulanmıştı. (Kuyunun ağzının bulun-
duğu bu yerde bir de Bizans mezarlığı or-
taya çıkanlmıştı.)
Anadolu'ya özgü
Bu buluşu Korfmann, şöyle yorumladı:
"Böviece içerisindesuvun olduğu \eralnn-
da kutsal bir geçitin variığı kanıtlandı. Ay-
nca kuzeydoğu kale burcunun olduğu yer-
de de bir kaynak suyu daha saptandı. Bu riir
yapay su rünelleri. Yunanistan'da değil, sa-
dece Anadolu'da bulunuyor. Büriin bu bul-
gular, Trma'nın Luvvi dili yayıhm alanında
olan Wilusa ile özdeş olduğuna işaretcdiyor.
Bu da Troya'nın Anadolulu olma özelliğini
gün geçtikçe güçlendiriyor. Geçen yıl Luwi-
ce bir miihiir. önceki \ıl da Doğu \nadolu
özelükli bir bronz figür de bulmuştuk»*'
Bu arada arkeolog Aslan, bir başka önem-
li buluntuyu gösterdı. Troya'nın taştan sur-
lan dışındaki yerleşik halkı korumak ama-
cıyla IÖ 2. bınde ahşap bir savunma siste-
minin varlığı ortaja çıkanl-
mıştı. Doğai kaya üzerinde
açılmış ve bırbinnı izleyen
çukurcuklar. ahşap sa\r
unma
duvannın dikmelennm gir-
dikleri yerlerdı.
Aynca bir noktada bu du-
vann bir yennde gıriş kapısı
konumunda biralan da dikka-
ti çekiyordu.
Kızılderililere
karşı savTinma
"Tıpla AmerBkan askerle-
rinin Kızüderihlere karşı gar-
nizonlannıkorumak amaay-
la ahşaptan yapoJdan savun-
ma duvarlan ğt* " benzetme-
mi Prof. Korfinann "aynen"
diyerek doğruiacı. Duvar. an-
cak gözcülerm üzerinde do-
laşabileceklen eemişlıkte ol-
malıydı.
Korfmann. "Troja'nm Ana-
dolulu olduğu'' &aMna bir baş-
ka kanıt olan bu durumu şöy-
le yorumladı:
"Troya tÖ 2. bnde. Yuna-
nistantan jok Anadohı'yayö-
neuniştL İO17. ynz>ılda plan-
lanan bu savunma sisteminin.
Troya kalesinrkki taş duvar-
lardan >apılma sarvunma sis-
temi ik karşıiaştınldığında hiç
de ondan az etkilp.ici olmadı-
ğı göruliiyor. Bu rür buluntu-
lara şündiye değin Doğu Akdemz bölgesin-
de, budönemde rastlanmarmstır.byada Des-
tanı'nda "Akhalann Lımanı" le ifeili olarak
aynnüb olarak anlatılan bu saMinma siste-
mine, Ege ve Yunanistan yabancıy dı. Bu tür
savunma sistemi. eski Doğu ve Anadolu sis-
temine uymaktadır."
Prof. Korfmann. bu buluntulaıdan sonra
yargısını şöyle açıkladı:
"Şimdiye değin Troya'da çahşan arkeolog-
lardanSchfieınann(1871-90),\\dhe]mDörp-
feld(1893-94)veCarl Blegenln'hınanistan
bağlanolı Troya'ya bakış açüan ynıi bulun-
tularveyorumlarla.arnkgeçertiüerini tüm-
den yitirmiştir.
n
Bu yılki kazılarda ortaya çıkanlan öteki
buluntular ıse özetle şöyle:
1. Roma döneminden bir "Augustus" (IÖ
31 -tS 14) başının bulunuşu ilekearteki Ode-
on'un yapımcısı belirlenmiş alda
2. Schliemann'ın kaçırdığı ve "Kral Pri-
amos"un sandıgı ünlü hazmenm de tÖ 2300
yılına tarihlenen Troya'nın III. Dönemine aıt
olduğu doğrulandı.
Rektörlük sorusturma başlattı
Prof. Acun:
Suçum, suçu
ihbar etmek
• Devlet ormanlannın, öğretim üyesi arkadaşlan
tarafından verilen bilirkişi raporlanyla
yağmalandığın] iddia eden fÛ Orman Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Acun hakkında,
rektörlük sorusturma başlattı.
tstanbul Haber Servisi
-Devlet ormanlannın, öğ-
retim üyesi arkadaşlan ta-
rafından verilen "bilirki-
şi raporlanyla" yağma-
landığını iddia eden 1Ü
Orman Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul
Acun hakkında 1Ü Rektör-
lügü sorusturma başlattı.
Suçunu "suçu ihbar et-
mek suçu" olarak tanım-
layan Ertuğrul Acun.
"Ozeuikle tstanbul'da Ri-
va, Beykoz, Pendik, Ça-
talca, Çorlu ve Belgrad
devlet ormanlan, yoğun
bir yağmalanmaya uğra-
mışlardu"" dedi.
tstanbul Üni-
versitesi Rektör-
lüğü, Orman Fa-
kültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr.
Ertuğrul Acun
hakkında. "top-
lantılarda ve ba-
sında belgesiz ve r .. - ,
kaıutsız olarak"
Ertu
&
ui
öğretim üyelen ve dekan-
lığı suçlayan davranışlar-
da bulunduğu için soruş-
turma açtı.
Orman davalanndaki
"şaibeB
r>
bilirkişi rapor-
lannın, yağmalamanın
başta gelen nedenlerin-
den olduğunu savunan
Prof. Dr. Ertuğrul Acun,
"O kadar ki. çok geniş bir
orman alanı için Burası
devlet ormanıdır' raporu
veren orman fakültesi öğ-
retim üyesi bilirkişiler: öğ-
leden sonra, aynı yer için
ikinci bir bilirkişi raporu-
nn aynı mahkemeye hlç
çekinmeden sunarak 18
bin dönüm orman için
'Burası devlet ormanı de-
ğildir' kanısında buluna-
bilmektedirler" görüşü-
nü savundu.
Kamu görevinde bulu-
nanlann, yalnızca yaptık-
lanndan değil, yapmadık-
lanndan da sorumlu tu-
tulmalan gerejctiğini be-
lirten Prof. Ertuğrul Acun,
Riva, Beykoz, Pendik, Ça-
talca, Çorlu ve Belgrad
devlet ormanlannın yo-
ğun bir yağmalamaya uğ-
radığını söyledi.
Devletin ormanlan yağ-
malarurken orman fakül-
tesi ormancılık hukuku
anabilim dalı başkanı ola-
rak suskun kal-
masmın söz ko-
nusuol?1
'-'"
ğını, lc
da de
rektörl
verere
1
üyelen
kişilik
malarAcun
sorusturma aç
başvuruda bui
anlatan Acun,
k
tan gelen cevap
ri arasın
ğ
'bilirki'
1
' .ap
törlükçe değeılendır.
sinin mümkün olmaaH
açıklandı" dedi.
Acun, belgelerle ıtham
edilenler hakkında soruş-
turma açmayanlar tara-
fından, sorusturma açıl-
ması için ugraşana sorus-
turma açanlardan önce
tiıkdıri Türk hâlkıtlâ bi-
raktığmı da sözlerine ek-
ledi.
SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN
Nesin Vakfı
Oyun yazan kardeşim Tuncer Cücenoğlu'ndan bir
mektup aldım. Aynen yayımlıyorum:
Sevgili Dostum: Sekiz yıllık kesintisiz eğitimin
Türkiye için ne kadar önemli olduğunu biliyorsun...
Nesin Vakfı'nm bir okulyaptırmak üzere bir girişimi
olduğunu öğrendim... Bu nedenle 1997-98 tiyatro
sezonunda sahnelenecek olan KADINCIKLAR-
MAKUŞKA-HELİKOPTER-BOYACI-ZlYARETÇladlı
oyunlanmın birgecelik telifhakkını veABD'de
sahnelenecek olan ÇIKMAZ SOKAK ve
HEÜKOPTER adlı oyunlarımdan alacağım
muhtemel fiks ücretin yüzde 5'ini NESİN VAKFI'nın
bu girişimi için Vakfınıza vereceğimi sana
duyurmaktan sevinç duyuyorum. Bütün
sanatçılanmızın aynı duyariılığı göstereceği
umuduyla. Sevgiyle.
Sevgili Tuncer...
Ben de senden esinlenerek bu sezon yinelenecek
olan HAMLET EFENDİ oyunumun bir gecelik telifini
ve SALAK OĞLUM-GIRGIRİYE-BABAM adlı
oyunlanmın gene birer gecelik telif haklarını NESİN
VAKFI'na bağışlıyorum ve böyle bir şeyi başlattığın
için sana teşekkür ediyorum.
Aziz ağabey
Şu yukarıdaki yazıyı yazınca aklıma geldi. Belki
sizin de aklınıza gelmiştir: "Acaba Aziz Nesin
yaşıyor olsaydı, bu kampanya için ne derdi?" Ben
O'nu yakından tanıyan biriyim. Ne diyeceğini üç
aşağı beş yukan tahmin edebiliyorum. Bence derdi
ki: "Devlet bana güvenip de mi kampanyayı
başlatıyor? Ben öğrenci çocuklanma zor
bakıyorum. Aynca benimle seksen sene uğraşan
bir devlete ne diye bağışta bulunacak mışım?..."
Ama işin içine çocuk ve eğitim girince, belki de bir
iki oyununun telif hakkını o da bağışlardı. O'nu
anmadığımız zaman yok.
Beni güldürenler
Aktör Ayberk Çölok dopdolu duygularia
yaşayan bir sanatçıydı. Gençken mahalle
sinemasına Ismail Dümbüllü geliyor ve bir
ortaoyunu oynuyor. Ayberk kınlıyor gülmekten
ve oyundan sonra hemen kulise damlıyor.
Ismail amcanın elini öpüyor ve:
- Sana hayranım, sevgimden seni yerim
deyince Dümbüllü:
- Buyurye evladım, diyor. Tabiii siz bu olayı
daha dekolte olarak da algılayabilirsiniz...
PHILIP MORRIŞ'IN
GENEL MÜDÜRÜ
SÖYLEDİ: "SİGARA
KANSERE YOL
AÇIYOR." Artık hepimiz
O'nun yalancısıyız.
Kar lapa lapa yağıyordu I
Sonbaharın yaprakları yolları
kaplıyordu. (Olmadı şaır, kış
yapayım derken güz
çıkanyorsun...)
Arada böyle absürdlükler gelir
aklıma. Ne denli gerçekçi
olmaya çalışsam sanatın ve
sanatçılığın gerçeküstü
Kaş-göz
fantazyasından kaçamam
çoğu zaman. Tabii bunu
derken, Erich Fon Oaniken'e
inanmam gerekmiyor.
O attıkça atıyor ve "Var mı
aksini ispatlayan "diye bir
yaklaşımla, sözde hepimizi zor
durumda bırakıyor. Günün
birinde bir uzaylı ile tanışırsam,
Bir rençber I Ördüğü duvara yaslanmış I ağlıyordu I
"Neden ağlıyorsun?" Diye sordum I Açıkladı: "Bu
dört duvarı bana ördürdüler I Şimdi dışarı
çıkamıyorum I Hem duvan ören benim I Hem çileyi
çeken I Ona ağlıyorum".
Erich'ten özürdilerim olur
biter... Bu yazıyı daha fazla
uzatacak degilim.
Burada asıl muradım, "Kış
yapayım derken, güz
çıkartıyorsun" esprisini ne
kadar güzel bulduğumu
kendime söylememdi. Tabii bu
arada siz de duydunuz.
30 Ağustos
Ben 29 Ekim 1943'te doğmuşum. Ablam
bir Şeker Bayramı'nda. Ağabeyim de 30
Ağuştos'ta dünyaya gelmiş. Eğer yaşasaydı
bugün altmış beş yaşından bir gün almış
olacaktı. Erken gitti. Çok küçük yaşta
sigaraya alıştı. Günde üç paket içerdi. Tabii
yanında da içkisi. Bu iki zehir bir araya
gelince, karaciğeri ve akciğeri daha fazla
dayanamadı. Çok iyi insandı. Arkadaşları
arasında O'nu sevmeyen yok gibiydi. Ama
O içki ve sigarayı daha çok severdi. Benim
bu iki mereti kullanmamamın belki de en
önemli nedeni ağabeyimdir. Çünkü o tek
başına bütün ailenin tüketimini üstlenmiş
durumdaydı. Eskiler, ölenler için
"özleme"deyişini kullanmazlar. Ama ben
ağabeyimi zaman zaman çok özlüyorum.
Fazla konuşmayan, kalp kırmaktan
çekinen, içine kapanık bir garip âdemdi
işte. Zafer Bayramı'nı ne zaman kutlasam
(ki bu hep 30 Ağustos'a rastlar) ağabeyimi
ananm. Rahat uyu Nejat. Çocuklann
kocaman oldular. Yaşamlannı güvence
altına aldılar. Kann iyi kalpli bir dul. Seni
andığında daima göz pınarlannda iki damla
yaş oluyor. Benim de öyle. Seni unutmadık,
merak etme.
İSTANBUL'DA - ALİ SAMİ YEN'DE - BİR GARİP SİON
TAKIMIYIM - İSVİÇRE ŞAMPİYONOYUM - TARİFSİZ
KEDERLER İÇİNDEYİM...
OKUYUN: Adı Aylin / Ayşe
Kulin. İZLEYİN: G.S.
SEVİN: Sonbahar
ille de bir koşulumuz mu var, burada
portre diye yazdığımız kişilerin ünlü
olması konusunda?.. Yok. O zaman
Remzi'yi yazabilirim. Çünkü Remzi çok tatlı bir
deli idi. Hani sevdiğimiz akıllı insanlara deli deriz
ya. Remzi onlardan değildi. O gerçekten deliydı.
Bildiğimiz deli. Yenikapı'da bir tiyatro kurmuştuk.
Bu bizim ilk özel tiyatromuzdu. Universite Lokali
diye bir kahvenin arkasında bir depo vardı.
Burada kahvenin fazla iskemleleri dururdu.
Sahibi Kemal Ağabey bize birkaç kuruş para ile
bu depoyu bedava verdi. Biz de ilk tiyatromuzu
kurduk. Remzi, Yenikapı'nın delisi idi. Fatih
Itfaiyesi'nde yatar, sabahları erkenden
Yenikapı'ya damlardı. Savaş'ı (DinçeO ağabeyi
zannederdi. Savaş da O'nu kardeşi olarak görür
pek bozuntuya vermezdi. Zaten buna ihtiyacı da
yoktu. Çünkü Savaş'ı tanıyanlar, Remzi ile
arasında deha ile delilik çizgisi kadar küçük bir
Portre
fark olduğunu bilirler. Remzi'nin ne
dediği pek anlaşılmazdı. Savaş bize
tercüme eder, biz de gereken yanıtı
yerirdik. Bir gün "Remzi öldü"d\ye bir laf çıktı.
Üç dört gün bu ortalarda görünmedi.
Sonra birden geldi. Uyumuş Remzi bu, herkes
gibi 7-8 sat uyuyacak değil ya. Üç gün uyumuş.
Uyanır uyanmaz da bizim tiyatroya gelmiş.
Aradan uzun yıllar geçti. Hepimiz yaşamın içine
daldık ve Remzi'yi unuttuk.
Bir gün gene "Remzi ölmüş" haberi yayıldı. Bu
kez doğru idi...
Gerçekte O, yaşayıp yaşamadığını ne denli
biliyordu ben bilmiyorum. Ama Remzi'yi hepimiz
o kadar çok severdik ki ölüm haberi hepimizi
ağlatmıştı. Bir Yenikapı yemeği gecesinde O'nu
andık ve Deli Remzi şerefine kadeh kaldırdık.
Ünsüz bir portreydi O, ama biz tanıyoruz ya.. bu
da bize yeter.
Pazarın
fıkrası:
Temel Kıbns çiKarması
zamanı cepheae asker.
Büyük bir gürZltûyle
uyanmış. Yanındak asker
arkadaşı:
- Temel, galiba bcrrba bu,
deyince Temel:
- Aman çok şükür. ben
gökgürültüsü sandım da
ödüm kopti, deniş.
Dekolte
Açık saçık fıkralara belden
aşağı esprilere bu Fransızca
sözcüğü yakıştırpşız. Ama
bunun eski dildek karşılığı
müstehcen. Bu gıbı nkra ve
anekdotlar kiminin ağzına
yakışır, kimine yanışmaz.
Yakışanlardan bıri Ertem
Eğilmez'di. br de
Muammer Karaca. Ikisini
de çok severdım. Birlikte
çalışmaktan hazduyulacak
insanlardı. MuaTimer
Karaca sahnede de açık
saçık espriler yapar fakat
alkış alırdı. Özel yaşamında
da bu yönünû ÇOK iyi
kullanırdı. Bir yurtdışı
gezisinde, Paris'e giderken
havaalanında br nayranı
Muammer Karaca'ya:
"Sükseler Beyefendi"
demiş.. Karaca hıç
düşünmeden cevabı
yapıştırmış: "Sızide."
Çolpan abla
Sadri Alışık, benim
ağabeyimdi, karısı da
ablamdır. ikisini de çok
sevdim. Biri gitti dığeri kaldı
yadigâr. Çolpan Itıan
Küçük Sahne'yi alarak hem
eşinin adını hem tiyatro
sanatını yaşatacak. Bu yıl
35. sanat yılını kuttayacak
olan I.B. Şehir Tiyatrolan
Sanatçısı ve MSM öğretim
görevlisi Aliye Uzunatağan
da tek kişilik "Llian"
oyununu bu sahnede
sergileyecek. ŞimdkJen her
ikisini de kutluyorum. Tiyatro
nerede ise biz oradayız.
Izmir'de açılan "Gençlik
Tiyatrosu" da yeni sezonda
sevgili Izmirlilere perdelerini
açıyor. Onlara da kolay
gelsin.
Meslekler
Şimdi siz "Yahu yalancılık da meslek midir
kiyazıyorsun" diyeceksiniz. Evet, yalancılık
bir meslektir ve bu mesleğı ülkemizde icra
eden yüzde yirmi taraftar kitlesine sahip
insanlar vardır. Bunlar yalanı gerçekten
meslek haline getirmiş kişilerdir. Çünkü çok önemli •
bir neden uğruna yalan söylerler ve böylece
söyledikleri yalan sayesinde kendilerini aklarlar. Onlar
çok temiz ve bambaşka insanlardır. Yalan onlar için .
mubahtır. Amaçları uğruna söylenmiştir. Bu amaç
öyle böyle bir amaç da değildir, çok yüce bir amaçtır.
Onun için at atabildiğin kadar. Hatta öyle eğer
ticaretle uğraşıyorsan (ki çoğu böylediıj orada bile .
yalanı çok rahat söyleyebilirsin, çünkü buradan ;
kazandığın paralarta, bu amaca hizmet edenlere üç
beş yardımda bulunacaksındır.Bu mesleğin erdemli
evlâtları memleket halkmın yüzde yirmi kadannı
kandırma başansını göstermişlerdir. Zaten o yüzde ,
yirmi de cehaletten her halta kanacak dururnda
olduğundan buna hazırdır... Evet, yalancılık artık
ülkemizde bir meslektir, meslek sahipleri mübarek
insanlardır. Hepsini kutluyorum. Ne yalan
söyleyeyim...
Pazarlık ve duvarlık sözler
KİRLI ÇARELERLE ANCAK KÎRLÎ BÎR
SONUCA VARILABİLİR M.Gandi.
Türk tiyatrosu
Her şeyimi borçlu olduğum mesleğimi neden bu
kadar çok sevdiğimi bilmem ne çok yazdım sizlere.
Mesleği tiyatroculuk olrnayanlar birkaç kez bana,
bu yazılann gereksiz olduğunu bile söyledi. Ama -
dedim ya, ben yazar olmadan önce de
tiyatrocuydum. Ne kadar yazar olduğum ise
tiyatroculuğumun yanında tartışılır. Gelin görün ki •
yazarlıktan ödülüm var, tiyatrodan yok. O nedenle -
ödüllere çok itibar etmem. Ama Türk tiyatrosu için
gerçekten bir şeyler yapmamız gerekiyorsa, bunun
en başta Türk oyun yazannı yüreklendirmek
olduğunu her yazımda vurgulamayı görev sayarım.
Çünkü başka çıkış yok. Genç yazariarımızı
yürüklendireceğiz. Ben hep aynı şeyleri mi
söylüyorum?.. Öyle derler ya. Kırk kere söylersen
olurmuş. Kırkı geçtik mi bilmiyorum?..