04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS 1997 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Türk ve Rus polisi gazeteci dövebilirAdı Noyan Ayan. 4 yıldır Moskova'da. 7 ay boyunca Milliyet gazetesinin Moskova muhabirliğini yaptı. Yasal olarak hâlâ gazeteci statüsünde. Bu statü eskiden saygı görürdü. Şimdi pek anlamı kalmadı. Artık olağanüstü yetkilerle donanmış Rusya polisi, hele hele özel OMON birlikJeri gazeteci mazeteci dinlemiyor. Isterse tartaklıyor, isterse pataklıyor, küfrediyor. içeri atıyor. Noyan bu gerçeği kendi deneyimiyle öğrendi. Vücudundaki morluklar daha geçmedi. Tekmelenen hayalan sızlıyor. Ve morali bozuk. Korkuyor. Gururunu korumak için biraz şakayla kanştırdığı "Bugünlerde ortadan kaybolursam, bilin kL.." cümlesinde buruk bir titreşim yatıyor. Kimden korkuyor Noyan? Rusya devletinin resmi güvenlik güçierinden, onlarla işbirliği yapabilecek başka resmi kurumlardan ve gayri resmi mılitanlardan. Ortadan -kaybolmaktan korkuyor. Dayaktan ve tehditten korkuyor. Sınır dışı edilmekten korkuyor. Noyan korkak birine pek benzemiyor. Ama herhalde onun yerinde kim olsa aynı korkuyla yaşardı bugünlerde. Korkusunun öyküsünü kendi ağzından iletiyorum: "'25 temmuzda Chance Club adlı bir diskotekte çeşitli moda ve medya kuruluşlannın ortaklaşa düzenledikleri uyuşrurucuyla mücadele gecesine gitmiştim. Sabaha karşı OMON'a bağlı 7-8 kişi geldi. Başlannda yalnızca gözlerini açıkta bırakan siyah maskeler vardı. Uyuşturucu arama gerekçesiyle müşterileri tartakladılar; rastgele seçtikleri 40 kadar kişiyi MOSKOVA HAKAN AKSAY tekme. çığlık ve küfürterle dışan çıkanp otobüse bindirdiler. Beni de belki esmer olduğum için aldılar. Kimliğimi göstermek istediğimde dayak yedim. 4,5 saat boyunca kimsenin kimliğine bakmadılar. Bir binada tam 6 saat bacaklanmız açık ve yüzümüz duvara dönük olarak ayakta bekJetildik. Bizi aşağılamaya ve dövmeye devam ettiler. Ayakkabılarunızı çıkarttınp postallanyla parmaklanmızı ezdiler. Apış aramıza, sırtımıza, belimize tekmeler attılar. Sonra bir başka binaya götürüldük. Bize zorla 'Uyuşturucu etkisi altındayım' yazılı ifadeler imzalattılar. Keyfi para cezası kestiler. Ancak öğleden sonra serbest kalabildik. Kimimiz doktor raporu aldık, kimimiz basıntoplantısı yaptık. kimimiz elçiliğe durumu bildirdik. Olay bazı radyo ve televizyon kanallannda çıktı. Sonuç? Hiç! Dayak yediğimizle kaldık. Bazılan olayla ilgili bilgi verirken kimliğini ve yüzünü gizledi. Benim adımsa sıkça telafruz edildi. Pek çok tanıdık, 'Sakın olayı büyütme! Sonra başın iyice derde girer. Burası Rusya' dedi. Olup bitenler, bizim gazetelere bile haber olamadı. Evde yalnız yaşıyorum. Umanm başıma kötû bir şey gelmez." Işte böyle anlatıyor olanlan Noyan Ayan. Söylediği. daha dogrusu ona söylenen bir cümle beynimi kemiriyor: "Burası Rusya!" Türk televizyonlanna bakıyorum; Ankara'da polisin birkaç gazeteciyi nasıl acımasızca dövdügünü gösteriyorlar. Aklıma yine o cümle geliyor; öznesini değiştirerek tekrarlıyorum: "Burası Türkiye!" Bunu deyince akan sular duruyor. Demokrasi ve hukuk sözcükleri, renkli biblolara benziyor Türkiye ve Rusya gibi ülkelerde. Bari şöyle bir kanun çıkanp da mevcut durumu yasalaştırsalar: "Türkiye'de (Rusya'da) polisler gazeteci dövme hakkına sahiptir. Buna karşı çıkanlar da dayağı hak etmiş sayılır." Makineli tüfekler, develer ve düğün konvoylan CAZZE r ÖZGÜR LLUSOY Pasaport kontrolüne vaklaşıyoruz. Görünürde yalnızca fsrail askerleri var. Kadınlı-erkekli asker grubu, sıcak havanın ağırlaştırdığı tüfekleri omuzlannda, postallannı yerden kaldırmak için fazladan çaba harcayarak iierliyor. Pasaport kontrolünün yapıldığı küçük kulübedeyiz şimdi. Kulübenin yan tarafında Filistin bölgesinden çıkan arabalar iyice bir aramadan geçiriliyor. Birleşmiş Milletler'e ait araçlar da buna dahil. "Şalom" (Sclam) diyerek uzatıyoruz pasaportlanmızı. Bilgisayar taramasından sonra, tsrail dışına çıktığımızı gösteren küçük bir kâğıt parçası tutuşturuluyor elimize. Uluslararası gözlemciler. diplomatlar ve yabancılann giriş-çıkış yaptıgı kapı burası. Filistinlilerin sının farklı. Onlar. birkaç yüz metre ötedeki daracık bir kapıdan girip çıkmak zorunda. farklı bir muamcleyle tabii. Her gün yaklaşık 30 bin Filistinli, inşaat ve benzen işlerde çalışmak üzere bu kapıdan Israil'e geçip. akşam aynı kapıdan evlerine dönüyor. İki taraf arasında çatışma çıkmadığı günlerde yani. Ilişkiler gerginleştiğindc kapılar kapanıyor. o zaman 30 bin Filistinli günü ve belki takip eden günleri parasız geçiriyor. Ikı yani duvarlar ve tellerle örülü uzunca bir koridoru geçiyoruz. ikinci bir kontrol. Bu kez görevliler Arap. Şalom'un yerini "Marhaba" alıyor. Burası artık "•Ortadogu." Kontrol noktasının az ilerisinde karşımıza çıkan birkaç deve de bunu onaylarcasma bize bakıyor. üazze'deyiz. Israil, Mısır sının ve Akdeniz arasında uzanan, banş süreci çerçevesinde Filistin'in yeniden kazanılmaya başlandığı Gazze Şeridi'nde. Bu uzun ince toprak parçası 800 bin Filistinli'nin evi. Bozuk yollardan Gazze şehrine çıkıyoruz. Deniz kenarındaki şehrin merkezi, bütün bir Gazze Şeridi'ne aykın bir manzara sunuyor. Uluslararası gözlemciler, yabancı gazeteciler. diplomatlar için yapılmış birkaç yıldızlı oteller. zengin Araplara ait villalar ve Gazzenin bütün yeşilliği bu merkezde toplanmış. Yine yabancılar gözetilerek deniz kenanna bir bar bile kondurulmuş. Şehrin merkezine çıkan kunıdan ara yollar başka bir dilden konuşuyor. Beyaz entarileriyle kahve önlerindeki gölgeliğin altında çökmüş yaşlı Arap erkeklerinin zamanla ilişkisi çoktan kesilmiş gibi. Aklı karalı sakallann bittiği güneş yanığı yüzleri boşvermişlik okuyor. Yalın ayak çocuklann en önemil eğlence kaynağı sokak. Yanm kalmış inşaatlar. lsrail'deki süpermarketlerin yerine, şehrin arasına tek tük serpelenmiş ufak bakkal dükkânlan. Gözleri yerde, siyah çarşaflanyla kocalannın üç adım gerisinden seğirten başı açıkkadınlar da gözleri ileriye bakan kadınlar da görmek mümkün. Delikanlılann çoğu deniz kenannda volta atmakla meşgul. Yol üstünde kurulu tezgâhlarda satılan karpuz, yakıcı güneşe bir çare gibi sergilenıyor. Susuzluğumuzu gidermek için karpuz almaya karar veriyoruz. Satıcı el işaretleriyle büyük boy mu yoksa küçük bir tane mi istediğimizi soruyor. Orta boyu kastederek "mülayim'" diyoruz. Karşılıklı gülümsemeler.. Anlaştık. Yine el işaretleriyle sulu ve kırmızı olduğunu söylemeye çalıştığı bir karpuz seçiyor. "ŞükraıT deyip aynlıyoruz. Gazze'den çıkıp iki yani çöl toprağı anayolda Mısır sınınna doğru ilerlerken yoksulluk • görüntüsü daha da netleşiyor. Cılız atlann çektiği tıngır mıngır arabalann içinde. bereketsiz topraklardan ekin almaya çıkan çiftler yol alıyor. Suyun. yeşilin kendilerinden sakınıldığı topraklarda kurulu evlerden kimileri döküldü dökülecek. Yol üstünde, Arap firmalanna ait birkaç "yatinm' 1 tabelası da olmasa, ekonomik herhangi bir etkinlikten söz etmek neredeyse ımkânsız. Bütün bu çöl manzarası içinde birdenbire biten "vahalar" ise Yahudilere ait yerleşim birimleri. Batı Şeria'daki şehirler dışında Filistinlilere ait olan tek toprak parçasında bile beş- altı Yahudi yerleşim birimi kurulmuş. lyi görünümlü evlerin yan yana dizildiği bu birimlere vaklaşırken ellerinde makineli tüfekleriyle fsrail askerlerinin kontrolünden geçmek gerekiyor. Bir "şalom", bir "marhaba" diyerek yolumuza devam ediyoruz. Bu kontrol Mısır sınınna kadar böyle. Mısır sınınnda Filistinliler ile İsraillilerin ortak bir kontrol noktası bulunuyor. Bu ıssız mekânda lsrailli görevliler ile Filistinli görevliler kaynaşmış görünüyor. Çatışmalara. gerginliğe, yoksulluğa rağmen Gazze Şeridi'nde yaşam devam ediyor. Hem gidişte hem dönüşte birbiri ardına düğün konvoylanna rastlıyoruz. Gelin arabalan süslenip püslenmiş. Kornalar "datdatT Konvoydaki arabalardan sarkan delikanlılar, ellerini kollannı sallarken anlamadığımız bir dilde. sevinç nidalan olduğunu anladığımız sesler çıkanyor. Bu ne yoğunluk. evlenen evlenene. Son kontrol noktalanna gelene kadar, birbiri ardına düğün konvoylan arasından zorlukla ilerliyoruz. Arap kasabalannı, Yahudi yerleşim birimlerini. makineli tüfekleri, kontrol noktalannı, develeri, nargile tüttüren beyaz entarili Arap erkeklerini, gelinleri ve damatlan arkamızda bırakarak akşamın geç saatlerinde sınır kapısına vanyoruz. Bu kez önce marhaba, sonra şalom deyip Gazze Şeridi'nden aynlıyoruz. BILKENT UNİVERSITESİ HAZIRLIK OKULU ÖĞRENCİ ALINACAKTIR Bilkent Ünrversitesi Hazıriık Okulu, üniversite kampusu içinde yer alan ve ortaöğretim derslerinin yamnda müzik ve sanat alanlanna ağırlık veren bir ortaöğretim kurumudur. Yükseköğretim Kurulu karan ile üniversrteye bağlı olarak kurulan okulun eğitim programlan Milli Eğitim Bakanltğı taratından kabul edilmiştir. 1997-1998 öğretim yılı için Orta Haarlık, Orta 1, Orta 2, Orta 3 ve Use 1 sınrftanna öğrenci alınacaktır. Öğrenci seçme sınavı 23-24 Ağustos 1997 günlerinde yapılacaktr. ilgilenenlerin 4 Ağustos 1997 Pazartesi gününden itibaren Kayrt Kabul İşleri Müdürlûğü'ne başvurarak ilgili formlan doldurmalan ve sınav ûcreti ile biriikte 21 Ağustos 1997 Perşembe günü mesai saati bitimine kadar teslim etmeteri gereği duyurulur. Kayrt Kabul İşleri Mûdürlöğü. Bikent Üniversrlesi Hazırlık Okulu Doğu Kampusu, Bilkent 06533 Ankara Telefon: (312) 266 49 61 Faks: (312) 266 49 63 (312) 266 49 62 «Hnafr [email protected] KARTAL ASLIYE 5. HUKUK MAHKEMESFNDEN Esas No: 1994 313 Karar No: 1997/11 Davacı Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı vekili Av. Gülgün Apak tarafından, davalı Gül- beyaz Sayın aleyhine açılan tapu ıptali ve tescil davası sonunda açılan davanın kabulüne, Kartal, Soğanhk. Söğütlüdere mevkiinde kain 2952 ada, 9 parselde davalı Gülbeyaz Sa- yın'a ait 385 2616 hissenın iptaline. bu yerin intifa hakkı bayındırlık ve Iskân Bakanlı- ğı'na ait olmak üzere adına tesciline, davacı tarafından yapılan 487.000 lıra mahkeme masrafı ile 650.000 lira maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacı tarafa verilme- sine, 429.000 lira ilam harcmın davalıdan alınarak Hazine'ye irat kaydına, 22.1.1997 ta- rihinde Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Adresi meçhul olan kendisine duruşma günü ve duruşma dılekçesı tebliğ edilen davalı Gülbeyaz Sayın'a ilan tebliği ye- rine kaım olmak üzere hüküm özetı ilan olunur. 29.5.1997 Basın: 34283 ŞIŞLİ 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1997/3 Vasi Bursa Sulh Huk. M.'nin 26.5.1997 gün ve 1996'470-679 Müt. Kar. sayılı ilamı ile mahkememize gönderilen ve küçükler Sevcan. Dilşat ve Canan'a halalan Rukiye Ça- tak'ın vasi tayinine dair karar mahkememizin 1997/3 vasi esas deftenne kaydı yapılmış olup vesayetin mahkememizde devam ettiği ilanen duyurulur. 29.7.1997 Basın: 33963 Rio'da Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde ilginç bir dünva rekonı kınldı. Rio'nun merkezindeki bir meydanda toplanan 130 akrobat aynı an- da 519 nesneyi havada uçurdu. Brezilyalı jonglörler bütün becerile- rini kullanarak 519 nesneyi uzun bir süre hiçbirini düşürmeden hızla havaya aüp tutrular. Jonglörler ayakka- bı dahil akla gelebilecck her şeyi kullandılar. Daha önceki dünya rekoru 1993 yılında 410 nesneyle Belçikalı jonglörler tarafından kınlmışö. (Fotoğraf: REUTER) Canavardan canavara fark var STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN Isveç'te son 20 yılda trafik kazasında ölenlerin sayısı yan yanya azaldı. Oysa aynı süre içinde trafik hacmi yüzde 75 arttı ve trafikteki araç sayısı 2.1 milyondan 4 milyona çıktı. Ne mene bir canavardır ki bu küçülüp duruyor? Sıkı bir tabanvaycı olarak traftkte Türk gözüyle ilgimi çeken bazı özelliklere değinmek istiyorum. Üzerinde çok tartışılıyor. ama larmızıda bal gibi duruyorlar; biraz 'kavuniçide' geçmeler filan oluyor, ama bir güneyli ölçüsüyle pek önemli değil. Şerit kavramı var; şerit değiştirmek, önemli bir viraja girmek gibi bir şey. Önce sola bir işaret, ardından sağa; peşinden daha hızlı gelen varsa yeniden bir sağ işareti ve yolu gelene açma. Emniyet kemeri kullanmaya çok düşkünler. Zaten birçok araç, daha kontak açılınca uyanda bulunuyor Aynca, arkada oturanlann da kemer kullanması giderek yaygınlaştı. Trafik işaretleri çok olarak ve yerli yerinde var. Şehirlerarası yolda epey önceden uyanyor levhalar; dınlenme yerini, sapaklan, tırmanışlan, virajlan ve yola fırlayabilecek hayvanlan. lçkili olarak araç kullanma, önemli bir risk olarak halka kabul ettirilmiş. Özellikle cuma, cumartesi geceleri halk, bir yere otosuyla gidip biraz içtikten sonra otosuyla dönerse yolda durdunılma olasılığının yüksekliğine inanmış. Sürücü belgesinin alınmasından, hapis cezasına dek sürebiüyor bu konuda yanlış davranmanın sonuçlan. Yük taşımacılığında demiryollanrun payı, bazı ülkelerdeki gibi iğdiş edilmemiş. Gaz, petrol taşıyan tankerler dışında, yük taşıyan kamyonlara pek rastlanılmaz. Hurda, kereste, demir vs taşımacılığı büyük ölçüde demir yoluyla, biraz da su yoluyla yapılır. Kamyon sürücüleri, sıkı kontroldan geçirilirler. Karnelerine. aracm en son ne zaman trafik kontrolünden geçtiğine iyice bakılır. Çocuklara daha kreş yıllanndan trafık bilgisi verilir. Stockholm'deki bazı belediyeler, ilkokula başlayan çocuklara yemyeşil birer kep dağıtır daha ilkokul gününden. Bu bir uyandır sürücülere: "OkuDar açıldı ve ortalık, birer yavru kurbağa gibi çocuklaıia doldu" diye. Okul, yuva önlerinde azami hız 30 km'dir. Birkaç yıl önce. emniyet müdürü böyle bir yerden 50-60'la geçerken genç bir polis tarafından durduruldu da ne büyük olaylar çıktı; sonunda istifa etti emniyet müdürü. Şimdi üzerinde durulan son gelişme, yoğun yerleşim bölgelerinde her an azami hızın 30 km olması. tlgili bakan. bu nedenle trafikte bir can daha kurtulacaksa, binlerin işıne üç dakika geç gitmesine değer diyor. Eğer şu diyar-ı lsveç'teki 8.8 milyon nüfus, 4 milyon araçla trafiğe çıkıyorsa ve son 20 yılda trafik kazalannda ölenlerin sayısı yanya inmişse, bir - bildikleri vardır sanıyorum... îş dünyasının yeni komedyenleri TORONTO ENGtN AŞKIN Tüm Kanada'yı boydan boya dolaştım ve en belirgin izlenimim, 3 Kanadah'dan 1 'inin son derece çirkin olduğuydu. "Bu kadar da suratsız insan oltır mu" sorusunu sorduran bir durumdu bu. lsterseniz söylediklerime gülün, ama ben gerçeği vurgulu} orum. Oturduğunuz kolruğun sol yanına bakın, eğer gördüğünüzden memnun değilseniz, sağdaki kişinin yüzüne bakın. Işte o anda kesin bir sınav karşısındasınız. O iki kişinin suratına 'Okey' diyebilmek içinizden geliyorsa, siz de izlediğiniz manzaranın ta kendisisiniz." Kanada'da ait ve üst yönetim katlannda yıllar boyu sürdürülen sevk ve yönetim seminerleri. mizah ve komedi olgusuyla bütünleşti. Her yönetici bireyin, iş dinamiğini, yaratım gücünü ve istek düzeyini arttırma ilkesi, hedeflenen ideal üretimin anahtan olduğu için bu alandaki uzman konuşmacıiar sürekJi kurslar açıyor. Geçen yıldan beri komedi içerikli aynntılan, espri ve gülmece öykülerini eskilerin 'belagat' dedikleri konuşma sanatına ekleyen uzman konuşmacıiar, iş dünyasının ruhuna sinmiş olan sıkıcılığı giderme çabasında. Bir konferansta, toplantı ya da seminerde katılarüann ortak kahkahalar atmasının 'birleştirki bir içtenlik yarattığını' saptayan konuşmacıiar "şirket komedj'enüği'" diye anılan yepyeni bir türün öncüsü oldu. Binlerce firma ve devlet sektörü yöneticileri 'kasınn ve suratsızukla' hiçbir yere vanlamayacağını öğreniyorlar şimdi. Hoşgörü yoksunluğunun, işyerindeki iç banşı ve giderek üretimi olumsuz etkilediğini. ısrarla anımsatan şirket komedyenleri. tüm yöneticilerin demokrat olmalannı öneriyor. Tüm sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğu Kanada'dakı hastahane yöneticileri. şirket komedyenlerinin verdiği reçeteyi izleyerek özellikle kronik hasta koğuşlannda her gün komedi filmleri gösteriyor. Son 5 yıldır tüm Kanada'da işyerlerinde, haftada bir gün ilan edilen 'istedtğini giy gününde' şirket başkanından kapıcıya kadar herkes şortla, spor gömleği ve sandaletle göreve geliyor. 'Kasıhnayı bırak, yaşama>-a bak' ilkesinin. üretimin ve personel güvencesinin temel dayanaklan olduğunu öğreniyor herkes. Sık sık derlenen danslı partiler, ortak geziler, spor yanşmalan şirket bünyesinde zaten öteden beri var olan 'banş eğilimini' güçlendirerek yönetici ve yönetilen olarak, tüm bireylere insancıllık tutkusunu aşılıyor. Yöneticilerin, firma başkanının ön planda yer aldığı bağış kampanyalannda yoksul ve kimsesizlere para ve yiyecek dağıtılması amaçlanıyor. Şirket yöneticilerinin durmadan aradığı ve uyguladığı yepyeni yöntem ve teknik bulgular. kâr etme olgusunun mizah denen bir boyutu olduğunu da gözler önüne serdi. KDZ. EREĞLİ İCRA DAİRESİ'NDEN Dosya No: 997/50 Tal. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkanlmıştır. Birinci arttırmada. 258' 1997 günü saat 15.00-15.15'te Kepez Mahallesi Çilek Si- tesi 6'da yapılacak ve o günü kıymetlerin %75'ine istekli bulunmadığı takdirde 26/8/1997 günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki, arttır- ma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bulmasının ve satış iste- yenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplammdan fâzla olmasmın ve bundan baş- ka paraya çevirme ve paylann paylaştırma masraflannı geçmesinin şart olduğu, mah- cuzun satış bedeli üzerinden %15 oranında KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şart- namesinin icra dosyasında görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukanda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmalan ilan olunur. Muhammen Adedi 100.000.000 150.000.000 50.000.000 30.000.000 175.000.000 100.000.000 900.000.000 800.000.000 100.000.000 200.000.000 1 adet 1 adet 1 adet 1 adet 1 adet 1 adet 1500 adet 8 adet 1 adet 1 adet 2.605.000.000.- TL toplam Cins (Mahiveti ve önemli niteliklcri): 70'lik şerit Güner Sanayi mamüulü şerit makinesi Güner Sanayi mamulü planya makinesi Güner Sanayi kalınlık makinesi Tiryaki marka matkap Çeliksoy marka demir kesme makinesi Oerlikon marka kaynak makinesi Beheri 600.000.- TLden vidalı demir boru direl Markasız çalışır vaziyette inşaat asansörü Jeneratörlü kaynak makinesi Kompresör pompası ile biriikte Basın: 34047 ELAZIĞ SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKtVILİĞrNDEN Dosya No: 1995-1272 Naşıde Akçakaya ve arkadaş- lan ile Mehmet Faik Karayol ve müşterekleri aralanndaki ızalei şûyu davasının mahkememizde yapılan açık yargılamalan so- nunda Elazığ Sûrsürii Mahalle- sı'ndekı ada 1195 parsel 8 ve 9, ada 30 parsel 102 sayılı taşın- mazlann satışlan suretıyle pa>- daşlar arasındakı ortaklığın gıde- nlmesıne karar \enlmiş olup, 19.12.1996 tarih 19961586 sa- yılı karar, adreslen tespit edile- meyen tapu paydaşlanndan Mehmet kızı Fatma Avşar, Meh- met kızı Emine Hayta, Mehmet kızı Hadice Yoğurtçu. Mehmet oğlu Ahmet Yoğurtçu, Mehmet kızı Imıhan Yoğurtçu. Hamit kı- zı Nezaket Serindağ, Süleyman kızı Melihat Togrul. Rüştü oğlu Alaattin Yoğurtçu, Rüştü kızı Kezibat Türe. Rüştü oğlu Hamit Yoğurtçu, Rüştü oğlu Nurettin Yoğurtçu, Süleyman kızı Ayşe Yumuşak, Mehmet kızı Imıhan Yoğurtçu'ya ilanen tebliğ olu- nur. Basın: 329^3 LAPSEKİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1996/141 Davacı 2417 sayılı Eçialan Tanm Kredi Kooperatifi tara- fından davalı Sevcan Keser hakında açtığı tazminat davasın- da; Davalı Hayati oğlu, 1957 D.'lu, Balıkesir-Havran, Bü- yûkdere Köyü'nde ikamet eden Sevcan Keser'den davacı tarafça 3.3OO.OOO TL maddı tazminat istenilmiş olup, tüm aramalara rağmen davalıya duruşma günü ve dava dilekçe- si tebliğ edilememiştir. Duruşmanın bırakıldığı 3.10.1997 günü saat 09.30'da Sevcan Keser'in Lapseki Adliyesi'nde hazır bulunması, hazır bulunmadığı takdirde HUMK'nin 213 ve 377. maddeleri gereğince yargılamanın yoklugunda devam edeceği gibi hüküm de verileceği. dava dilekçesi ve davetiye tebliği yerine geçerli olmak üzere ilan olunur. 17.7.1997 ' Basın: 22448 BİSMİL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1997/100 Karar No: 1997/167 Davacı Hikmet llgin vekilleri Av. Sedat Yahşi-Av. H.Özgür Gencan tarafından davalılar Ali Şeker ve arka- daşlan aleyhine açılan Bismil Şentepe Mahallesi'nde kain 8 No'lu parsele müdahalelerinin men'i ve üzerin- deki binalann kal'i davasının kabulüne dair mahkeme- mizce verilen 26.6.1997 gün ve 1997/100-167 esas ve karar sayılı işbu hükmün, adreslen meçhul olan davalı- lar Fevzi Gezer, Selam Almaz, Ali Altın ve Veysi Yıl- dız'a 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 29. ve müteakip maddeleri gereğince gazete ile ilanen tebliğine karann, gazeteninyayınından 15 gün sonra kesinleşeceğinin ve masraflann davalılara tahmil edileceği ilan olunur. Basın: 32992 t ' J ^ESSl • • • • I293 89 78 |3 HAT) SARIYER HALK EGITIMI MERKEZİ TİYATRO KOLU TIYATRO KURSU KAYITLARI BAŞLAMIŞTIR Son Kavıllar: 29/08/97 - Ü C R E T S İ Z - Başvum lel: 27128 78 - 24216 63 •"-» •*-» /_• â-• •"-* m Kültür Sanat j ilanlarınız için: V İ 293 89 78 (3 hat) T.Ç.İLAN DERELİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1995/105 Davacı Orman Genel Müdürlûğü'ne izafeten Dere- li Orman lşletme Müdürlüğü'nce davalılar Hasan Du- ral, Sadık Dural, Satgun Dural, Halil Dural ve Musta- fa Yanık aleyhine Dereli ilçesi Kümbet köyü Uzun- tarla mevkiinde kain ada: 104 parsel: 165 sayılı taşın- mazın tespitine yönelik olarak açtığı kadastro tespiti- ne itiraz davasının yargılaması sırasında. tüm araştır- malara rağmen adresleri tespit edilemeyen davalı Mustafa Yanık mirasçılan; Mustafa kızı, 1963 do- ğumlu lpek Yanık (Çakın), Mustafa kızı, 1965 do- ğumlu Pamuk Yanık (Çiftçi) ve Mustafa oğlu, 1972 doğumlu Hasan Yanık'a dava dilekçesine kaim olmak üzere duruşma gününün ilanen tebliğine karar veril- miştir. Karar gereğince, adı geçenlerin duruşma tarihi olan 13/08/1997 günü saat 09.20'de Dereli Kadastro Mah- kemesi'ndeki duruşmaya gelmedikleri, kendilerini vekille temsil ettirmedikleri ve geçerli herhangi bir mazeretleri bulunmadığı halde katılmadıklannda yar- gılamaya yokluklannda devam olunacağı ve sonuç- landınlacağı hususu, işbu ilanın yayımlandığı tarih- ten itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı 3402 sayılı Kadastro K.nun ve 7201 sayılı tebligat K.nun ilgili hükümleri uyannca ilanen tebliğ olunur. Basın: 32676
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle