Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS 1997 PAZAR
10 KULTUR
Yeni kuşak yönetmenler son dönemde hem canlılık hem de farklı bakış ve uzamlar getiriyor
Fransız sinemasına taze kanASLISELÇUK
Fransız sinemasında son yıllar-
da görülen canlılık dikkat çekici
boyutlarda. Hem yaklaşımlar hem
de biçem açısından izleyiciyi ilgi-
lendiren çalışmalar yapılıyor.
Fransa'da, 1996-1997 ulusal sine-
ma üretiminin yüzde 23'ünü 31
adet ilk fîlm oluşturuyor. Görüyo-
ruz ki son dönemlerde Fransız si-
nemasına 30 yeni yönetmen katıl-
mış.
Bu yeni yönetmenler sinemamn
değişik kesimlerinden geliyorlar:
Senaristlikten. tiyatro yönetmenli-
ğınden, oyunculuktan, yönetmen
yardımcılığından. yazarlıktan...
Bu taze kanlı genç yönetmenler.
çalışmalannda kimı düşünür ola-
rak, kımi yaratıcı yanlanyla, bazı-
lan da içgüdüleriyle hareket edı-
yor. Gerçeğın peşinde koşanlarla
düşlere ve kendilerini fantastık
yansımalara kaptırmış olanlan gö-
rûyoruz. Kimi sinema ve yaşam
üzerine söylev veriyor, kimi ise
çocukluk düşlerinin unutulmazlı-
ğı peşınde...
Yenilerin öncüsü Besson
Bazısı çalışmalannı bir ayağı
Hollywood'da olarak sürdürüyor.
Bazısı da kendi mutfağında yemek
pişirmeyi yeğhyor. Hepsi aynı yaş-
ta değıller. Meslek yaşamlanna ay-
nı zamanda başlamadılar.
Bu yeni kuşağın öncüsü, 1959
Paris doğumlu 38 yaşındaki Luc
Besson. Onu "LeGrand BJeu / De-
rinlik Sarhoşluğu", "Nikita" ve
"L'eon / Sevginin Gücü" filmleri
ile tanıyoruz. Besson ilk fılmı "Le
Dernier Combat / Son Mücadele"
adlı bılim-kurguyu 23 yaşınday-
ken çok az bir bütçe ile çekiyor.
Besson bu yeni kuşağın cesur ağa-
beyidir. Son fılmi "LeCinqıri"eme
'El'ement / Beşinci Element" ise
Fransız sinemasınm bugüne kadar
çevrilmış en pahalı yapıtı. "Beşin-
ci Element bir gençiik romanı. Bu
romanı yazdığımda henüz 16 ya-
şındaydım" diyor Besson.
Besson'u. yine onun gibı rek-
lam ve klip yönetmenliğinden gel-
me Marc Caro (40) ve Jean-Pier-
re Jeunet(43) ızliyor. Her ikısi de
Besson'dan yaşça bıraz büyük ol-
salar da tıpkı onun gibı güçlü bir
düş dünyasına doğru yol alıyorlar.
"Delicatessen / Şarküteri -1991"
adlı ortak yönetimli filmlerinde
gerçeküstü bir pencere açıyorlar.
Bu filmleri büyük bir ılgıyle kar-
şılanıyor. Ardmdan "La dt'e des
enfants perdus - Kayıp Çocuklar
Kenti - 1995"i gerçekleştıriyorlar.
Jeunet şimdilerde tek başına
Mathieu Kassovitz, Mkhel Serrauit ile - 'Katüler' (solda). Sandrine Vfeysset -'Noelde Kar Yağacak mı.'' (sağ ustte), Luc Besson -'Beşinci Element'.
ransız sinemasına son dönemlerde değişik kesimlerden 30 yeni yönetmen katıldı. Bu taze kanlı
genç yönetmenlerin kimi sinema ve yaşam üzerine söylev veriyor, kimi ise çocukluk düşlerinin
unutulmazhğı peşinde. 1995-97 yıllan arasında Fransız kadın yönetmenler de önemli yapıtlanyla
yer aldılar sinemada. Hep genç kalan eski kurtlara gelince onlar da yoğun çalışma
ve proje üretme dönemlerini sürdürüyorlar.
Hollywood'da Alıen - Yaratık se-
risınin en sonuncusu "AHen4/Ali-
en Ressurection"ün çekimleriyle
uğraşıyor.
Ailesi sinemada çalışan 1967
Paris doğumlu Mathieu Kasso-
vitz'ın ilginç çalışması "LaHaine
/ Protesto -1995" fılmı ülkemızde
de göstenme girdi. Şu sıralarda
Kassovitz ikinci filmi "Assasin(s)
/ Katil(ler)"i bitirdı. Senaryosu ve
ön hazırlığı önceden yapılmış "La
Haine"in aksıne bu fılm günü gü-
nüne çekıldi, sahneler sette yazıl-
dı, her şey doğaçlama olarak ele
alındı. Filmde genç ve ışsız
Max'in yolu yaşlı katil bay Wag-
ner (Mkhel Serrauit) ile kesışir.
Aralannda profesyonel bir alışve-
riş başlar. Bu staj dönemi kirli, yol-
dan çıkancı pratık çalışmalara da-
yanmaktadır.
Yeni kuşak Fransız yönetmenle-
ri arasıdaki ötekı önemli ısımler
ise: 1956 doğumlu, sinema okulu
(IDHEO mezunu Jacques Desc-
hamps (M'efie - toı de l'eau qui
dort / Durgun Sular Derin Akar).
1961 Belçika doğumlu aktörlük-
ten gelme Lucas Beh/aux (Pour n-
re / Gülmek Için), 1952 doğumlu,
senaristlikten yetişme JacquesAu-
diard (.Un i'eros tr'es discret ,'
Ağırbaşh Bir Kahraman). 1969
doğumlu kameramanlıktan gelme
Arnaud Desplechin (Comment je
me suıs dispute-ma vie sexuelle '
Nasıl Tartışüm - Seks Yaşamımı).
1955 Paris doğumlu edebiyat me-
zunu Ofivier Assayas (trma Vep).
33 yaşındaki Nkolas Boukhrief
(Va Mourire / Gıt Geber), Gespard
No'e (La bouche de Jean-Pierre /
Jean- Pierre'ın Ağzı), Belçika do-
ğumlu Jan Kounen (Dobermann)
ve 37 yaşındaki Christopbe Gans
(Crying Freeman).
Kadm yönetmenler
Bu yeni kuşak yönetmenler ara-
sında hiç kadın yer almıyor mu,
sorusu hemen akla geliyor. Bu so-
ru beni de çok ilgilendırdiğinden,
16. tstanbul Uluslararası Fılm Fes-
tivalı'ne onur konuğu olarak katı-
lan ünlü Fransız yönetmen Claude
Sautet'ye, "Fransız sineması ne
durumda,yeni kadın yönetmenler
görûnöyor mu" diye sorduğumda;
"Son üd-üç >ıldır sinemanuz çok
renkli ve çok değişken bir durum
gösteriyor. En çarpıa örnekler ilk
fümkrini çeken kadın yönetmen-
lerden geliyor. Esldden kadın yö-
netmenlerparmakla sayılırdı. Şinv
di ise sinemanuzda kadın yönet-
menlerin ilkbahanyaşamyordiye-
bffiriın" diye yanıtlamıştı benı. Sa-
utet'nin de açıkladığı gibi 1995-
1997 yıllannda Fransız kadın yö-
netmenler önemli yapıtlanyla yer
aldılar sinemada.
1991'e dek çok sayıda filmde
dekoratör ve aksesuvarcı olarak
çalışan 1967 doğumlu edebiyat
mezunu SandrineVeysset 1995 "te
ilk fılmı "Y'aura-t-iîde la neige a
Noel? / NoeTde Kar Yağacak
mı?"yı çekiyor. Konusunu yedi
çocuklu bekâr bir annenin yoksul-
luk ve doğayla olan savaşı ve ço-
cuklarını tek başına yetiştirmesi
oluşturuyor.
1960 doğumlu, IDHEC'i biti-
ren Pascale Ferran, 1994'te başa-
nh ilk uzun metrajı "Petits arran-
gements avec les morts / Ölülerle
KüçükAnlaşmalar" ile Cannes'da
Altın Kamera ödülünü kazanıyor.
1966 doğumlu, sinema okulu
(F'emis) çıkışlı Laetitia Mas-
son'un "En avoir (ou pas) / Sahip
Ofanak (Veya Olmamak)" adlı de-
nemesı, yine sinema eğitımı almış
Dominique Cabrera'nın Cezayir
göçünü irdelediğı "L'AutreCOot-
'e de la mer / Denizin Öteki Yaka-
sı". Laurence Perreira Barbo-
sa'nın "J'ai borrende l'amour /
Aşktan Tiksiniyorum". son yılla-
nn kadın yönetmenlerce gerçek-
leştirilmiş sinemanın önemli ya-
pıtlan arasında.
Eski kurtiann projeleri
Fransız sinemasınm hep genç
kalan vazgeçilmez eski kurtlanna
gelince... Onlar ne mi yapıyorlar;
yoğun çalışma ve proje üretme dö-
nemlenni delikanlılıkla sürdürü-
yorlar.
Büyük usta Alaüı Resnais, çok
ilginç "Smoking' Sigara İçince" ve
"No Smoking' Sigara İçmeyince"
fılmlerınden sonra yeni fılmı "On
connai lacbanson /Bildigimi/ Şar-
talar"ı çekiyor. Yüzyılın başından
günümüze dek (herkes ıçin deği-
şik zamanlann, değişik anılannı
çağnştıracak, sanınm tadı unutul-
mayacak) Fransız şarkjlanna atıf-
ta bulunuyor yeni filmiyle.
Çalışmalanmn oynak başanstna
karşın ilginç olmayı elden bırak-
mayan Claude Lekmch ise "Apr-
es Tout / Her Şeyden Sonra" fıl-
mini tamamlamakla meşgul. Bu
fılmin bir kısmını ülkemızde çe-
ken yönetmen, "dönen bir film"
olacağını açıklarken "Fflmimin je-
neriğini dönen sema/enlerle baş-
latacagım, filın bo> unca semazen-
lerin dönüşünü bir leit-motif gibi
tekrarlavacağun" derken "dönen"
sözcüğünü de somutlaştırmış olu-
yordu.
Bu fılmi Ekim 1997'de tamam-
layacağını da ekliyordu sözlerine.
Gerçek bir sinema düşünürü olan
Jean-Luc Godard ise kadın yazar
Marie Darrieussecq'ın "Truismes
/ Herkesin Bikngi Gerçekler" adlı
kıtabının telif haklanru bu günler-
de satın aldı.
Genç bir kadının dişı domuza
dönüşmesinı anlatan çok satışlı kı-
tap, şimdiden Fransa'da 200.000
okura ulaştı. Yukandaki genel re-
sımden görüldüğü gibı Fransız si-
neması, Amerikan sinemasınm
büyük alanını daraltarak dünyada-
ki izleyıcılerine yeni bakışlar. ye-
ni uzamlar getiriyor...
Güzel ve çirkinKültürServisi- He-
nüz 27 yaşında olan
genç yazar Marie Da-
rieussecq'un 'Darri-
eussecq's Truismes-ya
da PigTales, A Novel of
Lustand Transfomati-
on'adlı ilk kıtabı Fran-
sız edebiyat dünyasını
altüst etti. Yazar, geçen
sonbaharda yayımla-
nan ve ilk basımında
50 bin, şu anda da 200
bin satan kitabıyla,
geleceğin Françoise
Sagan'ı olarak anılı-
yor. Yazann kitabı, Sa-
gan'ın bugüne kadar benzeri yazılma-
mış olan 1954'te yayımladığı 'Bonjour
Tristesse-Merhaba Hiizün' kitabına ben-
zetiliyor. Birçok yapımcı ve yönetme-
nin Pnx Gouncourt finalisti olan Dan-
eussecq'un kitabmın fılm hakkını alma
yanşını yönetmen Godard kazandı.
Pig Tales. güzellik salonunda masöz-
lük yapan genç ve güzel bir kızın femi-
nist öyküsü. Kitabın kahramanı güzel
kız bir gün oburluk hastalığına tutulur ve
Genç yazar Marie Darieussecq
her şeyi yemeye başlar.
Bu arada kızın vücu-
dunda değişimler görü-
lür ve kız birden bir ya-
ratığa dönüşür. Hayva-
nı yönü ortaya çıkan kı-
zın çevresindeki her-
kes, vahşi hayvan yata-
ğındaki canavarlar,
zevk ve sefa içinde eğ-
lenenler olarak gerçek
yüzlerini gösterirler ve
bütün şehirkanşır. Baş-
kanlık seçimle"rinde sağ
kanattan bir politikacı
ise daha temiz bir çev-
renin sembolü olarak
kitabın kahramanını kullanır. Pençeleri
ile güzellik arasında mutluluğu yakala-
maya çalışan genç kız toplumdaki güzel-
lik takıntısının simgesi.
Yazar kendisiyle yapılan bir söyleşide
neden böyle bir karakter seçtığıni şöyle
anlatıyor: "Etraflrndan gözlemlcdigim
kişilerin etkisiyle bu kitap oluştu. Bugün-
kü hijyen ve açıkhk kavramlarmın tam
karşıüolduğu içinböyle bir karakterseç-
tim."
IKSVAmıpa basınındaKûltürSer\isi-NewYork
Times gazetesi yazarlanndan
Stephen Kinzer ve The Fi-
nancial Times gazetesi yaza-
n Martin Hoyle, lstanbul
Kültür ve Sanat Vakfi tara-
findan düzenlenen festivaller
üzerine göriişlerini yazdılar.
Kinzer, tKSV tarafından
Istanbul'da düzenlenen festı-
vallerin ilkbahar ve yaz dö-
neminde izleyiciler tarafın-
dan büyük ilgiyle karşılandı-
ğını. fakat uluslararası sanat
festıvallennin bu yıl dığerle-
nnden farklı olarak polıtik
bir görev de içerdiğini belirt-
ti. Yazıda görüşlerine yer ve-
nlen İKSV Genel Müdürü
Melih Fereli, festivalin ilk yıl-
lannda hiçbir politik amaç
gütmediklerini, fakat Türki-
ye'nin içinde bulunduğu po-
litik ortamın festivallere
farklı bir bakış açısıyla yak-
laşmalannı gerektirdiğini be-
lırttı. Fereli aynca, birtakım
insanlann dünya kültür ve
sanatma karşı tavır alması
Turks advance
in cultural
celebrations
Mırün Hoylt mı» the hunfaul Muuc FeslınJ
Tk'
YAZ '97 / SAYI 13
enMİZAH KÜLTÜRÜ DERGİSİ
Bülent Erkmen Yunus Koray Necati Abacı Mehmet A\\
Kılıçbay John Morreall Roland Topor Ferit Edgü Yüksel
Arslan Manuel Gasser Ferruh Doğan Semih Gümüş
Philippejones Vasquez de Sola Carlos Castilla Del Pino
Hüseyin Çakmak Turgut Çeviker
Guidiken, Dort Aylık Mızah Kukuru Dergisı. Yaz 1997, Cılt 5, Sayı 13 Yazışına Adresi: Guldıkcn Dcrgısı.
S PK 42 Bahanye 81311 lstanbul • Telefon: 0 216 414 30 64-65, Telesekreıer-Faks: 0 216 414 30 66
karşısında, tstanbul Kültür
ve Sanat Vakff nın da kültü-
rü ve sanatı savunmayı ken-
dilerine amaç edıneceklerini
vurguladı.
Türkıye'de REFAHYOL
hükümetinin başa geçmesiy-
le bırlikte Batı kültüründen
hoşlanmayan insanlann öne
çıktığına değinen Kinzer,
Necmettin Erbakan'm baş-
bakanlığı sırasında ortaya çı-
kan bu tutumun laık kesimi
rahatsız ettiğini de vurguladı.
Kinzer yazısmda, RE-
FAHYOL hükümetinin başa
geçmesinden sonra gelenek-
sel tslam sanatma ağırlık ve-
rildiğini ve Batı kültürüne
yakın olduğu için bale ve
dans gruplanna ılgınin ve fı-
nansmanın azaltıldığını da
aktardı.
ÎKSVBasınveHalklatliş-
kiler Sorumlusu EsraNügûn
Mirze ise Kinzer'e yaptığı
açıklamada; içinde 49'u aş-
kın trkı banndıran ve çok
farklı kültürlere ev sahipliği
yapan bir ülkede tek bir kül-
türden söz etmenın ımkân-
sızlığını belirtırken, yaptık-
lan işin işlevinin çok önem-
li oldugunu bildiklerini, yal-
nız Türkiye'de değil, bütün
dünyadaki insanlann kültür-
ler arasındaki farkı abartma-
sının yanlış oldugunu anlat-
maya çalıştıklannı belirtti.
'Büyükler Bgi^
The Fınancıal Times gaze-
tesi yazan Martin Hoyle da
dûnyaca ünlü sanatçılann y-
er aldığı festivali 'büyükler
ligi' olarak tanımlarken.
tKSV tarafından düzenlenen
festivalin Türkiye'nin uygar
dünyaya tanıtımında önemli
bir rolü oldugunu da vurgu-
luyor yazısında.
Martin Hoyle, Melih Fere-
li'nin; "Türkiye'de kapsam-
b ve nitelikli bir eğitim alan
genç neslin. dış ilişkikr bağ-
Lamında değcrli bir yaünm
oldugunu \e tutarlı bir Tür-
kiye'nin ülkenin dış politika-
sında olumlu bir izlenim ya-
ratacak" görüşlenne de yer
verdiği yazısında, lstanbul
Müzik Festivali'nin Asya ve
Avrupa kültürlerini başanlı
bir biçimde kaynaştır dığına
da deginiyor. Festıval kapsa-
mı içinde dünyaca ünlü sa-
natçılann konuk edilmesinin
ve festivali takip eden izleyi-
ci profilimn A\Tupa Bırli-
ğı'ne girmeye hazırlanan
Türkiye'nin uluslararası
platformda olumlu bir izle-
nim edinmesı açısından çok
önemli oldugunu da belirten
Hoyle, köktendincı bir yakla-
şımı olan lstanbul Belediye-
si'ne rağmen Türkiyeda sa-
nat etkinlıklennin çeşıtli
sponsorlar yardımıyla başa-
nlı birbiçimde gerçekleştiril-
diğinin de altmı çiziyor.
Yazısında Esra Nilgün
Mirze'nin "İstanbul Kültür
ve Sanat Vakfi stadyum kon-
serleri,telefon ile rezervasyon
sistemigibipekçok'ilk'eim-
zasını atü." sözlerine de yer
veren Hoyle, tstanbul Kültür
ve Sanat Vakffnın Türki-
ye'nin kültürel yaşamına bü-
yük katkılan oldugunu da
vurguluyor.
KÖŞEBENT
ENİS BATLR
Avpupa'nın Türkiye'yi
Tanıması
Avrupa Birliği konusundaki Türkiye'yi ilgilendi-
ren son gelişmeler, her zaman olduğu gibi, iki uç
tepki doğurdu insanımızda: Bir yanda gurur kıncı
bulanlar var bu durumu, öbür yandaysa hemen
misillemeye girişme yanlılan göze çarpıyor. Üçün-
cü yolu seçenler şimdilik azınlıkta: Soğukkanlı dü-
şünerek daha kalıcı çözümler arayanlardan söz
ediyorum. Bunlardan biri de bereket, konu üzerin-
de çok çalıştığını vurgulayan ismail Cem.
Dışişleri Bakanı'nın yaklaşımını kendi payıma
son derece tutarlı buluyorum. Ne yazık ki, Cum-
hurbaşkanı için aynı gözlemde bulunmakgüç: Tür-
kiye'de Demokrasi, Düşünce ve Ifade Özgüriüğü,
Insan Haklan Üçgeni çerçevesindeki sorunlarımı-
zı çözecek olan biziz, bizi bünyesine almazsa "piş-
man olacak" olan Avrupa değil. Cumhurbaşkanı
hem Ordu hem Polis hem baskı odağı sivil oluşum-
lar ile ne pahasına olursa olsun uzlaşarak idare-i
maslahat siyaseti gütmekle önümüzü açamaz, ri-
zikolar almalıdır.
Türkiye, şunu anlamakta güçlük çekiyor: Siya-
sal ve ekonomik sorunlar birdenbire değişebilir.
Yırmı beş yıl önce Ispanya'da, Yunanistan'da, Por-
tekiz'de; onyıl önce Doğu Avrupa ülkelerinde Tür-
kiye'nin hayli gerisindeydi siyasal ve ekonomik
koşullar. Bugün, biz bu ülkelerin gerisinde kaldık.
Yarın, çok yakın bir gelecekte, onların düzeyine u-
laşmak bizim elımizdedir - bütün sorun hangi zih-
niyeti seçeceğimiz konusunda düğümleniyor.
Buna karşılık, birdenbire değil, kolay kolay de-
ğişemeyecekolan, bizım kültürümüz, kültürel kim-
liğimizdir. Avrupa'nın en az tanıdığı yanımız da bu-
dur. Nasıl az tanımasın, yanlış tanımasın: Biz ken-
dimiz bu bağlamda öylesine tıkanıp kalmış du-
rumdayız ki: Kültürel çoğulluk en büyük zenginli-
ğimiz, oysa herkes bunu tekilliğe indirgemek için
neredeyse çırpınıyor - ideolojik gerekçeler ve kim-
lik bunalımı nedeniyle.
İsmail Cem, "tanıtım"\n önemine dikkat çekiyor
ya, burada, haddim olmayarak ben de onun dik-
katini çekmek istiyorum: Tanrtımın en ciddi enge-
li Türkiye'de Devlet'tir.
Yaşar Kemal'i yargılayan, gazetecilerini par-
maklık arkasında tutan, kültür ürünlerine öcü gibi
davranan o değil midir? Isimler veolaylarsaymak-
la bitmez herhalde. bu bir rejim davranışı olmak-
tan kesinkes ve gerı dönüşsüz biçimde çıkarılma-
dıkça yeryüzüne yalnızca doğal ve tarihi zengin-
liklerimizi tanıtabiliriz - buna da gerek oldugunu
sanmıyorum, bu özelliklerimizi dış dünya bizden
daha iyi biliyor neredeyse.
Yeni Dışişlen Bakanı, yeni Kültür Bakanı, yeni Tu-
rizm Bakanı biliyorlar mı:
Tanpınar'ın, Paul Dumont'un yetkin çevirisiy-
le ve UNESCO desteğiyle yayımlanan "Beş Şe-
hir" kitabı Fransa'da hiçbir kitabevinde neden bu-
lunmamaktadır?
Süha Ann gibi bir ustanın hazırladığı "Ayasof-
ya" belgeselt ve "Topkapı" diztsi, üstelik Kültür
Bakanlığı'nın girişimiyle gerçekleştiği halde neden
yurtta ve yurtdışında hiç gösterime girmemiştir?
Yahya Kemal'den Yakup Kadri'ye, Cahit Kü-
lebi'den Melih Cevdet'e, kültür dünyamızın ağır
top ısimlerinı bir dönem diplomatik görevlerde de-
ğerlendıren Cumhuriyet, neden, nicedir buna ben-
zer bir tanıtım siyaseti benimseme yoluna gitme-
mektedir?
Avrupa'nın Türkiye'yi, dünyanın Türkiye'yi tanı-
ması için "çok çalışmak" gerektiğine inanıyorum
da artık, bir de, "sonuç alıcı" projeler başlatmak
gerekmiyor mu?
Hâmiş: Adalar Belediye Başkanı'na bir soru: H.
R. Gürpınar'ın Heybeli'deki evi ne olacak?
Karikatiir Depgisi'nin ağustos
sayısı çıktı
H KûMr Servisi- Karikatürcüler Demeği Ankara
Temsilciliği'nin çıkardığı Karikatür Dergisi'nin
ağustos sayısı çıktı. Dergının ağustos sayısına Diego
Yayo. Nuri Bilgin, Kayıhan Fırat. Oğuz Gürel,
Murat Özmenek, Cumhur Gazioğlu,
tzel Rozenthal, Cezmi Ermış, Mustafa Bilgin, Firuz
Kutal, Okan Özgür, Murat Saym, Adolf Born, Jean
Vallot, Dinçer Pilgir, Orhannes Şaşkal, Oktay
Bingöl, Aleksander Klas. Teoman Sanalan ve Quino
çizgileriyle katılıyor. Derginin bu sayısında aynca,
Hasan Uysal, Kurtuluş Kayalı. Mümtaz tdil, Ruhi
Tek, Özgür Arhavili ve Yener Çakmak'ın
yazılannın yanısıra Asaf Koçak Karikatür
Yanşması'nda ödül kazanan karikatürlere de yer
veriliyor.
Z.İstanbul Saydam Günleri'ne
katılımlar sürüyor
• Kültür Servisi - Piya Kültürevi Fotoğraf Atölyesi
tarafından düzenlenen tstanbul Saydam Günleri'nin
ikincisi, 18-26 Ekim 1997 tarihleri arasında
gerçekleştirilecek. Geçen sene olduğu gibı bu yıl da
serbest katılımın esas alındığı 2. tstanbul Saydam
Günleri'nde, ustalarla öğrenciler, amatörlerle
profesyoneller yan yana gelecek. Geçen yıl ılki
gerçekleşririlen lstanbul Saydam Günleri'nde, 52
fotoğraf sanatçısınm, 84 saydam gösterisı 4000'i
aşkın sanatsever ile buluşmuştu. lstanbul Saydam
Günleri, bu yıl Yunanistan'dan iki sanatçınm da
katılımıyla Beyoğlu'nda 4 ayn salonda, 9 gün
boyunca 100'ün üzerinde fotoğrafçının gösterisini
sanatseverlere ulaştıracak. Saydam gösterileri ile
etkinliğe katılmak isteyen amatör-profesyonel
fotoğrafçılar için başvurular devam ediyor. 10
Eylül'e kadar sürecek başvurular ile ilgili aynntılı
bilgi için; İstiklal Caddesi, Büyükparmakkapı Sok.,
No:7'3 Beyoğlu adresınde bulunan Piya Kültürevi
Fotoğraf Atölyesi'ne 02122452803 ve 02122492653
numaralı telefonlardan ulaşılabilir.
Mmikindzin mümtaz eserieriyle maziden
günümüze uzanan bir köprü...
VEYS FM 87.7
BUGUN
• RUMELİ
HİSARI'nda saat
21.00'de'Yaşar'ın
konseri dinlenebilir
• BOGAZİÇt
CNİVERSİTESİ Sinema
Kulübü etkinlikleri
kapsamında Murat
Dikmen Salonu'nda saat
19.00'da "Düş Gerçek
Bir de Sinema" adlı fılm
izlenebilir.