Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Atıf Yılmaz'ın yeni filmi "Nihavend Mucize"nin çekimleri sürüyor
4
Bonbon şekeri gibi bir film...'
SİNEM YENER/
DUYGU İNELMEN
Atıf Yılmaz'ın Türk-Yunan-
Fransız ortak yapımı olan ve
başlıca rollerinde Türkân Şoray,
Haiuk Bilginer, Şükran Güngör,
Lale Mansur ve Beyazıt Oz-
türk'ün rol aldıklan "Nihavend
Mucize" adlı filmi finale dogru
ilerlıyor.
Filmin büyük bir bölümünün
çekildiği Beykoz konaklanna
vardığımızda, iki katlı bir villa-
nın önünde Atıf Yılmaz dahil,
tüm ekibi dinlenirken buluyo-
ruz. tlk olarak sabahın erken sa-
atlerinde başlayan yoğun bir
temponun ardından, biraz so-
luklanmak için villanın bahçe-
sinde oturan Yılmaz'ın yanma
yaklas.ıyoruz. Bizi sıcaic bir te-
bessümle karşılıyor; yüzünde
çocuksu bir gülümseme, gözle-
rinde yeni bir filmi yanlamış ol-
manın verdiği coşkulu bir pınl-
tı... Söyleşmeye başlıyoruz:
'Bunahm filmi' değil
- Uzay Hepan, ilk defa "Gece
Melek ve BLrim Çocuklar" adlı
filminizde kamera karşısına geç-
miştL Yine Beyazıt Oztürk, son
filminiz "Nihavend Mucize"de
sinema kameralan karşısında
ilk sınavını veriyor. Sinema dene-
yimi olmayan, ancak farklı alan-
larda tamnmış kişilerie çalış-
makta tereddüt ettiniz mi?
ATIF YILMAZ - Beyaz'a rol
teklif ederken Uzay'ın başan-
sından cesaret aldığımı söyleye-
bilınm. Beyaz'ı TV programla-
nnda izlediğımde yeteneğini
fark ettım ve bunu Beyaz da ya-
pabilir dedim. Bu filmde çok
büyük bir oyuncu kadrosuyla
çalışıyorum. Şunu da belirtme-
liyım ki Beyaz ekıbe çok kolay
uyum sağladı.
- Asistamnız Farma Nur Se-
vinç ile uzun yıllardır çok başa-
nlı bir ckip oluşturduğanuz bi-
liniyor. Bu konuda neler söyleye-
ceksiniz?
A.Y. - Fatoş (ona Fatoş diyor)
benim için büyük bir destek. As-
lına bakarsanız ben hiçbır şey
yapmıyorum, her şeyi o yapıyor.
Batiâ •sadece yönetmenlik kalı-
yor. Onu da beceremiyorum za-
ten (gülüyor).
-"Nihavend Mucize"yi nasıl
yorumluyorsunuz?
A.Y. - Nihavend Mucize, si-
nema eleştirmenlerimizin 'sa-
nat filmi' tanımına pek girme-
yen popüler, ınsanlann sevece-
ği bir yapım. Bir başka deyişle,
bir 'bunaum filmi' değil (gülü-
• Yönetmen Atıf Yılmaz, "Nihavend Mucize"nin
'sanat filmi' tanımına pek girmeyen popüler,
insanların seveceği, izleyiciyle iyi bir iletişim
kuracak bir yapım olduğunu belirtiyor. Haluk
Bilginer ise fantastik öykûsü ve akıcılığıyla
seyircinin ilgisini çekebilecek bir dram-komedi
olarak nitelendiriyor. Türkân Şoray da 'Bonbon
şekeri gibi' diyerek tanımladığı, kendisine farklı
bir heyecan veren "Nihavend Mucize"yi
gerçeİcten çok sevdiğini vurguluyor.
yor). Kanımcabu fılm izleyiciy-
le iyi bir iletişim kuracak.
- Özeüikle "Istanbul Kanatia-
nmın Altında" ve "Eşkrya" gjbi
büyük çıkışlann gerçekleştiği
son dönem Türk sinemasını na-
sıl değerlendiriyorsunuz?
A.Y. -*Eşkıya'"nın başansı
öyle her zaman tekrarlanacak
türden bir başan değil, çok özel
bir durum. Bu anlamda, bu ba-
şanlar yanıltıcı olabilir. Örne-
ğin, Ömer Kavur ve Yavuz Öz-
kan'ın son fılmleri o kadar yan-
kı uyandırmadı. Bugün Türk si-
neması bir arayış içınde. sürek-
li kendini sorguluyor, ancak
doğru cevaplan henüz bulabıl-
miş değil bence.
'Muska'yı çekecek
- Geleceğe yönelik yeni bir
projeniz var mı?
A.Y - Evet, gelecek sene
Amsterdam 'da yaşayan bir Türk
yazann, SadıkYemni'nın "Mus-
ka" adlı romanını sinemaya
uyarlayacağız. Romandabirço-
cuğun gözüyle bir mahallenin
öyküsü anlatılıyor.
Derken Atıf Yılmaz'a içerde
her şeyin hazır olduğunu ve çe-
kimın tekrar başlayacağını ha-
ber veriyorlar. Hep birlikte sete
geçiyoruz. Yatak odası olarak
düzenlenmiş sette, en küçük ay-
nntılara vanncaya kadar her şey
özenle hazırlanmış. Orta yerde
iki kişilik bir yatak, yatağın iki
yanında duran komodinlerin
üzerinde az ama öz antika eşya-
lar göze çarpıyor. Duvarda, bir
köşede belli belirsiz gülümse-
yen siyah beyaz bir kadın fotoğ-
rafı; Türkân Şoray. Gecenin bir
vaktı. ışlemelı perdelerin örttü-
ğü pencerenın önünde duran ge-
niş \atakta yan yana uzanmış
ana, oğul; Türkân Şoray ve Ha-
luk Bilginer.
Filmde. oğlunu içinde bulun-
duğu psikolojik bunalımdan
kurtarmak amacıyla 25 yıl son-
ra tekrar yaşama dönen ve niha-
vent makamını çok seven eski
bir ses sanatçısı Suzan'ın, oğlu
Erol. onun sevgilisi tns ve
Erol'un iş ortağı çapkın Nejat
ıle olan ilişkileri konu ediliyor.
Sette o an çekilen sahnede Su-
zan. oğlu Erorubirhayal olma-
dıgına, kendisi çok istediği için
uçup geldiğine inandırmaya ça-
lışıyor. Erol ise düş ile gerçek
arası bir yerlerde hâlâ birileri-
nin kendisine bir şaka yaptığına
inanıyor...
Set son derece kalabalık, tüm
ekip hareket halinde. Kamera-
lar oradan oraya taşınıyor, ışık-
lar ayarlanıyor, raylar kuruluyor,
bu arada Türkân Şoray ve Haluk
Bilginer birazdan çekilecek sah-
nenin diyaloglannı tekrarlıyor-
lar...
'EskJden sinirlenirdim'
Artık vakit geldi. Herkes ve
her şey Atıf Yılmaz'ın 'motor'
demesinı bekliyor. Kısa süren
bir sessizliğin ardından bekle-
nen ses sakm, ama kararlı bir şe-
kildeyükseliyor: 'Dikkat, alıyo-
ruz_ Kamera!'. O an ekıpten çıt
çıkmıyor. Herkes fılm adına en
iyiye ulaşma kaygısı içerisinde
koşuştururken, yalnızca Fa-
toş'un, Türkân Şoray ve Haluk
Bilginer'e senaryoyu yavaşça
okuyan sesi duyuluyor. bir de
Atıf Yılmaz'ın mınldanmalan...
Türk sinemasının usta yönet-
meni bir sigara yakıyor. Yoğun
bir dikkatle oyunculannı izîer-
ken bir yandan teknik ışlerle il-
gilenmeyi de ihmal etmiyor.
Yıllara mal olmuş deneyiminin
verdiği rahatlıkla bir ayakta, bir
koltuğunda, bir kameranın vizö-
ründen filmi yöneten Yılmaz'ın
hem set ekibıne hem de oyuncu-
lara her açıdan hâkim olduğu
gözlemleniyor; ancak sesini bir
an olsun yukseltmeden. Sonra-
dan bir ara kendisine, başladığı
günden beri mi yoksa yıllann
tecrübesiyle mi böyle sakin dav-
randığını sorduğumuzda. mu-
zipçe gülümseyerek şu yanıtı
veriyor: "Hayır, eskiden çok si-
nirienirdim. Bu, zamanla kaza-
nılan bir ta\ir™"
Türkân Şoray ve Haluk Bilgi-
ner, hem ekiple hem yönetmen-
leriyle son derece uyumlu. Şo-
ray sürekli kendisini kontrol edi-
yor, her plan arasında defalarca
rolünü tekrar ediyor. O artık
Türkân Şoray değil, kendisini
rolüne öylesine kaptırmış ki oğ-
lu için dünyaya dönmüş. fantas-
tik bir kadın olduğuna kendisi
de son derece inanmış gözükü-
yor. Bu arada hem ekiple, hem
yönetmeniyle hem de Bilgi-
ner'le sürekli iletişim içinde. Za-
man zaman esprili bir alçakgö-
nüllülükle kendi kendini eleşti-
riyor, kimse onu eleştirmediği
halde...
Haluk Bilginer'e gelince, o da
rolüne kendini kaptırmakta Şo-
ray'dan aşağı kalmıyor. HCT an
tetikte, gözünden hiçbir şey kaç-
mıyor. Rolünü oynadıktan son-
ra hemen her seferinde Yıl-
Nabokov'un başyapıtı 35 yıl
sonra ikinci kez beyazperdede
• StanleyKubrick'inl962
yılında çektiği "Lolita"yı bu
kez Adrian Lyne sinemaya
aktardı. Senaryosunu Stephen
Schiff'ın yazdığı filmde
Melanie Griffith, Frank
Langella, Jeremy Irons ve
Dominique Swain oynuyor.
Dağıtım şirketi bulamama
kaygısı taşıyan Lyne'in bu cesur
çalışmasının ilk önce Avrupa'da
gösterime girmesi bekleniyor.
Kültür Servisi- "Amerika dünyanın en ol-
gun ülkesidir" diyordu yazar YLadimir Na-
bokov, taki 1953 yılında kaleme aldığı baş-
yapıtı
u
Lofita".birdizi Amerikalı editörta-
rafindan "günışığına çıkanlamayacakdere-
cede mustehcen veahlaka aykın" olarak de-
ğerlendirilene kadar.
Entelektüel yetişkin Humbert ile 12 ya-
şındaki üvey kızı Lo arasında yaşanan bü-
yük aşkı anlatan bu kitap ilk olarak Fransız
Olympia Press tarafından yayımlanmış; an-
cak piyasaya sürüldükten hemen sonra sa-
tışı yasaklanmıştı. 1955'te Sunday Times
gazetesinin yılın en iyi kitaplarından biri
olarak tanıtımını yaptığı "LoBta", 1958'de
New York'ta tekrar yayımlanarak Amerika-
lı okuyucularla buluştu.
ABD basını tarafından "abarülmış bir
pornografi* taşıdığı gerekçesiyle eleştirilen
kitap. kısa bir süre içersinde en çok okunan-
lar hstesinde zirveye oturdu. Nabokov'un
uzun zaman gündemden inmeyen bu cüret-
kâr eserini ilk kez sinemaya uyarlayan ise,
kitabın telif haklannı almak için tam 150
bin dolar ödeyen yönetmen Stanley Kub-
rickoldu.
Filmi. kitapta anlatılandan farklı bir final-
le, Humbert ve Lo'nun düğün törenleriyle
noktalamayı tasarlayan Kubrick'in bu iste-
ğini hoş karşılamayan Nabokov. senaryoyu
yazma işini de üzerine aldı; ancak çekim-
lere başlamadan önce öyküye son rötuşla-
nnı atanlar yine Kubrick ve ortağı James
Harris oldu. Beyazperdeye uyarlanması
aşamasında eserin geçirdiği tüm ciddı de-
ğişımlere rağmen Kubrick, okurun güveni-
ni kırmamak ve yazann edebi kişiliğine za-
rar vermemek için Nabokov ısmini olabil-
digınce ön planda tutmaya çalıştı. Başrol
oyunculannı seçerken bile yazara söz hak-
Lotita hîçyaşlantmyor
James Mason 'm Humbert'ı, Sue Ly-
on'un genç kız Lo'yu oynadıklan 'Loli-
ta' iyi, esprili ve zekice bir film olarak si-
nema tarihine geçmişti (altta). Bakalım
bu kez Jeremy Irons ve 15 yaşındaki Ma-
libulu genç yıldız Domlnique Svvain'in
'Lolita"daki yorumlan nasıl kar-
şılanacak?
kı veren Kubnck, Nabokov 'un daha ilk gö-
rüşte "İşteo" dediği SueLyon'a "LoKta" ro-
lünü verdi.
1990'da bir milyon dolar teBf
1962 yılında çevrilen bu ilk "LoBta" bı-
raz fazla uzun. ama oldukça iyi. esprili ve
zekice yapılmış bir film olarak sinema ta-
rihine geçti. Filmde James Mason, bir ço-
cuk zekâsıyla birlikte yetişkin bir âşığın ih-
tiyaçlanna sahip olan Humbert'ı başanyla
canlandınrken, Sue Lyon da yalnızlığını
âşığının kollannda gideren tahrik edici
Amerikan genç kızı Lo rolündc oldukça
ınandıncıydı.
Fılm gösterime girdikten sonra basında
geçen yorumlardan birisi şöyle diyordu.
"Lolita'nuı filmi yapılamazdı ve onlar da
yapamadılar." Bazı eleştirmenler tarafın-
dan. edebıyat alanında yankılar uyandırmış
bir eseri ticari hedeflere alet eden ve orta
yaşlı bir adamla ergenlik çağındaki bir kı-
zın flörtünden başka bir şey anlatmayan ba-
sit bir film olarak değerlendinlen Lolita'nın
yönetmeni Kubrick ise yıllar sonra basına
yaptığı açıklamada şunlan söyledi: "Loü-
ta'ya uygolanan sansürün beyutiaruu daha
önceden tahmin edebilmiş olsaydım, bu fil-
mi asla yapmazdım".
Lolita'nın filme alınmasının üzerinden
uzun yıllar geçtikten sonra kitabı okuyan ve
oldukça ilginç bulan Adrian Lyne, aynı öy-
küyü ikinci kez sinemaya uyarlamaya ka-
rar verdi. Flashdance, 9.5 Weeks (9.5 Haf-
ta) ve Fatal Attractıon (Öldüren Cazibe) ad-
lı filmleriyle tanınan Lyne, 1990 yılında ki-
tabın telif haklannı almak için tam bir mil-
yon dolar ödedi. Senaryo aşamasında bir-
likte çalıştığı James Dearden, Harold Pin-
ter ve David Mamet gibi isimlerle uzlaşa-
mayan L>Tie, bu görevi son olarak New
Yorklu yazar Stephen SchnTe verdi.
Schiff' in adaptasyonunu tam bir usta işi
olarak değerlendirenler çoğunJukta.
Yapımcılığını bır Fransız firması olan
Chargerus'un üstlendiği filmde Charlotte'u
Melanie GrüTrth, Quilty'i Frank Langella,
Humbert'ı Jeremy Irons ve Lolita'yı da 15
yaşındaki Malibulu genç yıldız Dominkjue
Swain canlandınyor.
Lolita'nın yayımlanıp ilk kez sinemaya
uyarlandığı 1950'li yıllarda cinsel taciz,
varlığı çok fazla bilinen ya da üzerinde ko-
nuşulan bir şey değildi. Belki de o dönem-
de kitabı ve filmi, alabileceği daha büyük
tepkilerden koruyan da dünyanın bu masum
yüzüydü. Gerçeğın artık su yüzüne çıkrmş
olduğu bugün ise bilinçli insan kitlelerinin
Lolita tarzındaki kışkırtıcı çalışmalan bir
skandal aletine dönüştürmeleri olasılığı
yüksek. Bu yüzden de filmin yapımcılan-
nın şu anki en büyük endişesi, kendileriyle
çalışacak bir dağıtım şirketi bulamamak.
Ofke ve suçluluk duygusu
Fazla bir şey anlayamadığı için sevişme
sahnelerinde iyi performans gösteremedi-
ğini söylüyor Swain. Kubrick'in Lolitası
gibi insanın yüzünde tebessüm uyandıran
bir manzara çizmiyor Irons-Swain ildlisi.
Onlarda öfkeyi ve suçluluk duygusunu gö-
rüyor filmi izleyenler.
Lyne'in bu cesur çalışmasının ilk önce
Avrupa'da göstenme girmesi bekleniyor.
Filmin Amerika'da büyük bir düşmanhkla
karşılanacağına inananlar ise çoğunlukta.
Sinema perdesi, yazılı eserin dolaylı yollar-
dan anlattığını daha gerçek bir boyuta taşı-
yor; bu yüzden de çoğu zaman daha kışkır-
tıcı, daha açık ve daha tehlikeli.
maz'a dönüp onayını alıyor ve
yerinden kıpırdamaksızın. daha
yoğun bir konsantrasyonla de-
vam ediyor. Aldığı yanıt hep ba-
şanlı olduğu yolunda.
Sınemada bir kez izleyip etki-
leneceğimiz bir küçük sahne de-
falarca, defalarca çekiliyor. Ve
tam istediği görüntüyü yakala-
dığı an Atıf Yılmaz'ın yüzü be-
lirgin bir şekilde aydınlanıyor.
Bu sahnenin çekimi bittikten
sonra ekip kısa bir ara veriyor,
ancak herkes telaş içinde bir
sonraki planın provasını yapı-
yor. Çekim arasında bir yerde
söyleşimize Haluk Bilginer'le
devam ediyoruz:
Fantastik bir öykfi
- Bize
u
Nihavend Mucize"
haklanda neler söyleyeceksiniz?
HALUK BİLGLNER - Niha-
vend Mucize, fantastik öyküsü
ve akıcılığıyla seyircinin ilgisi-
ni çekebilecek bir yapım. Film
aynı zamanda yer yer yürek bur-
kan, yer yer kahkahalarla gül-
düren bir dramkomedi.
- Filmin çekimleri ne aşama-
da?
HJi - Yanyı geçtik, bir ters-
lik olmazsa çekimler 10 ağusto-
sa kadar biter sanıyorum.
- Süiemamızda son dönemde
yaşanan hareketiUiği nasıl değer-
iendiriyorsunuz?
HJJ. - Çok umut verici. Istan-
bul Kanatlanmın Altında ve Eş-
kıya gibi filmler Türk izleyici-
sinin kaliteli yapımlara büyük
ilgi gösterdiğinin birer ispatı.
Türk sinemasının bu başansı,
sponsor fırmalann tereddütleri-
ni de büyük ölçüde azaltacak.
Tüm bunlar, Türk kültürü ve sa-
natı adına önemlı gelişmeler.
Bu kez yeni bir sahnenin çe-
kimi için sete Lale Mansur ge-
liyor. Rolüne hazırlanan Lale
Mansur'a da birkaç soru yönel-
tiyoruz.
- Nihavend Mucize sizin için
ne ifade edn.Br?
LALE MANSUR - Sıcak ve
sevimli bir fılm, izleyicinin se-
veceğini umuyonım.
- Türk sinemasının son dö-
nemde Avnıpa ile ortak yapım-
lar gerçekleştirmesiıri neye bağ-
lıyorsunuz ?
L.M. - Kültür Bakanlığı'nın
maddi desteğini çekmesi ile bir-
likte yönetmenlerin çoğu Avru-
pa'da gerçek ortaklıklar kurma
yoluna gitti. Ancak şunu da be-
lirtmeliyim ki Avrupa ve dünya
sineması ile Türk sinemasının
koşullannı kıyaslamak mümkün
değil.
Bir sonraki sahnenin çe-
— kimleri için ekip bu kez dı-
şan çıkıyor. Bu sahne için
kostüm değiştirip gelen
Türkân Şoray'a da birkaç
soru sorma firsatını yaka-
lıyoruz:
- Adf Yılmaz ile birlikte
pek çok çahşmaya imza at-
tmız. Ancak bir süre, bu
birtikteliğe ara verdiniz.
Bunun nedeni neydi?
TÜRKÂNŞORAY-Bir
dönem sinema büyük bir
kriz yaşadı; filmler çekil-
medi, üretim durdu. Bu dö-
nemde Atıf Yılmaz ile ça-
lışma olanağına sahip ola-
madık. Ancak şimdi seyir-
ci sinemaya yeniden sahip
çıkmaya başladı. bu çok
sevindirici bir gelişme.
5 ayn film projesi
- Nihavend Mucize'yi fil-
mografinizde nasıl bir yere
koyuyorsunuz?
T.Ş. - Nihavend Mucize
bonbon şekeri gibi bir
fılm: gerçekten çok sev-
dim.
- Filmde canlandırdığı-
nız sıra dışı karakteri nasıl
değeriendiriyorsunuz?
T.Ş. - Kanlı canlı bir ka-
rakter yerine ölen ve dün-
yaya yeniden gelen hayali
bir karakteri canlandırmak
bana farklı bir heyecan
verdi.
- Bu filmin ardından ne
gibi çahşmalar gerçekleşti-
receksiniz?
T^. - Beş ayn film pro-
jem var. "Ayışığmda Yapa-
vahuz" adlı yapımda Selim
Deriile birlikte çalışacağız.
Aynca bu filmde oyuncu-
luğun yanı sıra yönetmen-
lik de yapacağım. Diğerbir
projeyse, Işü • Ozgen-
türk'ün yöneteceği sosyal
içerekli bir fılm. Bu film-
de bir araştırmacı-gazete-
ciyi canlandıracaöım. Can
Dündar'm "Göl^dekiler''
adlı romanından sinemaya
uyarlanan "Flkriye'*, ecza-
cı bir kadını canlandıraca-
ğım "Suna" adlı bir diğer
film ve Tunç Başaran'ın
yöneteceği "Kaçıklık Dip-
loması" diğer projelerim
arasında.
Charlie Chaplin
îsviçre'de anılıyor
• Charlie
Chaplin 20
yıl önce
yaşamını
yitirdiği
Leman Gölü
yakınlannda
anılıyor.
Chaplin'i
anmak için
düzenlenen
sergide,
sanatçının
özel eşyalan,
fotoğraflan ve
mektuplan
yer alıyor.
Sergide yer
alan
fotograflann bir kısmı
FBI arşivinden
sağlandı. ls\içre'de
açılan sergı Chaplin
hayranlan tarafından 11
kasıma dek
izlenebilecek.
• Denzel
Washln0ton'ı yoğu
günler bekliyor. ilk
olarak Spike Lee'nin
"He Got Game" isimli
fılminde başrol
oynayacak olan aktör.
daha sonra da Irvin
Wilkler'm son projesi
"Lush Life"da Duke
ElUngton'ı
canlandıracak.
• R.E.M. Bosna'da.
Amerikalı rock
grubu, Bosnalı
çocuklar için
geniş kapsamlı
bir oyun
alamnın
yapılmasına
katkıda
bulunmak
amacıyla
Saraybosna'da bir
konser verecek. 30 bin
Alman Markı'na mal
olması beklenen oyun
alamnın içinde özürlü
çocuklar için özel
kamp, basketbol ve
futbol sahalan gibi
bölümler olacak.
• Twyla Ttıarp 26-
29 temmuz tanhleri
arasında Paris'te bir dizi
gösteri yaptı.
Amerikalı dansçı ve
koreografTharp,
"Tharp!" adını verdiği
son çalışmasında Brian
Eno ve David
Bowie'den etkilendiğini
sövlüvor.
Filmde Gıbson,
geçmışini
hatırlamayan
New Yorklu bır
taksi şoförünü.
Roberts ise bir
avukatı
canlandınyor.
• Andy
Carcia \e
Andie
MacDovvell,
\onetmenlığıni
Rkhard
\Venk"in
üstlendiği
"'Piece aCake"
adlı filmin
başrollenni
paylaşıyorlar.
Garcıa, bu romantik
komedinin
\apımcılığını da
üstleniyor.
• Marciac da 7 P
ağustos tarihleri
arasında düzenlenecek
olan caz festivalinın
açılış konugu Diana
Krall olacak Festivale
aynca Roberta Rack,
Sarah Yaughan, Dinah
VVashington \e 4.
Lluslararası İstanbul
Caz Festıvalı
kapsamında Türkiye'de
de bir konser veren
VVynton Marsalis de
katılacak.
• Mel Gibson ve
Julia Roberts,
"Conspıracy Theory"
isimli filmde buluştular.
• Byron Janis
eklem iltihabı nedeniyle
ara verdiği müzık
yaşamına Fransız
Rivierası'nda
gerçeklcşen 17
Uluslararası Pıyana
Festivalı kapsamında
verdiği bir resital ile
geri döndü. Efsane\ i
Amerikalı piyani,s{in
1995"yılında çıkardıği
Chopın CD'si yılın
albümüseçilmışti.
Müzisyen. 70.
yaşgününü ve ilk
konserinin 50. yıl
dönümünü 1998 >ılı
Kasım ayında Carnegie
Hall'da vereceğı bir
konser ile kutlamayı
planlıyor.
• Marilyn
Monroe'nun son
fotoğraflanndan oluşan
bir sergi lspanya'da
açıldı. Sergide,
Monroe'nun "Lasting
Stings" adlı fotoğraf
serisinde yer alan ve
Vogue dergısınin
yayımlanmak için fazla
erotik bulduğu
fotoğraflara da yer
venlivor.
Rus piyanist Richter öldü
• MOSKOVA (AA) - 20. yüzy ılın önde gelen
piyanistlerinden Svyatoslav Richter, kalp knzi
sonucu 82 yaşında Moskova'da öldü. 1915 yılında
Ukrayna'nın Zhitomir kentinde dogan Richter,
1930'lu yıllarda Odessa'da önde gelen müzik
otoritesi olarak kabul ediliyordu. Daha sonra
Moskova'ya dönen ünlü piyanist. ülkesınde bır çok
ödül aldı. Çeşitli ülkelerde de konser \eren Richter.
Bach'ın yapıtlannı en güzel şekilde
yorumlamasıyla da tanınıyordu. Richter"in. zengın
repertuvannda klasik batı müziği ile dönemın Rus
sanatçılan Sergie Prokofiev ve Dimıtri
Şostokoviç'in yapıtlan genış yer tutu\ ordu.
19. yy. Efes Fotoğraflan sergisi
• SELÇUK(AA)- Suna-lnan Kıraç Akdeniz
Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü tarafından
düzenlenen '19. Yüzyıl Efes Fotoğraflan Sergisi',
Efes Antik Kenti'ndeki Celcıus Kütüphanesı'nde
açıldı. Bir ay açık kalacak olan sergi. 19. yüzyıl
fotoğraf sanatçılan tarafından çekilmiş fotoğraflarla,
kazı öncesi Efes ve Selçuk'u tanıtmayı amaçlıyor.
Bogart pulları piyasada
• Kültür Servisi - Washington-Amerikan Posta
tdaresi. Amerikan sinemasının ünlü ismi Humphrey
Bogart'ın pullannı satışa çıkardı. 40 bm postanede
195 milyon adet satışa çıkanlan pullar, Los
Angeles'ta yapılan birtörenle kamuoyuna tanıtıldı.
Pullara, Bogart'ın 'Big Sleep' adlı filminden bır
resmi basıldı. Bogart'ın eşi Lauren Bacall'ın da
katıldığı törende Bacall, Bogart pullannın onur
verici olduğunu ve yaşasaydı Bogart'ın da bu töreni
onaylayacağını belırtti.
Özmen'in kuru çiçek peyzaj sergisi
• Kültür Servisi - Gazetecı Nizamettin Ozmen.
kuru çiçek peyzaj çalışmalanndan oluşan ve
"'Doğayla Yaşamak '97" adını verdiği sergisini 11
ağustos pazartesi günü Antalya Tenis Ihtisas
Kulübü'nde (ATÎK) açacak. Kuru çiçek peyzaj
çalışmalannı 10 yıldır sürdüren Özmen. yapıtlannda
çiçeklerin yanı sıra kurutulmuş portakal kabuğu
kullanarak, tablolannı ortaya çıkarmak için
sığırkuyruğu, bahçekülü, ayçiçeği. zakkum, papatya
ve nergislerden yararlanıyor. Özmen'ın 40 yapıtının
yer aldığı sergi, bır hafta süreyle izlenebilecek.