25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Atıf Yılmaz'ın yeni filmi "Nihavend Mucize"nin çekimleri sürüyor 4 Bonbon şekeri gibi bir film...' SİNEM YENER/ DUYGU İNELMEN Atıf Yılmaz'ın Türk-Yunan- Fransız ortak yapımı olan ve başlıca rollerinde Türkân Şoray, Haiuk Bilginer, Şükran Güngör, Lale Mansur ve Beyazıt Oz- türk'ün rol aldıklan "Nihavend Mucize" adlı filmi finale dogru ilerlıyor. Filmin büyük bir bölümünün çekildiği Beykoz konaklanna vardığımızda, iki katlı bir villa- nın önünde Atıf Yılmaz dahil, tüm ekibi dinlenirken buluyo- ruz. tlk olarak sabahın erken sa- atlerinde başlayan yoğun bir temponun ardından, biraz so- luklanmak için villanın bahçe- sinde oturan Yılmaz'ın yanma yaklas.ıyoruz. Bizi sıcaic bir te- bessümle karşılıyor; yüzünde çocuksu bir gülümseme, gözle- rinde yeni bir filmi yanlamış ol- manın verdiği coşkulu bir pınl- tı... Söyleşmeye başlıyoruz: 'Bunahm filmi' değil - Uzay Hepan, ilk defa "Gece Melek ve BLrim Çocuklar" adlı filminizde kamera karşısına geç- miştL Yine Beyazıt Oztürk, son filminiz "Nihavend Mucize"de sinema kameralan karşısında ilk sınavını veriyor. Sinema dene- yimi olmayan, ancak farklı alan- larda tamnmış kişilerie çalış- makta tereddüt ettiniz mi? ATIF YILMAZ - Beyaz'a rol teklif ederken Uzay'ın başan- sından cesaret aldığımı söyleye- bilınm. Beyaz'ı TV programla- nnda izlediğımde yeteneğini fark ettım ve bunu Beyaz da ya- pabilir dedim. Bu filmde çok büyük bir oyuncu kadrosuyla çalışıyorum. Şunu da belirtme- liyım ki Beyaz ekıbe çok kolay uyum sağladı. - Asistamnız Farma Nur Se- vinç ile uzun yıllardır çok başa- nlı bir ckip oluşturduğanuz bi- liniyor. Bu konuda neler söyleye- ceksiniz? A.Y. - Fatoş (ona Fatoş diyor) benim için büyük bir destek. As- lına bakarsanız ben hiçbır şey yapmıyorum, her şeyi o yapıyor. Batiâ •sadece yönetmenlik kalı- yor. Onu da beceremiyorum za- ten (gülüyor). -"Nihavend Mucize"yi nasıl yorumluyorsunuz? A.Y. - Nihavend Mucize, si- nema eleştirmenlerimizin 'sa- nat filmi' tanımına pek girme- yen popüler, ınsanlann sevece- ği bir yapım. Bir başka deyişle, bir 'bunaum filmi' değil (gülü- • Yönetmen Atıf Yılmaz, "Nihavend Mucize"nin 'sanat filmi' tanımına pek girmeyen popüler, insanların seveceği, izleyiciyle iyi bir iletişim kuracak bir yapım olduğunu belirtiyor. Haluk Bilginer ise fantastik öykûsü ve akıcılığıyla seyircinin ilgisini çekebilecek bir dram-komedi olarak nitelendiriyor. Türkân Şoray da 'Bonbon şekeri gibi' diyerek tanımladığı, kendisine farklı bir heyecan veren "Nihavend Mucize"yi gerçeİcten çok sevdiğini vurguluyor. yor). Kanımcabu fılm izleyiciy- le iyi bir iletişim kuracak. - Özeüikle "Istanbul Kanatia- nmın Altında" ve "Eşkrya" gjbi büyük çıkışlann gerçekleştiği son dönem Türk sinemasını na- sıl değerlendiriyorsunuz? A.Y. -*Eşkıya'"nın başansı öyle her zaman tekrarlanacak türden bir başan değil, çok özel bir durum. Bu anlamda, bu ba- şanlar yanıltıcı olabilir. Örne- ğin, Ömer Kavur ve Yavuz Öz- kan'ın son fılmleri o kadar yan- kı uyandırmadı. Bugün Türk si- neması bir arayış içınde. sürek- li kendini sorguluyor, ancak doğru cevaplan henüz bulabıl- miş değil bence. 'Muska'yı çekecek - Geleceğe yönelik yeni bir projeniz var mı? A.Y - Evet, gelecek sene Amsterdam 'da yaşayan bir Türk yazann, SadıkYemni'nın "Mus- ka" adlı romanını sinemaya uyarlayacağız. Romandabirço- cuğun gözüyle bir mahallenin öyküsü anlatılıyor. Derken Atıf Yılmaz'a içerde her şeyin hazır olduğunu ve çe- kimın tekrar başlayacağını ha- ber veriyorlar. Hep birlikte sete geçiyoruz. Yatak odası olarak düzenlenmiş sette, en küçük ay- nntılara vanncaya kadar her şey özenle hazırlanmış. Orta yerde iki kişilik bir yatak, yatağın iki yanında duran komodinlerin üzerinde az ama öz antika eşya- lar göze çarpıyor. Duvarda, bir köşede belli belirsiz gülümse- yen siyah beyaz bir kadın fotoğ- rafı; Türkân Şoray. Gecenin bir vaktı. ışlemelı perdelerin örttü- ğü pencerenın önünde duran ge- niş \atakta yan yana uzanmış ana, oğul; Türkân Şoray ve Ha- luk Bilginer. Filmde. oğlunu içinde bulun- duğu psikolojik bunalımdan kurtarmak amacıyla 25 yıl son- ra tekrar yaşama dönen ve niha- vent makamını çok seven eski bir ses sanatçısı Suzan'ın, oğlu Erol. onun sevgilisi tns ve Erol'un iş ortağı çapkın Nejat ıle olan ilişkileri konu ediliyor. Sette o an çekilen sahnede Su- zan. oğlu Erorubirhayal olma- dıgına, kendisi çok istediği için uçup geldiğine inandırmaya ça- lışıyor. Erol ise düş ile gerçek arası bir yerlerde hâlâ birileri- nin kendisine bir şaka yaptığına inanıyor... Set son derece kalabalık, tüm ekip hareket halinde. Kamera- lar oradan oraya taşınıyor, ışık- lar ayarlanıyor, raylar kuruluyor, bu arada Türkân Şoray ve Haluk Bilginer birazdan çekilecek sah- nenin diyaloglannı tekrarlıyor- lar... 'EskJden sinirlenirdim' Artık vakit geldi. Herkes ve her şey Atıf Yılmaz'ın 'motor' demesinı bekliyor. Kısa süren bir sessizliğin ardından bekle- nen ses sakm, ama kararlı bir şe- kildeyükseliyor: 'Dikkat, alıyo- ruz_ Kamera!'. O an ekıpten çıt çıkmıyor. Herkes fılm adına en iyiye ulaşma kaygısı içerisinde koşuştururken, yalnızca Fa- toş'un, Türkân Şoray ve Haluk Bilginer'e senaryoyu yavaşça okuyan sesi duyuluyor. bir de Atıf Yılmaz'ın mınldanmalan... Türk sinemasının usta yönet- meni bir sigara yakıyor. Yoğun bir dikkatle oyunculannı izîer- ken bir yandan teknik ışlerle il- gilenmeyi de ihmal etmiyor. Yıllara mal olmuş deneyiminin verdiği rahatlıkla bir ayakta, bir koltuğunda, bir kameranın vizö- ründen filmi yöneten Yılmaz'ın hem set ekibıne hem de oyuncu- lara her açıdan hâkim olduğu gözlemleniyor; ancak sesini bir an olsun yukseltmeden. Sonra- dan bir ara kendisine, başladığı günden beri mi yoksa yıllann tecrübesiyle mi böyle sakin dav- randığını sorduğumuzda. mu- zipçe gülümseyerek şu yanıtı veriyor: "Hayır, eskiden çok si- nirienirdim. Bu, zamanla kaza- nılan bir ta\ir™" Türkân Şoray ve Haluk Bilgi- ner, hem ekiple hem yönetmen- leriyle son derece uyumlu. Şo- ray sürekli kendisini kontrol edi- yor, her plan arasında defalarca rolünü tekrar ediyor. O artık Türkân Şoray değil, kendisini rolüne öylesine kaptırmış ki oğ- lu için dünyaya dönmüş. fantas- tik bir kadın olduğuna kendisi de son derece inanmış gözükü- yor. Bu arada hem ekiple, hem yönetmeniyle hem de Bilgi- ner'le sürekli iletişim içinde. Za- man zaman esprili bir alçakgö- nüllülükle kendi kendini eleşti- riyor, kimse onu eleştirmediği halde... Haluk Bilginer'e gelince, o da rolüne kendini kaptırmakta Şo- ray'dan aşağı kalmıyor. HCT an tetikte, gözünden hiçbir şey kaç- mıyor. Rolünü oynadıktan son- ra hemen her seferinde Yıl- Nabokov'un başyapıtı 35 yıl sonra ikinci kez beyazperdede • StanleyKubrick'inl962 yılında çektiği "Lolita"yı bu kez Adrian Lyne sinemaya aktardı. Senaryosunu Stephen Schiff'ın yazdığı filmde Melanie Griffith, Frank Langella, Jeremy Irons ve Dominique Swain oynuyor. Dağıtım şirketi bulamama kaygısı taşıyan Lyne'in bu cesur çalışmasının ilk önce Avrupa'da gösterime girmesi bekleniyor. Kültür Servisi- "Amerika dünyanın en ol- gun ülkesidir" diyordu yazar YLadimir Na- bokov, taki 1953 yılında kaleme aldığı baş- yapıtı u Lofita".birdizi Amerikalı editörta- rafindan "günışığına çıkanlamayacakdere- cede mustehcen veahlaka aykın" olarak de- ğerlendirilene kadar. Entelektüel yetişkin Humbert ile 12 ya- şındaki üvey kızı Lo arasında yaşanan bü- yük aşkı anlatan bu kitap ilk olarak Fransız Olympia Press tarafından yayımlanmış; an- cak piyasaya sürüldükten hemen sonra sa- tışı yasaklanmıştı. 1955'te Sunday Times gazetesinin yılın en iyi kitaplarından biri olarak tanıtımını yaptığı "LoBta", 1958'de New York'ta tekrar yayımlanarak Amerika- lı okuyucularla buluştu. ABD basını tarafından "abarülmış bir pornografi* taşıdığı gerekçesiyle eleştirilen kitap. kısa bir süre içersinde en çok okunan- lar hstesinde zirveye oturdu. Nabokov'un uzun zaman gündemden inmeyen bu cüret- kâr eserini ilk kez sinemaya uyarlayan ise, kitabın telif haklannı almak için tam 150 bin dolar ödeyen yönetmen Stanley Kub- rickoldu. Filmi. kitapta anlatılandan farklı bir final- le, Humbert ve Lo'nun düğün törenleriyle noktalamayı tasarlayan Kubrick'in bu iste- ğini hoş karşılamayan Nabokov. senaryoyu yazma işini de üzerine aldı; ancak çekim- lere başlamadan önce öyküye son rötuşla- nnı atanlar yine Kubrick ve ortağı James Harris oldu. Beyazperdeye uyarlanması aşamasında eserin geçirdiği tüm ciddı de- ğişımlere rağmen Kubrick, okurun güveni- ni kırmamak ve yazann edebi kişiliğine za- rar vermemek için Nabokov ısmini olabil- digınce ön planda tutmaya çalıştı. Başrol oyunculannı seçerken bile yazara söz hak- Lotita hîçyaşlantmyor James Mason 'm Humbert'ı, Sue Ly- on'un genç kız Lo'yu oynadıklan 'Loli- ta' iyi, esprili ve zekice bir film olarak si- nema tarihine geçmişti (altta). Bakalım bu kez Jeremy Irons ve 15 yaşındaki Ma- libulu genç yıldız Domlnique Svvain'in 'Lolita"daki yorumlan nasıl kar- şılanacak? kı veren Kubnck, Nabokov 'un daha ilk gö- rüşte "İşteo" dediği SueLyon'a "LoKta" ro- lünü verdi. 1990'da bir milyon dolar teBf 1962 yılında çevrilen bu ilk "LoBta" bı- raz fazla uzun. ama oldukça iyi. esprili ve zekice yapılmış bir film olarak sinema ta- rihine geçti. Filmde James Mason, bir ço- cuk zekâsıyla birlikte yetişkin bir âşığın ih- tiyaçlanna sahip olan Humbert'ı başanyla canlandınrken, Sue Lyon da yalnızlığını âşığının kollannda gideren tahrik edici Amerikan genç kızı Lo rolündc oldukça ınandıncıydı. Fılm gösterime girdikten sonra basında geçen yorumlardan birisi şöyle diyordu. "Lolita'nuı filmi yapılamazdı ve onlar da yapamadılar." Bazı eleştirmenler tarafın- dan. edebıyat alanında yankılar uyandırmış bir eseri ticari hedeflere alet eden ve orta yaşlı bir adamla ergenlik çağındaki bir kı- zın flörtünden başka bir şey anlatmayan ba- sit bir film olarak değerlendinlen Lolita'nın yönetmeni Kubrick ise yıllar sonra basına yaptığı açıklamada şunlan söyledi: "Loü- ta'ya uygolanan sansürün beyutiaruu daha önceden tahmin edebilmiş olsaydım, bu fil- mi asla yapmazdım". Lolita'nın filme alınmasının üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra kitabı okuyan ve oldukça ilginç bulan Adrian Lyne, aynı öy- küyü ikinci kez sinemaya uyarlamaya ka- rar verdi. Flashdance, 9.5 Weeks (9.5 Haf- ta) ve Fatal Attractıon (Öldüren Cazibe) ad- lı filmleriyle tanınan Lyne, 1990 yılında ki- tabın telif haklannı almak için tam bir mil- yon dolar ödedi. Senaryo aşamasında bir- likte çalıştığı James Dearden, Harold Pin- ter ve David Mamet gibi isimlerle uzlaşa- mayan L>Tie, bu görevi son olarak New Yorklu yazar Stephen SchnTe verdi. Schiff' in adaptasyonunu tam bir usta işi olarak değerlendirenler çoğunJukta. Yapımcılığını bır Fransız firması olan Chargerus'un üstlendiği filmde Charlotte'u Melanie GrüTrth, Quilty'i Frank Langella, Humbert'ı Jeremy Irons ve Lolita'yı da 15 yaşındaki Malibulu genç yıldız Dominkjue Swain canlandınyor. Lolita'nın yayımlanıp ilk kez sinemaya uyarlandığı 1950'li yıllarda cinsel taciz, varlığı çok fazla bilinen ya da üzerinde ko- nuşulan bir şey değildi. Belki de o dönem- de kitabı ve filmi, alabileceği daha büyük tepkilerden koruyan da dünyanın bu masum yüzüydü. Gerçeğın artık su yüzüne çıkrmş olduğu bugün ise bilinçli insan kitlelerinin Lolita tarzındaki kışkırtıcı çalışmalan bir skandal aletine dönüştürmeleri olasılığı yüksek. Bu yüzden de filmin yapımcılan- nın şu anki en büyük endişesi, kendileriyle çalışacak bir dağıtım şirketi bulamamak. Ofke ve suçluluk duygusu Fazla bir şey anlayamadığı için sevişme sahnelerinde iyi performans gösteremedi- ğini söylüyor Swain. Kubrick'in Lolitası gibi insanın yüzünde tebessüm uyandıran bir manzara çizmiyor Irons-Swain ildlisi. Onlarda öfkeyi ve suçluluk duygusunu gö- rüyor filmi izleyenler. Lyne'in bu cesur çalışmasının ilk önce Avrupa'da göstenme girmesi bekleniyor. Filmin Amerika'da büyük bir düşmanhkla karşılanacağına inananlar ise çoğunlukta. Sinema perdesi, yazılı eserin dolaylı yollar- dan anlattığını daha gerçek bir boyuta taşı- yor; bu yüzden de çoğu zaman daha kışkır- tıcı, daha açık ve daha tehlikeli. maz'a dönüp onayını alıyor ve yerinden kıpırdamaksızın. daha yoğun bir konsantrasyonla de- vam ediyor. Aldığı yanıt hep ba- şanlı olduğu yolunda. Sınemada bir kez izleyip etki- leneceğimiz bir küçük sahne de- falarca, defalarca çekiliyor. Ve tam istediği görüntüyü yakala- dığı an Atıf Yılmaz'ın yüzü be- lirgin bir şekilde aydınlanıyor. Bu sahnenin çekimi bittikten sonra ekip kısa bir ara veriyor, ancak herkes telaş içinde bir sonraki planın provasını yapı- yor. Çekim arasında bir yerde söyleşimize Haluk Bilginer'le devam ediyoruz: Fantastik bir öykfi - Bize u Nihavend Mucize" haklanda neler söyleyeceksiniz? HALUK BİLGLNER - Niha- vend Mucize, fantastik öyküsü ve akıcılığıyla seyircinin ilgisi- ni çekebilecek bir yapım. Film aynı zamanda yer yer yürek bur- kan, yer yer kahkahalarla gül- düren bir dramkomedi. - Filmin çekimleri ne aşama- da? HJi - Yanyı geçtik, bir ters- lik olmazsa çekimler 10 ağusto- sa kadar biter sanıyorum. - Süiemamızda son dönemde yaşanan hareketiUiği nasıl değer- iendiriyorsunuz? HJJ. - Çok umut verici. Istan- bul Kanatlanmın Altında ve Eş- kıya gibi filmler Türk izleyici- sinin kaliteli yapımlara büyük ilgi gösterdiğinin birer ispatı. Türk sinemasının bu başansı, sponsor fırmalann tereddütleri- ni de büyük ölçüde azaltacak. Tüm bunlar, Türk kültürü ve sa- natı adına önemlı gelişmeler. Bu kez yeni bir sahnenin çe- kimi için sete Lale Mansur ge- liyor. Rolüne hazırlanan Lale Mansur'a da birkaç soru yönel- tiyoruz. - Nihavend Mucize sizin için ne ifade edn.Br? LALE MANSUR - Sıcak ve sevimli bir fılm, izleyicinin se- veceğini umuyonım. - Türk sinemasının son dö- nemde Avnıpa ile ortak yapım- lar gerçekleştirmesiıri neye bağ- lıyorsunuz ? L.M. - Kültür Bakanlığı'nın maddi desteğini çekmesi ile bir- likte yönetmenlerin çoğu Avru- pa'da gerçek ortaklıklar kurma yoluna gitti. Ancak şunu da be- lirtmeliyim ki Avrupa ve dünya sineması ile Türk sinemasının koşullannı kıyaslamak mümkün değil. Bir sonraki sahnenin çe- — kimleri için ekip bu kez dı- şan çıkıyor. Bu sahne için kostüm değiştirip gelen Türkân Şoray'a da birkaç soru sorma firsatını yaka- lıyoruz: - Adf Yılmaz ile birlikte pek çok çahşmaya imza at- tmız. Ancak bir süre, bu birtikteliğe ara verdiniz. Bunun nedeni neydi? TÜRKÂNŞORAY-Bir dönem sinema büyük bir kriz yaşadı; filmler çekil- medi, üretim durdu. Bu dö- nemde Atıf Yılmaz ile ça- lışma olanağına sahip ola- madık. Ancak şimdi seyir- ci sinemaya yeniden sahip çıkmaya başladı. bu çok sevindirici bir gelişme. 5 ayn film projesi - Nihavend Mucize'yi fil- mografinizde nasıl bir yere koyuyorsunuz? T.Ş. - Nihavend Mucize bonbon şekeri gibi bir fılm: gerçekten çok sev- dim. - Filmde canlandırdığı- nız sıra dışı karakteri nasıl değeriendiriyorsunuz? T.Ş. - Kanlı canlı bir ka- rakter yerine ölen ve dün- yaya yeniden gelen hayali bir karakteri canlandırmak bana farklı bir heyecan verdi. - Bu filmin ardından ne gibi çahşmalar gerçekleşti- receksiniz? T^. - Beş ayn film pro- jem var. "Ayışığmda Yapa- vahuz" adlı yapımda Selim Deriile birlikte çalışacağız. Aynca bu filmde oyuncu- luğun yanı sıra yönetmen- lik de yapacağım. Diğerbir projeyse, Işü • Ozgen- türk'ün yöneteceği sosyal içerekli bir fılm. Bu film- de bir araştırmacı-gazete- ciyi canlandıracaöım. Can Dündar'm "Göl^dekiler'' adlı romanından sinemaya uyarlanan "Flkriye'*, ecza- cı bir kadını canlandıraca- ğım "Suna" adlı bir diğer film ve Tunç Başaran'ın yöneteceği "Kaçıklık Dip- loması" diğer projelerim arasında. Charlie Chaplin îsviçre'de anılıyor • Charlie Chaplin 20 yıl önce yaşamını yitirdiği Leman Gölü yakınlannda anılıyor. Chaplin'i anmak için düzenlenen sergide, sanatçının özel eşyalan, fotoğraflan ve mektuplan yer alıyor. Sergide yer alan fotograflann bir kısmı FBI arşivinden sağlandı. ls\içre'de açılan sergı Chaplin hayranlan tarafından 11 kasıma dek izlenebilecek. • Denzel Washln0ton'ı yoğu günler bekliyor. ilk olarak Spike Lee'nin "He Got Game" isimli fılminde başrol oynayacak olan aktör. daha sonra da Irvin Wilkler'm son projesi "Lush Life"da Duke ElUngton'ı canlandıracak. • R.E.M. Bosna'da. Amerikalı rock grubu, Bosnalı çocuklar için geniş kapsamlı bir oyun alamnın yapılmasına katkıda bulunmak amacıyla Saraybosna'da bir konser verecek. 30 bin Alman Markı'na mal olması beklenen oyun alamnın içinde özürlü çocuklar için özel kamp, basketbol ve futbol sahalan gibi bölümler olacak. • Twyla Ttıarp 26- 29 temmuz tanhleri arasında Paris'te bir dizi gösteri yaptı. Amerikalı dansçı ve koreografTharp, "Tharp!" adını verdiği son çalışmasında Brian Eno ve David Bowie'den etkilendiğini sövlüvor. Filmde Gıbson, geçmışini hatırlamayan New Yorklu bır taksi şoförünü. Roberts ise bir avukatı canlandınyor. • Andy Carcia \e Andie MacDovvell, \onetmenlığıni Rkhard \Venk"in üstlendiği "'Piece aCake" adlı filmin başrollenni paylaşıyorlar. Garcıa, bu romantik komedinin \apımcılığını da üstleniyor. • Marciac da 7 P ağustos tarihleri arasında düzenlenecek olan caz festivalinın açılış konugu Diana Krall olacak Festivale aynca Roberta Rack, Sarah Yaughan, Dinah VVashington \e 4. Lluslararası İstanbul Caz Festıvalı kapsamında Türkiye'de de bir konser veren VVynton Marsalis de katılacak. • Mel Gibson ve Julia Roberts, "Conspıracy Theory" isimli filmde buluştular. • Byron Janis eklem iltihabı nedeniyle ara verdiği müzık yaşamına Fransız Rivierası'nda gerçeklcşen 17 Uluslararası Pıyana Festivalı kapsamında verdiği bir resital ile geri döndü. Efsane\ i Amerikalı piyani,s{in 1995"yılında çıkardıği Chopın CD'si yılın albümüseçilmışti. Müzisyen. 70. yaşgününü ve ilk konserinin 50. yıl dönümünü 1998 >ılı Kasım ayında Carnegie Hall'da vereceğı bir konser ile kutlamayı planlıyor. • Marilyn Monroe'nun son fotoğraflanndan oluşan bir sergi lspanya'da açıldı. Sergide, Monroe'nun "Lasting Stings" adlı fotoğraf serisinde yer alan ve Vogue dergısınin yayımlanmak için fazla erotik bulduğu fotoğraflara da yer venlivor. Rus piyanist Richter öldü • MOSKOVA (AA) - 20. yüzy ılın önde gelen piyanistlerinden Svyatoslav Richter, kalp knzi sonucu 82 yaşında Moskova'da öldü. 1915 yılında Ukrayna'nın Zhitomir kentinde dogan Richter, 1930'lu yıllarda Odessa'da önde gelen müzik otoritesi olarak kabul ediliyordu. Daha sonra Moskova'ya dönen ünlü piyanist. ülkesınde bır çok ödül aldı. Çeşitli ülkelerde de konser \eren Richter. Bach'ın yapıtlannı en güzel şekilde yorumlamasıyla da tanınıyordu. Richter"in. zengın repertuvannda klasik batı müziği ile dönemın Rus sanatçılan Sergie Prokofiev ve Dimıtri Şostokoviç'in yapıtlan genış yer tutu\ ordu. 19. yy. Efes Fotoğraflan sergisi • SELÇUK(AA)- Suna-lnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen '19. Yüzyıl Efes Fotoğraflan Sergisi', Efes Antik Kenti'ndeki Celcıus Kütüphanesı'nde açıldı. Bir ay açık kalacak olan sergi. 19. yüzyıl fotoğraf sanatçılan tarafından çekilmiş fotoğraflarla, kazı öncesi Efes ve Selçuk'u tanıtmayı amaçlıyor. Bogart pulları piyasada • Kültür Servisi - Washington-Amerikan Posta tdaresi. Amerikan sinemasının ünlü ismi Humphrey Bogart'ın pullannı satışa çıkardı. 40 bm postanede 195 milyon adet satışa çıkanlan pullar, Los Angeles'ta yapılan birtörenle kamuoyuna tanıtıldı. Pullara, Bogart'ın 'Big Sleep' adlı filminden bır resmi basıldı. Bogart'ın eşi Lauren Bacall'ın da katıldığı törende Bacall, Bogart pullannın onur verici olduğunu ve yaşasaydı Bogart'ın da bu töreni onaylayacağını belırtti. Özmen'in kuru çiçek peyzaj sergisi • Kültür Servisi - Gazetecı Nizamettin Ozmen. kuru çiçek peyzaj çalışmalanndan oluşan ve "'Doğayla Yaşamak '97" adını verdiği sergisini 11 ağustos pazartesi günü Antalya Tenis Ihtisas Kulübü'nde (ATÎK) açacak. Kuru çiçek peyzaj çalışmalannı 10 yıldır sürdüren Özmen. yapıtlannda çiçeklerin yanı sıra kurutulmuş portakal kabuğu kullanarak, tablolannı ortaya çıkarmak için sığırkuyruğu, bahçekülü, ayçiçeği. zakkum, papatya ve nergislerden yararlanıyor. Özmen'ın 40 yapıtının yer aldığı sergi, bır hafta süreyle izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle