06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Nalburiye Sektördergisi"Nal- buriye"nin son sa- yısı sektör dışı bir konuda "nalıncı keseri" sallıyon "Temmuz ayında, kâina- tın yaratılış sebebi olan sevgili Peygamberimi- zin bu asırda yaşayan torunlanndan birinin is- tanbul'u ziyaretiyle şen- lendik. Doktor Mahmırt Abdülvahap Ebu Humra, Bağdat'ta yaşıyor. Haz- reti Hüseyin'in soyun- dan Ahmet El Rifai Haz- retlerinin torunu olan Seyid AJi Ebu Humra'nın torunlanndan biri. BM ambargosu ile kavrulan ve bekli de sıkıntılann en büyüğünün yaşandığı Irakta Ebu Humra ailesi yaklaşık elli adet tekke- si ile sıkıntı ve yokluk içindeki halka maddi manevi destek veriyor... Sayılan bini aşan tekke- ler de aynı amaçla in- sanlann hiç olmazsa as- gari ihtiyaçları olan bir öğün yemek yemelerine imkân tanıyor ve tabii ki manen huzur veriyor, sabır aşılıyor. Suç oranı- nın inanılmaz boyutlara ulaştığı bir ortamda bu manevi okullann önemi tartışılmaz bir biçimde ortaya çıkıyor." tntemet http://www.pJanetcom.tr/Xn Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Konya Mûftüsü. ezan genelgesine uvmavacakmış.. "Konya 'dakiler bildiğini okumaya devam edecek. desenize!" Sayın milletvekilleri... Sayın yobazlar... Sayın...ekiz yıllık kesintisiz eğitim yasa tasansının görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu'nda Re- fahlılar patlamaya hazır barut gibi bekli- yor... Herfırsatta kürsü önünefırlayan ateş- li milletvekillerini oturumu yöneten başkanvekili zor sakinleştiriyor. Yine bir "fırsat" anında, Mehmet Bedri incetah- tacı adındaki milletvekili arkalardan fırlayıp gelirken yolunu RP Grup Başkanvekili Temel Karamollaoğ- lu kesiyor. Bıraksalar ceketi çıkartıp girişecek. Zaten ceketi omuzundan düşmüş. Çevresinde Refahlılar öbek- leşiyor, bir dalgalanma oluyor. El kol hareketleri ara- sında herkes bağırıyor. Meclis Televizyonu'ndan ekrana yansıyan bu gö- rüntülerin üzerine oturumu yöneten başkanvekili Uluç Gürkan'ın sesi düşüyor: - Sayın milletvekilleri! Sayın milletvekilleri! Sayın milletvekilleri! Uluç Gürkan sert bir ses tonuyla "sayın milletve- killeri" diyerek "sayın milletvekilleri"ni sakin olma- ya çağırırken ekranın sağ üst köşesinde beliren bir "sayın milletvekili" işaret parmağını uzatmış, kolu- nu aşağıya dogru sallayıp duruyor: Sayıyor! Başkan "sayın" dediği için Refahlılar baştan aşa- ğıya sayıyor! Sayın değil "sayan" milletvekili olduk- ları bir kez daha anlaşılıyor; Şevki Yılmaz'ın, Ha- san Hüseyin Ceylan'ın, Ibrahim Halil ÇeJik'in yok- luğu bayağı hissediliyor. Her cuma cami önlerini miting alanına çeviren yo- bazlar, bu kez Cağaloğlu'nda toplanıyor. Namaz çıkışı gösteri yapılacağı istihbaratını alan polis erken saatlerde cami çevresinde önlem alıyor. Göstericiler gruplar halinde namaza geliyor. polis seyrediyor. Namaz çıkışı ilk sloganlar atılıyor, polis seyrediyor. Sokağa taşan yobazlar yürüyüşe geç- mek istiyor, polis barikat kurup "Sayın yobazlar lüt- fen yürümeyin" diyor. Yobazlar polise saldırıyor, po- lis "Sayın yobazlar... Sayın yobazlar" diyerek güru- hu sakinleştirmeye çalışıyor. Güruh dinlemiyor, po- lise saldırıyor. Polis dayak yiyor, hastanelik oluyor. Su sıkan panzerin üstüne kadar çıkan bir yobaz po- lisleri sınlsıklam ediyor, polis "sayın yobazlar" diyor. Türkiye "sayan milletvekilleri" ile"sayın yobazla- n" arasında gidip geliyor. PALAS PANDIRAS Eniştemiz "mutluluğun dört anahtan" ile ders kltabına girmiş... N'olmuş yani; bacımız da "iki anahtar" ile siyasete girmişti! —'MûfitBozacı I— SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Trabzon'un 'uçan yol'u ne oluyor? Kültür Bakanı Istemihan Talay'ın Trabzon Kalesi'nin surlannın üzerinden geçecek 'uçan yol' projesinin iptal edildiğini bildirmesinin ardından Karayollan Genel Müdürü Yaman Kök yeni gelişmeleri açıkladı: "Gerek Kültür Bakanımızla yapı- lan telefon görüşmesine istinaden, ge- rekse Genel Müdürlüğümüzün projeyi çözümsüz bırakmamak amacıyla yo- lun, Trabzon Kalesi'nin güneyinden do- laşan ve SİT alanına girmeyen onaylı ilk imar planı güzergâhından geçirilmesi için yeni yol, köprü, viyadük ve kav- şaklara ilişkin etüd ve tatbikat projesi çalışmaları yapılması kararlaştırılarak, proje müteahhit firmaya verildi." Açıklamalara göre sorun çözülmüş gibi görünüyor. Peki 'uçan yol'u yere in- dirip SİT alanından geçirilen hemzemin geçit projesinin bu hafta Koruma Ku- rulu'na sunulması ne demek oluyor? Sel gitti, kumdan Gülay Atığ çıktı Sel gider kum kalınmış. Istanbul'un selinin ardından kalan "kum"u CHP Şişle llçe Başkanı Dursun Çaltı açıklı- yor: "Ayazağa'dayaşanan mağduriye- tin doğrudan sorumlusu Şişli Belediye Başkanı Gülay Atığ'dır. Çünkü Gülay Atığ, tanm arazisi olduğu için fabrika yapımının yasaklandığı bu bölgeye ba- ğış karşılığı fabrika yapım izni vermiştir. Yasal olmadığı gerek- çesiyle Nurettin Sözen tarafından 1993 yılında yıktınlan fabrikalar, Gülay Atığ'la birlikte, üstelik tam bir yutturmaca ve talan sayılabilecek '2020 Kentsei Dö- nüşüm Projesi' çerçevesinde yeniden bu bölgeye konuşlandırılmıştır" ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt Çavuşbaşı'nda 'külliyelT belediye!.• tstanbul'un Beykoz ilçesine bağlı Çavuşbaşı Köyü'ndeki yaklaşık 20 dönümlük bir Hazi- ne arazisi üzerinde "Fatih Hak ve Hizmet Vakfı" adlı dincı bir kuruluş tarafindan REFAH- YOL döneminde "kaçak" ola- rak inşa edilen 20 bin kişilik dev "Fetih Külliyesi ve villalar"yı- kılacakmı?... 55. hükümetin güvenoyu al- masıyla birlikte kamuoyunun gündemine gelen bu sorunun ya- nıtını, Istanbul'un yeni Valisi Kutlu Aktaş. göreve başladığı ilk günlerde şöyle vermişti: "Eğer yasadışı ise, kaçaksa, ruhsatsızsa ve yıkım kararı varsa biz gereğini yapa- nz..."(Yeni Yüzyıl, 3 Ağustos 1997.) : Henüz REFAHYOL iktidan sürerken, aynı kaçak külliyeyle ilgili tçişleri Bakanlığı müfet- tjşlerince düzenlenen 3 Haziran 1997 tarih ve 147/5 sayılı rapor- da ise özetle şu saptamalar yer alıyordu: "Külliye yasadışı, kaçak ve ruhsatsızdır. Arazi Hazine malıdır ve doğal SİT alanıdır. İnşaatlar Elmalı Barajfnın yün büyük çoğunluğunu oluştu- ran yeni yapılannın yine tümü yasadışı ve ruhsatsız. Üstelik aralannda yüksek apartmanlar. iş merkezleri bile var ve cantı bir "emlak piyasası" içinde alınıp. satılıyorlar... Peki. Acaba Çavuşbaşı'ndakı bu büyük yağma ve rant yapı- laşmasından sorumlu olanlar. sadece RP'lı Beykoz Belediyesi ile tSKl midir? bu iki "suçlu" kuruluş. aynı zamanda "siyasal yandaşlarınca"da gerçekleşti- nlen böylesi bir büyük talana ve kentsei tahribata 1994"ten bu ya- na göz yumarken. dönemin "hü- kümetleri" ve "valileri" ne yaptılar?.. Bu sorunun yanıtını da 7 Ni- san 1996 tarih ve 22604 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan bir "üçlü kararname" veriyor. Altında Başbakan olarak Me- sut Yılmaz'ın. tçişleri Bakanı olarak da Ülkü Güney'in imza- sı bulunan ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in onayıyla yürürlüğe giren ANAYOL döne- mıne aıt bu tçişleri Bakanlığı ka- rannda, Çavuşbaşı "nın "beledi- ye olduğu" ilan ediliyor Yani Elmalı bendi yakınlannda yükselen bu kaçak binalar ve iş merkezleri de Çavuşbaşı "Belediye" yapılarak ödüllendirili- yor. (Fotoğraf: OKTAY EKİNCİ) " koruma alanında olmasına rağmen İSKİ ve belediye yı- kım konusunda hiçbir işlem yapmamıştır. Külliyeden baş- lamak üzere, y öredeki tüm ka- çak yapılar valilik, belediye ve jandarma olanakları birleşti- rilerek yıkılmalıdır...'" Görüldüğü gibi, aslında inşa- atına 1993'te başlanan, ancak o dönem beledıyece durduruldu- ğu için 1994'teki RP yönetimiy- le birlikte yeniden yükselmeye başlayan kaçak külliye. bu "ya- sadışı" konumuyla bölgede "yalnız" değil. Içişleri Bakanlığı müfettişleri, SÎT alanını ve su havzasmı teh- dit eden "tüm kaçak yapıla- rın"da yıkımını istiyor. Yâni. eğer Vali Kutlu Aktaş gerçekten "gereğini yapmak- ta" kararlıysa sadece bu şeriat >r uvasını değil, belki de tüm "Çavuşbaşı Köyü'nü" yıkma- sı gerekiyor. Çünkü bu orman köyünün özellikle son yıllarda- ki " kaçak kentleşme" sürecın- de iaışa edilen ve artık aynı kö- bir bakıma bugün aynı bakanlı- ğın yıkılmasını istediği kaçak yapıîann sahipleri hem ödüllen- diriliyor hem de StT alanının ve su havzasının yasadışı işgali res- men "kurumsallaştırılıyor". Mimarlar Odası, böylesi bir belediye karannın iptali için yar- gıya başv urunca bakanlık kendi- sini savunmak için "demokra- si" kalkanına sığınmıştı. Şimdi yerel seçimlerde belki erken ya- pılacak ve Çavuşbaşı'ndaki ka- çak yapı sahipleri "kendi bele- diye başkanlarını ve meclisle- rini seçerek" Beykoz Belediye- si'ni de devre dışına çıkarmış olacaklar. Külliye de içinde ol- mak üzere tüm bu yasadışı bina- lan "kurtaracak" imarkararla- nnı ise Demırel, Yılmaz ve Gü- ney imzalı kararnameye dayana- rak kendileri almaya başlaya- caklar. Ne dersiniz; belediye sınırlan içinde "imar ve yıkım yetkisi zaten olmayan" yeni valimiz, gerçekten bu kararnameye karşı da gereğini yapabilecek mı?.. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBI sEMtH YILUIC 5 POROY \AMlMPM lYifciSB&2. f\ /N 1 OZUYOR-ci-ACAKTlM M\ V/41//. f MIRMIRLAR UĞLR DLRAK TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Ağustos UÇAN OTOMOBJU 194?'D£ BUGİİkl, UÇAN OTOMO&L /UC KEZ HAl/ADA PENENPİ. 13. YÜ2YIL 8AŞ- LA8INM OBMjZALTI 6EM/LE& ÜZ£Rİ- AtE ÇAUŞAU ÜULÜ AME&KAtJ MLİHBH- Ois Roecer FULTDM 'U/J ŞOYUNMAJ <se- İ£M ROeenr FULTDN, SÖZ KCNUSU ASM- Cl X*f>Mlf7r. KANAT V£ PBRVAME BÖ- LVMÜ, İSTSAJptĞİNOE KOLAYCA ÇlKA- fZtLABlt-EH BU Y£A1/ SUJMf, 7A?ITLAIZ- PA DEV&IM NİTELİĞINOEYDİ. 19O 86YGİZ GÜCÛNDE &iü MOTVRLA HAVADA KALABILSU UÇAAJ OTOMOgİL, AYLAR. SONKA, 8İK AUZA SOfJUCU PÜŞeCSK,ANCAK, PrlDT ARAÇTAKJ SAPASAGLAM B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA: 1/ Caz müzı- ğınde kullanı- lan ve elle vu- rularakçalman, yan yana ılışti- nlmış ıkı küçük davulcuk... Bir burç adı. 2/ Ge- reğinden çok yemek yiyen... 6 Bakırdan, ne- -? feslı bir çalgı. 3/CahitKüle- 8 bi'nın bir şıir Q kıtabı... Esmer. 4/ Nazi partisinın aske- n polis örgütü... Keres- tesi sert ve kokulu bir ağaç. 5/ Altının simge- si... Şaşma belırten bir ünlem. 6/ Orta Afrı- ka'da büyûkbaş hayv an- larda görülen uyku has- talığı... Duman lekesı. II Bir bakır plakanın derişik nıtrik asıt etkı- sınde bırakılmasıyla el- de edilen baskı... Kur- şun borulann ağzını açmakta kullanılan. ucu sıvn takoz. 8/ Bir kalenın ya da berkıtılmış bir yerin teslimı... Avu- katlann bağlı olduğu kuruluş. 9/ Soyundan gelinen kım- se... Sepicilikte ve hekımlıkte kullanılan. tadı buruk bıt- kısel bir madde. YUKARIDA.N AŞAĞIYA: 1/ 1960'larda Brezilya'dan tüm dünyaya yayılmış dans ve müzık. 2/ Kısa namlulu bir top... Doğanın neden olduğu yıkım. 3/ Eskı Mısır'da gök tannçası... Eskı Yunan kentlennde pazar yen. 4/ Yu- nanıstan'ın plaka ışaretı... Gece yapılan sinema ya da tı- yatro gösterisi. 5/ Babilliler'in sıvılan ölçmekte kullan- dıklan hacım ölçüsü... Bnçte sanzatunun kısa yazılışı. 6/ Trabzon'un bir ılçesı... Baryum elementınin sımgesi. 7/ Bir cıns büyük vezehirlıörümcek... Sıcakbölgelerdeye- tişen^ağlı bir ağaç. 8/ Tahtadan yapılmış nefeslı bir çal- gı... Ödünç verme 9/1. Dünya Savaşı'ndan sonra \\T\X- pa'da moda olan bir dans. CJÖRÜŞ / DEMZ KAVI'KÇUOĞLU" Eğitim Reformu ve Bizim libenal' Aydınlar... TBMM'de görüşülmekte olan "eğitim reformu" tasarısına ilişkin tartışmalara kımi "liberal" aydın- lar, "Tek tip insan mıyetiştirilecek?" vurgusuyla ka- tılıyorlar. Bu "liberal" aydınların görüşleri, Tansu Çiller'in son "linguistik" buluşu "homosovıeticus" kavramıyla ifade etmek istediği düşünceleriyle de örtüşüyor. Necmettin Erbakan, Korkut Özal, Tansu Çil- ler, Muhsin Yazıcıoğlu ve bu "liberal" aydınlar ay- nı cephede buluşup "eğitim reformu"nu topa tu- tuyorlar. Çünkü bu reformun, "Türkiye'de tek tıpın- san yetiştirilmesıne" çanak tutacağından endışe duyuyoıiar. Bizim bu tür "endişelerimız" yok; bu nedenle de yıllarca bilinçli olarak geciktirılmiş bu temel refor- mun yaşama. geçiriliyor olmasından sevinç duyu- yoruz. Reform tasarısı, dünyadakı diğer çağdaş ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de "toplumun tüm bireyierinin ortak-asgarı bılgilerie donanımını" öngörüyor. Bu reformla birlikte ülkemizin kentlerin- de ve kırsal kesimlerinde tüm kız ve erkek öğren- ciler "eşit zaman dilimi içinde" ve "bir arada"aynı temel bilgileri edinecekler. Reform, yurttaşlarımız için bugüne kadar "yeterli" görülen beş yıllık zo- runlu temel eğitimi sekiz yıla çıkararak toplumumuz bireylerinı asgan eğıtimleri açısından diğer çağdaş toplumların bireylerinin düzeyine "yaklaştırmayt" amaçlıyor. Insanlık tarihinin her döneminde ve yeryüzünün her köşesinde sayısız örneklerıne tanık olunduğu gibi Türkiye'de de "dinci kesimler" bu reforma kar- şı çıkıyorlar. Zamanında birçok Avrupa ve Latın Amerika ülkesinde ya da Çarlık Rusyası'nda Ka- tolik ve Ortodoks kıliselerinin eğitim reformlanna karşı çıktıklan gibi şimdi Türkiye'de bu işlevi -do- ğasının gereği olarak- siyasal Islam üstleniyor. Çünkü siyasal Islam, bu reformun, ileride zorunlu kılacağı yeni süreçlerle kendi zeminini daraltaca- ğını biliyor. 21. yüzyılın eşiğindeki Türkiye'nın "daha fazla imama - daha fazla müezzine" gereksinimi yok, fa- kat "daha fazla marangoza - daha fazla elektronik tamircisine - daha fazla bilgisayar teknisyeni"ne gereksinimi var. Teknolojinın olağanüstü gelişme- siyle birlikte meslek eğitimi daha kapsamlı ve güç- lü bir temel eğitimi zorunlu kılıyor. Öngörülen "aği- tim reformu", meslek seçiminde Türkiye'nin genç insanlarına daha bilinçli davranabilme olanağı sağ- layacak. Bireylerinin çok büyük bir bölümü, "eği- time dayalı bir meslek sahibi" olan çağdaş top- lumlann zorunlu temel eğitim süreleri ile karşılaş- tırıldığında, "sekizyıllık temeleğitim"\n yetersiz ka- lacağı bir süre sonra ortaya çıkacak. Çünkü diğer ulkelerin uygulama ve deneyimlerinde görüldüğü gibi daha geniş bir zaman dilimine yayılan temel eğitim Türkiye'de de öğrencileri "öğrenimlerini sür- dürmeye " ya da "eğitime dayalı bir meslek öğren- meye"teşvik edecek. Bu durumda zorunlu eğitim süresine "yönlendirimyılı" olarak zorunlu biryıl da- ha eklenerek temel eğitim süresinin dokuz yıla çı- kanlması gerekecek. Oğrencilerbu "yönlendirimyı- lı" içinde çeşitli meslekleri tanıyacak ve meslek se- çimlerini bilinçli olarak yapıp meslek okullarına ya da liselere yönelecekler. Bu tür sorunların daha bu- günden başlayarak tartışılması gerekiyor. Bizim eski "solcu", yeni "liberal" aydınlarımız ise bu tür tartışmalardan uzak duruyorlar. Var güçle- riyle siyasal Islamın geleceğini kurtarmaya çalışı- yorlar. Bunun karşılığı olarak Mehmet Şevki Ey- gi'nin övgülerine "mazhar" olup pek seviniyorlar. "Eğitim reformu"nun ne ölçüde "tek tip insan" yetiştirilmesini amaçladığını bilmiyoruz. Bunu bizim "liberal" aydınların da bilmelerine olanak yok, çün- kü "müfredatın içeriği" henüz tartışma konusu de- ğil. Fakat onlar kuşkularını "apriori", yani olmadan önce dile getirıyorlar. Fakat bu arada bu "endişe- lerinin"kaynağını dile getirmeksızın. söz konusu reformun öngördüğü temel eğitimin süresini eleş- tiri konusu yapıyorlar. Yani reformun en eleştirilme- yecekyönünü eleştiriyorlar. Bu da kendilerini inan- dırıcı olmaktan uzaklaştırıyor. Konuyu saptırmala- rı, daha da önemlisi bunu bilinçli olarak yapmala- rı kendilerinden kuşku duymamıza neden oluyor. SEYDİŞEHİR ASLİYE HUKL'K MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1995,137 Davacı Seydışehır Taraşçı Kasabasından Abdullah Ustaoğlu tarafından Mal Müdürlüğü aleyhıne açılan ta- pu ıptalı ve tescıl davasında venlen ara karan gereğın- ce; Davaya konu Konya ılı Seydışehır ılçesı Gökçehü- yük köyü Taşpınar mevkıı 1190 parsel sayılı taşınmaz üzennde hak ıddia edenlerın 3 aylık süre ıçensınde mahkememıze müracaat etmeleri TMK'nun 639. mad- desi gereğınce ılan olunur. Basın: 35739
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle