Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
15
Nalburiye
Sektördergisi"Nal-
buriye"nin son sa-
yısı sektör dışı bir
konuda "nalıncı
keseri" sallıyon
"Temmuz ayında, kâina-
tın yaratılış sebebi olan
sevgili Peygamberimi-
zin bu asırda yaşayan
torunlanndan birinin is-
tanbul'u ziyaretiyle şen-
lendik. Doktor Mahmırt
Abdülvahap Ebu Humra,
Bağdat'ta yaşıyor. Haz-
reti Hüseyin'in soyun-
dan Ahmet El Rifai Haz-
retlerinin torunu olan
Seyid AJi Ebu Humra'nın
torunlanndan biri. BM
ambargosu ile kavrulan
ve bekli de sıkıntılann en
büyüğünün yaşandığı
Irakta Ebu Humra ailesi
yaklaşık elli adet tekke-
si ile sıkıntı ve yokluk
içindeki halka maddi
manevi destek veriyor...
Sayılan bini aşan tekke-
ler de aynı amaçla in-
sanlann hiç olmazsa as-
gari ihtiyaçları olan bir
öğün yemek yemelerine
imkân tanıyor ve tabii ki
manen huzur veriyor,
sabır aşılıyor. Suç oranı-
nın inanılmaz boyutlara
ulaştığı bir ortamda bu
manevi okullann önemi
tartışılmaz bir biçimde
ortaya çıkıyor."
tntemet http://www.pJanetcom.tr/Xn Elektronik posta: Deraz.Som@pianeLcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Konya Mûftüsü. ezan
genelgesine uvmavacakmış..
"Konya 'dakiler bildiğini
okumaya devam edecek.
desenize!"
Sayın milletvekilleri... Sayın yobazlar... Sayın...ekiz yıllık kesintisiz eğitim yasa tasansının
görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu'nda Re-
fahlılar patlamaya hazır barut gibi bekli-
yor... Herfırsatta kürsü önünefırlayan ateş-
li milletvekillerini oturumu yöneten başkanvekili zor
sakinleştiriyor.
Yine bir "fırsat" anında, Mehmet Bedri incetah-
tacı adındaki milletvekili arkalardan fırlayıp gelirken
yolunu RP Grup Başkanvekili Temel Karamollaoğ-
lu kesiyor.
Bıraksalar ceketi çıkartıp girişecek. Zaten ceketi
omuzundan düşmüş. Çevresinde Refahlılar öbek-
leşiyor, bir dalgalanma oluyor. El kol hareketleri ara-
sında herkes bağırıyor.
Meclis Televizyonu'ndan ekrana yansıyan bu gö-
rüntülerin üzerine oturumu yöneten başkanvekili
Uluç Gürkan'ın sesi düşüyor:
- Sayın milletvekilleri! Sayın milletvekilleri! Sayın
milletvekilleri!
Uluç Gürkan sert bir ses tonuyla "sayın milletve-
killeri" diyerek "sayın milletvekilleri"ni sakin olma-
ya çağırırken ekranın sağ üst köşesinde beliren bir
"sayın milletvekili" işaret parmağını uzatmış, kolu-
nu aşağıya dogru sallayıp duruyor: Sayıyor!
Başkan "sayın" dediği için Refahlılar baştan aşa-
ğıya sayıyor! Sayın değil "sayan" milletvekili olduk-
ları bir kez daha anlaşılıyor; Şevki Yılmaz'ın, Ha-
san Hüseyin Ceylan'ın, Ibrahim Halil ÇeJik'in yok-
luğu bayağı hissediliyor.
Her cuma cami önlerini miting alanına çeviren yo-
bazlar, bu kez Cağaloğlu'nda toplanıyor.
Namaz çıkışı gösteri yapılacağı istihbaratını alan
polis erken saatlerde cami çevresinde önlem alıyor.
Göstericiler gruplar halinde namaza geliyor. polis
seyrediyor. Namaz çıkışı ilk sloganlar atılıyor, polis
seyrediyor. Sokağa taşan yobazlar yürüyüşe geç-
mek istiyor, polis barikat kurup "Sayın yobazlar lüt-
fen yürümeyin" diyor. Yobazlar polise saldırıyor, po-
lis "Sayın yobazlar... Sayın yobazlar" diyerek güru-
hu sakinleştirmeye çalışıyor. Güruh dinlemiyor, po-
lise saldırıyor. Polis dayak yiyor, hastanelik oluyor.
Su sıkan panzerin üstüne kadar çıkan bir yobaz po-
lisleri sınlsıklam ediyor, polis "sayın yobazlar" diyor.
Türkiye "sayan milletvekilleri" ile"sayın yobazla-
n" arasında gidip geliyor.
PALAS PANDIRAS
Eniştemiz "mutluluğun
dört anahtan" ile ders
kltabına girmiş...
N'olmuş yani; bacımız
da "iki anahtar" ile
siyasete girmişti!
—'MûfitBozacı I—
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Trabzon'un 'uçan yol'u ne oluyor?
Kültür Bakanı Istemihan Talay'ın
Trabzon Kalesi'nin surlannın üzerinden
geçecek 'uçan yol' projesinin iptal
edildiğini bildirmesinin ardından
Karayollan Genel Müdürü Yaman
Kök yeni gelişmeleri açıkladı:
"Gerek Kültür Bakanımızla yapı-
lan telefon görüşmesine istinaden, ge-
rekse Genel Müdürlüğümüzün projeyi
çözümsüz bırakmamak amacıyla yo-
lun, Trabzon Kalesi'nin güneyinden do-
laşan ve SİT alanına girmeyen onaylı ilk
imar planı güzergâhından geçirilmesi
için yeni yol, köprü, viyadük ve kav-
şaklara ilişkin etüd ve tatbikat projesi
çalışmaları yapılması kararlaştırılarak,
proje müteahhit firmaya verildi."
Açıklamalara göre sorun çözülmüş
gibi görünüyor. Peki 'uçan yol'u yere in-
dirip SİT alanından geçirilen hemzemin
geçit projesinin bu hafta Koruma Ku-
rulu'na sunulması ne demek oluyor?
Sel gitti, kumdan Gülay Atığ çıktı
Sel gider kum kalınmış. Istanbul'un
selinin ardından kalan "kum"u CHP
Şişle llçe Başkanı Dursun Çaltı açıklı-
yor: "Ayazağa'dayaşanan mağduriye-
tin doğrudan sorumlusu Şişli Belediye
Başkanı Gülay Atığ'dır. Çünkü Gülay
Atığ, tanm arazisi olduğu için fabrika
yapımının yasaklandığı bu bölgeye ba-
ğış karşılığı fabrika yapım izni
vermiştir. Yasal olmadığı gerek-
çesiyle Nurettin Sözen tarafından 1993
yılında yıktınlan fabrikalar, Gülay Atığ'la
birlikte, üstelik tam bir yutturmaca ve
talan sayılabilecek '2020 Kentsei Dö-
nüşüm Projesi' çerçevesinde yeniden
bu bölgeye konuşlandırılmıştır"
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCt
Çavuşbaşı'nda
'külliyelT belediye!.•
tstanbul'un Beykoz ilçesine
bağlı Çavuşbaşı Köyü'ndeki
yaklaşık 20 dönümlük bir Hazi-
ne arazisi üzerinde "Fatih Hak
ve Hizmet Vakfı" adlı dincı bir
kuruluş tarafindan REFAH-
YOL döneminde "kaçak" ola-
rak inşa edilen 20 bin kişilik dev
"Fetih Külliyesi ve villalar"yı-
kılacakmı?...
55. hükümetin güvenoyu al-
masıyla birlikte kamuoyunun
gündemine gelen bu sorunun ya-
nıtını, Istanbul'un yeni Valisi
Kutlu Aktaş. göreve başladığı
ilk günlerde şöyle vermişti:
"Eğer yasadışı ise, kaçaksa,
ruhsatsızsa ve yıkım kararı
varsa biz gereğini yapa-
nz..."(Yeni Yüzyıl, 3 Ağustos
1997.)
: Henüz REFAHYOL iktidan
sürerken, aynı kaçak külliyeyle
ilgili tçişleri Bakanlığı müfet-
tjşlerince düzenlenen 3 Haziran
1997 tarih ve 147/5 sayılı rapor-
da ise özetle şu saptamalar yer
alıyordu:
"Külliye yasadışı, kaçak ve
ruhsatsızdır. Arazi Hazine
malıdır ve doğal SİT alanıdır.
İnşaatlar Elmalı Barajfnın
yün büyük çoğunluğunu oluştu-
ran yeni yapılannın yine tümü
yasadışı ve ruhsatsız. Üstelik
aralannda yüksek apartmanlar.
iş merkezleri bile var ve cantı bir
"emlak piyasası" içinde alınıp.
satılıyorlar...
Peki. Acaba Çavuşbaşı'ndakı
bu büyük yağma ve rant yapı-
laşmasından sorumlu olanlar.
sadece RP'lı Beykoz Belediyesi
ile tSKl midir? bu iki "suçlu"
kuruluş. aynı zamanda "siyasal
yandaşlarınca"da gerçekleşti-
nlen böylesi bir büyük talana ve
kentsei tahribata 1994"ten bu ya-
na göz yumarken. dönemin "hü-
kümetleri" ve "valileri" ne
yaptılar?..
Bu sorunun yanıtını da 7 Ni-
san 1996 tarih ve 22604 sayılı
Resmi Gazete"de yayımlanan
bir "üçlü kararname" veriyor.
Altında Başbakan olarak Me-
sut Yılmaz'ın. tçişleri Bakanı
olarak da Ülkü Güney'in imza-
sı bulunan ve Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'in onayıyla
yürürlüğe giren ANAYOL döne-
mıne aıt bu tçişleri Bakanlığı ka-
rannda, Çavuşbaşı "nın "beledi-
ye olduğu" ilan ediliyor Yani
Elmalı bendi yakınlannda yükselen bu kaçak binalar ve iş
merkezleri de Çavuşbaşı "Belediye" yapılarak ödüllendirili-
yor. (Fotoğraf: OKTAY EKİNCİ) "
koruma alanında olmasına
rağmen İSKİ ve belediye yı-
kım konusunda hiçbir işlem
yapmamıştır. Külliyeden baş-
lamak üzere, y öredeki tüm ka-
çak yapılar valilik, belediye ve
jandarma olanakları birleşti-
rilerek yıkılmalıdır...'"
Görüldüğü gibi, aslında inşa-
atına 1993'te başlanan, ancak o
dönem beledıyece durduruldu-
ğu için 1994'teki RP yönetimiy-
le birlikte yeniden yükselmeye
başlayan kaçak külliye. bu "ya-
sadışı" konumuyla bölgede
"yalnız" değil.
Içişleri Bakanlığı müfettişleri,
SÎT alanını ve su havzasmı teh-
dit eden "tüm kaçak yapıla-
rın"da yıkımını istiyor.
Yâni. eğer Vali Kutlu Aktaş
gerçekten "gereğini yapmak-
ta" kararlıysa sadece bu şeriat
>r
uvasını değil, belki de tüm
"Çavuşbaşı Köyü'nü" yıkma-
sı gerekiyor. Çünkü bu orman
köyünün özellikle son yıllarda-
ki " kaçak kentleşme" sürecın-
de iaışa edilen ve artık aynı kö-
bir bakıma bugün aynı bakanlı-
ğın yıkılmasını istediği kaçak
yapıîann sahipleri hem ödüllen-
diriliyor hem de StT alanının ve
su havzasının yasadışı işgali res-
men "kurumsallaştırılıyor".
Mimarlar Odası, böylesi bir
belediye karannın iptali için yar-
gıya başv urunca bakanlık kendi-
sini savunmak için "demokra-
si" kalkanına sığınmıştı. Şimdi
yerel seçimlerde belki erken ya-
pılacak ve Çavuşbaşı'ndaki ka-
çak yapı sahipleri "kendi bele-
diye başkanlarını ve meclisle-
rini seçerek" Beykoz Belediye-
si'ni de devre dışına çıkarmış
olacaklar. Külliye de içinde ol-
mak üzere tüm bu yasadışı bina-
lan "kurtaracak" imarkararla-
nnı ise Demırel, Yılmaz ve Gü-
ney imzalı kararnameye dayana-
rak kendileri almaya başlaya-
caklar.
Ne dersiniz; belediye sınırlan
içinde "imar ve yıkım yetkisi
zaten olmayan" yeni valimiz,
gerçekten bu kararnameye karşı
da gereğini yapabilecek mı?..
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
HARBI sEMtH
YILUIC 5
POROY
\AMlMPM lYifciSB&2.
f\
/N
1
OZUYOR-ci-ACAKTlM
M\
V/41//.
f
MIRMIRLAR UĞLR DLRAK
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Ağustos
UÇAN OTOMOBJU
194?'D£ BUGİİkl, UÇAN OTOMO&L /UC
KEZ HAl/ADA PENENPİ. 13. YÜ2YIL 8AŞ-
LA8INM OBMjZALTI 6EM/LE& ÜZ£Rİ-
AtE ÇAUŞAU ÜULÜ AME&KAtJ MLİHBH-
Ois Roecer FULTDM 'U/J ŞOYUNMAJ <se-
İ£M ROeenr FULTDN, SÖZ KCNUSU ASM-
Cl X*f>Mlf7r. KANAT V£ PBRVAME BÖ-
LVMÜ, İSTSAJptĞİNOE KOLAYCA ÇlKA-
fZtLABlt-EH BU Y£A1/ SUJMf, 7A?ITLAIZ-
PA DEV&IM NİTELİĞINOEYDİ.
19O 86YGİZ GÜCÛNDE &iü MOTVRLA
HAVADA KALABILSU UÇAAJ OTOMOgİL,
AYLAR. SONKA, 8İK AUZA SOfJUCU
PÜŞeCSK,ANCAK, PrlDT ARAÇTAKJ
SAPASAGLAM
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA:
1/ Caz müzı-
ğınde kullanı-
lan ve elle vu-
rularakçalman,
yan yana ılışti-
nlmış ıkı küçük
davulcuk... Bir
burç adı. 2/ Ge-
reğinden çok
yemek yiyen... 6
Bakırdan, ne- -?
feslı bir çalgı.
3/CahitKüle- 8
bi'nın bir şıir Q
kıtabı... Esmer.
4/ Nazi partisinın aske-
n polis örgütü... Keres-
tesi sert ve kokulu bir
ağaç. 5/ Altının simge-
si... Şaşma belırten bir
ünlem. 6/ Orta Afrı-
ka'da büyûkbaş hayv an-
larda görülen uyku has-
talığı... Duman lekesı.
II Bir bakır plakanın
derişik nıtrik asıt etkı-
sınde bırakılmasıyla el-
de edilen baskı... Kur-
şun borulann ağzını açmakta kullanılan. ucu sıvn takoz.
8/ Bir kalenın ya da berkıtılmış bir yerin teslimı... Avu-
katlann bağlı olduğu kuruluş. 9/ Soyundan gelinen kım-
se... Sepicilikte ve hekımlıkte kullanılan. tadı buruk bıt-
kısel bir madde.
YUKARIDA.N AŞAĞIYA: 1/ 1960'larda Brezilya'dan
tüm dünyaya yayılmış dans ve müzık. 2/ Kısa namlulu
bir top... Doğanın neden olduğu yıkım. 3/ Eskı Mısır'da
gök tannçası... Eskı Yunan kentlennde pazar yen. 4/ Yu-
nanıstan'ın plaka ışaretı... Gece yapılan sinema ya da tı-
yatro gösterisi. 5/ Babilliler'in sıvılan ölçmekte kullan-
dıklan hacım ölçüsü... Bnçte sanzatunun kısa yazılışı. 6/
Trabzon'un bir ılçesı... Baryum elementınin sımgesi. 7/
Bir cıns büyük vezehirlıörümcek... Sıcakbölgelerdeye-
tişen^ağlı bir ağaç. 8/ Tahtadan yapılmış nefeslı bir çal-
gı... Ödünç verme 9/1. Dünya Savaşı'ndan sonra \\T\X-
pa'da moda olan bir dans.
CJÖRÜŞ / DEMZ KAVI'KÇUOĞLU"
Eğitim Reformu ve
Bizim libenal' Aydınlar...
TBMM'de görüşülmekte olan "eğitim reformu"
tasarısına ilişkin tartışmalara kımi "liberal" aydın-
lar, "Tek tip insan mıyetiştirilecek?" vurgusuyla ka-
tılıyorlar. Bu "liberal" aydınların görüşleri, Tansu
Çiller'in son "linguistik" buluşu "homosovıeticus"
kavramıyla ifade etmek istediği düşünceleriyle de
örtüşüyor.
Necmettin Erbakan, Korkut Özal, Tansu Çil-
ler, Muhsin Yazıcıoğlu ve bu "liberal" aydınlar ay-
nı cephede buluşup "eğitim reformu"nu topa tu-
tuyorlar. Çünkü bu reformun, "Türkiye'de tek tıpın-
san yetiştirilmesıne" çanak tutacağından endışe
duyuyoıiar.
Bizim bu tür "endişelerimız" yok; bu nedenle de
yıllarca bilinçli olarak geciktirılmiş bu temel refor-
mun yaşama. geçiriliyor olmasından sevinç duyu-
yoruz. Reform tasarısı, dünyadakı diğer çağdaş
ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de "toplumun
tüm bireyierinin ortak-asgarı bılgilerie donanımını"
öngörüyor. Bu reformla birlikte ülkemizin kentlerin-
de ve kırsal kesimlerinde tüm kız ve erkek öğren-
ciler "eşit zaman dilimi içinde" ve "bir arada"aynı
temel bilgileri edinecekler. Reform, yurttaşlarımız
için bugüne kadar "yeterli" görülen beş yıllık zo-
runlu temel eğitimi sekiz yıla çıkararak toplumumuz
bireylerinı asgan eğıtimleri açısından diğer çağdaş
toplumların bireylerinin düzeyine "yaklaştırmayt"
amaçlıyor.
Insanlık tarihinin her döneminde ve yeryüzünün
her köşesinde sayısız örneklerıne tanık olunduğu
gibi Türkiye'de de "dinci kesimler" bu reforma kar-
şı çıkıyorlar. Zamanında birçok Avrupa ve Latın
Amerika ülkesinde ya da Çarlık Rusyası'nda Ka-
tolik ve Ortodoks kıliselerinin eğitim reformlanna
karşı çıktıklan gibi şimdi Türkiye'de bu işlevi -do-
ğasının gereği olarak- siyasal Islam üstleniyor.
Çünkü siyasal Islam, bu reformun, ileride zorunlu
kılacağı yeni süreçlerle kendi zeminini daraltaca-
ğını biliyor.
21. yüzyılın eşiğindeki Türkiye'nın "daha fazla
imama - daha fazla müezzine" gereksinimi yok, fa-
kat "daha fazla marangoza - daha fazla elektronik
tamircisine - daha fazla bilgisayar teknisyeni"ne
gereksinimi var. Teknolojinın olağanüstü gelişme-
siyle birlikte meslek eğitimi daha kapsamlı ve güç-
lü bir temel eğitimi zorunlu kılıyor. Öngörülen "aği-
tim reformu", meslek seçiminde Türkiye'nin genç
insanlarına daha bilinçli davranabilme olanağı sağ-
layacak. Bireylerinin çok büyük bir bölümü, "eği-
time dayalı bir meslek sahibi" olan çağdaş top-
lumlann zorunlu temel eğitim süreleri ile karşılaş-
tırıldığında, "sekizyıllık temeleğitim"\n yetersiz ka-
lacağı bir süre sonra ortaya çıkacak. Çünkü diğer
ulkelerin uygulama ve deneyimlerinde görüldüğü
gibi daha geniş bir zaman dilimine yayılan temel
eğitim Türkiye'de de öğrencileri "öğrenimlerini sür-
dürmeye " ya da "eğitime dayalı bir meslek öğren-
meye"teşvik edecek. Bu durumda zorunlu eğitim
süresine "yönlendirimyılı" olarak zorunlu biryıl da-
ha eklenerek temel eğitim süresinin dokuz yıla çı-
kanlması gerekecek. Oğrencilerbu "yönlendirimyı-
lı" içinde çeşitli meslekleri tanıyacak ve meslek se-
çimlerini bilinçli olarak yapıp meslek okullarına ya
da liselere yönelecekler. Bu tür sorunların daha bu-
günden başlayarak tartışılması gerekiyor.
Bizim eski "solcu", yeni "liberal" aydınlarımız ise
bu tür tartışmalardan uzak duruyorlar. Var güçle-
riyle siyasal Islamın geleceğini kurtarmaya çalışı-
yorlar. Bunun karşılığı olarak Mehmet Şevki Ey-
gi'nin övgülerine "mazhar" olup pek seviniyorlar.
"Eğitim reformu"nun ne ölçüde "tek tip insan"
yetiştirilmesini amaçladığını bilmiyoruz. Bunu bizim
"liberal" aydınların da bilmelerine olanak yok, çün-
kü "müfredatın içeriği" henüz tartışma konusu de-
ğil. Fakat onlar kuşkularını "apriori", yani olmadan
önce dile getirıyorlar. Fakat bu arada bu "endişe-
lerinin"kaynağını dile getirmeksızın. söz konusu
reformun öngördüğü temel eğitimin süresini eleş-
tiri konusu yapıyorlar. Yani reformun en eleştirilme-
yecekyönünü eleştiriyorlar. Bu da kendilerini inan-
dırıcı olmaktan uzaklaştırıyor. Konuyu saptırmala-
rı, daha da önemlisi bunu bilinçli olarak yapmala-
rı kendilerinden kuşku duymamıza neden oluyor.
SEYDİŞEHİR ASLİYE HUKL'K
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1995,137
Davacı Seydışehır Taraşçı Kasabasından Abdullah
Ustaoğlu tarafından Mal Müdürlüğü aleyhıne açılan ta-
pu ıptalı ve tescıl davasında venlen ara karan gereğın-
ce; Davaya konu Konya ılı Seydışehır ılçesı Gökçehü-
yük köyü Taşpınar mevkıı 1190 parsel sayılı taşınmaz
üzennde hak ıddia edenlerın 3 aylık süre ıçensınde
mahkememıze müracaat etmeleri TMK'nun 639. mad-
desi gereğınce ılan olunur. Basın: 35739