Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DIZIYAZI 11
Güneydoğu'dan Öykiüer sürüyor
/
lk iznıme geldiğımde. artık bu dün-
yaya aıt olmadığimı fark ettim. Es-
kisı bır yerlere gıtmışti. Kabullene-
medim. Şehnmin sokaklannı do-
laştım. Kitapçıma gıdıp yine eski-
si gibi, ucuz kıtaplan kanştırdım. Saatleri-
min geçtigi dolmuş durağında öylece bek-
ledım. birine atlayıp mahalleme gittim. Tüm
eşyalan yerlı yennde duran evım bile değiş-
mişti. Eskıden olduğu gibi. odamda yere
oturup eskı fotoğraflanmı kanştırdım. Tey-
be hep dinledığim şarkılan koydum. ama
olmadı. Bakkalıma uğradım. Bakkal da ilk
anda tanımadı. Üç ay önce bıraktığim dün-
yam tersyüz olmuştu. Hep o eski tadı ara-
dım. Ama bırtürlü bulamadım.
Ve yine eskiden yaptığım gibi. o her se-
fennde sallanarak çıktiğım banma koştum.
Her şey yerlı yenndeydi. Içkiler, masalar,
mumlar. tavandakı balıkçı ağı bıle aynı yer-
de duruyordu. İlk kadehten sonra eskı dün-
yamdan tek degışmeyen yerolarak bu bann
kaldığını düşünmeye başladım. Içkinin de
etkısı ile en ateşlı konuşmalann yapıldığı,
kjz meselesi yüzünden küçük kavgalann ya-
şandığı, vatanıtı defalarca kurtanldığı bu
bar, daha önceden buralarda yaşadığıma da-
ir kalan tek kanıttı. Yine aynı saatte geldı o
kız. Sarmaş dolaş olduk. "Va\ sen hâJâ ge-
bermedin mi" dıye sordu. "Kötülere birşey
olmuyorkızıırrdedım. Eskı banmın gedik-
lılenndendı. Güzel değildı, ama alimlıydı.
"l lan hâlâ bir salak bulmadın mı buradan
evlenecek?" di> e damanna bastım. Tek ümi-
di. bu bara takılan genç askerlerden bınne
kapağı atabilmektı. Bu yıllar da son şansıy-
dı. Çünkü ilk beraber olduğu arkadaşlan ile
şimdilerde kadeh tokuşturduğu çocuklar
arasında beş-altı > aş fark vardı. Zaman onun
için benden daha hızli geçıyordu. "Yok be
ya, sana asıldık, defolup Kürt temiziemeye
gittin!" dedı. Alışıktım onun böyle konuş-
malanna. Eski banmın. polıslerin ikazıyla
kapatıldığı geceyanlannda, elimizde köpe-
köldüren şaraplan. parklarda sürdürürdük
tartışmalanmızı. İçınce saçmalar, saçmala-
dıkça içerdi. Güler geçerdim. tçin ıçin bana
göz koyduğunu bılıyordum. Ama o kadar ar-
kadaş. o kadar dost olmuştuk kı, onda icın-
dekı gerçeği bana fısıldayacak cesaret yok-
tu. Bende ıse ona fısıldayacak hicbir şey
yoktu.
Yine de severdım abuklamalannı. Ama
şimdi, yani eskı dünyamı yıtirdığımı anla-
dığım anlarda. artık her şeyı kolay kolay
hazmedemiyordum. "Kızım hemen başla-
raa ya, gece uzun, sabahlanz yine" diye kes-
tırip atmak ıstedim. Kabul etmedi. "Hadioğ-
lum!" dedi ve banmın da değiştığı gerçeği-
nı suratıma çarptı: ~Ne oldu lan, eski insan
haklan havarisi şimdi Kürt katili mi oldu?"
Ağzımın tadını bozmaya hıç nıyetım yoktu.
Eskisi gibi tuz-limon-tekıla üçlüsü ile bey-
nimı uyuşturuyordum. Duymamazlıktan
geldim. Ama yakalamıştı bir yerden artık.
Ağzında garip bir gülümseme ile devam et-
ti: "Neyse suçun hepsi sende değil ki. Sen sa-
dece bir piyonsun. Senin o ağababalann, pa-
şalann her şeyin hesabını verecek bir gün."
Çok iyi tanıyordum onu. Saçmalardı, bilinç-
sizce konuşup dunırdu. Hiç ciddiye alma-
mıştım o zamanlar. Dinler-
dim. tartışırdık, ama sonu
hep güzel biterdi. "Budüze-
niniçiııe!" dıye bitirirdik ge-
ceyi. Şimdi ise başka konu-
şuyordu. Ciddiydi. Resmen
sataşıyordu. Konuyu bir kez
daha kapatmayı denedim:
"Ya bırak şimdi bunlan.
Napün, okulu bitirebildin
mi?" "Yok. Bir sene daha
uzadı. Salaklar atmıvorlar
da." Tam başardım derken
ıçındekı ınnı boşalttı: "Sana
güvenirim. Seni severim. Bir
şey soracam, ama doğnı ce-
Birkaç onursuzun peşinden
cilimdeki "Sdgöriiseyatkındır.takibigerek-
lidir!" damgasını bağıra bağıra, övüne övü-
ne söylediğim banm değişmişti. Belki de
değişen bendim ama artık kesinlikle bu so-
kaîdann ve bu barlann bir parçası değildim.
Şimdilerde düşünüyorum da, o kızın iç
dünyasındaki firtınayı dışan vurma tarzına
saygı duyuyorum. Bilgisizliğinden dolayı,
yaptığım işe bir nebze saygı duymayan bir
söylemin savunucusu olmuş artık. Güney-
doğu'dan yüzlerce kilometre uzaktaki bir
yorumdan daha fazlasmı da beklemiyorum.
mamıştım. Beş yıldan fazla bir süredir gö-
rüşemediğimiz için hasretle kucakJaştık. Hal
hatır sorduk. Güneydoğu'ya tayin olalı üç-
dört ay olmuştu. Mezun olduktan sonra An-
kara'da uzun bir süre kalmıştı. Arada onu bu
lanet yere tayin edene okkalı küfiirler savu-
ruyordu. Burada, şehrin göbeğinde olduğu-
na bakmamalıydım. Yardımcı sınıftandı, a-
ma ona göre muharip sınıftan olanlardan da-
ha fazla çalışıyordu. Bu pis işi biz piyade-
ler bir türlü bitiremiştik. O yüzden buraday-
dı. Gerçi rahatı iyiydi, çadırda değil lojman-
keri uyutuyorsunuz hep ya. Oimaz ki böyle.
Bunlar size verilmiş cmanetier v ani bir yer-
de,değümi?"
Resmen ders veriyordu. Bölgeye geleli
birkaç ay olmuş, ama sonınu her yönüyle
tahlil etmiş biri gibi konuşuyordu. Sinirlen-
meye başlamıştım, ama "ayıp olur" diye ce-
vap vermiyordum. Kolalanmız gelince ra-
hatladım. Ama bırden çıldırdı. Ayağa fırla-
dığı gibi askeri tokatlamayabaşladı. Delice-
sine vuruyor, bir yandan da "Ben sana so-
ğuk kola getireceksin demedim mi lan eşşe-
vap vereceksin. Anlaştık mı?" Başımı salla-
dım. "Hk; Kürt öldürdün mü gideli beri?"
İlk ıznime geleli ben, bu soruyla birkaç kez
muhatap olmuştum. Genelde Kürt yenne te-
rörist diyorlardı: "Kaç teröristöldürdün?",
"Kulakgetirdinmi?","Hiçkadınterönstya-
kaladnıız mı?" Bu sorulara gülüp geçtiğim
gibi, ona da yanıt vermedim. Üçüncü teki-
layı devırmiştım. Savunacak gücüm yoktu.
u şekilde ona ne kadar sabret-
tım bilmiyorum. Sekizinci ka-
dehte kalktım, eski banmı yeni
dünyaya teslim edip, dışan çık-
maya yeltendim. Elimi onun
omzuna koydum. Yanağından öptüm. "Şim-
di çok yorgunum, bunlan sonra konuşunız.
Kendine i>i bak!" dedim. Arkamdan konuş-
maya devam etti. Hırsını alamamış, kusu-
yordu: "Vay Vietnam kaçkını vay, lan sen bu
halkre düşecek adam mıydın?"
Amacım sadece eski günlerdeki gibi bir-
kaç kadeh bir şey ıçip, saçma sapan konu-
lardan konuşmaktı. Eski içki arkadaşım izin
vermedi. Sonralan öğrendim. Ben bölge-
deyken arkadaşlanmdan bıri ile işı bayağı
ilerletmiş. Evleneceklermiş. Çocuk Güney-
doğu'ya gidip bir daha geri dönemeyince
dengesini yitırmiş. Eski dünyam yoktu. Si-
Hayatında hiç silah tutmamış, hiç terörist
görmemiş, hiç arazide yürümemiş, hiç pu-
suda sabahlamamış bir kızdan bunlan duy-
mak hiç de garip değil. Hele son ümidini
Güneydoğu yüzünden kaybeden biri için
normal bile sayılabilır. Ancak beni en çok
etkileyen, Güneydoğu'nun göbeğinde bu-
lunup da tüm kişisel komplekslerini dışa vu-
ranlar oldu. lnsanlann ateşin ortasında bıle,
basit zevlderin kurbanı olduğunu da anladım
sonralan.
Anormal tepkilerim yüzünden bölük ko-
mutanım. "İflâsemıeküzeresHr diyerek be-
ni, uzun bir operasyonun yansında izıne
göndermişti. Operasyon kıyafeti, on beş
günlük sakal ve leş gibi kokan. yırtık pırtık
bir üniforma ile helikopterden inince neye
uğradığımı şaşırmıştım. Doğnı orduevine
gittim. Boş oda yoktu. Banyo yapabileceğim
bir oda bile vermedıler. Çaresiz bir halde
dinlenme salonunda ne yapacağımı düşü-
nürken karşıma ilkokul arkadaşım çıkıver-
di. İlkokul, lise ve harp okulunu beraber bi-
tirmiştik. Lisedeyken, sabahlara kadar ülke
meselelerini tartışır, kendımize uygun çö-
zümler bulur ve bunlan ilerde uygulamak
için birbirimize sözler verirdik. Anne ve ba-
balanmız da tanışıyordu. Gözlerime ınana-
da kalıyordu. Ama yine de burada canı sı-
kılıyordu.
Hiç durmadan konuşuyordu. Bense söz-
lerinin içeriğinden çok, banyo ile ilgileni-
yordum. Aklımda hep, ilkokul arkadaşımın
bana duş alacak bir yer bulabileceği düşün-
cesi vardı. O ise yaptıklannı anlatıyordu.
Son operasyonda, araziye taşınan üzümleri
getırten kendisiydi. Ama piyadelerin bunu
hak edip etmedikleri tartışılırdı. O ise kısa
sürede burayı adam etmişti. Bir ara kokum-
dan rahatsız olduğunu hissettim. Yavaşça
yana kaydım. Askeri yanına çağırdı. Ne içe-
ceğimi sordu. "Ne olursa" deyince askere
döndü: "Bana bak lan, hemen bize îld soğuk
kola getir. Tamam mı lan?" dedi. Çocuk
uzaklaşırken bana dönüp: "Askere sertdav-
ranacaksın ağbL Bu dangalaklar yoksa tepe-
ne çıkar" dedi. Benım aklım hâlâ duştaydı.
Belkı oda bulmasam bile onun lojmanında
duş alabilirdim. "Bana bu geceUk oda la-
zun" deyince "Tamam tamam hallederiz"
diye geçiştirdi ve konuşmaya devam etti.
"Sen operasyon biıiiğindesin değil mi? Ağ-
bi her gün şehit-\aralı geliyor \a. Çok kötü
ya. Hep re\ire gküyorum geldikleri zaman.
Ayaklan kopmuşaskerlerfaJan. Mayınadik-
kat etmiyorsunıız ağbi ya! Sonra arazide as-
oğlu eşşek?" diye bağınyordu. tki yıldır sa-
vaşıyordum, ama hiçbı'r askere böyle vurma-
mıştım. Ufak tefek enselerine şaplak atıyo-
rum. O da mahkemeye verilmekten çok, da-
yağı yeğleyenlere.
izim birlikte ayıptı böyle asker
dövmek. Tokadı, tekmeyi yi-
yen asker sendeliyor. ama o de-
vamediyordu. Sonundayorul-
du. Geldi yanıma orurdu. Küf-
redıyordu, "Bu o.. çocuklanna yüz verdin
mi astannı jsterler." Daha birkaç dakika ön-
cesıne kadar askerlerin bize verilmiş ema-
netler olduğunu söyleyen ilkokul arkada-
şım, gözlerimin önünde bir askeri iyice ben-
zetmışti.
Bu düşüncemin yüzüme aksettığini fark
etmışolacakki; "Ağbi, buyavşaklar benita-
nır, hem dövcrim hem severim ben" dedi.
Yorgundum. Banyo v e yeni çamaşır giymek
istiyordum. lzine gidecek sivil elbisem yok-
tu. Tekrar sordum: "Abicim ben izine ayrü-
dım, ama bu halde hiçbir yere gidemem. Din-
lenmem lazım. Duş aJmanı lazım. Bana oda
bulabilecek misüı? Boş oda >ok divorlar a-
ma kesin vardır. Sadece bu gecelik. Yann ilk
konvoyla gjdecem." Bunu tekrar istediğime
pışman oldum.
O
rduevi müdürü ile arası as-
lında çok ıyiymiş ama şimdi
ona bunu söyleyemezmiş.
Yanı ona bu tür istekleri çok
yapıyormuş, hatta iki gün ön-
ce bir arkadaşına bir oda bulmuş ama kre-
disi kalmamış artık. Kesin kabul etmezmiş
bu kez. Hem bu sıralar çok gebe kalmış mü-
düre. Müdür de bunu fırsat bilip sürekli ken-
disinden malzeme istiyormuş. Hem gerçek-
ten asker. "Boş oda yok" diyorsa kesin yok-
muş. Ama eğer bugün gitmek istersem, he-
likoptercılerle konuşabilirmiş.
Gideceğim yerde oda bulma umuduyla
kabul ettim. Birlikte kalktık. Bir yerlere te-
lefon etti. Yorgunluktan bayılmak üzerey-
dim. Az sonra bır helikopter gidecekti. Yer
ayarlamı ştı. Piste doğnı ^rürken konuşma-
ya devam ediyordu. Belindeki komando bı-
çağını Amerikalılardan almıştı. Tabancayı
da aptal bir korucuyu kazıklayarak dörtte
bir fiyatına kapatmıştı. Eğer istersem bana
da alabilirdi. Dağlan çok seviyordu. Hele
geceleri manzarasına doyum olmuyordu.
Civardaki karakollar basıldığı ya da tacize
uğradığı zaman ortalık tam bir panayır ala-
nına dönüyordu. Ama arazidekileri düşü-
nüp üzüldüğünü de ıtiraf etmeliydi. Yolun
yansına kadar gelipeliniuzattı. Ben nasılol-
sa pistin yenni biliyordum. İşi vardı. Kusu-
ra bakmamalıydım.
Bilinçsızce pıste doğru vürümeye başla-
dım. Uçuşun ıptal edildiğini öğrenince ca-
nım iyice sıkılmıştı. Yine geriye. orduevine
doğru yürümeye başladım. İlkokul arkada-
şımla karşılaşmamak için dua ediyordum.
Duam kabul oldu. Yan yolda, yine uzun sü-
re görmediğim bir başka arkadaşıma rastla-
dım. Okulda o kadar samimi değjldik. hat-
ta ilk anda adını bile unuttuğumu itiraf et-
meliyim. Ama, her iki devre arkadaşının
karşılaştığı anda olduğu gibi. birbirimize sa-
nldık. O gece onun misafiri oldum. Benim
söylememe fırsat kalmadan, "Terörist gibi
kokuyorsun!"diyerek, beni askerlere yap-
tırdığı arazi banyosuna götürdü. Kazanlann
altını ısıttırdı.
Sıcak suyla kendime gelirken, askerin bi-
ri içeriye bir torba uzattı. Torbanın içinden
iki çift temiz çamaşır. iki çift çorap. deodo-
rant. şampuan, ambalajı açılmamış diş ftr-
çası vemacunu, yine kutusunda bir topukta-
şı: bıçak, köpük ve hatta kan taşının bulun-
duğu yeni bir traş takımı. kolonya ve nere-
den bulduğunu anlayamadığım kokulu bir
sabun çıktı. Arkadaşım banyonun kapısın-
dan bağınyordu: "Bana bak, beş dakika için-
de pidelerimiz geliyor. Berberde hazır." Göz-
lenm dolmuştu. Yutkundum, gırtlağımı te-
mizleyerek: "Tamam tamam. hemen geliyo-
rum"dedım.
Şimdi genye bakıp, bu üç dostumu düşün-
düğümde kimın neyi hak edip, neyi hak et-
mediğıne bır türlü karar veremiyorum. Es-
ki banmdaki kız ve aynı gün karşılaştığım
iki arkadaşım da hiç çatışmaya girmemiş,
hiç operasyonaçıkmamışlardı. Dışan fırla-
mış bir uyluk kemiği gördüklerini sanmıyo-
rum.
Havada döne döne ilerleyen keleş mer-
mileri hıç onlara yönelmemişti. Birkaç sa-
nıye içine bin türlü duyguyu sığdırmak zo-
runda kaldıkJanna da inanmıyonım. Aynı
dünyada ama ayn dünyalarda yaşıyorduk.
Ben ise hâlâ eski dünyamı istıyorum. Yi-
ne eskisi gibi, gençlik ateşine kapılarak bir-
kaç onursuzun peşinden gitmek: eksik ve
yanlışlarla dolup taşarak Türkiye'yi kurtar-
mak istiyorum. Bilmemek. görmemek, duy-
mamak istiyorum. Bilginin ve tecrübenin
bu kadar acı verdiğini v e onlan taşımanın in-
sanı bu kadar yorduğunu ise yeni yeni fark
ediyorum. Bunu da başta kendime. sonra da
kımseye anlatamıyorum.
Yarın: İt
Eğitim Gönüllüleri Vakfı'ndan
müzikal
• İstanbul Haber Servisi - Türkıye Eğitim
Gönüllülen Vakfı'nca Fatıh Eğitim Parkfnda
düzenlenen Tıyatro Şenliğı sürüyor. Şenlik
çerçevesinde yann akşam saat 20.30'da Haldun
Dormen ve İstanbul Ünıversitesi Devlet
Konservatuvan Tıyatro Bölümü Oyunculan
tarafından "Dün Gece Yolda Giderken Çok
Komik Bir Şey Oldu" adlı müzikal sergilenecek.
İstanbul Radyosu'na atama
• İstanbul Haber Servisi - TRT İstanbul Radyosu
Müdürlüğü'ne Avhan Dınç atandı. 1938 yılında
Balıkesır'de doğan ve İstanbul Üniversıtesı tktisat
Fakültesı Gazetecilik Enstitüsü'nü bitiren Dinç,
1965 yılında İstanbul Radyosu'nda programcı
okrak göreve başladı. 1979'da Haber Müdür
Yardımcısı, 1984 yılında Haber Müdürü olan
Dinç, 1990 yılında İstanbul Televizyonu'na
denetçı olarak atandı. Dınç evlı ve 2 çocuk
babası.
Atılım toplatıldı
• İstanbul Haber Servisi - Atılım gazetesinin 2.
sayısı İstanbul DGM tarafından toplatıldı.
Toplatmaya gerekçe olarak "Banş Treni'\ "Kirli
Savaş Gerçeği Gizleniyor" ve "Gücümüzün ve
Olanaklanmızm Bilıncinde Olmak" başlıklı
yazılarda bölücülük yapıldığı öne sürüldü.
Atılım'dan yapılan açıklamda baskılar kınandı ve
kamuoyu duyarlı olmaya çağnldı.
İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'in gö-
revebaşjamasıv1akentgeneKndedenetim\euygu-
lamalanm sıklaşnran İstanbul polisinin operasyonlannda 3049 kişinin gözalüna alındığı bil-
dirildi. Emniyet Müdürü Özdemir'in "Huzur operasyonlan" adını verdiği çalışmalar çerçe-
\esinde N'arkotik Şube'ye bağlı polisler, önceki gece Ortaköv ve Beyoğiu sokaklanv la bu semt-
lerde bulunan bar, disko \e gece kulüplerinde denetim yapnlar. Yapılan aramalarda uyuştu-
rucu maddeye rastlanmazken polis sireni takılmış bir otomobille gezen 4 kişi gözalüna alın-
dı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan yazıh açıklamada, "Huzur operasyonu"nun
başladığı bir hafta içinde 199'u yabancı 3049 kişinin çeşitü nederüerle gözalüna alındığı bildi-
rildi. Asayiş uygulamalannda 4'ü ruhsaüı 39 tabanca, 6929 kaçak sigara, 318 şişe kaçak içki
bulundu. 3761 aracın kontrol, 237 sürücünün trafıkten men edildiği trafik denetmelerinde
ise toplam 14 mihar 489 miryon üra para cezası kesildi. (Fotoğraf: BERTAN AGANOĞLU)
Başkentte bircok ev ve işyeri sular altında kaldı
Ankara yanm saatte yağışa teslim
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ankara'da dün meydana gelen şiddet-
li yağış. Istanbul'da geçen hafta yaşa-
nan Alibeyköy manzaralannı hatırlat-
tı. Yaklaşık yanm saat süren sağanak
yağmur, 113 ev ve işyerini sular altın-
da bıraktı. Başkentte dün saat 14.30 sı-
ralannda başlayan ve bazı semtlerde
etkıli olan şiddetli yağış. kısa sürede
trafiği felç eni. Sel baskınlan özellik-
le Mamak ilçesinde yoğunlaştı. Anka-
ra Itfaiye Müdürü Faruk Kunıtuz. Ma-
Anadolu vefen lisesi kayıüarı başhyor
İstanbul Haber Servisi - Yüzbınlerce öğ-
renci ve velivi yakından ilgilendiren Ana-
dolu liseleri. fen liseleri ve Anadolu öğret-
men liselenne asil listeden girmeye hak ka-
zanan adaylann kayıtlan yann başhyor. 22
ağustosa kadar sürecek kayıtlanrı ardmdan
açık kalacak kontenjanlara 25-29 ağustos
tarihleri arasında Anadolu ve fen liselenn-
de ön kayıtla, Anadolu öğretmen liselenn-
de ise yedek listeden öğrenci alınacak.
Anadolu liselerinde ön kayıt listesine gi-
renlenn kesin kayıtlan 2-5 eyiül, fen lısele-
rinın kesin kayıtlan ile Anadolu öğretmen
liselerinin açık kontenjanlanna ön kayıtlar
1-5 eylül tanhleri arasında gerçekleştirile-
cek. Anadolu liselerinde açık kalacak kon-
tenjanlar okullarda ilan edilecek. Veliler.
öğrenci sayılannın yanı sıra en son kayde-
dılen öğrencınm puanı ve açık kontenjan-
lann yer alacağı bu listeleri 23 ağustosta
okullardan öğrenerek çocuklannın duru-
munu izleyecekler. .Anadolu liselerinde ön
kayıtlann son günü olan 29 ağustos günü sa-
at 17.30'da açık kalan kontenjanlar, 1 eylül
saat 17.30'da okullarda ilan edilecek. Fen li-
selerinde açık kalacak kontenjanlara 25-29
ağustos arasında ön kayıtla. 1 -5 eylül ara-
sında da kesin kayıtla öğrenci alınacak. Bu
okullarda açık kalan kontenjan sayısı ve ön
kayıt listesinde sırası gelenlerin kesin kayıt-
lan 8-10 eylül arasında yapılacak. Fen lise-
lerinde 10 eylül günü saat 17.30'a kadar
kaydı yapılan öğrenciler, açıkkontenjan sa-
yısı kadar öğrnci ile ön kayıt listesınden sı-
rası gelenlerin kesin kayıtlan da 11 -12 ey-
lül tarihlerinde gerçekleştirilecek.
mak'ta 60, Çankaya'a 37. Altındağ'da
17 ve Sincan'da 2 olmak üzere toplam
116 su baskjnı ihban aldıklannı söyle-
di. Kunıtuz, su boşaltma ve kurtarma
çalışmalannın aralıksız sürdürüldüğü-
nü, izindeki ve istirahatli olan bütün it-
faiye memurlannın görev
başına çağnldığmı bildirdi.
Sağanak yağış nedeniyle
kent merkezinde 60'a yakın
trafik kazası meydana gelir-
ken. bazı noktalarda da tra-
fiğin kilitlendığı görüldü.
Kent merkezinde meydana
gelen trafik kazalannda can
kaybı olmazken büyük mik-
tarda hasar meydana geldi.
Meteroloji yetkilileri. ya-
ğışlann hafta boyunca de-
vam etmesinin bekkndiğini
belirtıler.
Yetkililer, Karadeniz
üzerinden gelen yağışlı ha-
va kütlesinin Ankara ve
çevresinde yeni sel olay-
lannın yaşanmasına neden
olabileceğini kaydettiler.
DİNOZOR'LA RANDEVUNUZA GECİKMEYİN!
BAYİLERDE...