Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ
10 BIR KONU BIR KONUK
Büyükelçi Kostantin Zepos Türkiye ile Yunanistan arasındaki soruna kendi çözüm önerilerini anlattı
'Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz'
smş's-» Ikı
Düşman kardeşler Türkiye ile Yunanistan arasmda son zamanlarda bir
şeyler oluyor. Aradaki bulutlar yavaş yavaş dağılmaya yüz tutuyor gibi.
taraftan sivil toplum kuruluşlan kendi aralannda toplantılar yapıyor,
hükümetlerin ipoteği altmda kalmadan ikili sorunlanna karşılıklı çözüm arayışı içine
giriyorlar. Bu arada kalıcı bir iletişim kurulması ve yakınlaşma olabilmesi çalışmalanna
her iki taraftan da yeni sivil toplum kuruluşlan katılıyor. Bunlara bir örnek kısa süre
önce Atina'da kurulan "Akıl ve Mantık Cephesi". Bu kuruluşu oluşturanlar bazı eski
Yunanlı politikaılar. diplomatlar, akademisyenler, yazarlar ve gazeteciler. Türklerle
diyalog arayışı içindeler. "Akıl ve Mantık Cephesi"nin kurucu üyelerinden birisi de,
Türkiye'yle Yunanistan'ı 1987 Martı'nda savaşın eşiğine getiren Kuzey Ege Petrolleri
krizi sırasında Atina'da Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olan ve krizin aşağı
çekilmesinde baş rollerden birini oynayan Büyükelçi Konstantin Zepos. Büyükelçi,
geçen hafta içinde Istanbul'a geldi ve bizimle görüştü; iki ülke arasındaki soruna nasıl
yaklaştığını, kendi çözüm önerilerini ve algılamalannı anlattı.
SÖYLEŞİ LEYU\ TAVŞANOĞLU
htanbul'a bu ziyaretinizin amacını bize
anlatır mısınız, Sayın Büyükelçi?
- Bu. Istanbul'a bu yıl içinde yaptığım üçüncü
ziyaret. Önce, haziran başında Abdi Ipekçi Ödül
Töreni. daha sonra da Fener Rum Ortodoks Patri-
ği'yle bir görüşme için buradaydım. Patrik, bildi-
ğiniz gibi Karadeniz'in kurtanlması amacıyla ulus-
lararası bir çevTe konferansının düzenlenmesine
önayak olan kişidir. Bu kez ise Türkiye'de edindi-
ğım eskı ve yenı dostlanmın teşvikıyle burada bu-
lunuyorum. Beni tstanbul'da sık sık görmek iste-
meleri. beni hem çok memnun ediyor hem de be-
ni onurlandınyor. Onlarla, Yunanistan'da oluştur-
duğumuz "AkilveMantık Cephesi" adlı kuruluşun
etkınhklenni görüşmeyı amaçlıyorum. Bu kurulu-
şun hedefi. Yunanistan'da gıttıkçe artan sayıda ki-
şınin Türk dostlanyla daha venmli ve kalıcı ilişki-
ler kurma ısteğıni gerçekleştırmek.
Bu kuruluşun içinde olan bizler, iki toplumun
birbinyle iletişimi olmadığını hissediyoruz. Olke-
lerimizin arasındaki ilişkileri çevreleyen sorunla-
ra karşın. gittıkçe artan sayıda turist Istanbul ve Iz-
mir gibi kentlere geliyorlar, ama toplumlanmızın
arasında daha derin bir iletişim yok.
Ne yazık ki Türkıye'yle Yunanistan arasında,
Yunanistan'in öbür A\Tupa ülkeleriyle olduğu gi-
bi bir politık iklım yok. Ama somut olarak söyle-
mek gerekirse daha uzun ya da daha kısa süreli te-
maslar yapma olanakları da bulunuyor. Örneğin
Ege adalanyla Türkiye kıyılannda yaşayan halk-
lar arasında bellı bir temas var. Üstelik küçük çap-
ta da olsa tıcan ılışkılenni sürdürüyorlar.
Öte vandan akademısyenlerimiz arada bir top-
lantılar için bıraraya geliyorlar. Bütün bunlara kar-
şın bu iletişim yeterli değil. Toplumlanmızın da-
ha derinine bir iletişim kurmalan gerekli. Biz "Akıl
ve Mantık Cephesi"' olarak bu engeli aşmaya çalı-
şıyoruz. Bu amaçla da yan kalıcı bir düzeyde bir
diyalog temelı oluşturmayı hedefliyoruz. Ama bu
dıyalogda yer alacak kışılenn 1yi niyet sahıbi ol-
malan dışmda ılışkılerimızin tarihi. askeri ve tek-
nık yanlannı da çok ıyi bilmeleri gerekli.
Bu harekete gıttikçe daha çok sayıda katılım var.
Hareketımiz. ılû hükümetın temaslan dışında halk-
larımız arasında daha kalıcı bir iletişim kurulma-
sına, bu diyalogdan çıkacak sonucun da gazeteci-
ler tarafindan çok dıkkatle izlenmesıne çalışıyor.
Böylece olumlu bir ortam yaratılabılir.
Basının. gerek Türkiye gerekse Yunanistan'da
muazzam bir gücü var. tki taraftan akıllı ve bilgili
ınsanlann bir araya gelıp bir şeyler yapmaya çalış-
tıkları her iki toplum tarafindan duyulursa o zaman
daha kalıcı ve derin iletişim bağlar ıkurulabilir.
^ ^ ^ ^ Siz bununla iki taraf arasında bir diya-
log kurulması için mi bu diyalogu başlatmayı
amaçlıyorsunuz?
- Evet. Bu çok yararlı olacak. Çünkü iki ülke ara-
sındaki ilişkiler çok kötü. Bu ılişkiler günün binn-
de çok tehlikeli bir noktaya da gelebilir.
Burada söylemek ıstedığim başka bir şey var. Bu
çerçev e diyalog sadece diplomatlardan oluşmama-
lı. Çünkü diplomatlar halklann. uluslann tek tem-
silcilen değıl. Bilgi birikimli. yaşamda geniş de-
neyimler elde etmış kişiler, Yaşar Kemal gibi de-
ğerli ve tanınmış yazarlar da bu diyaloga katılma-
lı. Buna göre edebiyat dilinı gelıştıren kişiler tan-
hi koşullan anlatabilecek yenı bir dıl üretebilirler.
Çünkü yenı bir dil gereksiniyoruz. Yani bu kışiler
bana. "Sayın Zepos, siz artık devresini doldurmuş,
eski kafaiı bir büyükelçisiniz. Konuşurken bu de-
yimleri kuilanmaktan vazgeçin" diyebilmeliler.
İstanbul'daki bu son ziyaretim sırasında dostla-
rımla yaptığım temaslarda bu diyalogu nasıl kura-
cağımızı belirleyeceğimızı umuyorum.
^ ^ ^ H Türkiye 'de, kimi çevreler Yunanistan 'ın
Ege 'yibir Yunan gölü olarak kabulettiği kanısın-
dalar. Sizce bu kanı nasıl oluştu?
- Bence. çözülmesi gereken gerçek sorunlardan
bın her iki tarafta da var olan yanlış kanılan dü-
zeltmektır. Ege'nın bir Yunan gölü olduğunu dü-
şünen Yunanlılar bulunduğunu yadsımıyorum. Oy-
sa, biliyorsunuz Yunanlılann bir deniz ticaret geç-
mişi vardır ve açık deniz ilkesine inanırlar.
Işin başka bir boyutu da var. Ben de açık deniz-
lere ve uluslararası sulardan serbest geçişe inanan
bir kişiyim. Ama aynı zamanda Ege'de pek çok iri-
li ufaklı Yunan adâsı bulunduğu gerçeğini de göz
ardı edemem. Bunlar, bir adalar kompleksini oluş-
turuyor ve bu kompleks Yunan anakarasından ay-
n tutulamaz. Bir üçüncü taraf bütün bu komplek-
se bakarak Yunanlılann bu coğrafi bölgeyi kendi-
lerine ait bir göl olarak kabul ettikleri fikrine ka-
pılabilir. Bunu üzülerek söylemek zorundayım, a-
ma bence bu yanlış kanı 1920'lerin başında Ana-
dolu'da meydana gelen olaylann Türkler'de yarat-
tığı tarihsel bilinçten kaynaklanıyor. Türkler, bir
Yunan saldırganlığıyla kuşatılmışlık duygusuna
kapılabiliyorlar. 1920 olaylan, Balkan Savaşlan ve
Birinci Dünya Savaşı'nrn bir sonucuydu. Bence
Türklerdeki kam, hâlâ Barı'dan. Yunanistan'dan bir
tehdit gelebıleceği düşüncesınden kaynaklanıyor.
Bu kanı da tümüyle yanlış. Bu konunun aynntıla-
nna gırebılirim, daha pey çok şey söyleyebilinm.
Ama son birkaç on yıldır Yunanistan'ın yüzünü Ba-
tı'ya çevirdiğı çok açık bir biçimde görülebilir. Yu-
nanlılann çıkarlan Batı Avrupa'da, Batı Avrupa'nm
büyük ekonomik merkezlerindedir. Evet, Yunanis-
tan'ın, doğusundakı bölgeyle yakın kültürel bağ-
lan var. Ama 1920'lerden beri de gözlerini Batı'ya
çevirmiş durumda. Burada, aşın milliyetçilerin,
Türkiye'nin Yunanistan'ın saldırgan politikasıyla
kuşatıldığı yolundaki bazı demeçlerine karşı suç-
layıcı konuşmak istemiyorum. Ama bu tür demeç-
ler hiçbir temele dayanmamaktadır, bu sözler tü-
müyle asılsızdır ve bu konuda da daha fazla bir şey
söylemek istemiyorum.
KONSTANTİN
ZEPOS
1931, Atina doğnmlu. Yükseköğrenimini
Grenoble ve Atina üniversiteleri hukuk
fakültelerinde tamamladı. Yunan
Dışişleri Bakanlığı 'na 1958'degirdi.
1960-63 yıllarında Kıbrıs'taki Yunan
Büyükelçiliği nde kâtip olarak çalıştı.
Daha sonra dörl yıl süreyle Londra
Büyükelçiliği 'nde görevyaptı. 1977-81
arası Dublin Büyükelçisi oldu. Atina 'da
merkeze dönünce Kıbrıs ve Türkiye
Dairesi başkanlıkları da dahil çeşitli
önemli görevler üstlendi. Türkiye ile
Yunanistan arasındapatlak veren 1987
Ege krizi sırasında müsteşar
yardımcısıydı. 1987-90 arası
Yunanistan 'ın BM Daimi Temsilciliği
görevini yürüttü. 1990'da Dışişleri 'nden
istifa etti. 1991 de, Sol tttifak Partisi 'ne
kadıldı. 1995-96 arası AB 'nin Bosna-
Hersek 'teki Ombudsman 7 oldu.
yısıyla bu bildiri özlü bir anlaşma değil. Ama iliş-
kilerin, bulundukları çıkmazdan kurtulmalarını
sağlayacak bir çerçeve oluşturuyor.
Türk tarafinın. bir aralık sorunu askeri hareket-
le çözme düşüncelenni dile getiren bir dizi açıkla-
malanna değinmek de istıyorum. Bakın, TB-
MM'den,"Yunanistan karasulannı 12 mikcıkanr-
sa bu, Türkiye tarafindan savaş nedeni (casus bel-
li) kabul edilir" bıçiminde bir karar da çıkmıştı. Bu
da, gayet resmi biçimde, ülkelerimız arasında bir
savaş patlak verebileceği gerçeğini ortaya çıkan-
yordu.
Geçmişte de iki ülke arasında bir çatışma, bir
>ürtüşme olabileceği yolunda sözler söylenmiş,
demeçler verilmişti. Ama bir ülkenin parlamento-
su bu yolda bir karar aldığı ve bu karara "casus bel-
li" deyimini de eklediği zaman durum çok ciddi-
yet kazanır. Istersenız ortak bıldinye dönelim. Bu
bir banş ve dostluk antlaşması değıldir. Ama her
iki tarafin da ımzaladığı. iki ülke arasmda var olan
sorunlara banşçı yollardan çözüm arama isteğini
dile getiren bir ortak bildiri var. Bildıriye imza atan
taraflardan binsının. uzun yıllardır Türk-Yunan
ilişkilenyle çok yakından ılgılenmış olan Türkiye
Cumhurbaşkanı Demirel olması da bu bildirinın
anlam ve önemını arttınyor. Sayın Demırel'in, o
zaman Yunanistan Başbakanı olan Konstantin Ka-
ramanlis'le 1975'teBrükserdekıtasahanlığısoru-
nuyla ilgilı benzer bir konuşma yapuğını hatırhyo-
nım. Sayın Demirel 'in, Madnd'de Yunanistan Baş-
bakanı Simitis'le konuşan kişı olması bızim için bü-
yük şans.
^ ^ ^ H Peki, bu görüşmenin ABD'nin önayak
olmasıyla yapılmasını nasıl değerlendiriyorsu-
nuz?
- Burada. Türk ve Yunan diplomatlannın gende
kaldıklannı itiraf etmemiz lazım. Amerikalılar. çok
daha serinkanlı bir biçimde beceriyle ve hızlı ça-
lıştılar. Gazetelerde, her şey in Amerikalılar tarafin-
dan yapıldığı haberlerine de çok fazla prim vermi-
yorum. Tabiı kı Türkler ve Yunanlılann da bir ça-
lışması vardı. Ama iki tarafın da Dışişleri bakan-
lan bu konuda kendilerıne göre nedenlerden bir
açıklama yapmadılar. Ben de bir zamanlar dıplo-
matik camıada olduğum için bazen belli konular-
da açıklama yapılmamasının tercıh edilebilir bir
durum olduğunu biliyorum. Her neyse, sonuçlan-
nı memnunlukla karşıladım. Yenı oluşan koşullar,
yüzde yüz olmasa bıle TBMM'nin aldığı sav aş ne-
denı karannın yarattığı olumsuz yansımalan orta-
dan kaldırdı. Bu ortak bıldınnın, siyasi bir açıkla-
ma olarak değeri vardır ve bir taahhüdü göster-
mektedir.
Ama siz Yunanistan 'da bazı aşırı milli-
yetçilerin Ege 'yi bir Yunan gölü olarakgördükle-
rini kabul etdniz...
- Tabii. Bunlar var. Amamarjinaller. Megali Idea
güdenler hâlâ var. Bu deyimi kullandım. çünkü
belli bir Türk propagandasında da deyim Yunanis-
tan'da kullanıldığından daha fazla burada kullanı-
lıyor. Dolayısıyla, bu yanlış kamnın kesinlıkle or-
tadan kalkması ve yerim dostça, mantıklı, bilgi bi-
rikimine dayanan bir diyaloga btrakması gerekir.
Bu diyalogu da yeni bir dil kullanarak bırbirleriy-
le konuşabılen kişiler yürütmelidirler.
^^^•ü Cumhurbaşkanı Demirel ve Yunanistan
Başbakanı Simitis arasında Madrid'deki görüş-
meyi ve imzalanan ortak bildiriyi nasıl değerlen-
diriyorsunuz? Bir de bu görüşmenin ABD'nin
önayak olmasıylayapüması konusunda ne düşü-
nüyorsunuz?
- Bence bu görüşmeden çıkan sonuç çok iyiydi.
Dıştan, bu ortak bildiriyi açıkça eleştirenler bile,
bence içten ıçe bunu memnunlukla karşıladılar. Bi-
liyorsunuz. bir yıldan fazla bir zaman önce ıkı ül-
ke arasında Kardak krizi patlak verdı. Bu krizden
sonra olanlar da hâlâ akıllarda. Bence her iki taraf-
ta da bu gelışme memnunlukla karşılandı. Yunan-
lılann büyük çoğunluğu gerçekten bu gelışmeden
memnun. Bu bildiri, aynntıya girmeden bildık, ya-
lın ılkelerden oluşan bir çerçeve oluşturdu. Dola-
Türkiye, iki ülke arasında bir dizigüven
arttırtcı önlemin birparçası olarakgeçen ayikiay
süreyle Ege 'deki askeri tatbikatlara ara verdiğini
açıkladıktan sonra Yunanistan da benzer bir ka-
rar aldu Siz iki ülkenin bu kararlanna sadık ka-
lacaklannı düşünüyor musunuz?
- Bu kararlanna sadık kalacaklannı umuyorum,
hatta bundan eminim. Şimdi. burada yasalara da-
yanarakbir teknokrat olarak konuşmak ıstiyorum.
1988'de. Yunanistan Dışişleri Bakanı KaroJos
Papulyas'la o zamankı Dışişleri Bakanınız olan
Mesut Yılmaz arasında imzalanan protokolü hatır-
latmak istiyorum. O protokolde Ege üzenndeki
uçuşlann koşullan belirlenirken Ege üzerinde
'Kıbrıs sorunu Avrupa dışında çözülemez
9
^ ^ ^ ^ 1 Peki, Türkiye ile Yunanistan
arasında süreklilikgösteren bir yakınlaş-
ma için nasıl bir yol izlenmeli sizce? flk
adım olarak teknik konular ve ayrıntılar
mı görüşülmeli, yoksa daha çok kültürel
ve eğitimsel konulara mı odaklaşûmalı?
- Devlet yetkilileri. diplomatlar ellerin-
deki dosyalardran yola çıkarlar, çok fazla
aynntılara inmezler. Ama özel kişiler. bir
masa çevresinde bir araya geldikleri za-
man işin daha çok derinine inebilir, aynn-
tılara gırebılırler. Bırbirımize dürüstçe ve
açıkça, "Sorunun kökü nedir" diye sora-
bilmelıyiz. sorun aslında toplumsal ku-
rumlanmızdan, olabildiği kadar var olan
özgürlüklerimizden de kaynaklanıyor.
• • • • Kıbrıs sorununa bulunacak ka-
lıcı bir çözümün Türkiye'yle Yunanistan
arasındaki ilişkileri yumuşatacağını dü-
şünüyor musunuz? Ya da Kıbrıs 'ta kalıcı
bir çözüm bulunabilir mi?
- Türkiye'nin günün birinde AB'ye ka-
tılması konusunda kesinlıkle olumlu bir
perspektif bulunuyor. AB'nin kendisi ta-
rafından açıklanan nedenler yüzünden
Türkiye şimdilik AB dışında kalıyor. Bu
nedenler sadece Yunanistan ve Kıbns de-
ğil. Türkiye'nin kendi iç sorunlan var. Ba-
kın, Yunanistan'da yaşayan önemli bir
Müslüman Türk topluluk var. Bunlar şu
anda AB vatandaşı. Peki, Kıbns'taki Türk
toplumu da aynı biçimde AB üyeliğinin
yararlanna sahip olsa fena mı olur? Kıb-
ns'ın üyeliği Türkiye'nin kaderine mi bağ-
lanmalı? Kıbns, Türkiye AB üyesi olana
kadar üyelik için beklemek zorunda mı
kalmalı? Türkiye'deki yetkililerbunu gör-
müyorlar mı?
Konuya bu açıdan girdim, çünkü Kıbns
sorununun çözümünün yararlanndan ada-
daki iki toplum ancak Avrupa nedeniyle
faydalanabilirler. Aksi halde bir çözüm
olamaz. Bir çözüm için demin sözünü et-
tiğim Avrupa ilkeleri çok önemli.
Türkiye büyük bir ülke. Tarihsel, coğ-
rafi açıdan, AB'ye katılmak için hem ken-
disi hem de Avrupa için muazzam bir adım
atmak zorundadır. Burada Kıbns, iki top-
lumlu. iki bölgeli bır fedarasyonun sınan-
masma yardımcı olabilir.
^ • ^ H Ama burada ikitoplumun tama-
mıyla eşit haklara sahip olmaları gereği
de var...
- Tabii ki. Ama taraflardan birisi Kıbns
Türk toplumunun AB'ye girmesine karşı
çıkar ya da engellerse hiçbir sonuca van-
lamaz. AB üyeliğinin yararlannın yanın-
da Türk toplumunun üyeliği Türkiye'nin
kendisi için bir güvenlik sistemi de sağla-
yacaktır. Burada güvenlik derken askeri
güvenliği kastetmiyorum. O ayn konu.
Kıbns'taki askerler tabii ki çekilmelidir.
Ama ben tekrar ediyorum, Kıbns sorunu-
nun Avrupa dışında çözülmeyeceğine ina-
nıyorum.
^ ^ ^ H Yani önce AB üyeliği, sonra çö-
züm mü demek istiyorsunuz?
- Hayır, ıkisı paralel olmalı. Ben size
Kıbns sorununa bir çözüm bulunmasını
nasıl algıladığımı anlatmaya çalışıyorum.
Bu, Kıbns Türk toplumunun yaranna ola-
caktır. Burada, bu fikre karşı çıkan tek
Kıbnsh Türk Sayın Denktaş'tır.
Kıbns'a, çokuluslu bır asken güç yer-
leştirilmesi düşüncesi olduğunu biliyorsu-
nuz. Ben 20 ay Bosna'da kaldığım için na-
sıl sonuç verdiğini biliyorum.
Böyle çokuluslu bir güçte tabii ki Türk-
ler ve Rumlar da olacaktır. Böylece karşı-
lıklı kuşkular ortadan kaldınlabilecektir.
Emin olun, Kıbns'ta iki toplumun birbir-
lerine karşı duyduklan kuşku Bosna'da
toplumlann birbirlerine karşı duydukJa-
nndan çok daha az.
Zaman. yaralan iyileştırir. Kıbns'ta 23
yıl geçti. Yaralar iyileşti. öyle ki artık iki
toplumdan gruplar. sık sık Yeşil Hat üze-
rinde bir araya gelebıliyor. karşılıklı görü-
şebiliyorlar. Kısa bir süre önce Kıbns'tay-
dım. Kıbnsh Türk siyaset adamlanyla gö-
rüşme olanağını buldum. Avrupa'ya gayet
olumlu bakıyorlar. Kendilerini tamamıyla
Kıbnsh olarak görüyorlar.
Dediğimgibi, Kıbns'a kalıcı bir çözüm
sadece Avrupa çerçevesinde bulunabilir.
Bazı Türk politikacılar, Kıbns'ın AB'ye
üyeliğinin, Güney'in Yunanistan'a bağla-
yacağı gibi demeçler vermekten vazgeç-
meliler.
Bu tümüyle yanlış bir algılama. Bu. bir
çözümü engelliyor.
Son olarak şunu söylemek istiyorum:
Bır süre önce Avrupalı Hıristiyan De-
mokratlar'm birtoplantısında Türkiye'nin
AvTupa içinde hiçbir yeri oimadığı görüşü
dile getirildiği zaman Yunanistan Dışiş-
leri Bakanı Pangalos sert bir çıkış yaptı.
"Türkiye, AB içinde kendi yerini er geç
bulmahdır ve bulacakür da" dedı. Bu, ay-
nı zamanda pek çok sayıda Yunanlının
görüşünü de yansıtıyor. Bu noktada her i-
ki ulus ve her iki halk pek çok şey yapa-
bılir.
uçaklann manevTalanna iki ay süreyle, temmuz ve
ağustos aylannda ara verilmesi karan yer almıştı.
Ama neredeyse 10 yıldır bu protokol koşuluna
uyulduğunu sanmıyorum. Türk uçaklan, söz ko-
nusu aylarda da Ege hava sahası ve FIR hattı için-
de uçmaya devam ederek protokol koşullanna uy-
gun davTanmadılar.
Ama ondan sonra NATO çerçevesinde bırtakım
inisiyatiflerin olması yararlı oldu. Bugün gördüğü-
nüz gibi sorun, Yunanistan'ın bu karara uyup uy-
mayacağı değil. Bunu kanıtlayamam, ama Ege ha-
va sahası çeşitli biçimlerde ve defalarca ihlal edıl-
miştir. Bu da Yunanistan'da çok ciddi kaygılara y-
ol açmıştır.
Türkiye, Yunanistan 'dan çok daha büyük bir ül-
kedir ve bu tür ihlaller tabii ki hedefiediğimiz yön-
lerle uyuşmuyor. Yunanistan'da sade vatandaş, Ege
üzennde bu genç pilotlann çeşitli akrobasi göste-
rileri yaptıklannın bilinci içinde çok ciddi kaygı-
lar duyuyor. Ben de bu duygulan burada yansıtma-
ya çalışıyorum. Bu sade vatandaş 1CAO kurallan-
nı, FIR hattım ya da hava koridorunun anlamını.
ne ışe yaradığını bilmez. Bildiğı şey hava sahası-
nın ihlal edildiği. bu ihlallere karşılık venldiği ve
bu uçaklann tehlikeli birer aygıt haline geldıkleri-
dir. tki ülkenin de bu saçmalığa son vererek bütün
uluslararası hava taşımacılığı kurallanna uymala-
nnı dilıyorum. Bütün mesele karada olduğu gibi
hava trafiğinin yönetilmesi. Ege'deki Yunan ada-
lan üzerinde de bu trafiği kontrol eden Yunan Si-
vil Havacılık Dairesi Başkanlığı. Türk karasulan
ve topraklan üzenndeki kontrol da tabii ki Türk ha-
va trafiğine ait. Orada bir sorun olmaması gerekir-
ken bir sorun yaratılmıştır ve Yunanistan'da biz
buna "saldırganhk gösterisi" diyoruz. Itıraf etme-
liyim ki bu benim de kullanmadığım bir deyim de-
ğil. Şimdi, bana, aynı kaygılarunı daha az saldır-
gan bır dille anlatmama yardımcı olacak yeni bir
dilı bana öğretecek bir edebiyatçıya ıhtiyacım var.
••••i Yunanistan Türkiye'nin savaş nedeni
kabuledeceğinibile büe neden karasulannı 12 mi-
le çıkarmakta israr ediyor?
- Sorunuz, hem siyasi hem ahlaki bakımdan bir
çelişkiyi yansıtıyor Bir ülke, kendisine uluslara-
rası yasalann verdiği bir hakkı kullanmak istedi-
ğinde nasıl savaşla tehdit edilebilir? Ben bu zihni-
yeti anlamıyorum. Sade bir vatandaş olarak. büyük
bir ülke olan Türkiye'nin Yunanistan'la diyalogu
tercih etme yerine savaş tehdidinde bulunması be-
ni şaşırtıyor. Oysa böyle bır diyalogda iki ülke ara-
sındaki sorunlar teknik ve yasal yönleriyle ele alı-
nacak ve taraflann çıkarlanna en uygun biçimde
çözüme bağlanabilecektır.
Yasalann öngürdüğünün savaşla halledilmesi
kavTamını reddediyorum. Bır anlaşmazlık, bir tar-
tışma varsa bu her zaman Uluslararası Adalet Di-
vanı'nagötürülebilir; böylece sorunlar uluslarara-
sı bir mahkemede tartışılır. Sonunda da mantıklı bir
çözüme vanlır. Son bir buçuk yıldır konuyla ilgili
olarak Yunan ve Türk basınınm başlıklannda yer
alan tartışmalı söylemlen kullanmak da istemiyo-
Yani sizce Yunanistan bütün bu geliş-
melerde çok mu masum?
- Yunanistan'ın ülkenıze karşı hiçbir zaman sal-
dırgan bır tutumu olmamıştır. Aynca şunu da be-
lirteyim:
Ben ülkemde askerler tarafindan pek de sevilme-
yen bir diplomat olmama karşın '80'li yıllarda ilk
kez Yunan Savımma Bakanlığı ve Genelkurmay
Karargâhı'nın bulunduğu Pentagon'a çağnlmış-
tım. İlk kez Yunan Dışışlen 'nden bir diplomat Pen-
tagon'a çağnlıyordu, görüş alışverişı için...
Bu, 1987 Marü'nda mı olmuştu?
- 80'li yıllarda olmuştu. Askeri sırlan bilmekle
övünmek istemiyorum. Aslında sır da yok. Hepsi
tek tek ortaya çıkıyor. Size diplomatik görevlerim-
den algıladıklanmı anlatmanm dışında hiçbir şeyi
ispat edemem. hiç kuşkusuz. Ben hiçbir zaman
bağnaz, katı bir diplomat olmadım.
Yunanlılar, Türkiye'nin saldırgan davTanışlannı
somut biçimde kanıtladıklan görüşündeler. Buna
örnek olarak Yunanistan'ın bazı bölgelerinin ege-
menlik haklan ve toprak bütünlüğünün tartışmaz
olduğu yolundaki demeçleri gösterebilirim. Bu,
sadece Kardak'la ilgili olarak değil, Girit açıkla-
nndakı Gavdos adacığı olayında da ortaya çılcmış-
tır. Ama Gırit'in güneybatısına düşen Gavdos ada-
sırun aidiyetinin tartışıhnası ülkelenmiz arasında-
ki ilişkilerin gerçekten berbet olduğunu bana dü-
şündürüyor. Bu da. akıllı, mantıklı, birbırine güve-
nen ve iyi komşu olarak yan yana yaşamak ısteyen
kişiler arasında konuşulmalı ve düzeldilmelidir.
^ ^ ^ ^ B Son zamanlarda Türkiye'yle Yunanis-
tan arasında yavaş yavaş daha olumlu bir atmos-
fer doğmaya başladı. Sizce, iki taraftan sivil top-
lum kuruluşlannın, aralanndaki diyalogu güç-
lendirmeleri bu atmosferin daha da düzelmesine
yardımcı olabilir mi?
- Hıç kuşkusuz. Siz burada hükümetler dışı, res-
mi olmayan bir diyalogdan söz ediyorsunuz. Böy-
le bir diyalog, sağlam, kalıcı bir iletişim sağlaya-
bilir. Bu da her iki ülke hükümetinin siyasetlerini
çeşitlendirebilir. hükümetleri zorlayabilir ve resmi
ılişkılennde daha üretken olmalan konusunda et-
kileyebilir. Böyle bır diyalog hangi ılkelere dayan-
dınlmalıdır sorusu gündeme gelebilir. Burada Av-
rupa devreye girer. Avrupa, demokrasiye, yasala-
nn geçerliliğine, insan haklanna hizmet eden ku-
rumsal bir sistemdır. Demokrasi, bütün yurttaşla-
nn günlük yaşamlannı etkileyen bütünlük içinde
bir kurallar sistemidir. Bu, AB'nin başlıca yarar-
lanndan birisidir. Böyle bir çerçevede oluşacak
Türk-Yunan diyalogu Türkiye'nin Avrupa'ya da
daha yakmlaşmasuu sağlayacaktır. Bu bızim hede-
fimizdir ve gerçekten Yunanistan'ın konuya bakı-
şıdır. Bu nedenle Türkiye'nin AB üyeliğini ya da
Türkiye'nin AB'ye yakınlaşmasını en çok destek-
leyen Avrupa ülkesi de bızız. Çünkü Türkiye Av-
rupa'ya yakınlaşırsa iki ülke arasındaki sorunlar
kendiliğinden çözülür. Türkiye'nin siyasi tarihi,
Yunanistan'ınki ya da öbür Avrupa ülkelerinkin-
den daha farklı. Hiçbir ülke mükemmel değil. Her
siyasi sistemin aksaklıklan var. Bu ilkeler bizı yön-
lendümeli. Yunanistan, Türkiye'nin, AB'nin özgür
toplum, birey haklanna saygı kurallanna yakınlaş-
masını istivor.