Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 1997 CUMA
HABERLER
Poliste
açığa almalar
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Ankara'daki
şeriatçı göstende polisin
basına saldırması nedeniyle
bazı emniyet müdür
yardımcılannın da ifadesi
alınıyor. Alınan bilgiye
göre, gazeteci dövülmesi
olayının ardından Ankara
Emniyet Müdürü Mehmet
Cebe'nin talimatıyla
oluşturulan özel ekip,
çalışmalannı sürdûrüyor.
Çalışmalar sonucu, gazeteci
dövme olayına kanştığı
belirlenen Çevik Kuvvet
Şube Müdürlüğü'nde
görevli polis memuru Latif
Önal da dün açığa alındı.
Mezarcı
hakkında dava
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı,
REFAHYOL iktidan
döneminde hükümetin
manevi kişiliğini tahkir ve
tezyıf ettiği gerekçesiyle,
eski bağımsız İstanbul
Milletvekili Hasan Mezarcı
hakkında dava açtı.
Atatürk'e hakaretten
mahkûm olan Mezarcı,
Adalet Bakanlığı'na
dilekçe göndererek
cezaevinde aşın dinci
örgütlerin baskı ve tehdidi
altında bulunduğunu,
cezaevlerindeki tûm hukuk
dışı uygulamalann
sorumlusunun dönemin
Başbakanı Erbakan ile
Adalet Bakanı Kazan
olduğunu bildirmişti.
Sıvas katliamı
davası bugün
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Sıvas'ta 37
kişinin ölümüyle
sonuçlanan katiıamla ilgili
davanın. Yargıtay'ın bozma
karanndan sonraki
duruşmasına bugün devam
edilecek. Ankara l No'lu
DGM'de yapılacak olan
duruşmada müdahıl
avukatlar eski TBB
Başkanı CHP Ankara
Milletvekili Önder Sav, eski
Ankara Barosu başkanlan
Erdal Merdol, Tuncay
Alemdaroğlu. eski ÇHD
Başkanı Şenal Sanhan ve
dernek üyeleri ile çok
sayıda avukat, esasa ilişkin
savunma yapacaklar. Geçen
duruşmada esas hakkındaki
mütalaasını bildiren savcı,
Yargıtay 9. Ceza
Dairesi'nin bozma karanna
uyulmasını istemişti.
İnsan hakları
çalışması
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başkanlığını
insan haklanndan sorumlu
Devlet Bakanı Hikmet
Sami Türk'ün yaptığı Insan
Haklan Koordinasyon
Kurulu toplandı. Alınan
bilgilere göre kurulda,
insan haklannın
düzeltılmesine ilişkin
olarak bakanhkiann
hazırladıklan raporlar ele
alındı. Kurul, hükümetin
insan haklan konusunda
yapacağı iyileştirmelerle
ilgıli olarak her hafta
toplanacak.
İran radyosunun
kışkırtması
• DİYARBAKJR (UBA) -
Zorunlu eğitimin 8 yıla
çıkanlmasıyla ilgili
Bakanlar Kurulu karanna
yönelik eleştirel
yorumlanm sürdüren
Tairan Radyosu. "Karann
ke^nleşmesi halinde
Türkiye'deki
Mûslümanlann gösterileri
çanşmalara dönebilir"
idaasında bulundu. Radyo,
"Türkiyeli Mûslümanlann,
hûiümetin tslama yönelik,
özellikle de imam-hatip
lis«lerinin kapatılmasına
iliddn itirazlannın giderek
bü'üdüğünü" de savundu
Başbakan Yılmaz, ilahiyat fakültesi dekanlan ve öğretim üyelerinin görüşlerini aldı
Kesintisiz 8 yd zirvesiEMİNE KAPLAN / EBRU TOKTAR
ANKARA-Başbakan MesutYılmaz, te-
mel eğitimin 8 yıla çıkanlmasına ilişkin
yasa tasansı konusunda ilahiyat fakültesi
dekanlan ve öğretim üyelerininin görüşü-
nü aldı. Toplantıda ağırlıklı olarak tasan-
nm isteğe bağlı din eğitiminin Diyanet Iş-
leri Başkanlığı'na bırakjlmasını öngören
4. maddesi görüşülürken Diyanet tarafın-
dan açılacak Kuran kurslannın ilahiyat fa-
kültelerinden mezun olan pedagojik for-
masyona sahip öğretmenlerce verilmesi ge-
rektiği görüşü ağırlık kazandı.
Başbakan Mesut Yılmaz, önceki gün ila-
hiyat fakültesi dekanlan ve öğretim üyele-
ri, bazı rektör, bakan ve milletvekillerine
yemek verdi. Toplantıda, 8 yıllık kesintisiz
temel eğitim yasa tasansının. Kuran kurs-
lan ve hafızlık eğitiminin Diyanet tarafin-
dan düzenlenmesini öngören 4. maddesi
üzerinde ağırlıklı olarak duruldu.
Uzmanlann yeniden bir araya gelme ka-
ran aldığı toplantıda, Diyanet Işleri Baş-
kanlığı'nca açılacak kurslarda kaliteye
önem verilerek doğru din bilgisinin veril-
• Toplantıda Kuran kurslannın ilahiyat fakültesi çıkışlı pedagojik
formasyonu olan öğretmenlerce verilmesi, Diyanet'in" yeniden
yapılandınlması, Kuran kurslannda verilecek eğitimin, dinin özüne
uygun olması ve Kuranıkerim'in Türkçe anlamının da öğretilmesi
kararlaştınldı.
mesi gerektiği kaydedildi.
Başbakan Yılmaz, yasa tasansının bir
çerçeve olduğunu, zorunlu din eğitiminin
sınırlannın zorlanmaması gerektiğini kay-
dederek isteğe bağlı din eğitiminin Diya-
net'e verilmesi karannın siyaseten alındı-
ğını belirtti. Yılmaz'ın, Kuran kurslannda
uygulanacak ders programlannın belirlen-
mesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve Diya-
net Işleri Başkanlığı'na talimat verdiği öğ-
renildi.
Başbakan Yardımcısı BüJen't Ecevrt. ya-
sa tasansındaki boşluklann yönetmelikler-
le doldurulabileceğini belirtirken Kuran
kurslannda Kuran'ın Türkçe anlamının da
ders olarak verilmesi gerektiğini anlattı.
TBMM Milli Eğitim Komisyonu Baş-
kanı Tavyar Alükulaç. tasanda isteğe bağ-
lı din eğitiminin başlama yaşı konusunun
net olmadığını, yasanın Anayasa Mahke-
mesi'nce iptal edilebileceğini ve Diyanet
Işleri Başkanlığı'nın kendisine verilen gö-
revin altından kalkacak yapıya sahip olma-
dığını savundu.
Diyanet Işleri Başkanı Mehmet NuriYıl-
maz, son yıllarda imam-hatip lisesi öğren-
cilerinin eğitim düzeyinin düştüğünü kay-
dederek. 55 bin kadro için açılan yeterlilik
sınavında yalnızca 8 bin kişinin başanlı ol-
duğunu vurguladı.
Ankara Universitesi ilahiyat Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Sait Yazıaoğlu. şu anda
Kuran kurslannda verilen dinı eğitimin ço-
ğunlukla imam-hatip liseleri çıkışlı kişiler-
ce yapılması nedeniyle faydalı olmadığını
\-urgulayarak şunlan söyledi:
"Diyanet İşleri BaşkanhğVnca açılacak
kurslarda bu kişiler ders vereceklerse sağ-
lıklı bir sonuca ulaşnıakzor. Kuran kursla-
n Diyanet İşleri Başkanlığı'nca açılmah, a-
ma onlara bir niteUk ve seviye kazanthr-
mak koşuluyla. Din eğitimi. pedagojik for-
masyonu olan öğretmenlerce dinin ash ve
özü doğru ve düzgün bir şeldlde öğretüırse
faydalı olur. yoksa faydası olmaz. Eğer, bu
kurslarda ilahiyat fakülteleri mezunlann-
dan pedagojik formasyonu olan öğretmen-
lerce ders \erilirse doğru din bilgisi verilir."
Toplantıda, yasa tasansının 4. maddesı-
ne koşut olarak "İlahiyat fakültelerinin ye-
niden yspilandınlmasmr öngören proje de
dile getirildi. Ankara Cniversitesi İlahiyat
Fakültesi 'nde yürütülecek olan ve gelecek
yıl yaşama geçirilmesi düşünülen projeye
göre, 3 yan yıllık tezsiz master programı-
nı bitirenler öğretmen olacak. llk yan yıl-
da meslek dersleri alınırken ıkinci yan yıl-
da uygulama yapılacak. Üçüncü yılda pe-
dagojik formasyon derslen alacak master
öğrencıleri, 4 yıllık lisans döneminde aldı-
ğı bilgileri pekiştirecek. Iki farklı türde ya-
pılacak master programlannda, liselerde
din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni ol-
mak isteyen öğrencilerle, imam-hatip lise-
lerinde din meslek dersi vermek isteyen
ögretmenler ayn ayn yetiştirilecek.
Ordu, PKK'ye karşı mücadelede 'ölmemeyi' öğreten yöntemleri geliştirdi
Terörlesavaşan doktriniLALE SARltBRAHtMOĞLU
ALPER BALLI
ANKARA-Türk Silahlı Kuv-
vetleri (TSK), Güneydoğu'da
PKK'ye karşı mücadeleyi daha
etkin kılacak bir Terörle Müca-
dele Doktrini (TMD) hazırladı.
Terörle mücadele sırasında as-
kerlere "ölmemeyi" de öğreten
ilkeleri içeren doktrin, G.Do-
ğu'da ve sınır ötesi operasyon-
larda askerlerin hatalannı sap-
tayıp alınması gereken önlem-
len içeriyor. Kara Kuvvetleri
Komutanlığı, Türk ordusunu 21.
yüzyılın bilgi ağırlıklı savaşlan-
na hazırlayan Eğitim ve Doktrin
Komutanlığı'nı (EDOK) önceki
gün basına tanıttı. 1995 yılında
Balgat'taki eski Amerikan üssü-
nün yerine kurulan EDOK bün-
yesinde Kara Kuvvetleri Komu-
tanlıgı'nın, doktrin, eğitim, li-
derlik, teşkilat ve malzeme ile
asker gelişrirme konulannda be-
liren zaafıyetlerini gidermeyi
amaçlayan "Alınan Dersler
MerkezT (KALDEM) binmi de oluşturuldu.
EDOK Komutanı Korgeneral tzettin l>igün.
basına brifıng sırasında KALDEM bünyesin-
de toplanan bilgilerin derlenerek bir Terörle
Mücadele Doktrini hazırlandığını ve kıtapçı-
ğın basıma verildiğini açıkladı.
KALDEM, Güneydoğu'da terörle mücade-
le sırasında yapılan hatalı çatışma yöntemle-
rini ve dolayısıyla can kaybını aza indirecek
yöntemleri belirliyor. Bu birim, anketler yo-
luyla da bilgi derliyor. Üst düzey askeri yet-
kililer, TMD'nin, askerin terörle mücadeleye
hazırlanması gereken talimatlan içerdiğini be-
lirterek şu görüşleri dile getirdiler:
Özel bir maddeden yapdmış yanmaz eJbiseler, brifıng sırasında basına tamüldı. (HASAN AYDIN)
"Doktrin bir e\ kitabı ve talimname nitett-
ğinde. Ağırlıklı olarakGüneydoğu'da terörist-
le mücadele sırasında işlenen hatalardan alı-
nan dersler analiz ediliyor. Böylece askere te-
röristie çaüşmasında ölmemeyi öğretiyor."
KALDEM'in TMD çalışmasına ışık tutan
kitabında terörle mücadele sırasında meyda-
na gelen bazı olaylar ve bunlardan alınması
gerekli dersler şöyle sıralanıyor:
- Güvenlik güçleri tarafindan vakalanan ya
da kendiliğinden teslim olan teröristlerin ver-
dikleri ifadelcrde dikkati çeken ve göz 6nün-
de bulundurulması gereken konular; güvenlik
güçieri hedefigönnedikleri halde rasgele ve se-
ri halde ateş ediyoriar, mevzilerde saklanıp
mevri değiştirmiyoriar.
- Rütbelı personelin birçoğu genç ve tecrü-
besiz. Bu nedenle çatışmalarda panığe kapı-
lıp sevk ve idareyi kaybediyorlar.
- Bazı rütbeliler erbaş ve erlere aşağılayıcı
davranışlarda bulunarak onları askeriikten
soğutuvorlar.
- Teröristler daha çok puslu ve yağışlı ha-
valarda keşif yapıyorlar ve bu tür havalarda
güvenlik güçlerine daha rahat yaklaşabiliyor-
lar.
- Tim içinde gnıplaşma. kin, nefret sorun-
lan ounamahdır.
ÇİLLER, GENELKURMAY'I HEDEF ALDI
4
Ne yapar bu BÇG?'
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - DYP Genel Başkanı Tansu
Çffler, Genelkurmay Başkanlığı
bünyesinde irticai faaliyetlerle
mücadele için oluşturulan Batı
Çahşma Grubu'na (BÇG) "iDegal
kuruhış" imasında bulundu. "Ne-
dir bu Baü Çahşma Grubu? Han-
gi yasa çerçevesinde kumlmuş?
Iller Yasası bunu kaklınr mı? Üst
makamlar bunlarla ilgili ne yap-
ımş" diye soran Çiller. devletin
yıpratıldığmı söyledi.
DYP Genel Başkanı Tansu Çil-
ler, 2 saate yakın süren başkanlık
divanından sonra gazetecilerle
sohbet etti. Casusluk skandalıyla
ilgili suçlamalara BÇG'yı eleşti-
rerek yanıt veren Çiller, Türki-
ye'de hukukun herkes için geçer-
li olduğunu söyledi. "tpimcebim-
de" dıyen Çiller, temelde tartışıl-
ması gereken noktanın BÇG ol-
duğunu savundu.
Çiller. "BÇG hangi yasaçerçe-
vesinde kurulmuş? Iİkr Yasası
bunu kaklınr mı? Eğer bir BÇG
varsa. bunlarla ilgili bir belge her-
hangi bir şekilde devletin etinde,
bir bakanın elindeyse, Cumhur-
başkanı'na ya da Başbakan'a ile-
tiliyorsa, bu devletin yıprablma-
sryla ilgili değUdir. Devletin içinde-
ki istihbarat devamlıdır ve bunun
gideceği nokta devletin üst ma-
kamlandır. Bu üst makamlar
bunlarla ne yapti? Yapmadrysa
devletyıpratılmıştır'' diye konuş-
tu. Çiller, "bazı rütbeBler'' vurgu-
sunu kullanarak eleştirdiği komu-
tanlara "Siyasete ginniş gibi bir
tavir oldu. Avrupa Biriigi de son
raporunda, 'Sivıl yönetim, aske-
ri yönetımi denetleyemiyor' dedL
TSK açısından son derece yanhş-
tir" diye konuştu.
EĞİTİM VE DOKTRİN KOMUTANLIĞI
Yabancı subaylara eğitim
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Kara Kuvvetleri Eğitim ve
Doktrin Komutanlığfnın (E-
DOK) 3 yıllık çahşma süresi için-
de çoğunluğu Bosna-Hersek or-
dusundan olmak üzere 18 ülke-
den 4 bin subayı eğittiği bildinl-
di. EDOK'un 109bılımadamı ile
çalışmayı planladığı belirtihrken.
kurumun 3 yılda 468 eser yayım-
ladığı açıklandı. ABD Eğitim ve
Doktrin Komutanlığı'nın 2 bin
800 personel ve yıllık 2.3 milyar
dolar bütçeyle faaliyet gösterdıği
kaydedilirken, 590 kişinin çalıştı-
ğı EDOK için "harçhk" olarak
nitelenebilecek bir bütçe aynldı-
ğı belirtildi.
Muharebe Geliştırme Doktrin
Başkanı Tuğgeneral Olcay Bütün.
basına verilen brifing sırasında,
TSK'nin 18 ülkeden 3 bin 990 ki-
şiyi eğittiğini belirtirken. eğitilen
yabancı subaylann büyük çoğun-
İuğunun Bosna-Hersek ordusun-
da görev yaptığını kaydetti.
Tuğgeneral Bütün, EDOK'un
hedef planını dönemsel biçimde
özetle şöyle açıkladı:
"Yakın döoem (1997-1998):
Eğitim ve Doktrin Komutanlı-
ğı'nın nihai teşkilatı ile bu teşki-
latın ihtiyaç duyduğu altyapı ta-
mamlanacaktır.
Orta dönem (1998-2001):
Doktrin yazım faaliyetlerine, ye-
tişmiş sözleşmeli ve muvazzaf
personel ile başlanacaktır.
Uzak dönem (2002-2006): Si-
mülasyon merkezi Eğitim ve
Doktnn Komutanlığı bünyesinde
kurulacaktır.
Kaynaküretmek: EDOKkay-
nak tüketen değil, ülke ekonomi-
sine kaynak yaratan bir komutan-
lık olmaya devam edecektir.
Cenelkurmay
Ordu
kaynak
istedi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk Silahlı Kuv-
vetleri'nin (TSK), NA-
TO'nun Soğuk Savaş sonra-
sı ortaya çıkan bölgesel bu-
nalımlan önleyici nitelikte
küçük ve ateş gücü yüksek
ordulann kurulması strate-
jisini, PKK ile mücadele
nedeniyle hızla uygulama-
ya koyamadığı belirtildi.
Genelkurmay Başkanlı-
ğı 'nın da salı günü hüküme-
te verdiği irtica brifingi sı-
rasında yurtdışı faaliyetleri
için 130 trilyon lira (yakla-
şık 150 milyon dolar) kay-
nak istediği belirtildi. Türk
Hava Kuvvetleri'nden son-
ra Israil ile karada eğitim iş-
birliği planlan yapan Kara
Kuvvetleri Komutanlığı,
NATO stratejisi ışığında
Zırhlı Kolordu kurulması
yolundaki önerisini Genel-
kurmay Başkanlığı'na veı-
di. Zırhlı Kolordu, sınırlar-
daki mevcut asker sayısını
azaltıp bir bölüm askerin
kolorduda konuşlandınl-
ması ve daha etkin ve daha
ekonomik bir kuvvet yapı-
lanmasına gidilmesinı
amaçlıyor.
Kara Kuvvetleri Komu-
tanlığı (KKK) Eğitim ve
Doktrin Komutanlığı (E-
DOK) Komutanı Korgene-
ral İzettin tyigün, önceki
gün basına verdiği brifing-
de Zırhlı Kolordu'nun ku-
rulması için prensip karan
ahndığını belirtti ve bu ko-
lordunun yanlış hesap ya-
panlara mesaj vereceğine
işaret etti.
Korgeneral lyigün, Zırh-
lı Kolordu'nun 21. yüzyıl
savaşlanna hazırlanan Kara
Kuvvetleri Komutanlı-
ğj'nın 20OO'lı yıllarmın ya-
pılanması olduğuna işaret
etti. Türkiye'nin çeşitli ille-
rinde kurulması öngörülen
Zırhlı Kolordu, sınırdaki as-
ker sayısını azaltırken ateş
gücü yüksek küçük orduya
geçişi de sağlıyor. Az sayı-
da sınıra konuşlandınlacak,
yüksek teknoloji silahlanna
sahip birlikler bir çatışma
anında bu kolordudan des-
tek alacaklar. Türkiye, ulu-
sal nitelikli Zırhlı Kolor-
du'nun olanaklannı gerek-
tiğinde NATO'ya da aça-
cak.
ORUŞ/ EROL MANİSALI
3atılılaşma ve "Avrupalılık"
kcnusunda Türk aydınının ve
Tirk toplumunun kafası, hâ-
lânet değil. Daha doğrusu
bîzı düşünür ve çevreler,
"haklı oldukları çizgiyi yanlış
bi.zemine oturtarak" bindik-
lef dalı kesiyorlar. Bunun son
öneğini, Bülent Ecevit'in
"Cümrük birliği anlaşmasını
mısaya yatırıp aksayan yön-
l&ini düzeltmemiz gerekir"
ycundaki açıklaması üzeri-
nt kendisine yöneltilen eleş-
tirerde gördük.
3ülent Ecevit aslında çok
naik ve yumuşak bir ifade
küanmıştı. Işin doğrusunu
sc/lemek gerekirse, 6 Mart
195 belgesi gibi tek yanlı
bğlayıcılığı olan bir sömürge
b«gesinin, Türkiye'nin ulusal
Yeni Hükümet ve Avrupalılık
çıkarlan ve AB ile olan ilişki-
lerimizi sağlıklı bir raya oturt-
ma bakımından, mutlaka de-
ğiştirilmesi gerekir demek
daha doğru olurdu. Çünkü 6
Mart belgesinin Batılılaşma
ile Avrupalılaşma ile uzaktan
yakından bir ilgisi bulunma-
maktadır.
AB'ye tam üye olmayan bir
ülkenin, 6 Mart belgesinde
ortaya konan tek yanlı yü-
kümlülükler altına giremeye-
ceğini, son üç yıl içinde en az
250 makalemde, nedenlerini
de ortaya koyarak defalarca
Türk kamuoyuna yansıtmaya
çalıştım. O yıllarda başbakan
olanlarveortaklan, estirdikle-
ri yalan rüzgârlan ile mesele-
nin özünü tartışmaya açma-
dan Türk kamuoyuna resmen
yutturdular. Işin ilginç yanı,
gümrükbirliğininfoyalan, so-
mut olarak ortaya çıkmaya
başladıktan sonra bile bugün
de "Aman sakın ha, gümrûk
birliği tartışmaya açılamaz,
bu bizi Batı 'dan, Avrupa 'dan
uzaklaştınr" gibisinden yalan
rüzgârlarını estirme cesaret
vecüretini kendilerinde bula-
bilmektedirler. Işin acı olan
yanı bu.
6 Mart belgesi, tarafsız bir
uzman gözü ile incelendiğin-
de, eşi benzeri bulunmayan,
tek yanlı bağlayıcılığı olan bir
belge olarak, konunun içinde
olan Türk - yabancı tüm uz-
manlarca açık bir şekilde
söylenmektedir.
Bu belge, Türkiye ile AB
arasındayakınlaştıncı, yapıcı,
karşılıklı çıkarlan koruyan, iliş-
kileri geliştirici bir belge değil,
aksine "Türkiye'yi tam üye
yapılmadan, tam üye gibi tek
taraflı yükümlülük altına so-
kan, karşı tarafa ise istediği
gibi hareket etme olanağı ta-
nıyan" bir vesayet anlaşma-
sıdır.
Avrupalı ya da Batılı olmak
için "Avrupalı gibi" hareket
etmek gerekir. Yani ulusal çı-
karlarınızı koruyacak, karşı-
lıklı dengeleri sağlayan anlaş-
malara imza atacaksınız. Biz
ise "Avrupalı olmakla, Avru-
palının dediğini yapmak ara-
sındakf farkı" göremiyoruz.
Gerçek anlamda Avrupalı ol-
mak için onlar gibi hareket et-
mek gerekir. Yoksa onların
dediğini yaparak Avrupalı
olamazsınız. Bizim bazı za-
vallılar, ya bu iki yaklaşım ara-
sındaki büyük farkı göremi-
yorlar veya Osmanh'nın çö-
küş döneminde olduğu gibi,
eziklik ve aşağılık duygusu al-
tında kendilerini koyun gibi
güdülen bireyler olarak görü-
yorlar.
Sayın Ecevit'in "Gümrük
birliği gözden geçirilmelidir"
yolundaki önerisi, "Batılı ya
da Avrupalı olma yönünde
atılan bir adımdır". Çünkü
Avrupalı bizim yerimizde ol-
sa, Ecevit'in söylediğini ya-
pardı. Ecevit'in önerisine kar-
şı çıkmak iseyalnız "Şarklılık"
değil, aynı zamanda aşağıla-
yıcı bir yaklaşımdır.
Yeni hükümet bu konuda
harekete geçip 6 Mart belge-
sini masaya yatırmaz ise
1995'teki hükümetin suçuna
katılmış olur. Yılmaz'ın, Ece-
vit'in ve Cindoruk'un "Av-
rupalı gibi" hareket edecek-
lerine inanmak istiyoruz.
BİRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Eğitimde Reform Üstüne...
Eğitim, elbette ki Türkiye'nin "önde gelen soru-
nu"dur; çünkü, insan ve yurttaş malzemenizi
onunla yoğuracaksınız; mayasına ve tuzuna dik-
katli olmalısınız karacağınız hamurun.
Cumhuriyet'i kuranların onca özeni boşuna de-
ğildi.
Tutuculuğun ve gericiliğin, 1950'lerin arkasın-
dan, en başta da bu konuda, kollan nasıl sıvamış
olduğunu göz önünde tutmalısınız. Önce eğitimin
kalesini ele geçirmek: Baş hedef bu olmuştur; si-
yasal iktidara tırmanmak onu izlemiştir.
Aydınlığın önüne duvar, taş taş üstüne ve büyük
bir hünerte örüldü. Eğitimi, laik niteliğinden adım
adım uzaklaştırıp "din ağırlıklı" hale getirmek ve
onun bir sonucu olarak da, biri laik, öteki dinsel i-
ki başlı eğitimi kurmak; imam-hatipler, birer mes-
lek okulu olarak kurulmuşken, onunla yetinmeyip
üniversitenin de kapılannı açmak; bir iki ilahiyat fa-
kültesi olmazmış gibi sayısını 24'e çıkarmak; bir-
kaç Islam enstitüsü yetmezmişçesine, sayılarını
çoğalttıkça çoğaltmak...
Niçin sayıp dökmeli?
Hepsı de kasıtlı ve bilinçli olarak yapılmıştır.
Duman bacayı sannca da ayaklar suya ermiştir.
Yeni bir çığırın açıldığı, eğitimde ciddi bir refor-
ma gidildiğinin belirtilerini. herkes gibi ben de se-
zinliyorum.
ister istemez gürültüleri patırtılan olacaktır.
Gericilik, elinden geleni yapacaktır.
Onun için de önemlidir konu: Çünkü, tutundu-
ğu mevzileri geri almak istiyorsunuz; soluk boru-
suna uzanmıştır elleriniz.
Bağıracak ve canhıraş çığlıklar atacaktır...
Ama unutmayalım: Eğitim sorunu, sadece bir
eğitim sorunu olmaktan çok daha fazla bir şeydir
bizim için; bir Cumhuriyet sorunudur o, bir devlet
sorunudur, bir çağdaşlık ve Aydınlanma sorunu-
dur.
Ve bütün bu değerlere kimin gerçekten inanıp
kimin inanmadığını gösterecek bir turnusol kâğı-
dıdır da eiimizde.
Bu anlaşılacak, uğruyu uğursuzu tanıyacağız.
Neresinden baksanız önemli, yaşamsal...
•
"8 yıllık kesintisiz temel eğitim" üstüne, uzman-
lar pek önemli bilgiler verdiler. Belli ki o olmadan
olmaz. Pedagoji, durmadan ilerleyen bir bilim da-
lı olmuştur; temel eğitimin yıllarını daha da arttır-
maya yöneliktır gelişmeler. Çağı yakalamak için de
şart bunlan görüp uygulamak.
Verilecek hiçbir ödün olmamalıdır bu konuda.
Hatta pürüzîerden söz ediliyor, düzeltilmelidir.
Ama eğitim reformunda, tek sorunumuz da o
değil. 30 temmuz günlü Hürriyet'ie, Mümtaz Soy-
sal, Para ve Kalite adlı yazısında altını kalın çizgi-
lerie çizmiştir: "Nitelikli öğretmen yetiştirme" di-
ye de bir sorunumuz var. Ta Meşrutiyet'te Sat
Bey'le başlayan, Cumhuriyetçilerin üzerine daha
da dikkatle eğildikleri bu konu, son 25-30 yılın
hengâmesinde çığnndan çıkanlmıştır.
Bu ihanetin de üstüne yürümek gerekiyor.
Bir başka konu: 12 Eylül'cüler, anayasaya "din
ve ahtak kültürü" derslerinf sokmuşlardır. Böyie
bir ders, hele zorunlu etiketiyle, olmaz. Dtn ve ah-
lak, vaktiyle okuduk biliriz, tarih dersinin, sosyo-
loji ve felsefe derslerinin konusudur. Bu maddeyi
kaldınp atmadan eğitim reformunda çoğu yolun
tıkanık kalacağına inanınm.
Sadece bu mu? 1973 yılında çıkanlan Millî Eği-
tim Temel Yasası'nın 31. maddesi, pek yerinde
olarak, liseyi bitirenlerin ancak "yetiştirildikleri yön-
de"yükseköğrenim yapacaklan ilkesini getirmiş-
ti. Dillerinden Atatürkçülük şarkıları düşmeyen 12
Eylül'ün "Beşli Çete"s\, 1983'te bu kaydı kaldınr.
Imam diye yetiştirdiklerinizin vali, kaymakam, yar-
gıç, savcı ve mühendis diye karşınıza dikilmeleri
böyle başlar.
Yasadaki madde, hemen eski haline getirilme-
lidir.
Ama arkasından şu soruyu da sormuş olalım: Ne
yapar bunca islam enstitüsü ve ilahiyat fakültesi?
Neyin incelemesi ve eğitimidir çatılannın altında-
ki? Neşet Çağatay gibi, gerçekten saygı duydu-
ğum birkaç ilahiyat fakültesi profesörü dışında,
oralardaki eğitim kimlerin elindedir acaba?
Eğitimde reform, temel eğitimi, lisesi ve üniver-
sitesiyle ciddi bir iştir; onu sosyal, sınıfsal ve kül-
türel yanlarıyla, yani bir bütün içinde alıp yürütme-
li.
. Felsefe derslerinden de söz etmek istıyordum;
bir başka gün geleceğim o konuya. Yazımı bağ-
larken söyleyeceğim ise şu: Bütün bu gelişmele-
rin izlenmesinde, sivil toplum örgütleri denen gö-
nüllü kuruluşlara da büyük sorumluluklar düşü-
yor. Eğitim, onların "sürekliaydınlık" için yürüttük-
leri çabanın bir parçası değil midır?
Anavatan Partisi
Refah'm 5 artı 3
formülüne retANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - ANAP yö-
netimi, RP'nin "5 arn 3
sistemi getirin sonuna ka-
dar size destek olalım"
önerisine olumsuz yanıt
verirken. partı içi muha-
lif milletvekillerine de
gözdağı verdi. ANAP
Genel Başkan Yardımcı-
sı Agâh Oktay Güner,
"ANAP'ın ipleri sağlam-
dır. Grup karan alındığı
zaman herkesi bağlar"
dedi.
ANAP'ın Genişletil-
miş Başkanlık Divanı,
Agâh Oktay Güner baş-
kanlığında toplandı. Gü-
ner, toplantıdan sonra
yaptığı açıklamada. 8 yıl-
lık eğitime karşı Anka-
ra'da gerçekleştirilen ya-
sadışı eylem sırasında ga-
zetecilerin dövülmesini
başkanlık divanı olarak
kınadıklannı bildirdi.
Güner, kendilerini ren-
cide eden bu çirkin olay
konusunda, ilgili bakan-
lann gerekli önlemleri
alacaklanna inandıklan-
nı söyledi. Güner, gazete-
cilenn sorulannı yanıtlar-
ken de RP'nin "5 artı 3
astemini getirdikleri tak-
dirde ANAPa destek ola-
cağına" ilişkin önerisiyle
ilgili olarak şöyle dedi: .
"Siyasette bu bp teküf-
ler her zaman olur. ,\n-
cak.RP8yıüıkeğitimle il-
gili çok ciddi yanhşlıklar
vapmaktadır. Siyasi prim
yapma uğruna olayı yan-
İışyönlerecekmekte, doğ-
ru söytememektedir. 'Ku-
ran kurslannın kapatıla-
cağını, imam-hatipleriri
ortadan kalkacağını' id-
dia ediyoriar. Bugün ço-
cuklanmız imam-hatipte-
rin orta kısımlannda haf-
tada birkaç saat Arapca
ve Kuran okuyorlar. Bu
yöntemk sağlıklı bir ög-
renim miimkün değikiir.
lasan. imam-hatipîisesi-
ne gitmek isteyenlere bir
yıl yoğun şekilde Arapca
ve Kuran dersi verilmesi-
ni öngörüyor. Aynca, ha-
fızlık eğitimi. Diyanet'in
gözetimindeçoculdanmı-
za boş vakitlerinde verile-
cek."