27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 1997 CUMA HABERLER Poliste açığa almalar • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Ankara'daki şeriatçı göstende polisin basına saldırması nedeniyle bazı emniyet müdür yardımcılannın da ifadesi alınıyor. Alınan bilgiye göre, gazeteci dövülmesi olayının ardından Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Cebe'nin talimatıyla oluşturulan özel ekip, çalışmalannı sürdûrüyor. Çalışmalar sonucu, gazeteci dövme olayına kanştığı belirlenen Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Latif Önal da dün açığa alındı. Mezarcı hakkında dava • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, REFAHYOL iktidan döneminde hükümetin manevi kişiliğini tahkir ve tezyıf ettiği gerekçesiyle, eski bağımsız İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı hakkında dava açtı. Atatürk'e hakaretten mahkûm olan Mezarcı, Adalet Bakanlığı'na dilekçe göndererek cezaevinde aşın dinci örgütlerin baskı ve tehdidi altında bulunduğunu, cezaevlerindeki tûm hukuk dışı uygulamalann sorumlusunun dönemin Başbakanı Erbakan ile Adalet Bakanı Kazan olduğunu bildirmişti. Sıvas katliamı davası bugün • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sıvas'ta 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan katiıamla ilgili davanın. Yargıtay'ın bozma karanndan sonraki duruşmasına bugün devam edilecek. Ankara l No'lu DGM'de yapılacak olan duruşmada müdahıl avukatlar eski TBB Başkanı CHP Ankara Milletvekili Önder Sav, eski Ankara Barosu başkanlan Erdal Merdol, Tuncay Alemdaroğlu. eski ÇHD Başkanı Şenal Sanhan ve dernek üyeleri ile çok sayıda avukat, esasa ilişkin savunma yapacaklar. Geçen duruşmada esas hakkındaki mütalaasını bildiren savcı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin bozma karanna uyulmasını istemişti. İnsan hakları çalışması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başkanlığını insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün yaptığı Insan Haklan Koordinasyon Kurulu toplandı. Alınan bilgilere göre kurulda, insan haklannın düzeltılmesine ilişkin olarak bakanhkiann hazırladıklan raporlar ele alındı. Kurul, hükümetin insan haklan konusunda yapacağı iyileştirmelerle ilgıli olarak her hafta toplanacak. İran radyosunun kışkırtması • DİYARBAKJR (UBA) - Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkanlmasıyla ilgili Bakanlar Kurulu karanna yönelik eleştirel yorumlanm sürdüren Tairan Radyosu. "Karann ke^nleşmesi halinde Türkiye'deki Mûslümanlann gösterileri çanşmalara dönebilir" idaasında bulundu. Radyo, "Türkiyeli Mûslümanlann, hûiümetin tslama yönelik, özellikle de imam-hatip lis«lerinin kapatılmasına iliddn itirazlannın giderek bü'üdüğünü" de savundu Başbakan Yılmaz, ilahiyat fakültesi dekanlan ve öğretim üyelerinin görüşlerini aldı Kesintisiz 8 yd zirvesiEMİNE KAPLAN / EBRU TOKTAR ANKARA-Başbakan MesutYılmaz, te- mel eğitimin 8 yıla çıkanlmasına ilişkin yasa tasansı konusunda ilahiyat fakültesi dekanlan ve öğretim üyelerininin görüşü- nü aldı. Toplantıda ağırlıklı olarak tasan- nm isteğe bağlı din eğitiminin Diyanet Iş- leri Başkanlığı'na bırakjlmasını öngören 4. maddesi görüşülürken Diyanet tarafın- dan açılacak Kuran kurslannın ilahiyat fa- kültelerinden mezun olan pedagojik for- masyona sahip öğretmenlerce verilmesi ge- rektiği görüşü ağırlık kazandı. Başbakan Mesut Yılmaz, önceki gün ila- hiyat fakültesi dekanlan ve öğretim üyele- ri, bazı rektör, bakan ve milletvekillerine yemek verdi. Toplantıda, 8 yıllık kesintisiz temel eğitim yasa tasansının. Kuran kurs- lan ve hafızlık eğitiminin Diyanet tarafin- dan düzenlenmesini öngören 4. maddesi üzerinde ağırlıklı olarak duruldu. Uzmanlann yeniden bir araya gelme ka- ran aldığı toplantıda, Diyanet Işleri Baş- kanlığı'nca açılacak kurslarda kaliteye önem verilerek doğru din bilgisinin veril- • Toplantıda Kuran kurslannın ilahiyat fakültesi çıkışlı pedagojik formasyonu olan öğretmenlerce verilmesi, Diyanet'in" yeniden yapılandınlması, Kuran kurslannda verilecek eğitimin, dinin özüne uygun olması ve Kuranıkerim'in Türkçe anlamının da öğretilmesi kararlaştınldı. mesi gerektiği kaydedildi. Başbakan Yılmaz, yasa tasansının bir çerçeve olduğunu, zorunlu din eğitiminin sınırlannın zorlanmaması gerektiğini kay- dederek isteğe bağlı din eğitiminin Diya- net'e verilmesi karannın siyaseten alındı- ğını belirtti. Yılmaz'ın, Kuran kurslannda uygulanacak ders programlannın belirlen- mesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve Diya- net Işleri Başkanlığı'na talimat verdiği öğ- renildi. Başbakan Yardımcısı BüJen't Ecevrt. ya- sa tasansındaki boşluklann yönetmelikler- le doldurulabileceğini belirtirken Kuran kurslannda Kuran'ın Türkçe anlamının da ders olarak verilmesi gerektiğini anlattı. TBMM Milli Eğitim Komisyonu Baş- kanı Tavyar Alükulaç. tasanda isteğe bağ- lı din eğitiminin başlama yaşı konusunun net olmadığını, yasanın Anayasa Mahke- mesi'nce iptal edilebileceğini ve Diyanet Işleri Başkanlığı'nın kendisine verilen gö- revin altından kalkacak yapıya sahip olma- dığını savundu. Diyanet Işleri Başkanı Mehmet NuriYıl- maz, son yıllarda imam-hatip lisesi öğren- cilerinin eğitim düzeyinin düştüğünü kay- dederek. 55 bin kadro için açılan yeterlilik sınavında yalnızca 8 bin kişinin başanlı ol- duğunu vurguladı. Ankara Universitesi ilahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sait Yazıaoğlu. şu anda Kuran kurslannda verilen dinı eğitimin ço- ğunlukla imam-hatip liseleri çıkışlı kişiler- ce yapılması nedeniyle faydalı olmadığını \-urgulayarak şunlan söyledi: "Diyanet İşleri BaşkanhğVnca açılacak kurslarda bu kişiler ders vereceklerse sağ- lıklı bir sonuca ulaşnıakzor. Kuran kursla- n Diyanet İşleri Başkanlığı'nca açılmah, a- ma onlara bir niteUk ve seviye kazanthr- mak koşuluyla. Din eğitimi. pedagojik for- masyonu olan öğretmenlerce dinin ash ve özü doğru ve düzgün bir şeldlde öğretüırse faydalı olur. yoksa faydası olmaz. Eğer, bu kurslarda ilahiyat fakülteleri mezunlann- dan pedagojik formasyonu olan öğretmen- lerce ders \erilirse doğru din bilgisi verilir." Toplantıda, yasa tasansının 4. maddesı- ne koşut olarak "İlahiyat fakültelerinin ye- niden yspilandınlmasmr öngören proje de dile getirildi. Ankara Cniversitesi İlahiyat Fakültesi 'nde yürütülecek olan ve gelecek yıl yaşama geçirilmesi düşünülen projeye göre, 3 yan yıllık tezsiz master programı- nı bitirenler öğretmen olacak. llk yan yıl- da meslek dersleri alınırken ıkinci yan yıl- da uygulama yapılacak. Üçüncü yılda pe- dagojik formasyon derslen alacak master öğrencıleri, 4 yıllık lisans döneminde aldı- ğı bilgileri pekiştirecek. Iki farklı türde ya- pılacak master programlannda, liselerde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni ol- mak isteyen öğrencilerle, imam-hatip lise- lerinde din meslek dersi vermek isteyen ögretmenler ayn ayn yetiştirilecek. Ordu, PKK'ye karşı mücadelede 'ölmemeyi' öğreten yöntemleri geliştirdi Terörlesavaşan doktriniLALE SARltBRAHtMOĞLU ALPER BALLI ANKARA-Türk Silahlı Kuv- vetleri (TSK), Güneydoğu'da PKK'ye karşı mücadeleyi daha etkin kılacak bir Terörle Müca- dele Doktrini (TMD) hazırladı. Terörle mücadele sırasında as- kerlere "ölmemeyi" de öğreten ilkeleri içeren doktrin, G.Do- ğu'da ve sınır ötesi operasyon- larda askerlerin hatalannı sap- tayıp alınması gereken önlem- len içeriyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Türk ordusunu 21. yüzyılın bilgi ağırlıklı savaşlan- na hazırlayan Eğitim ve Doktrin Komutanlığı'nı (EDOK) önceki gün basına tanıttı. 1995 yılında Balgat'taki eski Amerikan üssü- nün yerine kurulan EDOK bün- yesinde Kara Kuvvetleri Komu- tanlıgı'nın, doktrin, eğitim, li- derlik, teşkilat ve malzeme ile asker gelişrirme konulannda be- liren zaafıyetlerini gidermeyi amaçlayan "Alınan Dersler MerkezT (KALDEM) binmi de oluşturuldu. EDOK Komutanı Korgeneral tzettin l>igün. basına brifıng sırasında KALDEM bünyesin- de toplanan bilgilerin derlenerek bir Terörle Mücadele Doktrini hazırlandığını ve kıtapçı- ğın basıma verildiğini açıkladı. KALDEM, Güneydoğu'da terörle mücade- le sırasında yapılan hatalı çatışma yöntemle- rini ve dolayısıyla can kaybını aza indirecek yöntemleri belirliyor. Bu birim, anketler yo- luyla da bilgi derliyor. Üst düzey askeri yet- kililer, TMD'nin, askerin terörle mücadeleye hazırlanması gereken talimatlan içerdiğini be- lirterek şu görüşleri dile getirdiler: Özel bir maddeden yapdmış yanmaz eJbiseler, brifıng sırasında basına tamüldı. (HASAN AYDIN) "Doktrin bir e\ kitabı ve talimname nitett- ğinde. Ağırlıklı olarakGüneydoğu'da terörist- le mücadele sırasında işlenen hatalardan alı- nan dersler analiz ediliyor. Böylece askere te- röristie çaüşmasında ölmemeyi öğretiyor." KALDEM'in TMD çalışmasına ışık tutan kitabında terörle mücadele sırasında meyda- na gelen bazı olaylar ve bunlardan alınması gerekli dersler şöyle sıralanıyor: - Güvenlik güçleri tarafindan vakalanan ya da kendiliğinden teslim olan teröristlerin ver- dikleri ifadelcrde dikkati çeken ve göz 6nün- de bulundurulması gereken konular; güvenlik güçieri hedefigönnedikleri halde rasgele ve se- ri halde ateş ediyoriar, mevzilerde saklanıp mevri değiştirmiyoriar. - Rütbelı personelin birçoğu genç ve tecrü- besiz. Bu nedenle çatışmalarda panığe kapı- lıp sevk ve idareyi kaybediyorlar. - Bazı rütbeliler erbaş ve erlere aşağılayıcı davranışlarda bulunarak onları askeriikten soğutuvorlar. - Teröristler daha çok puslu ve yağışlı ha- valarda keşif yapıyorlar ve bu tür havalarda güvenlik güçlerine daha rahat yaklaşabiliyor- lar. - Tim içinde gnıplaşma. kin, nefret sorun- lan ounamahdır. ÇİLLER, GENELKURMAY'I HEDEF ALDI 4 Ne yapar bu BÇG?' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - DYP Genel Başkanı Tansu Çffler, Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde irticai faaliyetlerle mücadele için oluşturulan Batı Çahşma Grubu'na (BÇG) "iDegal kuruhış" imasında bulundu. "Ne- dir bu Baü Çahşma Grubu? Han- gi yasa çerçevesinde kumlmuş? Iller Yasası bunu kaklınr mı? Üst makamlar bunlarla ilgili ne yap- ımş" diye soran Çiller. devletin yıpratıldığmı söyledi. DYP Genel Başkanı Tansu Çil- ler, 2 saate yakın süren başkanlık divanından sonra gazetecilerle sohbet etti. Casusluk skandalıyla ilgili suçlamalara BÇG'yı eleşti- rerek yanıt veren Çiller, Türki- ye'de hukukun herkes için geçer- li olduğunu söyledi. "tpimcebim- de" dıyen Çiller, temelde tartışıl- ması gereken noktanın BÇG ol- duğunu savundu. Çiller. "BÇG hangi yasaçerçe- vesinde kurulmuş? Iİkr Yasası bunu kaklınr mı? Eğer bir BÇG varsa. bunlarla ilgili bir belge her- hangi bir şekilde devletin etinde, bir bakanın elindeyse, Cumhur- başkanı'na ya da Başbakan'a ile- tiliyorsa, bu devletin yıprablma- sryla ilgili değUdir. Devletin içinde- ki istihbarat devamlıdır ve bunun gideceği nokta devletin üst ma- kamlandır. Bu üst makamlar bunlarla ne yapti? Yapmadrysa devletyıpratılmıştır'' diye konuş- tu. Çiller, "bazı rütbeBler'' vurgu- sunu kullanarak eleştirdiği komu- tanlara "Siyasete ginniş gibi bir tavir oldu. Avrupa Biriigi de son raporunda, 'Sivıl yönetim, aske- ri yönetımi denetleyemiyor' dedL TSK açısından son derece yanhş- tir" diye konuştu. EĞİTİM VE DOKTRİN KOMUTANLIĞI Yabancı subaylara eğitim ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığfnın (E- DOK) 3 yıllık çahşma süresi için- de çoğunluğu Bosna-Hersek or- dusundan olmak üzere 18 ülke- den 4 bin subayı eğittiği bildinl- di. EDOK'un 109bılımadamı ile çalışmayı planladığı belirtihrken. kurumun 3 yılda 468 eser yayım- ladığı açıklandı. ABD Eğitim ve Doktrin Komutanlığı'nın 2 bin 800 personel ve yıllık 2.3 milyar dolar bütçeyle faaliyet gösterdıği kaydedilirken, 590 kişinin çalıştı- ğı EDOK için "harçhk" olarak nitelenebilecek bir bütçe aynldı- ğı belirtildi. Muharebe Geliştırme Doktrin Başkanı Tuğgeneral Olcay Bütün. basına verilen brifing sırasında, TSK'nin 18 ülkeden 3 bin 990 ki- şiyi eğittiğini belirtirken. eğitilen yabancı subaylann büyük çoğun- İuğunun Bosna-Hersek ordusun- da görev yaptığını kaydetti. Tuğgeneral Bütün, EDOK'un hedef planını dönemsel biçimde özetle şöyle açıkladı: "Yakın döoem (1997-1998): Eğitim ve Doktrin Komutanlı- ğı'nın nihai teşkilatı ile bu teşki- latın ihtiyaç duyduğu altyapı ta- mamlanacaktır. Orta dönem (1998-2001): Doktrin yazım faaliyetlerine, ye- tişmiş sözleşmeli ve muvazzaf personel ile başlanacaktır. Uzak dönem (2002-2006): Si- mülasyon merkezi Eğitim ve Doktnn Komutanlığı bünyesinde kurulacaktır. Kaynaküretmek: EDOKkay- nak tüketen değil, ülke ekonomi- sine kaynak yaratan bir komutan- lık olmaya devam edecektir. Cenelkurmay Ordu kaynak istedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Silahlı Kuv- vetleri'nin (TSK), NA- TO'nun Soğuk Savaş sonra- sı ortaya çıkan bölgesel bu- nalımlan önleyici nitelikte küçük ve ateş gücü yüksek ordulann kurulması strate- jisini, PKK ile mücadele nedeniyle hızla uygulama- ya koyamadığı belirtildi. Genelkurmay Başkanlı- ğı 'nın da salı günü hüküme- te verdiği irtica brifingi sı- rasında yurtdışı faaliyetleri için 130 trilyon lira (yakla- şık 150 milyon dolar) kay- nak istediği belirtildi. Türk Hava Kuvvetleri'nden son- ra Israil ile karada eğitim iş- birliği planlan yapan Kara Kuvvetleri Komutanlığı, NATO stratejisi ışığında Zırhlı Kolordu kurulması yolundaki önerisini Genel- kurmay Başkanlığı'na veı- di. Zırhlı Kolordu, sınırlar- daki mevcut asker sayısını azaltıp bir bölüm askerin kolorduda konuşlandınl- ması ve daha etkin ve daha ekonomik bir kuvvet yapı- lanmasına gidilmesinı amaçlıyor. Kara Kuvvetleri Komu- tanlığı (KKK) Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (E- DOK) Komutanı Korgene- ral İzettin tyigün, önceki gün basına verdiği brifing- de Zırhlı Kolordu'nun ku- rulması için prensip karan ahndığını belirtti ve bu ko- lordunun yanlış hesap ya- panlara mesaj vereceğine işaret etti. Korgeneral lyigün, Zırh- lı Kolordu'nun 21. yüzyıl savaşlanna hazırlanan Kara Kuvvetleri Komutanlı- ğj'nın 20OO'lı yıllarmın ya- pılanması olduğuna işaret etti. Türkiye'nin çeşitli ille- rinde kurulması öngörülen Zırhlı Kolordu, sınırdaki as- ker sayısını azaltırken ateş gücü yüksek küçük orduya geçişi de sağlıyor. Az sayı- da sınıra konuşlandınlacak, yüksek teknoloji silahlanna sahip birlikler bir çatışma anında bu kolordudan des- tek alacaklar. Türkiye, ulu- sal nitelikli Zırhlı Kolor- du'nun olanaklannı gerek- tiğinde NATO'ya da aça- cak. ORUŞ/ EROL MANİSALI 3atılılaşma ve "Avrupalılık" kcnusunda Türk aydınının ve Tirk toplumunun kafası, hâ- lânet değil. Daha doğrusu bîzı düşünür ve çevreler, "haklı oldukları çizgiyi yanlış bi.zemine oturtarak" bindik- lef dalı kesiyorlar. Bunun son öneğini, Bülent Ecevit'in "Cümrük birliği anlaşmasını mısaya yatırıp aksayan yön- l&ini düzeltmemiz gerekir" ycundaki açıklaması üzeri- nt kendisine yöneltilen eleş- tirerde gördük. 3ülent Ecevit aslında çok naik ve yumuşak bir ifade küanmıştı. Işin doğrusunu sc/lemek gerekirse, 6 Mart 195 belgesi gibi tek yanlı bğlayıcılığı olan bir sömürge b«gesinin, Türkiye'nin ulusal Yeni Hükümet ve Avrupalılık çıkarlan ve AB ile olan ilişki- lerimizi sağlıklı bir raya oturt- ma bakımından, mutlaka de- ğiştirilmesi gerekir demek daha doğru olurdu. Çünkü 6 Mart belgesinin Batılılaşma ile Avrupalılaşma ile uzaktan yakından bir ilgisi bulunma- maktadır. AB'ye tam üye olmayan bir ülkenin, 6 Mart belgesinde ortaya konan tek yanlı yü- kümlülükler altına giremeye- ceğini, son üç yıl içinde en az 250 makalemde, nedenlerini de ortaya koyarak defalarca Türk kamuoyuna yansıtmaya çalıştım. O yıllarda başbakan olanlarveortaklan, estirdikle- ri yalan rüzgârlan ile mesele- nin özünü tartışmaya açma- dan Türk kamuoyuna resmen yutturdular. Işin ilginç yanı, gümrükbirliğininfoyalan, so- mut olarak ortaya çıkmaya başladıktan sonra bile bugün de "Aman sakın ha, gümrûk birliği tartışmaya açılamaz, bu bizi Batı 'dan, Avrupa 'dan uzaklaştınr" gibisinden yalan rüzgârlarını estirme cesaret vecüretini kendilerinde bula- bilmektedirler. Işin acı olan yanı bu. 6 Mart belgesi, tarafsız bir uzman gözü ile incelendiğin- de, eşi benzeri bulunmayan, tek yanlı bağlayıcılığı olan bir belge olarak, konunun içinde olan Türk - yabancı tüm uz- manlarca açık bir şekilde söylenmektedir. Bu belge, Türkiye ile AB arasındayakınlaştıncı, yapıcı, karşılıklı çıkarlan koruyan, iliş- kileri geliştirici bir belge değil, aksine "Türkiye'yi tam üye yapılmadan, tam üye gibi tek taraflı yükümlülük altına so- kan, karşı tarafa ise istediği gibi hareket etme olanağı ta- nıyan" bir vesayet anlaşma- sıdır. Avrupalı ya da Batılı olmak için "Avrupalı gibi" hareket etmek gerekir. Yani ulusal çı- karlarınızı koruyacak, karşı- lıklı dengeleri sağlayan anlaş- malara imza atacaksınız. Biz ise "Avrupalı olmakla, Avru- palının dediğini yapmak ara- sındakf farkı" göremiyoruz. Gerçek anlamda Avrupalı ol- mak için onlar gibi hareket et- mek gerekir. Yoksa onların dediğini yaparak Avrupalı olamazsınız. Bizim bazı za- vallılar, ya bu iki yaklaşım ara- sındaki büyük farkı göremi- yorlar veya Osmanh'nın çö- küş döneminde olduğu gibi, eziklik ve aşağılık duygusu al- tında kendilerini koyun gibi güdülen bireyler olarak görü- yorlar. Sayın Ecevit'in "Gümrük birliği gözden geçirilmelidir" yolundaki önerisi, "Batılı ya da Avrupalı olma yönünde atılan bir adımdır". Çünkü Avrupalı bizim yerimizde ol- sa, Ecevit'in söylediğini ya- pardı. Ecevit'in önerisine kar- şı çıkmak iseyalnız "Şarklılık" değil, aynı zamanda aşağıla- yıcı bir yaklaşımdır. Yeni hükümet bu konuda harekete geçip 6 Mart belge- sini masaya yatırmaz ise 1995'teki hükümetin suçuna katılmış olur. Yılmaz'ın, Ece- vit'in ve Cindoruk'un "Av- rupalı gibi" hareket edecek- lerine inanmak istiyoruz. BİRBAKIMA SERVER TANİLLİ Eğitimde Reform Üstüne... Eğitim, elbette ki Türkiye'nin "önde gelen soru- nu"dur; çünkü, insan ve yurttaş malzemenizi onunla yoğuracaksınız; mayasına ve tuzuna dik- katli olmalısınız karacağınız hamurun. Cumhuriyet'i kuranların onca özeni boşuna de- ğildi. Tutuculuğun ve gericiliğin, 1950'lerin arkasın- dan, en başta da bu konuda, kollan nasıl sıvamış olduğunu göz önünde tutmalısınız. Önce eğitimin kalesini ele geçirmek: Baş hedef bu olmuştur; si- yasal iktidara tırmanmak onu izlemiştir. Aydınlığın önüne duvar, taş taş üstüne ve büyük bir hünerte örüldü. Eğitimi, laik niteliğinden adım adım uzaklaştırıp "din ağırlıklı" hale getirmek ve onun bir sonucu olarak da, biri laik, öteki dinsel i- ki başlı eğitimi kurmak; imam-hatipler, birer mes- lek okulu olarak kurulmuşken, onunla yetinmeyip üniversitenin de kapılannı açmak; bir iki ilahiyat fa- kültesi olmazmış gibi sayısını 24'e çıkarmak; bir- kaç Islam enstitüsü yetmezmişçesine, sayılarını çoğalttıkça çoğaltmak... Niçin sayıp dökmeli? Hepsı de kasıtlı ve bilinçli olarak yapılmıştır. Duman bacayı sannca da ayaklar suya ermiştir. Yeni bir çığırın açıldığı, eğitimde ciddi bir refor- ma gidildiğinin belirtilerini. herkes gibi ben de se- zinliyorum. ister istemez gürültüleri patırtılan olacaktır. Gericilik, elinden geleni yapacaktır. Onun için de önemlidir konu: Çünkü, tutundu- ğu mevzileri geri almak istiyorsunuz; soluk boru- suna uzanmıştır elleriniz. Bağıracak ve canhıraş çığlıklar atacaktır... Ama unutmayalım: Eğitim sorunu, sadece bir eğitim sorunu olmaktan çok daha fazla bir şeydir bizim için; bir Cumhuriyet sorunudur o, bir devlet sorunudur, bir çağdaşlık ve Aydınlanma sorunu- dur. Ve bütün bu değerlere kimin gerçekten inanıp kimin inanmadığını gösterecek bir turnusol kâğı- dıdır da eiimizde. Bu anlaşılacak, uğruyu uğursuzu tanıyacağız. Neresinden baksanız önemli, yaşamsal... • "8 yıllık kesintisiz temel eğitim" üstüne, uzman- lar pek önemli bilgiler verdiler. Belli ki o olmadan olmaz. Pedagoji, durmadan ilerleyen bir bilim da- lı olmuştur; temel eğitimin yıllarını daha da arttır- maya yöneliktır gelişmeler. Çağı yakalamak için de şart bunlan görüp uygulamak. Verilecek hiçbir ödün olmamalıdır bu konuda. Hatta pürüzîerden söz ediliyor, düzeltilmelidir. Ama eğitim reformunda, tek sorunumuz da o değil. 30 temmuz günlü Hürriyet'ie, Mümtaz Soy- sal, Para ve Kalite adlı yazısında altını kalın çizgi- lerie çizmiştir: "Nitelikli öğretmen yetiştirme" di- ye de bir sorunumuz var. Ta Meşrutiyet'te Sat Bey'le başlayan, Cumhuriyetçilerin üzerine daha da dikkatle eğildikleri bu konu, son 25-30 yılın hengâmesinde çığnndan çıkanlmıştır. Bu ihanetin de üstüne yürümek gerekiyor. Bir başka konu: 12 Eylül'cüler, anayasaya "din ve ahtak kültürü" derslerinf sokmuşlardır. Böyie bir ders, hele zorunlu etiketiyle, olmaz. Dtn ve ah- lak, vaktiyle okuduk biliriz, tarih dersinin, sosyo- loji ve felsefe derslerinin konusudur. Bu maddeyi kaldınp atmadan eğitim reformunda çoğu yolun tıkanık kalacağına inanınm. Sadece bu mu? 1973 yılında çıkanlan Millî Eği- tim Temel Yasası'nın 31. maddesi, pek yerinde olarak, liseyi bitirenlerin ancak "yetiştirildikleri yön- de"yükseköğrenim yapacaklan ilkesini getirmiş- ti. Dillerinden Atatürkçülük şarkıları düşmeyen 12 Eylül'ün "Beşli Çete"s\, 1983'te bu kaydı kaldınr. Imam diye yetiştirdiklerinizin vali, kaymakam, yar- gıç, savcı ve mühendis diye karşınıza dikilmeleri böyle başlar. Yasadaki madde, hemen eski haline getirilme- lidir. Ama arkasından şu soruyu da sormuş olalım: Ne yapar bunca islam enstitüsü ve ilahiyat fakültesi? Neyin incelemesi ve eğitimidir çatılannın altında- ki? Neşet Çağatay gibi, gerçekten saygı duydu- ğum birkaç ilahiyat fakültesi profesörü dışında, oralardaki eğitim kimlerin elindedir acaba? Eğitimde reform, temel eğitimi, lisesi ve üniver- sitesiyle ciddi bir iştir; onu sosyal, sınıfsal ve kül- türel yanlarıyla, yani bir bütün içinde alıp yürütme- li. . Felsefe derslerinden de söz etmek istıyordum; bir başka gün geleceğim o konuya. Yazımı bağ- larken söyleyeceğim ise şu: Bütün bu gelişmele- rin izlenmesinde, sivil toplum örgütleri denen gö- nüllü kuruluşlara da büyük sorumluluklar düşü- yor. Eğitim, onların "sürekliaydınlık" için yürüttük- leri çabanın bir parçası değil midır? Anavatan Partisi Refah'm 5 artı 3 formülüne retANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - ANAP yö- netimi, RP'nin "5 arn 3 sistemi getirin sonuna ka- dar size destek olalım" önerisine olumsuz yanıt verirken. partı içi muha- lif milletvekillerine de gözdağı verdi. ANAP Genel Başkan Yardımcı- sı Agâh Oktay Güner, "ANAP'ın ipleri sağlam- dır. Grup karan alındığı zaman herkesi bağlar" dedi. ANAP'ın Genişletil- miş Başkanlık Divanı, Agâh Oktay Güner baş- kanlığında toplandı. Gü- ner, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada. 8 yıl- lık eğitime karşı Anka- ra'da gerçekleştirilen ya- sadışı eylem sırasında ga- zetecilerin dövülmesini başkanlık divanı olarak kınadıklannı bildirdi. Güner, kendilerini ren- cide eden bu çirkin olay konusunda, ilgili bakan- lann gerekli önlemleri alacaklanna inandıklan- nı söyledi. Güner, gazete- cilenn sorulannı yanıtlar- ken de RP'nin "5 artı 3 astemini getirdikleri tak- dirde ANAPa destek ola- cağına" ilişkin önerisiyle ilgili olarak şöyle dedi: . "Siyasette bu bp teküf- ler her zaman olur. ,\n- cak.RP8yıüıkeğitimle il- gili çok ciddi yanhşlıklar vapmaktadır. Siyasi prim yapma uğruna olayı yan- İışyönlerecekmekte, doğ- ru söytememektedir. 'Ku- ran kurslannın kapatıla- cağını, imam-hatipleriri ortadan kalkacağını' id- dia ediyoriar. Bugün ço- cuklanmız imam-hatipte- rin orta kısımlannda haf- tada birkaç saat Arapca ve Kuran okuyorlar. Bu yöntemk sağlıklı bir ög- renim miimkün değikiir. lasan. imam-hatipîisesi- ne gitmek isteyenlere bir yıl yoğun şekilde Arapca ve Kuran dersi verilmesi- ni öngörüyor. Aynca, ha- fızlık eğitimi. Diyanet'in gözetimindeçoculdanmı- za boş vakitlerinde verile- cek."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle