Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 1997 CUMA
12 KULTUR
Night Ark'ın üçüncü Albümü 'In Wonderland' Amerika'yla aynı zamanda Türkiye'de
Amerika'da Orladoğu ezgîleriGÜLERÇETtN
Ara Dinkjian, Armen Doneiian, \Iark
Johnson ve Arto Tunçboyacıyan'dan
oluşan 'Night Ark'ı ilk olarak tstanbul
Caz Festivali kapsamında Onno Tunç
anısına düzenlenen gecede izledik. Ge-
cenin özel anlamı nedeniyle etkinlikle-
rini Amenka'da sürdüren grubun müzi-
kal niteliğini yakından tanıyamadık.
Ancak Night Ark üçüncü albümleri 'In
VVonderiand' ile Türk müzikseverlere
de ulaştı. Night Ark'ın kuruculanndan
ud sanatçısı Ara Dinkjiyan ile grup üze-
rine konustuk.
- Night Ark'ın kuruiuş öv küsünü an-
latır mısuuz?
ARA DİNKJİAN - Night Ark Proje-
si 1989'da başladı. Kendi yazdığım ba-
zı parçalan kaydetmek istiyordum. Bu
nedenle bir kaç müzısyen arkadaşımla
bir araya gelerek stüdyoya girdik ve ki-
şisel bir kayıt gerçekleştirdik. Biz çalı-
şırken stüdyo çalışanlanndan biri kaydı
çok ilginç buldu ve kendisi için de bir
kopya ıstedi. Kaseti daha sonra bize ha-
ber vermeden RCA yetkililerine dinlet-
miş. Daha sonra RCA yetkilileri, birtek-
lif yaparak onlar için bir kayıt yapmamı
istediler. Buçalışmalarsırasındadagru-
bu kurmuş olduk.
- Son albümünüz 'In VVbnderiand'da
Pol> Gram'la çalıştınız. Büyük bir fîr-
mayla çalışmanın avantaj ve dezavantaj-
lan neler?
DtNKJİAN - Büyük bir flrmayla ça-
lıştığınız zaman elbette çok iyi dağıtım
olanaklanna kavuşuyorsunuz. Dünya-
nın her köşesine ulaşabiliyorsunuz. Ote
yandan kişisel beğenileriniz doğrultu-
sunda çalışamıyorsunuz çoğu zaman.
Bu nedenie birlikte çalışacağınız firma-
yı çok iyı seçmeniz ve şartlan baştan
belirlemeniz gerekiyor.
'Bu topraklaruı çocuğuyum'
- Müriğiniz özeilikie İsrail ve Yunanis-
tan'dan büyük ilgi görüyor. Sizce bunun
özel bir nedcni var mı?
DİNKJİAÎV-Müziğimizde sözlüpar-
çalara yer vermiyoruz. Bu nedenle dili
yok müziğimizin. Aynca kaynağını bu
toprakJardan alıyor çalışmalanmız. Al-
bümlerimizdeki parçalara bizim yarat-
ight Ark'ın
kuruculanndan ud
sanatçısı Ara
Dinkjiyan, "Eğer dürüst
bir müzisyen olacaksam
kim olduğumu bilmem
gerekiyor. Kendimi
Amenka'da yaşayan bir
Ermeni olarak
tanımlıyorum. Amerikalı
yanımı da görmezden
gelemem. Aynı şekilde bir
Ermeni olduğumu ve
soyumun Diyarbakır'dan
geldiğini inkâr edemem.
Dürüst olmak gerekirse
melodiler çıktığında
bütün bu kültürlerden tat
taşıyor" diyor.
tığımız parçalar diyemem. Yazdığım
melodiler binlerce yıldır var olan melo-
dilerin devamı yalnızca. Sadece İsrail
ve Yunanistan değil, Türkiye ve Erme-
nistan başta olmak üzere pek çok bölge-
den pek çok insan müziğimi anlıyor ve
beğeniyor. Çünkü ben bu topraklann ço-
cuğuyum.
- Night Ark'ın (stanbul Caz Festivali
kapsamında verdiği konseri değerlendi-
rirmisiniz?
DİNKJİAN- lnsanlann samimiyetin-
den çok etkilendim. Çok sıcak karşılan-
dığımız için oldukça hoşnuttum. Her-
kes yapmak isteğimiz şeyi anhyordu. En
kısa zamanda tekrar Türkiye'de bir kon-
ser vermek istiyorum.
- Marc Johnson gibi önemli bir sanat-
çıyla çalışıvorsunuz. Pek çok önemli sa-
natçı ve grupla çalışan Johnson'ın gru-
ba kaülımı nasıl gerçeldeşti ve kendisi
grup içindeki Ortadoğu ezgilerine neler
katryor?
DtNKJİAN-Night Ark "la birlikte ça-
lışacak sanatçılar ararken onlann müzi-
kal yeteneklerinin yanı sıra Doğu ve Ba-
tı kültürlerini iyi tanımalannaözen gös-
teriyoruz. Doğu'dan ya da Batı'dan ol-
dukça yetenekli müzisyenler bulabili-
riz. Ancak ikisini harmanlayabilecek sa-
natçılar bulmak oldukça güç. Bu tür bir
yeteneğin en iyi ömeği Arto'dur. Bu ne-
denle müzikal ve kişisel olarak çok ya-
kınız birbirimize. Marc Johnson da be-
ni bu bağlamda çok etkileyen bir sanat-
çı. Albüm için stüdyoya girmeden sade-
ce ıki gün önce tanışmıştık. tki günlük
provalarda bile müzikleri sanki kendisi
yazmış gibi çalıyordu. Bunun kesinlik-
le dikkate alınması gerekiyor. tstanbul
Caz Festivali'ndeki konserimize döner-
sek ilk kez birlikte canlı çalıyorduk ve
pek çok farklı grupla tura ve konsere
çıktığından konser için birlikte prova bi-
le yapamarruştık. Yine de uzun süredir
birlikte konserler veriyormuşuz gibiydi.
'Ermenistan heyecan verid'
- Amenka'da yaşıyorsunuz. Sovyeder
Birligi'nin yıkılmasından sonra da Er-
menistan'da müzik dalında tam arüa-
mıyla bir rüketim başladı. Siz melodiie-
rinizin kaynağını nereden buluyorsu-
nuz?
DİNKJtAN - Eğer dürüst bir müzis-
yen olacaksam kim olduğumu bilmem
gerekiyor. Kendimi Amerika'da yaşa-
yan bir Ermeni olarak tanımlıyorum.
Amerikalı yanımı da görmezden gele-
mem. Aynı şekilde bir Ermeni olduğu-
mu ve soyumun Diyarbakır'dan geldiği-
ni inkâr edemem. Dürüst olmak gerekir-
se melodiler çıktığında bütün bu kültür-
lerden tat taşıyor. Ermenistan'da ise çok
değişikgünleryaşanıyor. Sovyetler Bir-
liğinin dağılmasından sonra elbette po-
litık açıdan değişken ve kararsız bir dö-
nem geçiriyor Ermenistan. Kültürel ve
müzikal açıdan ise heyecan verici bulu-
yorum bu ülkedeki gelişmeleri. Yeni sa-
nat ve ifade biçimleri gelişiyor ülkede.
Bir sanat âşığı olarak her şeye karşın he-
yecan verici buluyorum bu ülkedeki ge-
lişmeleri.
Sımrsız cazla vepyeni bir
müzik yaratiyoruz
- Bir ud sanatçısı olarak udun caz mü-
ziği içindeki yerini nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
DİNKJİAN - Her şeyden önce kendi-
mi bir caz müzisyeni olarak görmüyo-
rum. Caz dinliyorum ama caz sanatçısı
değilim. Öte yandan benim için Tak-
sim'de ud çalan bir sanatçıyla Ameri-
ka'da bir köşe kenannda durup gitar ça-
lan bir sanatçı arasında hiç bir fark yok.
Kültürler farkJı olsa da roller aynı. Caz
sanatçılanyla çalışma nedenim cazı çok
sevmem değil. Caz sanatçılannın hiç bir
konuda sınır tanımamalan. açık fikirli-
likJeri çekiyorbeni bu müzisyenlerle ça-
lışmaya. Bu da vepyeni bir müzik yarat-
mamıza yardımcı oluyor. Doğu ve Batı
enstrümanlannın bir araya geldiği pek
çok sanatçı var artık. Ancak bunlar işin
özüne yeterince yaklaşamıyorlar. Do-
ğu'dan ve Batı'dan bir şeyler alıp yan
yana koyuyorlar o kadar. Kendilerinden
hiçbir şey eklemiyorlar. Benim udumla
yapmak istediğim Amerika'da Ortado-
ğu'dan taşıdığım ezgileri çalmak. Ben-
ce sadece bu müzik samimi olacaktır.
-Siz hangi müzisvenleri dinüyorsunuz
ve kimlerden etkileniyorsujıuz?
DİNKJİAN - Pek aynm yapmıyo-
rum. Hattadoğanın sesleri dahil her ses-
ten etkilenebiliyorum. Örneğin babam
Ermeni bir şarkıcıydı. Çocukken ondan
etkilenirdim. Bugün ise çocuğumun mı-
nltılanndan, onun çaldığı yanm yama-
lak ezgılerden bile etkılenebıliyonım.
- Geiecekle ilgili planlannız neier?
DİNKJİAN - Albüm beğenilirse
grupla birlikte pek çok ülkeyi ziyaret et-
mek istiyorum. Üretebildiğim sürece
müzikle uğraşmak dışında bir planım
yok.
Bir başkaldınnın
simgesi: KuzgunAcarKültür Servisi -1976'da rahştı-
ğı atölyenin merdiveninden düşe-
rek beyin kanaması sonucu yaşa-
mını yitiren heykeltıraş Kuzgun
Acar'ın heykel, desen ve maskla-
nndan oluşan retrospektif sergısi
Mılli Reasürans Sanat Galeri-
si'nde 30 eylül tarihinden itibaren
ızleyicilerin beğenisine sunula-
cak. Sergi ile birlikte aynca, Mu-
rat Ural tarafmdan hazırlanan bir
kıtap da yayımlanacak.
ilk duvar heykeli: Türkiye
Millı Reasürans Sanat Galerisi
yöneticisi Amelie Edgü; Kuzgun
Acar"ın yapıtlanndan oluşan ret-
rospektif serginin 4 yıldır gün-
demlerinde olduğunu fakat çok
dağılmış ve önemli bir kısmı da
kaybolmuş olan heykel ve desen
çalışmalannın izıni bulmanın za-
man aldığına değinerek. Kuzgun
Acar'la ilgili bilgiye. belgeye ve-
ya yapıtlanna sahip olanlan giri-
şimlerine destek olmak için çağı-
nyor.
1928 yılında Istanbul'dadoğan
Kuzgun Acar. yoksulluk içinde ve
zor koşullarda tamamladığı lise
eğitiminden sonra. 1949 yılında
Devlet Güzel Sanatlar Akademi-
si Heykel Bölümü'ne girdi.
Önce Heykel Bölümü'nün ku-
rucusu ve zamanın önemli sanat-
çılan arasında yer alan Rudolf
Belling'ın. daha sonra Hadi Ba-
ra'nın öğrencisı oldu. Daha öğ-
renciyken Adalet Cimcoz'un Maya
Sanat Galerisi'nde sergileraçan Kuz-
gun Acar, 1953 yılında heykeltıraş
olarak akademiden mezun olduğu sı-
ralarda Türk sanat ortamlannda da
non-figüratif ve soyut sanat tartışma-
lan başlamış, heykel ortamında Hadi
Bara ve özellikJe İlhan Koman tara-
findan ilk örnekler ortaya konulmuş-
tu. Kuzgun Acar. bu gelişme içinde
hocalannın izinden ilerleyerek, de-
mır. tel, plastik vb. gibi değişik mal-
zemelerle yaptığı soyut ve dinamik
Kuzgun
Acar'ın
heykel, desen
ve
masklanndan
oluşan
retrospektif
sergisi Milli
Reasürans
Sanat
Galerisi'nde
eylülde
açüacak.
'
K
^^ffi***ı' a **- ^
heykelleri ile dikkatleri çekti.
1961 yılında Paris Uluslararası
Genç Sanatçılar Bienali'nde. Avrupa
ve dünya çapında ünlü sanatçılann
arasından sıynlarak birincilik ödülü
kazanan sanatçıya Bienal tarafından
burs verildi ve Paris'te yaptığı çalış-
malar 1962'de Paris Modern Sanatlar
Müzesi'nde sergilendi. Aynı yıl 23.
Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde
birincilik ödülü kazanan Kuzgun
Acar, Türkiye'ye dönerek, o sıralar-
da yapılmaya başlanan büyük işhanı
veya otel gibi yapılara, heykeli
bir süsleme unsuru olarak sok-
mak için girişimlerde bulundu.
Sanatçı, 1966 yılında Ankara'da
Kızılay Meydanı'nda inşa edilen
ve Türkiye'nin ilk gökdeleni olan
Emek İşhanı'nın bir cephesine,
altı aylık bir çalışma ile metal
malzeme kullanarak 13 metrebo-
yunda 5-6 metre eninde bir duvar
heykeli yaptı.
Sanatçının, 'Türkiye' adını
verdiği ve Anadolu'nun çorak-
laşma sonucu kaybettiği toprağı
ifade eden ve en önemli yapıtı
arasında yer alan bu heykel, 1981
yılında söküldü ve yerine bir rek-
lam panosu konuldu. Daha sonra
yapılan araştırmalarda Türki-
ye'nin bu boyutlardaki ilk duvar
heykeli olan yapıtın, 1988 yılına
kadar bir depoda bekletildikten
sonra hurda olarak satıldığı orta-
ya çıktı.
1968 yılının hareketli ortamı
içinde Mehmet Ulusoy'un başlat-
tığı sokak tıyatrolan için masklar
yapan sanatçının, 1975'te Meh-
met Ulusoy'un Paris'te Özgürlük
Tiyarrosu'nda sahneye koyduğu
Bertold Brechfın 'Kafkas Tebe-
şir Dairesi' oyunu için yaptığı
masklar ve kostümler büyük ilgi
gördü. Tiyatro eleştirileri de ya-
zan Kuzgun Acar, bazı belgesel
filmler de çekti ve Sinematek'te
görev aldı.
1975 yılında Antalya Beledi-
yesi'nin hazırladığı 'Antalya Sanat
Şenligi' kapsamında bir heykel etkin-
liği düzenleyen sanatçı, ressam Or-
han Taylan'la birlikte elbise boyamak
gibi değişik işler de yaptı. O zamana
kadar ticari hale geldiği için uzak dur-
duğu Atatürk heykeli konusunda,
kendısine yapılan ıki teklifı kabul
ederek, resmi ve gelenekselleşmiş
anıtsal heykeller yerine farklı. halkla
iç içe bir Atatürk düşündü, fakat bu
amacını gerçekleştiremeden yaşamı-
nı yitirdi.
HarrisonFonL
bu kez başkan
Kfikfir Servisi - Hollywo-
od'un en çok iş yapan ak-
törlennden Harrison Ford
şu günlerde Hbttgang Peter-
sen'ın yeni çalışması "Air
ForceOne" ile sinemasever-
lerin karşısına çıkıyor.
Ford,başrollerini Gary OM-
man ve Clenn Close ile pay-
laştıgı ve 747 numaralı
Amerikan yolcu uçağının
bir grup Rus milliyetçisi ta-
rafından kaçınlmasını anla-
tan filmde kahraman Birle-
şik De\r
letler Başkanı James
Marshall'ı canlandınyor.
- Kendinize bir başkan
modeli olarak seçtiğiniz isim
Bıll Chnton mı?
Ha>ır, herhangi bir Ame-
rikan başkanına gönderme
yapmama gerek kalmadı;
zaten senaryo bana ihtiya-
cım olan materyali fazlasıy-
la veriyordu.
- Bu arada Clinton'm,
fifande başkan yarduncısuıı
Glenn Oose'un canlandır-
ması konusunda özeDikle ts-
rar ettiği söyleniyor.
• Wolfgang
Petersen 'ın
yönettiği 'Air
Fotve One'da
Ford, ABD
başkanı, Glenn
Close da başkan
yardımcısı.
Geçen yıl başkanla bir
akşam yemeğinde karşılaş-
tık. Glenn Close da davetli
olarak katılmıştı Öyküdeki
kadm başkan yardımcısı ro-
lü için bizim aklımıza gelen
ilk ısim de zaten oydu. Ge-
ce boyunca Close'u bızimle
çalışması için ikna ettık. lş-
te o arada da Clinton; 'tki
başkan yardımcısı birden
seçme şansına sahip olan ilk
Amerikan başkanı benim
herhalde' gibilerınden bir
lafetmişti.
- PoStik görüşünüzün si-
nema kari>erinizk bir kesiş-
me noktası var mı?
Hayır. böyle bireğilimim
de olmadı zaten. Clinton'la
karşılaştığımızda bile politi-
kadan bahsetme gereğı duy-
madım. O da bana kendi
işimle ilgili hiçbir şey sor-
madı. En güzeli de bu değil
mi sizce?
- Beyazperdede hiç kötü
bir adamı canlandumak is-
tediğiniz oimadı mı?
Sinemada izlediğim çiz-
giden oldukça memnunum;
ama şunu da söylemelıyim
ki bu rollerin bana verilme-
si için özel bir çaba göster-
mıyorum. Aynca benim
canlandırdıgım karakterlere
'kahraman' değil, sadece
zor şartlar karşısında direnç-
lerini kaybetmeyen sıradan
insanlar desek daha doğru
olur sanınm.
- Bugünün genç aktörle-
ri hakkında ne düşünü>or-
sunuz?
Her şeyden önce kendi-
Ieri olsunlar ve kendilerin-
den başka hiç kimseye öy-
künmeye çalışmasınlar.
- Peki ilerlejen yaşınız
"acrion" fihnlerinde oyna-
manıza engel olacak mı?
Ben bir aktörüm ve gere-
kırse çok farklı rolleri can-
landırabilirim. Sinema, 55
yaşmıza geldiğinızde bırak-
mak zorunda olduğunuz bir
meslek değil. Jack Lem-
mon'ı düşünsenize; bugün
hâlâ beyazperdenin aranılan
isimlerinden bırisi o
ısiuut 4.ULUSIARARASI
« ™ « T İSTANBUL .
vıııı CAZ FESTİVALİ
7-191emmuı1997
Veys FM dinlemek ayncahktır...
VEYS FM 87.7
HXX5
İstanbul Kultür ve Sanat Vakfı
4. Uluslararası İstanbul Caz Festivali programında yer alan
19.7.1997 tarihli Latin Gecesi "Roy Hargrove's
Crisol, Irakere, Michel Camilo Trio" konserinin
gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için
Oyak Bank'a teşekkür eder.
OyakUBank
Festıval Sporsoru Kurumsal Sponsorlar
^OYAKSİGORTA TKfş_ V - ~
, ılan Cj-nhurıyet Gareîesı'r
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Antolojiler
Türkçe Sözlûk 'antoloji'yi şöyle tanımlıyor:
"Sanat eserlerinden seçkin parçalan biraraya
toplayan kitap, seçmeler, seçme yazılar."
Sözcük Yunanca'dan geliyormuş. Anthos, çi-
çek demekmiş; legein de seçmeler anlamınay-
mış. Çıçekler derliyorsunuz bir bakıma.
Oktay Rifat'ın 1964'te yayımlanmış bir çeviri
kitabı vardır; adı, Küçük Yunan Antologyası.
Güldeste de diyoruz antolojiye. Belki de güller
derienmiş oluyor. Yenilerde seçki sözcüğünü kul-
lanır olduk. Ama 'antoloji' hâlâ varlığını koruyor.
Edebiyatımızı günü gününe izleyemeyen çok
kişi var. Hatta, günü gününe izleyebilmek şöyle
dursun; yıllardır izlememişler edebiyatımızı. Böy-
leyken yazı sanatlanna sevgileri dinmemiş, bir
yerinden tutunup yeniden okumaya, edebîeser-
ler okumaya başlamak istiyoriar.
Öylesi kişiler, zaman zaman, "Hangi kitaplan
salık verirsiniz" diye sorarlar. "Keşke birliste çı-
karsanız..." derier.
Liste çıkarmak ağır sorumluluk gibi geliyor ba-
na: Reşat Nuri'nin Çalıkuşu romanını okuyun.
(Evet ama, niye Eski Hastalık değil?!) Sait Fa-
ik'ten Alemdağ'da Var Bir Yılan't okuyun. (Evet
ama, niye Mahalle Kahvesi değil?!) Nezihe Me-
riç'in hangi öykü kitabını salık vermeliyim. Ya da
Ataç'tan ne okunmalı?
Bu sorumluluktan kaçıyorum ister istemez. Bir
edebiyatı en kısa yoldan tanımak için antolojile-
re baş vurmalı. Böyle söylüyorum ve zaten böy-
le düşünüyorum. Tabii, iyi hazırlanmış antolojile-
re.
Bir zamanlar iki şiir antolojisini hep gözümün
önünde bulundururdum. llkini Yaşar Nabi hazır-
lamıştır: Cumhuriyet'ten Bugüne Kadar Yeni
Türk Şiiri Antolojisi. Küçük, ama derli toplu bir
seçki. 1950 sonrasında kotarılmış. Kemalettin
Kâmi Kamu'y'a başlıyor, Şinasi Özdenoğlu"yla
noktalanıyor.
Yirmi beş şairimiz yer almış. Aralanndan kimi-
leri -bugün anlaşılıyor ki- pek bir iz bırakmadan
siliniyorlar artık. Bilmem Vasfi Mahir Kocatürk,
Behçet Kemal Çağlar anılıyorlar mı?
Ama çok güzel, yazık ki unutulmuş şiirler söz
konusu; antoloji onları kucaklamış.
Sabri Esat Siyavuşgil'in şiir kitabını yayınev-
leri yeniden basmıyor. Okuyorsunuz, besbelli izi
kalmış: "Sesler çıkmadan söner paslı çıngırak-
larda..." Ya da: "Hepsi bir hikâyeden bahseder
satır satır/Duvariarda dizilen resim çerçevele-
ri"...
Yine bu antolojiden yola çıkarak, Hamit Ma-
cit Selekler'in unutulmuş olmasına yerinmek ge-
rekir: "Işlemeli bir perde I Ağırağır iner de, IDü-
ğümlenir içerde I Okunmayan bir satır."
Ikinci antoloji Kenan Akyüz'ünküydü: Batı Te-
sirinde Türk ŞiiriAntolojisi. O, geniş kapsamlı, bol
örnekli bir antolojidir. Artık pek okunmayan, ama
Türk şiirinde izleri kalmış bazı adlara rastlamak
olasıdır, sayfaları arasında.
Ömekse. Enis Behiç Koryürek, Şükûfe Ni-
hat, AJI Mûmtaz Arolat, Halide Nusret Zorlu-
tuna, Ömer Bedrettin Uşaklı...
Şiirimizi geniş perspektiften tanımak isteyen-
lere, yayımlandığı günden beri, Memet Fuat'ın
Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi'n\ salık veririm. Mo-
dern şiirimizin bütün macerası o eserde adım
adım izlenebilir. Hem de salt en 'güzel' örnekle-
riyle değil, 'uç'taki örnekleriyle de.
Memet Fuat'ın 'inceleme' niteliğindeki uzun
giriş yazısı, şiirimizin yakın dönem akışını aynn-
tılı biçımdeyansıtmaktadır. öyleyken Memet Fu-
at aradan çekilir, şairle okuru baş başa bırakma-
yı yeğler. Sonra şiirler sökün ediyor.
Başka şiir antolojileri de var elbette. Cemal
Süreya'nın Yüz Aşk Şiiri kendine özgü, sıcak bir
güldestedir.
Roman ve öykü için yeni yeni antolojiler hazır-
landı, yayımlandı. Benim gözdelerim hâl Cevdet
Kudret'in ilk iki cildiyle Hikâye ve Roman 'ıyla Ta-
hirAJangu'nun üç ciltlik çalışmasıdır. Onlan han-
diyse çocuk yaşta okumuştum; edebiyat tutku-
su aşıladılar.
Antolojiler aracılığıyla edebiyata kuşbakışı ba-
kabiliyoruz. Bununla birlikte orada sıkışıp kalmak
tehlikesini göz ardı etmemeliyiz. Antolojideki seç-
kin verimini sevdiğimiz şaire, yazara büsbütün
açılabilmek için var antolojiler, ülküleri bu, amaç-
lan, erekleri...
Moby Dick, okudunuz mu, bir antoloji tadıyla
başlar. Herman Melville beyaz balinalar üzeri-
ne söylenmiş ne var ne yoksa romanına koyuver-
miştir.
Moby Dick, sonra ne eşsiz çeviridir, Sabahat-
tin Eyuboğlu ve Mîna Urgan nasıl bir emek har-
camışlardır... Doğrusu, Türkçe'ye katkı sağlamış
çeviriler konusunda, bir 'çeviri edebiyatımız'seç-
kisi hazırlamak isterdim.
Takvimde İz Bırakan:
"Odamda iki kardeş I Bakıyor birbirine, I Biri-
si can veriyor I öbürünün yerine..." Kemalettin
Kamu, 'Zaman İçinde.'
K Ü L T Ü R 0 ÇİZİK
KÂMİL MASARACI