Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
hkenderun'da
olay
• İSKENDERLN
(Cumhuriyet Bürosu)-
Hatay'ın Iskenderun
ilçesinde otogarda
meydana gelen yolcu
kavgası, HADEP'lıler ile
ülkücülenn çatışmasına
dönüşürken her iki
taraftan toplam 23 kişi
gözaltına alındı.
lskenderun'da öncekj
gece aynca, Banş
Partisi'ne aıt minıbüsün
kimliği belırsız kişilerce
pompah tûfeklerle
taranması sonucu bir kişi
yaralandı. Olayda kimliği
belirlenemeyen sürücü
ağır yaralanarak Adana
Numune Hastanesi'ne
kaldınldi.
Nacar
taüurcu oldu
• MUĞLA(AA)-
Muğla'da geçirdiği trafik
kazasında ağır yaralanan
yazar Ismail Nacar,
tedavi edilmekte olduğu
hastaneden taburcu oldu.
Özel Yücelen Hastanesi
Başhekimi Necdet Doğu,
Nacar'ın hastanede
kalmasını gerektirecek
durumun ortadan kalktığı
ve tedaviye evınde devam
edebileceğini söyledi.
Talay'dan
uzlaşmacı tavır
• MERSİN(AA)-
Kültür Bakanı Istemihan
Talay, ülke sorunlannın
polıtik ve siyasal uzlaşma
ile daha kolay
çözülebileceğinı söyledi.
Dinamik bir
kamuoyunun siyaseti
yönlendirdiğini ve
siyasileri çözüm
üretmeye teşvık ettiğıni
belirten Talay.
"tnsanlanmızın en
önemlı özelliğı. bu
dinamik yapısıdır" dedi.
Toplumu, laıklik ve
çağdaşlıktan yana ileriye
götürecek her türlü
çabayı göstereceklerini
ifade eden Bakan Talay,
şunlan kaydetti: "Geçen
dönemde, çağdışı
politikalar yaratılmıştır.
Ancak, hükümetimizin
kurulmasıyla toplumda
bir rahatlama ve geleceğe
güvenle bakma olayı
yaşanmıştır" dedi.
Hâkîmler ve
Savcılar Yasası
• ANKARA (AA) -
Anayasa Mahkemesi nin
Hâkimler ve Savcılar
Yasası'nda değişiklik
yapan yasanın bazı
maddelerinin iptaline
ilişkin gerekçeli karan,
Resmi Gazete'de
yayımlandı. Yüksek
Mahkeme, yasanın
avukatlardan en az 3
yıldan beri mesleklerinde
çalışanlardan mesleğe
kabulde yeterlik sınavını
geçenlenn, avukatlıkta
geçen sürenin tamamının
meslekte geçmiş
sayilarak hâkimlik ve
savcılığa kabulünü
anayasaya aykın bularak
iptal etti.
Cumhupbaşkanı
Demirel affetti
• ANKARA (AA)-
Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, bir
mahkûmun "sürekli
hastalığı" nedeniyle
cezasını kaldırdı.
Cumhurbaşkanlığı Basın
Merkezi'nden yapılan
yazılı açıklamaya göre,
Demirel'in affettiği Jsa
Bakırcı, Söke Asliye
Ceza ve İzmir 8. Asliye
Ceza mahkemeleri ile
Söke lcra Ceza
Hâkimliği'nde yargılandı
ve toplam 6 yıl hapis ile
10 gün hafif hapis
cezasına mahkûm edildi.
Kahraman
Bilgiç nakledîldi
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
itiraflanyla Yüksekova
çetesini ortaya çıkaran
PKK itirafçısı Kahraman
Bilgiç, yaklaşık 1.5
yıldan ben tutuklu
bulunduğu Midyat Kapalı
Cezaevi'nden, "can
güvenliği olmadığı"
gerekçesiyle Diyarbakır
E Tipi Kapalı Cezaevi'ne
nakledildi. Bilgiç,
Diyarbakır 1 No'lu
DGM'deki
duruşmasında, çeteciler
tarafından itiraflannı geri
alması yönünde para
tekJifinın yapıldığını
söylemişti.
Şeriat sloganlan, hükümetin 'irtica' brifingi aldığı saatlerde Genelkurmay'a ulaştı
Hükümete 'nalden' brifingANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Mesut
Yıtanaz ve bazı kabine üye-
leri. Kızılay'daki şeriatçı
eylemin sürdüğü saatlerde
Genelkurmay karargâhın-
da "irticai faaüyetler'' ko-
nusunda brifing aldılar.
Başbakan Yılmaz, Baş-
bakan Yardımcısı Bülent
Ecevit, Milli Savunma Ba-
kanı İsmet Sezgin ve bazı
bakanlar dün Genelkur-
may Başkanlığrnı ziyaret
ettiler. Yılmaz, Genelkur-
may karargâhında Genel-
kurmay Başkanı Orgeneral
İsmail Hakkı Karadayı ta-
rafından askeri törenle kar-
şılandı. Karadayı, Yılmaz'ı
beklerken Genelkurmay
Genel Sekreteri Tümgene-
ral Erol Ozkasnak'a döne-
rek Genelkurmay'ın önün-
den geçen yurttaşlann mi-
tinge mi gittiklerinı sordu.
Özkasnak, Karadayı 'ya
"Hayır. Bunlar yürüyerek
işlerine gidenler" dedi.
Karşılamanın ardından
Genelkurmay şeref defte-
rini imzalayan Yılmaz, Ka-
radayfyla bir süre görüş-
tii. Karadayı-Yılmaz gö-
rüşmesinde, Başbakan
Yardımcısı Ecevit ile Sez-
gin de hazır bulundu.
Brifing sırasında, Anka-
Genelkurma> karargâhındaki briflngde aynca Kıbns sorunu, Türkiye-Yunanistan ilişkileri. Türk Silahlı Kuv-
vetteri'nin gereksinimleri Uc Kuze\ Irak harekâtı konusunda da bilgi verildi. (Fotoğraf: AA)
ra'daki gösteri nedeniyle
Genelkurmay karargâhının
etrafındaki bazı yollar tra-
fiğe kapatıldı. Ancak, 8
yıllık kesintisiz eğitimi ön-
İemek ıçin şeriatçı eylem
yapan 200 kişilik bir grup
Genelkurmay Başkanlığı
önüne kadar giderek yürü-
yüş yaptı. Köktendinci
gnıbun "Imam-hatiplcr
kapatılamaz", "Kuran'a
uzanan eller kınlsın" slo-
ganlan, hükümetin 'irtica'
brifıngi aldığı saatlerde
Genelkurmay karargâhına
kadar ulaştı.
Yılmaz ve berabennde
bulunan bakanlar daha
sonra "İnönü Salonu"na
geçtiler. Brifinge. Yılmaz.
Ecevit. Sezgin'in >anı sıra
devlet bakanlan Hüsamet-
tin Özkan, Cavit Kavak.
Yücel Seçkiner. Dışişleri
Bakanı Ismail Cem. Mali-
ye Bakanı Zekeriya Temi-
zel, Içişleri Bakanı Vekili,
Adalet Bakanı Oltan Sun-
guıiu ile Ulaştırma Bakanı
Necdet Menzir katıldılar.
Brifingde, hükümet üyele-
rine irticanın kaynaklarına
ilişkin bilgiler verildi. İrti-
canın yurtdışından aldığı
finansal desteğe dikkat çe-
kilen brifingde, Diyanet Iş-
leri Başkanlığı'nın etkisiz
olması nedeniyle ortaya çı-
kan boşluğun şeriatçılarta-
rafından doldurulduğu an-
latıldı.
'8 yıl vazgeçilmez'
Brifıng sırasında görsel
malzemelerden de yararla-
nılırken. hükümet üyeleri-
ne 8 yıllık kesintisiz eğıti-
min vazgeçilmez önkoşul
olduğu anlatıldı. Orgeneral
Karadayı'nın yanısıra Ge-
nelkurmay İkinci Başkanı
Orgeneral Çevik Bir, Ge-
nelkurmay Plan ve Pren-
sıpler Daire Başkanı Kor-
general VuralAvar. Genel-
kurmay tstihbarat Başkanı
Korgeneral Çetin Saner ile
daha önce basına ve bazı
kamu personeline irtica
brifingi veren Genelkur-
may Istihbarata Karşı Koy-
ma Daıre Başkanı Tümge-
neral Fevzi Tûrkeri'nin de
hazır bulunduğu bnfıngin
sonunda. Mesut Yılmaz.
Bülent Ecevit ve Milli Sa-
vunma Bakanı Sezgin söz
alarak kısa birer değerlen-
dırme yaptı lar.
Eşber Yağmurdereli, cezaevine girmesinin kendisine bir şey kaybettirmeyeceğini söyledi
'Hapse girmek sorunıım değiP
HALİL NEBİLER
Ha-
va-lş
Genel
Başkanı
Atilay
Ayçin,
avukat
Kemal
Keleşoğlu. Eşber Yağ-
murdereli. bir de O'nun
refakatçisi... ÇelikGüler-
soy'un Refah arabeskın-
den kurtarabildiği ender
mekânlardan Yeşil Ev'in
havuzlu bahçesindeyiz.
Havuzdaki fıskıyenin se-
si. bahçenin dört köşesi-
ne yerleştirilmiş hopar-
lörlerden yayılan 5. sen-
foninin notalanna kanşı-
yor. Eşber Abi'nin karan
Yargıtay'dan çıkmış, avu-
kat Şenai Hanım'ın tas-
hih-i karar dilekçesi de
aynı gün mahkemeye su-
nulmuş. Ne olacak? Eş-
ber Abi hapse girecek
mi? Girerse 24 sene nasıl
yatar? Olacak iş değil...
Bunlar tartışılırken Eş-
ber Abi hafifçe kolumu
tutup "Şu ağaçtagarip ga-
rip öten kuşa bak!" diyor.
Hangi kuşa? Eşber Abi
görmüvor ki göstersin.
"Sen gördün mü" soru-
suna. "Sengörmedin mi"
sorusuyla yanıt venyor.
Bizim kaygılanmıza kar-
şın Eşber Abi son derece
neşeli. cezaevindeki anı-
lanndan birinı anlatıyor
"Cezae\inde arkadaşlar
beşer-altışar kişilik takun
kurmuşlar. diğer komün-
lerle çayına futbol oynu-
yorlar. Havalandırma.
futbol sahası olmuş. Bir
metreve bir metre büyük-
lüğünde bir de kale kur-
muşlar. Yalnız tek sonın
var. Hep bizim komün di-
ğerierine çay ısmarlıyor.
Hep bizunkiler yeniliyor.
Maçtan önce arkadaşlan
topladım, 'Bu böyle ol-
maz, hep biz yeniliyoruz,
ben de oynayacağım ve
bız yeneceğiz' dedim. Şa-
şırddar, 'Abi, sen görmü-
yorsun, nasıl oynayacak-
sın?' dediler. Giydim
eşofmanlan, aldım tabu-
remi, bir paketsigaravı da
koydum cebime. gittik
futbol oynamaya. Sahaya
çıkûk. "Beni kaleye götü-
rün, ben kaleci olacağım'
dedim. Bir metrtye bir
metreük kakyi ortaladun.
Kovdum tabureyi, otur-
dum. Ben oturunca kale
kapandı tabii. Değil to-
pun. havanın gireceği boş-
luk kalmadı. Biz kazan-
dık."
Gülünmez mi? Gülü-
nür elbet. Güldük. Bah-
çede 5. senfoninin kaderi
anlatan melodileri uçu-
şup giderken merak ettik.
sorduk:
"Biz senin hapse gine-
ceğini düşünüp kavguaıu-
yoruz, senin umurunda
"değü."
Aldığımız yanıt Kemal
Abi'nin, Atilay Ayçin'in,
refakatçi arkadaşın, be-
nim kanımızı dondurdu.
Eşber Abi diyordu ki:
"Benim hapse girmem
benim sorunum değO, si-
zin sorununuz. Beni ahp
götürürler, siziııinsanuğı-
nız benimle cezaevine ge-
lir. Ben yatarun, siz ben-
den çok özgflrlüğûnüzü
yitirirsiniz. Ben kaça-
mam, siz kovalayabilirsi-
niz. Benim hapse ginne-
min benimle hiçbir ilgisi
yok. Benim söyledikleri-
mi hepiniz söylersiniz.
ben içeri gireceksem he-
piniz kendinizin yerine
girdiğimi biürsiniz. Bu
\-uzden, benim bapse gir-
mem meselesine beni ka-
nşörmayın. Hukuk mü-
cadetesi mi vereceksiniz,
kamuoyu mu oluştura-
caksınız, ne yaparsanız
>apın._ Siz bilirsiniz."
Işçilere destek veren DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, "Sendikaya karşı çıkmak çağdaş bir işadamı man-
ü ^ olamaz. Bu ancak gangster manöğı olur" dedi (Fotoğraf: ALPER TURGUT)
Budak'tan işçüeriTJyaret
Istanbul Haber Servisi -Türkiye Devrimci lşçi
Sendikalan Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı
Rıdvan Budak, DİSK'e bağlı Basın-lş Sendikası'na
üye olduklan gerekçesiyle 50 işçinin Reslan
Matbaası'ndan çıkanlmasını sert bir dille protesto etti.
Budak, "Sendikaya karşı çıkmak çağdaş bir işadamı
manüğı olamaz. Bu ancak gangster mantıgı olur" dedi.
Reslan Matbaası'ndan çıkanlan 50 işçinin 11
temmuzda matbaa önünde işverene karşı başlattıklan
direniş sürüyor. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak.
direnişçi işçilere destek için matbaa önünde yaptığı
açıklamada, Reslan Matbaasf nın işverenini, işçılerin
anayasa ve yasalardan kaynaklanan haklanna saygı
göstermemekle suçladı. Budak. işçilerle işverenler
arasında uzlaşma sağlamak için her iki tarafın üzerine
düşen görevleri yerine getirmesi gerektiğini belirterek
bu anlamda görevlerini yapan işçılerin işverenlerden
de aynı anlayışı bekJediklerini kaydetti. Basın-lş
Sendikası'na üye oldukJan gerekçesiyle işçilerin işine
son verilmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Budak.
işçilerin tekrar işe alınması için matbaanın işverenine
çeşitli yollarla ulaşmaya çalıştığını ve bu doğrultuda
İSO ve TOBB başkanlannı devreye soktuğıınu ifade
etti. Budak, buna rağrnen vine de bir sonuç
alamadığını kaydetti. Öte yandan Alaska fabnkası
işçileri de "Reslan işçisi yalnız değüdir" ve "Yaşasın
işçilerin birliği" sloganlanyla Reslan işçilerinin
direnişine destek verdi. Bu arada eylemci işçileri
desteklemek amacıyla Ankara'da da DtSK yetkilileri
tarafından bir açıklama yapıldı. Bayrampaşa'da
bulunan Öztaş Çorap Fabrikasrnın işçileri,
sıgortalanmalan. işgününün 8 saate ındirilmesi, iş
güvenliği ve iş güvencesinin sağlanması. enflasyona
uygun zam, senelik ücretli izin ve sosyal haklar
istemiyle fabrika önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklamayı izleyen Özgür Atılım gazetesi muhabiri
Duygu Senem ve Kızıl Bayrak gazetesi muhabiri
Ersoy Şahin. polis tarafından gözaltına alındı.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Oğuz ve Aykut'un oynadı-
ğı Fenerbahçe 2 yıl önce şam-
piyon olmuştu. Ali Şen de
uzun bir aradan sonra baş-
kanlığa seçilmişti.
Şen, bu şampiyonluğun
gerçek sahibi kendisiymiş gi-
bi hareket etti. Kulübün sem-
bol isimleri olan Oğuz'u, Ay-
kut'u ve ardından Bülent'i ku-
lüpten kovdu. Bu futbolculann
"ŞampiyonlarLigi"nde Fener-
bahçe'ye uyum sağlayama-
yacağını iddia etti.
Fenerbahçe taraftarı, çok
sevdiği kaptanı Oğuz'un gidi-
şine üzüldüyse de şampiyon-
luğun hatırına sesini çıkarma-
dı. Belki Ali Şen'in bir bildiği
vardır diye düşündü. Aradan i-
ki yıl geçti, kimin haklı, kimin
haksız olduğu şimdi daha iyi
anlaşıldı.
Ali Şen îstifa, Fenerbahçe Şampiyon
Oğuz ve Aykut, kulüpten
kovulduklannda, birçok insan
buna karşı çıkmıştı. Ali Şen'in
de kişilikli oyuncuları tasfiye
ederek hegemonya kurmak
amacıyla böyle davrandığı
söylenmişti. Oğuz ve Aykut'la
Fenerbahçe önemli bir ilkeyi,
önemli bir birikimi yitiriyordu.
Oğuz ve Aykut çok kritik bir
Trabzonspor maçı sonrası
önemli bir çıkış yapmışlardı.
Fenerbahçe'nin Trabzon'u
2-1 yendiği maçın iki kilit ismi,
iki kritik golün kahramanı bu
oyuncular, galibiyete sevinir-
ken Trabzonlu meslektaşları
adına da üzüldüklerini belirt-
mişlerdi. Aykut, "Her maç bir
ölüm-kalım havasına döndü-
rülüyor. Kaybeden tarafmah-
voluyor. Trabzonlu meslektaş-
larımızın yerinde biz de olabi-
lirdik. Bu nedenle üzgünüm"
anlamına gelen şeyler söyle-
mişti. Oğuz da onu destekle-
mişti.
•••
Aykut'un bu çok doğru ve
futboldaki rekabeti anlamsız
bir trajediye dönüştüren fana-
tikliği eleştiren açıklaması
önemliydi. lleri bir bilinci, ge-
lişmiş bir tepkiyi yansıtıyordu.
Ali Şen, bu sözleri gerekçe
göstererek bu iki yıldız futbol-
cu hakkında kampanya baş-
latmıştı. Oğuz, Aykut ve Bü-
lent gitti. Peki şimdı Fenerbah-
çe ne durumda? Ali Şen hak-
lı mı çıktı?
Ali Şen'in Fenerbahçe'yi ge-
liştirmek bir yana yıkıma sü-
rüklediği bir gerçek. Fener-
bahçe Oğuz'u kovarak kimli-
ğini yitirdi. Hem futbol kimliği-
ni hem de büyük kulüp olma
kımliğini. Oğuz da ortada, Ali
Şen de ortada. Oğuz, 34 ya-
şında. hâlâ büyük bir futbol
zekâsı ve olağanüstü bir yete-
nek olduğunu kanıtlıyor.
Oğuz'u futbol oynarken
seyretmek herkese büyük bir
zevk veriyor. Istanbulspor
maçlarını bazen sırf Oğuz'un
güzel hareketlerini, estetik fut-
bolunu seyretmek ıçin izliyo-
rum. Izlerken zevk alıyorum.
O hem oturmuş kişiliğı hem de
ince zekâsıyla Ali Şen'e ders
veriyor.
Fenerbahçe taraftarları,
Oğuz'lu Fenerbahçe döne-
minde "Ali Şen Başkan, Fe-
nerbahçe Şampiyon" diye
slogan atıyorlardı. Fenerbah-
çe iki yıldır kimliksiz ve silik bir
futbol oynuyor. Bu görüntü-
nün bir an önce değişmesi ge-
rekiyor. Milyonlarca taraftarı
olan, futbolun bu etkili ekibinın
kimliğini bir an önce kazan-
ması şart.
Peki bu nasıl olacak? Be-
nim sloganım net: "Ali Şen is-
tıfa, Fenerbahçe şampiyon."
Biz Fenerbahçeliler; Oğuz'-
u, Aykut'u nerede oynarsa oy-
nasınlar Fenerbahçeli sayıyo-
ruz. Ali Şen'ler gelip gider a-
ma LefterMer, Oğuz'lar unu-
tulmaz.
GLOBAl^oijrtKÜLTÜR *
ERGİN11LDIZOĞLU \
Siyasal İslamın
Yükselişi Durdu mu?
Mısır ve Afganistan'daki son gelişmeler, Türkiye,
Iran, Yemen ve Fas gıbi ülkelerle birlikte değerlen-
dirildiğinde, siyasal islamın 1980'lerde başlayan yük-
selişinin durduğu düşünülebilir.
Mısır'da hükümet 1990'larda siyasal Islama karşı
şiddetli bir saldırı başlattı. Yaygın tutuklamalar, silah-
lı grupların liderlerine birbiri ardına verılen idam ce-
zalan, "yargısız infazlar" siyasal İslamın militan ka-
nadını büyük ölçüde felç etti. Diyanet Işleri Bakan-
lığı son yıllarda kontrolünden çıkan camileri tekrar
denetimine aldı ve özel camileri kapattı. Bu baskı
tedbirlerine ek olarak, siyasal İslamın, sağlık hizmet-
leri ve toplumsal destek sunduğu yoksul bölgeler-
de, kamu harcamaları ve belediye hizmetleri geliş-
tirilmeye çalışıldı. Bütün bunlar olurken devlet gürv
lük yaşamda laik kültürün desteklenmesine büyük
özen gösterdi. Geçenlerde bir mahkeme Islami ra-
dikallerin laik bir yazar hakkında açtığı davayı red-
detti ve davacılara da "psikolojık tedavi görmeleri-
ni tavsiye etti". Hâkime göre "çok az sayıda da ol-
sa bazı akli dengesi bozuk kişiler, Tann'nın kendile-
rine başkalannı cezalandırma veya ödüllendirme
yetkisi verdiğini" zannedıyorlardı.
Sonuç olarak giysi modasından günlük yaşam et-
kinliklerine kadar gözle görülür bir değişiklik var. The
Economist'in son sayısındaki bir araştırma da ben-
zer bir manzara çiziyor (26.7.97). Kahire'de yaşayan,
MENAS ve The Economist Intelligence Unit için ça-
lışan bir gazeteci dostum da "Siyasal İslamın etkisi
günlük yaşamda artık eskisi gibi hissedilmiyor. Hü-
kümet militanlan acımasızca ezdi" dıyerek bu du-
yumlan doğruladı ve ekledi: "Ama Mısır'da hayat
şimdi herkes için çokzor. Demokratik haklar bu ça-
tışmanın en önemli kurbanı oldu."
Afganistan'da Taleban'ın hızlı yükselişi durmuşa
benziyor. Genç ve medrese dışında hemen hiçbir
eğitime sahip olmayan Taleban kadrolannın, askeri
hatalarının yanı sıra lslam dininin gerektirdiklerini ta-
vizsiz bir şekilde uygulamaya kalkmalannın da za-
yıflamalarında büyük rol oynadığı bildiriliyor. Kadın-
lan günlük yaşamdan çıkarmaya kalkmalan, kızlann
okula gitmesinı yasaklamalan. sakal zorunluluğu ve
şeriat cezalarını uygulamakta ısrar etmeleri, özellik-
le kentli halkın Taleban'dan uzaklaşmasına yol açtı.
Şimdi 9 ay önceki askeri mevzilerıne geri çekilmek
zorunda kalan (International Herald Tribune,
28.7.97) Taleban, giderek toplumsal desteğini de
kaybedıyor.
Siyasal islamın sıcak mücadele içinde olduğu Ce-
zayir, Sudan ve Filistin'e bakınca da manzara siya-
sal islam açısından hoş değil. Cezayir'de iç savaş
bir zamandır polisle siyasal islamın militanlan ara-
sında sonu gelmez bir kan davasına dönüşmüştü.
Bu iç savaş sırasında siyasal İslamın militanlannın
onlarca insanı boğazlannı keserek öldürmeleri, özel-
likle orta sınıflar ve çarşı esnafı içinde desteklerini za-
yıflattı. Gençler arasında işsizliğin yüksek olması, si-
yasal İslamın hâlâ militan bulmaya devam etmesine
olanak sağlıyor. Ancak silahlı mücadelenin artık iv-
mesini kaybettiği de bir gerçek. Sudan'da iç savaş
yakın bir zamanda sonuca ulaşacak gibi değil. Yan
askeri Islamcı cunta hükümetiyse, halkın yaşam ko-
şullanru iyüeştirmekten çok uzak görünüyor. Bu u h
J
kede, demokratik haklann olup olmadığını sormak
ise gülünç olmayı göze almazsanız, olanaklı değil.
Filistin'de Hamas'ın hâlâ bir etkinliği var. Hamas,
resmi hükümete ve Israil ile uzlaşma politikalanna
karşı önemli bir muhalefet odağı. Ancak Filistin hal-
kının savaştan usandığını ve Israil'in şu andaki katı
tutumunu bırakması halinde, Hamas'ın toplumsal
desteğinin zayıflayacağını soylemek yanlış olmaz.
Hamas'ın da gelişme potansiyelleri sınırlı.
Kitlelerın siyasal Islamdan uzaklaşma eğiliminde
olduğunu gösteren başka örnekler de var. Son baş-
kanlık seçimlerini, iran'da ılımlı, demokratik haklar-
dan, kadın haklanndan söz açan bir aday kazandı.
Siyasal Islami benimsemiş partiler, son Yemen ve
Fas genel seçimlerinde de beklenenden çok daha
kötü sonuçlar elde ettiler. Türkiye'de ise siyasal İs-
lamın kitle partisi Refah, hükümete gelmeyi başar-
mış olmasına rağmen, "daha iyi ve adil bir şekilde
yönetebileceğini" gösteremedi, elde ettiği mevzile-
ri dahi koruyamayarak neredeyse bir "üfürükle" ik-
tidan terk etti.
Siyasal İslamın uluslararası düzlemde genel yük-
selme eğilimınin, şu sıralarda, en azından durakla-
dığını soylemek çok yanlış olmaz. Bu duraklamayı
bir gerilemenin izlemesi hiç de zayıf bir olasılık de-
ğil. Siyasal lslam, sol muhalefet hareketlerinin bü-
yük bir gerileme gosterdıği ortamda yükselmeye
başlamış ve yoksul kitlelere, ulusalcı ama Batı kül-
türünün basıncı ile bir kimlik bunalımına girmiş bazı
aydınlara, umut vermişti. Ancak zaman içinde, siya-
sal islam, popülist bir kitlesel muhalefet hareketi ola-
rak tabanının beklentilerine cevap veremedi. Kitle-
lere dayanan bir "kurtuluş ideolojisi" mutlaka sömü-
rüye karşı ve demokratik haklann (kadın haklan, fi-
kir özgürlüğü vb. de dahil) tutariı bir savunucusu ol-
malıdır; iktidar olmaya yaklaştığı anlarda da mutla-
ka kitlelerin yaşam koşullannı iyileştirmeli, ağzından
düşürmediği adalet ve dürüstlük ilkelerine sonuna
kadar sadık kalmalıdır. Siyasal lslam bunlann hep-
sinde sınıfta kaldı. Örnek aramak için Taleban'a ve-
ya Cezayir'deki boğaz kesme olaylanna kadar git-
meye gerek yok... "Bir dakika karanlık" eylemine
karşı Refah'ın tutumunu hatıriamak yeter sanınm.
ergin(« ergin.demon.co.uk
Göktepe sanıklannın avukatı
'Müvekkillerim şereflV
İstanbul Haber Servisi
- Evrensel gazetesi mu-
habiri Metin Göktepe'yi
öldürdükleri iddiasıyla
yargılanan polislerin
aMikatlanndan ÖmerVe-
şih/urt da Tansu Çiller" in
Abduüah Çatlı ıçin kul-
landığı benzetmeyi kul-
landı: "Benim müvekkil-
lerim göğsiinde ay-yıldız
taşıyan şerefli poüsler-
dir_." Mahkemenin hak-
lannda gıyabi tutuklama
karan verdiğı 6 polisin
teslim olması, Göktepe
ailesi ve avukatlan tara-
fından "olumlu bir geüş-
me" olarak değerlendiril-
dı.
Gazeteci Metin Gök-
tepe'yi gözaltına alındık-
tan sonra öldürdükleri
gerekçesiyle haklannda
gıyabi tutuklama karara
çıkanlan 9 polis memu-
rundan 6'sının teslim ol-
masının ardından, diğer
3 polis memurunun da
teslim olacağı belirtildi.
Sanık avukatlanndan
Chner Yeşilyurt dün yap-
tığı açıklamada, gıyabi
tutuklu polislerin yargı-
dan kaçmadığını öne sü-
rerek "Müvelddllerimin
Eyüp Ağır Ceza Mahke-
mesi'nde ifadeleri alın-
mışü. Bu yüzden duruş-
maya katümalanna ge-
rek yok. Talimatla ifade
alınmasuıda vasaya aylo-
n bir şe>:
yok" diye ko-
nuştu. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'in
-Metin Göktepe olayı
Türkiye Cumhuriyeti'-
nin ayıbıdır'7
sözlerini de
eleştiren Yeşilyurt. "Asıl
bu sözii soylemek ayıpbr
ve suçtur" diye konuştu.