Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 1997 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Isteğe Bağlı Dinsel Eğitim ve Öğretim
B U L E N T S E R I M Ana\asa Mahkemesı Genel Sekreterı
T
urkıye Cumtıunyetı'nın
55 fıükumetının progra-
mının açıklanmasıyla da-
ha once Mılh Guvenlık
Kurulu nun 28 Şubat
1997 gûnlu toplantısından
sonra gundemın bınncı sırasına oturan
sekiz yülık kesintisiz oğrenim tartışma-
sı yenıden ale\lenmıştır Bu tartışma
aynı zamanda anayasanın 24 madde-
sı karşısında okullardakı zorunlu ve ıs-
teğe bağlı dinsel eğıtım ve öğretımın
durumunun orta> a konulmasında fırsat
yaratmıştır Bu fırsat yakalanmışken
anavasanın24 maddesının zorunlu ve
ıstege bağlı dinsel eğıtım ve oğretıme
ılışkın hukmunun ırdelenmesının ya-
rarlı olacağı duşunulmüştur
Anayasanın "Din ve Vlcdan Hürriye-
ti" baslıklı 24 maddesının dorduncu
fıkrası uç temel ılke getırmış ve fıkra-
da. ılkelen anlatan üç tumceye yer ve-
nlmıştır Fıkradakı sırası>labutumce-
lere gore 1) Dın ve ahlak eğıtım ve oğ-
retımı dev letın gözetım ve denetımı al-
tında \ apılacaktır 2) Dın kulturu ve ah-
lak öğretımı ılk v e orta oğretım kurum-
lannda okutulan zorunlu dersler ara-
smda yer alacaktır 3) Dın kulturu ve
ahlak öğretımı dışındakı dinsel eğıtım
ve oğretım ısteğe bağlı olacaktır
Bunlardan bınncı tumce genel ılke-
yı koymaktadır Genel ılke. dın eğıtımı
ve oğretımının devlet gozetımı ve de-
netımı altında venlmesı zorunluluğu-
dur Gerekçede dın ve ahlak eğıtımı ve
oğretımının kotuye kullanılmasını on-
lemek amacıyla dev let gozetım ve de-
netımıne alındığı açıklanmıştır Bu ıl-
ke hem zorunlu hem ısteğe bağlı dın
oğretımınde geçerlıdır Ancak dın kul-
turu ve ahlak öğretımı ılk ve orta oğ-
retım kurumlannda okutulan zorunlu
dersler arasında ver alacağı ıçın zaten
dev letın gozetım v e denetımı altındadır
Yeter kı bu gozetım ve denetım, goster-
melik duruma getınlmesın Ustelık
devletın gozetım ve denetımı genel-
ozel aynmı yapılmadan tum ılk ve or-
ta oğretım kurumlan ıçın geçelıdır
Çûnku bu husus Oğretim Biriiği Yasa-
sı'nda yer almaktadır
Oyle olunca. genel ılke uçuncu tum-
ceyle duzenlenen ısteğe bağlı dın eğı-
tım ve öğretımı yonunden daha anlam-
lıdır ve onu tamamlamaktadır Milli
Gıivenük Konseyi, Anayasa Komısyo-
nu'nun değıştırme gerekçesı de bu go-
ruşu desteklemektedır Gerekçede,
"Maddenın dorduncu fıkrasında yer
alan ... bıçımındekı hukmu ... biçimın-
de değıştırilmek suretıvle dın eğitim ve
oğrvtiminin, devletın denetuni ve goze-
timi altında olmak kaydıyla kişilerin
kendi isteğme, kuçuklerin ise yasal tem-
silcisinin istemine (talebuıe) bağlı oklu-
ğu, ancak din kulturu ve ahlak oğreti-
nıinin ilk ve ortaoğretim kurumlannda,
okutulması gerekli zorunlu dersler ara-
suıda ver alacağı gostenlmiştir" denıl-
mıştır
Dinsel eğıtım ve öğretımı devletın
gozetım ve denetımı altında gerçekleş-
tırmek, Tûrkıye Cumhunyetrnın ken-
dıne özgu laıklık anlayışından doğan
zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır
Din kulturu oğretimi - dinsel oğretim
farkknğı: Genel kultur derslen arasın-
da venlmesı ongörulen dın kulturu ve
ahlak dersı ıçın yalnız "öğretim" zo-
runlu gorulmüş "eğftHn"den soz edıl-
memıştır Bu.bılınçlıbırseçımdır Dev-
letin yiıkunüuhığü öğretimle sınırhdır.
Oğretım. bellı bır alanda, belırlı bır
amaca gore o alanın gerektırdığı bılgı-
len oğretmek eylemıdır Eğıtım ıse bır
kımsenın herhangı bır etkmlık alanın-
da yetıştınlmesıdır Eğıtımın ıçmde
yonlendirmevardır Eğıtımde bılgı ve-
nlmekle kalınmaz. onun uygulaması
da yaptınlır
Dın kulturu ve ahlak oğretımının din-
sel eğıtım ve oğretımden farklıhğını tu-
tanaklar şoyle ortaya kovmaktadır
"Din kültürü veriyoruz, din dersi de-
ğü." "Buradaki murat bunun tarih,
coğrafya ve kimya dersleri gibı kultur
olarak verflmek zorunluluğunu vurgu-
lamakbr." "Din eğitimi, kultürun dışın-
da uvgulama ile ilgükür."
Fıkra metnının altı çızılerek okun-
ması da bu ıkı oğretımm farkını çarpı-
cı bıçımde ortaya koymaktadır Gerçek-
ten fikrada, dın kulturu ve ahlak oğre-
tımının ılk ve ortaoğretim kurumlann-
da zorunlu ders olarak okutulması be-
lırtıldıkten sonra, "bunun dışındaki"
dinsel eğıtım ve öğretımın, ısteğe bağ-
lı olduğu vurgulanmıştır Isteğe bağlı
dın dersınde dın kulturu ve ahlak oğ-
retırru dışındakı konulann yer alması
gerekmektedır Dinsel eğıtım ve öğre-
tım ısteğe bağlıdır \e metne gore bunun
okullarda venlmesı zorunlu değıldır
Ancak dev let gozetımı ve denetımı al-
tında olması zorunludur
Zorunlu dın kultûrü oğretımının ko-
nulan. goksel (semavı) olsun olmasın
tum dınlenn tanhçesı, felsefesı, doğu-
şu ve gelışmesı, ahlak kuramlan gıbı
konulardır Buderste,dınlereılışkın ge-
nel bılgılervenlır Nesnel bıçımde dın-
lenn ıbadet dışındakı yonlen anlatılır
Zorunlu oğretım, toplumdakı yaygın
dinsel ınançlan oğreten ve böylece çev -
resındekı ınsanlarla uyum ıçınde yaşa-
yacak kışılen yetıştınneyı amaçlayan
bır "kûltür ve ahlak" oğretımıdır Zo-
runlu ders, Islam dınmın oğretıldığı
ders değıldır Yalnızca îslam dınının
öğretıleceğı ders, ısteğe bağlı olandır
Ne var kı, ısteğe bağlı eğıtım ve öğre-
tun, uygulamada yalnızca Islam dınının
öğretılmesıyle kalmamakta, programı-
nı bellı bır mezhebe ozguleyerek top-
lumsal banşı tehlıkeye duşurücu boyut
kazanmaktadır
Anayasanın 24 maddesı yorumlanır-
ken, 42 maddesı gözden uzak tutulma-
malıdır Bumaddede, tümeğftiınveöğ-
retimin, Atatürk ilkevedevrimleri doğ-
rultusunda, çağdaş bılım ve eğıtım
esaslanna gore, devletın gozetım ve de-
netımı altında venleceğt, bu esaslara
aykın eğıtım ve oğretım kurumlan açı-
lamayacağı belırtılmıştır Bu madde,
zorunlu dın kulturu öğretımı dışında
kalan ısteğe bağlı dinsel eğıtım ve öğ-
retım programımn da Atatûrk ılke ve
devnmlen ıle çağdaş bılım ve eğıtım
esaslan gozetılerek saptanmasını zo-
runlu kılmaktadır
Bu bolümde, ınceledığımız fıkrayla
ılgılı bır konuyu tartışmava açmak ıs-
" tıyoruz Laıklık ılkesıne uygunluğu
sağlamak yönünden ısteğe bağlı dinsel
eğıtım ve öğretımın okullarda v enlme-
sı mı amaca daha uygun olur, yoksa
salt dinsel eğıtım ve oğretım veren ku-
rumlar mı açılmalıdır
Bu konuyu tartışmaya açmak ıste-
memızm nedenı, her ıkı goruşûn de ar-
tı ve eksılennın, en azından şımdılık
eşıt ağırlıkta olmasıdır Tartışmayıbaş-
latırken kendı göruşumuzü de belırt-
mek ıstenz
Önce bır saptama yapmak gerekır
Anayasa, zorunlu öğretımın ılk ve or-
taoğretim kurumlannda venlmesını
açıkça belırtmışken, ısteğe bağlı dinsel
eğıtım ve oğretım ıçın boyle bır yonlen-
dırmede bulunmamıştır Öyleyse, ana-
yasal açıdan bu eğıtım ve öğretımın
okullarda venlmesı zorunluluğu yok-
tur, salt bu ışı yapan ayn kurumlarca da
venlebılır Ancak kuşkusuz, devletın
gozetım ve denetımı yoğun bıçımde bu
kurumlann ûzennde olmalıdır Bu de-
netım ve gözetımın gevşehlmesı duru-
munda toplumun hangı noktaya gelece-
ğının orneğı bugûn yaşanmaktadır
Eğer ders alınmazsa hıç kuşku duyul-
masm kı, tanh daha ağır bıçımde "te-
kerrûr"edecektır
tsteğe bağlı dinsel eğıtım ve ogretı-
mın okullarda venlmesı, zorunlu dın
kültürü ve ahlak öğretımı ıle bu eğıtım
ve öğretımın bırbınne kanşmasına, ka-
sıtlı bıçımde zorunlu dinsel eğıtım ve
oğretıme donüşturülmesıne neden ola-
bılır Bunu onlevecek olan devlet göze-
tinı ve denetimidır Devlet dedığımız
olgu soyut bır kavramdır Onu somuta
çev ıren kurallar ve kurumlardır Kural-
lan uygulayacaklar ıle kurumlan ışle-
tecekler ıse ınsanlardır Devletı somut-
laştıran ınsan etmenı ıkı gruptan oluşur
Seçılmışler, yanı sıyasal kadro, atan-
mışlar, yanı burokratlar tşte, devlet go-
zetım ve denetımını gerçekleştırecek
olanlar bunlardır Sıyasal kadrolann
bugüne değın ülkenın getınldığı nokta-
dakısorumluluğubellıdır Yınebu kad-
rolann etkıledığı burokrasının sorum-
luluğu sıyasılerden aşağı kalmaz O za-
man durup duşünmek ve sormak gere-
kır, eğer ısteğe bağlı dinsel eğıtım ve
öğretım okullarda venhrse, bu kez tum
okullar ımam-hatıp okullanna donuş-
meyecek mıdır9
Kanımızca bunu onle-
menın yolu, zorunlu dın kulturu ve ah-
lak öğretımının programını, bu öğretı-
mı dinsel eğıtım ve oğretıme donuştür-
mevecek bıçımde saptamak, bunun dı-
şındakı ısteğe bağlı dinsel eğıtım ve öğ-
retımı, etkılı bır gozetım \ e denetım al-
tında, okullar dışında, salt bu ışı yapan
bınmlere bırakmaktır Isteyen çocku-
lannı bu bınmlere göndererek dinsel
eğıtım ve öğretım verdırebılır tsteme-
yemn de, "istememe hakla''nı kullan-
ması kolaylaşır
Bu yorum yapılırken kuşkusuz okul
dışındakı dmsel eğıtım ve oğretım ve-
ren kurumlann gozetım ve denetımı-
nın çok zor olduğu gözardı edılmemek-
tedır Ancak bu konuda onlem almak
devletın görevıdır Onlem etkılı bıçım-
de alımrsa bu uygulamanın zarannın,
dinsel eğıtım ve öğretımın okullarda
venlıp yaygınlaştınîmasının doğuraca-
ğı zarardan daha az olacağı duşünul-
mektedır
Ustelık, ısteğe bağlı dinsel eğıtım ve
öğretımın okullarda venlmesı, genç be-
yınlenn kanşmasına da neden olur
Okullarda bır yandan bılımsel ve çağ-
daş oğrenim goren çocuklara, bunun
yanında dogmalara dayanan şeylenn
öğretılmesı bırçok kavramın ıç ıçe gır-
mesı sonucunu doğurur
Isteğe bağlı dinsel eğıtım \e oğretı-
mın okullarda venlmesınm yaratacağı
asıl önemlı sakınca, toplumsal baskı ıle
amacından saptınlması tehlıkesının her
zaman var olmasıdır Isteğe bağlıhk
"zorunlu"ya dönüşür, "seçim" hakkı
kâğıt uzennde kalmaya mahkûm edılır
Çunkü aıleler, toplumsal baskı yüzün-
den "kerhen" de olsa ısteğe bağlı dın
dersını seçmek zorunda kalacaklardır
Önenmız Butun bu karmaşayı onle-
menın en etkılı yolu, dinsel eğıtım ve
öğretımı tümüyle ısteğe bağlı kılmak-
tır Bu, dın ve vıcdan ozgurluğunün do-
ğal sonucudur
ARADABlR
AYTEKIN BOZKLRT
Emekh )azın Oğretmenı
Diyanet İşleri Başkanı
ve Tiirkçe
Sayın Başkan, dılbılım konusunda ozel bır çalış-
manız olup olmadığını bılmıyorum, ama sızı "Dûn-
yadakı en zengın dıl Arapçadir" yargısına hangı
durtulerın yonelttığını bılıyorum Eğer savınız bu
kadanyla sinırlı kalsaydı, bu savın tum yanlışhğına
karşın, ınancınız adına sızı anlayışla karşılayabılır-
dım Oysa sız Turkçemız de ıçınde olmak uzere,
obur dıllen kuçumseyerek Arapçayı yuceltmeye
çalışıyorsunuz
"Bu dılde bır çekıcılık vardır, cazıbe vardır Ku-
ran'ın Turkçesı Kuran mıdır, Kuran'ın Turkçesıne
Kuran dıyemeyız Çın'e gıdeceğız, camıde, çın
çun çan dıye okuyor, ne okuyor bu
7
" (Işık Kan-
su, Cum 21 6 1997)
"Bu"nun ne okuduğunu bu kadar merak etme-
ye ne gerek var Sayın Başkan'' Bellı kı adam "Ağ-
zımda anamın sutu", "Ses bayrağım" dıye kutsa-
dığı anadılıyle ınancının gereklerını yenne getınyor
Ustelık "Her peygamben kendı ulusunun dılıyle
gonderdık" (Ibrahım suresı, 4 ayet) dıyen ayete uy-
gun davranıyor, değıl mı?
Tum buniar bıryana, anlamadığı bırdılı "çın çun
çan", "fan fın fon" olarakadlandıran sıradan yurt-
taşların kahve soyleşılen hoş gorulebılır, ama ana-
yasal bır kuruluş olanOıyanet (şlen'nın Başkanı'nın,
"meftun" olduğu Arapçayı yuceltmek adına, ken-
dı anadılı de ıçınde olmak uzere, dığer dıllen ku-
çumsemesı duşundurucudur
Sayın Başkan sız, Arapçanın dunyanın en zen-
gın dılı olduğunu savunurken Atatürk de bırçok
konuşmasındaTurkçenın yeryuzunun en guzel, en
zengın en uyumlu dılı olduğunu soyler Onun bu
saptamasını ulusçu, duygusal bır yaklaşım olarak
değerlendırebıleceğınızı duşunurek, sıze, Turkçe-
nın "caz/bes/"nı ve dahı "çekıcılığrn\ dılbıhmsel
çalışmalanyla tanıtlamış unlu dılbılımcılerden soz
edeceğım
Unlu dılcımız Bdsım Atalay "Arapça ıle Turkçe-
nın Karşılaştınlması" (Marıfet Matbaası, Ist 1954)
adlı yapıtında Arapça ıle Turkçeyı tum yonlerıyle
karşılaştırdıktan sonraşusonucavanr "Yukandan
berı ortaya koymuş olduğum tanıklarve her ıkı dıl-
den aldığım ornekler, Turkçenın Arapçadan daha
olgun ve daha gelışmış olduğunu meydana çıkar-
maktadır"
Sayın Atalay'ın tanıklarından bırı de unlu Alman
dılbılımcı Max Müller'dır Max Muller, Turkçe uze-
nne yaptığı çalışmalarının sonucunu şoyle ozetler
"Turkçenın çekım bıçımlenndekı duzgunluk, bu-
tun dıl yapısında kolayca görulur ve kavranabılır
Bu durum, 'dıl' denılen vaıiıkta belıren en yuksek
ınsan kudretını anlayanlan coşturur "
Turk dılının en kapsamlı ıncelemesı olan "Turk
D///Gramen"nınyazan,unluFransızTurkoloğuJe-
an Deny, bakınız Turkçemız hakkında nasıl bır
saptamada bulunuyor "Turkıstan bozkıhan orta-
smda, kendı başına kalmış ınsan zekâsının sade-
ce kendı yaradılışından aynlmaz kanunlarla yarat-
tığını, hıçbır bılgınler kurulunun yaratması duşü-
nulemez "
Sayın Başkan, sıze, Turkçenın zengınlığını gos-
teren anıtsal yapıt "Dıvanu Lugat-ıt-Turk"ter\ (Kaş-
gariı Mahmut, XI yy) ya da Turkçenın Farsçada
ustun olduğunu tanıtlamak ıçın kaleme alınmış olan
"Muhakemet-ul Lugateyn "den (Ali Şir Nevai, XV
yy) soz etmeye gerek vra mı bılmıyorum, ama Al-
man filozofu VVilhelm Humbolt'un şu sozlerının,
baştaArap elıfbası ve Arapça tutkunlan olmak uze-
re herkes tarafından "m/hg/£>/"akıllardatutulma-
sını dılıyorum "Bır ulusan gerçek yurdu, onun dı~
lıdır Ulusal dıl yok olunca, ulusal duygu da çok
geçmeden yıtınlebılır "
XV yy Dıvan şaırlerınden Mesıhi de "Mesıhı
gokten ınsen sana yer yok I Yuru var gel Arap 'tan
ya Acem 'den" derken, Humbo't'tan dort yuzyıl on-
ce aynı şeylerı mı soylemeye çalışıyordu acaba
Sayın Başkan''
Tansu Çiller ve Aydın Menderes
RECEP BtLGtNER
A
h bu yakın tanh' Daha dun gı-
bı, çok partılı demokratık duze-
ne geçışımızın başlangıcı olan
1945'ten gunmuze uzanan ta-
nh
1
Medyamızın genç kadrosu
yaşanılan sıyasal olaylan yaşa-
madıklan, genye doğru kıvaslama yapacak bı-
nkımlen olmadıgı ıçın, olaylan konuşturacak-
lan yerde, hep, kendılen konuşuyor
Bu çok yakın tanhın olaylan ıçınde, gazete-
cı olarak yaşayanlar da ya dunyamızdan goçup
gıttıler ya da 'dinoznr' damgasıyla koşelenne
çekıldıler Şımdı gorev başında olan genç kad-
ro, klık anlayışı ıçınde, topluca, kapılanıp, top-
luca aynldıklan ıçın, ağabeylennı tanımıyorlar,
tanısalar bıle onemsemıyorlar Zaten aralanna
da sokmuyorlar boylelennı
K.ımı sıyasetçıler de kendılennı, yeten kadar
bılmedıklen bu çok yakın tanhın mırasçılan
gorup. demokrası kahramanı kesılıyorlar
tşteıkı örnek, Tansu Çillerve Aydn Mende-
res.
tkısının de babasını yakından tanıdım
Haa Bektaş VeB'nın olumunden sonra, Bek-
T.C.
YEDÎTEPE ÜNÎVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTÎTÜSÜ
RADYO & T.V.
ve
TANITIM ve HALKLAİLİŞKİLER
Yüksek Lisans (Master) programlarına
öğrenci alınacaktır.
• Adaylann 4 yıllık bır fakülte veya yüksekokul mezunu
olmalan gereklıdir.
• Her ıki program da lisans öğrenimlerinı başka dallarda
tamamlamış adaylara açıktır.
• Öğretım dilı İngılızce olup, yabancı dil düzeyi yeterli
olmayanlar için İngılızce Hazırlık Programı uygulanacaktır.
• Eğitim hafta ıçı her gün 19.00-22.00 saatleri arasında ve
hafta sonlannda yapılmaktadır. İhtiyaç halınde hafta içı
gündüz de ders açılacaktır.
• Aday ön kayıtlan 22 Eylül 1997 tarihıne kadar aşağıda
belırtılen adrese şahsen yapılacak olup, program ıle ılgıli
bılgi ıçın:
(0216) 327 64 74 / 75 - (0216) 326 7918 - (0216) 327 68 59 no'lu
telefonlara başvurulabilir.
Adres Yedıtepe Unıversıtesı Acıbadem Kampusu
tbrahımağa Mah Koftuncu Sok No 1
Acıbadem / Istanbul
Faks : (0216) 327 64 79
taşılığı devam ettırenler, ıkıye aynlmıştı Yol
oğlu, dol oğlu dıye Kendılennı 'yol oğlu' dıye
tanıtanlar 'döt oğlu' olanlardan daha ıyı bıçım-
de Bektaşılığı temsıl ettıklennı ıddıa etmışler-
dı
Günumuzun bu ıkı orneğıne gelınce
Tansu Çıller'ın babası, rahmetlı M. Necati
ÇiDer'le, Istanbul Beledıye Encumenı'nde bır-
hkte çahştım O zaman, Istanbul'da vılayet ve
beledıye rjfrteşıkTjır yonefım altındaydı Dr
Prof Fahrettin Gökay, vah ve beledıye başaka-
nıydı Nettrtı Çiller, valı adına, encümene ba$-
kanlık ederdı Ben seçılmış bır uyeydım
Baba Çiller. cumhunyetm ılk yıllannda, An-
kara'da bır süre gazetecıhk yapmış, bır mıllet-
vekîlınden de "Valan haber yaayor" dıye, da-
yak yemıştı Eskı bır gazetecı kızı T ÇIIICT, şım-
dı gazetecı düşmanı
Baba N Çiller, tanıdığım kadanyla, orta öl-
çeklı bır burokrattı Yumuşak, herkesın suyuna
gıden, fikralar anlatan, hoş sohbet bınydı
Emeklılığı yaklaşınca, o donemın partı ıda-
recılenne yanaştı, emekJıhğınde daha yüksek
emekh maaşı alabılsın dıye, üst düzey bır kad-
roya gorevlendınlmesını ıstedı Onlar da done-
mın başbakanına bunu duyurdular ve "Bizim
adamımızdır" dıye. en kuçuk ıllenmızden bın
olan Bılecık'e valı yaptırdılar O da, sekız ay
sonra, buradan emeklı oldu 1954 seçımlennde
de Muğla'dan CHP mılletvekıllığı aday lıstesı-
ne gırdı, ama seçılemedıler Menderes'ın, onu
valı yaptıranlara "tşte adamınız" dıye sıtem et-
tığını duydum
Yol oğlu mu, dol oğlu mu, tartışmalannı ör-
nek alırsak, Tansu Çıller'ın, doğru yoldan on-
ce, CHP'ye gırmesı gerekmez mıydı
9
Ve gaze-
tecıler, kendısını Demokrat Partı'nın devamı sa-
yan T Çiller'e bu durumu anımsatıp bazı soru-
îar sormalannı, çok bekledım
Ama Tansu Çiller o donemde daha garantılı
görduğu ıçın, Doğru Yol Partısı'ne gırmeyı yeğ-
ledı Çok sıkı pazariık ettığı, bırtakım garantı-
ler ısteğı, bılınıyor Bunlann neler olduğunu Sa-
yın Demirel ve o gunun DYP ılen gelenlen çok
ıyı bılır
Demokrat Partı ıle, hatta Adalet Partısı ıle,
hıçbır ılışkısı olmavan Çiller şımdı ortaya atı-
lıp A. Menderes'ı, Fatin Rüştu Zorlu'yu Hasan
Polatkan'ı çağnştınr bıçımde "Biz demokrasi
uğnına şehıtlerverdik,gerekırse ymeveririz" gı-
bı kahramanlık taslıyor Ne acı' Demokrat Par-
tı, hatta ondan sonra kurulan Adalet Partısı ıle
hıçbır organık ya da ıdeal bağı olma>an T Çil-
ler, şımdı başında bulunduğu DYP'nın kurucu-
lannın fotoğraflannı partı bınalanndan ındın-
yor Onlan buyruklarla kukla dısıplın kurulla-
nna yollayıp partıden attınyor, sonra da demok-
rası kahramam kesılıyor
Aydın Menderes'e gelınce
Eskı Demokrat Partı'nın bazı uyelen, yenı-
den, Demokrat Partı adıyla bır partı kurdular
Aydın Menderes'ı de genel başkan yaptılar Ya-
nı babasuıın anısına, onu koltuğa oturttular Ay-
dın Menderes ne yaptı, babasınrn anısına kuru-
lan partıyı, mılletvekılı seçılmesı uğruna Refah
Partısı'ne teslım ettı' Bu partıntn başkanı. Ay-
dın Menderes'ın gozlennın ıçme baka baka
"Rahmetü Menderessağ olsaydı, o da bizim par-
tinüzegirerdi"dedı Oğul Menderes de bunu ka-
bullendı Aydm Menderes bu vebalın altından
kalkamaz
Bununla da kalmadı, geçenlerde bu partının
kuruluş yıldonumunde "\dnan Menderes'in aç-
üğı imam-hatip okullannı, şimdi Mesut Yılmaz
kapaöyor" gıbı, kendısını alkışlayanlara çok
ucuz bır demagojı orneğı vermesın mı1
Boylece, Aydın Menderes, bır avuç alkış uğ-
runa,rahmetlıbabasını da, Refah Partısf nın bır
mılıtanı gıbı gostererek ıyı bır doloğlu olmadı-
ğını ıspatladı Bu olay, doloğlu Aydın Mende-
res'e karşm, gende daha sadık yol oğullannın
var olduğunu da ıspatladı Bu gerçeğı, sadece
altını çızerek belutıyorum Başka hıçbır yorum
yapmadan, tanhın yargısına yardımcı olur dı-
ye
Ve sen ey sıyaset1
Meydanlarda alkışlanmak,
mılletvekıllığı koltuğuna otunnak ıçın, kımı
oğullann babalannın anısını çığnedığını gös-
tenyorsun bıze
PENCERE
Che İçin
1997CheYılı
Ortalığı Che dalgası sardı, olumunun 30'uncu yı-
lında Che Guevara anılıyor.
Nerede''
En başta Avrupa'da, sonra Batı'nın otekı enlem
ve boylamlarında Che yıldızlaştı, "romantık dev-
rımcı"yı kapıtalızm 'metalaştırmaya' çalışıyor, ama
Guevara'ya hayranlık bır saygılı ozleme donuşu-
yor; bızım medya da Batı'dan gelen ruzgâra uydu
Bır okurum Che'nın olumu uzenne yazdığım ya-
zıyı kesıp yollamış, aşağıda okuyacağınız yazı, 14
Ekım 1967 gunu bu koşede yayımlandı
•
Bır destan kahramanı, destan kahramanlanna
yakışır bıçımde oldu Guney Amenka devrımının
unlu yığıtlerınden Bınbaşı Che Guevara'nın ateş
gozlen Bolıvya dağlarındakı bır vuruşma sonucun-
da kapandı
Her çağın bır destanı vardır Yeter kı, ınsan o
destanın soluğunu kendı yureğınde duysun Yir-
mıncı yuzyılın destanı yanında Homeros'un llya-
da'sı kaç para eder' Kaç para eder Akha'lan kah-
reden Akhılleus'un ofkesı1
Wall Street canavarının
Vietnam'a bır gunde yağdırdığı ateşın bınde bın es-
kı Yunan tannlannın tumunu bırden yok etmeğe ka-
dırdır Ajanslann soğuk dılı ve telekslerın kuru ta-
kırtısında her gun çağımızın destanı nefes alıyor
Yeter kı, o nefesı duyacak kadar ınsan olalım, ye-
ter kı ateş gozlu ve ılah yuzlu Che'nın nıçın oldu-
ğunu bılelım Bolıvya dağlannda Che'yı mutlu kı-
lan ne vardı? 1956'dan ben durmadan dovuşen bu
adamın dıleğı neydı? Hangı buyu damarlarına gır-
mış ve hangı ulkunun peşınde dağlara çekılmıştı
Guevara?
Arjantın'ın Rosano kentınde 1928'de dunyaya
gelmıştı Guevara Tıp eğıtımınden geçmıştı Akıllı,
fikırlı, cerbezelı ıdı Isteseydı çok ıyı bır hayatın ko-
şullannda yaşayabılırdı Luks apartman daırelenn-
de sıcak sudan soğuk suya elını sokmaz, hayatını
guvenlık altına alır, otomobılden ınmez, herkesın
ımreneceğ bır refah duzeyınde gununu gun ede-
bılırdı Guevara'nın bu sofradan nasıplenmesı ış-
ten bıle değıldı Gezmıştı, gormuştu, yaşamayı bı-
lıyordu Ama bu soy kuçuk yaşantıları sılkelemış,
bır yana atıvermıştı
Guney Amenka'nın çılelı topraklannda genç ya-
şında gozlennı yuman bu guzel adamın tutkusu
neydı
7
Che Guevara nıçın dovuşuyordu?
Eğer bu soruya bır cumle ıle cevap venlecekse,
o cumle şudur
- Özgurluk ıçın
Özguriuk ıçın dovuşuyordu Guevara kendı oz-
gurluğu ıçın, ınsanın ozgurluğu ıçın, Bolıvya koy-
lusunun, Vıetnam halkının, Hındıstan yoksulunun,
Arabın, Kongolunun, Ganalının, Iranlının ve Ana-
dolu'da toprak altında yaşayan koylunun ozgurlu-
ğu ıçın çarpışıyordu Zalımlere karşı ozgurluğu, so-
murenlere karşı somurulenlen zafere ulaştırmak
ıçın dovuşuyor, mutluluğunu ancak bu uğraş ıçın-
de duyuyordu
Bır gerçeğı ıyı bılmelıyız kı, nerede somuru var-
sa, orada özgurluk yoktur. Sömuruye karşı say^as,
özgurluk ıçın savaş demektir Somürulen ozgur
olamaz, ozgur olan somürülemez Hıçbır somürli
düzenınde gerçek özgurluk yoktur Özgurluk, ın-
sanın ınsanı somurmesıne son verdığı zaman ger-
çekleşecektır Ve dunyanın en buyuk ayıbı, somu-
renlenn somurduklen ınsanlann karşısına geçıp,
- Sen ozgursun
1
demelendır
Çunku ınsanın emeğını, alın tennı, çabasını so-
murmek, ınsanın kafasını, fıkırlennı, duşuncelerını,
ınançlannı somurmek demektir Somuru bır bu-
tundur Che Guevara ışte boylesıne bır savaşta, so-
muruye karşı ozgurluğun fethedılmesı savaşında,
çağımızın kahramanlarından bırıydı
Che Guevara bu mucadelenın koşullarını, ışçı-
lerın orgutlenmesınden çok koylulerın askerleş-
mesınde buluyordu Usullennı beğenelım veya be-
ğenmeyelım, Emesto Che Guevara ıçın değışmez
yargı şudur
- Guevara bır kahramandı, çağımızın buyuk des-
tanında
Che Guevara, gunun hangı saatınde oldu bıle-
mem Bır şafak vaktı mı vuruldu'' Bır oğle sıcağın-
da mı? Yoksa golgelerın uzadığı bır akşamustun-
de mı? Hangı saat ve hangı dakıkada olmuşse ıçı-
mızde duymak gerek onu Yirmıncı yuzyıl savaşı-
nın ılahlanndan bırı savaş meydanını terk edıyor-
du Federico Garcia Lorca, o saatı şoyle anlatı-
yor
Ölum yaraya yumurtasını koydu
Saat beşte akşamleyın
Can çekışmeyle ışılar oda
Saat beşte akşamleyın
Guneş gıbı yanar yaralan
Saat beşte akşamleyın
Ah' Ne korkunç saat beşı akşamın1
SAAT BEŞTİ BUTUN SAATLERDE
Akşamın golgelennde saat beştı.
Ister akşam golgesınde beş olsun, ıster sabah
şafağında beş olsun, hangı saatte olursa olsun,
olum saatı korkunç ve karanlıktır Ama o korkun-
cu guzellığe ve karanlığı aydınlığa çevıren, ılah yuz-
lu Che Guevara'nın hayatı gıbı hayatlardır
BAŞSAGUGI
En zor gunde şekıllenırken tanh, mucadelenın
en onundeydı Yenerken ve yerulırken umudun
ve yaşamın en ıyı ışçılenndendı Dosduk,
ınsanlık, ışçılık, sendıkacılık ve demokratlık
bıraz daha anlam kazandı onunla Aynı
ıdeallen paylaşmaktan, aynı mucadeleyı
omuzlamaktan onur duyduğumuz
Knstal-Iş Sendıkası eskı Genel Başkanı
HASAN BASRİ
BABAII
dostumuzu kaybettık Işçı sınıfimızın
başı sağolsun
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDIKASI
GENEL YÖNETİM KURULU