Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 1997 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
Doğumunun 100. yılında Louis Aragon'u anma gecesinde Rostropoviç bir konser verdi
Aragon, Avignon'da aıııldıKültür Servisi - Fransız Komünist
Partisi, doğumunun yûzüncü yılında
Louis Aragon'u anmak içın Avignon
festıvalı kapsamında özel bir gece dü-
zenledı. Geçen hafta içinde gerçekleş-
tınlen gecede çello ustası Mstislav Rost-
ropoviç de 85 yaşında yaşama veda e-
den bu büyük Fransız şairinın anısına
bır konser verdi.
Ölümünün üzerinden lam on beş yıl
geçmiş olmasina rağmen Aragon bu-
gün de K.omünist Partı içinde bulunan
bazı karşıt gruplar arasındaki tartışma-
lara konu olmaya devam ediyor. Yaşa-
mı ve şiiri ile Aragon, Fransız biirokra-
sisi ıçin de halen bir huzursuzluk kay-
nağı.
Fransa'nın en önemli aşk şairi ve öy-
kücülerinden birisi olarak kabul edilen
Louis Aragon, siirrealist hareketin ön-
cüsü. yazın dünyası için bır kahraman,
tüm umudunu yitırmış olan ulusunu di-
zeleri ıle yüreklendiren bir vatansever
ve kusursuz bır "bommede lettres"; ya-
ni kusursuz bir "edebiyat adamı". 1920
yılından itıbaren yaşamını Komünist
Partı yaranna çalışarak geçiren Aragon
tçınbirdostuşunlansöylemiş: "Sovyet
gizti servisinden bir polis kadar acıma-
sız".
Ünlü şaınn Staiin'in ölümü üzerine
basına verdiği demeç ise şöyle: "Haya-
üm boyunca sadece bir olay daha bana
bu kadar büyük bir acı ve boşluk duy-
gusu vermişti; o da annemin ölümüy-
dû."
Komünist Parti lideri Robert Hue,
Fransız kültür otoritelerini doğumunun
yüzüncü yılında Aragon'a hak ettiği il-
giyi göstermemekle suçluyor. "Evet,
Aragon son nefesine kadar gerçek bir
komünist olarak kakh. O, bizden btrtv-
di; ama sadece bize ait değildL O, tüm
dünyamndr diyor Hue, "Fransa onun
doğa vergisi yeteneğine ve büyük deha-
sına gereken saygıyı göstermemekle ta-
rihi bir hata yaptL".
Cumhurbaşkanı Chirac, Aragon'u
anmak için yapılan etkinlikJere pek sı-
cak bakmayanlardan. Chirac'ın 24 ma-
yısta şairin yakıldığı yer olan Villene-
uve'e yapacağıru açıkladığı temsili zi-
yaret, daha sonra parlamento seçımle-
rinin bir gün öncesine rast geldiği ge-
rekçesiyle iptal edilmişti. Cumhurbaş-
kanının bu geziyi sonbahara ertelediği
de söylentiler arasında.
Aragon'a olan yakınlığı ile de tanı-
nan Rostropoviç, şaır anısına düzenle-
nen gecede Bach'ın beşınci süıtini çal-
maktan mutluluk duyduğunu ve bu par-
çanın bır sanat dostluğunu sembolize
ettiğini belirtti.
Louis Aragon, Fransız solu için kült
bir figür olmaya devam ediyor. Birçok
komünist parlamento adayı ise seçim
kampanyalan süresince şairin doğumu-
nun yüzüncü yılınm getirdiği avantaj-
dan yararlanmaya çalıştı.
Her şeye rağmen Hue, Aragon'un re-
form geçirmiş yeni Fransız Komünist
Partisi için politik anlamda şüpheli bir
figür olduğunun farkında. Lire dergisi
yazarlanndan Pierre Dah'nin de dedi-
ği gibi bugün artık birçok Fransız'a gö-
re Aragon, Brejnev tarafından madal-
yalandınlan yaşlı bir adamdan ibaret.
Hue, Aragon'un bir Stalinist'ten ön-
ce bir sürrealist olarak değerlendirilme-
si gerektiğini belirtiyor ve şöyle diyor:
"O, tüm Fransa'ya ve dünya edebiyao-
na aittir ve politik değil edebi bir figür
olarak anılmabdır."
1982 yılında öldüğünde Komünist
Parti tarafından düzenlenen bir cenaze
töreni ile onurlandınlan Aragon hak-
kındalc tartışmalar, şairin yüzüncü do-
ğum günü olan 4 ekime kadar sürecek
gibi gözüküyor.
Birçok oyuncu ve yönetmen Almeida'nın havasını solumak için can atıyor
Gerçektiyatronunkeyfine varmakiçitu~
Stockholm
yaJiinlanndaki
Lida
bölgesindeki
çimenlere,
ağaçlann
altında 28
derece güneş
altında
yayılanlar,
Country'nin
yaşayan
efsanesi
Johnny
Cash'le
karşıiaştılar.
\âşayan efsane
Johnny Cash
'Lollipop'ta...
GÜRHAN L'ÇKAN
STOCKHOLM - Co-
untry müziğinin babası
Johnny Cash burada, gele-
neksel LoUiiop müzik fes-
tivahnde. llk plağından bu
yana 40 yıl geçmiş, albüm-
len 50 mılyardan fazla sat-
mış, 8 Grammy kazanmış
ve dimdık ayakta. Ses aynı
ses ve süreklı olarak kara-
lar gıyinmiş olarak...
Lollıpop'un açılış günü
olan cuma günü akşamüs-
tü. alışılmamış birsıcak ya-
şayan Stockholm ve çevre-
sınin kalbi, kent merkezın-
den epey uzaklıktaki Lida
adlı kırlık yerdeydı 7 sah-
neden 1. sahnenin önü sa-
at 17.00'de tıklım tıklım
doldu; değil uzanacak yer
bulmak. ayak basacak yer
kalmamıştı. Ve ışte. "Co-
untry rock"unun efsanevi
adı Johnny Cash gelenek-
sel kara giysılenyle ve oğ-
lu gibi sevdiği gitanyla
sahnede yerini aldı. 40 yıl
önce ilk kez söyleyerek
anında mılyonlann kalbine
girdiğı "Country Boy" ile
hep aynı sanatçı olduğunu
derhal kamtladı. Onu, "I
WalktbeLJne"ızledi.50'li
ve 6O'lı yıllann yıpratıcı
yaşamından, sonu hapisha-
I5I..I.I 4.UIUSLHRHRASI
„"„;, İSTHNBUl
«>«ı U l FESTİVMLİ
7 -19 Temnıu 1997
nede biten taşkmlıklardan
sonra, 1968'de yıne co-
untry şarkıcısı June Car-
ter'le evlendikten sonra
durulan Cash, halen koyu
dindar. Her sabah uyandı-
ğıda ilk günaydını Tann 'ya
söylüyormuş. Bob
Dylan'la NashviOe SkyBne
albümünde düet yapınca
rock dünyasının kapısı,
"bu tip eountry" albümle-
rine de açılmaya başladı.
Bob Dylan'la dostluğu sü-
rüyor; konser öncesi bir so-
ru üzerine, "Benim pop
dünyasından çok dostum
var" diye bu dostluğun
önemini azaltmaya çalıştı.
"Anıa ona en sevdiğin gita-
n armağan ettm_" dıye üs-
teleyen bir gazeteciye ise,
"Beo 40 yüda çok kişiye gt-
tar verdrnı" diyerek konu-
yu kapatıyor.
Johnny Cash, 1994'te
American adlı plak şirke-
tinden ikı albüm birden çı-
kardı. Bunlardan "Ameri-
can Recordings" o yılın
Grammy'siyle ödüllendi-
rildı. 65 yaşındaki sanatçı-
nin konserinin konuk artis-
ti, 67 yaşındaki eşi June
Carter idi. Cash'in konse-
rini, rock'ın bir başka efsa-
nesi olan John Fogerty'nin-
ki izledi.
Kültür Servisi - Birçok tiyatronun
çok eskilere dayanan bir tarihi var.
Almeida gibi bazı tiyatrolar ise bu-
günkü durumlanna gelebibnek için
çeşitlıevTelergeçirmiş. tlkkez. 1837
yılında "Gendemans Uterary& Sci-
entific Instittute" adıyla amatör bi-
lım adamlannın bır araya gelerek tar-
tıştığı bır yer olan Almeida, daha son-
ralan eğlence merkezi ve boks salo-
nu olarak kullanıidı. 50'lı yıllarda ise
ordu binaya el koydu ve havai fışek
fabrikası oldu.
1980 yılında ise Pierre Audi, bina-
nın müzik festivallerinin yapılabil-
mesi için tiyatro binası olarak kulla-
nılması teklifini sundu. Ancak bu
teklif, 1989 yılında deneyimsiz ama
oldukça başanlı iki oyuncu; Ian
McDiarmid ve Jonathan Kent saye-
sinde tam olarak uygulanabildi.
Almeida, üç yüz kişi kapasiteli,
küçük bir tiyatro olmasına rağmen,
Clenda Jackson, Diana Rigg, Alan
Bates, Ralph Fiennes,ColüıFirth,Jo-
anne-VVhaUey Kilmer gibi dünyaca
ünlü birçok oyuncu, karşılığında çok
az para alsalar da burada oynamak
için can atıyor. Peki neden? Alme-
ida'yı bu kadar çekici kılan nedir?
Kent ve McDiarmid, Almeida'yı
tiyatro hayatını neredeyse bırakmış
sanatçılar için yeni bir başlangıç nok-
tası haline getirdi ve birçok tiyatro
ustasmm burada çalışmasını sağladı-
lar.
Ömeğin, Harold Pinter'in yalnız-
ca oyuncu olarak değil oyun yazan
olarak da tiyatro yaşamma devam et-
mesini sağladı Kent ve McDiarmid.
Ian Holm 10 yıl süren sahne korku-
sundan sonra ilk kez Pinter'in yeni
oyunu "Moonfight" ile tiyatro dünya-
sma geri döndü. Dıana Rigg de hü-
zünlü rollerin kadını olmaktan çıka-
rak imaj değiştirdi. Hollywood'un
ünlü isimlerinden Ralph Fiennes,
'*HaınletT>
te oynamak ve tiyatro ha-
vasını solumak için Atlantik'i geçe-
rek Almeida'ya gelen sanatçılardan.
Birçok oyuncu ve yönetmen Al-
meida'nın havasını solumak ıçın can
atıyor. "Seven" ve "Olağan Şüpheü-
ler" ısimli filmlerden tanıdığımız,
Kevin Spaceyde önümüzdekı yıl. Ho-
ward Davies ile birlikte 'The İceman
Cometh
1
isımli oyunda rol alacak.
Sahneye uyarladığı klasiklerle tanıdı-
ğımız David Hare'nin de ilk kez yö-
nettiği bir oyun -"Heaıtbreak Ho-
use"- sahnelenecek. Richard Evre ise
• Almeida Tiyatrosu, tiyatro yaşamını neredeyse bırakmış
sanatçılar için yeni bir başlangıç noktası. Almeida küçük bir
tiyatro olmasına rağmen Glendâ Jackson, Diana Rigg, Alan
Bates, Ralph Fiennes, Colin Firth, Joanne-Whalley Kılmer
gibi dünyaca ünlü birçok oyuncu, karşılığında çok az para
alsalar da burada oynamak için can atıyor.
önümüzdeki baharda Hare'nin yaz-
dığı 'Judas Kiss' isimli oyunu yöne-
tecek.
Bu kadar başannın arkasmda ya-
tan sır nedir? Almeida'nın bu gizem-
li çekiciliğinin nedeni nedir? Alme-
ida Tiyatrosu'nda çalışan sanatçılar
bunu şöyle açıklıyor: Diana Rigg
"Burada çalışırken yalmzca oyun
man sahneteyeceğiıniz oyun için so-
yunma odası oiarak kuUanılmak üze-
re caddenin karşı tarafından bir da-
ire kiraladılar. O\uncular caddenin
öbür tarafina geçerek kostümlerini
değiştirip, oyuna de>am etmişti. Ti-
yatro binasımn etrafi ise cskici dük-
kânlanvla çe\rili)di"' dıye anlatı>or.
Şimdilerde ise tiyatro binasımn etra-
7
Harold Pinter Ralph Fiennes
üzerine >t)gunlaşıyorsunuz. Aynca
burada bir sınıf sistemi de yok, ber-
kes aynı parayı alıyvr. Her şevi kendi-
niz yaptığınıziçin, bir yanlışolduğun-
da da suçla>acak kimse yok. Oysa di-
ğer tivatrolar çok büyük ve fazla bü-
rokratik" diyor.
Withnail&I oyununda Amca Mon-
ty'i, Heartbreak House isimli oyun-
da da Kaptan Shotover'ı canlandıran
Richard Griffîths. "Oyunculanvejö-
netmenleri buraya çeken para değil.
Insanlarw mekân_" diyor. Griffîths,
Almeida'da ilk defa çalıştıklannda
yaşadıklan zorluklan şöyle anlatıyor
"Bir soyunma odası bfle yoktu. O za-
fi şık restorantlar ve dükkânlarla çev-
rili, insanlar tiyatro binasımn yakın-
lannda oturmak için adeta yanşıyor.
1995 yılında 'The Deep Blue Sea'
isimli oyjindaki başansından dolayı
Critics Ödülünü alan Ian Holm'ün
eşi Penelope VVîlton da Almeida'da
çalışmaktan zevk alan sanatçılardan:
"Ahneida bugüne kadarçalışmaktan
zevk aldığun ve ender mekânlardan
btri. Burada bir arkadashk ha\ası var,
nelki de iki oyuncu tarafından yöne-
tildiğiiçin.
Kent ve McDiarmid. iki kahra-
man. Almeida'yı maddi olanaksızla-
ra karşın ayakta tutmaya başaran bu
iki insan, yılın hemen hemen her gü-
nü tiyatroda bulunuyor ve çalışmala-
n yakından ızliyor, bazı oyunlardada
rol alarak oyunculuk yaşamlannı da
sürdürüyor.
Almeida'da genç oyunculara da
büyük firsatlar tanınıyor. Tara Fıtzge-
rald, Emma Fieküng. Tonı HoUender
gibi genç yetenekler için burası bır
okul niteliğini taşıyor. "Tartuffe"
isimli oyunda McDiarmid ile birlik-
te oynayan Hollander, tiyatronun ba-
şanlı yöneticileri hakkında şunlan
söylüyor: "Ian \e Jonathan. \önetkri
değil oyuncu. Burada bir sınıflandır-
ma sistemi yok. Herkes kendi işini ya-
pıyor \ç eğer iyi bir şeyler >apıyorsa-
nız hemen farkediliwr."
Pinter, Hovvard Barker, Brian Fri-
d, Phllis Nagy gibi oyun yazarlan da
Almeida için bir şeyler yapmaya ça-
lışan isimlerden. Kent ve McDiar-
mid, oyunculann yalnızca oynaya-
caklan oyun üzerine yoğunlaşmala-
nnı sağlıyor. Ancak, tiyatro sahnele-
dığı başanlı oyunlar \e çalıştığı usta
ısımlere rağmen, maddi olarak bir-
çok sıkıntı yaşıyor.
Örneğin geçen yıl, elde edilen ge-
lirin düşük olmasından dolayı sezo-
nun son oyununu sahneleyemediler.
Sanat Konseyi de gereken mıktarda
maddi yardım yapmıyor Almeida'ya.
Davıd Hare "Kraüyet Tiyatrosu'nun
Almeida'dan yüz Idşi fazla kapasite-
si var. Ama kazandığı para Alme-
ida'nın neredeyse on kaü. Almeida
bence ülkedeki sa>ılı tiyatrolardan bi-
ri ve Sanat Konseyi thatronun çalıs^
malannı biraz daha dikkatlj incele-
mcli. çünkü burada çok hoş oyunlar
sahneteniyor" dı>e düşüncelennı
açıklıyor.
Kent, yapılması gereken en önem-
li şeyın her göstenyi önemli bir ola-
ya dönüştürmek olduğunu söylerken
McDiarmid de "IvanovgeJdiğindedı-
şanda bilet almak için saatterce sıra-
da bekleyen insanlan görmek hoş bir
şey. Ancak bunun için de yalnızca ün-
lü oyuncularla değil. gerçekten yete-
nekjj oyuncularla çahşmamız gerek-
li" diyor ve "Doğru parçalan birleş-
tirdiğinizde her şey değişir. Keşke bu-
nu her zaman yapabilsek. Diana Rigg
'All For Love' oy unundan sonra hü-
zünlü rollerin dışına çıktı. Schind-
ler'in Lbtesi'nde oynayan Ralph Fi-
ennes'in "Hamlet'te oynaması müt-
hiş bir deneyimdi. Ash lida birazşans-
b sayınnz" diye de sözlerine ekliyor.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Sinemamız
Emir Kustirica'nın filmlerine yaptığı müziklerie ulus-
lararası üne kavuşan Bosnalı besteci Goran Brego-
viç'in konser için ülkemize gelmesi, yaz günlerinın ne-
redeyse en önemli kültür olayı oldu.
Bregoviç'ın verdiği demeçlerdeki, ülkemizi ve is-
tanbul'u yücertici sözleri de karşılıklı bir sevgi ve ilgi
içinde olduğumuzu gösterdı.
Basınımızda yer alan gelecege dönük tasanlar için-
de, yeni konserter, Sezen Aksu'yla ortak müzik çalış-
malannın yanı sıra bır de film önerisınden söz edilmiş.
Dido SoOtiriu'nun Benden Selam Söyle Anado-
lu'ya adlı romanının sinemaya aktanlması tasansına
göre Bregoviç filmin müziklerini yapacak, filmi yönet-
mesı de Theo Angelopulos'a önerilecekmiş.
Yerinde bır seçim olduğuna hiçrtirazımyok. Ancak
bir parça ulusal gururum kınlmadı desem yalan olur.
Bilirsinız, Sotıriu'nun romanı, Ulusal Kurtuluş Sava-
şımız öncesinde Aydın çevresınde geçer. Bilge bir
destancının elinden çıkmış, doğasıyla, ınsanlanyla bir
tür "yitik cennet" gibi anlatılır o dönem.
Burada benı üzen, böylesi birfilmin çekimi için Türk
sinemasından bır yonetmenin akla gelmemiş olması.
Üzücü, ama şaşırtıcı değil. Benim de aklıma yönet-
menlerimız arasında böyle bir filmi çekebilecek bir
isim gelmiyor.
Farkında mısınız, Yılmaz Güney öleli on beş yıl ol-
du. Ondan sonra filmleri yaygın uluslararası gösteri-
me giren yönetmenlerimiz olmadı.
Bunun bınlerce nedeni olabilir, ama bu nedenlerin
hıçbın sonucu değiştirmez. yönetmenlerimiz başka
uluslann seyırcıleri tarafından da izlenebılecek ürün-
ler ortaya koyamıyorlar.
Geçmişte şablon tıplerle yapılmış yüzlerce film çe-
kilir, halkın genış beğenisini kazanan bu filmterle sine-
mamız ayakta dururdu. Bugün durum daha farklı. Si-
nemamız -birkaç örneği ayn tutarsak- artık kendi se-
yircisini bile salonlara çekemiyor. Batılılar gibi film yap-
maya özenen yönetmenler, hiçbir seyircinin dayana-
mayacağı filmler ortaya çıkanyorlar.
Sinemamızın öylesine içe dönük bır yaptsı var ki dı-
şandan etkilenmelerle değişıp yol alabilmesı olanak-
sız. Birikmış sermaye ve attyapısının olmaması, onu
daha başlangıçta maddi bir varlık olmaktan çıkanyor.
Bir sanayi dalı olması gereken sinemamız, esnaf
kültürlü insanlann sabahlan dükkânlannı açıp içinde
oturduklan "yazıhaneler" durumunda. bu geleneksel
diyebileceğimiz kültür yapısıyla elbette yapılan filmler
de bır "zanaatçı" ustalığının ötesıne geçip sanat ola-
mıyor. Kimi zaman devlet desteğı, kimi zaman "spon-
sor" destekleriyle yapılabılen filmler. sinemamıza bir
şey katamadan bırer arşıv bılgisine dönüşüveriyorlar.
Çağını ve çağdaş insanı tanıyamamış, böylesi bilgi
ve yaşam deneyimlerinin uzağında "sanatçı"lardan
dünya çapında bir başan beklenebılir mi? Iş, sonun-
da dönüp dolaşıp insana dayanıyor.
Daha dün ayn bir ülke durumuna gelen, Makedon-
ya'dan bir yönetmen çıkıp Yağmurdan önce diye bir
filmle bir anda ülkesinin adını bütün dünyaya duyura-
biliyor.
Yirminci yüzyılda dünya çapında ünlenen şairlenmız,
romancılanmız, müzik yorumculanmız oldu, ama de-
mek bir film yönetmenimiz olamamış.
Atilla Dorsay da Yüz Yılın Yüz Yönetmeni kitabına
gönül rahatlığıyla koyabileceği bir Türk sinemacısı
temsilcisi bulamamış.
Her zaman attmış beş milyon nüfusumuzla övünen
yöneticılerimiz bilmem Türkıye'de çekilecek, tarihi-
mizle ilgili bir film için bir Türk yönetmeninin akla gel-
miyor olmasına üzülmüşler midir?
Nıteliksiz nüfus kalabalığının bır ise yaramadığı da
işte böyle zamanlarda anlaşılıyor.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
KÂMİL MASARACI
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
4. Uluslararası İstanbul Caz Festivali programında yer alan
14.7.1997 tarihii Güher & Süher Pekinel
Jacques Loussier Üçlüsü "Play Bach" konserinin
gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için
Arçelik A.Ş.'ye teşekkür eder.
Festıvaî Sponsoru Kurumsal SponsorJar
t OVAK SiGORTA
REMAITI
ıian Cumfiunv«t Gazetest'ı
4
Guernica' Bilbao'da
7 -19 femmu 1997
istanbul Kültür ve Sanat Vakfı
4. Uluslararası İstanbul Caz Festivali programında yer alan
16.7.1997 tarihli "MaSSİve Attack" konserinin
gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için
GÖn'e teşekkür eder.
Festıval Sponsoru
^ OTVAK SİGORTA
Kurumsal Sponsorlar
tÜİÎt MÂfeMÂİ" RENAITT
Bu tlan Cumhuoyet Gszetssı'n
kaıkıs vla yav'r-lanmıştır
Kültür Senisi - Bilbao'da yer alan
Guggenheim Müzesi, modern sanat
yapıtlan arasında Avrupa'nın en ilginç
binalanndan sayılıyor. Amerikalı mimar
Frank Gehry, "hareketli bir yapıt"
yaratmak istediğini söylüyor. llk bakışta
bir gemiyi andıran, tıtanyum kaplı, gül
gibi kıvnlarak Nervion nehri sulannda
panldayan bu bina insanın nefesini
kesiyor. Bask ülkesinde Bilbao gibi
birçok şehrin oturmuş ciddi bir tarzı var.
Bu bölgede yaşayanlar nehir kenanndaki
bu ihrişamlı binayı gördüklerinde
gülümsüyor, belki de biraz abartıh
buluyorlar.
Bir zamanlar tspanya'nın en önemli kıyı
şehirlerinden biri olan Bilbao, 1989
yılında ticari faaliyetlerin azalmasıyla
birlikte önemini yitirdi. Gehry müzesiyle
birlikte, Bilbao birçok kişinin
hayalindeki yere -eskı canlılığına-
kavuşacağa benziyor.
Bu ilginç bina. tıpkı Norman Foster'ın
zarif metro sistemi gibi. Foster'ın,
Bilbao yeraltı metrosu için tasarladığı
beton ve çelik kapılar. birçok miman
etkiledi. Şimdi merak konusu olan ise
Gehry'in müzesinin ve içinde
sergılenecek yapıtlann, Foster'ın
metrosu kadar etkileyici olup
olmayacağı. Müze içinde duvarlan yana
doğru eğik, farklı büyüklüklerde 19
galeri bulunuyor.
Bask yetkilileri, müzenin yapımı için 70
milyon sterlinlık yardım edince, New
York Solonmon Guggenheim Fonu ile
sergilerin yüzde 80'ini sağlayacağına
dair bir sözleşme imzalandı. Buna göre
ekim ayında Picasso'nun son günlerde
politik tartışmalara yol açan, Ispanya iç
savaşmı anlattığı "Guernica" tablosu
sergilenecek. Dünyanın hemen hemen
her bölgesini gezen ve şu sıralarda
Madrid'deki Reina Sofia Müzesi'nde
bulunan Guernica. daha önce Bask'ta
sergilenmemiştı. Politik tartışmalara
rağmen. Guernica iki yıllığına
Gugenheim Müzesi'nde kalacak. Ekim
ayında açılacak olan sergi büyük
yankılar uyandıracağa benziyor.