Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 TEMMUZ 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
TİSK arastırdı
Mesleki
eğitimde
din
ağırlığı
• Mesleki ve teknik
ortaokul
öğrencilerinin yüzde
90.3'ü dini öğretim
veren okullarda eğitim
görüyor. Din eğitimi
veren okullann
öğrenci sayısı yüzde
25.5 artarken, diğer
mesleki ve teknik
okullardaki öğrenci
sayısı yüzde 36.8
oranında azaldı.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -Türkıye lşveren
Sendikalan
Konfederasyonu (TİSK)
tarafından yapılan
araştırmada, 1996-1997
öğretim yılında mesleki ve
teknik ortaokul
öğrencılerinın yüzde
90.3'ünün din öğretimi
veren okullarda eğitim
gördüğü belırlendı.
Araştırmada. bu oranın
büyüklüğüne işaret
edılerek, sanayinin ihtiyaç
duyduğu alanlarda mesleki
ve teknik eğitime ağırlık
verilmesi ve zorunlu temel
eğitimin kesintisiz 8 yıla
çıkanlması ıstendi.
TtSK tarafından yapılan
araştırmada, Türkiye'de
mesleki ve teknik eğitimin,
genel eğitime göre oldukça
düşük bır oranda geliştiği
ve özellıkle mesleki ve
teknik ortaokullarda
eğitimin yapısının farklılık
gösterdıği kaydedildi.
1992-1993 öğretim
yıhndan. 1996-1997
öğretim yılma kadar olan 4
yıllık dönemde, mesleki ve
teknik ortaokullann
toplam öğrenci sayısında
yüzde 14.5 oranında artış
olduğu, ancak bu rakamın,
i^reksınim duyulan
mesleki ve teknik eğitim
gören öğrenci sayısındaki
artışı ıfade etmediği
vurgulanan araştırmada, şu
saptamalara yer venldi:
"Mesleki ve teknik
ortaokullar kapsammda
yer alan ve din eğitimi
veren okullardaki öğrenci
sayısı yiizde 25.5 oranında
artarken. diğer mesleki ve
teknik eğitim gören
ortaokul öğrenci sayısı
yüzde 36.8 oranında
âzalmısür. 1996-1997
öğretim yılında toplam
mesleki ve teknik ortaokul
öğrencilerinin yüzde 903
gibi neredey se tamamına
yakın kısmL din öğretimi
veren okullarda eğitim
gönnüşlerdir."
Aynı dönemler arasında,
mesleki ve teknik ortaokul
sayılannda da toplam okul
sayısının yüzde İ6.9"u
oranında artış görüldüğü
belirtılen araştırmada.
"Esasen, din okullannın
sayısının yüzde 44.1
oranında arttığı. din
okulları dışında kalan
diğer mesleki \e teknik
ortaokullann sayısının ise
yüzde 7.5 oranında a/akiığı
ortaya çıkmaktadır"
denildı.
l
Din eğitimine
hizmet veriyorlar'
TlSK'in araştırmasının
sonuçlan özetle şöyle:
"Mesleki ve teknik
ortaokullar sadece din
eğitinüne hizmet yerir
durumdadırlar. Ülkemizde
eğitim yapısı farklı bir
gençlik yetiştirilmektedir.
Mesleki ve teknik eğitime
bugünkünden çok daha
fazla önenı vermemiz
gerektiği açıktır. Ülkemizde
sadece yüzde 27.4 oranında
olan mesleki ve teknik
eğitim oraıu. gelişmiş
ülkelerdeki gibi yüzde
60'lara çıkanlmalıdır.
Ülkemizde meslek eğitimi
gören öğrenci sayısının
düşük olması. eğitim
sistemimizin yeterince
yönfcndirici olmaması ve
temel eğitimin halen 5 yıl
olarak devam etmesinden
kaynaklanmaktadır."
Araştırmada, din
öğretımındeki öğrenci
sayısıran 1992-93
döneminde 254 bin 46,
1996-97 öğretim
döneminde 318 bin 775
olduâu. dığer meslek
dallannda 1992-93
döneminde 54 bin 323
olan öğrenci sayısının
1996-97 döneminde 34 bin
337"ye düştüğü bildirildi.
K i t l e ö r g ü 1 1 e r i n d e n 8 y ı l ç a ğ r ı s ı
'Tarikat okul ve yurtları
devletleştirflsin' ™Demokratik örgütler, Atatürk ve
cumhuriyet düşmanı öğrenci
yetiştirilmesine son verilmesini istedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - De-
mokratik kitle örgütlerinden siyası partile-
re kadar geniş bir katılımla oluşturulan Eği-
tim Hakkını Savunma Komitesi'nce hazır-
lanan ve 8 yıllık kesintisiz temel eğitimin
1997-98 öğretim döneminde uygulanması-
run istendiği bildiriyi 72 kuruluş onayladı.
Bildiride, tarikat okul v e yurtlannın de\ let-
leştirilmesi gerektiği belırtilerek "Buralar-
da cumhuriyet düşmanı öğrenci yetiştiril-
mesine son verilmeÛdir. Çocuklann ve genç-
lerin tarikatçüann pençesine düşmesini ön-
lemek için de\ let yeteri kadar yurt açmalı-
dır" denildi.
Komite tarafından hazırlanan bildiride.
paralı eğitim projesinden ve devletın para-
sının özel okullan teşvık yolunda kullanıl-
masından vazgeçilmesi gerektiği vurgula-
narak eğitime bütçeden daha fazla pay ay-
nlması istendi.
Komite katıhmcılannın eğıtimle ilgili di-
ğer istekleri şöyle sıralandı:
- Oğretmenevlerinin, sosyal tesislerin \e
okullann sartşından vazgeçilmelidir. Satı-
lanlann sanş işlemkri iptal edilnıelidir.
- Millı Eğitim ve Külrür Bakanlığfnda-
ki şeriatçı ve ırkçı kadrolar dağıtılmalıdır.
Okul müdürleri. öğretmenler tarafından se-
çılmelıdır. Bu seçimlerde, veli temsilcile-
rinin ve lıselerde öğTenci temsilcılerininde
görüşü alınmalıdır.
- Oğretmen yetiştirme işi mesleğin gerek-
lerine göre ciddi rurulmalıdır. Kapalı okul-
lar açılmau, öğretmenlik eğitimi almadan
mesleğe gjrenler, hizmet içi eğitimden geçi-
rilmeli \e oğretmen dağılımı adil ölçülere
göre düzenlenmelidir.
- Eğitim çalışanlannın sendikal haklan-
nın önündeki engeller kaldınlmalı, grevlı
ve toplusözleşmeli sendikal hak yasalaştı-
nlmalı, sendikal mücadeleden ötürü idari
ve adli ceza alanlann bu cezalan ıptal edıl-
melidir.
- Tarikat okullan ve yurtlan de\letkş,ti-
rilerek buralarda cumhurivet düşmanı öğ-
renci yetiştirilmesine son \erilmelidir. Ço-
cuklann \e gençlerin tarikatçılann pençe-
sine düşmesini önlemek için devlet yeteri
kadar yurt açmalıdır.
Bildirivı onavlavan demokratik kitle ör-
gütleri. birlikler ve siyası partiler şunlar:
"ABECE Dergisi, 6 Nokta Körler Derne-
ğı. 68'liler Birliği Vakfi, Anadolu Kültürü-
nü Araştırma Vakfı. Anadolu Liselileri Da-
yanışma Derneği, Ankara Fotoğraf Sanat-
çılan Derneği. Ankara Halkla İlişkilerDer-
neği, Ankara Kadın Ressamlar Derneği,
Artvin Külrür ve Yardımlaşma Derneği,
Atatürk Vakfı, Atatürkçü Düşünce Derne-
ği, Atatürkçü Düşünce ve Laık Eğitim Vak-
fı, Aydos Vakfu Balıkesir Çağdaş Eğitim
Vakfı. Baükent Düşün ve Sanatevi, Batı-
kent Emeklı Öğretmenler Derneği, Batı-
kent İşçi Emekliler Derneği, Batıkent Kül-
tür Demeğı. Bilim ve Ütopya Dergisi, Bır-
leşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derne-
ği. Çağdaş Gazeteciler Derneği, Çağdaş Ka-
dın ve Gençlık Vakfı. Çağdaş Yaşamı Des-
tekleme Derneği, Çağdaş Hukukçular Der-
neği, Çocuk Haklan Derneği, Demokrası
tçin Kadın Platformu. Dil Derneği, Edebi-
yatçılar Derneği. EğitimcUer Derneği, Ha-
eıbektaş Derneği. Hacıbektaş Veli Anado-
lu Külrür Vakh, Hacıbektaş \'elı Kültür ve
Tanıtım Dernekleri Genel Merkezi, Hal-
kevleri Genel Merkezi, İmranlıhlar Kül-
tür ve Dayanışma Vakfi, İnşaat Mühendis-
leri Odası, tşçi Partisi, KA-DER, Kamu tş-
letmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfı,
Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfi,
Malı Müşavirler Muhasebeciler Birliği
Demeğı, MK Dergisi, Mülkiyeliler Bırlıği,
Nâzun Hikmet Kültür ye Sanat Vakfi, NÜ-
SED. ODTÜ Öğretim üyeleri Derneği, Öz-
erk Sanat Konseyı Gırişim Kurulu. Oğret-
men Dünyası Dergisi, Pen Yazarlar Derne-
ği. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Sanat
Kurumu, Seslendirme Sanatçüan Derneği,
Sıvaslılar Kültür ve Dayanışma Derneği,
Sosyal Araştjrma Belgeleme Eğitim Vakfi,
Sosyal Hizmet Uzmanlan Derneğı, Tiyat-
ro Eleştirmenleri Derneği, Türk Devrim
Kummu, Türk EczacılarBJrHği, Türk Hem-
şjreler Derneği, TürkMimarveMühendis
Odalan Birliği,Türk Tabiplen Birliği, Türk
Veteriner Hekimleri Birliği, Türkiye Bilı-
şim Derneği. Türkije Emekli Öğretmenler
Demeği,Türkive Sosyalist İşçi Partisi, Tür-
kiye Ziraatçılar Derneği, Uğur Mumcu
Araştırmacı Gazetecılık Vakfı."
Cumhurbaşkanı Demirel, çınann gövdesinin Anadolu olduğunu söyledi
'Tihkkavntmiyianlaşılstn'ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel. Türk
Ocağı Genel Merkezi'nin
açıhşında yaptığı konuşma-
da. Osmanlı İnıparatorlu-
ğu'nun tasfîyesinden sonra
Atatürk'ün büyük çabası> -
la kurulan devletin adında.
dilinde ve milletinde Türk
damgası olmasının özel bir
anlamı bulunduğunu söyle-
di. Demirel, "Türk kelime-
si Orhun Abideleri'nden
1600 yıl sonra yeniden gün-
deme geldi. Bu devletin res-
mi dili Türkçe, devletin adı
Türkiye Cumhuriyeti, ku-
rulduğu vatan parçası Tür-
kiye ve ulusunun adı
Türk'tür" dedı. 70 yıl son-
ra bu 4 kavramın iyice anla-
şılmasını istediğini söyle-
yen Demirel, "Bunu yadır-
gayanlar mı var diyeceksi-
niz. Yadırgayanlar olmasuı
diye söylüyorum'" görüşünü
dile getirdi. DYP Genel
Başkanı Tansu Çiller de
Türk Ocaklarfnın Türklük
şuurunun ocağı olduğunu,
85 yıldır verdiği mücade-
leyle bunu ibra ettığıni sa-
vundu. Çiller, "Gökçökme-
dikçe, yer delinmedikçe bü-
yük Türkiye yıkılmayacak-
ür. Kıyamete kadar Türkçe
konuşacak ve kelime-i şaha-
det getireceklerdir" dedi.
Türk Ocaklarfnın Bal-
gat'taki Genel Merkezi'nin açılı-
şına Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ve eşi Nazmiye Demirel,
DYP Genel Başkanı Çiller. BBP
Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğ-
lukatıldı. Çiller. açılışapartısinın
Şahinler kanadından olan Ayvaz
Gökdemir, Ünal Erkan, Cihan
Paçacı, Zeki Ertugay . genel baş-
kan yardımcılan Hasan Ekinci,
MehmetGölhan'la birlıkte geldı.
Demirel ile Çiller arasındaki so-
ğukluk dikkat çekerken, siyasile-
rin konuşmalannda özellikle bu-
günDevlet Resim veHeyke! Mü-
zesi olarak kullanılan sanat me-
kânı içın pazarlık yapmalan dık-
kat çekti. Türk Ocaklan Genel
Başkanı Nuri Gürgür, Devlet
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, açdışa partisinin Şahinler kanadından olan Ayvaz Gökdemir, Ünal Erkan,
Cihan Paçacı. Zeki Ertugay, genel başkan yardımcılan Hasan Ekinci. Mehmet Gölhan'la birlikte geldi. Cum-
hurbaşkanı ile zoraki el sıkışan Tansu Çiller'e Cumhurbaşkanı Süleyman DenıirePin soğuk davranması
dikkat çekti. D\'P lideri Çiller, Demirel'in konuşmasını beklenıeden törenden aynldı. (Fotoğraf: AA)
Resim \eHeykel Müzesi'nin ge-
nel merkezlerine de\redilmesi
konusunda çeşitlı gırişımlerde
bulunarak "Müze, Türk Oca-
ğı'nın mülkiyetindedir. DevTedil-
mesi tarihj bir haktır" görüşünü
dile getirmıştı.
Tarihsel süreç
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel. 20. yüzyılın başlannda
çeşıtli çalkantılarla birlikte Os-
manlı tmparatorluğu'nuntasfıye
olduğunu, çok dillı ve çok dinlı
bu devletin 600 yıl boyunca
ayakta durmasının da kendi esra-
nnı taşıdığını söyledı. Demirel,
"Bu çınann gövdesi Anadolu idi.
Ama imparatorluğu büyüten
güç, yoksul kalmıştır" dedı. Os-
manlı Imparatorluğu'nun tasfıye
edildıkten sonra geride bir a\uç
Türkiye bırakılmak istendiğıni
\urgulayan Demirel, büyük Ata-
türk'ün kaynaklan rükenmışmil-
leti Türklük idealı etrafında top-
ladıgını belirttı. Demirel şunlan
söyledi:
"Kurduğu devletin adı Türki-
ye Cumhuriyeti devletidir. Bu
dev leti kuran milletin, ulusun adı
Türk milletidir. Türk kelimesi
Orhun Abideleri'nden 1600 yıl
sonra veniden havata geldi. Dev-
letin kurulduğu yerin adı da Tür-
kiye idi. Şimdi. aradan 70 sene
geçtikten sonra benim ülkemde
herkesin çok iyi yapışması la/ını.
Bu, Türkiye'deki huzurun da, gü-
venin de, mutluluğun da. barışın
da çimentosudur. Bunu yadırga-
yan mı v ar diyeceksiniz? Yadırga-
yan olmasın diye söylüyorum.
Türk devleti üniterdir. Bölünmez
bir bütündür."
Demirel. Türk Ocaklan Genel
Merkezi'nden önce EKOL Etek
Tesisleri'nın açılışını yaptı. daha
sonra da 150 doktorun katkıla-
nyla kurulan Çağ Tıp Merkezi 'ni
hızmcte açtı. Cumhurbaşkanı
Demirel. temel atma ve açılış tö-
renlerine katılmak üzere 4 gün-
lük ziyaret için bugün Isparta'ya
gidiyor. Demirelin gezisinin bir
bölümüne Başbakan Mesut Yıl-
mazda katılacak.
Tartışma
dinde
çıktı
• 8 yıllık kesintisiz
eğitime ilişkin taslak,
bugün Bakanlar
Kurulu'nda görüşülecek.
ANK.\RA (Cumhuriyet
Bürosu) - 55. hükümetin 8
yıllık kesintisiz eğitime
1997-1998 öğretim yılında
geçileceğinı açıklamasının
ardından Mıllı Eğitim Ba-
kanı Hikmet L'luğbay. Bo-
luANAPMilletvekifi Avni
Akyol ve DTP Mılletvekıli
Refaiddin Şahin tarafından
kurulan komisyonca hazır-
lanan taslakta, "diniyönlen-
dirme" tartışma konusu ol-
du. ANAP, 8 yıllık kesinti-
siz eğitimin son üç yılında
dıni yönlendırme yapılma-
sını isterken, Milli Eğitim
Bakanlığı yetkilıleri. "Dini
yönlendirme 9. sınıfta ola-
cak" dediler.
Komisyonca hazırlanan
taslakta, 8 yıllık kesintisiz
eğitimegeçiş için Milli Eği-
tim Temel Yasası, llköğre-
tim ve Öğretim Yasası. Mil-
li Eğitim Bakanlığı'nın Teş-
kilat ve Görev leri Hakkmda
Yasa. Çıraklık ve Mesleki
Eğitim Yasası değiştirilir-
ken. din ve meslek eğitimı-
nin verilme biçimi Talim
Terbıye Kurulu'nabırakılı-
yor. Sınavla kazanılmış
haklannın korunmasını ön-
gören taslak, normal mes-
lek liselerine ve imam-hatip
liselerine öğrenci alınma-
masını da karara bağlıyor.
ANAP dini eğitimle ilgili
düzenlemelerin Talim Ter-
bıye Kurulu'na bırakılma-
masını savunarak. konunun
yasayla belirlenmesıni ısti-
yor. Konulacak seçmeli
derslerin yasayla düzenlen-
mesini isteyen ANAP. yön-
lendirmenin de 5. sınıftan
sonra yapılması gerektiğini
savunuyor. Milli Eğitim Ba-
kanlığı yetkilileri ise yön-
lendirmenin lisede olacaği-
nı vurgulayarak, "Eğer yön-
lendirme beşinci sınıftan
sonra olursa, 8 yılhk kesin-
tisiz eğitim hiçbir anlam ifa-
deetmez" dedı.
ÖRÜŞl Prof. Dr.TÜRKKAYA ATAÖV
Geçmiş iktidara yöneltilen
köstebek suçlamalannın doğ-
rulukderecesini adli araştırma-
lar ve zaman gösterecek. Ben,
Amerika'nın bu denli iddiaları
hayal ürünü sayan açıklaması
üstünde kısaca durmak ıstiyo-
rum. Bu olaya Amerikan hükü-
meti ve haber alma örgütünün
karıştırılmasını olmayacak bir
şey kabul eden resmi açıkla-
masına, genel bir kural olarak
hiç itibar etmediğimi belirtme-
liyim. Başka örneklerden hare-
ketle, o kaynaktan gelen resmi
açıklamaların ciddiye alınama-
yacağı görüşündeyim.
Amerikan resmi çevrelerınin
kendi halkını da dünya kamu-
oyunu da en azından son elii yıl
içinde hatta daha da eskiler-
den bugüne, bilerek ne denli
yanıtttığına, daha açıkçası ya-
lan söylediğine ilişkin kitaplar
yazılabilir. Topladığım açıkla-
malar ve olayiar resmi sunuşla
gerçeklerin ne denli uyuşma-
dığına çok sayıda ömek oluş-
turuyor. Geçen yüzyılı bir yana
Köstebek Suçlamasma Amerikan Yanıtı
koyalım, yakın Amerikan tarihi
bunun bol örnekleriyle doludur.
1954'te CIA, Guatemala'da
Amerika'ya hafifçe karşı çıkan
Arbenz hükümetini devirdiğin-
de VVashington'daki Dışişleri
Bakanlığı, ABD'nin 'hiçbir ül-
kenin içişlerine karışmadığını'
söylüyordu. O zamanki Başkan
Eisenhovver'ın tüm mudaha-
leyi başından bu yana nasıl
onayladığını eski CIA görevlisi
D. A. Phiilips, Gece Nöbeti
adli kitabındaanlattı... Amerıka
1958'de Endonezya'da iç sa-
vaşı kışkırtıp B-26 uçaklarıyla
bazı hedefleri bombaladığında,
gene aynı başkan 'hiç ilgilen-
mediklerını' söylüyordu. Oysa,
'Endonezya operasyonu'nu,
biri CIA'nın, öteki Dışişleri'nin
başındaki Dulles kardeşleryö-
netmişti... Aynı yıl, Amerika,
Lübnan Parlamentosu'nu 'sa-
tın aldı'. Beyrut'ta görevli CIA
şefi W.C. Eyeland'ın Kumun
Ipleri adli kitabındaki itirafı bu-
dur... 1960'da Beyaz Saray ye-
ni Kübayönetimine karşı geniş
çaplı bir işgal tasarlarken, hü-
kümet gene her girişimini inkâr
etmiş, Amerika basını, kendi pi-
lotlannın işe kanştınldıklannı bi-
le zamanında öğrenememişti...
CIA, Laos'ta kendi ordusunu
oluşturduğunda, hem 'Hmong'
diye bilinen bir etnik azınlıktan
hem de afyon ticaretinden ya-
rarlanmıştı. Bu örnek, bir kös-
tebek olayı degil, uyuşturucuy-
la karmaşık koca bır ordu ku-
rulması ve gızli tutulan bır sa-
vaştı. Amerikan basını işin as-
lını yıllar sonra öğrendi...
1964'te Pentagon ve Başkan
Johnson, Kuzey Vietnam'ın.
Tonkin Körfezi'nde ikı Ameri-
kan zımlısına saldırdıklarını ilan
ettiklerinde, bunun yalan oldu-
ğunu biliyorlardı. J. C. Goul-
den, Tonkin Körfezi'nde llk Öl-
dürülen Gerçeğın Kendisiydi
adli kitabında bu olayı ikna edi-
ci biçımdeanlatıyor... Amerika,
Kongo'ya müdahale ettiğinde,
Afrika devletleri, resmi ağızlann
inkârına karşın. dışandan yö-
netilen eylemleri suçlamışlardı.
Lumumba'nın öldürülüşünde
CIAsuçortağıydı... 1980'lerde
el Salvador ıç savaşında Ame-
rika parayla ve silahla taraflar-
dan birini tutmuştu. Bunun res-
men inkâr edilişine bizzat Ame-
rikan Kongresi'nde 'yalan!'
denmesine karşın, bu destek
sürdü...
Grenada'ya askerle müda-
hale eden Başkan Reagan yö-
netimi bunun nedeni olarak
Doğu Karayipler Devletleri Ör-
gütü adına Barbados Başba-
kanı'nın çağnsını göstermişse
de, söz konusu başbakan böy-
le bir çağrı yapmadığını söyle-
miştir... Başkan Bush 1989'da
Filipinler'deki darbe olasılığına
karşı müdahale ettiğinde,
Amerikan yurttaşlarının güven-
liği ileri sürülen nedenlerden bi-
riydi. Asıl neden oradaki aske-
ri üslerde egemenliği sürdür-
mekti...
Panama'ya müdahale ve
oradaki başkan Noriega'nın
kaçınlışı uyuşturucu suçlama-
sıyla açıklandıysa da, Amerika
bunun yıllardır bilincindeydi.
Amerika, kendi desteklediği
politikacılara büyük paralaryol-
iamıştı. Bunu meydana çıkaran
Noriega'yı affetmedi...
Bu kısa ömekler de gösteri-
yor ki, Amerikan başkanları da
dahil olmak üzere, resmi Ame-
rikan kaynaklan doğruyu söy-
lemiyor. Resmi Amerikan yetki-
lileri ve onlann ülkemizdeki çı-
karcı yerii yakınlan bu yargının
"Hiç de demokratik olmayan
bir yakıştırma" olduğunu söy-
leyebilirler. Bu tepkilerinin ne-
deni, Amerikan yonetiminin
halktan ne denli koptuğunu bil-
meleri ve kendilerinin de de-
mokratlıkla ilgileri bulunmama-
larıdır
POLİTtKA GUNLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Ersever Yaşasaydı...
Acaba emekli Jandarma Binbaşı Cem Ersever
bugün yaşasaydı neler anlatırdı?
Soner Yalçın'ın Kaynak Yayınları'nda çıkan
"Binbaşı Ersever'in Itiraflan" adli kitabını bir kez
daha okudum. Kitabı masamın üzerine koyduk-
tan sonra altı yıl önceye döndüm...
8 Temmuz 1991 günü öğle saatlerinde Anka-
ra'dan Diyarbakır'a uçmuştuk, Zafer Aknar'la bir-
likte.
Diyarbakır sıcak bır günü yaşıyordu...
Doğruca Kervansaray Oteli'ne gidip yerleştik...
HEP Diyarbakır il Başkanı Vedat Aydın'ın ce-
naze töreni yapılmıştı. Kımi SHP'li milletvekillerıy-
le konuşmuştuk. Diyarbakır'da bır sessizlik ege-
men, insanlartedirgındi...
Vedat Aydın'ın eşi Şükran Aydın olayı şöyle an-
latmıştı:
"Saat 23.30 sıralanydı ve bız yatmaya hazırla-
nıyorduk, kapı çalındı. Vedat çıktı, baktı ve dön-
dü. Bana, 'Polislergelmiş, karakola gidecekmişiz'
dedi. O, sabah gitmek istiyordu, ama polisler ka-
bul etmemiş. Giyınip yanlarına gittı. Ben arkasın-
dan çıktım. Üç kişiydiler. Ellennde otomatık silah-
larbulunan ıkisı Vedat'ın koluna girdi. Vedat, 'Sar-
hoş değılim' dedi. Elinde telsız olanı 'Bırakın, bir
şey olmaz' deyince bıraktılar. Telsizlı kişi sonra
bana dönüp seslendı: Korkmayın. bir şey olmaz.'
Aşağıya indıler ve ben pencereden baktım..."
Soru:
"Ne yapıyorlardı?"
Yanıt:
"Vedat'/ iki silahlı kişi kolundan bükerek beyaz
renkli bir Renault otomobile bindiriyorlardı..."
Soru:
"Plakasını görebildınız mi?"
"Uzun fahan yanıyordu, göremedim..."
Aradan yıllar geçtı ve ben Diyarbakır'da 6 yıl ön-
ce gördüklerimi bir kez daha anımsadım, o tarih-
te bu köşede yazdıklarımla bugünü karşılaştırıp
düşündüm:
Işte o gün Diyarbakır'da kanlı olayiar yaşanmış,
üç kişi ölmüş, 50'nin üzerinde yurttaşımız yaralan-
mıştı...
ANAP iktidardaydı ve tek bir yetkili televizyona
çıkıp açıklama yapmıyordu.
SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin'le Cumhu-
riyet Diyarbakır Bürosu'nda görüşürken aynen
şöyle diyordu:
"Bölgede halkın devlete güveni sarsılmış, ona-
nlması lazımdır..."
Acaba bugün Güneydoğu insanının devlete gü-
veni nasıldır?..
• • •
1991 yılında Diyarbakır'dan Batman'a kadar pek
çok yörede faili meçhul cinayetler artarken gü-
venlik güçlerinin kontrolünde Hizbullah adli yasa-
dışı şeriatçı örgüt ortaya çıkmadı mı?
Cuma akşamı Hulki Cevizoğlu'nun Kanal 6'da-
kı 'Cewz Kabuğu' programında soruları yanıtlayan
Faik Bulut, HAMAS'ı fsraıl'ın kurduğunu söyleme-
dimi?
Güneydoğu'da yaşananlar, oralanrrkan gölüne
dönüşmesindekietkilerSoner'inanlattıklanylabü-
tünleşiyor, devlet ıçındekı çetelere dek uzanıyor-
du...
Kimler tırmandırıyordu Güneydoğu'da gergınli-
ği ve kimler PKK'nin güçlenmesine bilerek ya da
bilmeyerek katkı sağlıyordu?
1991 yılının Haziran ayında patlayan bombalar
Vedat Aydın olayının sankı habercisıydi...
Emekli Binbaşı Cem Ersever bakın ne diyor So-
ner Yalçın 'a:
"Hizbullah ile bağlantılı olan kişi Alaaddin Ka-
nat ile Adem Yakın'cf/. Bunlann bize söylediklen
şu olmuştur: Hizbullah PKK'nin düşmanıdır. Düş-
manın düşmanı benim dostumdur. Guvenlik güç-
leri kesinlikle Hizbullah 'la uğraşmasın, onlann yo-
lunu açsın..."
• • •
Güneydoğu'dan bıryandan PKK, Hizbullah, öte
yandan itirafçılar, Özel Tim 'Kürtaydınları'run baş-
larına balyoz gibi ındiler...
Yine araştırmacı-yazar Faik Bulut'un deyişiyle
'Kürt halkını sömüren Kürtçü bezirgânlar', şeriat-
çı bezirgânların, Türkçülerin ekmeğine yağ sürdü-
ler...
Camileri 'silah deposu'naçeviren Hizbullah; ka-
dınların kulaklarını. burunlarını keserek öldürdü,
siyasal Islamın oralarda taban oluşturmasını sağ-
ladı. Oralarda sosyal demokrat partılere, sosya-
list partilere hem Hizbullah hem PKK örgütlenme
hakkı tanımadı...
Bugün sonuç ortada değil mi?
Türkiye'de sağın alternatıfi neden sol değil de
sağdır?
Eğer Cem Ersever yaşasaydı. ben bu soruyu
onayöneltirdim...
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR
Yarın görüşülecek
Mumcu cinayeti
raporu TBMM'de
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)- Uğur Mum-
cu cinayeti ile ilgili so-
ruşturmanın savsaklan-
dığı göriışüne varan TB-
MM Uğur Mumcu Cına-
yetini Araştırma Komis-
yonu'nun sonuç raporu,
>ann TBMM Genel Ku-
rulu'nda görüşülecek.
Raporda, istihbarat bi-
rimleri arasındaki eşgü-
dümsüzlük, soruşturma-
nın gizliliğinin ihlalı.
Adli Tıp Kurumu'nun
mevcut yapısı, araştnma-
nın savsaklanması. delil
toplama ve ifade almada
gerekli özenin gösteril-
memesı nedeniyle cina-
yetin bugüne kadar ay-
dınlatılamadığı kaydedil-
di. Raporda. soruştur-
mayı savsaklayan ve gö-
rev kusuru olan eski
DGM Başsavcısı Nusret
Demiral. DGM Savcısı
Ülkii Coşkun. Ankara
Valisi Erdoğan Şahinoğ-
lu. Ankara ve Istanbul
emniyetinde soruştuıma-
da görev alan her kade-
medeki emniyet görevli-
leri hakkında suç duyu-
rusunda bulunulması is-
tendi.
Uğur Mumcu'ya teh-
ditler olduğu bılinmesi-
ne karşın korumanın ye-
tersız olduğu vurgulanan
raporda. İslami Hareket
Örgütü elemanlan ile il-
gili operasyon tutanakla-
rındaki tahrifata dikkat
çekılerek delil toplama
ve ıfade almada gerekli
özenin gösterilmediği
kaydedildi.