07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı ürhan Erinç # Genel Yayın Koordınatöru Hikmet Çetinka\a 0 Yazıişlen Müdürlerı IbrahimYıidız, Dinç Tayanç (Sorumlu) # Haber Merkezı Müdurü. Hakan Kara # Gorsel Yonetmen Fikret Eser D15 Haberler Şinasi Danışoğlu # İstıhbaraf Cengiz Y ıldınm 9 Kultür Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami Karaören 9 Duzeltme Abdullah Yazıcı 9 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 9Bılgı-Belge Edibe Buğra9 YurtHaberlen MehmetFaraç Yayın Kurulu İlhan SeKuk 1 [iijkan ı. Orhan Erinç, Okta\ Kurtböke. Hikmet Çetinka> a, Şüknuı Soner. Ergun Bakt. Dûıç Ta\anç, tbrahim \ ıldız. Orhan Bursalı. Mustafa Balba\. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balba\ 9 Haber Mudunı Doğan Akın Ataturk Buhan No 125. Kat.4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 C hat). Faks-4195027 9 tzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya BK 1352 S 2 3 Tel 4411220. Faks 4419117 9 Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, Inonü Cd 119 S No 1 Kat 1. Tel: 363 12 11, Faks-363 12 15 Koordınator Vhntet Koruban 9 Muhasebe Bülent Yener 0 ldare Hüse>ınGürer01şletme ÖnderÇeük0BıIgı-lş!em Nail İnal 9 Bılgısavar Sıstem Mürüvet Çüer MEDVA C: • Yonetım Kurulu Başkanı - Oenel Mudur Gûlbin Erduran 0 Koordınator Reha Işıtman # Genel Mudur Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 0 7 53 - 513958O-513S46O-61.Faks 5138463 ^ a\ınıla>an >e Basan: Yenı Gan Haber \ ansı. Ba&ın \c Yaunc.hk A Ş Tun.cc3g!Cad 39 41 Cağaloğlu 34334 Ist PK 246 tstanbul f el (0 2121 512 05 05 120 hall Faks (0 212)513 85 95 21TEMMUZ1997 tmsak:3.51 Güneş: 5.43 Öğle: 13.18 tkindiP.13 Akşam: 20.39 Yatsı: 22.22 'İlaçtan KDV alınmasın' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Eczacılar Bırliğı Genel Başkanı Mehmet Domaç. ilaçta katma değer vergisı (KDV) oranlannın yükseltilmesı yönündeki hazırlıklara tepki gostererek temel ihtiyaç maddesi olan ilaçtan KDV alınmaması gerektığini söyledi. Domaç, dün yaptığı yazılı açıklamada, birçok Avrupa ülkesınde ilaçtan KDV ahnmadığını da anımsattı. Fabrikada patlama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ostim'de bir yemek fabrikasında. sanayi tüpünden çıkan gaz sızması sonucu meydana gelen patlamada. 4 işçi yaralanırken Rıza Rad Abban adlı ışçı yaşamını y itırdi. Ostim Örnek Sanayi Sitesi 13 numaradakı Anteplı Alpler Self Ser\ is Yemek Fabrikası'nda sabah saatlerinde sanayi tüpünden gaz sızması sonucu patlama meydana geldı. Patlama sonucu ağır yaralanan Mustafa Gürbüz. Kamber Dogan. Dursun Koçaker ve Veli Özdemir Ankara Numune Hastanesi'ne kaldınldı. Memurlar yemin edecek • ANKARA (AA)- Mılletvekillerinden sonra dev let memurlan ile diğer kamu göre\ lılenne de yemın zorunluluğu getınliyor. Devlet Personel Rejımı'ni yeniden düzenleyen ve ilgili kamu kuruluşlannın görüşüne sunulan kanun taslağmda, memurlar \e diğer kamu göre\ lilerinın ödev ve sorumluluklan bölümünde "Sadakat" başlığı altında yemin edilmesı uygulamasına da yer verildi. Enflasyon-şiddet ilişkisi • ANKARA (AA)- Enflasyon arttıkça aile içi şiddetın de arttığı belirlendı. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı'nca gerçekleştırilen 'Enflasyon ve Aile' adlı araştırmaya göre aile ıçindeki tartışmalann yüzde 4'üne enflasyondan kaynaklanan ekonomik şartlar neden oluyor. Enflasyondan en çok etkilenen ailelerin yüzde 12.1'inde baba ile çocuk arasında fiziksel şiddetı ıçeren tartışmalar yaşanıyor ve çocuklann yüzde 57.1 "i de bu yüzden okullarını terk ediyor. Göreme'de evlilik • NEVŞEHİR (Cumhurijet) - Kapadokya bölgesınin merkezı konumundaki Göreme kasabasında son on yıl içinde 32 genç, yabancı ile evlendı. Özellikle ev pansiyonculuğu yapan bekâr gençlerin. başta Hollanda, Almanya, Yeni Zelanda. Amerika, Fransa olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen genç kızlarla hayatlannı birleştirdikleri belirtildi. Göreme Turizmciler Derneğı Başkanı Osman Tan. "Böyle giderse 2010 yılında dünyanın değişik ülkelerinden yöremıze gelin olarak gelen turist sayısı 70'i bulacak" dedi. Hedef 21 çocuk • NEVV YORK (AA)- Israilli 17 çocuk annesi bir kadının bu kez dördüzlere hamile olduğu bildirildi. Amenkan gazetelerinde yer alan habere göre. Hitam adlı 35 yaşındaki kadının kocası Munim Daubshe 'mutlu haben" alınca şok geçirdi. Dördüzlere Ibranicede "barış" anlamına gelen Shalom. öldürülen eski IsrailBaşbakanı Rabin'e izafeten Izak. Ürdün kralı Hüseyin'den ötürü Hüseyin \ebaşkan Clinton'ı anımsatması için Bill adının verileceği bildirilıvor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yasalara ve mimarlığa aykın uygulamalar içinde Köşlderde 'projesiz' restorasyon• TURİNG'den devralınan köşk ve kasırlarda koruma kurulu kararlanna aykın uygulamalar yapan belediye. inşaat ihalelerini de onaysız projelerle sürdürerek yasadışı hakedişleri usulsüz ödemelerle karşılıyor. OKTAY EKtNCİ Boğazıçi'ndeki saray bahçelenni ve korulukla- n süsleyen tarihı köşk ve kasırlar, yasalara göre 'çif- tekoruma'altındalar. 2863 Malta Köşkü'nün çev resini bile açık otopark haline getirebilen belediye, bu tutumuyla sanki yeraltı otoparkını 'haklı gösterecek' bir görüntü yaratmak istiyor. (E RZADE ERTEM) sayılı Koruma Yasası'na göre, Koruma Kurulu'nca onaylı bir proje olmadan bu parklara \e bınalara müdahale edile- mez. 2960 sayılı Boğaziçi Yasası'na gö- re ilave bina \e yoğunluk arttıncı her- hangı bir düzenleme yapılamaz... Yasa koyucu. bu koruma kurallarını 'denetleme' görevini ise 'belediyeye' vermiş. Tanhi bahçe v e koruluklarla bir- lıkte köşk \e kasırlann çoğu 'öngörii- nüm' bölgesınde bulunduğundan. bura- lardakı 'imarve koruma disiplinini' sağ- lamak da Büyükşehir Belediyesi adına yetkili olan Boğaziçi İmar Müdürlü- ğü'nün sorumluluğu altında... Bu yasalar ve sorumluluklar 'yürür- lükte' olmasına rağmen İstanbul Bü- vükşehır Belediyesi yaklaşık 2 yıldır aynı bahçe v e koruluklardakı tarihi köşk- lere 'kaçak olarak 1 müdahale ediyor. Koruma Kurulu'ndan onaylı proje olma- dan I. grup tanhi bınaları 'restore'l!) ederek 2863 sayılı yasaya göre 'suç' ış- lerken. saray bahçelerine v e parklara da 'kaçak mescitler' ınşa ederek 2960 sa- yılı yasayı açıkça Mhlal' ediyor. Cstelık yıne Koruma Kurulu'nun bu hukuk dı- şı tarih ve doğa tahnbatına karşı aldığı 'suç duyurusunu' da ıçeren durdurma ka- rarlanna rağrnen... Örneğin. son zamanlarda 'yeniden hizmete sunulduğu' öv ünülerek duy uru- lan Yıldız Parkı'ndakı Malta ve Çadır köşklen ile Emirgan'daki BeyazKöşk'te 1995 yılında başlatılan 'izinsiz uygula- malar' hakkında istanbul III. Numara- lı Koruma Kurulu. 25 Ocak 19% tarih ve 7871 sayılı aynntılı kararında özetle şunlan vnrguluyordu: "Rölövt?lerin uygunohnadığına.özgün mimari ve aynntılandoğru yansıfmadt- ğına. böy lesine önemli \e I. grup bir kül- tür variığının korunması yönündeki mi- mari hazıriıgın belli bir özeni taşıması ge- rektiğine, aynca izinsiz uygulama ya- panlar ve yaptıranlar hakkında kovuş- turma ve yasal işlem vapılmasına. ay- nntılı proje \e raporla izin aiınmasına ka- dar uygulamamn durdurulmasına._" llerleyen zaman içinde 'ilgililer' her nedense •sorumlular" hakkında herhan- gi bir yasal işlem yapmadıklan gıbi, Bü- yükşehir Belediyesi de bu yasadışı uy- gulamayı 'diğer köşk ve kasırlara da yaygınlaştırarak' devam ettırdı. Şimdı tüm bu 'L grup kültür varüğı" nıteliğındekı tanhi yapılar. 'yasal vebi- limsel denetimden yoksun' sözde resto- rasyon uygulamalanyla 'hizmete' giri- yorlar. Kent parkında mangal Büyükşehir Beledıyesı'nın. Istan- bul'un 'gözbebeği'olan tanh ve kültür mı- rasına karşı saygısız davTanışlan bu izin- siz ve 'özensiz'uygulamalarla da sınırlı değil. Kaçak mescit inşaatlanndan son- ra şımdı de Yıldız Parkı'nda bir Şeral- tı katlı otopark' planlandığı söylenıyor. Malta Köşkü'nün çevresinı bıle açık otopark haline getirebilen yönetim, bu tutumuyla sanki yeraltı otoparkını 'hak- h gösterecek' bır görüntü yaratmak isti- yor. Özellikle tatil günlennde tarihi bah- çeleri ıstilaeden turbanlı ve sakallı 'me- sireciler' ıse ormanlardakı piknık yerle- n ile 'kent parkı" kavTamını bırbinne kanştıran yönetımın sözde halktan ya- na politikasına sığınarak çiçek kokula- nnı 'etve mangal kokulanvla' bastınyor- lar. Tarihe ve doğaya karşı bu 'arabesk' istilanın 'fon müzigini" ise örneğin yıne Malta Köşkü'ndeki radyonun 'ayarü' olduğu 91.7 frekansından yayılan 'Nur FM'in dinı müzık yayınları oluşturu- yor... Bugünlerde. Büyükşehir Beledi- yesi'nin işte bu hizmetlerini sız de ya- kından görmek ısterseniz, tanhi köşk- lerde 'dökülen boyalara ve çatlayan sı- valara' bakıp sakın aldanmayın. Bunlar eski değil. Şeni restoreedilen' örnekler. Proje v e uy gulaması yasal v e teknik de- netimden kaçınlan her kaçak inşaat gi- bi, bu kültür mırası binalar da henüz kullanılmadan eskimeye başladılar. Böylesı bir hukuk dışı 'restorasyon işi- nin' belediyece yapılan 'ihalesi' de as- lında yasal sayıimaz. Çünkü, ortada onaylı bır proje ve yasaya uygun bır metraj olmadan, ihalenin hangı maliyet hesabına ve teknik koşullara göre yapıl- dığını belırlemek de olanaksız... Şimdi kımı yetkıliler. REEAHYOL'un 'giderayak' RP'lı belediyelere aktardı- ğı trilyonlan araştınyorlar. Artık biraz da bu trilyonlann 'nasıl harcandığınf merak etmek gerekmıyor mu? G^emile Koyu'nda yapılaşma yasaldandı ÖZCANÖZGÜR MUĞLA-Mega Turizm ve Fethiye- li Özyerler aılesı tarafından tunstik te- sis yapılmak üzere istenen Gemile Ko- yu'nda her türlü yapılaşma ışlemi dur- duruldu. Sınırsız Çe\Te Yolculan Söz- cüsü SaynurGelendosfun başvurusunu olumlu bulan Kültür ve Tabıat Varlık- larını Koruma Genel Müdürü Altan Akat bölge ile ilgili tzmır 2 No"lu Kül- tür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Ku- rulu bır karar vennceye dek koyda her türlü işlemi yasakladı. REFAHYOL iktidannda orman alan- lannın turizme tahsisi yeniden günde- me getınlmiş, tahsisler sırasında Mega Turizm. Fethiye'nin koruma altınaalın- ması gereken koylanndan biri olan Ge- mıle Kqy\ı"nda ormandan 49 yıllığınayer tahsısı ile Tunzm Bakanlığf ndan tesıs ön izni alrruştı. Gerek Faralya köylüle- rinin gerekse çevrecıler ile meslek oda- lannın tepkileri sonucu koyda inşaata baş- lanamamıştı. Mega Turizm'in engellen- dıği düşünülürken bu kez koyda arazı- len bulunan Özyerler aılesi ortaya çık- tı "Ormanazararvenneyeceğiz''diyen Özyerler aılesi. Faralya'dan Gemile Ko- yu'na yol açma ginşımınde bulununca. çevrecıler bir kez daha harekete geçti. Koyla ilgili Izmir 2 No'lu Kültür ve Ta- bıat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararının gecikmesı endışesıni taşıyan Saynur Gelendost. bu kez genel müdür- lüğe başvurdu. Gelendost, şunlan dedi: "Koruma alüna alınmasını gerektiren ö/ellikler taşıyan Gemile Koyu'na bir oldubitti ile telafisi imkânsız zaraıiann verilmesini önlemeküzereyapılmışve ya- pılacak. Lrinli veya izinsizyapılaşma, yoL hafriyat gibi her türlü işlemin SİT alanı ilan etme çahşmalanmz sonuçlanuıcaya kadardurdurulma emrinizinen kısaza- manda verilmesini talep ediyoruz." Başvuruyu yennde bulan Kültür ve Ta- biat Varlıklannı Koruma Genel Müdü- rü Altan Akat, Muğla Valiliği ve tzmır 2 No'lu KTVKK ile Orman Bakanlı- ğı'na, Orman Genel Müdürlüğü'ne, Tu- rizm Bakanlığı Yatınmlar Genel Mü- dürlüğü'ne bırer yazı gönderdı. Gelendost. genel müdürlüğün karan- na karşın Özyerler ailesinin bölgede yol açma ginşımıni sürdürmesi tehlikesi var olduğuna dikkat çekerek, "Ko>da ar- kadaslanmız nöbet tutuyor. Herhangi bir oldubittiye meydan vermeyeceğiz. Kesin koruma karançıkıncaya kadarko- yu gözleyeceğiz'' diye konuştu. Güney Kıbns'taki bilimsel kazı arkeolojide önemli sayfa açtı Hitit heykelciği bulundu • Geyik üzerinde koruyıacu Tannyı gösteren muska amaçlı heykelcik, son yıllann en önemli arkeolojik buluntulanndan biri kabul ediliyor. OZGEN ACAR 'ANKARA - Güney Kıbns'ta ya- pılan bir bilimsel kazıda gümüşten yapılmış bir Hitit heykelciğinin bu- lunması, arkeoloji dünyasında önem- li bir sayfa açtı. İngiliz arkeolog Ian Todd'un yar- dımcısı Alison South. adanın en gü- neyinde Kalavassos'ta yaptığı arke- olojik kazıdaki buluntu hakkında özetle şu açıklamayı yaptı: "Kalavassos'taGenç TunçÇağı dö-' neminden kalma (İÖ13. yy) bir me- zar bulduk. Ancak bu mezar daha o yüzyıllarda soyuhnuştu. Ancak bu- na bitişik bir çocuk mezan çok ilginç buluntular verdi. Bu alanda yaptı- ğımız kazıdaki en önemli buluntu 6.2 cm. yüksekliğinde, gümüşten bir Hitit heykelciği idi. Bir geyik üzerindeki bu koruyu- cu Tann heykelciğinin yanında ay- nca biçimindenötürü 'krater' deni- len minyatür bir Miken kabı \e ço- cuklann oynadıklan aşık kemikle- rinden bulundu." Heykeldeki halka Hitit uzmanlanndan Prof. Aykut Çmaroğlu, "Hititlerin kutsal hay-»a- nı geyik üzerinde koruyucu Tannyı betimleyen bu heykelin ardında bir halkanın bulunuşu, bunun sahibin- ce muska olarak boyuna ya da bir başka yere asılarak kullanıldığını gösteriyor" yorumunu yaptı. Hıtitolog Prof. Sedat Alp, "Hitit diündeKıbns'a"Alashia' denirdi. Bu hey kel Hitit-Kıbns bağlantısı açısın- Hitit soy lusu çocuk mezanndan çı- kan minvatür Miken krateri. dan çok önemli bir belge niteliğin- dedir" dedi. Çorum-Ortaköy'de Hitit kenti Şa- pınuva'yı ve Hitit arşivini ortaya çı- karan Hititolog Prof. Aygül Songü) ıse "HitittabletterindeKİbnstan.y^ ni 'Alashıa'dan bolca söz edilir. Hi- tit, Suriye ve Mısır belgelerinden Alashia'nın bir dönemde Hititlerin egemenlik alanına girdiği biliniyor " dedi. Arkeologlar, heykelin gümüşten yapılmış olmasını. mezardaki ço- cuğun bir Hitit soylusu olabileceği bıçiminde yorumluyorlar. Kıbns'a sürülen Hitit krah Prof. Çınaroğlu, Hitıt-Kjbns bağ- lantısı konusunda şu tarihsel olayı aktardı: "III. Murşili olarak bilinen Urhi- Teşup. İÖ 1282-1275 yıllan arasın- da Hitit kralıydı. L rhi-Teşup çocu- ğu olmayan ana kraliçeden değil, Kral Muvattali'nin harvmdeki ikin- ci bir kadından doğan oğiuydu. Am- cası Hattuşili ile iktidar kas gasına gir- dL Hitit büyükleri de L'rhi-Teşup'dan memnun değillerdi ve Hattuşili'yi destcküyorlardı. KraL anıcasına ye- nildikten sonra başını Hattuşili'ye getirmek istedilerse de yeni kral bu- na karşı çıktı. III. Harruşili. Urhi- Taşup'u Nuhassa adlı bir kente sür- gün gönderdi. L rhi-Taşup orada da rahat durmayınca kral onu bu kez Alashia'ya, yani Kıbns'a sürdü." .Arkeologlar. zengın bakır maden- lenne sahip Kıbns'la tıcaretın kont- rolüamacıyla adanın bir dönem Hi- tit egemenliği altında olduğu için Urhi-Teşup'un oraya sürüldüğünü söylüyorlar. Bir Hitit heykelciğinin, hem de gü- müş olarak Kıbns'ta gün ışığma çık- ması, arkeoloji dünyasında son yıl- lann en önemli buluntulanndan bi- ri olarak kabul ediliyor. Arkeologlar, bu heykelciğin bır başka önem ve özelliğinin ise bir bilimsel kazıda ve dolayısıyla doğal. tarihsel ortamı içinde bulunması ol- duğunu söylüyorlar. Ankara Anadolu Lygarlıklan Mü- zesfnde Boğazköy'den ve Alaca- höyük'ten bazı heykelcıkler. Kayse- ri Müzesı'nde Çiftlık yöresinden gelmiş biraltın heykelcik, Nevv York 2 gazetede grev 2. yılmı doldurdu Ekonomi Servisi ABD'nın otomotıv sanayi- ınin kalbi Detroit'in iki bü- yük sabah gazetesinde sü- ren grev. geçen hafta 2. yı- lını doldurdu. Detroit Free Press v e Detroit New? gaze- telerinde çalışan 2000 kışı. halkın ve 'Action! Motown '97'adlı uluslararası yardım kampanyası sayesınde zor da olsa direnişi sürdürmeyı başanyor. Grevin 2. yıldönümünde, iki gazetenın de basıldığı dev basın sarayının önünde toplanan 110 bin kişi. gaze- telerin sahiplenni protesto etti. Kampanyanın amble- mini taşıyan tişörtlen satın alıp giyen göstericiler, böy- lelikle hem grevdekilerle olan dayanışmalannı orta- ya koyd'ular, hem de kam- panyaya ekonomik katkıda , bulundular. 11 temmuzda Washing- ton'daki federal mahkeme. "İşveren. iş anlaşmazlıkla- nnda gerekli olan etiğe ay la- ndavTandı'"dedi. Mahkeme. 2000 çalışanın tazminat ola- rak da eski ışlerine dönme- si gerektiğine karar verdi. Ancak her iki gazetenın sa- hibı aynı anda bır üst mah- kemeye başvurunca. karar yürütme aşamasına getin- lemedi. Hukukçular. davanın daha yıllarca sürmesi ihtima- lı olduğunu söylüyorlar. Ne var ki. her iki şirketin hisse senetlennın Nevv York bor- sasında sürekli olarak düşüş göstermesı. belkı bir çözü- mü hızlandırabilır. Her ıkı gazete de gerçek- te aynı yönetim kurulu tara- fından idare ediliyor. 2000 grevci. ayn işkollanndan ol- duklan için 6 ayn sendika- nın üyesi. Detroit Nevvs ga- zetesinin sahibi GannetCo, ülke çapında tam 92 gazete- nin sahibi! Free Press gaze- tesinın sahibi Knight-Rid- derşırketinin ise toplam 32 gazetesi var. SÖYLEŞİ ATTİL İLHAN ABD, 'Öncekilerf Onaylamış mıydı? Geyik üzerinde duran gümüşten Hitit Tann hey kelciği. Metropolitan Sanat Müzesi ile Nor- bert Schimell adlı bir Amerikalı özel koleksiyoncuda birer altın Hitit hey- kelcikleri bulunuyor. Yasadışı kazılar Arkeologlar. "ancakbunlann hiç- birinin 'bilimsel kazılar'da bulun- madığına.rümünün 'yasadışı' kazı- lardan müze ve özel koleksiyoncula- ra intikal ettiğine. dolayısıyla hiçbi- rinin içinden çıktığı tarihsel ve do- ğal ortamın biKrn adamlannca bilin- mediğine" dikkat çekiyorlar. Türkiye'de bilimsel kazıdan çık- mış sadece bir Hitit heykelciği bu- lunuyor. Kastamonu Kınık'ta Prof. Çınaroğlu'nun kazısında bulunan bu heykelcik 10.2 cm yüksekliğın- dedir. Bronzdan yapılmış bu heykelcik, kısmen etekli. kısa şortlu. önden çapraz zırhlı. miğferlı. sol ayağının üzerinde mızrak ve sag elinde kal- kan tutan bır Hıtıt savaşçısını gös- termektedir. Kıbns'ta bulunan eser ise bilim- sel kazıda bulunmuş ıkıncı Hitit heykelciği olması açısmdan da önem taşımaktadır. Kanlıca'dan Çubuklu'ya yürürken, dikkatimi çek- tı: Ahmet Râsim Paşa yalısı, lyice ortaya çık- mış: yeniden inşa edilmesı söz konusuydu bir türlü başlanamamıştı; iki yıldır, inşaat süruyor, basbaya- ğı iîerlemiş! Sizi bilemem, ben ne vakit Boğaz'da şöyle bır do- laşmayaçıksam, elimdeolmaksızın, Dersaadet-i Şâ- hâne'ye dönüyorum: Şirket-i Hayriye vapurlan, tenha veyorgun iskeleler arasında, mekık dokuyor- lar; münzevîyalılann müstesnâ bahçelerinden, kınk bir ud sesi sâhile uzanıyor 'Suriye Cephesi'nden ha- berier kotü; Harbiye Nezâreti'nin yayınladığı teb- lığ-i resmî.. vs, vs. Oysa bu akşam üzeri, kafamatakılan soru ne? Bi- liyorsunuz, 'bunalımın' lyice kızıştığı günlerde, ga- zetelerde bir haber görmüştük; başlığına vanncaya kadar, hatırtıyorum: "Washington'dan Orduya Uya- rı / Clinton Yönetimi Türkiye'de 'Sivil Yönetim'in devamından yana mesaj verirken, Dışişleri Ba- kanı Albright 'Anayasal Düzenin Dışına Çıkılma- ması Gerektiğini Ankara'ya Bildirdik' Dedi". Olay. 13 Haziran 1997 gunü, Washington'da meydana gelmiş, Dışişleri Bakanı Madeleine Albright bir so- ru üzerine, kelimesi kelimesıne şunlan soylemişti: "...Türkiye'de hangi konular gündemde olur- sa olsun, hangi tartışmalar yaşanırsa yaşansın ve ne tür bir değişim düşünülürse düşünülsün, bunun demokratik bir kapsamda kalması ve anayasa dışı bir yaklaşım içermemesi gerekti- ğini açıkça bildirdik." (Milliyet, 14 Haziran 1997). Evet, bu kadar açık seçık ve netti! $üphe mi var? Okadar netti kı, insanda ister istemez, Türkiye artık bu kadar doğrudan mı VVashington'dan yönetiliyor kuşkusunu doğuruyordu; besbelli. onlar da kırdıkları potun farkına vardılar hemen ertesi gün Dışişleri Sozcüsü, lâfı yuvariayarak, 'ABD'nin Tür- kiye'nin içişlerine kanşmak gibi bir niyeti olma- dığını' söyledi; 'Türkiye'nin demokratik kurum- larının, Türk Anayasası'na uygun biçimde işler- liğini sürdürmesine izin verilmesi gerektiğini dü- şünüyorlar'mış, Albright'ın 'kasdettıği'de buymuş! Gençler bilmez, onlara bir diyeceğim yoktur; ne var ki yaşı müsait olanlar, acaba 12 Mart ya da 12 Eylül öncesindeki kargaşayı, içinden bir turlü çıkı- lamayan bunalım sarmalını hatırlayıp, o zaman Was- hington'ın acaba neden böyle 'açık' bır 'uyar/'da bu- lunmadığını merak etmeyecekler mıdir? Eğer işle- rin Türkiye Anayasası çerçevesi içinde, demokra- tik usul ve teamüllere uygun olarak haliedilmesin- de, bu kadar hassas ise, VVashington acaba neden benzer bir teşebbüsü gerekli görmemiş, Türk Silah- lı Kuvvetleri'ni 'müdahale'den alıkoymayı deneme- mışti? Tuhaf ama. bu defaki teşebbüsün 'mefhum-u mu- hâlifinden', istesek de istemesek de; o 'askeri mü- dahaleler'de Birieşik Amerika'nın nzası olduğu an- lamı çıkmıyor mu? Diyeceksıniz kı, zaten'ara rejim- ler' boyunca, VVashington, yönetimlerı kınamakya da onlan karşısına almak gibi bır tavırda olmamıştı ki! Bu da, 'nzanın mevcudiyetini' pek güzel göste- riyordu. Gel gelelim, bu defa, Dışişleri Sözcüsü, her şeye rağmen Türkiye'de bir darbe olursa ABD'nin tavnnın ne olacağı sorulduğunda, son derece çar- pıcı şeyler söylemiş, demiş ki meselâ: "...sivil düzenin uzun süre kesintiye uğrama- sının, içerdeki istikrar, dış çıkariar ve iktisadi du- rum açısmdan sakıncasını Ankara'daki yetkili- lerin çok iyi bildiğinden eminiz." Şimdı, ınsanın so- rası gelmiyor mu Allah aşkına? 12 Mart'ta ve 12 Ey- lül'de, 'Ankara'daki yetkililer, falan fılan ve feşme- kân sebepten, işlerin müdahale sonrasında ters gi- deceğıni bilmiyorlar mıydı? Bu, bir! Ikincısi, onca 'kayd-ı ihtirâzi'den sonra insan, 'ilişkilerimizi de ke- senz' fiIan gibi, dik bir uyan dahatasarlıyor ama. bo- şuna, çünkü 'yetkili kaynaklar' dıyorlarmış kı, bu- na rağmen 'olası bir askeri yönetime karşı cep- he alınmayacaktr' (Milliyet, 14 Haziran 1997). Ona ne şüphe, efendim? Can ciğer kuzu sarması' değil! Dört ay kadar önce, 'nâçizâne' dikkatinızı çekmiş- tim; 'gerilim sarmalına' girdığimızı söylerken, altını şöyle çizıyordum: "...bu 'ortam' önceden yaşadığımız bir 'or- tam'dır; 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül öncesi de, aynı 'sağıriar diyaloğu' ve trmanan gerilim' özel- liklerini taşımaktaydı; o yüzden de, iktidann de- ğişmesinde çıkannı gören bazı mihraklar'ın iş- çi, öğrenci ve halk arasında provokasyonlar dü- zenlenmesine; yalnız düzenlemek mi, bu provo- kasyonlarla gerilimi doruğa çıkarmasına fırsat ve imkân sağlanmıştı. Gidişât ona çok benziyor. Acaba ondan mı, sağdan olsun, soldan olsun, - ahmakça diyebileceğimiz- o dik, küstah ve kış- kırtıcı, eylem ve tavır koymaların; 'kendiliğin- den' (spontane) olup olmadığının, iyice ve etraf- lıca araştırılması bana gerekli ve zorunlu görün- mektedir; bazı bulanık fotoğraflar böylelikle net- leştirilebilir. Türkiye ile Rusya, Türkiye ile İran'ın birbiriyle 'hasım', hatta 'düşman' haline gelme- si, 'birilerinin' yarannadır, zaten 'senaryolanna' dahildir de ondan!" (Cumhunyet, 12 Mart 1997). Silahlı Kuvvetler'in, bu defa doğrudan müdahale etmeyeceğine gelince. VVashington'ın gerek ABD ile, gerek AB ile Türkiye ilişkilerinin içinde debelen- diği konjonktür içinde, bu defalık ona yandaş olma- dığı, doğrusunu ısterseniz, daha yuksek bir askeri yetkilinın şaka yollu da olsa: "-...bu defa ışi 'silâh- sız kuvvetler' halletsin!" dediğı zaman anlaşılmıştı. Elbette bu, 'Washington'la Ankara'nın arası, can ciğer kuzu sarması demek anlamına gelmiyor; tam tersine, 'Batı'nın Deli Gömleğı'nden sıkılanların, 'yüksek yönetim kademalerindeki' bazı zevat ara- sında da, gittikçe çoğaldığı hıssedılmektedir. . prizma.net. tr/ A İLHAN http^/www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle