Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 1997 PAZAR
10 KULTUR
Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, 100. doğum yılında Paul Delvaux'yu anıyor
Gizem ve siir dolu bîr evren
GÖNÜL DÖNMEZ COLİN
"Şunu unurmamalıyız ki bir tablo bir
tablodur, demek ki başka bir gerçektir.'"
Belçıka'nın en ünlü ressamlanndan Pa-
ul Dehaux'nun bu sözler. Gerçekle düş ara-
sında bir evren yaratmıştır Delvaux. İz-
leyiciye arkasını dönmüş çocuklar. kıpır-
damadan durur tren istasyonlannda. Düş-
lerin gizemine dalmış süzgün gözlü ka-
dınlar, Yunan tapınaklan. ltalyan saray-
lan. egzotik bahçeler ve müthiş mekân-
larda çıkar karşımıza. Iskeletler canlıla-
ra özgü ışlere ginşir. Melon şapkalı adam-
lar ve Jules \erne'nin Prof. Lidenbrocku'nu
simgeleyen beyaz gömlekli bılim uzman-
ları. çıplak kadınlar ve iskeletler arasın-
da dalgin dalgın dolaşır.
Sanatçının 100. doğumgününü kutla-
mak amacıyla Brüksel'de düzenlenen bu
görkemli sergi. dünya çapında genel \e
özel koleksiyonlardan seçilen hemen hep-
si büyük boyut çalışmaiardan oluşan aşa-
ğı yukan 120 tablo ve 130 suluboya ve çiz-
gı yapıt ıçenyor. Aralannda şimdiye dek
hiç sergilenmemiş olanlar da var.
Eski uygarlıklar. iskeletler. tren istas-
yonları ve trenler, düşler ve bılim. yalnız-
lık. banliyöler. kentler. kadınlar. lüks fa-
hışeler ve kişisel karşılaşmalar gibı Del-
vaux'nun çalışmalannda önemli rol oy-
nay an ana konular çerçevesınde düzenle-
nen bu sergi içın seçımde en önemli öl-
çüt. v apıtlann nıteliğınin yanı sıra bu ana
konulardan birine uygun olmasıydı. (Sa-
lon duv arlannın da uygun renklere boyan-
ması atmosfer yaratma çabalannın ürü-
nü ise de biraz abartmaydı bizce.)
Delvaux'nun özel evrenıne sizi sürük-
leyen bu volculuk Claude Levi-Strauss'un
şu sözleriyle başlıyor:
" Başka türiüresimyapmak ya da baş-
ka bir şeyin resmini yapmak. resim sana-
tına bir \ ön verebUmenin iki olası yolu. tz-
lenimcilerve kübtsder birinci yaidaşımı seç-
tiler. Paul Delvaux ise -direşimle- ikincisi-
ni. Eski ustalann geleneğini siirdürdii tab-
lolannda. Onlar gibi tekniği üstün bir res-
sanıdı. O\ sa bugün. tu\alde simgelenme-
miş şe> kalnıamış gibi geien zamanımız-
erçeküstücülüğün en ünlü temsilcilerinden Paul Delvaux,
"gerçek dışı garip rüyalann ressamı" olarak tanınıyordu.
Sanatçının 100. doğum gününü kutlamak amacıyla Brüksel'de
düzenlenen bu görkemli sergi. dünya çapında genel ve özel
koleksiyonlardan seçilen, hemen hepsi büyük boyut çalışmaiardan oluşan
aşağı yukarı 120 tablo, 130 suluboya ve çizgi yapıt içeriyor. Aralannda
şimdiye dek hiç sergilenmemiş olanlar da var.
da. resmi yapılacak 'başka bir şey' kalma-
dı mı? Delvaux. diinyayı yeni baştan dii-
zenleyerekyeni bir gerçekyarattı.Zaman
ve zemin arasında yepyeni ve daha önce
akla gelmedik iüşkiler buldu."
Delvaux'nun öznelere olan şiirsel yak-
laşımının gerçeğın kişisel bir deneyimın-
de odaklaştığını sövleyebilinz. Kadınla-
rın genellikle çıplak görüntülendiği en
anlamlı çalışmalarının ardında mıtoloji
ve düş ımgeleri yatar. Görsel sanatta özel-
likle şiirin gûcüne inanırdı Delvaux, böy-
lece öznenin yeniden gündeme gelmesi-
neöncülük etti.
Birbirlerini pek sevmeseler de Delva-
u.\ ıle onun kadar ünlü Magritte arasında
benzer vanlar yok değildi. tkisi de post-
modernizmin kullandığı mizansen ile il-
giliydi. Eski veyenı ileköşekapmacaoy-
namakikisinındeözellıklerindendi.Ov-
sa aydın, düşünür Magritte"e karşın. saf
bir düşcüydü Delvaux. Mantığı ile çalı-
şan Magritte'ın yerine Delvaux şiirin aki-
şına bırakmayı severdi kendini. Magritte
geometrik soyutlamalardan başlamıştı.
Delvaux dışavurumculuktan.
Magritte'ın tersine. Delvaux kompozis-
yonlannda nesneleri değil. birbiri ile her-
hangi birbağlantısı olmayan öznelen bir
araya getirdi. Böylece gizem ve şiirdolu
mantıksız bırevTen yarattı. Bu mantıksız
evrenın teatral yapısı, mizanseni. özel-
likle dekora eski mimariden öğeler katıl-
mış olması. sanatçının mimar geçmişini
anımsatıyorbize. Buçalışmayöntemi ile
Delvaux. bugün postmodernizmde görü-
len eski çağlardan alıntı direkleri v e di-
rek başlannı, parmaklıkları, balkonları
v e av lulan bir araya getirme merakmın da
öncüsü oldu. Daha da ileri giderek Del-
vaux'nun başlattıgı değişik nesneleri bir
araya getirme yönteminin bugün enstalas-
yon dediğimiz sanatı ve çevreyi sanatla
bütünleştirme çalışmalannı da esındirdı-
ğinı sövleyebilinz.
1897'de doğmuştu Delvaux. Daha
ilkokul sıralannda iskeletlere merak sal-
dı. 10 yaşının en büyük olayı "Dünyamn
Merkezine YoJculuk" kitabı yoluyla Jules
Verne evreniyle tamşmasıydı. 1918-19
v ıllannda Brüksel Güzel Sanatlar Akade-
mısi'ne yazıldı. Trenler ve tren istasyon-
lanna olan tutkusu onu sık sık Lüksem-
burg'deki tren istasyonuna çekiyordu. ts-
tasyonu birçok kez görüntüledi. Yapıtla-
rını ilk kez 1923 yılında. Magritte"ın de
katıldığı 'Genç Ressam ve Heykeltıraş-
lar' sergisinde sergiledi. Zamanla çıplak
kadınları çalışmaya başladı v e artık çalış-
malannın en çok yinelenen öğelerinden
biri oldu.
Özellikle Paris ve Amsterdam'da ger-
çeküstücüsergilerekatıldı. Jules Veme'e
olan tutkusunu anımsayarak bılim adamı
Lidenbrock tipini kullanmaya başladı.
Doğal Tarih Vİüzesı'ndekı ıskelet çalış-
malan da yapıtlanna gırdi. 1948 yılında
Venedik Bienali'nde sergilediği 'Pygma-
lion'ahlaksızlıklasuçlandı. 1954yılında-
ki Venedik Bienali'nekatılan ıskeletlerin
insanların yerini aldığı din konulu yapıt-
lar geleceğin papası 23. Jean tarafindan
sansüre uğradı.
25 yıla yakın bir süredır âşık olduğu Tam
ile 1953'teevlendi. Ostend Güzel Sanat-
lar Müzesi 1962 yılında bir Paul Delva-
ux retrospektifi hazırladı. "Görüşme*'
(1939) adlı yapıt skandal yarattı. Daha
sonraki yıllarda yapıtları dünyanın bü-
yük kentlerinde sergilendı. 1994 vılımn
20 Temmuzu'nda 96 \ aşında ufak Furnes
kasabasında yaşamım noktaladı ve kasaba
mezarlığına gömüldü.
The Royal Opera House iki yıllık restorasyona başlarken La Scala Operası yenilenme çabasında
Avrupa operaları yeni görüntü peşinde!Kültür Servisi- 'Elitist' ima-
İını değiştirerek "halkın opera-
sf na dönüşmeyi amaçlayan The
Royal Opera House. iki yıl sür-
mesi beklenen restorasyon çalış-
malan nedeniyle kapandı. Tek-
nik açıdan yetersiz olan ve ye-
niden yapılanması planlanan La
Scala Operası da yeni sezon et-
kinliklerini Milano'nun kuze-
yinde bulunan La Bicocca'ya
taşımavı tasarlıyor.
The Royal Opera House" un
yöneticisi LordChadlington, ln-
giltere'nin bu ünlü operasının
'eKtist' imajını değiştirmeye yö-
nelik ginşimlerini anlattı. Chad-
lıngton. bu operadaki opera ve
bale gösterilerini büyük mey-
danlara yerleştirilecek dev ekran-
lar. sinema ve televizyon aracı-
lığı ıle daha geniş kitlelere ulaş-
tırmayı hedefliyor.
Chadlington'un belirttiğine
göre. restorasyon nedeniyle ka-
panan The Royal Opera House
yeniden operaseverlerle buluş-
tuğunda on binlerce insan bu
ünlü sanat merkezinde gerçek-
leşen tüm yapımlan canlı olarak
ızleyebilecek. Chadlington'un
verdiğı bilgılere göre bu planla-
nn gerçekleşebilmesi için ge-
rekli olan maddi destek ile ilgi-
li ilk temaslar olumlu. Chad-
lington görüntü ve ses kalitesi-
nin televızyona oranla daha yük-
sek olması nedeniyle sinema
gösterimlerine çok önem veriyor.
Chadlıngton aynca sürekli ar-
tan özel televizyon kanallan ve
uydu yayınlanndan da yararlan-
mayı ıstiyor. Chadlington. The
Royal Opera House ile ilgili
planlannı şö> le açıklıyor: "The
Royal Opera House'un 'elitist'
imajını değiştirmeli ve onu 'hal-
kın operasf na dönüştürmeli-
yiz".
İki yıl sürmesi beklenen res-
torasyon çalışmalan nedeniyle
kapanan Co\
r
entGarden"dakiT-
he RoyalOpera House'da 11 tem-
muzd'a The Rov^l Ballet (Krali-
yet Balesi) fînal gösterisini sun-
du. Irek Mukhamedov. Darce>r
Bussell. S) Ivie GuiDem gibi ba-
le sanatınm önemli isimleri.
Twyla Tharp"ın 'Push Comes
ToShoMe". \ViDiamFors\1he'nin
'Steptext',PvotrGusev"in 'The
Talisman pas de deux' ve Geor-
ge Balanchine'nin 'Symphony
in C* adlı yapıtlardan oluşan kar-
ma bir programda yer aldı. 14
temmuzda ise Placido Domingo.
Bryn Terfel. Syhie Guillem ve
Darcev Bussell'in sahne aldığı
The Royal Ballet ve The Royal
Opera işbirliği ile görkemli bir
veda galası gerçekleşti.
The Royal Ballet. South
Bank'teki Royal Festival Hall'a
ve Hammersmith'e giderken.
The Royal Opera. Barbican
Shaftsbury Tiyatrosu, The Ro-
yal Albert Hall. The Royal Fes-
tival Hall ve Edinburgh Festi-
vali'ndeyeralacak.
Vferdi etkinlikleri
Opera dünyasının iki büyük
merkezi Royal Opera House \ e
La Scala OperasL ünlü ttalyan
besteci Giuseppe Verdi'yı an-
mak için uluslararası etkınlıkler
düzenledı. Royal Opera House
sezonu Yerdi'nin '*!\lacbeth"'ve
"Simon Boccanegra"adlı ope-
ralan ile kapatıyor.
Royal Opera House"da Yerdi
Festivali kapsamı içinde, She-
akspeare'in ünlü trajedisı "Mac-
beth"ı sahnelendi. Bu operanın
özelligı N'erdi'nin olgun dönemi-
ne rastlayan 1865 versiyonu ye-
rine. 1847 yılında yazdığı oriji-
nal versiyonunun sahnelenme-
si. Macbeth rolünü Anthom" Mk-
haels-Moore üstlenirken. Lady
Macbeth" i Giorgina Lukacs can-
landırdı. Macbeth daha öncekı
yıllarda Phvllida Lloyd yöneti-
minde ekonomik olanaksızlıklar
nedeniyle bir konser olarak su-
nulmuştu.
Aynı şekilde \erdi"nin 1857
vılında vazdıâı "Simon Bocca-
1 ngiltere'nin ünlü operası The
Roval Opera House. iki yıl
sürmesi beklenen restorasyon
çalışmalan nedeniyle görkemli
bir veda galasıyla kapandı.
Operanın vrinericisi Lord
Chadlington. The Ro>al Opera
House'un 'elitist' imajını
değiştirip. 'halkın operasf na
dönüştürmeyi amaçladıklannı
beürtiyor. La Scala Operasf nın
Genel Müdiirii Cark> Fontana
da en büyük sorunun tarihi
binanın restoras>onu olduğunu
vurguluyor.
negra"nun orijinal versiyonu ile
Royal Opera House'da geçen
günlerde sahnelendi. Amelia'yı
Kallen Esperiancanlandmrken
onun âşığı Gabriele Adorno ro-
lünü Placido Domingo üstlendi.
\'erdi"nin bu eseri daha önce Ve-
nedik'te sahnelenmişti. Ancak
Ian Jugde tarafindan sahneye
konulan "Simon Boccanegra"nın
prömiyeri müzik çevrelerince
bu ilk y apımdan daha az tatmin
edicı bulundu.
^La Scala 2001 Projesi'
La Scala Operası'nın ise \'er-
di'yi anmaya yönelik projeleri
daha uzun bir vadeye yayılmış.
Şu günlerde La Scala Opera-
sı "nın en önemli gündem konu-
su -La Scala 2001 Projesi'. Bu
projenin amacı 27 Ocak 1901 yı-
lında ölen bu büyük ustayı ope-
ralan ile anmak. Ancak La Sca-
la yetkilileri bu projeyi gerçek-
leştirebilmek için hazırlıklara
şimdiden başladılar.
La Scala Operası Genel Mü-
dürü Carlo Fontana'ya göre en
büyük sorunlan yangın. deprem
ve bombalamalar sonucu zarar
gören butanhi binanın restoras-
yonu. Bu nedenle La Scala Ope-
rası'nın üst düzey yetkilileri ye-
ni sezon etkinliklerini Mila-
no'nun kuzeyinde bulunan La
Bicocca'ya taşımavı planlıyor.
Bunun dışında La Scala'nın
müzik direktörü Rkcardo Mu-
ti. İtalya'nın simgesi halinege-
len bu opera bınasının teknik
açıdan yetersiz olduğundan ya-
kınıyor. Muti'ye göre günümüz
standartlanna göre çok dar olan
sahne ve sahnealtı. gereksinıme
yanıt veremıyor.
Fakat La Scala'nın yeniden
yapılanması için gerekli gördü-
ğü maddi destek ile Italya Kül-
tür Bakanlığf nın bu proje için
ayırabileceği miktar örtüşmü-
yor. Devlet, yıllık bütçesınden La
Scala'nın restorasyonu içın an-
cak 82 milyon dolarayırabilece-
ğini söylüyor. Ancak La Scala
2001 Projesi ninzamanındaye-
tiştirilebilmesi için bürokratik
engellerin aşılması gerekiyor.
Bu nedenle La Scala Operası'nın
yöneticilerinin şu günlerde pro-
jeyi yetiştirebilmek için tartıştık-
lan konu ise kısmi özelleştirme.
İtalya'nın önde gelen Pirelli.
Fondazıone Cariplo Bank. Eni
gibi firmalan "La Scala 2001
Projesi" için maddi destek
vereceklerinı belirtıvorlar.
Film müzikleri ve
Riccardo Muti
Kültür Servisi - La Scala'nın konser
salonu olarak kullandığı Milano'daki
Abaneüa SinemasL geçen günlerde
önemli bir müzik olayına sahne oldu.
"DokeVta"<Tatlı Hayat). "Roccoe
i suoifrateUi**(Rocco ve
Kardesleri),-İl Gattopardo"
(Leopar), "ll Padrino 1-2" (Baba 1-
2),"8 e 1/2" (Sekizbuçuk) gibi
filmlerin müziklerinden derlenen
eserler, orkestra şefi Riccardo Muti
yönetiminde sunuldu. Büyük begeni
toplayan konsenn canlı performansı
yılbaşında CD olarak piyasaya
sürülecek. Riccardo Muti'nin
yönettiği "FOarmonica a Rota"
ismiyle piyasaya çıkan Nino
Rota'nın film müzikleri ise sadece
Italya'da 50 bin adet satıldı. Kendisi
için albümün satış başansmın çok da
önemli olmadığını belirten Muti
şöyle söylüyor:"Rota'yı 14
yaşındayken Bari
Konservatuvarf nda tanıdım. O
sıralarda Nota. konservatuvann gend
nıüdürüydü. Beni Mncenzo Yitale
gibi büyük müzik hocalannm
bulunduğu Napoii'deki
konservatuvara gönderdi. Onun bu
yardımlannı unutmadım." Ancak
pek çok teklifi geri çeviren Muti'ye
göre Rota ile birlikte çalışmasınm
tek nedeni bu değil. Muti geçen
günlerde İtalya'da yayımlanaD
Panorama adlı dergideki bir
söyleşisinde şöyie söylüyor: "Rota
bence çok büyük bir kompozhör.
Vıncenzo VTtaIe*ye de söv lediğim gibi,
ender rastlanan bir melodik
>aratıcılığa sahip. Müzik
eleştirmenkri onun değerini
bilmedüer. Ama bence onun
miiziğjnde insanın ruhuna dokunan
derin bir hüzün \ ar."1
Salinas, Steinbeck'ibağısladı
John Steinbeck
ENGrS AŞK1N
TORONTO - Kanada kültür ve sanat te-
levızyonu TV Ontario. ABD'li romancı John
Steinbeckile ilgili birprogramında. ünlü ya-
zann romanlanna konu olan doğum y eri Sa-
linas'ta nefret yenne. saygıyla anılmaya baş-
landıgını açıkladı.
KalıforniyaeyaletinınSteinbeck'inyapıt-
lanyla üne kavuşan Salinas kentinde, 'Ulu-
sal Steinbeck Merkezi' adıyla dev bir kültür
ve sanat kurumu yapıldığını belirten TV
programı. yapının 1998 yazında açılacağını
vurguladı. 58 yıl önce yazdığı yapıtlannda.
küçük insanlann yaşadığı sömürü ve acıma-
sızlığı. etkin bir gerçekcilikle anlatmış olan
büyük romancı. Saünaslılan öfkeye boğmuş.
özellikle. çiftlik ağalannın. fabrikatörlerin ve
işadamlannın kışkırtmasıyla. nefret simge-
sine dönüştürülmüşrü.
J\ Ontario'daki program. 110 bin kişi-
lik küçük kentteki 'Ana Cadde"de. 58 yıl
önceki Steinbeck'i protesto mitınginde. ya-
zann büyük yapıtı "Gazap Üzümleri"nin
yakılışını belirleyen kısabirbelgesel sundu.
Kazandığı sayısızödüllerarasında Nobel ve
Pulitzer ödülleri de bulunan Steinbeck. açı-
lacak olan sanat merkezinde tüm yanlanyla
sergilenecek. Steinbeck'in 30 bine yakın
mektup. müsvette. fotoğraf ve kişisel eşya-
larını ıçeren özel birbölümde, edebiyat tut-
kunları içın özel semınerler açılacağı belir-
tiliyor. "Gazap Üzümleri" adlı ev rensel y a-
pıtın kahramanlarından Tom Joad'ın, "Fa-
reler ve Insanlar'* adlı romanının karakter-
lerinden Lennie'nin mumyalarla canlandın-
lacağımerkezdeJohn Steinbeck'in 155 dün-
ya diline çevrilmiş tüm yapıtlarının çeviri-
lerini de sergilenecek.
'L lusal Steinbeck Merkezi'nin yöneticisi
olan bay an Patricia Leach,**Kentticaretoda-
sının, yazarı bir kâr amacı olarak kullanma-
sına karşı çıkılacağını \e sanat merkezinin,
bir müzenin tüm saygınbğını taşıyacağuu" be-
lirtiyor. Yaşamının son yıllannda. Vietnam
Savaşı'na gösterilen ulusal tepkiye karşı çı-
kan yazar. onu sevenlen büvük düş kınklığına
uğratmıstı.
KÖŞEBENT
ENİS BATUR
Bir Basın Eleştirisi
Bir televizyon kanalının; günlük birgazetenin; haf-
talık ya da aylık bir derginin yandaş olmasında, bel-
li birsiyasal görüşün sözcülüğünü üstlenmesinde
yadırgatıcı bir yan yok. Gönül bunun açık seçik di-
le getirilmesini istiyor şüphesiz: Günlük sosyalist
gazete ya da haftalık muhafazakâr dergi diye. Bir
vakitler, siyasal partilerin apaçık yayın organları
vardı örneğin. Bildirilmişse, bilıyorsak, bu yandaş-
lık bizi tedirgin etmeyecektir.
Gelgelelim, bir ülkenin bütün televizyon kanal-
ları, gazeteleri, yayın kuruluşları yanlıysa, o ülke-
nin yurttaşlan iletişim bağlamında yaralanacak de-
mektir. Türkiye'de basın-yayın organlarının duru-
mu nicedir böyle: Bağımsız, yansız bir kuruluş kal-
madı artık. Kimi devletin sözcülüğünü yapıyor. ki-
mi hükümetin ya da muhalefetin. Kimi de oynak
iktidardenklemleri kuruyor: Birini seçtirten de on-
lar, ipini çekenler de.
Gazetelerin, televizyon kanallarının siyasetsız
olmaları gerekir diyecek değilım; siyasetlerini, bel-
li programlarla ya da "fcöşe"lerle yurttaşlara ilet-
me yolunu elbette deneyebilirler. Ama yansız ol-
maları gereken bir ana bölgeleri vardır: "Haber"ve-
rirken, haberin kendini taraf olmadan, nesnel öl-
çülerle sunmalıdırlar: Işte buradaTürk basını epey-
dir sakıncalı bir yol tutturmuş durumda. iletişimin
sağlıksız bir biçimde gerçekleşmesine yol açan bir
tutum sergiliyor basın kuruluşlarının hemen hep-
si.
Haklı olarak haber alma özgürlüğünün demok-
ratik düzenlerdekı vazgeçilmezliği üzerinde du-
ranların, yurtaşın böylece haber alma özgürlüğü-
nü olanaksızlaştırdıklarını görmezlikten gelişleri-
ne tanık olmuyor muyuz?
Bu sapmanın kaynağında duranın, ben kendi pa-
yıma, haber vermenin yerini kendi haberini yarat-
ma telaşının alması olduğunu düşünüyorum. Her-
kes yaratıcı olmak istiyor anlaşılan. Oysa, haber
vermek topu topu bırterbiyevedüzen işi: Fiili, öz-
neyi, yüklemi doğru ve tartımlı biçimde kullanmak-
la sınıriı bir işlem bu.
Haber programlarını izlerken, gazetelerin ve der-
gilerin haber sayfalarına bakarken yurttaşın başı
dönüyor: Tek bir haber, üstelik yalınkat bir olayı ko-
nu edinen tek bir haber, hiçbir yerde düzgün ve
dolaşıksız biçimde karşısına çıkmıyor, kılıktan kı-
lığa bürünüyor ve medyayı bir kıyafet balosuna dö-
nüştürmeye yetiyor.
Giderek, muhabirler yıldızlaşıyor ya da yıldızlaş-
tırılıyor; haber programı sunucuları show-biz star-
ları gibi giyiniyor ve davranıyor; haberı yaratmak
için onu kışkırtmaya kalkışmak "iyi gazetealık"
sayılıroluyor; herkes köpeği ısıran insan aramaya
koyuluyor.
Dünyada hâlâ böyle ya, Türkiye'de de bir zaman-
laröyleydi: Basın-yayın organlannın mutfağındaano-
n/m,pek az görünen muhabirler çalışır, doğru dü-
rüst bir haberin kotarılması için onlar ter dökerdi.
Bugün görünmeyen kimse kalmadı gazetelerde,
her çalışanın bir fotoğraflı köşesi var, o da daha iyi
:
görünmek için "atraksiyon" arayışı içinde. .
' Türkiye'de basın, şü'cok yakın geçmişte üstlen- i
diği "misyon"dan utkuyla çıktığı için sarhoş bir
görünüm içinde. Bu ülkede gerilimin bir bölüğü si-
yaset adamlannda ve örgütlerde kaynağını bulmuş-
sa, bir bölüğü de ekrandan ve sayfaladan hız al-
mıştı, bunu unutmayalım. iki taraf da iktidarı kö-
tüye kullanarak tırmanışı hazırlamıştı.
Türkiye'de siyasal sınıflann pansuman yapma vak-
ti geldi çattı. Basın da bir özeleştiriden kendini ge-
çirebilse, iyi olurdu.
Türk basınının en büyük sorunu, ciddiyetten
ödünün kopmasıdır. Ratinge, promosyona, maga-
zine, provokatif haberciliğe yaslanmadan ne tele-
vizyon kanalı yapılabileceğine ne de gazete çıka-
rabileceğine inanıyorlar.
Ülkenin haline bakınca: Tavuk mu yumurtadan,
yumurta mı tavuktan çıkıyor, bundan anlayamıyo-
ruz.
Hâmiş: Öylesine kibardı ki, hertelefon konuş-
ması öncesi dişlerini fırçalardı.
Tıyatrocu Yusuf Bver öldiî
• Kültür Servisi-Tiyatro sanatçısı Yusuf Elver
önceki gün saat 10.00'da teda\ı görmekte olduğu
Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Hastanesi'nde öldü. 1939'da İstanbulda doğan
Elver, ilk kez 1967'de Fatih Halkevi'nde Kiralık
Konak' oyunla sahneye çıktı. Sanatçı çalışmalannı
Istanbul Şehir Tiyatrolan. Dostlar Tiyatrosu. Nisa
Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu. Ortaoyuncular ve
Levent Kırca Tiyatrosu'nda sürdürdü. 1970'ten
1989'a dek çalıştığı Dostlar Tıyatrosu'nda
Nekrasof, Bitmeyen Kavga, Gün Dönerken. Galileo
Galilei, Yalınayak Sokrates. Bay Puntila ile L'şağı
Matti. Czbik Baba, Asiye Nasıl Kurtulur, Analık
Davası, Ezenler Ezilenler Başkaldıranlar gibi
oyunlarda rol aldı. 1989'da Levent ICırca
Tiyatrosu'na katılan Elver, Seferi Ramazan Bey'in
Nafile Dünyası, Gereği Düşünüldü. Hangi Yüzle.
Toros Canavan gibi oyunlarda da oynadı. Aynı
zamanda müzisyen ve desinatör olan sanatçı.
Levent Kırca ekibiyle birlikte 1989'dan bu yana
Olacak O Kadaf Televizyonu isimli programda yer
ahyordu. Sanatçı dün düzenlenen cenaze töreninin
ardından toprağa verildi.
Şilili şarkıcı Rosita Serrano Öldü
• STOCKHOLM - II. Dünya Savaşı yıllannda
sesiyle ve gitanyla büyük ün yapmış olan Şilili
şarkıcı Rosita Serrano 82 yaşında Şili'de öldü. Nazi
Almanyası'nda ünlenen. daha sonra yıllarca İsveç'te
yaşayıp Isveçlilerin gözdesi haline gelen Serrano,
aralannda Türkiye'nin de olduğu çeşitli Avrupa ve
Ortadoğu ülkelerine turneler yapmiştı. Daha sonra
Nazi yanlısı olmakla suçlanan şarkıcı. Isveç Krali
Gustav V'in imzasını taşıyan gitannın çalınması
üzerine ruhsal bunalım geçirerek sahne yaşamını
bırakmıştı. Sanatçı 1960'ta İsveç'te bir kez daha
sahneye çıktıktan sonra memleketine dönerek yalnız
yaşamaya başlamıştı.
BUGÜIN
• TARİHİ DARPHANE'de saat 14 00 te Espri
Standartlan Enstitüsü Kurumu'nun hazırladığı
"Bizi Bağlamaz" isimli oyun, saat 17.00'de Talip
Kargı Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğu'nun
konseri yer alıyor.
• BOĞAZİÇI ÜNİVERSİTESİ MURAT
DİKMENSALONL nda saat 19.00'da "Yerçekimli
Aşklar" isimli film izlenebilir.
• BEYOCLU EMEKSİNEMASI'nda
12.00' 15.00,18.30 21.15 saatlerinde "Skandalın
lsmi" adlı film yer alıyor.
• RUMELİHİSARI KONSERLERİ kapsamında
saat 21.00'de Cem Yılmaz gösterisi izlenebilir.