Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 1997 CUMA
HABERLER
Sorumlu yazıişleri müdürlerinin kesinleşmiş cezalannın affını öngören teklifin görüşülmesi ertelendi
Sınıgurlu: Fezleke beldetmeınANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
DSP İzmir Milletvetkili Hakan Tartan
ile îstanbul Millervekıli AhmetTantara-
fından verilen ve sorumlu yazıişleri mü-
dürlennın kesinleşmiş cezalannın affinı
öngören kanun teklifinin, TBMM Ada-
let Komisyonu'nda görüşülmesi ertele-
nirken Adalet Bakanı Oltan Sungurlu.
gazetecılere af konusunu. pazartesi gü-
nü Bakanlar Kurulu'na getireceklerini
söyledi.
TBMM Adalet Komisyonu'nun dün
yapılan toplantısında konuşan başkan
Ahmet TekdaL, basın mensuplan dahil
olmak üzere, hiç kimsenin düşünce, fi-
kir ve ınançlanndan dolayı suçlanmama-
lan gerektiğini belirterek bu konuda tüm
siyasi panilerin aynı fikirde olduklannı
söyledi.
DSP İzmir Milletvekili Hakan Tartan
ile tstanbul Milletvekıli Ahmet Tan tara-
fından verilen kanun teklifinin komis-
yon gündemine alındığını ıfade eden
Tekdal. "Ancak, bu konuda Adalet Ba-
kanlığı tarafından hazııianmakta olan
• Komisyon, söz konusu kanun teklifini. hükümetten gelecek tasan ile birleştirerek ele
alacak. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, gazetecilere af konusunu pazartesi günü Bakanlar
Kurulu'na getireceklerini söyledi.
• Oltan Sungurlu, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Eralp Özgen ve başkanlık divanı
üyelerini kabulünde yaptığı konuşmada, bakanhkta herhangi bir fezleke bulunmadığını
belirterek "Tamamlanmış fezleke gelirse bekletmem, Başbakanlığa gönderirim" dedi.
bir kanun tasansı mevcut Bu nedenle söz
konusu teklifin kapsamının genişlemesi
açısından, Adalet Bakanlığı'ndan gele-
cek tasan ile biriestirilerek ele alınması
daha uygun olacakrır. Bu kanun tasansı-
nı beklevelim*' dıye konuştu.
TBB'den Sunguriu'ya ziyaret
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başka-
nı Eralp Ozgen ve başkanlık divanı üye-
leri dün Adalet Bakanı Oltan Sungur-
lu'yu makamında ziyaret ettiler. TBB
Başkanı Eralp Özgen. RP'li eski Adalet
Bakanı Şevket Kazan'ı eleştirerek "Bun-
dan önceki bir yıl TBB açısından kötüy-
dü. Eski bakanın tutumu vüzünden her
türlü ilijkimiz kopnıuşru" dedi. Özgen.
hükümet programında yer alan "yargı re-
formu"nun gerçekleşmesinde. Adalet
Bakanlığı'na destek vereceklerini kay-
dederek Sungurlu"nun başanlı olacağına
inandıklannı kaydetti.
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu da ba-
rolann en büyük sorununun •'şirketlese-
memek" oldugunu söyledi. Sungurlu,
avukatlık mesleğinin barolann şirketleş-
mesi ile gelişeceğine inandığını belirte-
rek bu amaçla çıkanlacak yasanın hazır-
lanmasında TBB'nin yardımını istedik-
lerini kaydetti. •'Demokrasi, "basuı" \e
"savunma hakkı" kavramlannı birbirine
yakın bulduğunu \~urgulayan Sungurlu.
-Savunma hakkının olmadığı bir yerde
hürriyet de yoktur" görüşünü dile getir-
di. Gazetecılerin sorulannı yanıtlayan
Sungurlu. Genelkurmay Başkanlığı'nın,
eski lçişleri Bakanı Meral Akşener için
yaptığı suç duyurusu dosyasının. bakan-
lığa ulaşmadığını kaydetti. Adalet Ba-
kanlığf nın görevinin "fezlekelerde ek-
sikolup olmadığını denetlemek" olduğu-
nu vurgulayan Sungurlu. "Tamamlan-
nuş fezleke gelirse bekletmem. Başbakan-
lığa gönderirim" dedi.
Gazetecilere af
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, ceza-
evindeki gazetecilere getirilmesi düşü-
nülen afla ilgili soru üzerine. konunun.
önümüzdeki pazartesi günü Bakanlar
Kurulu'na getirilebileceğini bildirdi. On-
ceki gün. bazı bakanlar. Barolar Birliği
Başkanı. îstanbul Barosu Başkanı, bilim
adamlan ve basın kuruluşlannın temsil-
cileriyle gerçekleştirilen toplantıda bu
konunun ele alındığmı belirten Sungur-
lu. burada kendisinin bir müdahalede bu-
lunmadığını, sadece oturumu yönettiği-
ni bildirdi.
Hukukçulann. hocalann fikirlerini be-
yan ettiklerini ve hukuk açısından mese-
leyi şekillendirmenin kolay olmadığının
görüldüğünü anlatan Sungurlu. müspet
bir yola girileceğini ümit ettiğini söyle-
di.
Sungurlu.**Ama orada. bir problemin
olduğu, gerek anayasal açıdan gerekse
Türkhe'nin şartlan açısından problem
olduğuna müştereken karar verildi. Bu
bizi de rahatiatb. Çünkü. srvil görevlile-
rin, basııun sorumlu şahıslannın ve hu-
kukçulann aynı noktada birleştiğini gör-
dük" diye konuştu.
irtica
ÇAY-KUR'a
BÇG
incelemesi
• trticai örgütlenmeleri
ve hareketleri izlemek
amacıyla Genelkurmay
bünyesinde kurulan Batı
Çalışma Grubu'nun,
REFAHYOL döneminin
RP'li Devlet Bakanı
Ahmet Demircan'a
bağlı ÇAY-KUR'daki
irticai kadrolaşmayı da
incelemeye aldığı ortaya
çıktı.
RİZE/ANKARA (l'BA) -
Genelkurmay Başkanlığı
bünyesinde oluşturulan;
ülke genelindeki irticai ör-
gütlenme ve hareketleri iz-
lemekle görevlendirilen
Batı Çalışma .Grubu.
(BÇGl REFAHYOL Hü-
kümeti'nin RP'li Devlet
Bakanı Ahmet Demircan'a
bağlı ÇAY-KUR Genel
Müdürlüğü'ndeki irticai
kadrolaşma iddialan üze-
rine inceleme ve araştırma
başlattı.
ÇAY-KUR Zihnidenn
Çay Fabrikası mühendisle-
rinden CanerAksakal. Ge-
nelkurmay tç Güvenlik
Harekât Daire Başkanı
Tuğgeneral Kenan Deniz'e
gönderdiği 15 haziran ta-
rihli mektubunda; ÇAY-
KUR'daki irticai kadrolaş-
mayı anlattı. Aksakal mek-
tubunda ÇAY-KUR'daki
irticai kadrolaşmanın RP'li
Demircan döneminde art-
tığını belirtti. Tuğgeneral
Deniz de Aksakal'a gön-
derdiği 24 haziran tarihli
yazıda, mektubu aldığını
belirterek. kendisine bu
konudaki göriişleri ve has-
sasiyeti için teşekkür etti.
ÇAY-KUR mühendisi
Çaner Aksakal'ın iddiala-
n üzerine harekete geçen
Tuğgeneral Kenan Deniz
konuyu Batı Çalışma Gru-
bu'na ilerti. Tuğgeneral
Deniz. Aksakal'a gönder-
diği yazıda. "Mektubu-
nuzda yer alan iddialar
için, Genelkurmay Baş-
kanlıgı BaO Çalışma Gru-
bu'nda ayn bir inceleme ve
araştırma başlatılmıştır"
dedi.
Çiller kendisine hesap sorulan CİK'te Cenelkurmay'a meydan okudu
w
Belge koysıınlar istifa ederim'
HÜLYA KARABAĞLI
ANKARA - DYP Genel Başkanı Tansu
Çiller, GIA ajanı olduğuna ilişkin
iddiayla ilgili soruşfurma başlatan
Genelkurmay Başkanlığı"na yönelik
tepkisini ağırlaştınrken genel idare
kurulu (GtK) üyelerinin sorgusuyla
karşılaştı. Milletvekillerini tutmaya
çalışan Çiller. GlK'in basına kapalı
bölümünde Genelkurmay'a meydan
okuyarak "EUerinde belge varsa
çıkarsınlar. bir dakika durmam;
aynlırım. Amerika'yı çok iyi tanırun.
ama ClA'yı sorsalar bilmem*
1
dedi.
ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh
Oktay Güner ise Çiller hakkındaki
suçlamalar konusunda "Aklını
ihtirasının gerisine alanlann verdikleri
zarar meydanda" dedi. Partiden istifalar
nedeniyle asil üyeliklerin büyük bölümü
boşalan GİK. yedek üyelerin katılımıyla
Çiller'in başkanhğında toplandı. Çiller,
basına açık bölümde gazetecilerin GIA
ajanlığı savıyla ilgi|i sorulan üzerine.
"Doğu Perinçek'in hanrladjğı bu
iddianame için söyleyecek bir şeyim
olamaz. Ancak bu iddiavı her kimse
eline alıp da, önüne alıp da eğer elinin
tersiyle itmiyorsa yazıklar olsun ona"
diye konuştu. GlK'in basına kapalı
bölümünde üyelerin Çiller'den CIA
ajanlığı iddialan ile ilgili "•açıklama"
istedikleri öğrenıldi. Alınan bilgiye göre
Çiller. olağanüstü dönemden
geçtiklerini vurgulayarak şunlan
söyledi: "Böyle bir şeyin mümkiinü var
mı? Böyle bir şey olur mu? Ajan
olsaydım, genel başkan. başbakan nasıl
olurdum? Ben Amerikan vatandaşı
değilim. Bilen varsa çıkarsınlar ortaya.
Hiçbir belge bulamazlar. Bulamazlar
Zor günler yaşayan Çiller, yaptığı açıklamada Perinçek'i yalancılıkla suçladı.
çünkü olavlann aslı yoktur. Yoktur böyle
bir şey. Bütün devlet ellerinde:
kanıtlasınlar. bir dakika durmam, yarın
aynlınm. Gelsinler hesap sorsunlar. ben
Amerika'yı iyi bilirim. ama CIA'yı
sorsalar bilmem. Siyasete başlayan her
kişi ipini yanına alır diye bir söz vardır.
Biz bu yola çıkarken ne kadar zorlukla
karşılaşacağımızı biliyorduk."
GtK üyelerine Yargıtay ziyaretleri
konusunda bilgi veren Genel Başkan
Yardımcısı Hasan Ekinci'nin de
"Başsavcı Yural Savaş bizden özür
diledi. Yanlış vaptığını. belgede somut
bir sev olmadığını dile getirdi" dedi.
Çiller, daha sonra Çanka>a ilçe
teşkilatının düzenlediği toplantıda.
PKK'ye karşı halkla birlikte mücadele
ettiğini söyleyerek "Apo'nun bir
arkadaşı var, Doğu Perinçek. PKK ile
mücadele eden Çiller'e casus demiş.
Bunu elinin tersiyle itmeyenler şimdi
utanmazlar mı" dedi. Çiller yeni
hükümet ıçın. "Kumarhanecikrle,
tekelci sermayeyle, Apo, Doğu Perinçek
Ue uzlaşmışlar" suçlamasında bulundu.
Çiller'e yakınlığıyla bilinen
milletvekilleri de Genelkurmay Askeri
Savcılığı'nı eleştirdi. DYP Denizli
Millervekili ve GİK üyesi Kemal
Aykurt. gazetecilere yaptığı
açıklamada, soruşturmanın askeri
mahkeme tarafından yürütülmesinin
yanlış olduğunu savundu. "Askeri
mahkemeler. anladığımı/ anlamda
bağımsız mahkemeler değil" diyen
Aykurt. gelişmelerin amaçlı olduğunu
savundu. Aykurt Türk Silahlı Kuvvetleri
(TSK) bünyesinde kurulan Batı Çalışma
Grubu'nu da eleştirdi. Aydın
Millervekili Nahit Menteşe de iddianın
araştırıldığını. soruşturulduğunu. ancak
savlann doğruluğuna inanmadığını
söyledi.
"Aklı ihtirasııun gerisinde'
ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh
MGüner, Çiller'in GIA ajanlığı
[ yşlundaki iddialarla ilgili
ırma açıTmasını tfeğertendîrirken
"GeÛnen nokta çok düşündürücü ve
iizücü. Aklını ihtirasının gerisine
alanlann verdikleri zarar meydanda"
dedi. ANAP Genişletilmiş Başkanlık
Divanı toplatısından sonra bir açıklama
yapan Güner. savcılann gündemine
aldığı konulann. "siyasi çıkar sağlamak
amacıyla devletin gizli bilgilerini dahili
ve beynelmilel alanda kullanmak"
olduğunu anımsattı. Bu suçun ağır
cezayı gerektirdiğıne dikkat çeken Agâh
Oktay Güner. "Geçmiş iktidar
döneminde başka birçok yanlışlıkl gibi
devletin emniyet güçleri ve diğer
kurumlan birbirinin işine
kanştınlmıştır" dedi.
CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, 'Yüreğim yandı sözleri timsahın gözyaşlarıdır' dedi
'HüMmetDdiDumrul'dan insafsızçıktı'ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) -
CHP Genel Sekrete-
ri Adnan Keskin, 55.
hükümetin yaptığı
zamlarla halka bü-
yük bir darbe vurduğunu ileri sürerek
"Bu hükümet Deli Dumrul'dan insafsu
çıktı" dedi.
Keskin, dün CHP Genel Merkezi'nde
düzenlediği basın toplantısında. yapılan
son zamlann önümüzdeki günlerde ya-
şamın her alanına yansıyacağını ve iğne-
den ipliğe her şeye zam yapılacağını söy-
ledi. Keskin. "Bu zamlar halkı vurgun
yemiş sünger avcısına döndürdü" diye
konuştu.
Vatandaşlann zamlann etkisiyle şoke
olduğunu ve her an yeni şoklar bekledi-
ğini kaydeden Keskin. sözlerıni şöyle
sürdürdü:
"Halk bu zamlann altında kıvranır-
ken zamlan yapanlar. haberleri yokmuş
gibi "yüreğimiz yanıyor' diyerekdurumu
idare etmeye çalışıyoriar. Yürek yanma-
sı. cepteki yangını söndürmüyor. Bu ko-
nuyu dejenere etmeye kalkmaya ve popü-
list yaklaşımlar sergilemeye kimsenin
hakkı yoktur. DYP- SHP döneminde
hiçbir sosyal demokrat uygulama yapıl-
mamıştır' iddiasında bulunanların, bu
uygulamalan acaba sosyal demokrasi
dünya görüşü ile ne kadar çakışıyor. Bü-
yük umutlarla işbaşına gelen iktidar, yok-
sulluk kader çizgisinde olanlann ekme-
ğiyle oynamaktadu*." Yüreğim \ andı' söz-
leri ise timsahın çocuğunu yerken dökrü-
ğü gözyaşlanna benzemektedir."
Yapılan zamlar nedeniyle Devlet Ba-
kanı GüneşTaner'i de eleştiren Keskin.
".\gzmdaki puro ve bir zamanlar dilinden
düşürmediği İngilizce sözleriyle kamu-
o> unun yakından tanıdığı Güneş Taner,
ince ayaryaparken yoksul kesimi ivice in-
celtmiştir" diye konuştu.
Akaryakıt zammının nedeninin mali-
yetlerden kaynaklanmadığını ve bu zam-
mın halktan vergi olarak alındığını öne
süren CHP Genel Sekreteri Adnan Kes-
kin. RP'li belediyelerin de bu zamlan
kullanarak şehir içi ulaşıma insafsız zam-
lar vaptığını söyledi.
UZ YAZIIORHAN BİRGİT
16 gence işkence yaptıkları iddi-
asıyla haklannda dava açılan 10 po-
lis, önceki gün yapılan Manisa Ağır
Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya
bu defada katılmamışlar. Genç sanık-
lar. yasadışı bir örgüt üyesi olmakla
suçlanıyor. Aralanndan beşi tutuklu
yargılanıyor.
Savunmalarının omurgası, kendile-
rine ağır işkence yapıldığı ve suçlan-
nın zor kullanılarak kabul ettirildiği yö-
nünde ağırlaştığı için, iddia sahipleri
ile ifadeleri alanlann yüzleştirilmeleri-
nin önemi, iki yönü ile de yaşamsalla-
şıyor.
Gençler haklı çıkmazsa, bugüne
kadar omuzlanna çöken yasadışı ör-
güt üyeliği kesin hükme bağlanacak.
Yok. suçlamalann asılsız olduğu ve iş-
kence altında tutanakların imzalan-
masının çaresiz kabul edildiği yolun-
daki savunmalar gerçekleşecek olur-
sa. sanık sandalyelerindeki 16 gencin
yerini, aralannda bir başkomiser de
bulunan 10 polis alacak.
Manisa Ağır Ceza Mahkemesi, bu
10 polisi "gözaltında bulunan kişilere,
suçlarını söyletmek için yasadışı iş-
lemde bulunmak ve zor kullanmak
suçlaması" ile yargılıyor. Dahadoğru-
su yargılamak istiyor.
Niçin "istiyor" diyorum. Çünkü, bu
16 gencin sorgulama sırasında kimi-
rin fiziki işkence gördüğü, kiminin psi-
kolojik baskı altında kaldığının kanıt-
Yargıya Meydan Okuyanlar...
lannın somutlaşabilmesi için, sorgu-
cuların, sorguladıkları ile yüzleşmele-
ri kaçınılmaz oluyor.
Ama, sorgucular mahkemeye gel-
memekte direniyorlar.
Sanık kimliği ile bugüne dek Cum-
hurbaşkanı, Başbakan ve bakanları
huzuruna almasını bilmiş olan Türk
adaleti, Manisa'daki Ağır Ceza Matı-
kemesi'nin önüne çıkmama becerisi-
ni gösteren, bir bakıma adalete mey-
dan okuyan polislerin üzerlerindeki id-
diayı askıdan indirebilmek için "fotoğ-
raflı teşhis" gibi. ceza usul yasalannın
kaydetmediği bir yönteme başvur-
mak zorunda kalıyor.
10 sanık polisin fotoğraflarını temin
edip, "Bunlar size işkence yapanlar
arasında mıydı" sorusunun yanıtını
mahkeme tutanaklarına geçirme yön-
temini karara bağlıyor.
Çünkü Manisa Ağır Ceza Mahke-
mesi'nin elinde, sanıkları huzuruna
getirebilecek tek yaptınm gücü, bilin-
diği gibi onlan duruşmaya çağırmak.
Gelmezlerse polis eli ile getirtmek.
Oysa. Türk polisi hiçbir arkadaşının
bu tür suçlamalarda sanık olabilece-
ğini içine sindiremiyor ki, mahkeme-
lerin bu tür çağrı kararlannı uygula-
maya koymuyor. Sumenaltında tutu-
yor.
Sanıklann bulunamadığı gibi, kla-
sik yanıtlarla yargıçlardan anlayış is-
ter gibi bir durum takınıyor.
Çünkü bir başka benzer uygulama
da Eyüp Kapalı Spor Salonu'nda gö-
zaltında tutulduğu sırada öldürülen
gazeteci Metin Göktepe davasında
yürütülüyor. Orada da 11 sanık polis,
aylardan beri yargının "duruşmaya ka-
tıl" çağnlannı yanıtsız bırakıyoıiar. Bel-
ki de celpname adı verilen yazılan, yır-
tıp kâğıt sepetlerine atıyorlar. Üstelik
bunlardan 5'i hakkında Ağır Ceza
Mahkemesi'nin tutuklama karan da
bulunuyor.
Ama bu "gıyabi" karan. yürürlüğe
koyarak "vicahi"ye çevirebilecek tek,
evet tek kolluk görevlisi çıkmıyor.
Metin Göktepe sanıklarının bu ya-
salara açık açık meydan okuma hal-
leri, geçen hafta Cumhurbaşka-
nı'ndan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı'na. Başbakan, iki Başbakan
Yardımcısı, Adalet, Dışişleri bakanla-
rı, basından sorumlu Devlet Bakanı.
Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat
Türkiye Partisi genel başkanlannın da
bilgilerine sunuldu.
Ulkemizdeki basın ve düşünce suç-
lularının durumu i'e ilgili bir dizi çalış-
ma yapmak için geçen hafta Türki-
ye'ye gelen uluslararası basın kuru-
luşlannın ünlü temsilcilerinin bu "zir-
ve" görüşmelerinde ben de Basın
Konseyi Yüksek Kurulu üyesi olarak
bulundum.
SınırTanımayan MuhabirlerÖrgütü
Genel Sekreteri Robert Menard, sı-
ra kendisinin konuşmalarına geldiği
zaman, çevirmeni genç meslektaşım
Ragıp Duran'ın adeta ezberlemek
zorunda kaldığı tümcelerle Gökte-
pe'nin ölümünden sanık olan polisle-
rin 24 temmuzdaki duruşmaya çıka-
nlmalannı üstüne basa basa istiyordu.
Bir Fransızın aklı, hiçbir görünen
dokunulmazlık zırhı olmaması gere-
ken polislerin, adaletin çağrılannaya-
nıt vermeyişini nasıl alsındı?
Fransız gazetecinin bu söylemleri
sırasında. Adalet Bakanı Oltan Sun-
gurlu'ya bir yandan Memurin Muha-
kematı Kanunu'nun duvarlannı indir-
mek. öte yandan milletvekili dokunul-
mazlığını sadece parlamento kürsü-
sündeki konuşmalarla sınırlamak iste-
yen bugünkü siyasi iktidarın, bu tür
başıbozuk davranışlar karşısında bir
tutum almasını gündeme getirdim.
Herkes biliyor ki Manisalı gençler
olayında da, Metin Göktepe davasın-
da da sanık polislerin yargı önüne çık-
mamaktaki direnişlerine seyirci kalış,
Meral Akşener'e temsil ettirilen "po-
lis devleti" kurma isteklerinin ilk uygu-
lamalan arasındaydı. Özetin özeti ile,
suçu işlettiğin kimseyi sonuna dek ko-
rumakla yükümlü olduğunu adamla-
rına aşıladınız mı, "atış serbest" ko-
mutunu vermek çok kolaylaşır. Böy-
lelikle Göktepe'nin öldürülmesi ile il-
gili sanıklardan beşi için verilmiş tu-
tuklama kararlan da bir türlü yürürlü-
ğe sokulmaz. Hatta bu tür davaların
sanıkları, yargıç-margıç tanımaz biro-
muz silkiş tutumu içinde imtiyazlı va-
tandaşlar olarak görünmekten haz
duyarlar. Genelkurmay'ın telefonlan-
nı dinler, kuşkulandıklan kimseleri iz-
lerler.
Emniyet Genel Müdürlüğü, İstan-
bul Valiliği ve Emniyet Müdürlü-
ğü'ndeki değişimlerin bu görüntüyü
olumlu biçimde etkileyip etkilemeye-
ceği. bundan sonrası için ilgi ile izle-
neceğinden bu görevlerin yeni sahip-
lerince de, onları atayan ANASOL-D
hükümetince de bilinmelidir.
Yukanda saydığım kimseler, ajan-
dalarındaki iki ayrı tarihi, lütfen kayıt
altına alsınlar:
24 Temmuz 1997 Metin Göktepe
davası. 3 Eylül 1997 Manisa davası.
Bakalım sanık polislerin mahkeme-
leri tanımama dirençleri o tarihlerde
de sürecek mi?
BİR BAKIMA
SERVER TANILLI
Eükran Kurdakul
Yaşında...
1927'de doğduğuna göre bu yıl 70. yaşını kut-
luyoruz demektir. Önemli. Nasıl katılmaz olurum,
böylesi güzel ve anlamlı bir eyleme? Bunu da ve-'
sile bilip Ümit Yayıncılık, altı şiir kitabını birden ye-
niden yayımlamış durumda. Şiirleri daha ilk gün-
den hep ilgi gördü, görüyor. Onların yanına, baş-
ka kitaplarını koyuyorum: Öykülerini, edebiyat ya-
zılarını ıçeren eserlerini. Bütün bunlar dev bir in-
celeme ile de taçlanmış durumdadır: Çağdaş Türk
edebiyatını, bütünlüğüne ve bilimsel ciddiliğin de
hakkını vererek yazan 0 oldu.
Şair, yazar, edebiyat tarihçisi...
Şükran Kurdakul dan söz ediyorum.
Cumhuriyet okurlarının. "Bu Aşamada" adını
verdiği köşesinde her hafta karşılaşıp zevkle oku-,
dukları Kurdakul 'u uzun uzadıya tanıtmanın da an-
lamı yok.
O köşenin ben de "müdawm"iyim.
Kesip sakladığım yığınla yazısından oluşan bir
dosya da elimin altında şu an.
Yazarlığında sorumluluk duygusunu hiçbir za-
man bir yana atmamış olan Kurdakul, örneğin ge- •
çenlerde, Neden Özleyelim ki Geçmişi? adlı gü-
zel yazısında, "bulunmaz eskiler" yaratmaya me^-
raklı kimi anı yazarlarımıza bakıp, geçmişi bir de
kendi açısından hatırlatarak soruyordu: '-
"Işte Osmanlı işi demokrasi.
Işte Namık Kemal'/n basına gelenler. •'',
Öyleyse neden özlüyorlar ki geçmişi?
Içinden çökmüş toplumsal ilişkilerle, us gücü-
ne yasak koyan eğitim kurumlanyla, insanı (hele
kadınlan) köleleştirme amaçlı hukuk sistemiyle ku-
şatılmak için mi?"
Evet, ne için?
•
Ama hayır, hatırlamadan da edemeyiz geçmişi.
Kafa ve duygu dünyasının imbiğinden onca de-;
ğerli ürünü damıtıp önümüze koymuş olan Şük-_
ran Kurdakul'a, Türkiye'nin düzeninin, daha yeni-'
yetmeyken reva gördüğünü nasıl anımsamaz olu- •
ruz? •
Şu yapılana bakınız: İzmir Karşıyaka Lisesi'nde
ortaöğrenimine devam ederken (1946), Türk Ce-.
zaYasası'nın 142. maddesine aykırı eylemdebu-,
lunma savıyla 4 buçuk ay tutuklu kaldığı için okul-
dan çıkarılır. Ne bu? Bir gencin geleceğini su gibi.
harcamak değil de ne? CHP. çağdaş demokrasi-
ye aykırı bu kanunlarla demokrasi uygulamasına
girişti. Demokrat Parti, adı üzerinde demokrat bir
partinin, iktidara geldiğinde böylesi bir uygulama-
yı kökünden değiştırip gerçekten demokratik bir
çığırı açmasını beklersiniz değil mi?
Buyurunuz yapılanı: Ceza Yasası'nın, bu kez -
daha da ağırlaştınlmış-141. maddesine aykırı ey-
lemde bulunma savı ile içeriye alınıp 2 yıl tutuklu-
kalır Kurdakul. Askeri Yargıtay'da aklanır ama iş iş-
ten geçmiş, çekilen çekilmiştir.
Gençliğ.ini dolduran acılan, pek dokunaklı dile
getirdiği şiirleri vardır. OnlaVdan bırinı, daha sönra'
Bir Yürekten, Bir Yaşamdan adlı kitabına da ala-
cağı Benden Sor'u çok severim:
Bunca acının çiçeği içimde büyüdü,
Mahpushane saksılarındaki baharı benden sor.
Kulak ver gecenin sessizliğinde ağan sese,
Ölümcünün böldüğü uykulan benden sor.
Silahlar doğanın yüreğini arıyor durmadan,
Bu kan kokusunun ürettiği sorulan benden sor.
Gördük ki, türkülerin sonu yok dilimizde,
Kopup geldikleri dağları benden sor. t
Neyle mi karşı çıkar onca acıya Kurdakul? ••
"Sevgi dokuyan" elleriyle. "şiirin, kardeşliğin,
kavganın has bahçelerinde" sabırla, aşkla, direnç-
le yürüyerek. "Önce hapis, sonra işsiz" de olsa,
umut vardır içinde şairimizin, başları dimdik tutan
da odur. Acılar Dönemı'ndeki şiirlerden, örneğin
Armağan, Sorunca, Nasıl Olsa, her zaman hatır-.
lanacak ürünlerdir.
Şükran Kurdakul, "1940 Kuşağı"nm buengenç
şairi, gerçekliğe "toplumcu duyarlık"\a baktı; ama
kendini anlatırken de özgün kalmayı bildi. Çağdaş
Türk şiirinde, temalarıyla. bu arada o kusursuz ve
renkli diliyle, ön sıralarda bir yeri vardır onun.
Şiirimizin soylu temsilcilerinden biridir Kurda-
kul.
Onca acının içinden geçen şair, insanlaradönüp
kimi gerçekleri hatırlatma hakkını kendinde elbet-_
te görecektir.
Örneğin Yaşamı Ateşe Vermeyin şiiri şöyle b i -
ter: •
Kadınlar ana olurken henüz
Silahınız varsa sizin
Masalınız varsa sizin
Masal silahlan yapın kendinize
Yaşamı ateşe vermeyin! '.
Yaşamı ateşe verenler, duyuyor musunuz?
DTP'nin grubu bekleniyor
Komisyon sorunu
Meclis'i kilitledi
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - TBMM'de
ihtisaş komisyonu üyelik-
lerinde görev dağılımı,
DTP'nin grup kurmasına
endekslendi. Komisyon
başkan ve başkanvekilli-
ğinin REFAHYOL'dan
oluşması nedeniyle çalı-
şamayan komisyonlarda.
hükümetin öncelikli yasa-
lannın görüşülebilmesi
için en geç hafta başında
yeni görev dağılımı yapıl-
ması gerekiyor.
DTP'vcbugünyenika-
tılımlar beklenirken grup
kurmak için gerekli 20
milletvekiline ulaşılama-
ması durumunda ANAP.
"ödünç" milletvekili ve-
rilmesini planlıyor. Ko-
misyonlarda yeni görev
dağılımı ve boş üyelikle-
re seçim yapılamadığı
için TBMM Genel Kuru-,
lu'nun çalışmalan da ak-
sadı. Hükümet ortaklan,-
TBMM'nin çalışma gün^
lerini uzatması ve önceki
likli yasalan genel kurul'
gündemine aldırmasına
karşın. RP'veDYP'liko-:
misyon başkanlan gelme-
diği için bu konularda gö-1
rüşme de yapılamadı..
Gündeme alınmasına kar-
şın "konıisyon bulunma-
dığı" gerekçesiyle. Genel.
Nüfus Tespiti Vapılmasr
ve Seçmen Kütüklerinin
Güncelleştirilmesıne iliş-
kin Yasa Önerisi görüşü-
lemedi. Genel kurul, dün
yalnızca uluslararası söz-
leşmeleri onayladı.