05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
*I7 TEMMUZ 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER îstaııbııl salıip-dz kaldıBüyükşehir Belediyesi'nin Refah'lı yönetiminin siyasi kadrolaşmayla belediye kurumlannda yaptığı tahribat peş peşe felaketlere neden olmaya başladı. Tuzla'daki tanker yangınlannda yaşamını yitiren itfaiyecilerden sonra doğalgaz faciasında da iki İGDAŞ çalışanı tedbirsiz ve bilinçsiz müdahale sonucu Istanbul Haber Servisi - RP'lı Jstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin itfaiye, IGDAŞ ve ISKİ gibi kent güvenliği açısından çok önemli kurumlarda sürdürdüğü siyasi amaçlı kadrolaşmaçılgınhğı, kent güvenligini tehdit edicı boyutun da ötesine geçerek can almaya baş- ladı. Tuzla'daki tanker yangınında yaşamını yitiren iki itfaiyeciden sonra doğalgaz faciasmda da iki IG- DAŞ çalışanı tedbirsiz ve bilinç- 5İz müdahale sonucu ölürken İS- Kl'nin üstünü kapatmayı unuttu- ğu atık su logan küçük Kübra'ya mezaroldu. Levazım Sitesi'ndeki yangında yaşamını yitiren iki genç İcızın ölümünden de Istanbul Itfa- iyesi sorumlu tutulmuştu. 'RP'B vönetkiler sorumlu 1 Büyükşehir Belediyesi'nin Re- fah'lı yönetiminin siyasi kadrolaş- mayla belediye kurumlannda yap- tığı tahribat felaketlere neden ol- maya başladı. tGDAŞ'ta örgütlü Türk-İş'e bağlı Tes-lş Sendikası 5 No'lu Şube ile DİSK Genel lş 3 No'lu Şube, İP Istanbul tl Başka- Öncekigün İGDAŞçalışması sırasındadoğalgazsızıntısı nedeniyle hayatlannı kaybeden İlyasGeyikveVusufCan'ın cenazesindear- kadaşlan, doğalgaz kaçagjna gerekli donanım obnadan ve işin uzmanı olmayan kişilerce müdahale edildiğini söylediler. nı Turan Ozhı. Haklar ve Ozgür- lükler Platformu ve DSP Meclis Grubu adına yapılan açtklamalar- da. iki İGDAŞ çalışanının ölümün- den. işinin uzmanı olmayan RP yandaşı yöneticiler sorumlu tutul- du. RP'li yönetimin ışbaşına gel- mesinden sonra Nurettin Sözen döneminin deneyımli IGDAŞ yö- netıcilennden LeventSerhan, Ke- makttin Pekşen ve YaşarAslan' ın istifaya zorlandığı ve yerlerine, bu partınin işten anlamayan adamla- nnın yerleştirildiği ileri sürüldü. RP'li zihnıyetin çalışana 'kad- ro' gözüyle baktığı ve tedbirsizli- ğı mukadderat' olarak tanımla- dıgı belirtilen Tes-lş açıklamasın- da, iki arkadaşlannın doğalgaz ka- zasında ölmesine bu zihnıyetin ne- den olduğu vurgulandı. Açıklama- da, çalışma yapılan bölgede ana hartın gazlanması işlemi yapılma- dan önce tesisin son kez kontrol- den geçinlmedigi belirtildi. Tes-tş açıklamasında, doğalgaz kaçağına gerekli güvenlik önlem- leri alınmadan ve işin uzmanı ol- mayan kişilerce müdahale edildi- ği de savunularak \ ana odasına ilk indirilen th/asGeyik'inoksijensiz ortama maskeyle gönderildiği, hiç- bırteknik bilgisi olmayan şoforYu- suf Can'ın ıse donanımsız şekilde vana odasına inmesine izin veril- diği öne sürüldü. Açıklamada, da- ha önce Hasan Küçük adlı çalışa- nın benzer şekilde iş cınayetine kurban gittıgi ka\dedıldı. Tes-İş uyarmıştı Tes-tş Sendikası 5 No'lu Şube yönetimi. 24 Haziran 1996 günü yazılı biraçıklama yaparak 'İGDAŞ yönetiminin siyasal kadrolanna iş yaratmakamacıvlason 1.5yıklabi- ni aşkuı Idşiyi işe aldığını* belirtm iş ve İGDAŞ yönetimini kamuoyu- na şikâyet etmişti. DİSK Genei lş Sendikası 3 No'lu Şube Başkam Mevsim Gürlevik ise İGDAŞ'taki siyasal kadrolaş- maya dikkat çekerek 'şoför Yusuf Can'ın, görevi ve bilgisi dışında tehlikeli >e tedbirsiz koşullarda zor- la iş vapnrma sonucunda öldüğü- nü' öne sürdü. Gürlevik, "Buolay tek kelimeyle cinayet" dedi. Meclis'e önerge Büyükşehir Belediye Mecli- sı'nın DSP h üyesı ZabitDemirde grubu adına yaptığı açıklamada, iki IGDAŞ çalışanı ile lSKl'nin üstü- nü kapatmadığı atık su loganna düşen Kübra Yıldınm'ın ölümün- den 'siyasal amaçtı ehliyetsiz kad- roiaşma'nın payı bulunduğunu söy- ledı. Demır, her iki konunun araş- tınlmasıyla ilgıli Meclis'e önerge verdiklerini ve önergenin kabul edildiğini bildirdi. Büyükşehir Belediyesi' nin can kaybina neden olan siyasal amaç- lı kadrolaşmasının çarpıcı örnek- lerinden birisi de İtfaiye Müdürlü- ğü'nde yaşanmıştı. Tayyip Erdo- ğan dönemıne kadar müdür dışın- da kadro değişiminin hiç yaşanma- dığı Istanbul ttfaiyesi'nde RP'li yönetimle bırlikte Müdür Doç. Dr. Abdurrahman Kdıç. müdür yar- dımctları Seydi Ali Güneş, Zeld Koca. Hüseyin Durmazve yıllann deneyimine sahip yöneticiler ya istifaya zorlandı ya da ilgisiz mü- dürlüklere gönderildi. Yerlerine isetarih öğretmeni ve RP Sinop be- lediye başkan adayı SaHm Vural, yabancı diller yüksekokulu mezu- nu Şahin Iplikçi, şeriatçı görüşle- rı nedeniyle orduyla ilişkisi kesi- len yüzbaşı Osman Ozcan ve ila- hiyatçı Zekeriya Idegetinldi. Deneyimsiz kişiler Bununla da yetinmeyen RP'li >önetım. yönetmelik gereği 15 yıl- lık deneyim istenen grup amirlık- lerine birkaç aylık kurstan geçmiş, yeni işe aldığı yandaşlannı getir- di. Başkan Erdoğan'ın kadrolaşma çılgmlığmın yarattığı tahribat ilk kez, 1995 Ocak ayında Levazım Si- tesi'nde Şebnem Ersaylarve Nimet Uslu adlı iki genç kızın yaşamını yitirdiği yangında açığa çıktı. Ölümlerden, 'yanhş müdahaleyön- temi denediği veyangın yerine mer- diveni yeterii olmayan araç gön- derdiğj' gerekçesiye İtfaiye Mü- dürlüğü sorumlu tutuldu. Geçen şubat ayında Tuzla'da çıkan tanker yangınında ise siyasallaşmış itfa- iye örgütünün kurbanlan bu kez kendi çalışanlan olmuştu. PARTİLERE ZİYARET 'Sivil toplumun işi bitmedi'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-REFAHYOL liü- kümetıne karşı Türk-lş, DİSK. TESK, TİSK ve TOBB'un oluşturduğu si- vil girişim. desteklediğı ANAP, DSP ve DTP hü- kümetinin bakanlanna ön- ceki gün başlattığı ziyare- ti dün de sürdürdü. Başbakan Yardımcısı ve 'Milli Savunma Bakanı ts- met Sezgin, laik. demok- ratik devlete, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı sivil toplum örgütlerinin işinin daha bitmediğini belirtir- •ken, "Geçmişdöneminya- ratnğı torruyu ortadan kal- dıracağız" dedi. lşçi ve iş\ eren temsilci- leri dün Başbakan Yardım- cısı ve Milli Savunma Ba- karu Ismet Sezgin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Baka- nı Nami Çağan, Dışişleri Bakanı tsmail Cem, Çev- re Bakanı tmren Aykııt Sa- nayi ve Ticaret Bakanı Ya- hm Erez, Devlet Bakanla- n Burhan Kara,Yücel Seç- kiner, Rüştü Kazun Yüce- len ve Işın Çelebi ile gö- rüştüler. Türk-lş Genel Baş- kam Bayram Meral. Ça- lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çağan'dan REFAH- YOL hükümetinin SSK'de meydana getirdiği büyük tahribatı bir an önce gıder- mesini ıstedi. Çağan da. hükümetin toplumsal desteğı yaygın olan bır hükümet olduğu- na dikkat çekerek "Önü- müzdeki aşamada katıhm- cı bir yapıdaki Ekonomik veSosyal Konse>i hızla otuş- turacağızveişlertiğekavuş- turacagtz'" dedi. 5 sivil toplum örgütünün genel başkanını kabul eden Başbakan Yardımcısı Sez- gin de, "Sizin uzlaşınız dev- letin bekasını ve barışını kendinizden önce gördü- ğünüzün kanıtıdır. Işiniz daha bitnıemiştir. Bu ay- dınlıkbir dönem olacaktır. Geçmiş dönemin yarattığı tortuyu ortadan kaldıra- cağız" diye konuştu. HAZIRLIKLAR TAMAM Kitle örgütlerinden Demokrasi Kurultayı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütleri, "demokratik toplum" mü- çadelesini yaygınlaştırmak amacıyla ''Demokrasi Ku- rultayı*" düzenlenmesı ıçin hazırlıklara başladı. Türk Eczacılar Birliğı Başkanı Mehmet Domaç."Veni hü- kümetin de sorunJara çö- züm üretemevecegini ania- (nış bulunuyoruz. Bu şart- br altmda, demokrasi mü- çadelesinin önemi daha da arömşör" dedi. ; Demokrasi ve Banş Par- tasi, Emeğin Partisi, Hal- kın Demokrasi Partisi, Öz- gürlük ve Dayanışma Par- ûsi, Sosyalist Iktidar Par- tisi, DİSK, KESK. Türk Ç)iş Hekimleri Birligi, Türk Eczacıları Birliği. tMMOB, Mülkiyeliler Birliği, Türk Tabipleri Bir- Ijği, ÇGD, ÇHD, Insan Haklan Derneği, Serbest Muhasebeci. Mali Müşa- VirlerOdalan Birliği, Hal- kevleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, dün yap- tıklan ortak açıklamayla gırişimi açıkladılar. Örgüt temsilaleri, demokratik da- yanışma ve demokrasi mü- cadelesinı yurt çapında yay- gınlaştırmak amacıyla 1998 yılı ortalannda "Türkiye Demokrasi KurultayT dü- zenleyeceklerinı bildirdi- ler. Türk Eczacılar Birliği Başkanı Mehmet Domaç. siyasal Islam ve tarikat ser- mayesinın güçlenmesinden yakınan tekelci çevrelenn. parlamentodaki siyasi par- tilerin, askeri ve sivil kesi- min, bugün işaret ettikleri tehdidin geçmışte destek- leyicileri ve yaratıcılan ol- duğunu söyledi. Domaç. "Bugün çatışan her iki ta- raf da demokrasi savunu- culuğu yaptığıru beürterek sahte bir görüntü yaratma çabasınagirişmiştir" dedi. Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkan Yar- dımcısı Yıldırun Kaya da, son zamlan eleştirerek ye- ni hükümetin diğerlerin- den farkınm adının deği- şikliği olduğunu savundu. Kaya, "Hükümet yaptığı zamlaıia IMF reçetesini ha- yata geçiriyor'' diye konuş- tu. RTÜK, İstanbul'daki yerel televizyonları kapatma hazırlığında Ulusal kanallara öncelik BAH\R TANRISEVER ANKARA - Radyo Telev izyon Üst Kunılu (RTÜK), 15 ulusal" te- lev izyona yayın hakkı tanırken, fre- kansolanaksızlığı nedeniyle lştan- bul'daki tüm yerel ve bölgesel ka- nallan kapatacak. Yasal boşluğugi- dermek ve disiplin sağlamak ge- rekçesiyle yapılacak düzenlemede RTÜK. kanallan taahhütaltında bı- rakarak, cezalara karşı yargı yolu- na başvurmalannı engellemeyi amaçhyor. Frekans tahsisi konusunda ayn bir thale Çalışma Grubu oluşturan RTÜK. yaz boyunca yalnızca fre- kans üzerinde çalışacak. Koşullan belirlenerek, gelecek hafta komis- yon gündemine getirilecek olan ulu- sal televizyonlann ihalesi eylül ayın- da yapılacak. • Yasal boşluğu gidermek ve disiplin sağlamak gerekçesiyle yapılacak düzenlemede RTÜK, kanallan taahhüt altında bırakarak cezalara karşı yargı yoluna başvufmalannı engellemeyi amaçhyor. Coğrafi özellikleri nedeniyle Is- kanalIYk kapasitesinin dolması ne- tanbul'da 20'den fazla kanala frekans verilemezken, yasa gereği 20 kana- lın dörtte birinin TRT'ye tahsıs edil- mesi gerekiyor. Ihalede, Istanbul'dan yayın ya- pan 16 ulusal kanaldan 15'ine fre- kans tahsis edilecek. Ancak, ulu- sal kanallara olanak tanınırken. fre- kans yetersizliği nedeniyle istan- bul'daki. aralannda Kanal E'ninde bulunduğu sayılan 10'u geçen ye- rel ve bölgesel televızyonlar, "çok seslilik" ilkesi çiğnenerek kapatı- lacak. Istanbul dışında bölgesel ya- yın yapmalanna izin verilecek olan yerel ve bölgesel televizyonlar, 45 deniyle kablolu telev izyon yayının- dan da yararlanamayacak. RTÜK. tekelleşmeye yol açabilecekleri ge- rekçesiyle yerel ve bölgesel kanal- lan frekans ihalesine dahıl etmedi. Türk Telekom'un kasım ayında kablolu telev izyonun kanal sayısı- nı 45'ten 70'e çıkarması durumun- da, yerel ve bölgesel televizyonlar, kablolu yayına geçebılmek içın 2 ay beklemek zorunda kalacaklar. RTÜK yetkilileri, 3 yıldan bu ya- na frekans tahsisinin yapılamama- sı nedeniyle kanallann birbirini bozduğunu ve kargaşa oluşruğunu bildirdiler. Frekans ihalesinde ya- yın izni verilecek kurumlarla yapı- lacak karşılıklı anlaşmalarda tele- vizyonlann belirli taahhütler altın- da bırakılacağı da belirtilirken, söz- leşme koşullan ile "işlerin disiplin altma ahnacağı ve alana düzen ge- tirileceği'' savunuldu. RTÜK, fre- kans tahsisi karşılığında, televiz- yonlardan, en çok izlenen saatlerin- de RTÜK duyurulan, eğitici, yön- lendirici ve yanlış alışkanlıklara karşı film ve görüntülere yer ver- melerini isteyecek. RTÜK, sözleş- melerle belirli taahhütler altında bı- rakmak istediği televizyonlann uya- n ve cezalara karşı, yargı yoluna baş- vurarak. yürürmeyi durdurma ka- ran almalannı da engellemek isti- yor. RTÜK'ün 1997 yılı sonuna ka- dar radyo frekans tahsislerini de tamamlayacağı bildirildi. Şişli esnafından imza kampanyası Şişli'de bulunan Karagözvan Ermeni Yetimhanesi Vakfı'na ait arazinin Şişli Belediye Başkanı Gülay Atığ tarafından 'yandaşlanna rant elde et- mek amacıyla kamulaştınlmak istendiği' öne sürüldü. Istanbul Daimi Açık Halk Pazarlan Esnaflan Koruma Derneği Genel Sekreteri Fe\zi Selçuk, 6.440 metrekarelik arazi üzerinde kiracı olarak bulunan Şişli Da- imi Halk Pazarı esnafinın, kamulaştınlmanın durdurulmast amacıyla im- za kampanyası başlattıgını belirtti. Ermeni \ akfi'na ait arazinin, Lozan Antlaşması hükümleri gereği kamulaştınlabilmesi için Bakanlar Kunı- lu karan gerektiğine dikkat çeken Fevzi Selçuk, Şişli Daimi Halk Paza- n'ndaki250esnafin lSvıldıraynı arazi üzerinde durduğunubeürtti. Sel- çuk. kampanyanın başlatıldığı iki gün boyunca Şişli halkından yaklaşık 10bin imzajıın toplandığını söyledi. (Fotoğraf: İPEK YEZDANt) Eylem siyasipartilerin fakslannı kilitlcdi Haber Merkezi - Aydınlık İçin Yurttaş Girişimi'nin önçeki gün baş- lattığı faks eylemi Ankara'da ko- alisyon partilerinin ve koalisyona destek veren CHP ile bağımsız mil- letvekillerinin fakslarını kilitledi. Yurdun çeşitli kesimlerinden gelen fakslarda "Meclis'ten güvenoyu al- dınız, sıra yurttaşın güveno>r unda" başlığıyeralıyorveyurttaşıngüve- noyunda koşulun Susurluk pisliğı- nin tümüyle temizlenmesi olduğu vurgulanıyor. Dün öğle saatlerinden itıbaren ko- alısyon partilerinin faks aygıtlan otomatikten çıkanlarak kullanılma- ya başlandı. Aydınlık tçin Yurttaş Gi- rişimi sözcüleri ise eylemin sürece- ğini yinelediler. Aynı kaynak Baş- bakan Mesut Yılmaz' ın 0 312.417 04 86, Bülent Ecevifin 0 312. 419 83 17,İsmetSezgin'in0312.23207 94 numaralı fakslan ile ANAP Mec- lis Grubu'na ait 0 312. 420 52 55, DSP Meclis Grubu'na ait 0 312.420 66 46 ve DTP'ye ait 0 312. 442 12 63 numaralara faks çekilebileceğinı belirtti. BorsacıAdil Öngen davasına devam edildi Istanbul Haber Servisi -Borsacı Adil Öngen ve bır kışiyi yaraladık- lan iddiasıyla hakJannda 2.5 ila 11 yıl arasındâ değişen hapis cezalan istemiyle dava açılan ve Alaattin Çakıcı'nın adamlan olduğu belirti- len 2'si.tutuklu 7 sanığın yargılan- masına devam edildi. İstanbul 11. Asliye Ceza Mahke- mesi'nde görülen davanın dün ya- pılan oturumuna tutuklu sanıklarSi- nan Zembil ve Mehmet Bingöl ka- tıldı. Mahkeme heyeti. olayda yara- lanan Hüseyin Volcu'y u dinledı. Olay günü Öngen'i ziyaret ettiğini belir- ten Yolcu, birlikte dışan çıktıklan- nı ve aynldıklannı anlattı. Yolcu, bu sırada öngen'in otomobiline 2 kişi tarafından ateş açıldığını, kendisini korumak amacıyla başka bir aracm arkasına saklandığı sırada yaralan- dığını belirtti. Olayda nasıl yaralan- dığını anımsamadığını kaydeden Yolcu, saldırganlan da teşhis edeme- yeceğini vurguladı. Tutuklu sanık- lann tahliyetalebini reddeden mah- keme heyeti, eksikliklerin giderilmesi içın duruşmayı erteledi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Cumhuriyetin Okulu Başbakan Mesut Yılmaz, TBMM'de hükümet prog- ramıyla ilgili olarak yaptığı konuşmada, "Imam-hatip okullan cumhuriyetin okullan olacak" dediğı zaman kıyamet koptu. RP'nın "hoşgörülü" ve "nazik" millet- vekilleri neredeyse kürsüye saldıracaklardı. "Bu okul- larşimdi cumhuriyetin okullan değil mi?" diye bağrış- tılar. Aslında imam-hatip meslek okullarının cumhuri- yetin okullan olmadığını, herkesten lyi onlar bilir. Cum- huriyetin okullan olarak kurulmalanna karşın. maale- sef uzun yıllardan beri cumhuriyet düşmanlarını bann- dınr ve yetiştirir oldular. Erbakan Hoca'nın deyimiyle "mücahit" yetiştiriyorlar. Önce şu noktayı vurgulayayım. Ben ımam-hatıp meslek liselerinin yaşaması ve yaşatılmasından yana- yım. Ancak bu okullann "cumhuriyet okulu" olarak ya- şamasından ve yaşatılmasından yanayım. Inanmak ya da inanmamak bır yana. dın toplumsal bir olgudur. Ve Türkıye'de "Müslüman olmak" kımlık tanımlamamızın ayrılmaz birparçasıdır. Ve Aziz Nesin gibi birkaç istisna dışında, bu toplumda yaşayan her- kes "son yolculuğuna" çıkarken, Islamı bir seremonı ile uğurlanır. Belki kendi tercihlerınin bir sonucu, belkı de geride kalan yakınlannın tercıhleriyle. Ve hal böyle ıken eğer devlet kendi din adamını ken- di yetiştirmezse, din adamı gereksınımi bir bıçimde karşılanacaktır. Ama yeraltında, ama yerüstünde... Diyanet Işlen Başkanlığf nda uzun yıllar "alaylı-mek- tepli" sürtüşmesi yaşandı. Şimdi ne durumdadırlar bil- miyorum, ama alaylılara oranla mekteplıler, çok daha "aklı başında" ve "muhatap alınabılir" insanlardı. Pekı imam-hatipler ne oldu da bugünkü "rejim düş- manı" gençlen yetıştırır duruma girdiler? Buradakitemeletken, sanıyorum "ufuklannın geniş- lemesi" oldu. Meslek okullarının mezunlanna, aldıkla- n eğitimle ilgili ya da ilgisız hertürlü üniversite ve yük- sekokulda okuma hakkı verilınce ve ÖSYM'de belırii bir de avantaj sağlanınca, bu okullara satt din adamı olmak isteyenler değıl, farklı mesleklere girmek ıste- yenler de ilgi gösterir oldular. Kendi ders verdığim okullarda yaptığım bır sapta- mayı sizlerle paytaşmak istıyorum. Imam-hatip çıkış- lılar girdıklen okullarda genellikle "dışlandılar" ve hat- ta "hor görüldüler." Zira toplumun göreceli olarak fu- kara kesimlerinden gelen "yeteneklı" çocuklardı. Fa- kat uyum sağlamakta zorlanıyorlardı. Ve diğer öğren- cilerin "standartlarına" ulaşamıyoriardı. Dışlanmışlık duygusu, insanlarda ters tepkilere yol açar. Bu çocuklar dışlandıkça "sıvnleştıler" ve bura- larda başlayan sivriteşme, daha sonra lise ve ortaokul- lara sıçradı (Tabiı imam-hatip lıse ve ortaokullanna). Cumhuriyetimizin kurulduğu günden ben yeraltında vartığını sürdüren "çağdışı" özlemler, çok partılı yaşa- ma geçtikten sonra yerüstüne çıkmış, fakat taban bu- lamamıştı. Bıryandan Anadolu'da palazlanmakta olan "taşra burjuvazisi", biryandan uzun süre kendinı "sak- lamış olmanın" hıncı ıçindeki "özlemler", imam-hatip okullan üzerinde büyük bır plan yaptılar. Tümüyle denetimsiz Kuran kurslannda yetişen dın adamlan, imam-hatiplıleri aralanna almakta çok zor- lanmışlardı. Zıra hem 'cehaietleh" ortaya çıkıyorve hem de ekmeklerine ortak oluyorlardı. Fakat "hedefibüyü- tünce" yani hedef olarak devleti ve devletin olanakla- nnı alınca zorunlu olarak uyum sağladılar. Bülent Ecevit'ın "tarihselhata"olarakisimlendırdi- ği 1974 CHP-MSP koalisyonu, bu ınsanlara devlete ilk kez el atmak olanağını verdı. Daha sonra 1. ve 2. MC koalisyonlarında, devlet ıçindeki variık ve kadrolaşma- larını pekiştirdiler. 12 Eylül müdahalesinın nedenleri arasındâ (sözde) yeşil bayraklann açıldığı ve tam bır "ır- tica şovuna" dönüşen Konya mitingi de vardı. Fakat aynı_12 Eylül, ekonominin yönetimini bir tarikat üyesı- ne (Özal) bıraktığı gibi, aynı zata iktıdarı da altın bir tep- si içinde sunmaktan çekınmedi. Işler artık tam anlamıyla "çığnndan çıkmıştı." Harta öylesine kı Istanbul'da toplanan bır kongre, "Müslu- man Diş Hekimleri Kongresi" adını taşıyordu. Ve artık Türkiye öyle bir noktaya gelmişti kı Atatürk'ün cum- huriyetine sahip çıkmak değıl, bu cumhuriyetı yıkmak için uğraşmak "prim yapar" olmuştu. Biryandan "aynlıkçılar", bıryandan "süperzekâlısöz- de demokratlar" laık cumhuriyete veryansın saldınrken, şeriatçı güçler de gelişme ve iytce güçlenme olanağı- nı buldular. Ve sonunda ımam-hatip meslek liseleri bunlann ana kaynağı durumuna sokuldu. Şu anda bu okullar elbette cumhuriyetin okulu de- ğillerdir (Keşke olsalar). Ama tren henüz kaçmadı. Bu okullar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Din Eğitimi bölümün- de başlayacak bir temizlıkle, yeniden cumhuriyetin okulu haline dönüştürülebilırier. Bu toplumun Atatürk aydınlığına ınanan ve gönül ve- ren din adamlanna cidden gereksinimi vardır Ve Tür- kiye'de her dindar insan Atatürk'e ve cumhuriyetimizi kuran kadrolara ne denlı "borçlu" olduğunu bilir. Siyasetçinin eli bu okullardan çekilirse, sorunun önemli bir bölümünü çözeriz. '8 yıl' kırsal kesime yarar sağlayacak HAKANDÎRİK İZMİR - Türkiye'de okullaşma oranının ilköğ- retimden ortaöğretime ge- çişte kız öğrencilerde düş- tüğü, 1997-98 eğitim yılı- na yetiştirilmeye çalışılan sekiz yıllık kesintisiz eği- timin özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan öğ- rencilere yarar sağlayaca- ğı bildirildi. Birtekkişinın bile eğitim sürecinin dışın- da kalmasının 'önemsene- cek bir sonın' olduğunu vurgulayan Eğitim-Sen Ge- nel Başkanı Kemal Bal. bu- günkü okullann 'değişmez ilahi v^rlıklar' olmadığını söyledi. Türkiye'deki okullaşma oranı istatistiklerine göre, 7-11 yaş grubunda okullaş- ma oranı yüzde $7.16 dü- zeyinde. tlköğretimdeki okullaşma oranı kentteki kızlarda yüzde 59.8. köy- deki kızlarda yüzde 40.2, erkeklerde kentte yüzde 60.2, köyde yüzde 39.8 ola- rak belirlenmiş durumda. Ancak, ortaöğretime ge- çildiğinde bu oranlar ol- dukça düşüyor. 12-14 yaş grubunda okullaşma oranı. kentlerde yüzde 60.4 ol- masına karşın, köylerde yüzde 11.9'a geriliyor. Böl- gelere göre dağılıma göre de Doğu ve Güneydoğu bölgeleri dışında kalan yer- lerde ortaöğretimde okul- laşma oranı köy ve kent aynmında Türkiye ortala- masına yakın rakamlarday- ken. bu iki bölgede oran- lann oldukça düştüğü gö- rülüyor. Ortaöğretim okullaşma oranı Doğu Anadolu'da köyde yüzde 6.6. kentte yüzde 53.7. Güneydoğu'da köyde 4.8. kentte 33.8 ora- nında kalıyor. Şırnak'taki okullaşma oranı. Türki- ye'nın en yüksek okullaş- ma oranına sahip olan ili KırkJareli'yle karşılaştınl- dığında Güneydoğu'dakı durum çarpıcı bır bıçimde ortaya çıkıyor. Kırklarelı'nde yüzde 97 olan okullaşma oranı Şır- nak'ta yüzde 17'ye kadar inıyor. Ortaöğretimde ise Şırnak'ın köylerinde bu oran sadece binde 7 düze- yinde kalıyor. Kız öğrencilerin okula gönderilmemesi: köylerde ve Doğu Anadolu'da okul- laşma oranının düşüklüğü- nün yaşanan bir gerçek ol- duğunu dıle getiren Eği- tim-Sen Genel Başkanı Ke- mal Bal. bunun erken yaş- ta evlenme, küçük yaşta ış- çi çalıştırma gibi çocukla- nn normal yaşam süreçle- rinı engelleyen sonuçlar doğurduğunu belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle