Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
*I7 TEMMUZ 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
îstaııbııl salıip-dz kaldıBüyükşehir Belediyesi'nin
Refah'lı yönetiminin siyasi
kadrolaşmayla belediye
kurumlannda yaptığı tahribat
peş peşe felaketlere neden
olmaya başladı. Tuzla'daki
tanker yangınlannda
yaşamını yitiren
itfaiyecilerden sonra
doğalgaz faciasında da iki
İGDAŞ çalışanı tedbirsiz ve
bilinçsiz müdahale sonucu
Istanbul Haber Servisi - RP'lı
Jstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin
itfaiye, IGDAŞ ve ISKİ gibi kent
güvenliği açısından çok önemli
kurumlarda sürdürdüğü siyasi
amaçlı kadrolaşmaçılgınhğı, kent
güvenligini tehdit edicı boyutun
da ötesine geçerek can almaya baş-
ladı. Tuzla'daki tanker yangınında
yaşamını yitiren iki itfaiyeciden
sonra doğalgaz faciasmda da iki IG-
DAŞ çalışanı tedbirsiz ve bilinç-
5İz müdahale sonucu ölürken İS-
Kl'nin üstünü kapatmayı unuttu-
ğu atık su logan küçük Kübra'ya
mezaroldu. Levazım Sitesi'ndeki
yangında yaşamını yitiren iki genç
İcızın ölümünden de Istanbul Itfa-
iyesi sorumlu tutulmuştu.
'RP'B vönetkiler
sorumlu
1
Büyükşehir Belediyesi'nin Re-
fah'lı yönetiminin siyasi kadrolaş-
mayla belediye kurumlannda yap-
tığı tahribat felaketlere neden ol-
maya başladı. tGDAŞ'ta örgütlü
Türk-İş'e bağlı Tes-lş Sendikası 5
No'lu Şube ile DİSK Genel lş 3
No'lu Şube, İP Istanbul tl Başka-
Öncekigün İGDAŞçalışması sırasındadoğalgazsızıntısı nedeniyle hayatlannı kaybeden İlyasGeyikveVusufCan'ın cenazesindear-
kadaşlan, doğalgaz kaçagjna gerekli donanım obnadan ve işin uzmanı olmayan kişilerce müdahale edildiğini söylediler.
nı Turan Ozhı. Haklar ve Ozgür-
lükler Platformu ve DSP Meclis
Grubu adına yapılan açtklamalar-
da. iki İGDAŞ çalışanının ölümün-
den. işinin uzmanı olmayan RP
yandaşı yöneticiler sorumlu tutul-
du. RP'li yönetimin ışbaşına gel-
mesinden sonra Nurettin Sözen
döneminin deneyımli IGDAŞ yö-
netıcilennden LeventSerhan, Ke-
makttin Pekşen ve YaşarAslan' ın
istifaya zorlandığı ve yerlerine, bu
partınin işten anlamayan adamla-
nnın yerleştirildiği ileri sürüldü.
RP'li zihnıyetin çalışana 'kad-
ro' gözüyle baktığı ve tedbirsizli-
ğı mukadderat' olarak tanımla-
dıgı belirtilen Tes-lş açıklamasın-
da, iki arkadaşlannın doğalgaz ka-
zasında ölmesine bu zihnıyetin ne-
den olduğu vurgulandı. Açıklama-
da, çalışma yapılan bölgede ana
hartın gazlanması işlemi yapılma-
dan önce tesisin son kez kontrol-
den geçinlmedigi belirtildi.
Tes-tş açıklamasında, doğalgaz
kaçağına gerekli güvenlik önlem-
leri alınmadan ve işin uzmanı ol-
mayan kişilerce müdahale edildi-
ği de savunularak \ ana odasına ilk
indirilen th/asGeyik'inoksijensiz
ortama maskeyle gönderildiği, hiç-
bırteknik bilgisi olmayan şoforYu-
suf Can'ın ıse donanımsız şekilde
vana odasına inmesine izin veril-
diği öne sürüldü. Açıklamada, da-
ha önce Hasan Küçük adlı çalışa-
nın benzer şekilde iş cınayetine
kurban gittıgi ka\dedıldı.
Tes-İş uyarmıştı
Tes-tş Sendikası 5 No'lu Şube
yönetimi. 24 Haziran 1996 günü
yazılı biraçıklama yaparak 'İGDAŞ
yönetiminin siyasal kadrolanna iş
yaratmakamacıvlason 1.5yıklabi-
ni aşkuı Idşiyi işe aldığını* belirtm iş
ve İGDAŞ yönetimini kamuoyu-
na şikâyet etmişti.
DİSK Genei lş Sendikası 3 No'lu
Şube Başkam Mevsim Gürlevik
ise İGDAŞ'taki siyasal kadrolaş-
maya dikkat çekerek 'şoför Yusuf
Can'ın, görevi ve bilgisi dışında
tehlikeli >e tedbirsiz koşullarda zor-
la iş vapnrma sonucunda öldüğü-
nü' öne sürdü. Gürlevik, "Buolay
tek kelimeyle cinayet" dedi.
Meclis'e önerge
Büyükşehir Belediye Mecli-
sı'nın DSP h üyesı ZabitDemirde
grubu adına yaptığı açıklamada, iki
IGDAŞ çalışanı ile lSKl'nin üstü-
nü kapatmadığı atık su loganna
düşen Kübra Yıldınm'ın ölümün-
den 'siyasal amaçtı ehliyetsiz kad-
roiaşma'nın payı bulunduğunu söy-
ledı. Demır, her iki konunun araş-
tınlmasıyla ilgıli Meclis'e önerge
verdiklerini ve önergenin kabul
edildiğini bildirdi.
Büyükşehir Belediyesi' nin can
kaybina neden olan siyasal amaç-
lı kadrolaşmasının çarpıcı örnek-
lerinden birisi de İtfaiye Müdürlü-
ğü'nde yaşanmıştı. Tayyip Erdo-
ğan dönemıne kadar müdür dışın-
da kadro değişiminin hiç yaşanma-
dığı Istanbul ttfaiyesi'nde RP'li
yönetimle bırlikte Müdür Doç. Dr.
Abdurrahman Kdıç. müdür yar-
dımctları Seydi Ali Güneş, Zeld
Koca. Hüseyin Durmazve yıllann
deneyimine sahip yöneticiler ya
istifaya zorlandı ya da ilgisiz mü-
dürlüklere gönderildi. Yerlerine
isetarih öğretmeni ve RP Sinop be-
lediye başkan adayı SaHm Vural,
yabancı diller yüksekokulu mezu-
nu Şahin Iplikçi, şeriatçı görüşle-
rı nedeniyle orduyla ilişkisi kesi-
len yüzbaşı Osman Ozcan ve ila-
hiyatçı Zekeriya Idegetinldi.
Deneyimsiz kişiler
Bununla da yetinmeyen RP'li
>önetım. yönetmelik gereği 15 yıl-
lık deneyim istenen grup amirlık-
lerine birkaç aylık kurstan geçmiş,
yeni işe aldığı yandaşlannı getir-
di. Başkan Erdoğan'ın kadrolaşma
çılgmlığmın yarattığı tahribat ilk
kez, 1995 Ocak ayında Levazım Si-
tesi'nde Şebnem Ersaylarve Nimet
Uslu adlı iki genç kızın yaşamını
yitirdiği yangında açığa çıktı.
Ölümlerden, 'yanhş müdahaleyön-
temi denediği veyangın yerine mer-
diveni yeterii olmayan araç gön-
derdiğj' gerekçesiye İtfaiye Mü-
dürlüğü sorumlu tutuldu. Geçen
şubat ayında Tuzla'da çıkan tanker
yangınında ise siyasallaşmış itfa-
iye örgütünün kurbanlan bu kez
kendi çalışanlan olmuştu.
PARTİLERE ZİYARET
'Sivil
toplumun
işi bitmedi'ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-REFAHYOL liü-
kümetıne karşı Türk-lş,
DİSK. TESK, TİSK ve
TOBB'un oluşturduğu si-
vil girişim. desteklediğı
ANAP, DSP ve DTP hü-
kümetinin bakanlanna ön-
ceki gün başlattığı ziyare-
ti dün de sürdürdü.
Başbakan Yardımcısı ve
'Milli Savunma Bakanı ts-
met Sezgin, laik. demok-
ratik devlete, Atatürk ilke
ve devrimlerine bağlı sivil
toplum örgütlerinin işinin
daha bitmediğini belirtir-
•ken, "Geçmişdöneminya-
ratnğı torruyu ortadan kal-
dıracağız" dedi.
lşçi ve iş\ eren temsilci-
leri dün Başbakan Yardım-
cısı ve Milli Savunma Ba-
karu Ismet Sezgin, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Baka-
nı Nami Çağan, Dışişleri
Bakanı tsmail Cem, Çev-
re Bakanı tmren Aykııt Sa-
nayi ve Ticaret Bakanı Ya-
hm Erez, Devlet Bakanla-
n Burhan Kara,Yücel Seç-
kiner, Rüştü Kazun Yüce-
len ve Işın Çelebi ile gö-
rüştüler. Türk-lş Genel Baş-
kam Bayram Meral. Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Çağan'dan REFAH-
YOL hükümetinin SSK'de
meydana getirdiği büyük
tahribatı bir an önce gıder-
mesini ıstedi.
Çağan da. hükümetin
toplumsal desteğı yaygın
olan bır hükümet olduğu-
na dikkat çekerek "Önü-
müzdeki aşamada katıhm-
cı bir yapıdaki Ekonomik
veSosyal Konse>i hızla otuş-
turacağızveişlertiğekavuş-
turacagtz'" dedi.
5 sivil toplum örgütünün
genel başkanını kabul eden
Başbakan Yardımcısı Sez-
gin de, "Sizin uzlaşınız dev-
letin bekasını ve barışını
kendinizden önce gördü-
ğünüzün kanıtıdır. Işiniz
daha bitnıemiştir. Bu ay-
dınlıkbir dönem olacaktır.
Geçmiş dönemin yarattığı
tortuyu ortadan kaldıra-
cağız" diye konuştu.
HAZIRLIKLAR TAMAM
Kitle örgütlerinden
Demokrasi Kurultayı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Bazı siyasi parti
ve sivil toplum örgütleri,
"demokratik toplum" mü-
çadelesini yaygınlaştırmak
amacıyla ''Demokrasi Ku-
rultayı*" düzenlenmesı ıçin
hazırlıklara başladı. Türk
Eczacılar Birliğı Başkanı
Mehmet Domaç."Veni hü-
kümetin de sorunJara çö-
züm üretemevecegini ania-
(nış bulunuyoruz. Bu şart-
br altmda, demokrasi mü-
çadelesinin önemi daha da
arömşör" dedi.
; Demokrasi ve Banş Par-
tasi, Emeğin Partisi, Hal-
kın Demokrasi Partisi, Öz-
gürlük ve Dayanışma Par-
ûsi, Sosyalist Iktidar Par-
tisi, DİSK, KESK. Türk
Ç)iş Hekimleri Birligi, Türk
Eczacıları Birliği.
tMMOB, Mülkiyeliler
Birliği, Türk Tabipleri Bir-
Ijği, ÇGD, ÇHD, Insan
Haklan Derneği, Serbest
Muhasebeci. Mali Müşa-
VirlerOdalan Birliği, Hal-
kevleri, Pir Sultan Abdal
Kültür Derneği, dün yap-
tıklan ortak açıklamayla
gırişimi açıkladılar. Örgüt
temsilaleri, demokratik da-
yanışma ve demokrasi mü-
cadelesinı yurt çapında yay-
gınlaştırmak amacıyla 1998
yılı ortalannda "Türkiye
Demokrasi KurultayT dü-
zenleyeceklerinı bildirdi-
ler. Türk Eczacılar Birliği
Başkanı Mehmet Domaç.
siyasal Islam ve tarikat ser-
mayesinın güçlenmesinden
yakınan tekelci çevrelenn.
parlamentodaki siyasi par-
tilerin, askeri ve sivil kesi-
min, bugün işaret ettikleri
tehdidin geçmışte destek-
leyicileri ve yaratıcılan ol-
duğunu söyledi. Domaç.
"Bugün çatışan her iki ta-
raf da demokrasi savunu-
culuğu yaptığıru beürterek
sahte bir görüntü yaratma
çabasınagirişmiştir" dedi.
Özgürlük ve Dayanışma
Partisi Genel Başkan Yar-
dımcısı Yıldırun Kaya da,
son zamlan eleştirerek ye-
ni hükümetin diğerlerin-
den farkınm adının deği-
şikliği olduğunu savundu.
Kaya, "Hükümet yaptığı
zamlaıia IMF reçetesini ha-
yata geçiriyor'' diye konuş-
tu.
RTÜK, İstanbul'daki yerel televizyonları kapatma hazırlığında
Ulusal kanallara öncelik
BAH\R TANRISEVER
ANKARA - Radyo Telev izyon
Üst Kunılu (RTÜK), 15 ulusal" te-
lev izyona yayın hakkı tanırken, fre-
kansolanaksızlığı nedeniyle lştan-
bul'daki tüm yerel ve bölgesel ka-
nallan kapatacak. Yasal boşluğugi-
dermek ve disiplin sağlamak ge-
rekçesiyle yapılacak düzenlemede
RTÜK. kanallan taahhütaltında bı-
rakarak, cezalara karşı yargı yolu-
na başvurmalannı engellemeyi
amaçhyor.
Frekans tahsisi konusunda ayn bir
thale Çalışma Grubu oluşturan
RTÜK. yaz boyunca yalnızca fre-
kans üzerinde çalışacak. Koşullan
belirlenerek, gelecek hafta komis-
yon gündemine getirilecek olan ulu-
sal televizyonlann ihalesi eylül ayın-
da yapılacak.
• Yasal boşluğu gidermek ve disiplin sağlamak
gerekçesiyle yapılacak düzenlemede RTÜK, kanallan
taahhüt altında bırakarak cezalara karşı yargı yoluna
başvufmalannı engellemeyi amaçhyor.
Coğrafi özellikleri nedeniyle Is- kanalIYk kapasitesinin dolması ne-
tanbul'da 20'den fazla kanala frekans
verilemezken, yasa gereği 20 kana-
lın dörtte birinin TRT'ye tahsıs edil-
mesi gerekiyor.
Ihalede, Istanbul'dan yayın ya-
pan 16 ulusal kanaldan 15'ine fre-
kans tahsis edilecek. Ancak, ulu-
sal kanallara olanak tanınırken. fre-
kans yetersizliği nedeniyle istan-
bul'daki. aralannda Kanal E'ninde
bulunduğu sayılan 10'u geçen ye-
rel ve bölgesel televızyonlar, "çok
seslilik" ilkesi çiğnenerek kapatı-
lacak. Istanbul dışında bölgesel ya-
yın yapmalanna izin verilecek olan
yerel ve bölgesel televizyonlar, 45
deniyle kablolu telev izyon yayının-
dan da yararlanamayacak. RTÜK.
tekelleşmeye yol açabilecekleri ge-
rekçesiyle yerel ve bölgesel kanal-
lan frekans ihalesine dahıl etmedi.
Türk Telekom'un kasım ayında
kablolu telev izyonun kanal sayısı-
nı 45'ten 70'e çıkarması durumun-
da, yerel ve bölgesel televizyonlar,
kablolu yayına geçebılmek içın 2 ay
beklemek zorunda kalacaklar.
RTÜK yetkilileri, 3 yıldan bu ya-
na frekans tahsisinin yapılamama-
sı nedeniyle kanallann birbirini
bozduğunu ve kargaşa oluşruğunu
bildirdiler. Frekans ihalesinde ya-
yın izni verilecek kurumlarla yapı-
lacak karşılıklı anlaşmalarda tele-
vizyonlann belirli taahhütler altın-
da bırakılacağı da belirtilirken, söz-
leşme koşullan ile "işlerin disiplin
altma ahnacağı ve alana düzen ge-
tirileceği'' savunuldu. RTÜK, fre-
kans tahsisi karşılığında, televiz-
yonlardan, en çok izlenen saatlerin-
de RTÜK duyurulan, eğitici, yön-
lendirici ve yanlış alışkanlıklara
karşı film ve görüntülere yer ver-
melerini isteyecek. RTÜK, sözleş-
melerle belirli taahhütler altında bı-
rakmak istediği televizyonlann uya-
n ve cezalara karşı, yargı yoluna baş-
vurarak. yürürmeyi durdurma ka-
ran almalannı da engellemek isti-
yor.
RTÜK'ün 1997 yılı sonuna ka-
dar radyo frekans tahsislerini de
tamamlayacağı bildirildi.
Şişli esnafından imza kampanyası
Şişli'de bulunan Karagözvan Ermeni Yetimhanesi Vakfı'na ait arazinin
Şişli Belediye Başkanı Gülay Atığ tarafından 'yandaşlanna rant elde et-
mek amacıyla kamulaştınlmak istendiği' öne sürüldü. Istanbul Daimi
Açık Halk Pazarlan Esnaflan Koruma Derneği Genel Sekreteri Fe\zi
Selçuk, 6.440 metrekarelik arazi üzerinde kiracı olarak bulunan Şişli Da-
imi Halk Pazarı esnafinın, kamulaştınlmanın durdurulmast amacıyla im-
za kampanyası başlattıgını belirtti. Ermeni \ akfi'na ait arazinin, Lozan
Antlaşması hükümleri gereği kamulaştınlabilmesi için Bakanlar Kunı-
lu karan gerektiğine dikkat çeken Fevzi Selçuk, Şişli Daimi Halk Paza-
n'ndaki250esnafin lSvıldıraynı arazi üzerinde durduğunubeürtti. Sel-
çuk. kampanyanın başlatıldığı iki gün boyunca Şişli halkından yaklaşık
10bin imzajıın toplandığını söyledi. (Fotoğraf: İPEK YEZDANt)
Eylem siyasipartilerin
fakslannı kilitlcdi
Haber Merkezi - Aydınlık İçin
Yurttaş Girişimi'nin önçeki gün baş-
lattığı faks eylemi Ankara'da ko-
alisyon partilerinin ve koalisyona
destek veren CHP ile bağımsız mil-
letvekillerinin fakslarını kilitledi.
Yurdun çeşitli kesimlerinden gelen
fakslarda "Meclis'ten güvenoyu al-
dınız, sıra yurttaşın güveno>r
unda"
başlığıyeralıyorveyurttaşıngüve-
noyunda koşulun Susurluk pisliğı-
nin tümüyle temizlenmesi olduğu
vurgulanıyor.
Dün öğle saatlerinden itıbaren ko-
alısyon partilerinin faks aygıtlan
otomatikten çıkanlarak kullanılma-
ya başlandı. Aydınlık tçin Yurttaş Gi-
rişimi sözcüleri ise eylemin sürece-
ğini yinelediler. Aynı kaynak Baş-
bakan Mesut Yılmaz' ın 0 312.417
04 86, Bülent Ecevifin 0 312. 419
83 17,İsmetSezgin'in0312.23207
94 numaralı fakslan ile ANAP Mec-
lis Grubu'na ait 0 312. 420 52 55,
DSP Meclis Grubu'na ait 0 312.420
66 46 ve DTP'ye ait 0 312. 442 12
63 numaralara faks çekilebileceğinı
belirtti.
BorsacıAdil Öngen
davasına devam edildi
Istanbul Haber Servisi -Borsacı
Adil Öngen ve bır kışiyi yaraladık-
lan iddiasıyla hakJannda 2.5 ila 11
yıl arasındâ değişen hapis cezalan
istemiyle dava açılan ve Alaattin
Çakıcı'nın adamlan olduğu belirti-
len 2'si.tutuklu 7 sanığın yargılan-
masına devam edildi.
İstanbul 11. Asliye Ceza Mahke-
mesi'nde görülen davanın dün ya-
pılan oturumuna tutuklu sanıklarSi-
nan Zembil ve Mehmet Bingöl ka-
tıldı. Mahkeme heyeti. olayda yara-
lanan Hüseyin Volcu'y u dinledı. Olay
günü Öngen'i ziyaret ettiğini belir-
ten Yolcu, birlikte dışan çıktıklan-
nı ve aynldıklannı anlattı. Yolcu, bu
sırada öngen'in otomobiline 2 kişi
tarafından ateş açıldığını, kendisini
korumak amacıyla başka bir aracm
arkasına saklandığı sırada yaralan-
dığını belirtti. Olayda nasıl yaralan-
dığını anımsamadığını kaydeden
Yolcu, saldırganlan da teşhis edeme-
yeceğini vurguladı. Tutuklu sanık-
lann tahliyetalebini reddeden mah-
keme heyeti, eksikliklerin giderilmesi
içın duruşmayı erteledi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Cumhuriyetin Okulu
Başbakan Mesut Yılmaz, TBMM'de hükümet prog-
ramıyla ilgili olarak yaptığı konuşmada, "Imam-hatip
okullan cumhuriyetin okullan olacak" dediğı zaman
kıyamet koptu. RP'nın "hoşgörülü" ve "nazik" millet-
vekilleri neredeyse kürsüye saldıracaklardı. "Bu okul-
larşimdi cumhuriyetin okullan değil mi?" diye bağrış-
tılar. Aslında imam-hatip meslek okullarının cumhuri-
yetin okullan olmadığını, herkesten lyi onlar bilir. Cum-
huriyetin okullan olarak kurulmalanna karşın. maale-
sef uzun yıllardan beri cumhuriyet düşmanlarını bann-
dınr ve yetiştirir oldular. Erbakan Hoca'nın deyimiyle
"mücahit" yetiştiriyorlar.
Önce şu noktayı vurgulayayım. Ben ımam-hatıp
meslek liselerinin yaşaması ve yaşatılmasından yana-
yım. Ancak bu okullann "cumhuriyet okulu" olarak ya-
şamasından ve yaşatılmasından yanayım.
Inanmak ya da inanmamak bır yana. dın toplumsal
bir olgudur. Ve Türkıye'de "Müslüman olmak" kımlık
tanımlamamızın ayrılmaz birparçasıdır. Ve Aziz Nesin
gibi birkaç istisna dışında, bu toplumda yaşayan her-
kes "son yolculuğuna" çıkarken, Islamı bir seremonı
ile uğurlanır. Belki kendi tercihlerınin bir sonucu, belkı
de geride kalan yakınlannın tercıhleriyle.
Ve hal böyle ıken eğer devlet kendi din adamını ken-
di yetiştirmezse, din adamı gereksınımi bir bıçimde
karşılanacaktır. Ama yeraltında, ama yerüstünde...
Diyanet Işlen Başkanlığf nda uzun yıllar "alaylı-mek-
tepli" sürtüşmesi yaşandı. Şimdi ne durumdadırlar bil-
miyorum, ama alaylılara oranla mekteplıler, çok daha
"aklı başında" ve "muhatap alınabılir" insanlardı.
Pekı imam-hatipler ne oldu da bugünkü "rejim düş-
manı" gençlen yetıştırır duruma girdiler?
Buradakitemeletken, sanıyorum "ufuklannın geniş-
lemesi" oldu. Meslek okullarının mezunlanna, aldıkla-
n eğitimle ilgili ya da ilgisız hertürlü üniversite ve yük-
sekokulda okuma hakkı verilınce ve ÖSYM'de belırii
bir de avantaj sağlanınca, bu okullara satt din adamı
olmak isteyenler değıl, farklı mesleklere girmek ıste-
yenler de ilgi gösterir oldular.
Kendi ders verdığim okullarda yaptığım bır sapta-
mayı sizlerle paytaşmak istıyorum. Imam-hatip çıkış-
lılar girdıklen okullarda genellikle "dışlandılar" ve hat-
ta "hor görüldüler." Zira toplumun göreceli olarak fu-
kara kesimlerinden gelen "yeteneklı" çocuklardı. Fa-
kat uyum sağlamakta zorlanıyorlardı. Ve diğer öğren-
cilerin "standartlarına" ulaşamıyoriardı.
Dışlanmışlık duygusu, insanlarda ters tepkilere yol
açar. Bu çocuklar dışlandıkça "sıvnleştıler" ve bura-
larda başlayan sivriteşme, daha sonra lise ve ortaokul-
lara sıçradı (Tabiı imam-hatip lıse ve ortaokullanna).
Cumhuriyetimizin kurulduğu günden ben yeraltında
vartığını sürdüren "çağdışı" özlemler, çok partılı yaşa-
ma geçtikten sonra yerüstüne çıkmış, fakat taban bu-
lamamıştı. Bıryandan Anadolu'da palazlanmakta olan
"taşra burjuvazisi", biryandan uzun süre kendinı "sak-
lamış olmanın" hıncı ıçindeki "özlemler", imam-hatip
okullan üzerinde büyük bır plan yaptılar.
Tümüyle denetimsiz Kuran kurslannda yetişen dın
adamlan, imam-hatiplıleri aralanna almakta çok zor-
lanmışlardı. Zıra hem 'cehaietleh" ortaya çıkıyorve hem
de ekmeklerine ortak oluyorlardı. Fakat "hedefibüyü-
tünce" yani hedef olarak devleti ve devletin olanakla-
nnı alınca zorunlu olarak uyum sağladılar.
Bülent Ecevit'ın "tarihselhata"olarakisimlendırdi-
ği 1974 CHP-MSP koalisyonu, bu ınsanlara devlete ilk
kez el atmak olanağını verdı. Daha sonra 1. ve 2. MC
koalisyonlarında, devlet ıçindeki variık ve kadrolaşma-
larını pekiştirdiler. 12 Eylül müdahalesinın nedenleri
arasındâ (sözde) yeşil bayraklann açıldığı ve tam bır "ır-
tica şovuna" dönüşen Konya mitingi de vardı. Fakat
aynı_12 Eylül, ekonominin yönetimini bir tarikat üyesı-
ne (Özal) bıraktığı gibi, aynı zata iktıdarı da altın bir tep-
si içinde sunmaktan çekınmedi.
Işler artık tam anlamıyla "çığnndan çıkmıştı." Harta
öylesine kı Istanbul'da toplanan bır kongre, "Müslu-
man Diş Hekimleri Kongresi" adını taşıyordu. Ve artık
Türkiye öyle bir noktaya gelmişti kı Atatürk'ün cum-
huriyetine sahip çıkmak değıl, bu cumhuriyetı yıkmak
için uğraşmak "prim yapar" olmuştu.
Biryandan "aynlıkçılar", bıryandan "süperzekâlısöz-
de demokratlar" laık cumhuriyete veryansın saldınrken,
şeriatçı güçler de gelişme ve iytce güçlenme olanağı-
nı buldular. Ve sonunda ımam-hatip meslek liseleri
bunlann ana kaynağı durumuna sokuldu.
Şu anda bu okullar elbette cumhuriyetin okulu de-
ğillerdir (Keşke olsalar). Ama tren henüz kaçmadı. Bu
okullar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Din Eğitimi bölümün-
de başlayacak bir temizlıkle, yeniden cumhuriyetin
okulu haline dönüştürülebilırier.
Bu toplumun Atatürk aydınlığına ınanan ve gönül ve-
ren din adamlanna cidden gereksinimi vardır Ve Tür-
kiye'de her dindar insan Atatürk'e ve cumhuriyetimizi
kuran kadrolara ne denlı "borçlu" olduğunu bilir.
Siyasetçinin eli bu okullardan çekilirse, sorunun
önemli bir bölümünü çözeriz.
'8 yıl' kırsal kesime
yarar sağlayacak
HAKANDÎRİK
İZMİR - Türkiye'de
okullaşma oranının ilköğ-
retimden ortaöğretime ge-
çişte kız öğrencilerde düş-
tüğü, 1997-98 eğitim yılı-
na yetiştirilmeye çalışılan
sekiz yıllık kesintisiz eği-
timin özellikle Doğu ve
Güneydoğu'da yaşayan öğ-
rencilere yarar sağlayaca-
ğı bildirildi. Birtekkişinın
bile eğitim sürecinin dışın-
da kalmasının 'önemsene-
cek bir sonın' olduğunu
vurgulayan Eğitim-Sen Ge-
nel Başkanı Kemal Bal. bu-
günkü okullann 'değişmez
ilahi v^rlıklar' olmadığını
söyledi.
Türkiye'deki okullaşma
oranı istatistiklerine göre,
7-11 yaş grubunda okullaş-
ma oranı yüzde $7.16 dü-
zeyinde. tlköğretimdeki
okullaşma oranı kentteki
kızlarda yüzde 59.8. köy-
deki kızlarda yüzde 40.2,
erkeklerde kentte yüzde
60.2, köyde yüzde 39.8 ola-
rak belirlenmiş durumda.
Ancak, ortaöğretime ge-
çildiğinde bu oranlar ol-
dukça düşüyor. 12-14 yaş
grubunda okullaşma oranı.
kentlerde yüzde 60.4 ol-
masına karşın, köylerde
yüzde 11.9'a geriliyor. Böl-
gelere göre dağılıma göre
de Doğu ve Güneydoğu
bölgeleri dışında kalan yer-
lerde ortaöğretimde okul-
laşma oranı köy ve kent
aynmında Türkiye ortala-
masına yakın rakamlarday-
ken. bu iki bölgede oran-
lann oldukça düştüğü gö-
rülüyor.
Ortaöğretim okullaşma
oranı Doğu Anadolu'da
köyde yüzde 6.6. kentte
yüzde 53.7. Güneydoğu'da
köyde 4.8. kentte 33.8 ora-
nında kalıyor. Şırnak'taki
okullaşma oranı. Türki-
ye'nın en yüksek okullaş-
ma oranına sahip olan ili
KırkJareli'yle karşılaştınl-
dığında Güneydoğu'dakı
durum çarpıcı bır bıçimde
ortaya çıkıyor.
Kırklarelı'nde yüzde 97
olan okullaşma oranı Şır-
nak'ta yüzde 17'ye kadar
inıyor. Ortaöğretimde ise
Şırnak'ın köylerinde bu
oran sadece binde 7 düze-
yinde kalıyor.
Kız öğrencilerin okula
gönderilmemesi: köylerde
ve Doğu Anadolu'da okul-
laşma oranının düşüklüğü-
nün yaşanan bir gerçek ol-
duğunu dıle getiren Eği-
tim-Sen Genel Başkanı Ke-
mal Bal. bunun erken yaş-
ta evlenme, küçük yaşta ış-
çi çalıştırma gibi çocukla-
nn normal yaşam süreçle-
rinı engelleyen sonuçlar
doğurduğunu belirtti.