Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 TEMMUZ 1997 PERŞEMBE CUMMURİYET SAYFA
13
Pilotluk
parası
Hava
Kuvvetleri'ndeyken
uçamayan ve ancak
50'sinden sonra
pilotluğa özenen
spiker Jülide Ateş'in
babası Yaşar Ateş ile
iki arkadaşı Hüseyin
Somyürek ve Suavi
Aktürk'ün THY'nin
pilotaj eğitiminde
başanlı
olamamasından sonra
uçuş brovesi almak
için gidecekleri Türk
Hava Kurumu'ndaki
kursun parasını
ceplerinden
ödeyecekleri
öğrenildi. THY'nin
kargo uçaklarında
halen uçuş
mühendisliği yapan üç
kişinin pilot brovesi
almalan durumunda
THY'de yeni bir sınava
sokulacağı ve bunu
başaranların ancak
Boeing 727 kargo
uçaklarında ikinci pilot
olabileceği belirtildi.
Bu kişilerin, yaşlan
nedeniyle hiçbir
zaman kaptan pilot
oiamayacağı da
hatııiatıldı.
Internet: http: / / www.pianetcom.tr / Xn Bektromk posta: Deniz.Som@pianet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Olağanüstü Hal.
Güneydoğu'da 10 yaşını
bitirmiş...
"Demokrasi ise hâlâ
kuvözde!"
M
ektup Milas'tan geliyor. Milas Belediyesi
Halkla ilişkiler Sorumlusu Nevzat Çağlar
Tüfekçi yazıyor. Bafa Gölü'nü dünü ve
bugünü ile anlatıyor. Önce dünü: "Iviilat-
tan sonra 1. yüzyıla kadar Ege'de bir körfezdi bu-
rası. Antik çağda 'ay Tanrıçası Artemis'in aynası'
denirdi buraya. Kıyısında Herakleia kenti bulunur-
du. Geride perde perde yükselen sivri dorukları ile
Lalmos dağları ve gümüş bir tepsi gibi doğan ay do-
ğumsuz bir güzellik sergilerdi."
Sonrası: "llk çağlarda Büyük Menderes Nehri'nin
taşıdığı alüvyonlarla körfezin Ege Denizi ile ilişkisi
kesildi ve 70 bin dönüm yüzölçümüyle Bafa Gölü
meydanageldi."
Daha sonrası: "Özel mülkiyet olan göl, 1979 yı-
lında Bülent Ecevit'in başbakanlığı sırasında kamu-
laştırıldı. Yılda bin tona tadar balık avlanan aynı za-
manda bir kuş cenneti olan Bafa Gölü ve çevresi
milli park ilan edildi."
ölüBafa GölüVe bugünü: "Berrak maviliğin yerini kirli ve bula-
nık sular aldı. Gölden pis kokular yayılmaya, göl
kokmaya başladı. Avlanan balık miktarı yılda 25 to-
na düştü. Suyun biyolojik yapısı bozuldu, canlı tür-
leri bir bir yok oluyor. Yosunlar çürüyor."
Nedenini uzmanlar daha iyi bilir ama göl çevre-
sinde yaşayan Kapıkırı Köyü sakinleri konuşuyor:
"Büyük Menderes Nehri'nden göle su verilmedi-
ği için, göl kendini yenileyemiyor. Sudaki oksijen
azalıyor, tuzluluk yükseliyor, canlılar ölüyor."
Kapıkırı Köyü'nden Nail Duran, Yusuf Dönmez,
Ali Rıza Burmak daha ayrıntılı bilgi veriyor:
"Bafa Gölü'ne her yıl Büyük Menderes'ten su ve-
rilirdi. Son iki yıldır bu su verilmiyor. Göldeki su se-
viyesi bir metre düştü. Tuzluluk oranı binde 6'dan
binde 18'e çıktı. Söke ovasındaki pamukçuiar tar-
lalarına artezyen kazdırmak yerine işin kolayına ka-
çıp nehirden su çekiyor. Aşırı sulama yüzünden ne-
hir de kuruyor, nehir yatağındaki balık yumurtaları
datelef oluyor."
Köylüler yarını görüyor: "Bir an önce önlem alın-
mazsa Bafa Gölü'ne Bafa Ovası denecek."
Köylüler "Gölümüz şu anda kanser, ilacı ise Men-
deres'in suyudur" diyor.
Kahverengiye dönen suyun kıyısındaki lokantalar,
pansiyonlar sinek avlıyor...
Suyun başını ise Didim ilçesi Akyeniköy beldesi-
nin belediye başkanı ve aynı zamanda gölle nehir
arasında dalyanı işleten su ürünleri kooperatifinin
ortaklanndan Yılmaz Öz'ü tuttuğu anlatılıyor. Öz, bu
mevsimde göle su vermenin mümkün olmadığını,
su verilirse üreticinin ayaklanacağını söylüyor.
Bafa Gölü ölüyor. Büyük kavgalar sonucu kamu-
laştırılan Bafa Gölü, yine Ecevit'in ilgisini bekliyor...
PALAS PANDIRAS
Gazi Mahallesi
katliamının esrarı
altında kalmış bir
slogan:
"Türkiye'yi kirli tut,
Yeşil'i koru!"
-\MötH Bozacı \—
MSSİZSEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Trafik denetimindeki kunalsızlık
Yazar Recep Bilginer, otomobili ile
Çanakkale'den Ayvalık'a doğru gidi-
yordu. Ezine'yi geçtikten sonra trafik
ekiplerince durduruldu. Durdurulan
başka sürücüler de vardı ve polisler-
le aralarında sert tartışmalar yaşa-
nıyordu.
Hız sınınnı aşmakla suçlanan sü-
rücüler, polise yolda hız sınırı konu-
sunda hiç bir işaret bulunmadığını an-
latmaya çalışıyor; polis ise meskûn
mahalde hız sınırının 50 kilometre ol-
duğunun herkesçe bilinmesi gerekti-
ğini ve üstelik kendilerinin 80 kilomet-
reye kadar hoş gördüklerini söylüyor-
du.
Uçak ınecek kadar geniş fakat or-
ta ve yan çizgileri bile bulunmayan
yoldaki hız konrolüne bir Türk hanım-
la evli Italyan şöyle itiraz ediyordu:
"Her uygar ülkede, hız sınırını gös-
teren işaretler vardır. Siz çifte standart
uyguluyorsunuz. Trafikteki bu ilkelli-
ğiniz yüzünden bile Ortak Pazar'a gi-
remezsiniz."
Bu sırada radar başındaki sivil yet-
kili polislerin yanına geliyor ve hız
kontrolünün bittiğini söylerken
gerekçesini de açıklıyordu: "Yete-
ri kadar araç çevirdik."
Recep Bilginer, Istanbul'a dön-
düğünde elindeki tutanakta yazdığı
gibi cezasını ödemek için bir posta-
neye gidiyordu. Postane, "Bunlares-
ki" diyerek parayı almıyordu. Gittiği
bankadan da aynı gerekçeyle parayı
yatıramadan çıkıyordu. Bilginer, Gay-
rettepe'deki Trafik Şubesi'ne kadar
gidiyor fakat cezasını yine ödeyemi-
yordu. Sabahtan akşama kapı kapı
dolaşma işkencesi bir vergi dairesinin
kuyruğunda bitiyor ve Bilginer'in ak-
lına birlikte cezayediği italyan'ın söz-
leri geliyordu...
Uluslararası Basın
Ödülü Işık Yurtçu 'ya
HATİCE TUNCER
SARAY - Basın özgürlüğü mü-
cadelesinde cesareti ve tutarhlığı
nedeniyle 1996 Uluslararası Basın
Ödülü'ne değer görülen Işık
Yurtçu'ya ödülü. dün tutuklu bu-
lunduğu Saray Kapalı Ceza-
evi'nde. Uluslararası Gazetecile-
rı Koruma Komitesi Yönetim Ku-
ruiu Üyesi Terry Anderstıırtara-
fından verildi. Anderson. Yurt-
çu'nun basın özgürlügü mücade-
tesinin sembolü haline geldiğini
belirtti. Yurtçu da. bu ödülü dün-
yanın bütün ülkelerinde basın öz-
gürlügü alanında mücadele veren
meslektaşlarıyla paylaşmak ve
Türkiye'deki tüm siyasi tutuklula-
rın özgürlüğüne kavuşmasını is-
tediğini söyledi.
Türkiye'dekı gazetecilerın ba-
sın \e düşünce özgürlügü müca-
delesine destek vermek amacıyla
Türkiye'de bulunan Gazetecıleri
Koruma Komitesi. Uluslararası
Basın Enstitüsü ve Sınır Tanıma-
yan Gazeteciler Ûrgütü temsılci-
leri ile ünlü yazar Yaşar Ke-
mal'den oluşan heyet, dün sabah
jiaatlerinde otobüslerle Kırklare-
li'nin Saray ilçesine hareket etti.
Yurtçu'nun tutuklu bulunduğu Sa-
ray Kapalı Cezaevi önünde bir ko-
nuşma yapan Gazete-
cileri Koruma Komi-
tesi Yönetim kurulu
üyelerinden ve tslami
Cihat örgütünün elin-
de 7 yıl tutsak kalmış
olan Terry Anderson,
Işık Yurtçu'nun basın
özgürlügü mücadele-
sinın sembolü haline
geldiğini söyledi.
Anderson aynca.
Yurtçu'ya müjdeleri
olduğunu kaydede-
rek. "Resmi yetkili-
lerle yaptığımız gö-
rüşmeler sonucu
Türkiye'de gazete-
cilere daha fazla ifade özgürlü-
gü verileceğine dair söz aldık.
Işık Yurtçu da çok yakında öz-
gür olacak" dedi. Sınır Tanıma-
yan Gazeteciler Örgütü Genel
Sekreteri Robert Menard ise ko-
nuşmasında. üç yıldır Yurtçu'nun
salıverilmesini beklediklerini kay-
dederek şunlan söyledi:
"Onu cezaevi dışında görmek
bizim için büyük mutluluk ola-
cak. Tahliye edilmesi. Türki-
ye'de basın özgürlügü açısından
ilk adım olacak.'*
Yazar Yaşar Kemal de. Yurt-
çu'nun babasını Cumhuriyet Ga-
zetesi Adana Bürosu'nda çalışır-
ken tanıdığım. Işık'ı da o dönem-
den tanıdığını anlatarak, "Türki-
ye'deki dernokratların dostlan
dün>ada çoğalıyor \e eyleme ge-
çiyorlar. Şimdi olduğu gibi dün-
yadaki tüm demokrat güçler.
demokrasiye geçmek isteyenlere
destek verijor" diye konuştu.
Cezaevi kapısında Sa\cı İhsan
Karaca tarafindan karşılanan he-
yet. cezaev i kütüphanesine alındı.
Burada yapılan törende. 1996
Uluslararası Basın Ödülü. Terry
Anderson tarafindan Işık Yurt-
çu'ya venldı Anderson ödülü ve-
rirken. "Şimdiye kadar \aptıkla-
nnızın sadece kendiniz için de-
ğil, dünyadaki bütün gazeteci-
ler için olduğunu biliyonız" de-
di. Yurtçu da "Sizin gibi seçkin
bir yöneticinin elinden ödül al-
mak onur verici" diyerek şöyle
de\amettı: "Sadece ülkemde de-
ğil, dünyanın bütün ülkelerinde
basın özgürlügü alanında mü-
cadele veren meslektaşlarımla
bu ödülü paylaşmak isterim.
Türkiye'de yoğun temaslardan
sonra cezae\ine kadar gelerek
bana güç \eren meslektaşları-
mın. kendilerine vaat edilen \a-
sal düzenlemelerin takipçisi ola-
caklarına inanıyorum. Yalnız
basın suçlusu değil, 12 Eylül
darbe hukukundan, antidemok-
ratik ve sakat uygulamalardan
cezae\ine giren tüm si> asi tu-
tukluların da özgürlüğüne ka-
vuşturulması en büyük dile-
ğim."
Yaşar Kemal de bir konuşma
yaparak "Söz özgürlügü uğruna
hapse giren. işkence gören han-
gi insan olursa olsun. o kutsal
bir insandır. Bu insanlığın onu-
rudur. Yenüzünün her yerinde
söz özgürlüğünü mahkûm eden-
ler kendileri mahkûm olmuşlar-
dır" dedı.
Törende hazır bulunan Adalet
Bakanlığı Ceza ve
Tevkif Evleri Genel
Müdürlüğü Daire
Başkanı Necati
Mursal da. hiçbir ül-
kenin insanlannın.
yazarlarını hapiste
görmek istemeyecek-
lerini söyledi. Mursal
şöyle konuştu: "Ama
Türkiye bir yasa
devletidir. Parla-
menter demokratik
bir sisteme sahiptir.
Bu parlamenterler
egemenliği toplum
adına kullamrlar.
Bir şey yasada suç
olarak yazılmışsa. her demok-
ratik devlette bu cezalandırıla-
caktır. Demokrasinin özgürlük-
lerini kullanarak devlete karşı
çıkacak olunursa, demokrasi
kendisini savunmak zorunda
kalacaktır. Türkiye'de olan da
budur." CNN'in ünlü muhabiri ve
Gazetecileri Koruma Komitesi
Yönetim Kurulu üyesi Peter Ar-
nett, komitenin diğer ülkelerde de
şube açma girişimı olduğunu be-
lırterek "'Türkiye'deki şube için
Yurtçu'}a teklifte bulunduk.
Yurtçu da teklifimizl kabul et-
tT'diye konuştu.Yurtçu. tören ce-
zae\ inde devam ederken töreni iz-
lemek üzere cezaevine gelen \e
çoğu içeri alınmayan gazetecileri
pencereden selamladı. Bu sırada
çeşitli illerden Yurtçu'ya destek
için gelen yaklaşık 40 CUMOK
(Cumhuriyet Okurlan Kulübü)
temsilcisi "Çeteler dışarda, ay-
dınlar içerde"diye slogan attılar.
Yurtçu daha sonra bahçeye inerek
he\ete v e gazetecilere desteklerin-
den dolayı teşekkür etti.
Yurtçu. yazı işleri müdürlüğünü
yaptığı ÖzgürGündem gazetesin-
de yayımlanan yazıları nedeniyle
1994 Aralık ayından beri ceza-
e\ inde bulunuvor.
HA\TANLAR İSMAÎL GLLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
H A R B İ SEMİH POROY
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAI\ 17 Temmuz
AN/rKAB/R'İN MİMARt ONAT..
'D£ BU6ÜAJ, ÜA/LÜ MİMAK £MİM OAftr ÖCMÜÇ-
TÜ. Zü£İH 7EICA/İK Ü İ ' /İ
BÖLÜAÂÛ '*&£ ÖŞ££77M ÜY£U&-
LüĞ£ O&Ğ f
y
aüYûeü,
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\
1 2 3 4 5 6
1 2 3 4
SOLDAN SAĞA:
1/ Korsika'da.
bir hakaret ya
da cınayet yü-
zünden dogan
kan davasına
verilen ad. 2/
Yurdumuzun
dördüncü bü-
yük gölü. 3/
Okul, kışla gibi
yerlerde hasia-
lar için aynlmış
bölüm... Üstü
kapalı olarak
anlatma. 4/ Av-
rupa'nın. Ladoga'dan
sonra ikinci büyük gö-
lü. 5/ llaç... Metal olma-
yan elementler. 6/ Tar-
tışmasız benimsenmesi 3
istenen yargı... Yazım.
II Eskımolar'ın kendi-
lerine \erdikleri ad. 8/
Şeker \e limonla ıçilen
sıcak su... Kedi ya da
köpek yavrusu. 9/ Os- „
manlı devletinde atlı ya
da arabalı posta görev- 9
lisi... Türk resım sanatında önemlı bir grubun ad olarak
benimsendiği harfın okunuşu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Doâu Karadeniz'deki
Kaçkar Dağları"nda bir tepe vc ünlü bir yayla. 2/ Maden-
leri yontmakta kullanılan çelik araç... Azerbaycan'ın pa-
rabirimi. 3/ Bir yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya ya-
rayan araç... Erkek ördek. 4/ " — Köprüsü": Ivo And-
riç'in ünlü romanı... Çokuluslu bir ABD sanayi şirketi-
ninsimgesı. 5/ Balıkesir'in bir ilçesi. 6/Borusesi... Atın
ağzına takılan demir araç... Rütbesiz asker. II Yürüme,
bisiklet yol yanşı \e yüzmeyi kapsayan yanşma dalı. 8/
Bir haber ajansının simgesi... llkel benlik. 9/ Spor kar-
şılaşmalannda yapılan kural dışı hareket... Dâhı.
Gazi Halkı, Sevinin!
Zamanlama mükemmeldi: 12 Mart 1995. Çey-
rek yüzyıl önce ülkeyi acılara yatıran, gencecik
delikanlıların, daha çeyizini bile düzmemiş kızla-
rın kanına canına mal olan, işkence tezgâhlany-
la ünlü darbenin yıldönümü!..
Mekân titizlikle seçilmişti. Baskı, işkence, gö-
zaltı, yargısız infaz ve faili meçhullerden oldum
olası nasibini almış Alevi yurttaşlanmızın yaşadı-
ğı Gazi Mahallesi!..
Her şey en ince aynntısına kadar planlanmıştı.
Nasıl başlatılacak, nasıl geliştirilecek. hangi da-
kikada nerede yoğunlaştırılacak... Ve yaklaşık ne
kadar cana mal olacak?!... "İşi" planlayan alçak-
lar için yalnızca düğmeye basmak kalmıştı.
Büyük bir keyifle bastılar!..
• • •
Tetikçinin kod adı "Yeş//"di. Adı 1992 yılından
itibaren sık sık faili meçhul cinayetler, fidye ve
uyuşturucu kaçakçılığıyla birlikte anılmaya baş-
landı. 1992 yılında Diyarbakır'da gazeteci Halit
Güngen'in, Muş'ta gözaltına alınan 5 kişinin öl-
dürülmesi, 1993'te Elazığ insan Hakları Derneği
Başkanı Avukat Metin Can ile Dr. Hasan Ka-
ya'nın öldürülmesi olaylanndan sorumlu tutuldu.
Tunceli civarında üzerinde kamuflaj giysisi, elin-
de telsizle operasyonlar yaptığı ileri sürüldü. Jan-
darma Istihbarat Binbaşı Cem Ersever'den, MİT
ajanı Tank Ümit ve kumarhaneler kralı Ömer Lüt-
fü Topal'a kadar birçok cinayete adı karıştı. Dev-
letin resmi kayıtlarına göre TKP-ML Partizan ör-
gütüne katılıp dağa bile çıktı. Katliam sanığı Ab-
dullah Çatlı'nın kurduğu çeteyle de bağlantılı ol-
duğu saptandı.
"Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldınm Gazi katliamı-
nı başlatmak için "biçilmiş kaftan"d\\..
Yeşil, katliamın startını 12 Mart 1995 akşamı sa-
at 20.30'da, Gazi Mahallesi Ismetpaşa Caddesi
üzerinde bulunan Doğu, Yavuz, Dostlar ve Öntaş
kıraathanelerini bir taksiden Kalaşnikofla taraya-
rak verdi. Saldırıda kullanılan taksi kısa bir süre
sonra zavallı şoförüyle birlikte yakılmış halde bu-
lundu.
Sonrası.. Tam bir katliamdı. Adım adım sahne-
lenen senaryonun sonucu Gazi Mahallesi'nde ve
Ümraniye'de toplam 21 masum insan katledildi.
255 kişi yaralandı. Her iki mahalle savaştan çık-
mışçasına yakıldı, yıkıldı. "Iş" bittikten sonra 20
polis memuru, silah kullanarak yedi kişinin ölü-
müne, beş kişinin de yaralanmasına sebebiyet
verdikleri gerekçesiyle yargılanmaya başlandı.
Dava "güvenlik gerekçesiyle" diğer illerde hâlâ
devam ediyor!..
Plan başarıyla uygulanmıştı!..
• • •
Belki acı bir çelişki ama, Gazi Mahallesi halkı
şanslı!.. En azından Kahramanmaraş halkından,
Çorum halkından daha şanslı. Sıvas halkından iki
kere daha şanslı!.. 1977 1 Mayıs'ındaTaksim'de
katledilen yurttaşlanmızın yakınlarından da şans-
lı!..
Düşündükçe hâlâ tüylerimi ürperten 1979 Kah-
ramanmaraş katliamındayaşamını yitiren 100'ün
üzerinde insanın gerçek katilleri ve bu iğrenç tez-
gâhın perde arkası hâlâ ortaya çıkarılamadı.
Sıvas halkı 1980 öncesinde ve 90 sonrasında
iki kezyaşadı katliamın acısını. Her iki olayın ger-
çek failleri yüzlerinde "insan maskesi" aramızda
yaşıyorlar. Çorum ise unutuldu gitti.
Taksim'de 20 yıl önce göstere göstere yapılan
katliamın failleri de belki bilmem ne genel müdü-
rü, bilmem nerenin daire başkanı ya da falanca
şehirden siyasetçi olarak sürdürüyor saltanatını.
• • •
Gazi Mahallesi halkı işte bu nedenle, iki yıl gi-
bi kısa(!) bir sürede bu iğrenç katliamın bir provo-
kasyon olduğunun en üst düzeyde bir istihbarat-
çı ile zamanın İstanbul Emniyet Müdürü tarafin-
dan itiraf edilmesinden mutluluk duymalı! Devle-
tin içinde yuvalanmış bir çete elemanının planlı
programlı katliamları nasıl kotardığının en yetkili
ağızlardan açıklanması az şey mi? Hem katledi-
len, hem de suçlanan Gazi halkının tam anlamıy-
la "kurban" seçildiğinin ortaya çıkması azımsa-
nabilirmi? Şimdi bütün umudumuz, arkasının gel-
mesi. Yalnızca Gazi değil, diğer faili meçhul kat-
liamların faillerinin de gün ışığına çıkması. Yapa-
nın yanına kâr kalmaması. Bugün yarın.. Ama bir
gün mutlaka!
• • •
önemli not: Sevgili Deniz Som'a yürekten ka-
tılıyorum. CHP'li Sabri Ergül derhal Türk halkın-
dan özür dilemelidir. Koskoca milletvekili peze-
venksözcüğünün Arapça karşılığı olan "deyyus"u
"deyus" olarak yazmakla bağışlanmaz bir hata
yapmıştır. Doğrusu "Deyyus-uekberdışan"olma-
lıydı. Sayın Milletvekili, lütfen dilimize özen gös-
terin.