23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 TEMMUZ 1997 PERŞEMBE CUMMURİYET SAYFA 13 Pilotluk parası Hava Kuvvetleri'ndeyken uçamayan ve ancak 50'sinden sonra pilotluğa özenen spiker Jülide Ateş'in babası Yaşar Ateş ile iki arkadaşı Hüseyin Somyürek ve Suavi Aktürk'ün THY'nin pilotaj eğitiminde başanlı olamamasından sonra uçuş brovesi almak için gidecekleri Türk Hava Kurumu'ndaki kursun parasını ceplerinden ödeyecekleri öğrenildi. THY'nin kargo uçaklarında halen uçuş mühendisliği yapan üç kişinin pilot brovesi almalan durumunda THY'de yeni bir sınava sokulacağı ve bunu başaranların ancak Boeing 727 kargo uçaklarında ikinci pilot olabileceği belirtildi. Bu kişilerin, yaşlan nedeniyle hiçbir zaman kaptan pilot oiamayacağı da hatııiatıldı. Internet: http: / / www.pianetcom.tr / Xn Bektromk posta: Deniz.Som@pianet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Olağanüstü Hal. Güneydoğu'da 10 yaşını bitirmiş... "Demokrasi ise hâlâ kuvözde!" M ektup Milas'tan geliyor. Milas Belediyesi Halkla ilişkiler Sorumlusu Nevzat Çağlar Tüfekçi yazıyor. Bafa Gölü'nü dünü ve bugünü ile anlatıyor. Önce dünü: "Iviilat- tan sonra 1. yüzyıla kadar Ege'de bir körfezdi bu- rası. Antik çağda 'ay Tanrıçası Artemis'in aynası' denirdi buraya. Kıyısında Herakleia kenti bulunur- du. Geride perde perde yükselen sivri dorukları ile Lalmos dağları ve gümüş bir tepsi gibi doğan ay do- ğumsuz bir güzellik sergilerdi." Sonrası: "llk çağlarda Büyük Menderes Nehri'nin taşıdığı alüvyonlarla körfezin Ege Denizi ile ilişkisi kesildi ve 70 bin dönüm yüzölçümüyle Bafa Gölü meydanageldi." Daha sonrası: "Özel mülkiyet olan göl, 1979 yı- lında Bülent Ecevit'in başbakanlığı sırasında kamu- laştırıldı. Yılda bin tona tadar balık avlanan aynı za- manda bir kuş cenneti olan Bafa Gölü ve çevresi milli park ilan edildi." ölüBafa GölüVe bugünü: "Berrak maviliğin yerini kirli ve bula- nık sular aldı. Gölden pis kokular yayılmaya, göl kokmaya başladı. Avlanan balık miktarı yılda 25 to- na düştü. Suyun biyolojik yapısı bozuldu, canlı tür- leri bir bir yok oluyor. Yosunlar çürüyor." Nedenini uzmanlar daha iyi bilir ama göl çevre- sinde yaşayan Kapıkırı Köyü sakinleri konuşuyor: "Büyük Menderes Nehri'nden göle su verilmedi- ği için, göl kendini yenileyemiyor. Sudaki oksijen azalıyor, tuzluluk yükseliyor, canlılar ölüyor." Kapıkırı Köyü'nden Nail Duran, Yusuf Dönmez, Ali Rıza Burmak daha ayrıntılı bilgi veriyor: "Bafa Gölü'ne her yıl Büyük Menderes'ten su ve- rilirdi. Son iki yıldır bu su verilmiyor. Göldeki su se- viyesi bir metre düştü. Tuzluluk oranı binde 6'dan binde 18'e çıktı. Söke ovasındaki pamukçuiar tar- lalarına artezyen kazdırmak yerine işin kolayına ka- çıp nehirden su çekiyor. Aşırı sulama yüzünden ne- hir de kuruyor, nehir yatağındaki balık yumurtaları datelef oluyor." Köylüler yarını görüyor: "Bir an önce önlem alın- mazsa Bafa Gölü'ne Bafa Ovası denecek." Köylüler "Gölümüz şu anda kanser, ilacı ise Men- deres'in suyudur" diyor. Kahverengiye dönen suyun kıyısındaki lokantalar, pansiyonlar sinek avlıyor... Suyun başını ise Didim ilçesi Akyeniköy beldesi- nin belediye başkanı ve aynı zamanda gölle nehir arasında dalyanı işleten su ürünleri kooperatifinin ortaklanndan Yılmaz Öz'ü tuttuğu anlatılıyor. Öz, bu mevsimde göle su vermenin mümkün olmadığını, su verilirse üreticinin ayaklanacağını söylüyor. Bafa Gölü ölüyor. Büyük kavgalar sonucu kamu- laştırılan Bafa Gölü, yine Ecevit'in ilgisini bekliyor... PALAS PANDIRAS Gazi Mahallesi katliamının esrarı altında kalmış bir slogan: "Türkiye'yi kirli tut, Yeşil'i koru!" -\MötH Bozacı \— MSSİZSEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Trafik denetimindeki kunalsızlık Yazar Recep Bilginer, otomobili ile Çanakkale'den Ayvalık'a doğru gidi- yordu. Ezine'yi geçtikten sonra trafik ekiplerince durduruldu. Durdurulan başka sürücüler de vardı ve polisler- le aralarında sert tartışmalar yaşa- nıyordu. Hız sınınnı aşmakla suçlanan sü- rücüler, polise yolda hız sınırı konu- sunda hiç bir işaret bulunmadığını an- latmaya çalışıyor; polis ise meskûn mahalde hız sınırının 50 kilometre ol- duğunun herkesçe bilinmesi gerekti- ğini ve üstelik kendilerinin 80 kilomet- reye kadar hoş gördüklerini söylüyor- du. Uçak ınecek kadar geniş fakat or- ta ve yan çizgileri bile bulunmayan yoldaki hız konrolüne bir Türk hanım- la evli Italyan şöyle itiraz ediyordu: "Her uygar ülkede, hız sınırını gös- teren işaretler vardır. Siz çifte standart uyguluyorsunuz. Trafikteki bu ilkelli- ğiniz yüzünden bile Ortak Pazar'a gi- remezsiniz." Bu sırada radar başındaki sivil yet- kili polislerin yanına geliyor ve hız kontrolünün bittiğini söylerken gerekçesini de açıklıyordu: "Yete- ri kadar araç çevirdik." Recep Bilginer, Istanbul'a dön- düğünde elindeki tutanakta yazdığı gibi cezasını ödemek için bir posta- neye gidiyordu. Postane, "Bunlares- ki" diyerek parayı almıyordu. Gittiği bankadan da aynı gerekçeyle parayı yatıramadan çıkıyordu. Bilginer, Gay- rettepe'deki Trafik Şubesi'ne kadar gidiyor fakat cezasını yine ödeyemi- yordu. Sabahtan akşama kapı kapı dolaşma işkencesi bir vergi dairesinin kuyruğunda bitiyor ve Bilginer'in ak- lına birlikte cezayediği italyan'ın söz- leri geliyordu... Uluslararası Basın Ödülü Işık Yurtçu 'ya HATİCE TUNCER SARAY - Basın özgürlüğü mü- cadelesinde cesareti ve tutarhlığı nedeniyle 1996 Uluslararası Basın Ödülü'ne değer görülen Işık Yurtçu'ya ödülü. dün tutuklu bu- lunduğu Saray Kapalı Ceza- evi'nde. Uluslararası Gazetecile- rı Koruma Komitesi Yönetim Ku- ruiu Üyesi Terry Anderstıırtara- fından verildi. Anderson. Yurt- çu'nun basın özgürlügü mücade- tesinin sembolü haline geldiğini belirtti. Yurtçu da. bu ödülü dün- yanın bütün ülkelerinde basın öz- gürlügü alanında mücadele veren meslektaşlarıyla paylaşmak ve Türkiye'deki tüm siyasi tutuklula- rın özgürlüğüne kavuşmasını is- tediğini söyledi. Türkiye'dekı gazetecilerın ba- sın \e düşünce özgürlügü müca- delesine destek vermek amacıyla Türkiye'de bulunan Gazetecıleri Koruma Komitesi. Uluslararası Basın Enstitüsü ve Sınır Tanıma- yan Gazeteciler Ûrgütü temsılci- leri ile ünlü yazar Yaşar Ke- mal'den oluşan heyet, dün sabah jiaatlerinde otobüslerle Kırklare- li'nin Saray ilçesine hareket etti. Yurtçu'nun tutuklu bulunduğu Sa- ray Kapalı Cezaevi önünde bir ko- nuşma yapan Gazete- cileri Koruma Komi- tesi Yönetim kurulu üyelerinden ve tslami Cihat örgütünün elin- de 7 yıl tutsak kalmış olan Terry Anderson, Işık Yurtçu'nun basın özgürlügü mücadele- sinın sembolü haline geldiğini söyledi. Anderson aynca. Yurtçu'ya müjdeleri olduğunu kaydede- rek. "Resmi yetkili- lerle yaptığımız gö- rüşmeler sonucu Türkiye'de gazete- cilere daha fazla ifade özgürlü- gü verileceğine dair söz aldık. Işık Yurtçu da çok yakında öz- gür olacak" dedi. Sınır Tanıma- yan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Robert Menard ise ko- nuşmasında. üç yıldır Yurtçu'nun salıverilmesini beklediklerini kay- dederek şunlan söyledi: "Onu cezaevi dışında görmek bizim için büyük mutluluk ola- cak. Tahliye edilmesi. Türki- ye'de basın özgürlügü açısından ilk adım olacak.'* Yazar Yaşar Kemal de. Yurt- çu'nun babasını Cumhuriyet Ga- zetesi Adana Bürosu'nda çalışır- ken tanıdığım. Işık'ı da o dönem- den tanıdığını anlatarak, "Türki- ye'deki dernokratların dostlan dün>ada çoğalıyor \e eyleme ge- çiyorlar. Şimdi olduğu gibi dün- yadaki tüm demokrat güçler. demokrasiye geçmek isteyenlere destek verijor" diye konuştu. Cezaevi kapısında Sa\cı İhsan Karaca tarafindan karşılanan he- yet. cezaev i kütüphanesine alındı. Burada yapılan törende. 1996 Uluslararası Basın Ödülü. Terry Anderson tarafindan Işık Yurt- çu'ya venldı Anderson ödülü ve- rirken. "Şimdiye kadar \aptıkla- nnızın sadece kendiniz için de- ğil, dünyadaki bütün gazeteci- ler için olduğunu biliyonız" de- di. Yurtçu da "Sizin gibi seçkin bir yöneticinin elinden ödül al- mak onur verici" diyerek şöyle de\amettı: "Sadece ülkemde de- ğil, dünyanın bütün ülkelerinde basın özgürlügü alanında mü- cadele veren meslektaşlarımla bu ödülü paylaşmak isterim. Türkiye'de yoğun temaslardan sonra cezae\ine kadar gelerek bana güç \eren meslektaşları- mın. kendilerine vaat edilen \a- sal düzenlemelerin takipçisi ola- caklarına inanıyorum. Yalnız basın suçlusu değil, 12 Eylül darbe hukukundan, antidemok- ratik ve sakat uygulamalardan cezae\ine giren tüm si> asi tu- tukluların da özgürlüğüne ka- vuşturulması en büyük dile- ğim." Yaşar Kemal de bir konuşma yaparak "Söz özgürlügü uğruna hapse giren. işkence gören han- gi insan olursa olsun. o kutsal bir insandır. Bu insanlığın onu- rudur. Yenüzünün her yerinde söz özgürlüğünü mahkûm eden- ler kendileri mahkûm olmuşlar- dır" dedı. Törende hazır bulunan Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Necati Mursal da. hiçbir ül- kenin insanlannın. yazarlarını hapiste görmek istemeyecek- lerini söyledi. Mursal şöyle konuştu: "Ama Türkiye bir yasa devletidir. Parla- menter demokratik bir sisteme sahiptir. Bu parlamenterler egemenliği toplum adına kullamrlar. Bir şey yasada suç olarak yazılmışsa. her demok- ratik devlette bu cezalandırıla- caktır. Demokrasinin özgürlük- lerini kullanarak devlete karşı çıkacak olunursa, demokrasi kendisini savunmak zorunda kalacaktır. Türkiye'de olan da budur." CNN'in ünlü muhabiri ve Gazetecileri Koruma Komitesi Yönetim Kurulu üyesi Peter Ar- nett, komitenin diğer ülkelerde de şube açma girişimı olduğunu be- lırterek "'Türkiye'deki şube için Yurtçu'}a teklifte bulunduk. Yurtçu da teklifimizl kabul et- tT'diye konuştu.Yurtçu. tören ce- zae\ inde devam ederken töreni iz- lemek üzere cezaevine gelen \e çoğu içeri alınmayan gazetecileri pencereden selamladı. Bu sırada çeşitli illerden Yurtçu'ya destek için gelen yaklaşık 40 CUMOK (Cumhuriyet Okurlan Kulübü) temsilcisi "Çeteler dışarda, ay- dınlar içerde"diye slogan attılar. Yurtçu daha sonra bahçeye inerek he\ete v e gazetecilere desteklerin- den dolayı teşekkür etti. Yurtçu. yazı işleri müdürlüğünü yaptığı ÖzgürGündem gazetesin- de yayımlanan yazıları nedeniyle 1994 Aralık ayından beri ceza- e\ inde bulunuvor. HA\TANLAR İSMAÎL GLLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI H A R B İ SEMİH POROY TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAI\ 17 Temmuz AN/rKAB/R'İN MİMARt ONAT.. 'D£ BU6ÜAJ, ÜA/LÜ MİMAK £MİM OAftr ÖCMÜÇ- TÜ. Zü£İH 7EICA/İK Ü İ ' /İ BÖLÜAÂÛ '*&£ ÖŞ££77M ÜY£U&- LüĞ£ O&Ğ f y aüYûeü, B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 SOLDAN SAĞA: 1/ Korsika'da. bir hakaret ya da cınayet yü- zünden dogan kan davasına verilen ad. 2/ Yurdumuzun dördüncü bü- yük gölü. 3/ Okul, kışla gibi yerlerde hasia- lar için aynlmış bölüm... Üstü kapalı olarak anlatma. 4/ Av- rupa'nın. Ladoga'dan sonra ikinci büyük gö- lü. 5/ llaç... Metal olma- yan elementler. 6/ Tar- tışmasız benimsenmesi 3 istenen yargı... Yazım. II Eskımolar'ın kendi- lerine \erdikleri ad. 8/ Şeker \e limonla ıçilen sıcak su... Kedi ya da köpek yavrusu. 9/ Os- „ manlı devletinde atlı ya da arabalı posta görev- 9 lisi... Türk resım sanatında önemlı bir grubun ad olarak benimsendiği harfın okunuşu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Doâu Karadeniz'deki Kaçkar Dağları"nda bir tepe vc ünlü bir yayla. 2/ Maden- leri yontmakta kullanılan çelik araç... Azerbaycan'ın pa- rabirimi. 3/ Bir yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya ya- rayan araç... Erkek ördek. 4/ " — Köprüsü": Ivo And- riç'in ünlü romanı... Çokuluslu bir ABD sanayi şirketi- ninsimgesı. 5/ Balıkesir'in bir ilçesi. 6/Borusesi... Atın ağzına takılan demir araç... Rütbesiz asker. II Yürüme, bisiklet yol yanşı \e yüzmeyi kapsayan yanşma dalı. 8/ Bir haber ajansının simgesi... llkel benlik. 9/ Spor kar- şılaşmalannda yapılan kural dışı hareket... Dâhı. Gazi Halkı, Sevinin! Zamanlama mükemmeldi: 12 Mart 1995. Çey- rek yüzyıl önce ülkeyi acılara yatıran, gencecik delikanlıların, daha çeyizini bile düzmemiş kızla- rın kanına canına mal olan, işkence tezgâhlany- la ünlü darbenin yıldönümü!.. Mekân titizlikle seçilmişti. Baskı, işkence, gö- zaltı, yargısız infaz ve faili meçhullerden oldum olası nasibini almış Alevi yurttaşlanmızın yaşadı- ğı Gazi Mahallesi!.. Her şey en ince aynntısına kadar planlanmıştı. Nasıl başlatılacak, nasıl geliştirilecek. hangi da- kikada nerede yoğunlaştırılacak... Ve yaklaşık ne kadar cana mal olacak?!... "İşi" planlayan alçak- lar için yalnızca düğmeye basmak kalmıştı. Büyük bir keyifle bastılar!.. • • • Tetikçinin kod adı "Yeş//"di. Adı 1992 yılından itibaren sık sık faili meçhul cinayetler, fidye ve uyuşturucu kaçakçılığıyla birlikte anılmaya baş- landı. 1992 yılında Diyarbakır'da gazeteci Halit Güngen'in, Muş'ta gözaltına alınan 5 kişinin öl- dürülmesi, 1993'te Elazığ insan Hakları Derneği Başkanı Avukat Metin Can ile Dr. Hasan Ka- ya'nın öldürülmesi olaylanndan sorumlu tutuldu. Tunceli civarında üzerinde kamuflaj giysisi, elin- de telsizle operasyonlar yaptığı ileri sürüldü. Jan- darma Istihbarat Binbaşı Cem Ersever'den, MİT ajanı Tank Ümit ve kumarhaneler kralı Ömer Lüt- fü Topal'a kadar birçok cinayete adı karıştı. Dev- letin resmi kayıtlarına göre TKP-ML Partizan ör- gütüne katılıp dağa bile çıktı. Katliam sanığı Ab- dullah Çatlı'nın kurduğu çeteyle de bağlantılı ol- duğu saptandı. "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldınm Gazi katliamı- nı başlatmak için "biçilmiş kaftan"d\\.. Yeşil, katliamın startını 12 Mart 1995 akşamı sa- at 20.30'da, Gazi Mahallesi Ismetpaşa Caddesi üzerinde bulunan Doğu, Yavuz, Dostlar ve Öntaş kıraathanelerini bir taksiden Kalaşnikofla taraya- rak verdi. Saldırıda kullanılan taksi kısa bir süre sonra zavallı şoförüyle birlikte yakılmış halde bu- lundu. Sonrası.. Tam bir katliamdı. Adım adım sahne- lenen senaryonun sonucu Gazi Mahallesi'nde ve Ümraniye'de toplam 21 masum insan katledildi. 255 kişi yaralandı. Her iki mahalle savaştan çık- mışçasına yakıldı, yıkıldı. "Iş" bittikten sonra 20 polis memuru, silah kullanarak yedi kişinin ölü- müne, beş kişinin de yaralanmasına sebebiyet verdikleri gerekçesiyle yargılanmaya başlandı. Dava "güvenlik gerekçesiyle" diğer illerde hâlâ devam ediyor!.. Plan başarıyla uygulanmıştı!.. • • • Belki acı bir çelişki ama, Gazi Mahallesi halkı şanslı!.. En azından Kahramanmaraş halkından, Çorum halkından daha şanslı. Sıvas halkından iki kere daha şanslı!.. 1977 1 Mayıs'ındaTaksim'de katledilen yurttaşlanmızın yakınlarından da şans- lı!.. Düşündükçe hâlâ tüylerimi ürperten 1979 Kah- ramanmaraş katliamındayaşamını yitiren 100'ün üzerinde insanın gerçek katilleri ve bu iğrenç tez- gâhın perde arkası hâlâ ortaya çıkarılamadı. Sıvas halkı 1980 öncesinde ve 90 sonrasında iki kezyaşadı katliamın acısını. Her iki olayın ger- çek failleri yüzlerinde "insan maskesi" aramızda yaşıyorlar. Çorum ise unutuldu gitti. Taksim'de 20 yıl önce göstere göstere yapılan katliamın failleri de belki bilmem ne genel müdü- rü, bilmem nerenin daire başkanı ya da falanca şehirden siyasetçi olarak sürdürüyor saltanatını. • • • Gazi Mahallesi halkı işte bu nedenle, iki yıl gi- bi kısa(!) bir sürede bu iğrenç katliamın bir provo- kasyon olduğunun en üst düzeyde bir istihbarat- çı ile zamanın İstanbul Emniyet Müdürü tarafin- dan itiraf edilmesinden mutluluk duymalı! Devle- tin içinde yuvalanmış bir çete elemanının planlı programlı katliamları nasıl kotardığının en yetkili ağızlardan açıklanması az şey mi? Hem katledi- len, hem de suçlanan Gazi halkının tam anlamıy- la "kurban" seçildiğinin ortaya çıkması azımsa- nabilirmi? Şimdi bütün umudumuz, arkasının gel- mesi. Yalnızca Gazi değil, diğer faili meçhul kat- liamların faillerinin de gün ışığına çıkması. Yapa- nın yanına kâr kalmaması. Bugün yarın.. Ama bir gün mutlaka! • • • önemli not: Sevgili Deniz Som'a yürekten ka- tılıyorum. CHP'li Sabri Ergül derhal Türk halkın- dan özür dilemelidir. Koskoca milletvekili peze- venksözcüğünün Arapça karşılığı olan "deyyus"u "deyus" olarak yazmakla bağışlanmaz bir hata yapmıştır. Doğrusu "Deyyus-uekberdışan"olma- lıydı. Sayın Milletvekili, lütfen dilimize özen gös- terin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle