28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 1997 PAZAR HABERLER Karacaahmet'te anma • İstanbul Haber Servisi- 12temmuz 1991 tanhınde polisin Dev-Sol'a yönelık düzenlediği operasyonda yaşamını yitiren 12 kişi, dün Karacaahmet Mezarlığı'nda anıldı. Yaklaşık 100 kişılik grup. 12 kişinin mezanna karanfıller bıraktı. "Halkız, haklıyız. kazanacağız". "Devrim şehitleri ölümsüzdür" diye slogan atan grup. "12 temmuz şehitleri: Sözümüzü tutacağız. Sizlere bağımsız. demokratik bır ülke armağan edeceğiz" yazılı bir pankart açtı. Haklarve Özgürlükler Platformu Sözcüsü Oya Gökbay rak. ölenlen unutmayacaklannı belirtti. Göksu deltası için taslak ybnetim planı • İstanbul Haber Servisi - Doğal Hayatı Koruma Derneğı'nin yaklaşık yedi yıldır yürüttügü Göksu deltasının korunmasına yönelik proje kapsamındaki çalışmalara yeni bir halka daha eklendi. Avrupa Birliği ve Fransa'da bulunan Tour du Valat Biyoloji Enstitüsü tarafından desteklenerek Taşucu Çevre Eğitım Merkezi"nde gerçekleşen atölye çalışmalarıyla Özel Çevre Koruma Kurulu'nun beş yıllık bölgesel faaliyet planı hazırlandı. Sıvas olayları sanığı • SrVAS (AA)-Sıvas olaylanyla ilgıli olarak hakkında gıyabi tutuklama karan bulunan Osman Çıbıkçı. Sıvas'ta yakalandı. Çıbıkçı, Sıvas'ta 2 Temmuz 1993'te meydana gelen ve 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylardan sonra bır süre gözaltında kalmış. ancak tutuksuz yargılanmak ûzere serbest bırakılmıştı. Ankara 1 No'lu DGM'nin ara karan gereğı. hakkında gıyabi tutuklama karan bulunan Osman Çıbıkçı. Sıvas Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından şehir merkezindeki bir evde ele geçirildi Çocuklara koruma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyal Hizmetler \e Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK). devlet koruması altına alınan çocıfklann yüzde 46'sının ekonomık sıkıntı çeken ve eşlerden birinin öldüğü aılelenn çocuklan. yüzde 22'sının çalıştınlan. istismar edilen çocuklar olduğunu açıkladı. UNICEF'ın 1997 venlennde Türkiye"de 500 bin kadar çocuğun sokaklarda çalıştığı ve bu çocuklann hiçbir sosyal güvencelerinin olmadığı belirtildi. Demirel bugiin EdiPJie'de • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel. bugün Edirne'de 636. Tarihi Kırkpınar Güreş ve Şenliklen'nı izleyecek. Demirel. burada bazı açılış törenlerine katılacak ve incelemelerde bulunacak. RP'li belediye hukuk tanımıyor' • İstanbul Haber Senisi - ÇHP Gaziosmanpaşa llçe Başkanı Mehmet Polat. Refah Partili Gaziosmanpaşa Belediyesi'nin 'hukuk dışı ve ımara aykın' çalışmalanyla belediyeye ait arsplan Refah Partisi (RP) yandaşlanna dagıtmayı sürdürdüğünü öne sürdü. YÖK Denetleme Kurulu'ndan eski İstanbul Üniversitesi Rektörü'ne yolsuzluk içerikli rapor Demiraekı'ııa sorusturma DEVRİM SEVİMAY YÖK Denetleme Kurulu. ts- tanbul Üniversitesi (ÎÜ) Rektör- lüğü'ne gönderdiğı u gizli*> rapor- da; eski 1Ü Rektörü Prof. Dr.Cem'i Demiroğlu hakkında "her ne\i eş>anın alım veya sau- mına fesat kanşnrmak" iddıasıy- la "ceza davası açüması" yönün- de bir soruşturma başlatılmasını istedi İÜRektörlüğüde YÖK'ün raporunu dıkkate alarak Demi- roğlu'yla ilgili bir soruşturma ko- misyonu kurarken Demiroğlu ise 2547 sayılı YÖK Yasası'na göre rektörler hakkında üniversitelerin soruşturma yapamayacağmı öne sürdü. Demiroğlu hakkındaki 57 say- falık inceleme raporu. YÖK Baş- kanı Prof. Dr. Kemal Gürüz tara- fından 11 hazıranda IÜ Rektörlü- ğü'ne gönderildi. Üzerindeu Giz- • YÖK Denetleme Kurulu. tstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörlüğü'ne gönderdiğı "gizli" raporda, eski İÜ Rektörü Prof. Dr. Cem'i Demiroğlu hakkında 'her nevi eşyanın alım veya satımına fesat kanştırmak' iddiasıyla 'ceza davası açılması' yönünde bir soruşturma başlatılmasını istedi. i r yazısı bulunan rapor, Demi- açılması için Başbakanlığa yazı nşünnak" suçundan en az 10y»l roğlu'nun 1988 yılında, üniversi- tenın Kardıyolojı Enstitüsü Has- tanesfnin tıbbi araç gereksinimi için \erilen 100 milyon Fransız Frangı tutanndaki Fransız kredi- sini. yine kendi yönetimindeki Türk Kardiyoloji Vakfı'na aktar- ması konusunu içeriyor. Raporda, Demiroğlu'nun, TCK'nin 205. maddesini ihlal et- tiği öne sürülerek •'her nevi eşya- nın alım ve saümına fesat kanşo- rarak" ünıversiteyi tıbbi araç al- ma olanağından yoksun bıraktığı belirtildi. Raporda aynca. "De- miroglu'nun fiiMne katılan ünher- site dışındaki kamu göreviileri hakkında da gerekli soruşturma yazdması ve inceleme raporu ör- neğinin yaaya eklenmesi kanısın- dajTz" denildi. Gürüz'ün bu inceleme raporu- nu tÜ Rektörlüğü'ne gönderme- sinin ardından hemen bir soruş- turma komsıyonu kuruldu. İÜ Rektörü Prof. Dr.Bülent Berkar- da; Prof. Dr. Hüseyin Hatemi ve Prof. Dr. ÖzerSeliçi'nin oluştur- duğu komisyonun. çalışmalannı önümüzdeki on beş gün içinde ta- mamlayacağını söyledi. Üniversi- tenin hazırladığı rapor sonrasın- da. suçlamalar doğrultusunda ce- za davası açılması halinde Demi- roğlu. TCK'nin 205. maddesi uvannca "ahm sabmlara fesat ka- ağır hapis cezası istemiyle yargı- lanacak. Demiroğlu ne diyor? Demiroğlu ise aynı dosyanın 1992 rektörlük seçimleri öncesin- de de ortaya çıkanldığını, ancak söz konusu kredinın kendisi tara- fından değil, Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca vakfa devredildiğini söyledi. De- miroğlu, Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın dev- retme işlemini kendilerinin vap- tığına ait bir yazıyı hem YÖK'e hem de Danıştay 2. Dairesi'ne gönderdiğini belirterek dosyanın kapandığını savundu. Demiroğ- lu. alınan kredinin yüzde 70'inin de Türk Kardiyoloji Vakfı tara- fından Fransız hükümetine öden- diğinin altını çizdi. Bugüne kadar kendisine 12 da- va açıldığı, 12 davadan da beraat ettiğini anımsatan Demiroğlu, YÖK'ün raporunda geçen 205. maddenin de tamamen "sansas- yon" yaratmak için konulduğunu ileri sürdü. Demiroğlu aynca, 2547 sayılı YÖK Yasası'na göre, rektörlerle ilgili soruşturmalann üniversite- ler tarafından değil, ancak YÖK Denetleme Kurulu'nda yapılabi- leceğini; İÜ Rektörlüğü'nün ya- pacağı soruşturmanın kanunsuz olduğunu söyledi. Hatta YÖK'ün bile araştırma hakkının bulunma- dığını iddia eden Demiroğlu, "Hazine'rıin, Malive Bakanb- ğı'nuı verdiği bir krediyi YÖK ne- den hâlâ arasüyor" diye sordu. ÇİLLER GİDhOR -13 Haâran 1993'teDYT Genel Başkanüğı'naseçUmesi-L^di'nin topuk sesleri" başlıklanyla duyuruldu. Cumhuriyet tarihinin. eşiyle birlikte en ağır suç- lamalara hedef olan ilk siyasi lideri. Partisini köklerinden koparmakla suçlandı. ÇiUer, Türkiye'nin stratejik çıkarlan açısından sakıncalı görülen tutumlan, Türkçe hatalan, "ABD Başkam Ctinton'la «örüştüm" benzeri yalanlanan açıklamalan, keskin manevra- lan \e kendi seçtiği onlarca milletvekiüni kaybetmesiyle de anılıyor. ( HASAN AYDIN) Erbakan: Bir g e n s o r u l u k c a n l a r ı var 'Bu hükümetgeldiğigibi Çankaya*yagerigidecek' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP Genel Başkam Necmettin Erbakan, 55. hükümetın "Çankaya hükümeti" olduğu- nu ve "geldiği gibi Çankaya'ya geri gide- ceğini 1 " söyledi Hükümetın "'birgensoru- luk canı olduğunu" savunan Erbakan. gü- \ enoyu sonrasında Başbakan Mesut Yd- maz'ı kutlamamasının gerekçesıni açık- larken "Niye tebrik edeyim, 20 kişiyi ba- şanyla trasfer ettiği için mi" dedi. Erbakan, Yılmaz hükümetinin güveno- yu almasından sonra düzenlediği basın toplantısında REFAHYOL hükümetinin ıstifasından sonra Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'm "antidemokratik yollara saptığını ve azınlığın hükümet olabilmesi için akla hayale gelme>en adımlar attığı- m" söyledi. Demokrası tarihıne bır ayıp olarak geçecek olaylar yaşandığını belir- ten Erbakan. "Sakın ha hiç Idmse "bu hü- kümet güvenoyu aldı. demek ki yapılan- lardemokrasiyeuygunmuş" demeyekalk- masın. Milletveküleri parti değiştirecek- lerdi de neden bugünü beklediler? Bu bir zorlamadır. Bugünkü hükümet bir Çan- kaya hükümetidir %e nasıl Çankaya"dan gekliyse ora>a geri gjdecektir" dedi. TBMM'de hükümetın gerekli çoğunlu- ğa dayanmadığını. CHP'nin daha şimdi- den gensoru verme hazırlığı içine girdiği- nı sa\unan Erbakan. u Bu hükümetin kaç gün >aşa>acağını hep beraber göreceğiz. TBM NI en kısa zamanda demokrasiye uy- gun bir hükümet kuracakür" diye konuş- tu. Birsoru üzerine hükümetin kendi için- de tutarlılığı bulunmadığını kaydeden Er- bakan. "Bu hükümetin bir gensoruluk ca- nı var. O gensorunun de ne gün geleceğini hep beraber göreceğiz*' dedi. Batı Çalış- ma Grubu ile ilgili bir soruya yanıt ver- meyen Erbakan. "Biz bu olaylann içine gjrmek istemiyoruz. Sa>m Akşener'den ve ilgililerden bilgi alabilirsini/" demekle ye- tındı. Erbakan, gü\ enoyu sonrasında Yıl- maz'ı neden kutlamadığının sorulması üzerine de, "Neden tebrik edeyim, 20 ki- şiyi başany la transfer ettiği için mi? Seçi- me girip de başanlı mı oldu? Nesini tebrik edeyim" karşılığını verdı. Meclis 1 ağustosa kadar calısacak Orta/dar, öncelikü yasalar içinpazaflıkta ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Mesut Yılmaz. boşalan grup baş- kanvekillikleri, idare amirlıği ile kâtıp üyelık için seçim yapmak üzere yapılan ANAP grup toplantısında, hükümet orta- ğı Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ile Meclis'in l ağustosa kadar çalıştınlması- nı kararlaştırdıklannı bildirdi. Yılmaz, bu süre içinde ele alınacak öncelikli yasala- nn belırlenmesi için Ecevit'le yeniden bir Demirel, güven oylamasını değerlendirdi 4 Meclis îradesi ortaya çıkü' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Sükyman Demirel. dün gerçekleştirilen güven oylamasında TB- MM'nin iradesinin ortaya çıktığını söy- ledi. REFAHYOUu bunahmın götürdü- ğünü kaydeden Demirel. "Benim göre- \imi bana küsse dikte etmemeliydL Ben burada 5 hükümet tasdik ettim. Hükü- met denen nesnenin ne olduğunu biliyo- rum" dedi. Demirel, Akdeniz Böbrek Hastahk- lan ve Organ Nakli Sosyal Yardımlaş- ma Derneği Başkam Mehmet Sahan ile beraberindeki heyeti kabulünden sonra gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Türki- ye Cumhuriyeti'nin bir anayasa devleti olduğunu vurgulayan Demirel. "18 ha- aran günü, günün başbakanı bana isö- fasını verdi. Onun Başbakanhkla işi ora- da bittl Benim görevim başladı. Benim görevimi bana kimse dikte etmemetiydi. Ben burada 5 hükümet tasdik ettim. Hü- kümet denen nesnenin ne olduğunu bi- Hyonmı*'diye konuştu. Türkiye'nin sükûnete ihtiyacı oldu- ğunu kaydeden Demirel anlamsız, kısır, halkı rahatsız eden tartışmalardan kaç- mak gerektiğini bildirdi. Demokratik kurallann işletildiğini belirten Demirel sözlerini şöyle sürdürdü: "Kimse bana 'Ben hükümeti bırakı- yorum, filanca hükümet olsun' diyegel- mesm. Hükümeti bırakınca ondan son- ra kimin hükümet olacağuu TBMM ta- >in eder. İşte, TBMM'nin iradesi ortaya çıknuşür. Kimse iddia ermesin ki bu ira- de bir baskı ile ortaya çıkmıştır. Anaya- sal olmayan hiçbir şev ofmamıştır. Zaten 'Bu hükümet içeriden, dışandan, Çan- kaya'dan kuruldu' ekştirUeriııe haklıhk veriHrse bugünkü oybmaya gerek kal- araya geleceğini bildirdi. ANAP grubu dün hükümetin güvenoyu almasından sonra toplandı. Yılmaz'ın açış konuşma- sından sonra yapılan kagalı bölümde, grup başkanvekilliklerine Ülkü Güney ile Metin Oney seçildi.Aslan Ali Hatipoğ- lu'nun TBMM idare amirliğine Ali Gü- naydm'ın da TBMM kâtip üyeliğıne öne- nlmesi benimsendi. Yılmaz ise ANAP grubunda seçimler yapılırken Meclis'teki makamında Ece\ it ve TBMM Başkam Mustafa KalemK ile görüştü. Yılmaz-Ecevit görüşmesinin bir bölümünde Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel de bulundu. Görüşme sırasında Yılmaz'ı teb- rik ettiğini söyleyen Kalemli. Meclis ça- lışma takvimi konusunda da görüş alışve- nşi yaptıklannı kaydettı. Ecevit de Yıl- maz ile yaptığı görüşmeden sonra, bazı ivedi sorunlar ve Kıbns'la ilgili gelişme- leri ele aldıklannı bildirdi. 8 yıllık zorun- lu eğitim, özgürlükler gibi bazı konular- da yasal düzenleme yapılması gerektiği- nı belirten Ecevit, bunlan önümüzdeki günlerde Meclis'e sunacaklannı söyledi. Milletvekillerinden 2 hafta süreyle Anakara'yı terketmemelerini isteyen Yıl- maz. boşalan komisyon üyeliklerine de seçimler yapılacağını anımsattı. Yılmaz, 6 eksiği bulunan DTP'nın önümüzdeki günlerde grup kurması durumunda ko- misyonlarda dengenin 12'ye 13 kendi leh- lerine döneceğini söyledi. Yılmaz. Mec- lis'in çalışması sırasında da nüfus sayımı, yetki yasası gibi öncelikle ele alınması ge- reken yasalann hızla Meclis'e getirilerek bu süre içinde Meclis'ten geçirileceğini bildirdi. NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Tuğgeneral Veli Küçük, ga- zetelerin yazdığına göre şu an- da Giresun Bölge Jandarma Komutanı. Velı Küçük hakkın- da, Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat Daire Başkan Yar- dımcısı Hanefi Avcı, yer ve isim belirterek önemli suçlama- larda bulunmuştu. Meclis Su- surluk Komisyonu'na anlatılan olaylar daha sonra ortaya çı- kan bilgi ve belgelerle de kuv- vet kazanmıştı. Küçük'ün, Susurluk'ta orta- ya çıkan çeteyle işbirliğine iliş- kin önemli ıddialar, günlerce kamuoyunda tartışıldı. Bunca iddiadan sonra en azından Kü- çük'ün görevden el çektirilmiş olabileceğini düşünüyorduk. Ancak yeni bilgiler, Jandarma Genel Komutanlığı'nın bu ko- nuda gereken duyarlılığı gös- termedığini ortaya koyuyor. Ergun Aksoy'un Radikal ga- zetesindeki haberine göre, İs- tanbul Devlet Güvenlik Mahke- General Küçük'ün Dokunulmazlığı mı Var? mesi Savcılığı, Hanefi Avcı'nın açıklamalanndan sonra yaptığı araştırmada önemli ipuçlan ele geçiriyor. General Veli Kü- çük'ün ülkücü katliam sanığı Abdullah Çatlı'yla defalarca görüştüğünü saptayan savcı- lık elindeki delilleri değerlendi- rerek, Genelkurmay'açetefez- lekesi gönderiyor. Suç duyuru- su içeren fezlekeye göre, gene- ral Küçük, Abdullah Çatlı'yla cep telefonunda saptanan dört görüşmede bulunuyor. Şubat ayında yapılan bu suç duyurusuna rağmen, Veli Kü- çük hâlâ görevde ve DGM sav- cısı onun ifadesini alabilmiş de- ğil. Veli Küçük hakkındaki iddi- alar çok ağır. Çeşitli kanunsuz olaylara katıldığına ilişkin bilgı- lerden söz ediliyor. Buna rağ- men bugüne kadar acaba ne- den yargı önüne çıkanlmadı? Hâlâ üst düzey bir sorumlu gö- revi nasıl yerine getirebiliyor? Sıradan bir vatandaş hakkında bunun yüzde biri kadar bir id- dia olsa çoktan tutuklanır ve mahkûm edilirdi. Tuğgeneral Küçük'ü doku- nulmaz kılan nedir? Onunla iş- biriiği yapan başka birileri mi? Onu kim, neden koruyor? Tür- kiye'nin hep hukuk devleti ol- masından söz ediyoruz. Hukuk devleti olmanın birinci şartı ka- nunönündeeşitlik. "Birkimse- nin general olması eğer ona dokunulmazlık sağlıyorsa, bu- rası nasıl bir hukuk devleti" di- yenler haklı sayılmazlar mı? • • • Sıradan yurttaşı yargılarken son derece hızlı ve karartı olan yargı sistemi, iş bazı mevkilere sıçrayınca neden gevşeyiveri- yor? Manisalı lise öğrencilerinin ve TBMM'de harçlan protesto amacıyla pankart açan üniver- site öğrencilerinin önümüzde- ki günlerde Yargıtay'da duruş- malan yapılacak. Veli Küçük'ü, Sedat Bucak'ı, Mehmet Ağar'ı, onlarla karşılaştınyo- rum. O çocuklar, sadece du- varlara yazı yazdılar ya da pan- kart açtılar. General Veli Küçük, elinde si- lah olan binlerce askere ku- manda ediyor. Şu anda aylar- dır hapiste yatan çocuklar ise demokratik bir ülkede masum sayılacak eylemler nedeniyle 20 yıla varan cezalara çarptınl- dılar. Bu dengesizlik kamu vic- danını yaralamaz mı? Insanla- nn, devlete ve yargıya olan inançlarını sarsmaz mı? Genelkurmay Başkam İs- mail Hakkı Karadayı'ya ve Jandarma Genel Komutanı Te- oman Koman'a buradan ses- leniyorum: Tuğgeneral Veli Kü- çük'le ilgili ne gibi bir yasal iş- lem yaptınız ve sonuçlan neler oldu? Bunu hızla ve bekletme- den kamuoyuna açıklayınız. Veli Küçük hâlâ üst düzeyde bir komutan olmaya nasıl devam ediyor? Türkiye'de son günlerde ya- pılan darbe ve demokrasi tar- tışmalan, bu manzara karşısın- da tamamen yapay kalıyor. Bir yanda birçok kanunsuz eylem- lerle suçlananlar önemli ma- kamlan işgal ediyoriar. Sonra birileri de kalkıp, Türkiye'de bir darbe yoluyla demokrasinin or- tadan kaldırılacağından söz ediyor. Insana "hangi demok- rasi" diye sormazlar mı? Bütün bu konularda öncelik- li görev yargının. Genelkurmay da Veli Küçük'ün mahkeme önüne çıkarılması için daha fazla bekletmeden görevini ye- rine getirmeli. Bekliyoruz. MİKRO DINÇ TAYAJNÇ Ah, vah Kadınlar ; Dağ başındayapayalnızyaşayan kadının kapı- sı soğuk bır kış gecesinde çalınıyor. Kapıda "Tan- n konuğuyum " diyen kemiksi zayıflıkta bir adam. Kadın, adamı buyur ediyor, yedirip içirip yatınyor. Ertesi sabah uğurlarken dayanamayıp soruyor, "Sen kimsin?" - "Azrail" oluyoradamın yanıtı. ' < Kadın korkmuş ama hem kurnaz, hem fırsatçı. "Bak" diyor, "kim olduğunu bile sormadan ko- nukladım seni. Bana bir iyilik borçlusun. Canımı almadan önce bana haber vereceksin ki, tatlı ca-* nımdan olmaya hazırianabileyim". * "Olur" diyorAzrail ve gözden kaybolup gidiyor." Aradan yıllar yıllar geçiyor ve günün birinde ka- dının kapısı gene çalınıyor. Açıyor kı ne görsün, Azrail bu kez elinde orağıyla dikilmiyor mu kapı- da! "Hani bana söz vermiştin? Hani canımı alma- ya gelmeden haber verecektin?" diye çıkışıyor dehşet içinde. Azrail, "Yooo, ben sözümde durdum" diyor, "unuttun mu bundan şunca yıl önce merdiven- den düşüp kolunu kırdığını. O ilk haberdi. Şun- ca yıl önce de mantardan zehirlenmemiş miydin? O da son haberdi. Benden bu kadar, hadi yürü bakalım!" Dedik ya kadın kurnazın zillisi. Önce başlıyor ağlayıp kendinı acındırmaya. Yemıyor Azrail. Bu kez, "Çocuğa da kıyacak değil ya" düşüncesiy- legirişiyor çocuk taklidi yapıp "agucukgugucuk, bücücük"\ere. Şöyle bir duruyor Azrail ve orağı- nı sallayarak, "Hadı attaaaaa" diyor! • • • Madam X, tüm yaşamını tapınmakla geçiriyor. Ne kızlığına dokundurtuyor, ne dünya zevklerini tadıyor, ne de önüne serilen nimetlerden yararla-- nıyor. Varsa yoksa Cennet'i düşlüyor ve sonun- da günü dolup ölüyor. Arasat'a vanyor ki ne görsün; Cennet'in kapı- sına doğru biz diyelim on binlerce, siz deyin yüz binlerce atlı asker. Vanp kapıcı meleğe, "Benim sıram ne zaman gelir" diye soruyor ve "Hanım bak aşağıda kor- kunç bir savaş var. Bu gördüğün atlılar da sava- şırken şehit düşmüş askerler. Onların ardı ne za- man kesilirse, senin sıran da ancak o zaman ge- lir" yanıtını alıyor. Madam X onca yıllık çilesine yenilerinin ekle- neceğine hayıflanırken, omuz başında ak bir ata binmişbirsubaysesleniyor, "Hanım, Cennet'ebir an önce kavuşmak istiyorsan atla terkime". Subay eyerde, Madam X terkisinde varıyorlar kapıcı meleğin önüne. Melek birsubaya, bir ma- dama bakıp soruyor, "Hadi sen şehitsin. Onu an- ladık da, terkindeki kadın kim?" Subay bir meleğe, bir Madam X'e, birdeardın- ca sıralanmış onca şehide bakıp yanıtlıyor: "Ala- yın orospusu!" Ve; yaşamı boyunca düşlediği Cennet'e ancak böyle kavuşuyor (!) Madam X... • • • Adamın birinin bir karısı var ki yeryüzüne inmiş melek! Yorgan altında bile günah işlemeyen cin- sinden. Adamın işleri, uzu'n yolculuklar gerektir- dikçe kansı, "Sen git canım, beni hiç merak et- me" diye güven veriyor; her yolculuğun dönüşün- de de daha bir güzelleşmiş karşılıyor kocacığını., Adamın yokluğunda mı? Ala ala heyü! Sonunda ölüveriyor yeryüzü meleği (!). Adam. da onun ardından çok yaşamıyor ve Cennet'i, boyluyor. Günler ve geceler boyunca melek ka- rıcığını arıyor ama sanki Cennet yarılmış da ka- dın içine düşmüş! Neden sonra, içinde bir kurt, tutuyor Cehen- nem'in yolunu. Lavlardan kızgın katranlara orda da günlerce arıyor, ama bu kez de sanki Cehennem yanlmış! Derken bir zebani yaklaşıyor adamın yanına ve kızgınlıkla soruyor, "Sen Cennetliksin, burada işi ne?" Adam karısını aradığını anlatıyor, bir de saçın- dan tımağına tanımlıyor zebaniye. Zebani basıyorkahkahayı, "Haaa, omu"diyor, "boşuna yerlerde arama. O yeryüzünde öylesi- ne kurnazca işlemiş ki günahlannı, ömek olsun diye Cehennem'e vantilatöryaptık!" • • • Kim bilir şu yaz sıcağında ne biçim soğuk ter- ler döküyordur feminist bacılanmız! Kolay mı; sen yarım yüzyılı aşkın süredir seç- me ve seçilme hakkına sahip olacaksın, bu hak- lara dayanarak kadın hareketini örgütleyeceksin," örgütlenmiş kadınların her maço erkek egemen-" liğine başkaldırmasını sağlayacaksın, başkaldır-j mış kadınların erkeklerin yerlerini aldıklannı göV receksin... Sonra da kadın haklarının çoğu Batı ülkesinden bile ileri olduğu Türkiye'de ve de şu- nun şurasında on beş yirmi yıl içinde üç beş ken- dini bilmez çıkıp tüm emeklerinin ocağına incır di- '• kecek. Hem de nasıl dikmek! Senin yüz şu kadar yıldır emek verip ter ve de kanını döktüğün kadın haklarını bir çırpıda bin dört yüz yıl geri götüreceklenni sanan kara yobaz- lara pişekârlık yaparak... •/ • • • Feminist bacılarımızın bir an önce ter dökme-^ yi bırakıp bu "aykın"\anr\ hainliklerini temizleme-' ye ve yenilerin oluşmasını önlemeye girişmeleri gerek! Yoksa, Kurtuluş Savaşı boyunca bir yandan bebesini emzirirken, bir yandan da cephedeki erine aşından mermisine, sargısından silahına her şeyi taşıyan Aydınlanma Devrimi analarının iki el-.' leri yakalarından düşmeyecektir! Ana fikir: Bütün kadınlar, sızi saygınlığınızdan- edecek kadınlara karşı uyanın! Ana fikrin ana fikri: Çoğu kez doğum ve ölüm aynı yöntemle önlenir; zamanında çekilerek!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle