Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 3 TEMMUZ 1997 PA2AR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
i'Uluslararası Sanat Olimpiyatlan'nın İstanbul'da düzenlenmesi için ivedi karar gerekiyor
lOBmpiyatlar içîn telılike <Küttür Servisi -1999 yılında gerçek-
• leştirilecekolan "UluslararasıSanatOfim-
j phatlan"mn İstanbul'da düzenlenmesi
- konusunda 'Sanat Olimpryatlan Konse-
> yi'nin mart ayında aldığı karara Kültür Ba-
' kanlığı'nınbiryanıt vermemesı nedeniy-
le olimpiyatlann ülkemizde gerçekleş-
mesi tehlikeye girdi. Mart ayından bu ya-
na dört aydan fazla bir süre geçmesine kar-
şın, Türk hükümetınin somut bir adım
atmaması üzerine, Konsey Başkanı Ver-
rier, başka ülkelerle temasa geçtiğıni. Is-
viçre'nin olımpiyatlara ev sahipliği yap-
mak içın başvuruda bulunduğunu Türki-
ye Komıtesı üyelerine bildirerek, tem-
muz ayı sonuna dek Türkiye'nin karan-
nı bekleyebileceklerim söylüyor.
Ülkemizin ve kültürümüzün dünyaya
tanıtılmasmdaçok önemli bir imkân sağ-
layacak olan bu organızasyonun gelece-
ği. Kültür Bakanı İstemihanTalay'ın ala-
cağı ivedi bir karara bağlı.
1995 yıhnda UNESCO'da düzenlenen
bir törenle kuruluş statüsü üye ülkelerin
imzasına açılan Konsey'e kurucu olarak
katılan ülkeler arasında Türkiye de yer al-
mıştı.
1996 yılında Türkiye'nin ev sahipliği
yapması için başvuruda bulunmak iste-
yen Sanat Olimpiyatlan Türkiye Komi-
tesi üyeleri (Emin Mahir Balcıoğlu. Ha-
san Bülent Kahraman. Proî. Hüsamettin
Koçan, Tamer Levent, Geyvan McMil-
len. Prof. Ersin Onav ve Vecdi Savar) ko-
C/luslararası Sanat
Olimpiyatlan'nın istanbul'da
düzenlenmesi, eski Kültür
Bakanı Ismail Kahraman'ın
onay vermemesi üzerine
tehlikeye girmişti. Türk
hükümetınin somut bir adım
atmaması üzerine, Konsey
Başkanı Verrier, Isviçre'nin
olimpiyatlara ev sahipliği
yapmak için başvuruda
bulunduğunu bildirdi. Şimdi,
organızasyonun geleceği yeni
bakanın ivedi karanna bağlı.
nuyu olimpiyatlar için hazır bir altyapı
oluşmasını sağlayan HAB1TAT Fl'nin yö-
neticisi Yiğit Gülöksüz'e önermışler, o
da konuyu Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel'e iletmiştı.
Konu, Cumhurbaşkanı tarafından Baş-
bakanlığa iletilmiş, Başbakanlık da, Sa-
nat Olimpiyatlan 'na aday olunması ve
olimpiyatlann Kültür Bakanlığı Koordi-
natörlüğü'nde düzenlenmesi için Bakan-
iığa bir yazı yazmıştı. Bunun üzerine,
Kültür Bakanlığı'nca bir prensip onayı
alınmıştı.
80 ülkede temsilciliği bulunan Kon-
sev'in Yürütme Kurulu, 1 Mart 1997 ta-
Türkiye Komitesi Yürütme Kurulu üyeleri Tamer Levent, Vecdi Savar ve
Hüsamettin Koçan nisan ayinda olimpiyatlar konusunda bügi vermişlerdi.
nhinde yaptığı toplantıda. olımpiyatlara
aday olan ülkeler arasında bir değerlen-
dırme yaparak, önceliği Jstanbul'a ver-
meyi kararlaştırmış \e bu karannı Paris
Büyükelçımız TanşuğBledaaracılığı ile
Türk Dışişleri'ne iletmişti. Pans Kültür
Müşa\ iri Vecdi Sayar'ın da üyesi olduğu
Konse> Yürütme Kurulu'nun bu karan
üzerine, Sanat Olimpiyatlan Türkiye Ko-
mitesi üyeleri nisan avında Cumhurbaş-
kanı Demirel'i ziyaret ederek bilgı ver-
mışlerdi.
DemirePden destek
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel.
Başbakan Erbakan'a vazdığı bir yazıda
"Sanat Olimpiyatlan'nın İstanbul'da ger-
çekleştirilmesL, ülkemizin engin tarihinin
ve kültürünün tüm dünyaya tanıühnası açı-
sından çok önemli bir fırsat teşkil edecek-
tir"dedıkten sonra. '•Uluslararası Sanat
Olimpiyatlan'nın İstanbul'da gerçekleş-
tirilmesinin lemini istikâmetinde gösteri-
len çabalara nıaddi \c manevi her riirlü
desteğüıverilmesi"ni ıstemış, Başbakan-
lık da dosyayı gereğinın yapılması için
Kültür Bakanlığı'na iletmişti. Kültür Ba-
kanı İsmail Kahraman ise. bu konuda bir
işlem yapmamış, Konsey Başkanı Vlarc
Verrier'nin Türkiye'ye davet edilmesi
konusunda Paris Kültür Müşaviri 'nin baş-
vurusunu yanıtsız bırakmıştı.
Ulusal Olimpiyatlar 1998'de
Uluslararası Sanat Olimpiyatlan Tür-
kiye Komitesi Yürütme Kurulu üyeleri
Hüsamettin Koçan, Tamer Levent ve
Vecdi Sayar, nisan ayında düzenledikle-
ri basın toplantısında Kültür Bakanlığı ile
Konsey arasında bir protokol imzalan-
masını beklediklerinı. bunun ardından
çalışmalann başlatılacağını ve ilk aşa-
mada düzenleme kurulu ve seçici kurul-
lann oluşturulacağını, 1998 yılında 'Ulu-
sal Sanat Olimpiyatlan'nın düzenlene-
ceğini açıklamışlardı. Ulusal Sanat Olim-
piyatlan 8 ayn disiplin ve 18 kategoride
gerçekleştirilecek. Herdaldaki yanşma-
lar Türkiye'nin farklı kentlerinde düzen-
lenecek. Sanat Olimpiyatlan'nın yapıla-
cağı disiplin ve kategonler şunlar:
1) Müzik: a)Yorum. b)Beste 2) Dans:
a)Koreografı, b)Topluluk 3) Tiyatro: a)
Tiyatro topluluğu, b)Tek kişilik gösteri,
c)Mim 4) Edebıyat: a)Şiir, b)Düzyazı 5)
Plastik Sanatlar: a)Resim, b)Heykel, c)Fo-
tofraf 6) Mimarlık: a)Mımarlar, bjSerbest
katılımcılar 7) Sinema: a)Uzun metrajlı
fılm, b)Kısa metrajlı film, c)Video 8) Di-
siplinlerarası Sanat (birden fazla sanat
dalını içeren ürünler). Ulusal Sanat Olim-
piyatlan'nda seçilecek yapıtlar ve sanat-
çılar 1999 yılındaki Uluslararası Sanat
Olimpiyatlan 'nda ülkemızı temsıl edecek.
'Fleurine Plus Five' grubufestivale çağdaş Hollanda cazını taşıdı
'Cazıngeleceği gençlerde'
Fleurine Yerloop, Q Caz Kulüp'te bir konser verdi.
GÜL ERÇETtN
4. Uluslararası lstanbul Caz
Festivali bu yıl çağdaş Hol-
landa cazının katılımtyla da-
ha da zenginleşti. Geçen yıl
katıldıği North Sea Caz Fes-
tivali ile caz çevrelennin dik-
katini çeken Fleurine Verlo-
op. perşembe akşamı 'Fleuri-
ne Plus Five' adlı grubuyla Q
Caz Kulübü'nde verdiği kon-
serde Istanbullulara Hollan-
da ezgilerinı taşıdı. Ameri-
ka'dakı tumeleri ve çalışma-
lanyla caz bilgisini zenginleş-
tiren sanatçıyla konseri önce-
sinde görüştük:
- Hollanda cazı hakkında
bilgi verir misiniz?
Fleurine - Oldukça dina-
mik bir caz. Uluslararası ün
kazanmış sanatçılanmız da
var. Ancak son dönemlerde
özellikle Amerikalılar Hol-
landa cazına büyük ilgi gös-
termeye başladılar. Örneğın
grubumuzun gitaristi Jesse
Van Ruller vVashington'da
düzenlenen ve dünya çapın-
da ünlü pek çok sanatçının
katıldığı bir yanşmada birin-
cilik kazandı. Hollanda ca-
• "Cazı büyükannelerimizden ve
büyükbabalanmızdan kalma bir müzik olarak
görürsek hiçbir yere varamayız elbette. Bu
konuda da en önemli sorumluluk biz sanatçılara
düşüyor. Kendi kuşağımıza bizden önceki
kuşağın dinlediği müzikten farklı bir şeyler sunmak zorundayız."
zınm uluslararası çerçe\ede- te'de çalıştımz. Pek çok kon- dı. Buna karşın grubun için-
serin ardından şimdi de Is- de de büyük bir uyum sergi-
lemeyi başanyor Amerika'da
ödül kazanan gitaristimız Jes-
se Van Ruller benım gibi Hol-
landalı. 23 yaşmdaki saksa-
fon sanatçımız Mynon Wsi-
den New York'tan katıldı gru-
ba ve hâlâ New York'ta yaşı-
vor. Bas sanatçtmız Joh»n
Plomp ve davul sanatçımız
JoostKesselaarda Hollanda-
lı. Benim de bir ayağım Ams-
terdam'da bir ayağım Nevv
York'ta. Atlantik'in ikı yaka-
sına da >etişmeye çalışıyo-
ruz.
-Can seçme nedeniniz ney-
di?
Fkurine-Cazın içinde bü-
yüdüm dıyebilirim. Annem ve
babam tam anlamıyla caz tut-
kunlanydı. NatKingColeve
EUa Fitzgerald'ın albümle-
riyle uyuturlardı beni. Cazla
ki yen açısından önemli bir
gösterge sanınm bu.
- Amerika'daki deneyimle-
rinizin mü/iğini/c ne gibi et-
kiterioldu?
Fleurine-Caz Amerika'da
doğmuş bir müzik türü. Bu
muziğın en önemli ustalan
bu ülkeden yetiştı hep Bu
nedenle cazın en iyi bu ülke-
de öğrenileceğinı savunuyo-
rum. Ancak zamanla dünya-
nın farklı köşelerı de cazın
geniş potası içinde yerlerinı
almaya başladılar. Hollanda
cazı da bu bütün içinde olduk-
ça önemli bir yer almış du-
rumda. Ancak yine de bu bü-
tünün kaynağının çok ıv i ta-
nınması gerekiyor.
- Amerika'da iki başanlı
turne gerçekJeştirdiniz. Ayn-
ca Nevv Vbrk'un ünlü caz ku-
lüplerinden olan Vlllage Ga-
tanbul Caz Festivaii'ndesiniz.
Kendini/j Hollanda cazının
temsilcisi olarak görihor mu-
sunuz?
Fleurine-Tam olarak Hol-
landa cazının temsilcisi ola-
rak göremıyorum kendımı.
Aslında en büyük dileğim bir
gün cazın temsilcisi olabil-
mek. Her ne kadar farklı ül-
kelerden farklı unsurlar kat-
sak da caz özünde yine caz-
dırçünkü.
- 'Fleurine Plus Five' adı\-
la anılan grubunuzu tanıtır
mısınız?
Fleurine-Uluslararası bir
nıteliğe sahıbiz. Avrupa \e
Amenka kökenli sanatçılar-
dan oluşuyoruz. Alman asıl-
lı piyanıstımız Stcfen Schmidt
geçen yü Avrupa'nın en iyı
solo sanatçısı ödülünü kazan-
Son filmi 'Güneş' Fransa'da gösterilen Sophia Loren her zaman en iyiyi hedefliyor
6
Gerçek Sophia Loren annemdir'KültürServisi- Sinema yaşarru-
na 16 yaşında küçük bir figüran
rolüyle başlayan ve bugün sinema-
nın'"Primadonna''sı olarak anı-
lan Italyan tannça Sophia Loren.
sinemada yıllarca "olgun ve ide-
al kadın"ı canlandırdı. Napoli'nin
loş kenar mahallelerinden çıkıp
bugünlere gelen sanatçı, en bü-
yük desteği annesinden gördüğü-
nü ifade ediyor ve şu sözleri söy-
lüyor: "Size bir sır vereyira, ger-
çek Sophia Loren annemdir".
Can Grant, Frank Sinatra,
MarceDo Mastroianni.John\Va>-
ne, Marion Brando gıbı efsanevı
oyuncularla unutulmaz filmlerçe-
virmiş olan Sophia Loren, 1%1 yı-
lında "La Ciociara" adlı filmle
Oscaraldı. Adını ilk kez 1954 yı-
lında. Vittorio de Ska'run "Na-
poli Alünı" adlı filmiy le duyurdu
ve birçok önemli filmlerde rol al-
dı.
Son filmi Roger Hannin'in
a
Güneş"in (Soleil) Fransa'da gös-
tenmde olması nedeniyle 'Snı-
dio'nun kendisiyle yaptığı söyle-
şide, ünlü yıldız kariyeri ve özel
yaşamıyla ilgili sorulan yanıtla-
dı:
"Soleil" fılmindeki karakteri
canlandırmak size zor geldi mi?
SOPHİA LOREN- Roger Han-
ninannesini canlandırabilecegim
kanaatindeydı. Ona fizik olarak
çok benzememekle birlikte, onun-
la aynı tepkileri verebilir ve onda-
ki heyecanı ve saldırgan tarafı yan-
sıtabilırdim. Bir anneyi canlan-
dırmak altından kalkjlması gere-
ken en zor rollerden biri. çünkü ay-
nı anda pek çok duyguyu bir ara-
da verebilmek gerekiyor.
- Canlandırdıgınız karakterin
yenilgi.ve pabuç bırakmamak yö-
nünden sizinle son derece bağdaş-
nğı seziliyor—
Trajık anlarda bir kadın daima
savaşmayı dener. Yüzme bilmese
nemli olan hayatta
başanlı olmak değil, kendi
hayatını en iyi şekilde
yaşamak. Eğer bir şeye
inanırsam. onu basit
yollarla elde etmeyi
denerim. başaramazsam
vazgeçerim. Insanlar
üzerinde yarattığım imaj
gerçekten de çok sert, ama
ben bunun aksine çok
hassas, duyarlı ve bir o
kadar da hoşgörülüyüm.
Annem daima tüm
şefkatiyle yanımda oldu.
Bana başkalarına kuşkuyla
yaklaşmayı ve onlann
söylediklerinde her zaman
da gerçek payı
bulunmadığını o öğretti.
16 yaşında sinemaya
başladığımda onun ne
demek istedığini çok daha
iyi anladım. Yağmur
yağıyor olsa da benim için
daima bir güneş vardı.
Bana küçük bir
figüran rolü verildi ve
annemle her şey tam bir
zevke dönüştü.
de suya atlar ve sonuçta kurtulmak
için yüzer. Burada. ailesine karşı
duyduğu derin sevgi onu kurtara-
caktır.
-"Soteil" fihninin kahramanla-
n gibi siz de fakir bir çocukluk ge-
çirdiniz«.
Evet. Savaş yıllannda ben yedi
yaşındaydım ve çok şey yaşadım,
Almanlar, sıkıntılar, bombalar...
Küçücük yaşıma rağmen, yiye-
cek bir şeyin olmadığı zamanlan
hiç unutmadım. Bu bende iyileş-
mesi mümkün olmayan ve sürek-
li kanayan bıryara gibi...Tüm bun-
lar beni büyüttü mü bilemiyorum
çünkü hiçbirzaman küçük birkız
olamadım. Zaten bugün de olmam
gerekenden daha az yetişkinim.
- Sinema ne zaman yaşamınıza
girdi?
Çocukken. Rita Ha>"worth'un
filmlerine gidıyor. Bette Da\is"e
ise bayılıyordum. Bir gün tüm bu
ekranda gördüklerimin yerine ge-
çebilmeyi hayal edip duruyordum.
bu bana çok erişilmez gibi gelıyor-
du.
-Kaderinizin döndüğünü neza-
man fark ettiniz?
Bu fark edilmez. insanlar siz-
den söz etmeye başladıklannda
hissedilır. Yaşamımındeğiştiğini.
insanlann bakışlanndan farket-
tim.
- Asla ortalama bir yerierde ola-
mayacağınızı \e eğer oyuncuysa-
nız, bunun en iyisini yapmanız ge-
rektiğini söylemişsiniz...
Bu doğru değil çünkü ortala-
ma bir yerierde de olsanız daima
en iyiye ulaşmayı hedeflersiniz.Bu
işin en güzel yanı da zaten bura-
da. Yönetmen'motor' dediği an-
da orada sadece siz kendiniz var-
sınızdır. Mademki duygulanmızı
katarak oynuyoruz, o zaman kö-
tü olamayız.
- Canncs'da ödül alamamaktan
ötürii üzgün müsünüz?
Evet biraz, ama bu o kadar da
önemli değil...
- Fihnografinize baknğmuzda ne
Fellini, ne Visconti. ne de Antoni-
oni ile film çekmediğûüz gö/ümü-
ze çarpıyor.
Evet, Antonioni ile hiç karşılaş-
madım. Visconti ileçalışmamge-
rekirdi amaolmadı. Fellini'yege-
lince, onun aradığı nitelikte bir
kadın değilim. Güçlü ve ayaklan
yere sağlam basan bir kadınım.
-CarloPonti'ninuzun.Mİlarya-
nınızda olması sizin için önem ta-
şıvor muydu?
Ona 1952'derastladımveoza-
manlar hayatım boyunca yanım-
da olup olamayacağını kestiremi-
yordum. Bu çok özel birkarşılaş-
maydı, ben yirmi yaşmdaydım ve
Carlo ile bırarada muhteşem şey-
ler yaptık Benim kariyerimin baş-
langıç noktası oldu. Sizi seven ve
size güvenen birinin yanmızda ol-
ması çok önemli. Ben tüm bu gü-
zellikleri yaşadım ve bu aşkı her
zaman koruyacağım.
-Çocuklannızın doğmasiyla bir-
liktesinema yaşamınız birazyavaş-
ladı.-
Evet. bir seçim yapmak gereki-
yor. Çocuklarişinizin daima önü-
ne geçerler. Sonra önceki düşü,
bıraktığınız yerden tekrar yaşa-
mak istersıniz.
- Anneniz bu günkü Sophia Lo-
ren'i görseydi sizce ne hissederdi?
Çok gururlanır ve gerçekten de
çok mutlu olurdu.
büyüdükten sonra başka bir
müziğı tercih etmem müm-
kün değildı.
- Peki cazın geleceği üzeri-
ne neler söj leyeceksiniz?
Fleurine - Cazın geleceği
genç sanatçılara ve genç iz-
leyicilere bağlı aslında. Bu
müziği büyükannelerimiz-
den ve büyükbabalanmızdan
kalma bir müzik olarak gö-
rürsek hiçbir yere varamayız
elbette. Bu konuda da en
önemli sorumluluk biz sanat-
çılara düşüyor. Kendi kuşa-
ğımıza bizden önceki kuşa-
ğın dinlediği müzikten fark-
lı bir şeylersunmak zorunda-
yız. Aksi takdirde neden Fle-
urine'in kasetlerinı, albüm-
lerini alsınlar ki? Bu neden-
le caza bir şeyler katmak ve
bu müziğı 20-30 yaşlannda-
ki insanlara sevdirmek için
çalışmak zorunda hissediyo-
rum kendimi. Beste yapıyo-
rum ve günümüz gençliğinin
daha çok benimseyeceği söz-
ler yazıyorum.
- tstanbul Caz Fesbvali'ne
çağnldığınızda neler hisset-
üniz ve fesuvaü değerlendirir
misiniz?
Fleurine - Burada gördü-
ğüm ılgıden oldukça hoşnu-
tum. Türkiye"deki müzik ya-
şamı konusundaki bilgim ol-
dukça sınırlıydı. Festival bek-
lediğimden de zengin birprog-
rama sahip. Benim için en gü-
zel sürpriz ise Roy Hargro-
ve'un da festivale katıldığını
öğrenmek oldu. Yaklaşık bir
yıl önce Kübakonserinde ken-
disiyle sahne paylaşmıştım.
Caz ve Latin müziği
-Gelecekk ilgili planlannız
neler?
Fleurine-Öncelikle Istan-
bul' u bir kez daha ziv aret et-
mek istiyonım. Çünkü bu se-
fer kısa kaldım. Biraz daha
uzun bir ziyaretle müziğı ve
kültürü tanımak istiyorum.
Bunun dışında en büyük is-
teğim dünyanın çok farklı kö-
şelerinde festivallere katıl-
mak. Japonya'ya düzenleye-
ceğim turnenin ardından Bre-
zilya müziğine olan ilgimi
derinleştirmek amacıyla bir
Güney Amenka turnesine
başlayacağım.
- Brezilya müziğine ilginiz
nasıl başladı?
Fleurine - Benim müzik
konusunda iki büyük aşkım
vardı. Biri caz öteki Latin kö-
kenli müzikti. Çok öncelerden
Latin Amerikalı müzisyen-
lerle çalışmaya başlamıştım.
Doğduğum kent olan Amster-
dam'da bu bölgeden gelen
pek çok sanatçı vardı. Bu ne-
denle onlarla iletışime gir-
mem kolay oldu. Sonuçta La-
tin müziği benim dığer yan-
mı oluşturdu.
- Peki buikiyannızı müzik-
te birleştirme yollannı deni-
yor musunuz?
Fteurine- Bu konuda çalış-
malanm var. lspanyolca ve
Portekizce bılmemın yanı sı-
ra bu konudaki en büyük yar-
dımcım cazın sınır tanıma-
yan bir müzik olması. Cazın
içine Latin unsurları da kat-
sanız caz hâlâ cazdır. Kanşık
birçorbaya benzetiyorum bien
cazı. Çok farklı malzemeler
de kullansanız tadını bozmu-
yor sadece zenginleştirmiş
oluyorsunuz çorbayı.
A R ?
Bugs Bunny'nin
pulları çıktı
• Julia
Robertsın
ABD'de bu yaz
P. J. Hogan'ın
yönettiği "Le
Mariage de Mon
Meilleur Ami"
ve Richard
Donner'ın
yönettiği
"Complots" adlı iki yeni
filmi gösterime girecek.
• Noel Callagher
Oasis grubunun
elemanı, yaptıklan
kasetin tanndan daha
büyük olduğunu söyledi.
Gallagher, iki açıkhava
konserini ima ederek
•'Pazargünleri bile
hiçbir kilise bu kadar
kalabalık olmaz. Tann
Knebworth'de hiç müzik
yaptı mı?" sözleriyle
kiliselerden tepki aldı.
• Jim Carrey nin
olay filmi
"Yalancı
Yalancı"nm
toplam 200
milyon dolarlık
gişe rekonı
kırdığı ve bu
toplamın 160
milyon dolannın
Amenka kıtasına ait
olduğu bildirildi.
• Aki Kaurismaki
kardeşi Mika'nın
'Shooting Los Angeles
VVithout a Map' adlı
filmi hakkmda
konuşurken "Eğer
kalbinizi. stilinizi ve
dürüstlüğünüzü
korumak istiyorsanız
sakın Hollywood'a
gitmeyin" dedi.
• Zdenek Borovec
ve Karel Svoboda ünlü
Çek müzikali
'Dracula'nın yaratıcılan
yeni bir müzikal için
tekrar bir araya geliyor.
Müzikalin konusu
Monte Cristo Kontu.
• James Joyce
eseri "Ulysess"i
vazmadan önce vırmi
kez bir kasete
kayıt ettiği ve bu
kasetin 60'larda
ikinci el kaset
satan bir
dükkânda
satıldığı
anlaşıldı.
• Eric Serra,
Luc Besson'un
bütün filmlerinin
müziklerinin orijinal
bantlannı bir araya
topladı.
"Beşinci Element" ıçın
de funk, sentetik müzik
ve operadan oluşan
müzikal bir çeşitleme
gerçekleştirdi.
• Marilyn Monroe
ve James Dcan'ın
ardından Amerika'da
şimdi de sevimli
tavşan Bugs Bunny'nin
pullan çıktı. Yetkililer
sıranın ağustos ayında
Humphrey
Bogart'a
geleceğini
bildiri>orlar.
• Maxwell
DavİeS yeni
senfonisini
Antarktika'da
yazacak.
Araştırma görevlilerı bir
ay boyunca
Antarktika'da kalacak
olan Davies'e sessiz ve
uygun biryerbulma
çabası içinde. "Sinfonia
Antarktica'nın
prömiyeri 2001 vılında
Londra'da
gerçeklcstırılecck.
• Edinburg
Festivali 50. vıhnı
yine bir müzik festivali
olan Flux ile kutlayacak.
12-31 ağustos tarihleri
arasında
gerçekleştirilecek olan
ve dünyanın en büyük
sanat festıvallennden
biri olarak nitelendirilen
festivalde klasik
müzikten pop ve caza
kadar birçok besteci ve
, grup yer alacak.
Karlovy Festivali'nde
Orta ve Doğu Avrupa
filmleri ağırlıkta
Kültür Servisi - Milos
Forman geçen mayıs ayın-
da Cannes Film Festiva-
li'ne katılan sinemacılara
"Dünvanın en büyük ha-
yalet kenti olan Kariovy
Var> 'e de gelin" çağnsın-
da bulunmuştu. Çek Cum-
huriyeti'nde bir kent olan
Karlovy Vary geçen yıl ıl-
ki düzenlenen ve ıkıncisi
bu hafta başında başlayan
film festivaliyle canlı bir
merkez haline gelme yo-
lunda olumlu adımlar atı-
yor.
Paris'teki Uluslararası
Film Yapımcılan Federas-
yonu'nun yeni aldığı bir
kararla A Listesi Film Fes-
tıvalleri arasına yükselen
Karlovy Film Festivali de
artık yeniden Venedik,
Berlin ve Cannes Film fes-
tivalleriyle birlikte anıla-
cak. Karlovy. listedeki ön-
celikli yerini artık düzen-
lenmeyen Prag Film Fes-
tivali'ne kaptırmıştı.
Goethe, Beethoven gibi
ünlülenn, Rus soylulan-
nın sık sık ziyaret ettikle-
ri Karlovy Vary, kaplıca-
lan ve dinlendirici atmos-
feriyle hâlâ ünlülerin ilgi
kaynağı olma özelliğini
koruyor. Almanya sını-
nnda olan kent artık Av-
rupa film çevrelerinin uğ-
rak yeri haline gelecek.
Geçen yıl Gregory Peck,
Alan Alda ve Julia Or-
mond gibi sanatçılann ve
medya mensuplannın ka-
tılımıyla canlı bir festiva-
le tanık olmuştu kent. Iz-
leyiciler elbette daha tec-
rübeli ve dolu bir festival
bekliyor bu yıl. Program
yöneticisi Eva Zaoralova
"Geçen yıl oldukça başa-
nlı biryıldı. Ancak her ge-
çen yıl daha çok beklenti
vesorumhılukgetiriyorbe-
raberinde. Festival bu bek-
lenulerdoğruItusunda çok
daha nitelikli bir boyuta
taşınacak" diyor.
Zaoralova Cannes ya da
Berlin gibi festivallere ra-
kip olup olmayacaklan yö-
nündeki sorulara ise ol-
dukça mütevazı yanıtlar
veriyor: "Sözünü ettiğiniz
festivaUer uzun > ıllar süren
zoriu günlerin ardından
artık bugün gelenek hali-
ne geldiler. Gelecek için en
Festivalde "Fargo' gösterildL
büyük beklentimbgerçek-
ten bu festhallerie a> nı ko-
numavükselmek."
Zaoralava festivalin içe-
rikbakımından Avrupa'da-
ki festivallerden farklı bir
çizgi izleyeceğıni belırti-
yor. Yüksek bütçelı film-
lere de yer venlmesıne kar-
şın ağırlık Orta ve Doğu
Avmpa ülkelennin filmle-
nnde olacak. Festival yö-
neticileri bu eğilimlerin
geçen yıl festivalin en iyi
film ödülünü Rus yönet-
men Sergei Bordrov'un
"KafkasMahkûımTadh
filmine vererek göstermış-
lerdi.
Bu yıl festivalde Milos
Forman'a en iyı yabancı
fılmdalındaOscarve Al-
tın Küre kazanan 'Koh/a'
adlı filmin yönetmenı Jan
Sverakeşlik ediyor. Festi-
valin A listesine vüksel-
meden önceki yıllan da
değerlendirilirse 32'ncisi
düzenleniyor bu yıl. Top-
lam 12 dalda 250 film gös-
terilirken 17 film yanşa-
cak. uluslararası beş. ulu-
sal üç filmin de prömiye-
ri gerçekleşecek. Festival-
de gösterilen filmler ara-
sında Clint Eastvvood'un
"Absolute Po»er' adlı fil-
mi, Peter Greenawa\'in
'Tual Bedenfer'. Coen Kar-
deşlerin'Fargo'adlı film-
len yer alıyor.
Festival komitesi. Milos
Forman'a ömür boyu ba-
şan ödülünü vermeyi ka-
rarlaştırmış olmasına kar-
şın. Forman henüz yaşa-
maya devam ettiğinden bu
ödülü almayacağını bil-
dirdi. Bu nedenle festival-
de sanatçı için özel birödül
konuldu.