28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 3 TEMMUZ 1997 PA2AR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 i'Uluslararası Sanat Olimpiyatlan'nın İstanbul'da düzenlenmesi için ivedi karar gerekiyor lOBmpiyatlar içîn telılike <Küttür Servisi -1999 yılında gerçek- • leştirilecekolan "UluslararasıSanatOfim- j phatlan"mn İstanbul'da düzenlenmesi - konusunda 'Sanat Olimpryatlan Konse- > yi'nin mart ayında aldığı karara Kültür Ba- ' kanlığı'nınbiryanıt vermemesı nedeniy- le olimpiyatlann ülkemizde gerçekleş- mesi tehlikeye girdi. Mart ayından bu ya- na dört aydan fazla bir süre geçmesine kar- şın, Türk hükümetınin somut bir adım atmaması üzerine, Konsey Başkanı Ver- rier, başka ülkelerle temasa geçtiğıni. Is- viçre'nin olımpiyatlara ev sahipliği yap- mak içın başvuruda bulunduğunu Türki- ye Komıtesı üyelerine bildirerek, tem- muz ayı sonuna dek Türkiye'nin karan- nı bekleyebileceklerim söylüyor. Ülkemizin ve kültürümüzün dünyaya tanıtılmasmdaçok önemli bir imkân sağ- layacak olan bu organızasyonun gelece- ği. Kültür Bakanı İstemihanTalay'ın ala- cağı ivedi bir karara bağlı. 1995 yıhnda UNESCO'da düzenlenen bir törenle kuruluş statüsü üye ülkelerin imzasına açılan Konsey'e kurucu olarak katılan ülkeler arasında Türkiye de yer al- mıştı. 1996 yılında Türkiye'nin ev sahipliği yapması için başvuruda bulunmak iste- yen Sanat Olimpiyatlan Türkiye Komi- tesi üyeleri (Emin Mahir Balcıoğlu. Ha- san Bülent Kahraman. Proî. Hüsamettin Koçan, Tamer Levent, Geyvan McMil- len. Prof. Ersin Onav ve Vecdi Savar) ko- C/luslararası Sanat Olimpiyatlan'nın istanbul'da düzenlenmesi, eski Kültür Bakanı Ismail Kahraman'ın onay vermemesi üzerine tehlikeye girmişti. Türk hükümetınin somut bir adım atmaması üzerine, Konsey Başkanı Verrier, Isviçre'nin olimpiyatlara ev sahipliği yapmak için başvuruda bulunduğunu bildirdi. Şimdi, organızasyonun geleceği yeni bakanın ivedi karanna bağlı. nuyu olimpiyatlar için hazır bir altyapı oluşmasını sağlayan HAB1TAT Fl'nin yö- neticisi Yiğit Gülöksüz'e önermışler, o da konuyu Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel'e iletmiştı. Konu, Cumhurbaşkanı tarafından Baş- bakanlığa iletilmiş, Başbakanlık da, Sa- nat Olimpiyatlan 'na aday olunması ve olimpiyatlann Kültür Bakanlığı Koordi- natörlüğü'nde düzenlenmesi için Bakan- iığa bir yazı yazmıştı. Bunun üzerine, Kültür Bakanlığı'nca bir prensip onayı alınmıştı. 80 ülkede temsilciliği bulunan Kon- sev'in Yürütme Kurulu, 1 Mart 1997 ta- Türkiye Komitesi Yürütme Kurulu üyeleri Tamer Levent, Vecdi Savar ve Hüsamettin Koçan nisan ayinda olimpiyatlar konusunda bügi vermişlerdi. nhinde yaptığı toplantıda. olımpiyatlara aday olan ülkeler arasında bir değerlen- dırme yaparak, önceliği Jstanbul'a ver- meyi kararlaştırmış \e bu karannı Paris Büyükelçımız TanşuğBledaaracılığı ile Türk Dışişleri'ne iletmişti. Pans Kültür Müşa\ iri Vecdi Sayar'ın da üyesi olduğu Konse> Yürütme Kurulu'nun bu karan üzerine, Sanat Olimpiyatlan Türkiye Ko- mitesi üyeleri nisan avında Cumhurbaş- kanı Demirel'i ziyaret ederek bilgı ver- mışlerdi. DemirePden destek Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Başbakan Erbakan'a vazdığı bir yazıda "Sanat Olimpiyatlan'nın İstanbul'da ger- çekleştirilmesL, ülkemizin engin tarihinin ve kültürünün tüm dünyaya tanıühnası açı- sından çok önemli bir fırsat teşkil edecek- tir"dedıkten sonra. '•Uluslararası Sanat Olimpiyatlan'nın İstanbul'da gerçekleş- tirilmesinin lemini istikâmetinde gösteri- len çabalara nıaddi \c manevi her riirlü desteğüıverilmesi"ni ıstemış, Başbakan- lık da dosyayı gereğinın yapılması için Kültür Bakanlığı'na iletmişti. Kültür Ba- kanı İsmail Kahraman ise. bu konuda bir işlem yapmamış, Konsey Başkanı Vlarc Verrier'nin Türkiye'ye davet edilmesi konusunda Paris Kültür Müşaviri 'nin baş- vurusunu yanıtsız bırakmıştı. Ulusal Olimpiyatlar 1998'de Uluslararası Sanat Olimpiyatlan Tür- kiye Komitesi Yürütme Kurulu üyeleri Hüsamettin Koçan, Tamer Levent ve Vecdi Sayar, nisan ayında düzenledikle- ri basın toplantısında Kültür Bakanlığı ile Konsey arasında bir protokol imzalan- masını beklediklerinı. bunun ardından çalışmalann başlatılacağını ve ilk aşa- mada düzenleme kurulu ve seçici kurul- lann oluşturulacağını, 1998 yılında 'Ulu- sal Sanat Olimpiyatlan'nın düzenlene- ceğini açıklamışlardı. Ulusal Sanat Olim- piyatlan 8 ayn disiplin ve 18 kategoride gerçekleştirilecek. Herdaldaki yanşma- lar Türkiye'nin farklı kentlerinde düzen- lenecek. Sanat Olimpiyatlan'nın yapıla- cağı disiplin ve kategonler şunlar: 1) Müzik: a)Yorum. b)Beste 2) Dans: a)Koreografı, b)Topluluk 3) Tiyatro: a) Tiyatro topluluğu, b)Tek kişilik gösteri, c)Mim 4) Edebıyat: a)Şiir, b)Düzyazı 5) Plastik Sanatlar: a)Resim, b)Heykel, c)Fo- tofraf 6) Mimarlık: a)Mımarlar, bjSerbest katılımcılar 7) Sinema: a)Uzun metrajlı fılm, b)Kısa metrajlı film, c)Video 8) Di- siplinlerarası Sanat (birden fazla sanat dalını içeren ürünler). Ulusal Sanat Olim- piyatlan'nda seçilecek yapıtlar ve sanat- çılar 1999 yılındaki Uluslararası Sanat Olimpiyatlan 'nda ülkemızı temsıl edecek. 'Fleurine Plus Five' grubufestivale çağdaş Hollanda cazını taşıdı 'Cazıngeleceği gençlerde' Fleurine Yerloop, Q Caz Kulüp'te bir konser verdi. GÜL ERÇETtN 4. Uluslararası lstanbul Caz Festivali bu yıl çağdaş Hol- landa cazının katılımtyla da- ha da zenginleşti. Geçen yıl katıldıği North Sea Caz Fes- tivali ile caz çevrelennin dik- katini çeken Fleurine Verlo- op. perşembe akşamı 'Fleuri- ne Plus Five' adlı grubuyla Q Caz Kulübü'nde verdiği kon- serde Istanbullulara Hollan- da ezgilerinı taşıdı. Ameri- ka'dakı tumeleri ve çalışma- lanyla caz bilgisini zenginleş- tiren sanatçıyla konseri önce- sinde görüştük: - Hollanda cazı hakkında bilgi verir misiniz? Fleurine - Oldukça dina- mik bir caz. Uluslararası ün kazanmış sanatçılanmız da var. Ancak son dönemlerde özellikle Amerikalılar Hol- landa cazına büyük ilgi gös- termeye başladılar. Örneğın grubumuzun gitaristi Jesse Van Ruller vVashington'da düzenlenen ve dünya çapın- da ünlü pek çok sanatçının katıldığı bir yanşmada birin- cilik kazandı. Hollanda ca- • "Cazı büyükannelerimizden ve büyükbabalanmızdan kalma bir müzik olarak görürsek hiçbir yere varamayız elbette. Bu konuda da en önemli sorumluluk biz sanatçılara düşüyor. Kendi kuşağımıza bizden önceki kuşağın dinlediği müzikten farklı bir şeyler sunmak zorundayız." zınm uluslararası çerçe\ede- te'de çalıştımz. Pek çok kon- dı. Buna karşın grubun için- serin ardından şimdi de Is- de de büyük bir uyum sergi- lemeyi başanyor Amerika'da ödül kazanan gitaristimız Jes- se Van Ruller benım gibi Hol- landalı. 23 yaşmdaki saksa- fon sanatçımız Mynon Wsi- den New York'tan katıldı gru- ba ve hâlâ New York'ta yaşı- vor. Bas sanatçtmız Joh»n Plomp ve davul sanatçımız JoostKesselaarda Hollanda- lı. Benim de bir ayağım Ams- terdam'da bir ayağım Nevv York'ta. Atlantik'in ikı yaka- sına da >etişmeye çalışıyo- ruz. -Can seçme nedeniniz ney- di? Fkurine-Cazın içinde bü- yüdüm dıyebilirim. Annem ve babam tam anlamıyla caz tut- kunlanydı. NatKingColeve EUa Fitzgerald'ın albümle- riyle uyuturlardı beni. Cazla ki yen açısından önemli bir gösterge sanınm bu. - Amerika'daki deneyimle- rinizin mü/iğini/c ne gibi et- kiterioldu? Fleurine-Caz Amerika'da doğmuş bir müzik türü. Bu muziğın en önemli ustalan bu ülkeden yetiştı hep Bu nedenle cazın en iyi bu ülke- de öğrenileceğinı savunuyo- rum. Ancak zamanla dünya- nın farklı köşelerı de cazın geniş potası içinde yerlerinı almaya başladılar. Hollanda cazı da bu bütün içinde olduk- ça önemli bir yer almış du- rumda. Ancak yine de bu bü- tünün kaynağının çok ıv i ta- nınması gerekiyor. - Amerika'da iki başanlı turne gerçekJeştirdiniz. Ayn- ca Nevv Vbrk'un ünlü caz ku- lüplerinden olan Vlllage Ga- tanbul Caz Festivaii'ndesiniz. Kendini/j Hollanda cazının temsilcisi olarak görihor mu- sunuz? Fleurine-Tam olarak Hol- landa cazının temsilcisi ola- rak göremıyorum kendımı. Aslında en büyük dileğim bir gün cazın temsilcisi olabil- mek. Her ne kadar farklı ül- kelerden farklı unsurlar kat- sak da caz özünde yine caz- dırçünkü. - 'Fleurine Plus Five' adı\- la anılan grubunuzu tanıtır mısınız? Fleurine-Uluslararası bir nıteliğe sahıbiz. Avrupa \e Amenka kökenli sanatçılar- dan oluşuyoruz. Alman asıl- lı piyanıstımız Stcfen Schmidt geçen yü Avrupa'nın en iyı solo sanatçısı ödülünü kazan- Son filmi 'Güneş' Fransa'da gösterilen Sophia Loren her zaman en iyiyi hedefliyor 6 Gerçek Sophia Loren annemdir'KültürServisi- Sinema yaşarru- na 16 yaşında küçük bir figüran rolüyle başlayan ve bugün sinema- nın'"Primadonna''sı olarak anı- lan Italyan tannça Sophia Loren. sinemada yıllarca "olgun ve ide- al kadın"ı canlandırdı. Napoli'nin loş kenar mahallelerinden çıkıp bugünlere gelen sanatçı, en bü- yük desteği annesinden gördüğü- nü ifade ediyor ve şu sözleri söy- lüyor: "Size bir sır vereyira, ger- çek Sophia Loren annemdir". Can Grant, Frank Sinatra, MarceDo Mastroianni.John\Va>- ne, Marion Brando gıbı efsanevı oyuncularla unutulmaz filmlerçe- virmiş olan Sophia Loren, 1%1 yı- lında "La Ciociara" adlı filmle Oscaraldı. Adını ilk kez 1954 yı- lında. Vittorio de Ska'run "Na- poli Alünı" adlı filmiy le duyurdu ve birçok önemli filmlerde rol al- dı. Son filmi Roger Hannin'in a Güneş"in (Soleil) Fransa'da gös- tenmde olması nedeniyle 'Snı- dio'nun kendisiyle yaptığı söyle- şide, ünlü yıldız kariyeri ve özel yaşamıyla ilgili sorulan yanıtla- dı: "Soleil" fılmindeki karakteri canlandırmak size zor geldi mi? SOPHİA LOREN- Roger Han- ninannesini canlandırabilecegim kanaatindeydı. Ona fizik olarak çok benzememekle birlikte, onun- la aynı tepkileri verebilir ve onda- ki heyecanı ve saldırgan tarafı yan- sıtabilırdim. Bir anneyi canlan- dırmak altından kalkjlması gere- ken en zor rollerden biri. çünkü ay- nı anda pek çok duyguyu bir ara- da verebilmek gerekiyor. - Canlandırdıgınız karakterin yenilgi.ve pabuç bırakmamak yö- nünden sizinle son derece bağdaş- nğı seziliyor— Trajık anlarda bir kadın daima savaşmayı dener. Yüzme bilmese nemli olan hayatta başanlı olmak değil, kendi hayatını en iyi şekilde yaşamak. Eğer bir şeye inanırsam. onu basit yollarla elde etmeyi denerim. başaramazsam vazgeçerim. Insanlar üzerinde yarattığım imaj gerçekten de çok sert, ama ben bunun aksine çok hassas, duyarlı ve bir o kadar da hoşgörülüyüm. Annem daima tüm şefkatiyle yanımda oldu. Bana başkalarına kuşkuyla yaklaşmayı ve onlann söylediklerinde her zaman da gerçek payı bulunmadığını o öğretti. 16 yaşında sinemaya başladığımda onun ne demek istedığini çok daha iyi anladım. Yağmur yağıyor olsa da benim için daima bir güneş vardı. Bana küçük bir figüran rolü verildi ve annemle her şey tam bir zevke dönüştü. de suya atlar ve sonuçta kurtulmak için yüzer. Burada. ailesine karşı duyduğu derin sevgi onu kurtara- caktır. -"Soteil" fihninin kahramanla- n gibi siz de fakir bir çocukluk ge- çirdiniz«. Evet. Savaş yıllannda ben yedi yaşındaydım ve çok şey yaşadım, Almanlar, sıkıntılar, bombalar... Küçücük yaşıma rağmen, yiye- cek bir şeyin olmadığı zamanlan hiç unutmadım. Bu bende iyileş- mesi mümkün olmayan ve sürek- li kanayan bıryara gibi...Tüm bun- lar beni büyüttü mü bilemiyorum çünkü hiçbirzaman küçük birkız olamadım. Zaten bugün de olmam gerekenden daha az yetişkinim. - Sinema ne zaman yaşamınıza girdi? Çocukken. Rita Ha>"worth'un filmlerine gidıyor. Bette Da\is"e ise bayılıyordum. Bir gün tüm bu ekranda gördüklerimin yerine ge- çebilmeyi hayal edip duruyordum. bu bana çok erişilmez gibi gelıyor- du. -Kaderinizin döndüğünü neza- man fark ettiniz? Bu fark edilmez. insanlar siz- den söz etmeye başladıklannda hissedilır. Yaşamımındeğiştiğini. insanlann bakışlanndan farket- tim. - Asla ortalama bir yerierde ola- mayacağınızı \e eğer oyuncuysa- nız, bunun en iyisini yapmanız ge- rektiğini söylemişsiniz... Bu doğru değil çünkü ortala- ma bir yerierde de olsanız daima en iyiye ulaşmayı hedeflersiniz.Bu işin en güzel yanı da zaten bura- da. Yönetmen'motor' dediği an- da orada sadece siz kendiniz var- sınızdır. Mademki duygulanmızı katarak oynuyoruz, o zaman kö- tü olamayız. - Canncs'da ödül alamamaktan ötürii üzgün müsünüz? Evet biraz, ama bu o kadar da önemli değil... - Fihnografinize baknğmuzda ne Fellini, ne Visconti. ne de Antoni- oni ile film çekmediğûüz gö/ümü- ze çarpıyor. Evet, Antonioni ile hiç karşılaş- madım. Visconti ileçalışmamge- rekirdi amaolmadı. Fellini'yege- lince, onun aradığı nitelikte bir kadın değilim. Güçlü ve ayaklan yere sağlam basan bir kadınım. -CarloPonti'ninuzun.Mİlarya- nınızda olması sizin için önem ta- şıvor muydu? Ona 1952'derastladımveoza- manlar hayatım boyunca yanım- da olup olamayacağını kestiremi- yordum. Bu çok özel birkarşılaş- maydı, ben yirmi yaşmdaydım ve Carlo ile bırarada muhteşem şey- ler yaptık Benim kariyerimin baş- langıç noktası oldu. Sizi seven ve size güvenen birinin yanmızda ol- ması çok önemli. Ben tüm bu gü- zellikleri yaşadım ve bu aşkı her zaman koruyacağım. -Çocuklannızın doğmasiyla bir- liktesinema yaşamınız birazyavaş- ladı.- Evet. bir seçim yapmak gereki- yor. Çocuklarişinizin daima önü- ne geçerler. Sonra önceki düşü, bıraktığınız yerden tekrar yaşa- mak istersıniz. - Anneniz bu günkü Sophia Lo- ren'i görseydi sizce ne hissederdi? Çok gururlanır ve gerçekten de çok mutlu olurdu. büyüdükten sonra başka bir müziğı tercih etmem müm- kün değildı. - Peki cazın geleceği üzeri- ne neler söj leyeceksiniz? Fleurine - Cazın geleceği genç sanatçılara ve genç iz- leyicilere bağlı aslında. Bu müziği büyükannelerimiz- den ve büyükbabalanmızdan kalma bir müzik olarak gö- rürsek hiçbir yere varamayız elbette. Bu konuda da en önemli sorumluluk biz sanat- çılara düşüyor. Kendi kuşa- ğımıza bizden önceki kuşa- ğın dinlediği müzikten fark- lı bir şeylersunmak zorunda- yız. Aksi takdirde neden Fle- urine'in kasetlerinı, albüm- lerini alsınlar ki? Bu neden- le caza bir şeyler katmak ve bu müziğı 20-30 yaşlannda- ki insanlara sevdirmek için çalışmak zorunda hissediyo- rum kendimi. Beste yapıyo- rum ve günümüz gençliğinin daha çok benimseyeceği söz- ler yazıyorum. - tstanbul Caz Fesbvali'ne çağnldığınızda neler hisset- üniz ve fesuvaü değerlendirir misiniz? Fleurine - Burada gördü- ğüm ılgıden oldukça hoşnu- tum. Türkiye"deki müzik ya- şamı konusundaki bilgim ol- dukça sınırlıydı. Festival bek- lediğimden de zengin birprog- rama sahip. Benim için en gü- zel sürpriz ise Roy Hargro- ve'un da festivale katıldığını öğrenmek oldu. Yaklaşık bir yıl önce Kübakonserinde ken- disiyle sahne paylaşmıştım. Caz ve Latin müziği -Gelecekk ilgili planlannız neler? Fleurine-Öncelikle Istan- bul' u bir kez daha ziv aret et- mek istiyonım. Çünkü bu se- fer kısa kaldım. Biraz daha uzun bir ziyaretle müziğı ve kültürü tanımak istiyorum. Bunun dışında en büyük is- teğim dünyanın çok farklı kö- şelerinde festivallere katıl- mak. Japonya'ya düzenleye- ceğim turnenin ardından Bre- zilya müziğine olan ilgimi derinleştirmek amacıyla bir Güney Amenka turnesine başlayacağım. - Brezilya müziğine ilginiz nasıl başladı? Fleurine - Benim müzik konusunda iki büyük aşkım vardı. Biri caz öteki Latin kö- kenli müzikti. Çok öncelerden Latin Amerikalı müzisyen- lerle çalışmaya başlamıştım. Doğduğum kent olan Amster- dam'da bu bölgeden gelen pek çok sanatçı vardı. Bu ne- denle onlarla iletışime gir- mem kolay oldu. Sonuçta La- tin müziği benim dığer yan- mı oluşturdu. - Peki buikiyannızı müzik- te birleştirme yollannı deni- yor musunuz? Fteurine- Bu konuda çalış- malanm var. lspanyolca ve Portekizce bılmemın yanı sı- ra bu konudaki en büyük yar- dımcım cazın sınır tanıma- yan bir müzik olması. Cazın içine Latin unsurları da kat- sanız caz hâlâ cazdır. Kanşık birçorbaya benzetiyorum bien cazı. Çok farklı malzemeler de kullansanız tadını bozmu- yor sadece zenginleştirmiş oluyorsunuz çorbayı. A R ? Bugs Bunny'nin pulları çıktı • Julia Robertsın ABD'de bu yaz P. J. Hogan'ın yönettiği "Le Mariage de Mon Meilleur Ami" ve Richard Donner'ın yönettiği "Complots" adlı iki yeni filmi gösterime girecek. • Noel Callagher Oasis grubunun elemanı, yaptıklan kasetin tanndan daha büyük olduğunu söyledi. Gallagher, iki açıkhava konserini ima ederek •'Pazargünleri bile hiçbir kilise bu kadar kalabalık olmaz. Tann Knebworth'de hiç müzik yaptı mı?" sözleriyle kiliselerden tepki aldı. • Jim Carrey nin olay filmi "Yalancı Yalancı"nm toplam 200 milyon dolarlık gişe rekonı kırdığı ve bu toplamın 160 milyon dolannın Amenka kıtasına ait olduğu bildirildi. • Aki Kaurismaki kardeşi Mika'nın 'Shooting Los Angeles VVithout a Map' adlı filmi hakkmda konuşurken "Eğer kalbinizi. stilinizi ve dürüstlüğünüzü korumak istiyorsanız sakın Hollywood'a gitmeyin" dedi. • Zdenek Borovec ve Karel Svoboda ünlü Çek müzikali 'Dracula'nın yaratıcılan yeni bir müzikal için tekrar bir araya geliyor. Müzikalin konusu Monte Cristo Kontu. • James Joyce eseri "Ulysess"i vazmadan önce vırmi kez bir kasete kayıt ettiği ve bu kasetin 60'larda ikinci el kaset satan bir dükkânda satıldığı anlaşıldı. • Eric Serra, Luc Besson'un bütün filmlerinin müziklerinin orijinal bantlannı bir araya topladı. "Beşinci Element" ıçın de funk, sentetik müzik ve operadan oluşan müzikal bir çeşitleme gerçekleştirdi. • Marilyn Monroe ve James Dcan'ın ardından Amerika'da şimdi de sevimli tavşan Bugs Bunny'nin pullan çıktı. Yetkililer sıranın ağustos ayında Humphrey Bogart'a geleceğini bildiri>orlar. • Maxwell DavİeS yeni senfonisini Antarktika'da yazacak. Araştırma görevlilerı bir ay boyunca Antarktika'da kalacak olan Davies'e sessiz ve uygun biryerbulma çabası içinde. "Sinfonia Antarktica'nın prömiyeri 2001 vılında Londra'da gerçeklcstırılecck. • Edinburg Festivali 50. vıhnı yine bir müzik festivali olan Flux ile kutlayacak. 12-31 ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ve dünyanın en büyük sanat festıvallennden biri olarak nitelendirilen festivalde klasik müzikten pop ve caza kadar birçok besteci ve , grup yer alacak. Karlovy Festivali'nde Orta ve Doğu Avrupa filmleri ağırlıkta Kültür Servisi - Milos Forman geçen mayıs ayın- da Cannes Film Festiva- li'ne katılan sinemacılara "Dünvanın en büyük ha- yalet kenti olan Kariovy Var> 'e de gelin" çağnsın- da bulunmuştu. Çek Cum- huriyeti'nde bir kent olan Karlovy Vary geçen yıl ıl- ki düzenlenen ve ıkıncisi bu hafta başında başlayan film festivaliyle canlı bir merkez haline gelme yo- lunda olumlu adımlar atı- yor. Paris'teki Uluslararası Film Yapımcılan Federas- yonu'nun yeni aldığı bir kararla A Listesi Film Fes- tıvalleri arasına yükselen Karlovy Film Festivali de artık yeniden Venedik, Berlin ve Cannes Film fes- tivalleriyle birlikte anıla- cak. Karlovy. listedeki ön- celikli yerini artık düzen- lenmeyen Prag Film Fes- tivali'ne kaptırmıştı. Goethe, Beethoven gibi ünlülenn, Rus soylulan- nın sık sık ziyaret ettikle- ri Karlovy Vary, kaplıca- lan ve dinlendirici atmos- feriyle hâlâ ünlülerin ilgi kaynağı olma özelliğini koruyor. Almanya sını- nnda olan kent artık Av- rupa film çevrelerinin uğ- rak yeri haline gelecek. Geçen yıl Gregory Peck, Alan Alda ve Julia Or- mond gibi sanatçılann ve medya mensuplannın ka- tılımıyla canlı bir festiva- le tanık olmuştu kent. Iz- leyiciler elbette daha tec- rübeli ve dolu bir festival bekliyor bu yıl. Program yöneticisi Eva Zaoralova "Geçen yıl oldukça başa- nlı biryıldı. Ancak her ge- çen yıl daha çok beklenti vesorumhılukgetiriyorbe- raberinde. Festival bu bek- lenulerdoğruItusunda çok daha nitelikli bir boyuta taşınacak" diyor. Zaoralova Cannes ya da Berlin gibi festivallere ra- kip olup olmayacaklan yö- nündeki sorulara ise ol- dukça mütevazı yanıtlar veriyor: "Sözünü ettiğiniz festivaUer uzun > ıllar süren zoriu günlerin ardından artık bugün gelenek hali- ne geldiler. Gelecek için en Festivalde "Fargo' gösterildL büyük beklentimbgerçek- ten bu festhallerie a> nı ko- numavükselmek." Zaoralava festivalin içe- rikbakımından Avrupa'da- ki festivallerden farklı bir çizgi izleyeceğıni belırti- yor. Yüksek bütçelı film- lere de yer venlmesıne kar- şın ağırlık Orta ve Doğu Avmpa ülkelennin filmle- nnde olacak. Festival yö- neticileri bu eğilimlerin geçen yıl festivalin en iyi film ödülünü Rus yönet- men Sergei Bordrov'un "KafkasMahkûımTadh filmine vererek göstermış- lerdi. Bu yıl festivalde Milos Forman'a en iyı yabancı fılmdalındaOscarve Al- tın Küre kazanan 'Koh/a' adlı filmin yönetmenı Jan Sverakeşlik ediyor. Festi- valin A listesine vüksel- meden önceki yıllan da değerlendirilirse 32'ncisi düzenleniyor bu yıl. Top- lam 12 dalda 250 film gös- terilirken 17 film yanşa- cak. uluslararası beş. ulu- sal üç filmin de prömiye- ri gerçekleşecek. Festival- de gösterilen filmler ara- sında Clint Eastvvood'un "Absolute Po»er' adlı fil- mi, Peter Greenawa\'in 'Tual Bedenfer'. Coen Kar- deşlerin'Fargo'adlı film- len yer alıyor. Festival komitesi. Milos Forman'a ömür boyu ba- şan ödülünü vermeyi ka- rarlaştırmış olmasına kar- şın. Forman henüz yaşa- maya devam ettiğinden bu ödülü almayacağını bil- dirdi. Bu nedenle festival- de sanatçı için özel birödül konuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle