27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 TEMMUZ 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Ahmet Hakan Dincilerin televizyonu Kanal 7'nin haberlerini sabahtan akşama kadar sevk ve idare eden, akşam da kamera önüne geçip hazıriadığı haberieri sunan Ahmet Hakan hasta... Hele son zamanlarda askerlerle ilgilj yorum ve "darbe irdeleyiciliği" yapmaktan başını kaşıyacak vakrt bulamayan Ahmet Hakan, çok çalıştığından hasta değil. Onun hastalığı başka. Bilimsel adıyla bilateral trunkal vagotomi ve finney piloroplasti olmuş çocukcağız. Hastalığı o kadar ciddi ki, sırf bu illet yüzünden dünyası kararmış. 35 yaşına geldiği halde bir türlü askere gidemeyen Ahmet Hakan, REFAHYOL iktidan sırasında hastalanıvermiş. Nüfus kaydına göre Coşkun soyadı da bulunan Ahmet Hakan, 22 Ocak 1997'de Kasımpaşa Hastanesi'ne gidip kendine baktırmış. Bir de bakmışlar ki, Ahmet Hakan o illet hastalığa yakalanmış. 184 numaralı raporla "askerliğe elverişli değildir" karan vermişler. Ahmet Hakan da çok üzülmüş. Askertiğini yapamadığı için şimdi darbe irdeleyiciliği yapıyoımuş... Intemet: http://www.ptanetcom.tr/Xn Etektrorok posta: Deniz^[email protected] Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Uluslararası Istanbul Caz Festivali'nin bu vılki sloaanı "Istanbul'u uçuraCAZ"mış... "Aman ha. Kınkkale gibi olmasın da!" acı ile Bacı gidince irtica tehdidı bıçak gi- bi kesıldi mi dersinız? Yoksa tam aksi mi? Her dönem iktidarların tepesinde değil de hep iktidarların gölgesinde daha iyi yeşer- medi mi bu meret. Çağdaşlığın yeni umudu Mesut Yılmaz dahı oy peşinde gölgelerde dolaşmadı mı! Toronto'daki arkadaşımız Engin Aşkın'ın bildir- diğine göre gelecekbilimin ünlü isimlerinden Ame- rikalı yazar Alvin Tofler'in bir saptaması var ki, irti- ca ile Mesut Yılmaz'ın pek kolay başedemeyeceği- ni gösteriyor. Çünkü moda deyimle "global" bir sorunla karşı karşıyayız: "21. yüzyıl hem Batı'da hem Doğu'da, sermaye ile dinsel örgütlerin işbirliğini vurgulayan yepyeni bir irtica iktidarları dönemine başlangıç olacak. Hıristiyan ve Islam kökenli irtica, ulusal devlet kavramını dışlayan ve uluslararası hukuk düzenine karşı yeni bir ideoloji oluşturmak peşinde." Global irticaTofler, Toronto'da yaptığı konuşmada "global ir- tica"nın başı olarak Amerika'daki köktendinci Pro- testan mezheplerle Katoliklerin liderı Papa'yı ve si- yasal Islamı gösteriyor: "Hıristiyan değerleri sürekli konu eden ve sekü- ler devlete eleştıriler yağdıran Papa ve siyasal is- lam, evreni yeni bir statükonun çengellediğini ha- ber veriyor. Hukuk devleti ve laik devlet olgusunun darbe al- dığı 20. yüzyıl biterken dev mafya örgütlerinin, din fanatizminin ve 600 mega şirketin egemen olduğu bir irtica yüzyıhna gıriliyor." Alvin Tofler'in varsayımları Kanadalılan bile ürküt- müş. Engin Aşkın anlatıyor: "Ontario eyaletınde, Kanada Müslümanlar Derne- ğı, devletin her katında 'Islamı Hakemlık Dairelerı' SEŞSİZSEDASIZ NVRl KURTCEBE 1 kurulmasını önerdi; evlilik, boşanma, eğitim, nafa- ka, mıras yasalarında değişim yapılmasını, Müslü- manlar içın şeriat yasalarının geçerli olmasını iste- di. Hükümet, dört yıldır bu isteklere yanıt vermedi ama dernek her fırsatta 'Ey Kanada sen kimin top- rağısın, sen kimin düşüsün' diyerek şeriatın laik ya- salarla çatışmayacağını öne sürüyor ve 'adalet' bek- liyor." Engin Aşkın'ın birgözlemi "global irtica" sorunun bizi ilgılendıren "lokal" boyutunu yansıtıyor: "Türkiye'de Refah rejimi bittiği anda, uzun süre- dir dincilere destek olan Kanada'daki Türklerin ço- ğu renk değıştirip Atatürkçü oluverdi." Buradakiler de öyle... Sorun gericilerin kararlı, kendini ilerici sayanların çıkarları uğruna yanar döner olmalanndan kaynak- lanıyor. Öyle değil mi Sayın Mesut Yılmaz? Kral TV ve çocuklarda otistik belirtiler Anadolu Ajansı'ndan Halide Tayyar'ın gazete, radyo ve televızyonlarda yer almayan haberini, Kuva-yı Medya dergisi "Işte Gizlenen Kral TV Haberi" başlığıyla duyurdu: "Marmara Universitesi Tıp Fakültesi Işitme, Konuşma ve Lisan Bozuklukları Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Ferda Akdaş. sürekli müzik ve klip yayınlayan televizyon kanallarının çocuklar için büyük tehlike yarattığını ortaya çıkardı. Sürekli Kral TV izleyen 0-3 yaş çocuklarında konuşma ve dil geriliğı ile otistik benzeri belirtiler tespit edildiğini belırten Prof.Dr. Ferda Akdaş, RTÜK'e başvurarak, Kral TV'nin bu konuda uyarıcı bir altyazı geçmesi için uyarılmasını istedi." Prof. Akdaş'ın açıklamasına göre, aşın görsel ve işitsel uyaran bombardımanı. çocukların konuşma ve dil öğrenmesinı tehlikeli bir biçimde engelliyor. Otistik olmadıkları halde ailelerince otistik kuşkusuyla hastaneye getirilen ve otistik belirtiler gösteren 40 çocuk halen tedavi ediliyor. Çocukların ortak yanı, beş aylıktan beri Kral TV izlemeleri. Prof.Dr. Akdaş şöyle diyor: "Genelde aileler Kral TV'yi özellikle seyrettirıyor. Çünkü çocuklar seyrederken hiçbir şey istemiyor, problem çıkarmıyor, ağızlarını açarak hemen yemek yıyor. Tıpkı ışığa tutulmuş bir tavşan gibi. Bu çocuklar adeta televizyonun büyüsüne kapılıyorlar. Bu şekilde 1.5-2 yaşına kadar televizyon izleyen çocuklarda konuşma ve dil gelişımi ile işaret sistemi geriliği ortaya çıkıyor." Gazhane 'kentlilerin' kalesi... OKTAY EKİNCİ "Gazhane tarihi eser ola- maz. Yılda 2 trilyon lira zarar eden lETT'ye yeni kaynaklar gerckiyor. Burayı süpermarket ve otopark olarak düzenlen- mek üzere ihale edeceğiz." İETT Genel Müdürü Muam- mer Kantarcı. Kadıköy'dekı ta- rihi Hasanpaşa Gazhanesi'nin bir kültür ve dinlence alanı yapı- larak "korunmasını" isteyen Kadıköy Belediyesi ve semt sa- kinlerine karşı 2 yıl önceki bir basın toplantısında böyle konuş- muştu. (Zaman, Türkiye 9-10 Şubat 1995) Şimdi ise aynı İETT Genel Müdürlüğü'nden "Gazhane Çevre Gönüllülerine" gönderi- len 6 Mart 1977 tanh ve 2721 sa- yılı son yazıda şu söyleniyor: "tdaremizce bu alana kültür ve eğitim ağırlıkJı yeni bir işlcv kazandırmak üzere rölöve (ta- rihi yapılar için) \e proje (yeni düzenleme içın) çalışmalarına başlanmıştır." İETT yönetimindeki bu fikir sunda" bulundu. Bu gelişme üzerine Koruma Kurulu'nun ive- dı olarak aldıgı 7.2.1995 gün ve 3670 sayılı karar ise şöyleydi: "Gazhane tesislcrinin koru- ma kararımıza rağmen, özel- likle de bu yapıyı korumakJa yükümlü bir kurum tarafın- dan yıktırılmaya başlanması- nın hukuk devleti kavramıyla da bağdaşmadığına (...) yıkı- mın derhal durdurularak yı- kanlar ve yıkıma enıir verenler hakkında kanuni kovuşturma açılmasına..." tlgili savcılığın. bu karar ve başvurular üzerine "suçlular" hakkında ne gibi işlemler yaptı- ğı. kültürel mirası. "Bunlar ta- rihi değil, bize para lazım. sü- permarket yapacağız" diyerek yok etmek ısteyenlerın ne tür bir yaptırımla karşılaştıklan henüz bılınmiyor. Ancak İETT. Gazhane'nin top- lumla kucaklaşmasını engelle- meyı sürdürüyor. Son olarak 29 Haziran 1997 pazar günü bu me- kânlarda "kültür şenliği" dü- zenlemek isteyen Gazhane Çev- Vakiaşık30dönümü kaplavan Hasanpaşa ga/hanesi. vıllardır rant çevrelerinin iştahlarını kabartıvor. (OKTAY EKINCİ) değişikliğinin temelinde hem "yasal'* bir neden var. hem de çevre ve kültür değerlerine sahip çıkan duyarlı kentlilerin geçen yıldan bu yana süren "direnişle- ri" var. Yasal neden. Kültür ve Tabi- at Varlıklarını Koruma Kuru- lu'nun 1994 ve 1995 yılındaki "koruma" kararlan. 1887 yılında Fransız mühen- dıslerin eliyle Istanbul'a kazan- dınlmış bu "endüstri mirasını" İETT yönetimi "rant uğruna" yok etmek isteyince. Kadıköy Belediyesi II Numaralı Kurul'a başvurmuştu. Kurul da 25 Ekim 1994 tarih ve 3564 sayılı karany- la, mühendislik tarihi açısından da önem taşıyan tesisin "kültü- rel bir fonksiyonla" korunması- na karar vermışti. Bu karara rağ- men yine İETT idaresi 1995 yılı Ocak ayı sonunda Gazhane'dekı binaları "birdenbire" yıkmaya başlayınca. Kadıköy Belediyesi buna "kendi ekipleriyle direne- rek'" engel oldu ve tesisı mühür- leyerek yenıden Koruma Kuru- lu'na başvurdu. Ayrıca Cumhuri- yet Savcılığf na da "suç du> uru- re Gönüllüleri'ne yine izin venl- medi. Gönüllüler ve semt halkı ise "şenlikli eylemlerini" biti- şikteki İkbaliye Sokak'ta el sa- natları pazarı kurarak. şarkılar söyleyerek ve dans ederek ger- çekleştirdiler. Bütün bu çabaların ardından ÎETT şimdi, "Biz de kültür merkezi tasarlıvoruz'" dıyor ama Gazhane'nın kapılarını gö- nüllülerin kültür etkinliklerine açmıyor. Tasarlanan projeyı de bir "sır" gibi saklayan İETT ve Büyükşehir Belediyesf nın Yıl- dız Parkı ve Emirgân Korulu- ğu'nda yaptıklan "kaçak"mes- cit inşaatlan ise Gazhane üzerin- deki planları hakkında da bir fi- kir verebıliyor. 30 dönümlük arazinin "çekici- liği" boş bulduklan heryere "şe- riat kültürünü" ve rant projele- rini taşımak ısteyenler için elbet- te ki dayanılmaz bir olanak. Ne var ki gönüllüler. semt halkı ve Kadıköy Belediyesi. Hasanpa- şa'da "24 saat" nöbet halinde- ler. Koruma Kurulu'nun yeşıl alan ve kültür merkezi karannı "korumak" içın... HAYVANLAR ISMAIL CÜLCEÇ iggg v V ^ 1 ı ' - ^ ÇİZGİLİK K.ÂMİL MASAR.ACI r r r ÂHARBİ SEMtH POROY \ I' MIRMIRLAR LĞUR DVKAK PARA NE- 8c TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 13 Tenunuz Küm- IÇINDE GELEN ÖLÛMİ f?93'7S BuGUN, FKANSI2 DEVSlMtNIN ONDB S£l£N UOEfiLERıNOeN SEAN-PAUL MARAT(MAÜA) ÖIPÜ- RliUHJ. 4-9 YAÇlNPAKİ MA8AT, ŞıOPeT P6STÇKÇISÎ OiAgAK TAAtiAffYOR, K&ALUK VE U2LAŞAAA Y/VJ- ULARIhll OÜŞMAN 'UIH EDtyûeCHJ. K8AL *&_• LÛUt£ 'UİN ÖLÜM CBZASMA Ç/tePT7je/lA44CW/ ŞA61AYAN HJAgAT, POÜTİfC UtÇMAN İlROUDENL&e'i PE YCX.ET*4EYE Ç SO NEOEfJLE, Ctf*GU)77E CCRûAY'tN LEJZlE ILS'U ÖLfieAk: SÖ£OŞME tSTSS'M SE/& ÇEV/IZEMEZPl. ANCAK, GENÇ &DtH 6EBÇEK- TE J~ıRCKtPEtJLER YmUSIYCH VE KENPİSİUİ ÖLDÛeA/lEYE SELMİÇrİ. giR DERİ /MSTAL/ği NE- su ÇAL/ÇAN BULMACA SEDAT YAŞAYAX 1 2SOLDA.N SAĞA: 1/ Cınselhğı ve onun değışık kö- kenlı sorunlannı inceleyen bilım dalı. 2/ Bir tür 3 kâğıt süslemeci- liğı... Hayvanla- nn kanını emen 5 bırçeşitsinek. 3/ Kımı ünlü harf- lenn üstüne ko- nan yan yana ıki „ nokta... Fütüvvet " şeyhi. 4/ Otlak... Hayvanlara vu- rulan damga. 5/ Sev imlı- lik. şirınlik. 6/Olumsuz- luk belırten bir önek... Bir olayın ya da vaktın hemen sonrası. II Oto- 3 matık para çekme makı- 4 nelen için kullanılan kı- saltma... Kansızlık. 8/ Eskı dılde gösterme. ışa- ret etme... Cezayir'de bir 7 liman kentı. 9/ El falı. 8 YLKAR1DANAŞAĞIYA: g 1/ Bir sahnenın filme alı- nabilmesi için açık ya da kapalı bir mekânda hazırlanmış yer... Hükümdar adına devleti yöneten kımse. 2/ Eskı dıl- de bulut... Arabıstan kıyılannda sefer yapan bir çeşit tek- ne. 3/ Sütün yüzünden toplanan yağlı katman... Tıcaret eş- yası. 4/ Trabzon'dakı Meryemana Manastın'na verilen bir başka ad... llaç. 5/ ln tanelı bezelve. 6/ Adlan sıfat vap- maktakullanılanbıryapımekı... Nevşehır'ın bir ilçesi. 7/ Düz ve genış arazi... Tıfova neden olan basıl. 8/ Lekelı pos- tu palto yapımında kullanılan bir hayvan... "Elinde gâh âsâ oldu gâh kalem" (Fuzulı). 9/ Bir kımseye çalış- tığı yerce verilen tatil... Küçük erkek kardeş. GöRÜŞ DENlZ KA\TKÇl OĞLU Mehmet Ali Aybar Mehmet Ali Aybar'ı iki yıl önce bugün topra- ğa verdik. O, yaşamı boyunca, insanın ınsan tarafından sömürülmediği. emeğin en kutsal değer kabul edileceği bir dünya için mücadele vermiş, inanç- lı bir sosyalıstti. Türkiye Işçı Partısi 196O'lı yıllar- da onun liderliğinde serpilip gelişmeye başladı. Türkiye'de sosyalizm onunla birlikte fabrıkalara, tarlalara, alanlara yayıldı. TİP yine onun önderli- ğinde ve ıki yasama dönemi boyunca Türkiye Bü- yük Millet Meclisı'nde, Sayın Süleyman Demi- rel'e, "Bu meclis, TlP'lilersayesinde ciddiyet ka- zandı" dedirtecek bir sosyalıst-parlamenter mü- cadele örneğı sergıledi. O, toplumun temel çelış- kisı olan emek-sermaye çelışkısinin emekten ya- na ve yine emekçiler tarafından çözüleceği; bu ta- rihsel süreçte "örgüt disıplini" adına farklı düşü- nen sosyalistlerın dışlanmayacakları; parti ve dev- let bürokrasisınin toplum üzerinde hiçbir baskı kurmayacağı; siyasal yaşamda çoğulculuğun, öz- gürlükçülüğün ve hoşgörünün egemen olacağı "güleryüzlü" bir sosyalizme ınanıyordu. Mehmet Ali Aybar bu düşünceleri nedenıyle farklı sosyalist çevreler tarafından yıllarca eleşti- rildi. Ancak tarih, hiç yılmadan bu düşüncelerin- de direnen onu haklı çıkardı. Mehmet Ali Aybar tutarlı birdemokrat, tutariı bir aydındı. O, yaşamı boyunca örnek bir demokrasi mü- cadelesi verdi. 1946 yılında Vatan ve Gün gaze- telerine yazdığı yazılar nedeniyle ünıversıteden uzaklaştırıldı. Yılmadı. Ertesi yıl yayımlamaya baş- ladığı haftahk Hür gazetesı altıncı sayısında ka- patıldı. Yılmadı. 5 Nisan 1947'de Zincirli Hürri- yet'i çıkardı. Bu gazete ancak dört sayı yayımla- nabildi. Yılmadı. Yazılarında zamanın Cumhur- başkanı ismet inönü'ye hakaret ettiği gerekçe- siyle 1949 yılında dört yıl ağır hapis cezasına çarp- tırıldı. Yılmadı. 1950 affı ile serbest bırakıldıktan sonra 1962 yılında TİP Genel Başkanlığı'na getı- rilene kadar çeşitli dergi ve gazetelerde demok- rasi mücadelesini sürdürdü. 1968 yılında Çekos- lovakya'nın Sovyetler Birliği tarafından ışgaline TİP Genel Başkanı olarak karşı çıktı. Bu işgali '?7aM/"gören çevrelere karşı devletlerin, ulusların ve halkların bağımsızlık haklarını savundu. Onun için bağımsızlık, biçımsel bir kavram değil. halk- ların yaşamının ayrılmaz bir öğesiydi. Türkiye sos- yalizmini de aynı anlayışla değerlendıriyor, ayak- larını Türkiye zeminine basması ve gücünü tek ba- şına Türkiye'nin emekçi sınıflarından alması ge- rektiğine inanıyordu. Onun için "sosyalizm, ba- ğımsızlık, demokrasi" birbirlerinden ayrı düşünü- lemeyecek kavramlardı. Sosyalizmi bu bütünlük içinde değerlendirme- yen "reel sosyalist" modeller 1980'li yılların so- nunda birbiri ardından çökmeye başladı. Tarih yi- ne onu haklı çıkardı. Mehmet Ali Aybar inançlı bir yurtsever ve ev- rensel bir kişilikti. O, Istanbul'un köklü bir ailesinden geliyordü. Galatasaray Lisesi'ni ve istanbul Hukuk Fakülte- si'ni bitirmiş, 1939 yılında hukuk doktoru, 1942 yı- lında devletler hukuku doçentı olmuştu. Siyasi - ideolojik tercıhini farklı bir yönde kullanabilir. fark- lı bir yaşam sürebilirdi. Fakat o, tercıhini ezilen- lerden yana yaptı, ezilenlerin çilelerine ortak ol- du. Yalnızca kendi halkının değil, dünya halkları- nın da acılarını paylaştı. Amerika Birleşik Devlet- leri'nin Vietnam'da işlediği savaş suçlarını yargı- lamak üzere kurulan "FtusselMahkemesı"ne üye olarak seçildi. Vietnam'a giden uluslararası bir heyete başkanlık etti; mahkemeye soykırım su- çunailişkin birraporsundu; 1977 yılında ABD'nin suçluluk kararını imzaladı. O, ülkemizin Kuvayı Milliye geleneğinin temsilcısi inançlı bir vurtsever ve aynı zamanda varlığı, bağımsızlık ve ulusal kur- tuluş savaşımızın temellerine dayanan modern Türkiye'nin evrensel onuruydu. Mehmet Ali Aybar'ı 196O'lı ve 1970'li yıllarda sağcılıkla, liberallikle suçlamış onca sözde "sol- cu" 1980 darbesini fırsat bilerek, sosyalizmi terk edip "yükselen yeni değerler"e kapıiırken, o, 12 Eylül'ün ağır koşullarında, ilerlemiş yaşına rağ- men, avukatlık cüppesini yeniden giymiş ve hiç- bir karşılık beklemeksizin tutukevlerine, cezaev- lerine düşmüş işçileri, gençleri ve aydınları savu- nuyordu. 1986 yılında sosyalistlerin birlık çalışma- larına katıldığı günlerde 78 yaşını geride bırakmış- tı. Mehmet Ali Aybar, 10 Temmuz 1995 günü ar- dında erdemli, onurlu ve örnek bir yaşam bıraka- rak 87 yaşında gözlerinı kapadı. Cenazesı. Bebek Camisi'nden Aşiyan'a yüzlerce insan tarafından çiçeklerle ve alkışlarla uğurlandı. Aradan iki yıl geçti. Geçen perşembe günü Tür- kiye sosyalizminin bu büyük önden Aşiyan'daki mezarı başında dostları tarafından anıldı. Sa'j e :e 32 kişiydiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle