29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtJvaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmem: Orhan Erinç # Genel Yavın Koordınatoru Hikmet Çetinka>a 0 Yazıışlerı Müdürlerı. IbrahimYıldız, Dinç Tajanç (Sorumlu) • Haber Merkezı Mudüru Hakan Kara 9 Gorsel Yönetmen Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 0 tstıhbarat Cengiz Yıldınm 0 K.ültür: Handan Şenköken 0Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler Sami Karaörcn 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotoğraf F.rdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kunılu; bhan Seiçuk (Başkrnı I. Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. Hikmet Çerinka>a. Şâkran Soner. Ergun Bakı, Dinç Ta>anç, İbrahim \ lldız. Orhan Bursall, Mııstafl Balbav. Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı. Mustafa Balba) 0 HaberMüdunı Doğan Akın Ataturk Buhan No 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 C hat). Faks 419502"" 0 Izmır Temsılcısı SerdarKınk,H.ZıyaBh 1352S 23Tel 4411220. Faks 4419117 0AdanaTems]lc!sı ÇetinYiğenoğlu, inonuCd 119S.No 1 Kat.l,Tel.363 12 11.Faks 363 12 15 Koordınatör Ahmel Korulsan 0 Muhasebe Bülent Yener 0 Idare- Hüseyin Gürer 0 lşletme ÖnderÇeUk0Bılgı-l}lem Nail İnal 0 Bılgisayar Sıstem Mürüvet ÇUer MEDYA C: • Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran # Koordınatör Reha Işıtman 0 Genel Müdur Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 513 95 80-513 84 60-61,Faks-5138463 Yayımlayan \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın \e Yayincılık A Ş TirkocağıCad "9 41 Cagaloghı 34334 Ist PK 246 lstanbul Tel (0 212ı 512 0505 12ı!0han Faks (0212ı ^13 85 95 TEMMUZ 1997 Imsak: 3.3" Güneş: 5.35 Öğle: 13.17 Ikindı: 17 [4 Akşam: 20.45 Yatsı: 22.33 Constitution yeniden denizde MARBLEHEAD- Dünyanın en eski savaş gemisı ve kullamldığı yıllarda ABD donanmasının bayrak gemisi olan USS Constitution (Anayasa) adlı gemı luzağa çekildikten 116 yıl sonra ilk kez 8 temmuzda tekrar denize kavuştu. ABD'nin bu en eski tarihi savaş gemisi, onanldıktan sonra ABD'nin Atlantik Okyanusu kıyısındaki Marblehead limanından denize indirilerek denendı. USS Constitution. inşa edilişinin 200"üncü yıldönümü olan 21 temmuzda resmen, uzun zamandır uzak kaldığı denizlere yelken açacak. Çevreciter Aykufla göpüştü • BODRUM (Cumhuriyet) - Gökova SürekJı Eylem Kurulu, önceki gün Bodrum'a gelen Çevre Bakanı Imren Aykut'a Sınırsız Çevre Yolculan, BAÇEP ve Akdenizfoklan Platformu ile Antınükleer Platform adına öncelikle çözülmesi gereken çevre sorunlannı anlattı. Bakan Aykut BAÇEP'in 26-27 temmuzda yapılacak Göcek Zirvesf ne katılma sözü verirken nükleer santrallar konusunu incelemeye alacaklaruu bildirdi. "İstanmd'dan Havana'ya" • İstanbul Haber Servisi- Küba'da yapılacak olan 14. Dünya Gençlik Festivali Ulusal Hazırlık Komitesi "İstanbul'dan Havana'ya" adlı bir konser düzenlıyor. Esenyurt Kültür Sanat ve Eğitim Vakfi'nın açıkhava tiyatrosunda 13 temmuz pazargünü gerçekleştireceği konsere Mazlum Çimen. Suavi, Muammer Ketencoğlu, Ekrem Ataer, Kardeş Türküler, Nurettin Rençberoğlu. Ferda Ereren, Üç Deniz Topluluğu, Zugaşi Berepe Topluluğu ve Ferhat Tunç katılacaklar. Kolesterol kalp düşmanı • tstanbtıl Haber Servisi - Amerikan Hastanesi. Baylor Tıp Fakültesi ve Houston Methodist Hastanesf nin ortaklaşa düzenlediklen 12. Geleneksel Tıp Sempozyumu'nda, kolesterolün kalp hastalıklannın artmasında önemli bir faktör olduğu belirtildı. Kalemli diploma verecek • tstanbul Haber Servisi - TBMM Başkanı Mustafa Kalemli. bugün saat 16.30'da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nce düzenlenecek törenle himayesinde restore edilen Mahmut Şevket Paşa KöşkıTnün açılışmı yapacak. Kalemli daha sonra fakültenin yıl sonu sergısi ile diploma törenıne katılacak. Tanrıyar . görevine döndii • tstanbul Haber Servisi - SEKA Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim- Kurulu üyesiyken 6 Haziran 1996'da görevden alınıp müşavir kadrosuna atanan Hulkı Tannyar, işlemin iptali için Danıştay'a açtığı dava sonucu görevıne döndü. Dünya Nüfus Günü 1987'de 'beş milyarlık dünya' adıyla kutlanmaya başladı 6 milyara dayandıkSAADET USLU Bugün Dünya Nüfus Günü. Bırleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), nüfusun dengesiz ar- tışının ülkeleri ve bireyleri olum- suz etkilediğine dikkat çekerek "İnsanlann. özelükle gençlerin ne denli tehlikede olduğu vurgulan- mah" dıyor. UNFPA"run, 5 milyanncı bebe- ğin doğduğu gün 11 Temmuz 1987'de kabul ettiğı Dünya Nü- fus Günü. bu yıl yaklaşık 160 ül- kede kutlanıyor. 1987 yılında "beş milyarlık dünya" adı altında kutlanmaya başlanan günün amacı. "Dünya nüfusunun arbşını kutlamak de- ğil, dengesiz nüfus artışının ülke- leri \e bire\ leri olumsuz > önde et- kilediğine dikkatleri > oğunlaştır- mak ve insanlann özeüikle genç- lerin geleceklerinin ne denli teh- Hkeye aüklığuu vurgulamak" ola- rak belirtilıyor. UNFPA, bugün 6 milyara va- ran dünya nüfusunun 2015 yılın- da 8 milyar, 2050 yılında ise 11 milyar 900 milyona ulaşacağına 1997 verilerine göre Türkiye'nin nüflısu 62 milyon 700 bin. Bunun yüzde 63'ü kentlerde yaşıyor ve yüzde 35'i 15 yaşın altında. Yıllık artış hızı ise 1 milyon 600 bin. dikkat çekerek ülkenin kaynalda- n ve ekonomik olanaklar açısın- dan nüfus artışının çok ciddi bir şekilde ele alınmasının öneminı vurguluyor. UNFPA. bu y ılın ko- nusunu •'Gençlerin üreme sağh- gı ve cinsel haklann ihlali ile or- tayaçıkan sorunlar" olarak belir- ledıği Dünya Nüfus Günü mesa- jında şöyle diyor: "Nüfus artışuun ülkelerin eko- nomik olanaklanna oranla art- ması. kalkınma açısından çok önemüdir. Ancak nüfusun sağlık- lı artışı. yaşam kalitesi. temel sağ- lık ve eğitim hizmetlerinin toplu- mun her bireyine ulaştınlması. gençlerimizin üreme sağhğı, aile planlamasu AIDS, cinsel yollaria bulaşan hastahklar, üremeve cin- siyet haklannın ihlali, kadınlann starüsü \e benzeri konularda top- lumun bügilendirilmesi ancakge- niş kapsamlı bir programla olur. Bu konularda özelükle gençlerin eğitilmesinde \e bügüendirilmesin- de medya>a çok önemli göre\ler düşmektedir." Türkhe'de durum Sağlık Bakanlığı'nın 1997 ve- rilerine göre Türkıye'nin nüfusu 62 milyon 700 bin. Bunun yüz- de 63'ü kentlerde yaşıyor ve yüz- de 35"i 15 yaşın altında. Yıllık ar- tış hızı ise 1 milyon 600 bin. Or- talama evlenme yaşı 19 olan ül- kemizde, 15-49 vaşlan arasında- kı kadınlann yüzde 64.6'sı evü. Son 5 yılda, istenmeyen doğum oranı yüzde 20.4. yanlış zaman- lama yüzde 12. Türkiye'de be- bek ölüm hızı yüzde 42.2. beş yaşın altındaki ölüm hızı ise yüz- de 50. Doğum öncesinde yar- dım alan kadınlann oranı yüzde 63. sağlık personeli gözetımın- deki doğumlar yüzde 76. sağlık personelinde olmayan doğumlar ise yüzde 24.0-1 ay arasındaki be- beklerde anne sütü ile beslenme yüzde 99. 4-5 aylarda ise yüzde 80. Sağhk Bakanı Halil İbrahim Ozso> da Türkiye'de anne ve be- bek ölümlennın en önemli ne- denleri arasında. genç kızlann er- ken yaştaevlendirilmeleri ve ço- cuk sahibi olmalannın yer aldı- ğını bildirdi. Özsoy, 11 Temmuz Dünya Nü- fus Günü nedeniyle yaptığı yazı- lı açıklamada, 18 yaşından kü- çük annelerin ve bebeklerin ölüm riskinin, daha büyük yaştakilere oranla 10 kat fazla olduğunu be- lirtti. Özsoy, bakanlığın bu nedenle aile sağlığı hizmetleri çerçeve- sinde, gençlerin eğitimine önem verdiğini kaydetti. AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklann dünyada hız- la yayıldığına dikkat çeken Öz- soy, Türkiye'deki çocuklann da bu felaketlere uğramaması için şim- diden önlem alınması gerektiği- nı belırttı. ©-BELKİ D Meteoroloji uyanyor: Güneşte fazla kalmayın Sıcaklar normale dönüyor EBRU TOKTAR e-posta: tan (a vol. com. tr A-NKARA - Uzun süren kışın hemen ardından bahan yaşayamadan başlayan kavurucu sıcaklar yurttaşlan bunaltırken. Meteoroloji yetkilileri sıcaklıklann norma- le dönmeye başladığı müjdesını verdiler. Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tah- mınleri Daire Başkanı Nurettin Çam. ge- çen hafta ıçinde Balkanlar'dan gelen sıcak hava kütlesı nedeniyle yurt genelınde mev- sim normallerinin 9 derece üzenne çıkan sıcaklıklann bu hafta normale dönmeye başladığını bildirdi. Meteoroloji Mühendisleri Odası Başka- nı İsmail Kiiçük. hava sıcaklıklanndakı artışın 'termal stres, ısı kramplan ve LSI yorgunluklan yararöğına' dikkat çekerek. yurttaşlara "güneşte fazla kalmayın" uya- nsında bulundu. Vücudun hissettiği hava sıcaklığının neme bağlı olarak değiştiği- ni vurgulayan Küçük. hava sıcaklığıyla vücut tarafindan hissedilen hava sıcaklı- ğının farklı değerler olduğuna dikkat çek- ti. Havadaki nem miktannın yükseklıği- nin, hissedilir bir şekilde hava sıcaklığmı arttırdığını vurgulayan Küçük. "Örneğin, bir bölgenin ha\ r a sıcaklığı 35 derece, nem miktan yüzde 70 ise o bölgenin hissedilir hava sıcaklığı 50 derece olur. Bu nedenle Meteoroloji Genel Müdürlüğü hava sıcak- lığıyla birlikte o bölgenin nem parametre- lerini de açıklamalı" dedi. Küçük, 27-31 derece arasındaki hıssedıhr hava sıcaklı- ğının fiziksel etkinlik ve güneşten etkilen- me süresine bağlı olarak termal stres, ısı kramplan, ısı yorgunluklan. halsızlık. si- nirlilik, dolaşım ve solunum sistemlenn- de rahatsızlıklar; 41-54 derece arasında- ki hissedilir hava sıcakhklannın da güneş çarpması ve ölümle sonuçlanacak termal şok yarattığını bildirdi. YSUnin yırtmacı Modacılar 1997-1998 yılı sonbahar-kış dönemi kreasyonlannı taıutmaya başladılar. Fransa'nın başkenti Paris'te Yves Saint Laurent haute couture gi> silerini sundu. Fransız modacının hazırladığı kjjafetler izleyicilerden alkış aldı. Derin yırtmaçh, saten gece giysisi de bunlardan " biriydi. (Fotoğraf: REUTERS) Danıştay 'însan kurallardan değerlidir' A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bergama Ova- cık'ta siyanürle altın üret- mek ısteyen Eurogold fir- masının ışletme izninin ip- taline onay veren Danıştay 6. Daıresf nin Başkanı Gür- büz Önbilgin."Biz. esastan bozma karan aldık. Esastan bozma karaıian öncelikle uygulanır" görüşünü dile getırdi Önbilgin, "insanın, kurallardan daha değeıii olduğunu'" vurguladı. Danıştay 6. Dairesi, ye- rel mahkemenin Eurogold firması lehine verdiği kara- n, çevreye ve insan sağlıği- na zarar vereceği gerekçe- siyle "esastan" bozmuş, ka- rar 27 Mayıs 1997'de Çev- re Bakanlığı'na teblığ edıl- mişti. Danıştay karannın uygulanması için ÇevTe Ba- kanlığı'na tanınan 30 gün- lük yasal sürenin. 27 hazi- randa dolmasının ardından maden alanının kapatılma- ması yöre halkının tepkisi- ni çekrruş, çıkan olaylarda onlarca köylü gözaltına alınmıştı. Danıştay 6. Da- iresi'nin karan, Izmır Çev- re Hareketi Avukatlan tara- findan "Bundan sonra çivr bile çakılamaz" yönünde yorumlanırken ÇevTe Ba- kanlığı Hukuk Müşavıri Ra- mazan Tüzün. "yürürlüğü durdurma" olmadığı ge- rekçesıyle, karann hemen uygulanmasının gerekme- diğinı savunmuştu. Cumhuriyet'in sorulan- nı yanıtlayan Danıştay 6. Dairesi Başkanı Gürbüz Önbilgin. Çevre Bakanlı- ğı'nın, "karar düzeltme" ıstemıyle daıreye başvur- masıyla dosyanın yeniden ınceleneceğini. daha sonra da yerel mahkemeye gön- denleceğini kaydetti. Önbil- gin, "İnsanlan bir yana bı- rakıp. katı hukuk kuralla- nna göre hareket edeme- viz^dedi. ATTİLÂİLHAN tzciliğin, gencin karakterini, yeteneklerini geiiştirmek suretiyle eğitimin boşluklannı doldurduğu belirtiliyor. Izcilik, gençlere hayatm nasıl yaşanacağını da öğretiyor Amaç 6 iyi insan' yetiştirnıek • lstanbul tl Izcilik Kurulu Başkanı Aysel Ürün, izciliği 'çocuk ve gençlerin macera duygulannı kamçılayan, onları kırlara sürükleyen ve birbirleriyle en iyi şekilde kaynaştıran kardeşlik örgütü' olarak tanımlıyor. FtGENATALAY Her gün en az bir iyılık yapan. ne- şeli, dürüst. güleryüzlü. çe\resine ya- rarlı "iyiinsan"laryetiştırmeyi amaç- layan ızcilik, Türkiye'deki okullarda hızla yayılıyor. Izciliğin kurucusu Baden PoneO'a göre ızcilik, "Obacabiriyilikyapmak, zorluklar karşısında akıl >e mantığı kullanmak. okumak, araştırmak ve öğrenmek, yeni dostiuklar edinmekve doğayı korumayı unutmamaknr."" lstanbul II Izcilik Kurulu Başkanı Ay- sel Ürün ile izciliğin felsefesı, yarar- lan, amaçlan üzerine görüştük. Ürün. önce izciliği şöyle tantmladı: "Izcilik, kız-erkek aynnu j'apmak- sızın tüm çocuk ve gençler içindir. İz- cilikonlara.eğlendirici >« öğretid oyun- larla ögretilir. Onların macera duygu- lannı kamçılayan. onlan kırlara sü- rükle>en ve birbirleriyle en iyi şekilde kaynastiran kardeşlik örgürüdür." Ingiltere'de 1907 yılında başlayan iz- cilik hareketinın, bir yıl sonra Baden Povvell'in Erkek Çocuklar İçin Izcilik adlı eserinı yayımlamasıyla dünyaya hızla yayıldığını. bugün dünyada 26 milyona yakın izci bulunduğunu anla- tan Ürün, -İnsan doğayla başbaşa ve bundan zevk alarak \aşamasını öğren- diği zaman kendisine güveni artar. Ki- şiliği gelişir ve tam bir insan olnıamn bilincine varır. Bu ) üzdcn izcilik doğa- dan öğrenUmesi gerekenleri öğrenme- nin en güzel >ollanndan biridir. İzcilik, çocuk ve gencin karakterini. sağlığını ve yeteneklerini geiiştirmek suretiyle eğitimin boşluklannı doldurur. İzcilik, çocuk ve gençlere hayatın yalnızca na- sü kazanılacağını değiL nasıl yaşanaca- ğını da öğretir" dedı. Aysel Ürün'ün verdiği bilgıye gö- re, izcilik çalışmalan, Mılli Eğitim Ba- kanlığı Örgün ve Yaygın Eğitim Ku- rumlan İzcilik Yönetmeliği hüküm- lerine uygun olarak kurulmuş il izci ku- İzcinin nitelikleri Cesur ve dürüst 1- İzci sözünün endır, onurunu her şeyin üstünde tutar. 2- İzci. yurduna, milletine, ailesine sadıkür. 3- İzci, başkalanna yardimcı ve yararlı olur. 4- izci, herkesin arkadaşı ve bütün izcilerin kardeşidir. 5- İzci, herkese karşı naziktir. 6- îzci, bitki ve hayvanian sever ve korur. 7- İzci, büyüklerin sözünü dinler, küçükleri sever ve korur. 8- İzci cesurdur ve her türlü - şartlar içinde neşelidir. 9- İzci tutumludur. 10-izci dürüsttür. rullannca yürütülüyor. Bu çalışmala- ra katılmak ısteyen okullar. öncelikle bu konuda eğitim görmüs. izci lideri sağ- lamak zorunda. Daha sonra il izci ku- ruluna başvoıruluyor. İl izci kurulu, ge- reklı incelemeyi yaptıktan sonra kuru- luş izni veriyor \ e ünite kuruluyor. İz- cilik çahşmalanna katılan çocak ve gençler, çeşitli yaş gruplanna göre şövle sınıflandınlıyorlar: Küçük izci: 7-11 yaş arası çocuk- lar (Küme) İzci: 12-15 yaş arası gençler (Oy- mak) Ergin izci: 16-20 yaş arası gençler (Ocak) Açık havada kamp yapan. doğayla ıç içe yaşayan izcıler. havanın nasıl olacağını bazı belirtilere göre tahmin ediyorlar. tşte ıyı havanın belirtileri: -Ev, fabnka \e vapur bacalarından çıkan dumanlar hiç dağılmadan göğe yükseliyorsa. -Gece ve sabaha karşı otlar, çiçek- ler ve yapraklar üzerinde çığ tanelen görülüyorsa. -Kuşlar, özelükle av kuşlan yük- sekten uçuyorsa, -Kargalar, sabahlan öterek çift çift uçuyorsa, -Örümcekler, ağlarını akşamüstü örüyorlarsa, -Karıncalar tepecikler yapıyorsa. -L'fuk çizgisındekı gemiler tüm ay- nntılanyla görülüyorsa, hava iyi ola- caktır. Ay ile hava tahminı ise şöyle: ->lç tarafında kırmızı ve mor lekeler varsa. şiddetlı fırtına çıkabilir. -Beyaz renkli ise iyi hava belirtisi. 'O Karanlık'tan Bir Mektup! Genç sinemacılardan birisiyle lâflanıyorduk: na- sıj. yeri düştüyse, aradığı bilgilerden çoğunu; Nijat Özön'ün, 'AnsiklopedikSinema Sözlüğü' ad- lı eserinde, bulabileceğini söyledim; iddialı, kendin- den emin o genç, inanılmaz bir cehalet ve saflıkla: '- Kimdir o?' diye sormasın mı? Ayazın, yüzümüzü jilet gibi yaladığı bir gün; şehir gizli bir siyah gümüş aydınlığı içinde panldıyor; bir anda Taksim Meydanı'nda koşuşan o kalabalık, bulutlann garip ısrarlanyla, bilinmez hangi ufka doğ- ru akıp gitmeleri; bana son derece beyhude, son de- rece anlamsız göründü: Türkiye'de sinema'yla uğ- raşacaksın. ömrünü sinemaya vermiş Nijat Ozön'ü tanımayacaksın! Bu kadan haksızlığı da aşıyordu, zu- lümdü dupedüz! Nijat Özön, kuşkusuz ömrünü münhasıran sine- maya vermemişti: 40 kuşağının, o yarı çılgın öncü- leri arasındadır; onlar, Istanbul'daki İTYGD'nin, kar- deşi, Ankara'daki 'Türkıye Gençler Derneği'run üye- leriydiler; başlarından azserüyen geçmemiştir! Bun- lardan binsine, meğer Nijat Özön çok yakından ta- nık olmuş, bu vesileyle bir de mektup yazmış; size o mektubu okutmak istiyorum, çünkü eski Ankara Valisi NevzatTandoğan'aatfedilen meşhur 'Komü- nizm gerekirse, onu da bizyaparız' rivayetine, açık- lık getiriyor. Meğer o sözün sahibi, Nevzat Tandoğan değil- miş... fakat en iyisi, sözü Nijat a bırakmak olmaya- cak mı? Nijat Özön'ün mektubu... "... 1947'nin 1 Mayıs'ında şimdiki Kuğulu Park'ın bulunduğu yerde, piknik yapmaya gittik; az öte- si, Atatürk Bulvan'ydı ve bir polis kulübesi var- dı. Birkaç saat sonra genç ve temiz yüzlü bir po- lis yanımıza geldi; tedirgindi:'.. Gürültü ediyor- muşsunuz, rahatsız olmuşlar!' diyerek, kimlik- lerimizi alıp götürmek istedi. Tuhaf şey. Gürültü etsek de, o zaman oralarda ondan başka duya- cak kimse yok. Baktık kulübenin yanında bir 'si- vil', tabii hemen anladık: Birinci Şube'nin memu- ru, kimliklerimizi saptamak istiyor. Kimliklerimi- zi vermedik, genç polis de bir şey demedi. Bu ufak olay tam bir yıl sonraki olayın başlangıcıy- dı..." 1948'in 1 Mayıs'ı yaklaşınca, aynı liseliler oturup nerede piknik yapacaklannı konuşurlar; çoğunluk 'Ka- yaş' diye 'tutturur'; Nijat bir yıl önceki olayı hatırla- tarak, Kayaş gibi tenha biryerin elverişli olmayaca- ğını söyler; ne var ki sözünü dinletemez, bir yıl ön- ceki grup, gruptan ikisinin bu kez üç kızkardeşi de katılmak üzere (ikisi ortaokul öğrencısi) Kayaş'a gi- derler. "... ben evde kitap okuyordum, iki kızkarde- şiyte geziye katalan arkadaşımın ilkokuldaki kü- çük kızkardeşi geldi: 'Nijat ağabey, ablalanmı, ağabeyimi, arkadaşlarını polis aiıp götürmüş, annem ağlıyor, seni istiyor' dedi. Eve yaklaştı- ğımda bir sivilin karşı tarafta nöbet tırttuğunu far- kettim, Çocuklann annesiyle konuşurken 'sivil' geldi, 'Şube'ye gideceğiz' dedi; birlikte, o yolu tuttuk. "... beni önce komiser Süleyman Çağlar, son- ra onunla birlikte o zamanki Birinci Şube Müdü- rü Ekrem Anıt'ın önüne çıkardılar. Bu 'muhteşem ikili'nin (muhteşem ikili diyorum, çünkü tek par- ti devrinde Ankara'da uçan kuşa solcu deyip kök söktürmeye çalışan bu polisler, sonradan ka- pağı DP'ye atıp aynı şeyi orada sürdürdüler ve Yassıada'lık oldular...) merakı, benim niye Kayaş'a gitmediğim, arkadaşlarımın 1. Şube'ye götürül- düğünü nasıl haber aidığım ve niye o eve gitti- ğimdi. Gençlik bu ya, çok aptalca bulduğum bu soruları, aptalca bulduğumu duyumsatır kısa, sert bir biçimde yanıtladım, gerçekte de çekine- ceğim bir şey yoktu zaten; niye gitmediğim bel- li değil mi, uydurma sebeplerle buraya getirilme- mek için. Haberi, buraya alıp getirdiğiniz arka- daşımın ve iki kızkardeşinin annesi verdi. Eve git- tim, çünkü arkadaşlarımı merak ettim. Anıt, bi- raz alaycı ve öküz altında buzağı aramış da bul- muş gibi,'- Demek merak ettin?' dedi.'- Evet me- rak ettim, onlar benim okul arkadaşım, sınıf ar- kadaşım, ben de onlar gibi olabilirdim'. Anıt'la Çağlar birbirine baktılar. Anıt biraz düşündü, sonra Çağlar'a '- Bırak gitsin!' dedi. "... o akşam 'liseliler'i ve kız kardeşlerini, 1. Şu- be'de tuttular. Ertesi sabah öğleye doğru salı- verdiler. Bırakıldıktan birkaç saat sonra, bir ara- ya geldik. Bana Kayaş serüvenini ve bırakılma- dan önce Vali Avni Doğan'ın karşısına çıkanldık- larında olanı sıcağı sıcağına anlattılar. Yılmaz Çolpan (Sonradan Paris'te Basın Müşaviri iken, Ermeniler'ce öldürüldü), Seiçuk Şener, Şükrü Ünal, Nevzat Yıldınm, Ferdi Talay ve kızlan vali- nin önüne dizilmişler; çiçeği burnunda Ankara Valisi Avni Doğan -Doğan, Birinci Bölge Parti Genel Müfettişi iken, ki şimdiki Olağanüstü Hal valisinden çok daha yetkili, bölgenin tam yetki- lisi oluyordu; üç ay kadar önce Ankara Valili- ği'ne getirilmişti- tatlı/sert bir nutuk çekmiş ve bu arada;'... ayağınızı denk alın, bir daha böyle işlere karışmayın. Hem size ne oluyor, bu mem- lekete komünizm lâzımsa onu da biz getiririz' de- miş..." "... iş'te ünlü 'lâf'm aslı bu!.."(Ankara'dan 11 Ha- ziran 1997 tarihinde gönderdiği mektup.) Kimsenin hatırlamak istemediği... Nijat'ın mektubu, beni kaptığı gibi nerelere götü- rüyor? Eski daktilo şeridi. soğuk izmarit, nemli tahta kokan o loş kısm-ı siyasi koridorlan; liseli, fa- külteli çocuklann yüzüne, gizli tehditlerle bakan 'ta- harrıler'; karanlık, soğuk ve yalnızlığın çın çın öttü- ğü hücrelerde, çile doldurmak; incir çekirdeği dol- durmayan sebeplerden, gencecik bir kızın ya da oğ- lanın istikbalinin su gibi harcanması!.. Şimdiki, o kumsalda pet şişe toplamak meraklı- sı, ya da 'çiçek çocugu'ndan bozma 'macfe in USA' solculann; birer 'dinozor' sayıp geçtiği, o 'eski tü- fekler' yok mu, o 'eski tüfekler'; eğer onlar, o cen- derelerden geçmeseler, o cehennem azaplannı ya- şamasalardı, acaba bu kadarcık da olsa, demokra- siye ulaşılabilir miydi? Bakıyorum o kuşağın 'feda-yı nefsinden' hiç kim- se söz etmiyor. http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle