Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 1997 PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Eski yazılann kahramanlannı özledimGüncemi kanştırdım. Ve bazı eski
pazaryazılanmı. Aman Tannm! Ne
kadar çok insan var o satırlann içinde!
Nereye gitti bu insanlar? Neden
rastlamıyorum son zamanlarda
kimseye? Ben mi eskisi kadar
ortalarda degilim? Onlar mı gittiler
bir yerlere? Ya da başlanna bır şey
mi geldı? Yoksa hiç yaşamadılar mı?..
Puşkin meydanında kara kışa
bakmadan kuru üzüm satmaya çahşan
yaşlı biradam vardı. Rusya'da liberal
ekonominin doğumuyla birlikte para
kazanmak ıçin sokaklarda satıcılık
yapmaya başlamıştı. Aslında emekli
öğretmendi. Eski ögrencilerinin
kendisini görmesinden korkardı. Ama
kendi gözleri iyi görmezdi. Ona
üzümün bedelinden fazla para verip o
farketmeden uzaklaşmıştım. O
zamanlar91 yaşindaydı. Sonyıllarda
hiç görmedim. Acaba yaşamıyor mu
artık?
Rusya'nm ticareti ve ticaretten çok
zengin olunabileceğini keşfettiği
zamanlarda uzun boylu ve çok zayıf
bir gençle tanışmıştım. Ince
parmakları sigara sansıydı. Yabancı
şirketlerin temsilcileriyle tanışır.
onlann istediği hammaddeleri arka
cebinden çıkardığı eski bir not
defterine yazardı. İstenen her şeyi
bulmanın "prensip olarak mümkün"
olduğunu söylerdi. Hiç görmediğim
halde çoraplannın yırtık ve kokulu
olduğuna karar vermıştim. Acaba
köşeyi döndü mü? Yoksa kendini
içkiye falan mı verdi?
Bir "gece kelebeği" (fahişe) aklıma
geliyor. Tanıştiğım zaman 21 'indeydi,
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
3 yıllık stajlıydı. Bana, öz annesiyle
ilk aşkını yatakta yakalaymca bunalım
geçirdiğini, daha sonradan sevdiği
gencin de ilk pezevengi olduğunu
anlatrruştı. Titreyen sesi hâlâ
kulakJanmda. Onu tûm güzelliğine
karşın kadın olarak görmek o kadar
zordu ki. O bir çocuktu. Acaba başına
bir şey mi geldi? Belki yurtdışında
çalışıyordur. Belki de çoktan
evlenmiştir...
80'li yıllarda öğrenciyken gittiğim
kütüphanede çahşan gûzel ama
kederlı bir kadın vardı. Orantısız
büyük kol saati ucuz ve yeşildi.
Arasıra tütünü çağnştıran öksürükleri
duyulurdu. On yıl sonra oraya gidip
görmüştüm onu. Dünyada ve
ülkesinde değişen her şeye inat, o
aynıydı; bakışı. saati ve öksürüşüyle.
Onunla hiç olmazsa on yıl sonra
tanışmak istemiş. ama
becerememiştim. Bundan sonra
yolum oraya düşmez. Düşse de artık
tanışacağımı sanmıyorum. Umanm
kedennin yerinde biraz sevinç
fılizlenmiştir.
Ha, bir de karşı komşunun kedisini
hiç görmüyonım son zamanlarda.
Hani şu on binncı katta pencerenin
dışına çıkıp ölümle yaşam arasında
soğukkanlı turlar atan kediyi. O
kaygısız ifadesine bakıp becerebilse
içki-sigara bile içebileceğini
düşünürdüm. Bir kez bile
karşılaşmamıştı bakışlanmız. Acaba
riske girmekten vaz mı geçti? Yoksa
artık riske girmesine olanak kalmadı
mı?.. Daha bir sürû anı var
gümcemde ve eski pazar yazılanmda.
Bir sürii insan. Kimiyle arkadaşlık
etmişim, kimiyle mücadele. Kimısi
sevgilim olmuş, kımisinin ırlaşılamaz
olarak kalmasına hayranlık
duymuşum, hatta bazen böyle olması
için yardım etmişim. Bir bir düşünüp
hissetmeye çalıştım onlarla
paylaştığım anılan. Ve bir kez daha
doğruluğunu anladım şu özdeyişin:
"Anılar. acı da olsalar tatlı da,
sonradan ınsana hep acı venrler."
Laponlar da seçim
yaptı geçenlerde
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Onlar, milattan 6000 yıl önce
vardılar. Antık çağın yazarlanndan
biri, M.Ö. 700 civannda
"İskandinavya'nın kuzeyinde
yasayan. çam ağaçianmn tepesinde
dolaşıp ağaçtan ağaca zıpiayan
garip insanlardan" söz ermış. Onlar
ki dillerinde yalnızca "kar"
anlamına gelen 100'den fazla
sözcük vardır, onlar kı tek bir
hayvanı, Ren geyiğini geçımleri
için baştacı etmişlerdir. Konumuz
onlardır bu pazar: Samekr, hanı şu
bizde "Lapon" olarak bilinen.
ICırmızı, yeşil, san ve lacivert
renkJere bürünmüş giysileri. tepesi
püsküllü bir çeşıt takkeleri. bızdekı
takkelerden değil. dar paçalı
pantolonlan ve btırnu kalkık
çanklanyla yılın on ayı kış yaşayan
insanlar. Dört ülkeye: tsveç'e.
Norveç'e, Finlandiya'ya ve
Rusya'ya yayılmışlar. "Kota"
denilen \e dumanın çıkabilmesı
için üzeri açık olan çadırlarda
yaşıyorlar genellikle. Özellikle av
sezonunda ve Ren geyiklerini
otlaklarda dolaştınrlarken
kotalanndalar Kadınlan, küçük taş
fınnlarda bizim pideye benzeyen,
ama az şekerli unla yapılmış ince
ekmek pişiriyorlar. Ekmeğe, füme.
yani tütsülenmiş geyik eti koyarak
bir çeşit dürüm yapıyorlar.
Patatesten yapılan votkayı severler.
Bellerindeki kılıfi nakışlı. sapı Ren
geyiği kemiğinden ve ucu kıvnk
olan bıçaklan, "av hali" için
taşırlar, birbirlerine kaldırmak ıçin
değil. lsveç'te 20 bin, Norveç'te 40
bin, Finlandiya'da 6 bin ve
Rusya'da 2 bin Same var. Ortak
yanlan -yaşam biçimleri dışında-
1993'de kurduklan ve Sametinget
dedikleri parlamento. Üç hafta
önce, ikinci seçimler yapıldı.
Sonuçlan şu sıralar belli olacak.
Çok geniş ve güç bir coğrafyaya
dağılmış olan seçim sandıklanndaki
oylann sayımı pek kolay değil
çünkü. Parlamento. adı Sapmi olan
bu görünmez ülkede yaşayanlann
azınlık haklannı, 4 ülkenin
yasalanna göre savunmakla görevli.
Alacağı kararlar. birer ricadan öte
değil. Ama. bu ülkenin halkının
sesini dile getıriyor. Yine de, kim
dinliyor? Azınlık haklan
konusunda son derece duyarlı bir
ülke olan lsveç. kendi azınlığı
konusunda farklı bir tavır
uyguluyor. Dededen toruna geçen
otlaklann tapusunu üzerinde
yaşayan insanlara vermiyor.
Otlaklann, başta kartavuğu ve
somon balığı olmak üzere avlıklann
sürekli olarak güneyden gelen
baskıyla daralmasına karşı çıkan
Samelerin protestolanna kulak
asmıyor. Yılın 11 ayı, örneğin
kartavuğu avının sezonunun **'
bekleyen Samereler; tam zamanı
gelince güneyden. yani Stockholm,
Malmö ve Göteborg gibi tuzu kuru
kentlerden gelen, dürbünlü tüfekle
avlanan kalantoriann
engellenmesini istiyorlar.
n a ı ı r l a n ı n L p v f i BebekpandaCiangŞiıusaUanankoltuktakevifçaüwr.Çm'dekiPfekin Hay-
p c U l U c l l l l ı ı i\Ky 11 y a n a t Bahççsj'nin gözbebeği olan 7.5 ayIık Ciang Şin. bakıcısı Bav Sukin i'le
çokiyi anlaşıyor. Çin'in güneybaüsındaki Siçuan bölgesinde jaşayan pandalann soyu doğal yaşam ortamlan yok edildi-
ği için tükenmek üzere. Pekin Hayvanat Bahçesi'ndeki uzmanlar yıllardır başarüı biijpanda iirctim programı uvgulaya-
rak sayılan hızla azalan bu sevimli hayvanlann yokolmasınıönlemeyeçalışıyorlar. Dünyanın hemen hemen bütün hay-
vanat bahçelerindeki pandalar Pekin Hayvanat bahçesi'nde doğmuş. (Fotoğraf - REUTER)
Sürgünde
birşair
TORONTO
ENGİN
AŞKIN
İran'ın en önemli çagdaş
şair ve romancılanndan
biri olan Reza Baraheni. 4
ay önce lsveç'ten
Kanada'ya göç etti. Yaşar
KemaTin yakın
dostlarından biri olan
şair. şimdi Toronto'da
yaşıyor. Uzun süreli bir
yemek söyleşisinde,
lstanbul'un lahmacun
kokmadığı yıllan
konuştuk birlikte.
tstanbul Ünıversitesi'nin
lngiliz Filolojısı
bölümünü bitirmişti.
Güzel Türkçe
konuşmasına karşın
söyleşinin kapsamlı bir
bölümü Ingilızce geçti.
lran Şahı'nın
zındanlanndan söz etti
bize. llkellığın ve
acımazlığın tüm
gücüyle saldırdığı bir
ortamdan PEN örgütü
aracılığıyla kurtulan Reza
Baraheni, daha sonra
ABD'ye gitme olanağını
buldu. Utah eyaletinin
'alt Lake City
Ünrvershesi'nde uzun
yıllar konuk profesörlük
yaptı. Bu sıralar,
Amerikan şiirinin
başkaldın simgesi olan
ADen Ginsberg'le yoğun
bır arkadaşlık kurdu. San
Francisco"da. New York
sokaklannda. Beyaz
Saray önünde
öncülüğünü yaptıklan
protesto mitinglerinde
lran Şahı'nı durmadan
kınamışlardı Ginsberg'le
birlikte.
Yurdundan kaçtıktan
sonra ABD'ye sığınmak
ıçin gelen ve ıstemi
reddedilen Şah
PehlevTnin, Başkan
Carter'ın önünde hüngür
hüngür ağladığına tanık
olmustu Baraheni.
Mollalar rejimınin ilk
yıllannda, tıpkı Şah
dönemlerinde olduğu gıbı
bedensel ve manevi
işkencelerle ağır çekilere
uğradı İranlı ozan ve
romancı. Dört yıl kadar
önce, Istanbul'a gelen
Allen Ginsberg.
Istanbul'da görüştüğü
Yaşar KemaVe, "Reza'ya
haber ulaşur İran'a,
hemen terk etsin İran'ı"
demiştı. İranlı ozan ve
akademisyen şöyle
tanımlıyor o günleri: "O
cömert ve atan vürekli
Yaşar Kemal'den aldığmı
mesaj. bana nasıl yardım
edeccğini soruyordu."
iran'ı yenıden geride
bırakan Baraheni, değer
bilmezlığin.
harcanmışlığın düş
kınklığıyla sürgünün
açmazındaydı artık.
Baraheninin anılar
demetinde, hep Istanbul
ve New York vardı.
Baraheni. Arthur
Miller, Kurt Vonnegut,
Muriel Rukyser,
EdwardAlbee,PENin
bayrağı altında, tüm
evrende zindanlara
atılmış yazar ve
ozanlann. bılım
adamlannın savunmasını
haykırdılar. Her zaman en
önde Ginsberg dururdu.
Adaletin ve banşın en
cesur öncüsüydü o.
tstanbul'da geçen
günlerde Yaşar Kenuü'in
yani sıra edebiyat
dünyamızın saygın
bireyleriyle dost oldu
İranlı ozan ve romancı.
Bir yıldız gibi kayıp
giden dostu Onat Kutlar'ı
anarken gözleri
dopdoluydu. Toronto'da
Kanada PEN'inın yıllık
bağış toplama
toplantısında onur
konuğu olan Reza
Baraheni. 2600 yıl önce,
özgür inançlanyla
Babılon'da hapse atılan
soylu peygamber
Ezeldel'ı anlattı.
Yüzlerce yıl sonra,
yaşamında yaptıgı tüm
kehanetlen gerçekleşen
Ezekiel. Babil'in
zındancılanna.
u
kapkaranhk bir bitimle,
tümüyle yok olacaklannr
söylemiştı.
Komşumuz ve ulu çmar nerdeler şimdi?Brüksel istıkametinden gelip Köln
istikametine gîtmekte olan trenimiz,
kalabalık bir yolcu topluluğunu Liege
(Liyej okunuyor) istasyonunda bırakjyor,
yeni konukJan boşalan koltuklara henüz
yerleşmişken çıkan "düüüüt" sesiyle,
vagonlanmız her zaman yaptıklan gibi
öndeki lokomatifın peşıne düşüyor.
"Istikamet" lafinı öylesine kullandım.
çünkü aslında tren yolculuklannda ihtiyaç
molasına ihtiyaç yoktur.
Kışlıklan alelacele naftalinleyip rafa
kaldıran doğa. çiçek desenli yeni
baharlıklannı gösteriyor yolculara
kimbilır belki doğa ana da çocukJan
arasında aynm yapıyordur ve kimi
ağaçlar. geçen yılki kıyafetlerini elden
geçirmiş, onlarla yetiniyordur. Başıboş
gezinen polenler (aslında hayli meşgul
olsalar gerek) kımi zaman trenle yanşıyor.
Avrupa'daki çalışma temposundan bile
yakayı kurtarmayı başaran inekler ise,
ağır hareketlerle otlanma eylemliğı içinde,
üşenmeyip vagonlara bakanlar da mevcut
Çayırlan keşfe çıkan koyunlar. atlar,
bahçe içinde evler, vagon camlanrunfılm
şeridi gibi çarçabuk çerçevelediği
resimlerden birkaçı.
"Çif pof pof,çif pof pof_" Ardenleri
yararak ılerliyoruz. Ardenler, Belçika'nın
hayli minyatür Toroslan. Tepelerin boylan
sedir ağaçlarına yetişmiyor. Yükseklik.
BRUKSEL
ÖZGÜR
ULLSOY
400-500 metre arasında değişiyormuş.
Kimi zaman, geniş ve uzun yataklannda
yan gelip yatmak yerine. devinip durmayı
tercih eden ırmaklann üstünden
geçiyoruz. Vesdre, Outrhe. Lomme,
Lesse, Semois bölgenin özgürlüğün tadını
çıkaran ırmaklan. Ardenlerin, binlerce
yıllık uğraş sonucu şekillenmiş
mağaralarında da bu ırmaklann imzası
var.
Küçükken her nedense sanayileşmiş
ülkelerin, sanayileşmiş olduklan için,
yeşili de tükettiklerini sanırdım. Geri
kalmışlığın hiç olmazsa bu açıdan iyi
olduğu şekilde bir mantık yürütmüştüm.
Tamam, büyük kentlerdeyseniz yeşil
hemen ulaşılabilecek bir mesafede
değildi, ama gitmesek de görmesek de
orada uzakta bır yeşil vardı. Refah
insanlannın trenlerle yolculuk etmek
yerine pek tabii ki arabalanna
kurulacakJan düşüncesi de aklıma
yatmıştı. İlk yurtdışı seyahatimde yerle bir
olmuştu bu dayanaksız mantığım.
Bütün bunlan niye mi anlatıyorum?
Istanbul'da yaşadığım mahalledeki
yeşillik, camınin önünde olmak gibi bir
talihi yakalamış kahveyi örten ağaçlar ve
dört yolun kesiştiği noktada bulunan
küçük parkımtıraktakı öteki talihlı. ulu
çmar ağacından ibaretti. Şimdi çınann
yerinde, abdest almaya elverişli çınili bir
çeşme bıtmiş. Bır ağacm yerini işgal ettiğı
bilinmese. göze güzel görünebilecek
türden bir çeşme (Semtimizin belediyesi
Refahlı'dır. ama olayı laik-Müslüman
çatışmasına çekmenin âlemi yok. Boğaz'a
bakan tepelerdeki ağaçlann yerini işgal
eden villalarda oturanlann çoğunun
Refah'ın temsil ettiklerinden
korktuklanna emınim.) Eve yaklaşırken
sevıncım, yennı boğazda düğümlenen
türden bir "şeye" bıraktı. Ne çmar ne
çınann altındaki "evini" kedi ve
köpeklenyle paylaşan. bütün mahalleliyle
hoşsohbet komşumuz... Görünürlerde
yoktu. Soğuk kış gecelennı, asla kavga
etmeyen kedi ve köpeklerinın çınann
altında oluşturduğu yorgana sannarak,
yazlan çınann kol kanat gerdiği gölgede
bir şeylerle uğraşarak geçıren, çınara
yaraşır heybetiyle bir denizciyi andıran,
(sıze bunlar yetmiyorsa. üstelık "çokiyi
derecede İngilizce bilen") komşumuz ve
çınar nerdeler şımdı?
VAKFIKEBİR SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1996'120
Davacılar Ayşe Uzun ıle Fatma Uzun vekılleri av. Ala-
attın Köroğlu tarafından davalılar Alı Kemal Bahadır.
Hayrettın Keleş Mehmet Bahadır ile Nurten Güven
aleyhlenne ıkame eylediğı paydaşlığın giderilmesı dava-
sının mahkememızde yapılan açık yargılamalan sırasın-
da davalılardan Nurten Güven'ın adına duruşma günü
davetıye teblığ olunamadığı ve adresınm de meçhul ol-
duğundan adına duruşma günü yerine kaim olmak üzere
ilanen teblıgat yapılmasına karar venlmış bulunduğun-
dan:
Dava konusu Vakfikebır ılçesi, Çamlık köyünde kaın
pafta: 7. parsel: 523. pafta: 5 parsel 520. pafta: 1 parsel:
35, pafta: 1, parsel 32, pafta: 1 parsel: 23, a>Tiı yerde 6
parsel ile pafta: 1. parsel: 17'de kayıtlı 7 parça taşınmaz
davacılar ile davalılar müşterek paydaş bulunduklan ara-
lannda nzai taksım olmadığından, kazaı taksim. taksirru
kabıl olmadığından paydaşlığın satış yoluyla gıdenlme-
si de davacılar tarafindan 25.07.1996 tanhlı dilekçe ile
talep edılmış olduğundan, davalı Nurten Güven'e işbu
dava dilekçesı ile duruşma günü olan 03.07.1997 günü
saat 9.30'da Vakfikebır Sulh Hukuk Mahkemesi'nde ha-
zır bulunması veya kendisini bır vekille temsil ettirmesı.
aksı halde yargılamaya gelmediğı taktirde yokluğunda
duruşma yapılarak karar verileceği hususu dava dilekçe-
si ve duruşma günü yerine kaım olmak üzere ılan olunur.
Basm: 23514
İSPÎR ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1996/47 Esas
Davacı Orman Genel Müdürlüğü'ne izafeten Ispir Or-
man Işletmesı tarafindan davalılar Sanıye Kumbasar ve
1 arkadaşı hakkında mahkememize açılan tapu iptali ve
tescıl davasının yapılan açık yargılaması sırasında ven-
len ara karan gereğınce: Davacı kurum, açmış olduğu
davasında. Ispir ılçesi Sırakonaklar köyü Cücebağı- Loz-
gın mevkiınde kain 25. 5.1970 tarih ve c: 89, s: 34, sıra:
24 ıle 25.5.1970 tanh c: 89, s: 40, sıra: 45'te kayıtlı tapu
kayıtlannın iptal edilerek orman olarak tescıline karar
verilmesıni talep etmış, dava dılekçesi Suat Kumbasar
dışındaki diğer davalılara teblığ edilmış, Suat Kumba-
sar'ın dava dilekçesınde belırtilen adresine dava dilekçe-
si tebliğ edilememış ve zabıta manfetiyle yapılan tüm
araştırmalararağmendedavalı Suat Kumbasar'a tebliga-
ta yarar açık adresinin tespit edılememiş olduğundan da-
va dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Davalı
Süleyman oğlu Ispır ılçesi Sırakonaklar köyü nüfusuna
kayıtlı Suat Kumbasar'ın duruşma günü olan 09.09.1997
günü saat 09.00'da tspir Aslıye Hukuk Mahkemesi'nin
duruşma salonunda hazır bulunması veya kendisini bir
vekille temsil ettirmesi, aksı taktirde yargılamanın yok-
luğunda yapılarak hüküm verileceği. ışbu ilanın, yayın
tarihinden ıtıbaren 15 gün sonra davalıya tebliğ edilmiş
sayılacağı ve dava dilekçesı ile duruşma gününü bıldırir
davetıye verine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 23500
ILAN
T.C.
ADIYAMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1997/36 Esas
Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekili tarafindan davalılar Ahmet, Hasan Kılınç ve Medet Aytekin, M. Hanefı Taştan
ve Mehmet Yağmuresen aleyhlenne açılan rücuen alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında
davalılardan Medet Aytekin'in en son adresi olan Adıyaman Bahçelıevler Mahallesi bila no sayılı adresi ile davalı Meh-
met Yağmuresen'in YSE civan Adıyaman adresindeki adreslenne çıkanlan tebligatlann bila tebliğ iade edildiği, savcı-
lık kanalıyla da teblıgata yarar açık adresleri tespit edılemediğinden dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen tebli-
ğine karar verilmış olmakla; davahlar Medet Aytekin ve Mehmet Yağmuresen 'in duruşma günü olan 15.7.1997 günü sa-
at 10.00'da mahkememizde hazır bulunmalan veya kendilerinı bır vekille temsil ettirmeleri. aksi taktirde yargılamanm
gıyaplannda yapılıp, bitırileceği, dava dilekçesı ve duruşma günü yenne kaim olmak üzere ilanen teblığ olunur.
Basın: 23470
İLAN
T.C.
YAHYALIİCRA DAİRESİ'NDEN
DAVET KÂĞIDI
DosyaNo: 1997/193 Esas
1- Alacakhnın adı. soyadı: Hüseyın Mazak vekili Av.
Vedat Özcan, Yahyalı.
2- Borçlunun adı, soyadı: Zeynep-Rukiye-Mustafa-
Ayşe Salep, Yahyalı.
3- Haczin yapıldığı gün ve saat: 19.2.1997
lcra ve Iflas Kanunu'nun 102. maddesine tevfikan ya-
pılan haciz sırasında kendıniz veya tebligat kanunu hü-
kümlerine göre tebellüğe yetkili kimse hazır bulunmadı-
ğından işbu kâğıdın tebliğ tarihinden itıbaren adı geçen
kanunun 103'üncü maddesi gereğince üç gün içinde ha-
cız tutanağını tetkik ve bir diyeceğiniz varsa bildirmeniz
için icra daıresine başvurmanız tebliğ olunur. (*)
20'02/1997
Not: 38 FU 459 plaka sayılı aracın haczedildiği hak-
kında 3. şahıs Bahtıyar Kaya'ya tebliğ yenne
(*) Evvelce hacız vazedenlerle borçlular dahi yeni iş-
tirak ve ilaveler kendılenne bıldinlmek üzere 103'üncü
madde mucıbınce davet olunurlar.
Basın: 20663
Sosyal demokrat zîrvesinin
iki yıldızı: Jospin ve Blair
GÜRR4N UÇKAN
İLAN
T.C.
KARTAL 1. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1996/1051
Karar No: 1997/457
Adana, Kozan, Arslanpaşa, cilt: 00101, sayfa: 56. kü-
tük: 22'de nüfusa kayıtlı bulunan Mustafa ile Emine'den
olma 1326 doğumlu Naıle Tannverdı'nin MK'nin 369.
maddesi gereğınce haciraltına alınarak:
Kendısıne halen aynı yer nüfusuna kayıtlı bulunan
Uğur Mumcu M. Anadolu Sıt. Süphan Ap. 27/8 Yakacık
adresinde ıkâmet eden Ahmet Nuri ile Naıle'den olma
1930 doğumlu kızı Salıha Tannverdi'nın (Kuruoğlu) va-
sı olarak tayın edildiği ılan olunur. 16.5. 1997
Basm:23965
STOCKHOLM-lsveç'in Malmö şehrin-
de bugün sona erecek olan Avrupa Sosyal
Demokrat Partisi'nın (PES) 3. kongresinin
ikinci gününde Fransa Başbakam Lionel Jos-
pin ıle İngiltere'ninyeni lideriTony Blair ilk
kez bir araya geldı. tsveç Başbakam Göran
Pfersson'un alkışlanyla sahnede buluştunı-
lan lıderler, birbirlerine içtenlikle sanldılar.
Lionel Jospin. seçim başansı konusunda
şu vorumda bulundu:
- Avrupa halkının gözie-
ri arük bizün üzerimizde.
tngjltere'de >eni solun ço-
ğunlukta olacağı önceden
tahminedürnişti. Fransa'da-
ki ise büyük sürpriz oldu.
Hem bizim için bem de er-
ken secimi acele ettirerek
başka şeyier umaniar için.
Jospin'in bu sözlerle dev-
let başkanı Jacques Chi-
rac'a takılması, gülüşmele-
re yol açtı.
Tony Blair'in yorumu ise şöyleydi:
- Eski soL çok fazla vükümlülükler ve ka-
ü kurallarla doiuydu. Sağcüar ise açık pazar-
da,ya vüzülür.>a baöür düşüncesindeydiler.
Biz. hükümetimize düşen bir rol var diyoruz,
çünkü pazardaki güçler Allah değildirler. İk-
tidann rolü artık farklıdır. Halka eğitim ve
teknikgelişmeolanağı verilerek kendisini ve-
tiştirme. iş kurma ve yüriirme şansı tanına-
bilir ve böylelikle olusacak yeni pazarda öz-
gürlük doğar. Bu dediğimiz, üçfincfi yoldur;
• lngiltere ve Fransa
seçimlerinin galibi iki
sosyal demokrat lider,
PES'in 3. kongresinde
zirvenin odağındaki
kişilerdi. Blair'in sürekli
olarak 'merkez / merkez
sol", Jospin ise ısrarla
'sosyalistler' demeyi
yeğlemesi dikkat çekti.
ne sağdır, ne sol.
Isveç'in en büyük sabah gazetesi Dagens
Nyheter'de cumartesi günü v ayımlanan baş-
makalede PerAhün,"Blair Maunö'dekazan-
dı,ya Amsterdam'da?" başlıklı yazısmda şu
yorumu yaptı:
"Derhal öne geçti. Cuma günü Tony Bla-
ir'in burada, Malmö'de en büyük atraksiyon
olduğuna kimsenin kuşkusu yok. İngilte-
re'nin seçimi veni kazanmış lideri. kongre
salonuna girincc ayakta alkışlanarak karşı-
landı. Konuşması, defalar-
ca alkışlarla kesildi Durum-
dan çok hoşnut olduğu her
halinden belliydi Blair in-
sanlan şevklendirmeyi bili-
vor, kendinegüveni sonsuz,
hele mcmleketindeki başa-
nsından sonra. Seçim ko-
nuşmalarındakini andıran
konuşmasında, 'yeni bir
üçüncü yoldan". 'değişim-
den'. "Avrupa liderliğinden'
ve' insanlara daha yakın bir
Avrupa Birliğı'nden' sözet-
ti. (...) Jospin'in konuşmasında. iki lider ara-
sındaki birçok yorumcunun vurguladığı gi-
bi a\ nlıklar belirginleşti. Formülasyonlann-
da beliıü bir benzerlik vardı. Temelde gele-
neksel bir sosyal demokrasi anla> ışı görülü-
vordu. Ne var ki Blair'in reform isteği ve ye-
nilikçiliği. Jospin'in konuşmasında yoklu-
ğuj la dikkat çekti. En çarpıcı örnek, Blair'in
sürekli olarak 'merkez / merkez sol' deme-
si, Jospin'in ise ısrarla 'sosyalistler' demeyi
yegJemesiydL"