Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 1997 PAZAR
12 KULTUR
Yaşama sevincini asla kaybetmeyen, enerji dolu 63 yıllık bir çınar: Suna Pekuysal
'Gençler, bizden feyz ahn'• "Söyleyecek bir sürü güzel
şey hazırlamıştım. San saçlı
halimi. güzel fotoğrafımı
perdede görünce kendimi
alkışladım, 'ben buymuşum'
diye... Belgin bu senin, Suphi,
Sadri, Ayhan Ağabey bu sizin
demek istiyordum. Ama
gözyaşlanna boğuldum. O ara
ağzımdan buna benzer bir
şeyler dökülmüş galiba.
Hatırlamıyorum. Kulise zor
götürdüler. Aslında geç kalınan
şeyler bunlar. Elli seneni
sinemaya vermişsin. Ama bunu
bir Eczacıbaşı düşünüyor."
ZEYNEP SAYGI
"Degişen hiçbir şey yok. Suna aynı
Suna" diyor sanat yaşamının ellinci yı-
lında dönüp geriye baktığında; "Baş-
ladığımdan beri bu işe bayıüyorum."
1947"de tıyatroya 'bulaşmadan' önce
konservatm arda tiyatro ve şan eğitimı
alıyormuş. Sonrasında rol teklifleri ar-
tınca vakit darlığından bırakmak zo-
runda kalmış okulu. llk rollerinden bi-
ri. 'Gelin'deki bulaşıkçı kız. Tekstte
repliğıni bulmak için epeyce zorlan-
mış. Umutsuz, herhaide benle dalga
geçtiler' diye düşünürken bırden son
perdede gözüne ılışıvermış:
"Affedersiniz efendim... Geçiyordum
da..."
Ama bu küçücük rolünü hâlâ çok
önemsıyor Pekuysal. Çünkü Tunç Yal-
man oyun sonrası gazetede çıkan eleş-
tirisınde şöyle diyormuş: "Bayan oyun-
cular arasında en inandıncı olanı bula-
şıkçı kızdı."
Onu, Yeşılçam'ın 'komikkız'ı olarak
tanıdık ve sevdik. Sonralan Haldun
Sanat yaşamında SO \ ılı geride bırakan Pekuysal, "Değişen hiçbir şey yok- Suna tynı Suna" diyor. (Fotograf: KUBtLAY TÜNTÜL)
Dormen'in muhteşem rejisiyle 'Lüküs
Hayat'ın tatlı ve şirret Zeynep'ı olarak
50 yılını verdiği ve 'Alay Köşkü" dedi-
ği ŞehirTiyatrolan'nın unutulmazlan
arasına girdi.
Çalıştığı tiyatro yönetmenleri ara-
sında Şirin Devrim'in ayn bir yeri var.
"Harika bir oyundu" dediği 'Mağa-
ra'da Devrim hem yönetmen hem de
oyuncuymuş. Oyuncu seçimlerinde
Pekuysal'a şöyle birbakmış ve "Dram
oynamanı istiyonım" demiş. Çok fark-
lı bir çalışma ile Pekuysal 'Mağara'da
komık çızgisinin dışına çıkıp dramatik
bir hizmetçi rolü çıkarmış. "tşte reji-
sörlük bu. F.lindeki hamuru voğurabil-
melirejisör.Bir daha Şirin Devrim gi-
bisiyle çalışamadım" diyor yıllann sa-
natçısı. Genç tıyatroculara çok önem-
li bir mesajı var: "Bizi izteyin, bizden
feyz ahn. Biz kendimizi bö>le geliştir-
dik. Biz bü vüklerimizi kulisten izledik,
ne yapıyoıiar diye_ Benim konservatu-
vanm tiyatromdur."
1947"den beri keyifle izlenen bir
operet 'Lüküs Hayat' kulaklarda yer
eden müziklenyse başka güzel. Seyir-
ciye. gözlenyle oynuyor Pekuysal; gü-
zellikleri. kurduğu bu iletışimle payla-
şıyor. "Çehov oynayabüir misiniz hal-
kın gözünün içine bakarak? Operet bu.
İzleviciyle birlikte oynayabilir, durup
onlara laf atabilirsiniz. Cemal ve Ek-
11. Uluslararası İzmir Festivali 10 haziran - 12 temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek
Izmir,festival işığtyiaaydmhuuıcak• İzmir Kültür Sanat ve
Eğitim Vakfı tarafından
düzenlenen festival 10
i haziranda Viyana
t Filarmoni Orkestrası'nın
Efes Büyük Tiyatro'da
vereceği konserlerle
açılacak. Festival, 12
temmuzda Çeşme
Açıkhava Tiyatrosu'nda
Aziza Mustafa Zadeh'in
vereceği konserle sona
erecek. Kültür Bakanlığı
festivale destek vermiyor.
İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Uluslararası İzmir
Festivali. bu yıl 11. kez tzmirli
sanatseverlerle buluşuyor. tzmir
Kültür Sanat \ e Eğitim Vakfı
(İKSEV) tarafından düzenlenen
festival. bir ay boyunca tzmirli
sanatseverlere kapsamlı bir
program sunuyor. 10 haziranda
Viyana Filarmoni
Orkestrası'nın Efes Büyük
Tiyatro'da vereceği konserler,
açılacak olan 11. Uluslararası
İzmir Festivali, 12 temmuzda
Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'nda
Aziza Mustafa Zadeh'in
vereceği konserle sona erecek.
Festıvalın bu yıl büyük bir
atılım içinde olduğunu dile
getiren İKSEV Başkanı Fıliz
Eczacıbaşı Sarper, geçen
yıllarda olduğu gibı bu yıl da
hazırladıklan kapsamlı
programa coşkulu bir katılım
beklediklerini söyledı.
Festivalin bu yıl Kültür
Bakanlığı'ndan herhangi bir
katkı olmadan düzenlendiğini
kaydeden Sarper, "İzmir'i yıl
boyu süren festivallere
hanrlamak istiyonız.
l luslararası İzmir Festivali'ni
ülkemizin aydınuk geleceğine
İzmir Festivali Aziza Mustafa Zadeh'i 12 temmuzda, Mikhail Banşnikov'u ise 11 temmuzda konuk edecek.
ışık olarak görüyonım. Bu
nedenle de ışıgı sürekli aydınlık
tutmak gerektiğini
düşünüyorum" dedi.
11. Uluslararası İzmir Festivali.
10 haziranda Viyana Filarmoni
Orkestrası'nın Efes Büyük
Tiyatro'da vereceği konserle
açılacak. Şef Ola Rudner
yönetimindeki orkestraya
çiyanist ikili Fertıan ve Ferzan
Önder eşlik edecek. Konserde
Schubert, Mozart ve
Beethoven'in eserleri
seslendirilecek.
Ankara Devlet Tiyatrosu. 17
haziranda Frank Galati
tarafından oyunlaştınlan
Steinbeck'in "Gazap Üzümlerr
eseriyle tzmirli tiyatroseverlerle
buluşacak. Christopher
Martin'in yönettiği oyun,
Kültürpark Açıkhava
Tiyatrosu'nda sahnelenecek.
Festival kapsamında 19
haziranda Fransız Toulouse
Llusal Oda Orkestrası'nın Efes
Büyük Tiyatro'da vereceği
konser yer alıyor. Şef Ender
Sakpınar'ın yöneteceği.
piyanist Hüseyin Sermet'in
solist olarak eşlik edeceği
orkestra. Mozart, Bach, Nielsetı
ve Çaykovski'nin eserlenni
seslendirecek.
Konya Devlet Türk Tasavvuf
Müziği Topluluğu'nun Efes
Büyük Tiyatro'da sunacağı
sema gösterilerinin ardından 24
haziranda 'Allegri String
Dörtiüsü'nün St. Policarp
Kilisesi'nde vereceği konser yer
altyor. Viyalocı Jonathan
Barrit. çellocu Bruno
Schrecker, klarnetçi James
Campbell ile kemancılar Peter
Carter ve David Roth'tan
kurulu grup, konserinde
Schubert ve Brahms'ın
eserlenni izleyenlere sunacak.
26 haziranda "Kurt VVeil ve
Brecht Şarkılan" adı altında
DEÜ Sabancı Kültür
Merkezı'nde sunulacak bir
gösteri yer alıyor. Erol— ;
Erdinç'in müzik düzeniemeleri
ve piyanoyla eşlik edeceği
gösteride Zeliha Berksoy şıir ve
şarkılar sunacak.
Macar "100 Keman Çigan
Orkestrası''nın konseri 1
temmuzda Efes Büyük
Tiyatro'da gerçekleştirilecek.
Lazslo Berki yönetiminde
sunulacak konserde Brahms'ın
"Macar DanslarT Hint
müziğini ve sitan dünyaya
tanıtan 'Ravi Shankar ve
Gnıbu', 7 temmuzda Efes
Büyük Tiyatro'da
sanatseverlerle buluşacak. 11
temmuzda ünlü dansçı Mikhail
Banşnikov'un
u
White Oak
Dance Project" adıyla kurduğu
grubun modem dans göstensi
var. Banşnikov'un da dansçılar
arasında bulunduğu gösteri,
Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'nda
gerçekleştirilecek.
11. Uluslararası İzmir Festivali,
12 temmuzda Aziza Mustafa
Zadeh konsenyle sona erecek.
Zadeh'in kapanış konseri
Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'nda
yapılacak.
Festival kapsarrundaki
etkinliklerin tamamı saat
21.30'dabaşlayacak. Festival
kapsamında yer alan
etkinliklerin bilet fiyatlan 500
bin-3 milyon lira arasında
belirlendi. Biletlerin tzmir
Devlet Opera ve Balesi,
Alsancak Beymen, Vakkorama,
Montrö McDonald's, izmir
Hilton, Temizocak Sanat
Galerisi, Selçuk Efes Müzesi,
Kuşadası Tunzm Danışma
Bürosu ve Çeşme Altınyunus
Oteli'nden sağlanabileceği
bildirildi.
rem Reşit Rey kardeşler bunu iyi hal-
letmişler."
'Lüküs Hayat'ın Zeynep'i. oyunun
başansını Haldun Dormen'in başansı
olarak yorumluyor. Dormen'in fınal
sahnesini çok övüyor. "Yirmi yıl son-
ra oynansa yine izlenecek bir oyun" di-
yor.
Önümüzdeki yıl yaş haddınden
emekliliği geliyor. ama Lüküs Hayat'a
devam etmek ve bir de yeni oyunda rol
almak istiyor. "Ben emeklilik diye bir
şey tanımam" diyor Pekuysal. Sağlığı
izin verdiği müddetçe sahnelerden in-
memeye kararlı. Çünkü çalışırken din-
leniyor. Hafta sonlannı ve tatillerini
geçirdiği, sahneden elini ayağını çe-
kince gidip yerleşmeyi düşündüğü Si-
livri içinse şöyle söylüyor: "Oradaki
e\ime gidince yoruluyorum. Yemek
yap, ortabğı topla. Her seferinde 'keş-
ke çalışmam olsa da dönsem' diyo-
rum.''
'Oyunculuk her şeye değer'
Amatör ruhunu koruduğu 50 yılda
topu topu iki başrolü olmuş sınemada;
Yedi Kocalı Hürmüz'ün ilk sinema
uyarlamasında ve Suphi Tanır'la birlik-
te 'Neşemizı Bulalım'da.
Geçen aylarda gerçekleşen sinema
festıvalinde ömür boyu başan ödülüne
değer görülmüştü. Suna Pekuysal ve
ErolTaş. Pekuysal ödülünü alırken son
derece duygusal anlar yaşanmış ve sa-
natçı dahil salondaki herkes gözyaşla-
nnı tutamamıştı. Törenden sonra iki
gün hasta yatmış Pekuysal. "Söyleye-
cek bir sürü güzel şey hazırlamıştım.
San saçlı halimi, güzel fotoğranmı per-
dede görünce kendimi alkışladım 'ben
buymuşum' diye... Belgin bu senin,
Suphi, Sadri. Ayhan Ağabey bu sizin
demek istiyordum. Ama gözyaşlanna
boğuldum. O ara ağ-
^^^^~^~ zımdan buna benzer bir
şevler dökülmüş galiba.
Hatırlamıyorum. Kuli-
se zor götürdüler. Aslın-
da geç kalınan şeyler
bunlar. Elli seneni sine-
maya vermişsin. Ama
bunu bir Eczacıbaşı dü-
şünüyor. Senin kendi
Yeşilçamın, demeğin
bunu düşünemiyor.
Kazalargeçirdik, dü-
şürüldük, hepsinin acı-
sı sonradan çıktı._ Ge-
ceyanlan sulara girdik.
soğuk havalarda havuz
sahneleri çekrik, ağaç-
lardan atladık. trabzan-
lardan kaydık... Ama
hepsine değiyor."
'Herkes Seni Seviyorum Der'KültürServisi-Woody Allen'm 26.
filmi 'Herkes Seni Seviyorum Der-
Everyone Says I Love You' sinemala-
nmızda gösterime girdi. Sanatçı mü-
zikallerin ruhunu yakalamayı amaç-
ladığı filme 90'lann ruhunu ve ken-
dine özgün yönetmenlik denemeleri-
ni de katmış.
Müzikal komedi niteliğindeki fil-
min oyunculanndan hiçbiri gerçek bir
müzikalde başrol alabilecek eğitime
ve yeteneğe sahip değil. Bu nedenle
tutucu bir müzikal izleyicisi 'Ben bu
filme iyi müzik dinlemeye geuniştun'
diyerek sinema salonunu terk edebi-
lir.
Ancak Woddy Allen'm amacı iyi
bir müzikal çekmek değil eskı müzi-
kallenn ruhunu ve inceliğini yakala-
mak sadece. Bu konuda da oldukça
başanlı. Goldie Hawn ise oyuncu ar-
kadaşlanndan farklı olarak usta mü-
zisyen oyunculannı aratmayacak bir
başan sergiliyor. Sanatçının bu üstün
başansı kendisini keşfeden Woody
Allen'ı bile şaşırtmış. Dick Hay-
man'ın büyük bir ustahkla düzenle-
diği bütün parçalarmüzikallerin altın
çağı olan otuzlu ve kırklı yıllardan
seçilmiş. Mekânlar ise Hollyvvood
müzikalleriyle özdeşleşmiş Nevv Y-
ork, Paris ve Venedik.
Güzel bir ilkbahar günü Manhat-
tan'dabaşlayan filmdeolaylaryaz ve
sonbahar aylannda gelişiyor ve kar
örtüsünün yeryüzünü kapladığı kış
günlerinde çözümleniyor. Bütün ka-
rakterleri çevresinde toplayan Goldie
Hawn zengin bir avukatm eşinı can-
landınyor. Goldie Havvn'ın ilk eşi ise
Paris'te yaşayan ve yazarlık yapan
Woddie Allen. Allen gönlünü güzel
sanat tarihçisı Julia Roberts'a kaptı-
nyor... 'Everyone Says I Love You'.
müzikleri dikkate alınmazsa oldukça
başanlı bir komedi kabul edilebilir.
Ancak 'My Baby Just Cares For Me',
'If I Had You' ve "Making VVhoopee'
gibi parçalar da filme ayırt edici bir
özellik katıyor.
Oyuncular müzik konusunda çok
yetkın olmasalar da amatör ruhun iç-
tenliğiyle müzikale dört elle sanlmış-
lar. Finali unutulmaz kılan 'Everyo-
ne Says I Love You' ise filmi başanlı
bir müzikal olarak değerlendirmeye
yetecek kadar keyifli. Roberts ve Allen 'Herkes Seni Sevivorum Der' fılminde.
'Esas görevim
tiyatro''
Şimdi eskı filmlen
oynayınca televizyon
başından aynlamıyor
yıllann sanatçısı. Bir-
kaç akşam önce de ge-
ce geç saatlere kadar
oturup 'Ayhan'la 'Fi-
Bz'in bir filmıni izle-
miş. "Aman diyorum,
ne güzel işleryapmışız o
şartlarda! Şimdi teknik
ilerledu her şey ilerledi
ama hiç bir şey eskisi gi-
bi değü."
Sayısız ödülünün ya-
nı sıra tsmail Dümbül-
lü Ödülü'nü alan tek
kadın oyuncu yine Su-
na Pekuysal. Hâlâ oy-
nayacağı rollerden önce
üç gün uyku uyuyamı-
yor. Hâlâ oyunculuk
konusunda çok duygu-
sal ve bu yüzden bu
denli başanlı ve siline-
mez.
Peki oyunculuk dı-
şında yaşamı nasıl geçi-
yor? "Benim esas göre-
vim tiyatrom, oyuncu-
luğum. Bunların dışın-
da ne yapabilirim ki?"
Çarşı pazar dolaşıyor
hareket olsun diye. Er-
tesi gün çalışacaksa ge-
ceden yemeklerini ya-
pıyor; telaş olmasın!
"Onu da vapmazsam
hiçbir şey kalmıvor ya-
pacak" diyor, "Bu ka-
dar dik ayakta kalmamı
oğlum Sait Ali'ye borç-
luyum. Oğlanın yeme-
ği, kah valnsı olmasa ya-
yılıp kalacakmışım kö-
şelerde. köşe yasöğı gi-
bi... Benim durumum-
daki bir insan nasıl böy-
le hareketli olur diye
herkes şaşıyor. Oysa ke-
miklerie ilgili sorunum,
hareketle değU."
Söyleşi sırasında
hayranlan hiç yalnız bı-
rakmıyorlar Pekuysal'ı.
Hepsiyle teker teker il-
gileniyor ve nazikçe te-
şekkür ediyor. Eğitım-
sizlikten, dinin yozlaş-
tınlmasından ve kala-
balıktan şıkâyetçi. Ama
o bir halk sanatçısı. Ra-
hatsızlığı olmasa yine
eskisi gibi otobüsle gi-
dip gelecek işlerine...
KÖŞEBENT
ENİS BATUR
Gemi
Ingiltere'nin ardından Fransa'da da "so/"un ikti-
dara yeniden tırmanması, Avnjpa'da biriik arayışı-
nın önemli bir evresinde neredeyse genel bir tercih-
ten söz edilmesine yol açan bir gelişme oldu: 15 ül-
keden 11'inde merkez sola yönetim teslim edildi
böylece.
Birsiyaset bilimci değilim ben; bu olgunun neden-
leri ve sonuçlan üzerinde durmak bana düşmez. Bir
toplumbilimci de değilim; buradan geleceğe yöne-
lik yorumlar üretmeyi aklımdan geçirmiyorum. Ge-
nel tablo, Türkiye açısından iki konuya değinme is-
teği uyandırıyor içimde;
Son 20 yıl içinde iki büyük kınlma, 12 Eyiül 1980
darbesi ve Perestroyka, Türk "aydın "lannm bir bö-
lüğünde, geri dönüşsüz izlenimi uyandıran bir du-
ruş değışikliğine yol açmıştı: Sol ölmüştü, toplum-
sal hiçbir çözüm yelpazenin o kanadında artık ara-
namazdı.
Kimi liberal oldu ve kaldı. Kimileri II. Cumhuriyet-
çi, liberal, Özal'cı, sonra da Refah yandaşı oldu. Pek
çoğu solu rüküş, demode, arkaik bulduklannı hem
de ne sert üsluplarla dile getirdiler. Soldan umudu-
nu kesmeyenlere, umut kesseler bile, o yakaya bak-
mayı sürdürenlere köhne zihniyetlerin temsilcisi ola-
rak baktılar.
Gelişkın demokrasilerin bünyesinde de sol sük-
lüm püklüm olmuştu başlangıçta. Proje tıkanıklığı
doruktaydı. Eskimış parametrelerle mesafe alına-
mayacağı ortadaydı. iktidarayakınlaşmadan yaşa-
yamayan kimi "aydın "lar orada da yeni duruma ayak
uydurup yer ve yön değiştirdiler. Gelgelelim, "öfe-
kiler" çogunluktaydı, birlikte düşmüşlerdi, birtikte
kalkmak için kolları sıvadılar ve çalıştılar.
Avrupa'da bugünün solu, dünün solu değil şim-
di. Deprem bölgesinde yürütülen hummalı çalışma
onlara tazelenmiş ölçüler, yepyeni bir bakış açısı
getirdi. Solu, Avrupa'da sağ değiştirdi. Yıllar yılı sa-
ğı sol değiştirmişti.
Bizım, gemiyi terk etmekle yetinmeyen, bir de
onu batırmak için epey enerji sarf eden eski sol ay-
dınlanmız şimdi ne yapacaklar? Onlar, Batı'dan ge-
len rüzgârla sağa uçmuşlardı, şimdi rüzgânn yönü
değişti, yeniden öbür yöne mi yelken açacaklar?
Zor. Çünkü, Türkiye'de sol Avrupa'daki toparlan-
mayı, değışimi yaşamadı. Yer değıştiren sol aydın-
lann desteğinden yoksun kaldı. Yeni bir yapılanma,
yeni değer sistemi için kollan sıvayacak ekibi yok-
tu artık, gemı olarak kalmakta dıreniyordu gerçi, a-
ma batık gemı statüsünü değiştirecek köklü bir atı-
lım yapmayı da başaramıyordu. Bugün, önümüzde-
ki seçimlerde ülkeyi başkalanna teslim etmeyi ne-
redeyse garanti altına alacak bir strateji geliştirdiği
herhangi "gerçek" bir dayanışmaya yanaşmadığı
gözleniyor. Banamantıklıgörünüyorbu: Iktidarata-
lip olmasına yol açacak bir projesi yok "so/"un, Tür-
kiye'de: Muhalefette oynamayı ve oyalanmayı yeğ-
lediğıni şimdiden ıfade etmekte sakınca görmüyor.
Fransa'da sol seçmen neden sol cepheyi iktida-
ra taşıdı? Işsizliğe çözüm getireceğine, çalışma sa-
atlerini azaltacağına sahiden bel bağladığı, bu so-
mut beklentileri yenne geleceği için mi?
Hayır: Daha soyut nedenlerle. Fransa'da sol cep-
he, Demokrasi'nin gücünün korunması konusunda,
"toplumsal devlet" kavramının payandası olduğu
için tercih edilmiştir: Liberal ekonomik sistem ile
denge kurulsun diye. Solun misyonu Avrupa'da ar-
tık yüzde yüz ekonomik düzen değişimi ile sınırlı
değildir, kaldı ki projesinın bel kemiği de orada de-
ğildir.
Türkiye'de solun güç kazanması için seçmenin
tek beklentisi, onun gerçek Demokrasi'ye gerçek bir
sahiplenme kararlığı göstermesinde biçimlenmek-
tedir. Sol seçmen ne "proletarya diktatöriüğü" gibi
tedavülden kalkmış bir hedefı, ne devletçi ekonomi
kurallannın işletilmesini, ne de benzeri "eski para-
metre "leri hedef alıyor. Düşünün ki, adaletsiz gelir
dağılımı bile ikincil bir düzlemin sorunu haline gel-
di. Önce çağdaş bir yaşama modeli.
Aydınları kaybolmuş, lıderleri kesinkes başansız
bir solun bunu sağlaması olanaksız. Onun için de,
seçimlerde sol seçmeni tek bir şey bekliyor: Umut-
suz bir şaşkınlık.
Sağını solunu kaybetmiş bir ülke nereye gidebi-
lir?
Hâmiş: llanda "manzaralı daire" yazıyor. Telefon-
da soruyorsunuz, "manzara olayı şimdi şöyle" diy-
or emlakçı: "Evin karşısında boş arsa var, daireaçık-
lığa bakıyor."
BUGUN
• 1. ULUSLARARASIÖĞRENCİ TRİENALİ
kapsamında 11.00-19.00 saatleri arasında Ayla
Algan ve U. Değirmencioğlu'nun katıldıgı Mimar
Sinan Üniversıtesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Gösterim Sanatlan Topluluğu çalışması konulu
seminer ve gösteri yer alıyor.
• TARİHfDARPHANE '97 ETKİNLİKLERİ
kapsamında saat 13.00'te Saydam Gösterisi ve
'Kuşbakışı Anadolu" başlıklı halk oyunlan konseri,
saat 17.00'de Itri Topluluğu'nun vereceği konser
izlenebilir.
• ELEŞTtRİ KfTABEVTnde saat 15.00'te Tansu
Bele "Ah Benim' Bir Başıma tstanbul Kadınlığun'
ve Tanseli Polikar 'Deccal'Karanlık Öyküler' adlı
kitaplannı tanıtıyor.(373 38 24)
1. BODRUM ULUSLARARASI ÇEVRE FILMLERİ FESTİVALİ
BUGUN
• SfcNENU BODRUM:
'Silahlann Sessızliği"
(21.30).'Soğuk Ateş'
(23.30)
• KARYA SİNEMASI:
'însan Denen Bitki' (10.00), 'Pierre Hebert'le
söyleşi' ( 12.00), 'Kabloonak' (15.00), 'Manisa
Tarzanı'(17.00)
• İSİS GÖSTERİ SALONU: Kurt
Kardeş'.'Harika Hayvanlar', 'Altın'ın S'si", 'Delta
Gücü' (10.40) "Bir Zamanlar Avusturya','Topal
Martı"v'Doğa Zamanı: Ölüm Tuzaklan ve Yaşam
Kaynaklan". 'Tales Not For Adults', 'Çöp tnsanlan'
(14.30) ve Özel Gösterim: Jacques Yves Gousteau,
'Sessiz Dünya' (18.00)
YARIN
• StNEMA BODRLIM : 'Alaska' (21.30), 'îmdat
ile Zarife" (23.30) K.4RYA SİNEMASI: 'Silahlann
Sessizliği' (10.00). 'Doğa Savaşçısı' (12.00),
'Sinema Günleri' (15.00), 'Manisa Tarzanı' (17.00)
İSİS GÖSTERİ SALONU: Fillerin Efendisı'
(18.00).