25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 HAZİRAN 1997 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 Zonguldak PB 19 Antalya Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı bu- lutlu, içAnadolu'nun kuzeydoğusu, Orta Karadeniz'in iç ke- simleri. Doğu Ana- dolu'nun kuzeyi ıle Doğu Karadeniz böl- gelerı yer yer sağa- nak ve gök gürultülü sağanak yağışlı, dı- ğer yerier az bulutlu ve açık geçecek. Londra PB 18 Paris Y 18 PB 27 Berlin Y 22 Amsterdam Y 17 Madrid Y 25 Sofya PB 24 Brüksel Y 18 Budapeşte PB 27 Münih Atına Milano Oslo Helsınkı Stockholm Belgrad Viyana Bonn PB Y Y Y Y PB PB Y 28 28 13 22 18 27 28 18 21 Moskova Aşkabat AJmatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire PB A PB PB Y PB Y A 23 33 17 25 26 17 26 34 Şam 35 o Parçah bulutlu Sıslı Bulutlu k Çok bukJtİL > Yağmurtu Karlı Sub kar ı Gok gürjttülü * • GU1NCEL CÜNEYTARCAYÜREK *» H Baştarafı 1. Sayfada . Son modamız. bir kez daha sahneleniyor: Hükü- ••'meti elinde tutanlara kuzu armağan ederek yağcı- iJ lık gösterileri yapmak. '"-' Kuzu yaramaz, ola ki aç. Masadaki çiçekleri yi- "°yor. Takkeli Başbakan kuzuya "Demokrasi" adını verdiğini açıklıyor. Gazeteci, kuzunun nerede bakılacağını sorup so- Vruştunjyor. Sonuç; günümüzün anlam ve önemine i ,uygun düşüyor: ^ "Demokrasi, Düşkünler Yurdu'nda!" .", Iki: Kaynağı anlaşılamayan "küfür kasetleri"ri\n so- . nuncusunda Atatürk başta, akla gelen önemli ki- ,,şilere yüklenirken RP'li Yılmaz, bir kişiyi yere göğe -ySiğdıramıyor. > Yazgıya bakın ki, son kasette tencere yuvarianı- . yor, kapağını buluyor: c. "Küfürbaz Şevki, yalancı Şaibe'yi övüyor!" r, Güldürü sanatına malzeme olaylardan gerçekle- - re geçelim: > TV'lere çıkmak ve "halkına seslenmek için" olma- •dık olaylar yaratan Şaibe Hanım, geçen salı med- -yaya görünüp konuşmadan görkemli Konut'tan ""görkemli konutuna kaçıyor. Kafası kanşık. Partisi karışık. Koalisyon karışık. r Zira; Takkeli, hem ortağını rahatsız etmeyen, hem r *de rotasını asla aksatmayan siyasal oyunbazlıklar- la Şaibe'yi ucunda ışık görülmeyen bir dehlize iti- yor. Geçen pazar, uzun pazarlıklar, son dakikadaki - baş başa görüşmelerden sonra, ortağıyla birlikte '7aptığı basın toplantısında; Takkeli, seçim ve uyum -yasalan, iki partinin kurullannm onaylaması ve se- ' çim kararının TBMM'den geçmesinden sonra "an- r cak o zaman başbakanlığı devredeceğini" söylü- ' yor. •'" Şaibe'de, ne basın toplantısında ne de sonra çıt yok! Takkeli'nin söylediklerine itiraza veya düzelt- meye yeltenmiyor. Takkeli açık oynuyor Kuzu gibi maşallah. Ne ki Takkeli. iki gün sonra RP grubunda pazar günü saydığı üç öğeyi "erken seçime gitmek ve başbakanlığı Şaibe'ye devret- mek için, 'üç şart' diye" açıklıyor. r DYP içindeki kargaşayı körükleyen son darbe ' mi? Hayır! Çünkü Takkeli açık kart oynuyor: Aklından koltuk düşü hiç çıkmadığı için Şaibe'nin; . Takkeli, son baş başa görüşmelerinde üç koşulu sı- ralarken "kabul" diye kafasını sallıyor. Zira, Şaibe, -sadece "15 haziranda başbakanlığı devralacağı" cümlesini duyuyor. Öteki kurallara kulakları tıkalı. . Erken seçime direnç başlıyor partisinde. Kimile- ri DYP'den çekip gitmenin peşinde. "RP'ye kurban- • lık mı DYP?" işin içinden çıkamıyorlar. TV'lere çı- 1 kıp da "halkıma" ne söylesin ki... Doğru eve. Koy "kocacığının omzuna başını, ağla, ağla Şaibe... Ra- hatlarsın! Oysa; sağduyudan, demokrasiden bir nebzecik nasibini almış olsaydı. on beş gün önce güvensiz- Jik oyuna hazırlanan milletvekillerine verdiği namus "sözünü işleterek hükümetten derhal çekilir... - r Ama, hatun nerede, gerçekler, demokratik sağ- -»duyu veya gerekleri nerede? • Yüksek Seçim Kurulu seçimin sağlıklı olamaya- •cağının nedenlerini açıklıyor. "Uyum yasalan" de- nilen zorunlu gerekler; örneğin seçmen yaşının ; 18'e, seçilme yaşının 25'e inmesi, yurtdışında oy r olanağı.. ve nüfus sayımı, sağlıklı seçmen listele- "ri... Dürüst seçimin önkoşulu. Ülkenin yazgısında büyük önem taşıyan bir ge- ,'hel seçime koşulların önde gidenleri yerine getiril- ^'meden gidilirse, "Yüksek Mahkeme'nin iptal olası- Jığından" da söz ediliyor. Ihlas ile yola çıkan kalemşörlerine hatun vermiş _buyruğu; "Yakışıklı" Baykal'ın desteğiyle erken se- çim kararının Meclis'ten geçeceği vetabii, başba- kan olabileceği tezini savunuyor. Baykal, "Kimse bize güvenerek seçimi engelle- yeceğimiz hesabını yapmasın" demiş. Yağdanlık- larda, Yakışıklı başköşede. Oysa hakkını vermek gerekir. Yakışıklı, önce ye- ni bir hükümet, baskın olmayan seçim, kütüklerin sıfırdan yenilenmesi, milletvekili dağılımının illerin •yeni nüfusuna göre ayarlanması, önseçim yapıl- fnası. tercih sistemi gibi koşullarının gerçekleşme- sinden sonra: "Erken seçime 'evet' deriz" diyor. Erken seçimi onaylıyor da... "Ufak tefek" sakın- Çalarını sıralıyor: •'; Ne zaman, nasıl ve hangi hükümetle. gibi! Helikopter düştü: 11 asker şehit oldu • Baştarafı 1. Sayfada kinkılıç. Kara Pilot Üsteğ- men Sedat Pelit Kara Pilot Üsteğmen konuralp Ozcan, Hava Muhabere Üstçavuş Gürbüz Bağcı. Teknisyen Ustçavuş İsa Yavaş,er Şaldr Baştuğ şehit oldu. 'r PKK, helıkopteri kendile- pnin düşürdüğünü ileri sür- dü. Curahurbaşkanı Süley- man Demirel. Cumhurbaş- kanı Yekili ve TBMM Baş- _kanı Mustafa Kalemli. Baş- ,bakan Necmettin Erbakan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve ANAP Genel :BaşkanıMesut Yılmaz, Ge- nelkurmay Başkanı Orgena- cal İsmail Hakkı Karada- yı'ya başsağlığı mesajları göndererek olaydan duy- duklan üzüntüyü dile getir- diler TSK'nin Kuzey Irak'ta •sürdürdüğü operasyonlar sı- rasında 18 mayısta Kara Kuv\etleri Komutanlığı'na .ait bir helikopter de Hakkâ- n-Çukurca"nın güneyinde "^eknik bir anza nedeniyle" düşmüştü. Kazada Kurmay Pilot Kjdemli Üsteğmen Bülent Oztürk ile. Kurmay Pilot Üsteğmen Mehmetlşn kal şehit olmuştu. PKK'nin yayın organlanndan DEM Ajans. söz konusu heli- kopterin PKK'lilertarafin- dan Katyuşa fuzeleri kulla- nılarak düşüriildüğünü öne sürmüştü. Bölgede yaklaşık 20 gündür sürdürülen ope- rasyonlarda şehit olan gü- venlik görevlilerinin sayısı son helikopter kazasındaki 8 kişi ile birlikte 36'ya ula- şırken, 1300'ü öldürülmek suretiyle 1500 teröristin de etkisiz hale getirildiği bildi- rildi. TSK bırlikleri. Irak Kür- distan Demokrat Partisi (1K.DP) peşmergeleri ile Türk koruculannın da yardı- mıyla PKK sızmalannakar- ştn Suriye. Irak ve tran sı- nırlannda yoğun denetimler yapıyor. Diııci kadrolara yakm takip EVtVGÖKTAŞ ANKARA - Mıllı Güvenlık Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği'nin yargidaki şeriatçı kadro- laşmayı da izlemeye aldığı. mesleğe yeni alınan yargıç ve savcılar hakkında Adalet Bakanlı- ğı'ndan bilgi istediği öğrenildi. MGK'nin, Adalet Bakanlığı'nda imam-hatip kökenli kadro oluşturulduğu savlan üzerine, ge- çen günlerde Adalet Bakanı Şevket Kazan'dan, son 1 yıl içinde mesleğe alınan yargıç ve savcı- lann hangi eğitim kurumlanndan mezun olduk- lanna ilişkin rap>or istediği öğrenildi. MGK Genel Sekreterliği. adli yargıya 450 var- gıç adayı alımı için açılan sınavda çok sayıda i- mam-hatip kökenli adayın başan göstermesi üze- rine, Kazan'dan bu sınavda sorulan sorular ıle sı- nava girip başanlı olanlar ve olamayanlar hak- kında aynntılı rapor istedi. Geçen yıl kasım ayında açılan sınava giren 4 bin 500'ü aşkın adayın katıldığı yazılı sınavı 1800 aday kazandı. Daha sonra müJakata alınan 1800 adaydan 450 kişi mesleğe alındı ve müla- katı kazanan adaylardan 100'e yakını imam-ha- tip kökenli çıktı. Adalet Bakanlığı'ndaki şeriatçı kadrolaşmada RP Rize Milletvekili Şevid Yümaz'ın kardeşi Az- iz Yılmaz'ın etkin rol oynadıği ileri sürüldü. 1 yıl- dan beri Kazan"ın miişaviri olarak çalışan Aziz Yılmaz'ın, yargıç ve savcı sınavlannda "koordi- natörlük" görevi üstlendiği savunuldu. MGK'nin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Ku- rulu tarafından geçen yıl çıkanlan 1200 kişilik "sürgün kararnamesi"ni de incelemeye aldığı bildirildi. MGK kaynaklanndan alınan bilgiye göre, sürgün kararnamesiyle görev yerleri de- ğişririlen yargıç ve savcılann sicil durumlan, me- zun olduklan eğitim kurumlan tek tek incelen- di ve imam-hatip kökenli olanlann genelde bü- vük kentlere, Atatürkçü ve laiklik yanlısı olan yargıçlann ise taşraya atandıklan belirlendi. Adalet Bakanı Kazan'ın, NazmiŞarvanın ye- rine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na atadığı İlhan Mesutoğlu'nu bakanlığa çekip genel mü- dür yapmayı planladığı öğrenildi. Yakın çevre- sinden alınan bilgiye göre Kazan, Mesutoğ- lu'nun yerine Kütahya Cumhuriyet Başsavcısı MustafaGüven'i getirmeyi planlıyor. Güven'in, Rize Cumhuriyet Başsavcısı iken dönemin Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz hakkında açılan sonışturmalan ağırdan aldığı öne sürüldü. Gü- ven'in. o dönemde "'Atatürk'e hakaret" suçu iş- leyen ılmaz hakkında asliye ceza mahkemesi ye- rine ağır ceza mahkemesine dava açtığı, daha sonra ağır ceza mahkemesinin görevsizlik kara- n verip dosyayı asliye ceza mahkemesine gön- derdiği, Yılmaz' ın da bu arada geçen süreden ya- rarlanıp millenekili olduğuna dikkat çekildi. Kazan'dan açıklama Adalet Bakanı Kazan, yargıç adaylan sınavla- nyla ilgili olarak bazı üst düzey askeri yetkilile- rin, bakanlık üst düzey bürokratlanyla görüştü- ğü ve şikâyetlerini ilettiği yolundaki savlann ger- çek dışı olduğunu bildirdi. Kazan, dün yaptığı yazılı açıkJamada, dün bir gazetede yer alan. "İmam Yargıç Krizinde Şev- ket Kazan'ın Oviuıu" başlıklı haberin tamamen "hilaf-ı hakikat'" olduğunu savundu. Bir'den Şevki Yılmaz'a suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Genelkurmay tkinci Başkanı Or- general ÇevikBir, konuşmalannda Türk Silahlı Kuvvetleri'ni aşağıla- yan RP Rize Milletvekili Şevki Yıl- maz hakkında ceza davası açılma- sı istemiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Genelkurmay Başkanlı- ğı, Yılmaz'ın konuşmalannı değer- lendirirken, ordu>oı da hedef alan şeriatçılar için "Türkiye Cumhu- riyeti'nin kuruluşundan itibaren bu tip insanlarher devirde orta>a çıka- râk halkı kandırmış, destek bulma- ya ve kendine menfaat eMe etmeye çahşmışlardır, ancak sonlan hep hüsran oimuştur" görüşünü dile getirdi. Genelkurmay, Yılmaz'ın Keçi- ören'de 1993'te yaptığı konuşmada TSK mensuplan hakkında söyle- diği şu sözlere suç duyurusu ve sert mesajlarla yanıt verdi: "Biri diyor 'Atam izindeyiz.' Bizizindedeğiliz. Çahşı>oruz~ Adamın to/u kalma- dı ki izi kalmasın. Ana>asa Mahke- mesi Başkanı, millctin maaşı Ue otu- ran hasta adam. Kızmıyorum ona. O da AUah'ın kulu. Hastaya kızıl- maz, Uaç yazılır. Hasta yapmışlar onu okullarda. Batı mikroplanyla. Tutmuş miUetin parasına, milletin diniıte sövüyor. Dijor ki: 'Laik ol- mayan, insan değildir.'Yuhlama._ Hasta yuhlanır mı? KanseriL. Ku- duz hiç yuhlanmaz.. Acınır sadece acınır... Laik olmayan hayvanmış. Şimdi ona buradan soruyorum... Oyle mi, Peki Atam dediğin Musta- fa Kemal kaç tarihinde öldü atan? 1938. Laiklik kaç tarihinde geldi? 37. Kaç yaşında öldü atan? 57. Mus- tafa Kemal. Anayasa Mahkemesi Başkanı'na göre 56 sene hayvan, bir yıl insan yaşamış-. Buradan aske- riyeye sesleniyorum, paşalara; din- lesinler... Benim ordum Amerika adına ihtilal edemez._ Sermayenin emrinde değildir. Ordu milletüi em- rindedir. Millet neyi istiyorsa ordu onun bekçüiğini yapmaya mecbur- dur. Benim mehmetçiğim İslamı korumanın görevlisidir. Ben paşa- nın maaşuu veriyorum... Benim or- duma dansöz girecek, şantöz gire- cek, imam-hatipli giremeyecek. Yok, geçti Bor'un pazan. Geliyo- ruz; girecekler. Önleyemezsiniz.... Amerika-İsrail paktına Türkiye 0- rerse şaşnıayız. Oyun var. Demirel köşke, Mesut başbakanhğa. İkLsi de Masondur, bizier bekçidir. Demirel inşallah Çankaya'ya çıksa da çık- masa da kazdığı kuyuya kendi dü- şecek... Hanımlar, bacılar, silah aü- cılık kursuna gidin..." Orgeneral Bir, RP'li Yılmaz"ın sözleri üzerine dün Ankara Cum- Ordu 'îrtkayı' anlatacak • Baştarafı I. Sayfada Şanlıurfa'da tarikatlann kontrolünde olduğu kayde- dilen Harran Üniversitesi'nin MGK'nin geçen aylarda yaptığı toplantıda gündeme geldiğine dikkat çekildi. Harran Üniversitesi'nin, irticai faaliyetleri nedeniyle görevinden alınan eski rektörü Prof. Dr. Servet Arma- ğan döneminde, "Nurculann kalesi" olarak bilindiğine işaret edıldı. Son dönemde de, özellikle Nurculuk üzerine haar- lattığı tezleri basına yansıyan Harran Üniversitesi yö- netiminin, bazı Suudi prenslerine fahri doktora unvanı verdiğine dikkat çekildi. Genelkurmay 'ın, şeriatçı faali- yetlere yönlendirilen para akımlan konusu üzerinde de durduğuna dikkat çekildi. Genelkurmay, basın, üniversiteler ve sivil toplum ör- gütlerine verdiği brifıngde de, PKK'nin ve şeriatçı ör- gütlerin yurtdışından kara para transfer ettiklerine dik- kat çekti. Genelkurmay'ın bu çerçevede, bankalara özel- likle yurtdışından ticari işlemler dışmda gelen yüksek döviz transferlerinin birbölümünün Islami gruplara ak- tanldığını bildirerek, bu yöndeki nakit akımlannın bil- gi dökümlerinin dikkatle izlenmesini istediği öğrenildi. Genelkurmay Başkanlığı, 29 nisanda basın için dü- zenlediği brifingde, PKK ile şeriatçılann "Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalamak için işbirüği yaptıklannı, terör odaklanyia ilişki içindeki irticai hareketin yok edil- mesinin hayatiönem taşıdığını" açıkladı. Brifingde, şeriatçılann PKK'yle işbirliği halinde olduklan kay- dedilirken, "radikal İslamcılann 'millet' yerine 'üm- met'i esas aknldanndan Türk milletine karşıtuk çerçe- vesinde PKK'vi destekledikleri", Türk milliyetçiliğini kabul etmedikleri anlatıldı. Brifingde, irticai faaliyet- lere ilişkin şu saptamalara yer verildi: "Bölücü ve irticai terör odaklan Türkh'e Cumhuri- yeti'ni yıkmak için işbirliği ve dayanışma içindedir. Bu çerçevede yapılan MiUi Askeri Strateji değişiküği ile bu tehdit, dış tehditten daha öncelikli olarak değeıiendiril- miştir. ÖnceUkh' tehdit bölücü ve irtkaidir. Soğuk sava- şm sona ermesinin ardından ülkeye yönelen tehdidin an- lam ve kapsamı değişti. Topyekûn savaşlar gündemden kalktı, böigesel savaşlar var. Terör odaklany la işbirliği içindeki irticanın yok edilmesi hay ati bir önemdedir." Genelkurmay, lran'ın Türkiye'de hem irticai faaliyet- lere destek verdiğini hem de teröre lojîstik katkı sağla- dığını vurgularkcn, "İran, ülkede Türk Hizbullah'ı, Türk tslami Cihad'ı gibi örgütlere destek vermektedir. İran, terörii, polra'k ideolojisi için bir araçolarak kullan- maktadır. Özellikle radikal İslamcılara, PKK'yi destek- k-yen bütün ülkeier. başta İran. Suriye, malive askeri des- tek vermektedirler" demişti. huriyet Başsavcılığı'na suç duyu- rusunda bulundu. Çevik Bir imza- sıyla savcıhğa ve bilgi için Başba- kanlık, Adalet. Milli Savunma ve Içişleri bakanlıklan ile kuvvet ko- mutanlıklanna gönderilen suç du- yurusu dilekçesinde. Yılmaz'ın sözlerinin Atatürk'ün manevi kişi- liğine hakaret içerdıği anlatıldı. Yılmaz'ın TSK'yi de. 'sennayenin ve ABD'nin emrinde, halka karşı ihtilal yapan darbecL, halkın dinini engelleyen bir kurum' olarak gös- terdiğı kaydedilen dilekçede şöyle devamedildi: "Şevki Yılmaz'ın, beyanlarıyla TSK mensubu olan general ve ami- ralleri tahkir ve tezyif ettigi, T- SK'nin mensuplanna dansöz-şan- töz benzetmesi yaptığı, TSK'nin ka- muoyundaki en güvenilir kurum- lardan biri olma imajını zedeleme- yi amaçladığı. bu suretie hem 5816 sayıh Atatürk Aleyhine İş- lenen Suçlar Hakkında Ka- nun'un 1. ve 2. maddelerin- de yazılı suçu hem de Türk Ceza Kanunu'nun 159. maddesinde yazıh, devletin askeri kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyifetmek suçu- nu işlediği anlaşılmakta- dır." Dilekçede, Yılmaz hak- kında yasa hükümleri uya- nnca gerekli cezai işlemin yapılması ve sonucundan Genelkurmay Başkanlı- ğı'nın bilgilendirilmesi is- tendi. Generallere dilekçe Genelkurmay Başkanlı- ğı'nın. bir dilekçe örneği hazırlayarak TSK bünye- sinde görev yapan general ve amirallere gönderip Yıl- maz hakkında suç duyuru- sunda bulunmasını sağla- yacağı kaydedildi. Bu ara- da, general v e amiral düze- yindeki her TSK mensubu- nun Yılmaz hakkında taz- minat davası açma hakkı- nın doğduğuna işaret edil- di. HADEP'in kapatdması isterdyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Atatürk Spor Salonu'nda 23 Haziran 1996'da yapılan Halkın Demokrasi Partisi'nin (HADEP) 2. olağan kongresinde Türk bayrağımn indirilerek yenne PKK lideri Ab- dullah Öcalan'ın posteri ve örgütün bayrağımn asılmasından sonra hak- lannda Ankara 1 No'luDGM'de da- va açılan l'i tutuklu 46 sanığa 22.5 yıla varan sürelerde ağır hapis ceza- lan verildi. Karan "siyasi'* olarak nıtelendıren HADEP Genel Başkan Yardımcısı Osman ÖzçeBk. "Amaç HADEP'i sustunnakür. Amaç Kürtlere baskıdır, gözdağıdır" dedi. Davanın dün yapılan duruşması- na. tutuklu sanık Faysal Akçan ve tutuksuz sanıklardan Hamit Geyla- ni ile sanık avukatlan katıldı. Son sözleri sorulan sanıklar ve avukatla- n. önceki savunmalannı yineleye- rek beraat isteminde bulundular. Kı- sa bir aradan sonra karan açıklayan Mahkeme Başkanı M. Orhan Kara- deniz, HADEP Genel Merkezi. An- kara il ve ilçe binalannda yapılan aramalar sonucunda PKK propa- gandası içeren bildiriler, MED TV haberleri, örgütle ilgili dokümanlar elde edildiğini kaydetti. Karadeniz. "bu belgelerden HADEP Ue PKK arasında yakın ilişkinin bulundu- ğunun anlaşüması üzt'rine" HADEP hakkında yasal işlem yapılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'na suç duyurusunda bulunulma- sınadakararverildiğini söyledi. RP hakkında kapatma davası açan Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcılığı. DGM'nin suç duyurusunu yerinde görürse HADEP için de aynı istem- le Anayasa Mahkemesi 'ne başvura- bilecek. Mahkeme, "HADEP kongresinde Türk BayrağVnın indirilmesine, ayaklar alOnda çiğnenmesine göz yuman ve gerekli müdahaleyi yap- mayan" güvenlik görevlileri ile hü- kümet komiseri hakkında savcıhğa suç duyurusunda bulunulmasına da karar verildiğini bildirdi. Mahkeme Başkanı Karadeniz, olaylı kongrede bayTağı indiren Fay- sal Akçan'ı, "PKK'nin ü>esi oldu- ğu, bu örgüt adına Türkiye Cumhu- riyeti devîetinin bay rağını indirdiği'* gerekçesiyle Türk Ceza Yasası'nın (TCY) 168/2 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasfnın (TMY) 5. maddeleri uyannca 22 yıl 6 ay ağır hapis cezasına mahkûm edildiğini bildirdi. HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak ile kongre divan başkanı olan HADEP İstanbul İl Başkanı Hikmet Fidan'ın "Türk bayrağını indiren PKK üyelerineyardım ettik- leri" savıyla TCY'nin 169 ve T- MY'nin 5. maddesi gereğince 6'şar yıl ağır hapis cezasına çarptınldık- lannı belirten Karadeniz, 29 sanık hakkında da yine aynı maddeler ge- reğince 4 yıl 6'şar ay hapis cezası verildiğini bildirdi. Karadeniz, sa- nıklardan eski DEP Muş Milletve- kili Sırn Sakık. Seracettin Kıncı, Edip Yıldız, Serap Mutlu, Yaşar Kü- peli, İlhan Akalın, Dursun Turan, Meliha Özcan, Ömer Doyuraa, Re şit Pinç, AJi AkgüL Şahhanım Kanat Abdurrahim Bilen ve Yaşar Öz- can'ın ise beraat ettirildikJerini açık- ladı. Mahkeme Başkanı Karadeniz. sa- nıklardan Faysal Akçan ile beraat e- den Sırn Sakık haricindeki sanıklar için verilen kararlann oybirliği. di- ğer sanıklar hakkındaki karann ise mahkemenin asker üyesi Deniz Hâ- kım Kıdemli Albay ErmalBaşol'un muhalefeti üzerine oyçokluğu ile verildiğini söyledi. Beraat karan beklediklerini kay- deden avukatlar, mahkemenin sa- nıklara ceza yağdırmasını tepkiyle karşıladılar. Sanık avukatlanndan \*usufAlataş, davanın hiçbir hukuk- sal temelinin olmadığını savunarak şunlan söyledi: " Biz başmdan beri bu davanın po- litikamaçlaıia açıldığuıı söylüyonız. Amaç HADEP'i ve yöneticilerini iş- lev^iz bıraknıakü. HADEP'İ kapata- bilmek için bu dava açılmıştı. Bu ka- rann Yargıtay'da bozulacağına ke- sin inanıyoruz. Bozulmaması halin- de. tüm iç htıkuk yoUannı denedik- ten sonra, Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) başvuraca- ğK." HADEP Genel Başkan Yardımcı- sı Osman Özçelik, düzenlediği ba- sın toplantısında, HADEP'in yükse- lişinden rahatsız olan "karanhkgüç- lerin", kongrede "bayrakprovokas- yonu"nu gerçekleştirdiğini belırtti. Bayrağı düşürenlerin değil. bayrağı koruyanlann cezalandınldığını sa- vunan Özçelik, aynca hukukta eşit- lik ilkesinin de çiğnendiğini kaydet- ti. Özçelik şunlan söyledi: "Bu davada bayrak fon olarak kullanılmıştır. Bayrak yüriiyüşleri, bayrak asma kampanyalan yapan- lar MHP kongresinde Türk Bayra- ğı'nı 5 kurşunla delik deşik etmiş- lerdir. Buna rağmen DGM savcdan bu olayı soruşturma gereği bile duy- mamışlardır. Amaç bayrağa saygı depdir. Amaç HADEP'in faaliyet- lerini kısıtlamak. HADEP'İ sustur- maklır. Amaç Kürtlere baskıdır. gözdağıdır." Ankara DGM'nin, partinin kapa- tılması istemiyle suç duyurusunda bulunmasını da eleştirdi. Bu arada basın toplantısında kısa süreli küçük bir polis krizi yaşandı. Basın toplantısının sonlanna doğru salona giren bir güvenlık görevlisi. açıklama metninden almak istedi. Ahmet Türk. güvenlik görev lisini dışanya çıkarmaya çalıştı ancak gü- venlik görev lisinin, "Ben talimatia- n yerine getiriyonım" sözleri üzeri- ne açıklamametni verildi ve kriz so- na erdirildi. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada ya'nın başkenti Riga'dayız. Kent girişlerinin ilk kar- şılayanı aynı: - Marlboro ve McDonald's... İki reklam tabelası yarışıyor, arada bir Kodak ka- rışıyor. AB'nin bu ülkelere yaklaşımı şu: "Şunlar şunlar eksik, bunlan biz tamamlanz. Şu kısmını siz halledin. Ardından tam üyesiniz." Bu pencereden bakınca Türkiye'ye olan yaklaşı- mı da şöyle özetleyebiliriz: "Şunlar şunlar eksik, görünebilir tarihte de yapa- mazsınız..." Yani onlara bu işin nasıl olacağını, bize de nasıl olmayacağını anlatıyorlar. Her üç Baltık ülkesinin de yüzde 3 ile 5 arasında degişen kalkınma hızı, bağımsızlığın ardından üç haneli başlayan enflasyonun tek rakama doğru in- mesi AB'ye giden yoldaki pürüzleri azaltıvor. Burada çok yabancısı olmadığımız kimi gelişme- leri deyakından öğrendik. ütvanya'nın iki büyük ti- cari bankasından biri iflas etmeden iki gün önce Başbakan, vadeli hesaptaki parasını çekmiş. Bunun duyulması üzerine bankanın üst düzey i- ki yöneticisi tutuklanmış. Başbakan da görevden alınmış. Acemilik işte, adamlar bakan yapacakları kişileri kalkmışlar tutuklamışlar... Estonya'da da Merkez Parti'nin lideri Savisaar kimi hükümet mensuplannın ve üst düzey yöneti- cilerinin görüşmelerini gizlice kaydetmiş. Olay or- taya çıkınca Savisaar görevden alınmış, koalisyon hükümeti de sona ermiş. Alın size bir acemilik daha. Koalisyonu sağlam- laştıracak bir olay, bitişine neden olmuş... Letonya'da da kimi yöneticiler hızlı özelleştirme sırasında kişisel çıkarlarını ön plana almışlar. Bu da halkın siyasetten soğumasına neden olmuş. Politi- kacının "becerikli" çıkması halkı niçin olumsuz et- kiler? Anlaması güç... İşin şakası bir yana, özellikle hukukun zedelen- diği ortamlarda devlet yapısı büyük yara alıyor. Vilnius'ta sordular: - Sizce kanun nedir? Bir şeyler demeye çalışırken, karşılık geldi: - 700 dolardır. Garip kaldınmlar... Baltık başkentlerinde de pek çok Avnjpa ülkesin- de olduğu gibi, en revaçta yer "eski kent" bölge- si... Özellikleri aynen korunmuş binalar... Tabloyu andıran duvarlar... Buluşma merkezi meydanlar... Ve kaldınmlar... Kaldırımlarda yürürken, yabancılık hissettik. Çok sık yağmur yağmasına karşın, ne su birikintisi var. ne de oynak bir taşa basınca sıçrayan kirli su... Gezinin klasiği oldu. KarşılaştığımızTürklerden de birkaç tümce söz edelim. Yıllar önce Azerbay- can'dan gelen Vehim, hayatından memnun... Iki- de bir "Yatmak, keyfetmek lazım" diyor, ardından da ekliyor: - Çok kazanmak lazım... Vehim mutlu görünüyor ama, geleceği vahim... Bakalım bu ikisini nasıl birteştirecek?.. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Baltık tipi ülkelerle ilgili değerlendirmesi şu: "Bunlar Avrupa'nın yeğeni... Ama AB yeni ve büyük Avrupa fırsatmı kaçırmamalı..." Demirel böyle diyor ama, AB sürekli "aile fotoğ- raf/"ndan söz ediyor... Aile, adı üzerinde küçük bir birim... Bütün AB özlemcileri dikkatealınırsaortaya aile değil sülale çıkıyor. AB'nin buna vereceği yanıtı Türkçeleştirelim: "Başlanm sülalesine, tam üyelik onlann nesine..." Baltık cumhuriyetleri gezisinde Yeni Dünya Düzeni'nin ardından üst üste konan taşların arasına henüz harç konmadığını bir kez daha gördük... Çete, Övür'e sakhrdı İstanbul Haber Servisi - atv'de yayımlanan 'AdBye Koridorlan' adlı progra- mın yapımcısı olan ve atv Haber Merkezi'nde çalı- şan gazeteci Mahmut Övür, dün gece Ata- köy'deki evinin önünde si- lahlı saldınya uğradı. In- ternational Hospital'a kal- dınlan Övür tedavi altına alındı. Hastaneye gelerek bilgi alan Terörle Mücade- le Şube Müdürü Atilla Çı- nar, "Olayın siyasi bir yö- nü yok" dedi. Övür'ün ise ilk ifadesinde, "Beni Drej Ali'nin adamlan vurdu" dediği öğrenildi. Gazeteci Övür, Abdullah Çam'nın bir düğün sırasında çekıl- miş görüntülerini ele ge- çirmiş ve programında ya- yımlamıştı. Düğünde çe- kilen video kasette, daha sonra İçişleri Bakanı Me- ral Akşener'in de yer aldı- ğı ortaya çıkmıştı. Akşe- ner ise ortaya çıkan bu skandalla ilgili herhangi bir açıklama yapmamıştı. Çetenin silahlı saldınsı- na uğrayan gazeteci Mah- mut Övür'ün doktoru Ser- dar Dağ yaptığı açıklama- da, "Övür'ün hayati tehK- kesi bulunmuyor. İki kur- şun isabet etmiş, sağ baca- ğuıda kınk var. Sol el bile- ğinde de kınk olabilir. Te- davi altına aldık" dedi. Övür'ü yaralayan sal- dırganlann iki kişi olduğu ve beyazrenkliFiat-Temp- ra marka bir araçla kaçtık- lan bildirildi. Saldırganla- nn kaçtığı 64 TO 164 pla- kalı aracın çalıntı olduğu belirlendi. Olay yerinde ise 9 milimetre çapında 5 adet boş kovan bulundu. Mahmut Övür hastaneye kaldınlmadan önce polise verdiği ifadede, kendisine ateş eden kişilerin. Drej Ali olarak tanınan AB Ya- sak'ın adamlan olduğunu söylediği bildirildi. Olay- dan hemen sonra Övür'ün yanına gelen atv kamera- manı Hakan Gülte, Son Durak programında şunla- n söyledi: "Saldırganlar hiç bir şey söylemeden Övür'ün üzerine ateş et- mtşler. Övür bana saldır- ganlardan birini tanıdığını söyledi, ancak o kişinin is- mini vermedi" Öviir'ü kurşun yağmu- runa tutan Drej Ali, Ab- dullah Çatlı'nm ve DYP'li Sedat Bucakın yakın adamlanndan biri olarak tanınıyor. MİT tarafından yazıldığı ileri sürülen ve İP lideri Doğu Perinçek tara- fından açıklanan raporda, Drej Ali'nin de 'çete' için- de yer aldığı belirtiliyor- du. Abdullah Çath öldük- ten sonra 7 TtP'linin kat- ledildiğı Bahçelievler ola- yının idam hükümlüsü Haluk Kırcı ile ülkücü mafya Sedat Pekerve Ali Yasak'ın kendi aralannda- ki koordinasyonu koru- duklan ve çetenin faaliyet- lerini devam ettirdikleri id- dia ediliyordu. Övür'ün, bir süredir Su- surluk çetesi ile ilgili yap- tığı programlar nedeniyle tehdit edildiği de öğrenil- di.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle