Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 1997 PERŞEMBE
HABERLER
Ikisi özel tim polisi üç kişi, cinayet ve gasp suçlanndan ağır cezada yargılanıyor
Diyarbakır'da yeni bir çete
Yüksekova
îtirafçı,
belediye
başkanını
suçluyor
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
îtiraflanyla Yüksekova
çetesini ortaya çıkaran
"Havar" kod adlı PKK
itirafçısı Kahraman
Bilgiç, Yüksekova'da
işlenen 4 faili meçhul
cinayetin ardında DYP'
Yüksekova Belediye
Başkanı Ali Ütsan
Zeydan'ın olduğunu
öne sürdü. Yüksekova
çetesi davası nedeniyle
Midyat Kapalı Özel Tip
Cezaevi'nden tutukiu
bulunan itirafçı
Kahraman Bilgiç,
önceki gün Diyarbakır
Devlet Güvenlik
Mahkemesi (DGM)
Başsavcıhğı'na
gönderdiğı dilekçede,
çeşitli iddialarda
bulundu. Yüksekova
çetesi ana davasınm
Diyabakır 4 No'lu
Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde
yapılan duruşrnasına
istediği halde
getirilmediğini beliıten
Bilgiç, şöyle devam
etti:*ŞuanMidyat
Kapalı Cezaevi'nde
tutukiu
buhınmaktayım.
Yüksekova çetesi olarak
büinen bizler,
04.06.1997 günü çetenin
ana davası olarak
bilincn mahkemeye
istediğimize rağmen
çağınlmadık. Eğer
mahkemeye
çağnkaydım.
Yüksekova'da Abdullah
Canan, Münir Santaş ifc
başka iki kişinin
öMüriilmesinin halen
Diyarbakır Cezaevi'nde
yatan DYPTi
Yüksekova Belediye
Başkanı Ali thsan
Zeydan'ın isteğj fizerine
gerçekkştiğini söyler ve
acıklamalarda
bulunurdum."
Yurt Haberleri Servisi - Diyar-
bakır kent merkezinde "PKK'li ol-
duğu" gerekçesiyle Şeyhmuz Ya-
vuz'u kaçırarak öldüren, üzerin-
den çıkan 3 bin markı da gaspeden
bir PKK itirafçısı ile iki özel tim
polisinden oluşan 3 kişilik bir çe-
te ortaya çıkanldı. Diyarbakır 1.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde "ta-
ammüden adam öldürmek" su-
çundan 24 yıl ağır hapis istemiyle
haklannda dava açılan sanıklardan
ikisi tutuklanırken biri de aranı-
yor. Polis. çetenin kanşmış olabi-
leceği eylemleri araştmyor.
Diyarbakır'da silahlı bir gasp
olayını gerçekleştirmek isterken
polis tarafından yakalanan PKK
itirafçısı İsmail Yeşilmen'in üze-
rinde. Abdullah ÇaûYmn üzerin-
• Diyarbakır'da silahlı bir gasp olayını gerçekleştirmek isterken polis tarafından
yakalanan PKK itirafçısı ismail Yeşiimen'in üzerinde, Abdullah Çatlı'nın
üzerinden çıkan Mehmet Ağar imzalı belgenin benzeri bulundu.
den çıkan Mehmet Ağar imzalı
belgenin benzeri bulundu. Cizre
Emniyet Müdürlüğü tarafından
düzenlendiği iddia edilen belge-
de, "görevlflerce yardımcı otıınma-
sını ve tereddüt halinde Cizre İlçe
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mü-
cadele Şubesi'nin aranmasT ge-
rektiği belirtiliyor.
Belge ile birlikte Yeşilmen'in
üzerinden çıkan tabancanın balis-
tik incelemesinde silahın 1992 yı-
lında Şeyhmuz Yavuz adlı vatan-
daşın öldürülmesi olayında kulla-
nıldığı saptandı. İtirafçı Yeşilmen,
yapılan sorgusunda, cinayeti Şır-
nak Emniyet Müdürlüğü'nde gö-
revli iki özel harekât timi mensu-
buyla birlikte gerçekleştirdiğıni
itırafetti.
Sorgulama sırasında PKK itiraf-
çısının yalnızca adını bildiğı özel
tim mensuplannın kimliklerınin
saptanabilmesi için Şırnak Emni-
yeti Müdürlüğü'nde görevli bine
yakın özel harekât tim memuru-
nun fotoğraflan tek tek incelendi.
Yeşilmen, fotoğraflarda iki özel
harekâtçıyı teşhis etti. Şırnak Em-
niyet Müdürlüğü'nde görevli Hü-
seyin Bozkuş sorgulamasının ar-
dından tutuklanarak Diyarbakır
Merkez Kapalı Cezaev i 'ne konul-
du. Firar eden ve ısmi açıklanma-
yan diğer özel tim mensubunun
halen arandığı belirtildi.
PKK'li itirafçı tsmail Yeşilmen,
polis ve savcılığa verdiği ifadede
cinaveti nasıl gerçekleştirdiklenni
şöyle anlattı:
"Daha önceden Şırnak ve Ciz-
re'den tanıdığım iki özel harekât
timi polisiyle Diyarbakır MHP il
binasındagörüştük.Soğukbirşey-
ler içmekiçin > akınlardaki bir pas-
taneye gittik. Orada daha önceden
itirafçı PKK'li Alaattin Kanat'ın
PKK'li olarak söz ettiği ve benim
de yakından tanıştığım Şeyhmuz
Yavuz'u gördüm. Onun da beni
görmemesi için saklanmaya çalış-
tım. Ancak özel harekâtçdar sak-
lanmaya çanşoğımı görünce ne ol-
duğunu sordular. ben de anlattun."
Kısa bir süre sonra Şeyhmuz
Yavuz'un özel harekâtçılar tarafın-
dan oturduğu yerden alındığını,
belirten İsmail Yeşilmen. "Boşbir
tesiste Yavuz'u sorguladık. Bilgi is-
tedik. Şeyhmuz Yavuz, PKK konu-
sunda bügileri ancak milisleri gör-
düğü zaman verebileceğini söyle-
yince üzerimdeki silahla özel hare-
kâtçılar tarafından öldürüldü" de-
di.
Bütün yönleriyle gazeteci Metin Göktepe cinayeti kitaplaştmldı
Gözaltında cinayetin öyküsü...ERTUĞRUL MAVİOĞLU
Evrensel gazetesi muhabiri Metin
Göktepe'nin görevi başında polisler
tarafından dövülerek öldürülmesinin
üzerinden 533 gün geçti. Bu uzun süre
yaşama hakkına sahip çıkan herkes
açısından zorlu bir sınav oldu. "Olanla
ölene çare bulunmaz" sözünün tersinı
kanıtlayan bu süreç, tüm yönleriyle
'Metin Göktepe-Gazeteciyim' kitabında
toplandı.
Metin'in bugüne kadar yargıç karşısına
çıkartılmamış katilleri. resmi sıfatlanyla
"suçlulann peşinden koşmaya" devam
ederken, her duruşma öncesi ve sonrası
aydınlar, gazeteciler. "suçlulann
peşinden koşan suçlulan" kovalamayı
sürdürdüler. Neredeyse köşe kapmacaya
dönüşen bu hummalı koşu. doğru
kuKannı 'eşyanın tabiatı gereği'
keşfetmeyı başardı. Anlaşıldı ki dava
sadece "Metin Göktepe davası" değildi.
• Dava, aynı zamanda Türkiye'de görevi
başında öldürülen gazetecilerin davası,
halkın haber alma özgürlüğünün davası,
işkenceye. baskıya karşı insan
haklannın, demokrasinin davasıydı.
Anlaşıldı kı dava, sadece bildiklerini,
gördüklerini yazdjlar diye demir
parmaklıklarardınakapatılan 121 basın
emekçisinin neden içerde olduklannı
sorgulama davasıydı.
Metin'i öldürenler, her türlü inkâr
çabalanna karşın suçüstü yakalanmaktan
kurtulamamışlardı. Soruşturmanın
tamamlanarak dava açılması aylan aldı.
Mahkemenin ilden ile sürülmesi, etkili
yetkili kişilerin davanın seyrini
Evrensel
Basım Yayın
tarafından
Metin'in
bugün
yapılacak
dunışmasında
okuyucuya
ulaşbnlacak
olan' Metin
Göktepe-
Gazeteciyim'
kitabu*533
hummalı
günün
panoramasını
ortaya
koyuyor.
belirlemek için sürdürdükleri açık ve
gizli çabalar, davayı kamuoyundan
gizlemek için yapılan girişimler ve
binbir türlü yasak, dava açıldıktan
sonraki sürecin özet anlatımı oldu.
Kitap. "Bu davanın tanıkları var" diye
başlıyor. Ümramye Cezaevi'nde
öldürülen Rıza Boybaş ile Orhan
Özen'in cenaze törenini izlemek için can
atan Metin'in birkaç saat içinde korkunç
bir habere konu olacağından haberi yok.
Metin'in haberi izlemekteki ısrarlı sesi
serviste şöyle yankılanıyor: "Ben
mutlaka izİemeliyim arkadaşlar."
Eyüp Spor Salonu'nda Metin'den başka
yüzlerce gözaltı daha var. Ama Metin
gazeteci. Ona özel muamele yapılıyor.
Dayaktan baygın düşen Metin,
ayıltılarak ölünceye kadar dövülüyor.
Resmi ağızlar ise bambaşka konuşuyor.
Dönemin Içişlen Bakanı Teoman
Üniisan ilk açıklamasında. "Polis
kayıtlanna göre Göktepe gözaltına
alınmamıştır. Bize gelen bilgilere göre
duvardan düşerek ölmüş" dıyor.
Gerçekleri ortaya çıkarmak yine
habercilere düşüyor. Çabalar meyvesini
veriyor.
Hep gülümseyerek yaşadı
Her ağaç bir kök, her bina bir temel
üzerinde oturur. Metin'ın. Sıvas'ın
Gürün ilçesinde hayata ilk merhaba
demesi ve yaşadıklan göç, kitabın "Ben
hep gülümseyerek yaşadım dünyayı"
bölümünde anlatılıyor. Metin'in
doğrudan aynlmayan kaleminin, en
güzel fotoğrafı yakalama isteğinin,
yoksullukla yoğrulmuş çocukluğu ile
koprrçaz bağı bu bölümde yer alıyor.
Metin'in çektiği fotoğraflar onun
kışiliğini en net haliyle resmediyor.
Nerede grev. direniş, çatışma.
gecekondu yıkımı, haksızlığın hak
sayıldığı bir enstantane varsa Metin'in
objektifi o yöne dönüyor. Kitapta yer
alan bu fotoğraflar, Türkiye'deki
gazeteciliğin, bir nevi savaş muhabırliği
olduğunun da ipucunu veriyor.
R E F A H Y O L ' u n b i r y ı l l ı k i c r a a t ı - 2
Çeteler saldandı, suçlular korunduİstanbul Haber Servisi -Tüm kanıtla-
ra, halk tepkisine ve desteğine karşın RE-
FAHYOL adeta çetenin üstünün örtül-
mesi isteyen bir tutum içinde oldu. Baş-
bakan Erbakan Susurluk gündemi için
"fasa fîso" değerledirmesı yaparken,
Başbakan Yardımcısı Çıller'in."Vatan
için kurşun sıkan da kurşun yiyen de va-
tanseverdir" açıklaması, çeteye destek
olarak yorumlandı.
Çeteyle bağlantılan nedeniyle doku-
nulmazlıklannın kaldınlması ıstenen
DYP milletvekılleri MehmetAğar \ e Se-
dat Bucak hakkındaki fezleke, Adalet
Bakanı Şevket Kazan ve Başbakan Erba-
kan tarafından yaklaşık 4 ay sumenaltın-
da tutulduktan sonra TBMM'ye gönde-
rilebildi. Fezlekeler. Meclis Başkanı
MustafaKalemli'nin çabasına karşın ko-
alisyon ortaklannca rafa kaldınldı.
Tüm demokrasi yanlısı söylemlerinin
tersine REFAHYOL hükümetı, demok-
ratikleşme, insan haklan ve hukuk dev-
leti konusunda (gözaltı süresinin kısaltıl-
ması gibi daha ziyade AB etkisiyle atı-
lan adımlar dışında) hiçbir adım atmadı.
Tam tersine hukuk tanımaz icraatlar ser-
giledi ve yasal alanı daraltan şu düzen-
lemeleri yaptı:
Hükümet programında, Olağanüstü
Hal'in lller Kanunu ve kimlikbildirimi-
ne ilişkin yasal düzenlemelerden sonra
kaldınlacağı belirtilmesine karşın. her i-
ki yasal düzenlemenin yapılmasından
sonra, olağanüstü hal kaldınlmadı, üste-
lik Olağanüstü Hal Valisi'nin yetkileri
tüm il valilerine verilerek. olağanüstü hal
bir anlamda tüm ülke sathına yayıldı. Ay-
nca muhtarlık yetkilerinin bir bölümü de
kimlik bildirim yasasıyla güvenlik güç-
lerine verildi. Erbakan imzasıyla9O-
cak 1997 tannde yayımlan Başbakanlık
Kriz Merkezi Yönetmeliği'yle de sivil
iktadann yetkilerini kısıtlayan yeni bir
devlet mekanizması oluşturuldu.
REFAHYOL hukuk tanımaz uygula-
malanyla da sık sık gündeme geldi. Içiş-
leri BakanıMeral Akşener. hukuksal
yöntemlerle görevinden alamadığı Em-
niyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel'i,
Emniyet Genel Müdürlüğü makamına
yaptığı gece yansı baskınıyla görevin-
den aldı. Bakan Akşener'in hukuk tanı-
maz tutumu Cumhurbaşkanı Demirel ta-
rafından kınanarak yerine vekil olarak
atanan Kemal Çelik MGK toplantısına
alınmadı.
İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Ya-
zıcıoğlu'nun görevden alınması ise hu-
kuk tanımazlığın ötesinde. hukuk güven-
cesinin ortadan kaldınlmasına yönelik
bir girişim izlenimi verdi. Çünkü Yazı-
coğlu, kumarhaneler kralı olarak bilinen-
Ömer Lütfii Topal cinayetinı. destek ve-
rilmesi durumunda 15 günde çözeceğı-
ni ifade etmişti ve görevden alınması,
Başbakan Erbakan'ın bile bilgisi dışın-
da gerçekleştirilmişti.
Diğer yandan. REFAHYOL'un hukuk
dışı uygulamalanna maruz kalan 12 bin
memur mahkemeye başvurarak hukuk
dışı işlemlerin durdurulmasın istedi.
"Adildüzen" sözünü yerine getireme-
yen RP'liler, tabanlanndaki hoşnutsuzlu-
ğu gerilim politikalanyla gidermeye ça-
lıştı. Taksim ve Çankaya'ya cami, tür-
ban yasağı karşıtı kampanya. Kayseri
Belediye Başkanı Şükrii Karatepe'nin
10 Kasım konuşması. Kayseri RP örgü-
tünün ünıformalı gençleri ve Sincan Be-
lediyesi'nin düzenlediği Kudüs Gecesi.
gerilim .politikalannın akılda kalan ör-
nekleri oldu.
OrduveMGKaeaişkiler
Başbakan Erbakan. hiçbir zaman dün-
ya görüşünü paylaşmadığı açıkça belli
olan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile
her fırsatta u\um içinde olduğunu yan-
sıtmaya çalıştı. Ancak orduyla ilişkisin-
de bırçok konuda izlediği teslimıyetçi
politika. dünya görüşü farklılığından
kaynaklanan ve kriz bo\ utuna varan ger-
gınliği önlemeye yetmedi.
Erbakan'ın teslimıyetçi politikası.
özellikle YAŞ \e MGK kararlannın im-
zalanmasında belırginleşti. Erbakan ve
RP. öteden beri YAŞ kararlannı "Subay
\e astsubaylar salt dini göre\ lerûıi yerine
getirdikleri için ordudan anhyor" argü-
manıyla eleştirmekteydı. Erbakan. baş-
bakanlığı döneminde bu argümanını
unutmuş gözüktü. Tabanın ve şeriat yan-
lısı basının baskısını da göğüsleyerek
Arahk 1996 ve Mayıs 1997 tarihlennde-
ki YAŞ toplantılannda toplam 230 subay
ve astsubayın orduyla ilişkisini kesmeyi
öngören kararlan imzaladı. Ilişiği kesi-
lenlerin büyük bölümü irticai faaliyet-
lerde bulunmakla suçlanıyorlardı. Erba-
kan, son YAŞ toplantısından sonra yap-
tığı açıklamada "Çok hayırtı bir toplan-
n yapük" diye konuştu.
REFAHYOL'un kurulmasından kısa
bir süre sonra Erbakan, diğer devlet mu-
murlanna yüzde 20-30 arasında zam ya-
parken. bu oranı asker ve polis için yüz-
de 72 olarak belirledi.
Ancak ne bujest ne de bütçe görüşme-
leri sırasında Erbakan'ın Genelkurmay
Başkanı Orgeneral tsmail Hakkı Kara-
dayı'ya söylediği. "Azistemişsiniz,bizsi-
ze daha fazla para vermevi düşiinüvor-
duk" sözü, askerin REFAHYOL'a sicak
bakmasını sağlayamadı.
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Türkiye'de yasal olarak
işkence yapmak suç. An-
cak ülkemizde, hukuk
devleti bir türlü kurulamadığı için iş-
kence bütün şiddetiyle devam ediyor.
Özellikle siyasal soruşturmalarda, sa-
nıklan konuşturmak gerekçesiyle ve
zaman zaman da intikam almak ama-
cıyla emniyet binalarında eziyetin her
türiüsüne başvuruluyor.
Devlet katında işkence o kadar do-
ğal kabul ediliyor ki devlet yöneticile-
ri, zaman zaman bu insanlık dışı uy-
gulamanın varlığını itiraf eden açıkla-
malar yapıyorlar. Bundan bir kaç öy
önce Tansu Çiller, karakollara bir ta-
mim yayımlayarak işkence aletlerinin
kaldınlmasını istemişti. Çiller'in genel-
gesi, bu binalarda işkence aletlerinin
varlığını kabul etmiş oluyordu. Herkes
de bilir ki o aletlerin bir fonksiyonu
vardı. Orada geçmişin bir anısı olarak
durmuyordu.
İstanbul Valisi'ne sorsanız İstanbul
Emniyeti'nde işkence yapılmıyor. Za-
Devlet Büyüklerinin Çocuklanna îşkence Yapılsa
ten yasalara göre de suç. Ancak, bun-
dan bir süre önce İstanbul Valisi Rıd-
van Yenişen, kendi ifadesine göre bir
tanıdığının gözaltına alındığı gece, ya-
nına istanbul Emniyet Müdürü Rama-
zan Er'i de alarak Asayış Şube Mü-
dürlüğü'ne gitti. Can Ataklı'ya emni-
yette nasıl bir manzarayla karşılaştı-
ğını şöyle anlattı: "Orayı beğenme-
dim. Gözaltına alınan kişiler küçük
odalarda 5'er 6'şar kişi kalıyor. Çok
kötü muamele görüyoriar. Bu durvmu
görünce Ramazan Er'e 'Bak durumu
görüyorsun. Artık bu dönemde böyle
olmamalı. Sanık da olsalar herkesin
hakkı hukuku var.
Bu durumu düzeltelim' dedim. Ra-
mazan Er de gördükleri karşısında ba-
na hak verdi. Sonra da iki müdürün
yerini değiştirdik."
Dilinize sağlık sayın Vali (!) Daha ön-
celeri neredeydiniz? Insanlarferyatfi-
gan kapınıza dayandığında, "İşkence
yalandır" diye açıklama yapacağınıza,
onlara bir kez kulak verseydiniz, bu
manzarayı çok daha önce görebilirdi-
niz.
Bu gerçekleri görmeniz için bir ta-
nıdığınızın gözaltına alınması mı gere-
kirdi? Gazetelerin yazdığına göre va-
linin ziyareti sırasında asayiş şubesin-
de Çiller'in kaldınlması için talimat ver-
diği işkence aletleri de yerli yerinde
duruyordu.
İstanbul Valisi Yenişen'in yaşadığı
ömek, aslında önemli bir çözüm ola-
nağını da içinde banndınyor. Devlet
yöneticilerinin çocuklan veya yakın-
lan birer birer gözaltına alınsa fena ol-
mayacak. örneğin istanbul ve Anka-
ra Emniyeti'ndeki işkencenin kaldınl-
masını isteyen polisler, harekete ge-
çebilir ve başta Erbakan ve Çiller'in
oğlu olmak üzere, Genelkurmay Baş-
kanı'nın, kuvvet komutanlannın ço-
cuklannı gözaltına alıp işkenceye baş-
layabilirler. Neden işkenceye karşı
olan polisler? Çünkü bu üst düzey yö-
neticilerin çocuklarına işkence yapıl-
sa, onlar koşarak emniyet binalanna
giderler ve oradakı manzara onlann
tepki göstermesine neden olabilir?
Böylece önce emniyet binalanndaki
işkence aletleri kaldırılır, ardından iş-
kenceci polisler görevlerinden alınır-
lar ve başka yerlere tayinleri çıkar.
Korkularından bir daha işkence ya-
pamazlar.
•••
Güldüğünüzü görürgibi oluyorum.
Benimki tamamen bir hayal. Ne kah-
raman Türk polisi devlet büyüklerimi-
zin çocuklannı gözaltına alır, ne de on-
lara işkence yapar. O kadar da akılsız
değiller. Baksanıza İstanbul Valisi'nin
bir tanıdığım gözaltına alınca bile ne-
ler oldu. Artık gerisini siz
düşünün. Erbakan'ın oğlu
kaç kez ehliyetsiz araba
kullandı. Kimse ona bir şey yapabildi
mi?
Benimki tamamen kurgu. Işkence-
den nasıl kurtulabiliriz diye düşünür-
ken Rıdvan Yenişen'in açıklamalan
gözümetakılınca, aklıma böyle parlak
(!) bir fikir geldi. Işin doğrusu Türk dev-
leti, temel tercihlerini değiştirmedikçe,
bir hukuk devleti haline dönüşmedik-
çe biz bu işkence illetinden kurtula-
mayız. 12 Eylül'ün cuntacısı Kenan
Evren'in çevre korumacısı olarak iti-
bar gördüğü bir ülkede işkence kalkar
mı?
"Asmayalım da besleyelim mi" di-
yen Kenan Paşa, bu ülkede en güve-
nilir ve en muteber kişilerden biri ol-
dukça ne işkence biter, ne de yargı-
sız infaz sona erer. Yıne de Rıdvan Ye-
nişen'in bir tanıdığının emniyete düş-
mesi iyi oldu. Hiç olmazsa bazı ger-
çekleri açıklamak ihtiyacını hissetti.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Ar-Ge Büyükleri
İyi kı şu Teknoloji Ödülü kondu ve biz de bu
sayede ciddi, önemli ve aynı zamanda güncel bir
konuya çeşitli açılardan yöneldik. Kamunun gö-
zü, teknoloji ödüllerini kazanan ürünlere ve ürü-
nün sahibi şirketlere yönelecek ve büyük bir ilgi
odağı doğacaktır.
Peki, Teknoloji Ödülleri'ne hangi şirketler hangi
ürünleriyle başvuracaklar?
Bu sorunun yanıtı, hangi şirketlerin özgün
ürünler gelıştirdiğinde ve araştırma geliştirme
(Ar-Ge) yaptığında saklı.
1996 yılı kesin olmayan ortalama rakamlanna
göre, Türkiye'de Ar-Ge'ye en çok pay ayıran (ci-
rosunun yüzdesi olarak) şirketler şunlar: Roket-
san: yüzde 12; Alcatel: yüzde 7; Netaş: yüzde
6; Aselsan: yüzde 3; Arçelik: yüzde 2; Simko:
yüzde 1... Bunlar ulaşabildiğimiz rakamlar. Dün-
yada özel sektörde lider konumundaki şirketlerin
Ar-Ge harcamalarının alt sınırını yüzde 5 kabul
ederseniz, Türkiye'de uluslararası ölçeklerde ne
kadar az sayıda şirket olduğunu görürsünüz.
Teknoloji Büyük Ödülü'nün, gerektirdiği özel
koşullar bakımından büyük şirketlerden birine
gitmesi beklenebılir.
Türkiye Ar-Ge bakımından yoksul bir ülke.
1996 resmi rakamlanna göre, gayri safı milli
hasılanın yüzde yarım (% 0.5) kadarı, devlet ve
özel sektörce Ar-Ge'ye harcanıyor.
Bunun rakamsal değeri ise 1 milyar dolar ka-
dar.
Özel sektörün payı 250 milyon dolar görünü-
yor.
Ancak, Ar-Ge konusunda araştırma yapan uz-
manlarımıza göre, sanayicilerimiz veya şirketleri-
miz henüz bütün Ar-Ge harcamalannı, muhase-
belerinde Ar-Ge kalemi içinde göstermiyorlar.
Bu nedenle de özel sektörün Ar-Ge harcama-
ları gerçek değerinden çok düşük görünüyor
Bazı kriterler göz önüne alınarak hesaplanan
düzeltilmiş özel sektör Ar-Ge harcaması,
1996'da 600 milyon doları buluyor.
Bu durumda, Türkiye'nin genel anlamda Ar-Ge
harcaması 1 milyar 350 milyon dolar oluyor.
Ancak bu durumda bile, gayri safi milli hasıla-
mız içinde ancak yüzde 0,7'lik bir paya zar zor
ulaşıyoruz.
Dünya pazarlarında rekabet açısından bakıldı-
ğında bu yüzde devede kulak kalıyor.
Kritik bir eşik var: yüzde 1.
Bu eşiği yakalayan ülkeler kolayca daha yuka-
nya çıkabiliyortar, çünkü yüzde 1 'i yakalamış ül-
kelerde Ar-Ge artık kurumsallaşmış, örgütlenmiş
ve önem verilen bir konu haline gelmiş oluyor.
• • •
Büyük şirketlerin yanında, küçük ölçekli işlet-
meler arasında Ar-Ge'ye önem verenlerin sayısı,
göze çarpacak kadar gelişiyor. Örneöin Barış
Elektrik cırosunun yüzde 6 kadannı, fnter Mü-
hendislik yüzde 2,5; Karel Elektronik yüzde 3;
Ontrol ise yüzde 1 'ıni Ar-Ge'ye harcıyor.
Bunlar arasında, yüksek teknoloji diyebileceği-
miz ve/veya özgün ürün üreten şirketler de var.
Bu şirketlerin ve ürünlerin sayısının da giderek
arttığını öğreniyoruz.
• • •
Araştırma geliştırmeye önem veren şirketler
bunun yararını görüyor.
örneğin Netaş tamamen Türkiye'de geliştirdi-
ği bazı haberleşme sistemlerini dünyanın dört bir
köşesine satıyor.
Aselsan'ın ilan ettiği cep telefonu tepeden tır-
nağa özgün.
Arçelik'ın beyaz eşya üretiminde kullandığı
yabancı lisans hemen hemen sıfır.
Hepsi burada tasarlanıyor ve üretiliyorlar.
Gönül ıstiyor kı, burada yüzlerce özgün ürün
sayıp dökelim.
O dönemin de en kısa zamanda gelmesini dili-
yoruz.
Not: Mesut Yılmaz hükümeti güvenoyu alabi-
lecek mi? Yoksa DYP. Refah'ı yeniden iktidara
getirmek gibi bir imkânsız durumu sonuna kadar
zorlayacak ve Türkiye'yi yüksek gerilimli, çatış-
malı ortamların hükümet modellerıne mi yönel-
tecek?
"Bölücülük' suçlama.sıslaölümünden sonra DGM'-
de yarçılanmaya başla^an gazetemiz yazarı Musta-
fa Ekmekçi için, sanık sandalyesine fotoğrafi ile bir
karanfıl konuldu. (TARIK TINAZAY)
Ekmekçi ölüınünden
sonra yargılamyor
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - İnsan Hakla-
n Haftası'nda düzenlenen
u
Banş Hakkı" konulu top-
lantılardakı konuşmalan
nedeniyle haklannda dava
açılan ve bir süre önce
kaybettiğimiz gazetemiz
yazarı Mustafa Ekmek-
çi'nin de aralannda bulun-
duğu 5 sanığın yargılan-
masına başlandı.
Ankara 2 No'lu
DGM'de dün görülen da-
vanın ilk duruşmasında.
diğer sanıklardan İHD Ge-
nel Başkanı Akın Birdal.
mahkeme başkanından
ızin alarak oturduğu yenn
yanındaki sanık sandalye-
sine Mustafa Ekmekçi'nin
fotoğrafı ile bir karanfil
koydu. Birdal ile sanık
avukatları Selehattin Es-
mer, Levent Kanat ve En-
der Büvükçulha'nın katıl-
dığı ilk duruşmayı Musta-
fa Ekmekçi'nin eşi Aldo-
ğan Ekmekçi de izledi.
Savunmasını veren Bir-
dal, suçlamalan kabul et-
meyerek şunları söyledi:
"Hal'ta nedeniyle yaph-
ğnnız etkinliklerden dola-
>ı hakkımızda DGM'de
dava açıldı. Ekmekçi, der-
neğimizin genel başkan
vardımcısıdır. Her > ıloldu-
ğu gibi geçen yıl kutladığı-
mız haftada da bir konu
sapta> ıp bu konuda konuş-
malar yaptık. Saptadığı-
mız 'Banş Hakkı' konu-
sunda çeşitli toplanblar
düzenledik. Sayın Ekmek-
çi kısa bir konuşma yapıp
duygulannı dile getirdi.
Konuşmasında vazarlann
ve gazetecilerin savaş kar-
şıü olmalan gerektiğini be-
lirten Ekmekçi, 'Ulkede
süımekte olan savaş bir an
önce sona ersin v e artık in-
sanlarölmesin' dedL"
Duruşma. Ekmekçi'nin
ölüm kaydının istenmesi,
sanık Haydar Kaya'nın
gelecek duruşmada hazır
edilmesi için avukatına sü-
re verilmesi ve sanıklar-
dan Recep Doğaner ve
Mehmet Ragıp Duran'ın
savunmalarının alınması
konusunda adreslerine ta-
limat yazılması amacıyla
başka bir güne ertelendi.