Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 HAZİRAN 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kamu
emekçflerme
sopuşturma
İSTANBLL (AiNKA) -
Sendikal etkinlikler
nedeniyle 1991 yılından
bugüne kadar 104 bin 69
kamu emekçisi sendikalı
adli ve idari soruşturmaya
uğradı. KESK'ten edinilen
bilgiye göre halen 12 bin
642 dava sürüyor. Açılan
soruşturmalar sonucunda
toplam 4 bin 305 sendikalı
sürgün edilirken 10
sendikalı açığa alındı.
1.889 sendikahnın
görevine son verildi, bin
586 sendikahnın da
kadrosu alındı. En son
KESK Genel Başkanı
Siyami Erdem hakkında
Türkiye'de bir günlük iş
bırakma eylemi
yapılacağını bildirdiği bir
basın açıklaması nedeniyle
soruşturma açıldı.
Emniyette
tepfüer
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Emniyet Genel
Müdürlüğü Değerlendirme
Kurulu, 131 şube
müdürünü emniyet müdür
yardımcılığına terfî ettirdi.
Alınan bilgiye göre
kurulun geçen hafta
yaptığı toplantıda tstanbul
emniyetinde 18, Ankara ve
Izmir emniyetinde de 10'ar
şube müdürü emniyet
müdür yardımcılığına
atandı. Terfilerin ardından
emniyette atama
kararnamesinin
hazırlanması bekleniyor.
Telekom'a
protestoİstanbul Haber Servisi -
Birlik Haber-Sen'e bağlı
kamu çalışanlan, temmuz
ayında düşünülen yüzde
15-20'lik zammı protesto
etmek için Türk Telekom
AŞ ve Posta lşletmesi
Genel Müdürlüğü'ne
protesto telgrafı cekti.
Birlik Haber Sen Genel
Başkanı Hüsamettin Şanal.
çalışanlar arasında ücret
aynmı yapıldığını
savunarak yüzde 100
oranında zam yapılmasını
istedi. lstedikleri zam
yapılana kadar
eylemlerinin süreceğini
belirten memurlar,
"Demokrasinin patlaması
gibi biz de balon
patlatıyoruz" diyerek
ellerindeki balonlan
patlattı.
Kombassan-
Dilipak ortaklığı
• ANKARA (ANKA) -
Kombassan Holding'in
Akit gazetesi
yazarlanndan
Abdurrahman Dilipak ile
ortak kurduğu SPAG
stratejik araştırmalar
şirketinin sermayesinde
rekor düzeyde arttınma
gidildi. Buna göre 5 milyar
olan şirket sermayesi 100
milyara yükseltilirken
Dilipak'ın şirketteki
sermayesi 11 milyar liraya
yükseldi.
Kadrolaşma
genelgesi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye Kamu-
Sen Genel Başkanı Resul
Akay, Başbakan Necmettin
Erbakan'ın, "şeriatçı
kadrolaşma"nın önünü
açacağı belirtilen kamu
kuruluşlan ve belediyeler
arasında nakil yoluyla
yapılacak atamalarda izni
kaldıran genelgesine karşı
Danıştay'a iptal davası
açabileceklerini kaydetti.
Akay, genelgeyi "Bir
günün beyliği beylik"
anlayışı olarak nitelendidi.
Sağlık Bakanı'na
soru önergesi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Antalya Milletvekili
Bekir Kumbul, Ankara
Hastanesi'nde yapıldığı
ileri sürülen yolsuzluklan
soru önergesiyle TBMM
gündemine getirdi.
Kumbul, Sağlık Bakanı
Ismail Karakuyu'dan,
Başhekim Hasan
Yıldınm'ın görevden
almmasını istedi.
Konyalı'yla
100. yıl
• İstanbul Haber Servisi
- Konyalı lokantalannın
100. yılı kutlamaları.
Sirkeci'deki lokantalannda
28 haziran cumartesi günü
11.00-15.30 arası fakirlere
verilecek şükran
yemeğiyle
gerçekleştirilecek.
Adalet Bakanı Şevket Kazan, Danıştay'ca durdurulan atama karanna uymuyor
Adli Tıp'ta ıııakaııı işgali
HALtL NEBtLER
Danıştay 12. Dairesı. Refah
Partıli Adalet Bakanı Şev ket Ka-
zan tarafından Adli Tıp Kurumu
Başkanlığı'na yapılan atamayı
yasalara uygun bulmadı ve yürüt-
meyi durdurma karan verdı. Da-
nıştay 1dan Dava Dairelen Genel
Kurulu, 15 Mayıs 1997 günü ka-
ran onadı. Bu durumda. Adli Tıp
Kurumu Başkanı Doç. Dr. Süley-
man Serhat Gürpınar'ın derhal
görevden ahnması gerekiyordu.
Adalet Bakanı Şevket Kazan, Da-
nıştay 12. Dairesi'nin karanndan
2 ay, genel kurulun karanndan 40
gün geçmesine karşın yargı kara-
nnı uygulamıyor.
Danıştay'ın yürütrneyı durdur-
ma karan. İstanbul Üniversitesi
Rektör Danışmanı Prof. Kemal
Alemdaroğlunun açtığı dava ne-
deniyle verildi. Danıştay'a verdı-
ği dilekçede, Doç. Dr. Süleyman
Serhat Gürpınar'ın 2 Kasım 1996
• Danıştay 12. Dairesi, Refah Partisi'nin Adli Tıp Kurumu
Başkanlığı'na yaptığı atamayı durdurma karan aldı. Danıştay'ın 27 Mart
1997 tarihli karan, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından
mayıs ayı ortasında onandı. Karara göre Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç.
Dr. Süleyman Serhat Gürpınar'ın bir an önce görevden ahnması
gerekiyordu. Kazan yargı karannı ısrarla uygulamıyor.
tarihinde 46363 sayılı kararname
ıle Adli Tıp Kurumu Başkanlı-
ğı'na atandığını belirten Prof.
Alemdaroğlu, aynı kararnamede
Doç. Dr. Gürpınar'ın Karadenız
Teknik Üniversitesi'ndeki göre-
vinden istifa ettiğinin yer aldığı-
nı vurguladı. Prof. Alemdaroğlu.
Danıştay'a verdiğı dilekçede şun-
lan savundu:
'Atama yasadışf
"Adli Tıp Kurumu Başkanlı-
ğı'na. Karadeniz Teknik Üni-
versitesi'ndeki öğretim üyeliği-
ni sürdürürken görevlendirme
yoluyla atanmayıp, öğretim
üyeliğinden ayrıldıktan sonra
atanan Doç. Dr. Gürpınar'ın
657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'nun 97. maddesinin (a)
bendindeki 'altı ay geçmeden
devlet memurluğuna alınamama'
yasağı ile karşı karşıya geldiği
kuşkusuzdur.
Gürpınar ne üniversitede ka-
larak Adli Tıp Kurumu Baş-
kanlığı'na atanmıştır. ne ku-
rumlararası nakil yoluyla me-
mur statüsünde kalarak bir ku-
rumdan ötekine geçmiştir. Gür-
pınar, Karadeniz Teknik Üni-
versitesi'nden istifa ederken,
hem üniversiteden bem de me-
mur statüsünden aynlmış; ar-
dından 96/46363 sayılı müşte-
rek kararname ile 2.11.1996'da
memur statüsüne geri dönmüş-
tür. 657 sayılı yasanın 97. mad-
desinin (a) bendinde bu durum
düzenlenmiş ve bu şekilde hare-
ket edenlerin memurluğa dön-
meleri altı ay süreyle yasaklan-
mıştır." Danıştay 12. Dairesi, 27
Mart 1997 tarihinde verdiği kara-
nnda. atamanın yasalara uygun
yapılmadığını vurguladı ve yürüt-
meyi durdurdu.
Prof. Kemal Alemdaroğlu, Ad-
li Tıp Kurumu'nun tek adli bilir-
kişi kurumu olduğunu, başkanı-
nın tartışmalı olduğu kurumun
vereceği raporlann da sadece bu
yüzden bile tartışmalı kabul edi-
leceğini belirterek, Adalet Baka-
nı'nın yürütmeyı durdurma kara-
nnı derhal uygulamasını istedi.
Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç.
Dr. Süleyman Serhat Gürpınar.
Danıştay 12. Dairesi'nin karanna
itiraz edince. dosya Danıştay tda-
ri Dava Daireleri Genel Kuru-
lu'nda görüşüldü. Genel Kurul,
15 Mayıs 1997 günü verdiği ka-
rannda, 12. Daire'nin karannı
onadı. Prof. Kemal Alemdaroğ-
lu, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde
yaşanan türban krizi nedeniyle
Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın
hedefi haline gelmişti. Kazan,
Prof. Alemdaroğlu'nu Adli Tıp
Kurumu Ikınci Ihtisas Daire-
si'ndeki ikinci görevinden almak
istemiş, ancak gereklı üçlü karar-
nameye üçüncü imzayı bulama-
yacağını anlayınca bu karanndan
vazgeçmişti.
RSF raporu
'Türkiye basın
ihlalinde
rekor kırıyor'
Haber Merkezi - Sınır Tanımayan
Gazeteciler Heyeti (RSF), Türkiye'de
basın özgürlüğüne ilişkin "Türkiye:
Kayıp Düşler" adli raporunu açıkladı.
Türkiye'de basın özgürlüğüne yönelik
ihlallerin oldukça yaygın olduğu \ urgu-
lanan raporda, "basın özgürlüğünü
kısıtlayan yasal düzenlemelerin göz-
den geçirilmesi" ıstendı. RSF'nin, 10
yıl 10 ay hapıs cezasına çarptınlan es-
ki Özgür Gündem Gazetesi Yazıişleri
Müdürü Işık Yurtçu'nun serbest bıra-
kılması amacıyla başlattığı kampanya-
ya Avrupa Parİamentosu üyesi 101 par-
lamenter de destek verdi.
Afyon'da bugün görülecek Metin
Göktepe davasının beşınci duruşması-
na katılacak olan \e Işık Yurtçu'nun
serbest bırakılması mücadelesıni sür-
düren RSF'nin hazırladığı raporda. 15
Mayıs 1997 itibanyla en az 8 gazeteci-
nin basın suçundan cezaevinde bulun-
duğu belirtildi. Raporda ayrıca, RSF
Uluslararası Sekreterlığı ve RSF İstan-
bul Bürosu'nun çeşitli suçlardan yargı-
lanan cezaevindeki diğer 77 basın çalı-
şanının durumunu da araştırdığı kay-
dedildi. A\rupa Birliği'ne üye ülkele-
rin dostluğunu kazanma ya da uzlaşma
çabasındaki Türkiye'nin. bir "af pro-
jesi"ne her geçen gün daha çok ihtiyaç
duyduğunun vurgulandığı raporda;
"Bu proje. düşünce suçundan ceza-
evinde bulunan insanlara kısmi bir
affı amaçlayabüir. Böylece, 'bölücü-
lük propagandasf suç olmaktan çık-
maz, fakat 'devletin bölünmez bütün-
lüğü' ne yönelik bir tehdit oluşturma-
yan ifadelere izin verilerek TMY'de
de değişikliğe gidilmiş olur" denildi.
Raporda, Türkiye'nin. yaymlann
toplatılması, yayın bürolannın geçıci
olarak durdurulması ya da düpedüz ka-
patılması konusunda da rekor kırdığı-
na dikkat çekildi.
Havantepe'deki yıkımda bir kişi, protesto amacıyla evini yaktı
Samyer'de olaylı yıkım
50 yıldır oturdukları evleri yıkılan mahalle sakinleriyle polis arasında
zaman zaman gergin anlar yaşandı. (Fotoğraf: BERTAN AĞANOGLU)
• Bala Hatun Ilköğretim Okulu
arazisi içinde kaldığı gerekçesiyle
18 evin yıkıldığı olayda, yaklaşık
200 kişilik yıkım ekibi ve 1000
çevik kuvvet polisi görev aldı.
tstanbul Haber Servisi - Sanyer Havan-
tepe'de bulunan 18 ev, Bala Hatun Ilköğre-
tim Okulu arazisi içinde kaldığı gerekçesiy-
le yıkıldı. Yaklaşık 1000 çevik kuvvet poli-
si ve 200 kişiden oluşan yıkım ekibinin ka-
tıldığı yıkım sırasında bir kişi, protesto ama-
cıyla kendı evini yaktı. Polisle yurttaşlar ara-
sında yaşanan gerginlikte 5 kişi gözaltına
alındı.
Sanyer Havantepe Yeni Mahallesi'nde bu-
lunan 22 gecekondunun yıkımına dün baş-
landı. Sanyer Belediyesi'ne bağlı yıkım
ekiplerinın gerçekleştirdiği yıkımlarda 18 ev
yıkıldı. Büyük bir bölümü yurttaşlann kat-
kılanyla yapılan Bala Hatun llköğretim Oku-
lu'nun arazisi içinde kaldığı gerekçesiyle
yaklaşık 50 yıldır oturduklan evleri yıkılan
mahalle sakinlenyle polis arasında gergin
anlar yaşandı. Dün sabah saat 11.00'de baş-
lanan yıkımlara katılan 200 kişilik yıkım ekı-
bi 18gecekonduyuyıktı. Birev sahibi deyı-
kımı protesto etmek amacıyla kendi evini
yaktı. Olay yerine gelen itfaiye. yanan evi
güçlükle söndürebildi. Mahalle sakinleri, yı-
kım karannın almmasında ünlü modacı Yıl-
dınm Mayruk'un etkili olduğunu belirterek
bu kişinin kendilerini uzun süredir tehdit et-
tiğini öne sürdüler. Yurttaşlar. Sanyer Çev-
re ve Güzelleştırme Başkanlığı'nı yapan
Mayruk'un kendilerine "Sizi burada iste-
miyorum. Hepinizin evini yıktıracağım"
dediğıni öne sürdüler. Evi yıkılan Kadriye
Udum adli kadın da Yıldınm Mayruk'un ge-
çen dönemde arabasını yaktırdığını ileri sür-
dü. Yıkım karanndan sonra İstanbul Valili-
ği'ne gittiklerini söyleyen yurttaşlar, Vali
Rıdvan Yenişen'in "Toplanmanız için si-
ze yarım saat süre bile vermiyorum" de-
diğini belirttiler.
Gecekondulan yıkılan yurttaşlara destek
vermek amacıyla olay yerine ÖDP ve
MHP'lilerin gelmesi ise dikkat çekti.
1996 yılı faaliyet raporuna göre kurum, beklenenin tersine daha az açık verdi
'SSK, nüfusunyansına hizmet veriyor'
BANU SALMAN
ANKARA - Sosyal Sigortalar Kuru-
mu'nun (SSK) 1996 yılı faaliyet raporu-
na göre kurum, geçen yıl için beklenen
146 trilyon yerine. 70 trilyon lira açık ver-
di. Sosyal devlet ilkesine karşın özelleş-
tirilmeye çalışılan SSK'nın nüfusun yak-
laşık yansına hizmet verdiği vurgulanan
raporda, 13 milyon insanın sosyal güven-
ceden yoksun olduğu da orta\a konuldu.
SSK Genel Müdürlüğü tarafından ha-
zırlanan "1996 faaliyet raporu"nda ku-
rumun, kamu sektöründen 18 trilyon 477
milyar, özel sektörden ise 25 trilyon 659
milyar olmaküzere toplam 44 trilyon 136
milyar lira prim alacağı bulunduğu belir-
tildi. SSK'nin 1996 yılı prim alacaklan-
nın yüzde 58'ini özel sektör, yüzde 42'si-
ni ise kamu sektörü oluşturuyor. Raporda.
1995 yılından devreden 23 trilyon 803
milyar liralık prim alacağı eklendiğinde
1996 yılında 300 trilyon liralık prim ke-
sintisinin toplanması gerekirken 256 tril-
yon liralık tahsilat yapıldığı kaydedildi.
Işverenlerden geçen yıl için gerçekleşen
prim tahsilat oranı yüzde 85.30 düzeyin-
de olmasına karşın. REFAHYOL hükü-
meti. 1 Haziran 1997 tarihinden ıtibaren
geçerli olmak üzere "prim tahsilatını ko-
laylaştırma" adı altında af yasası çıkar-
dı. SSK Genel Müdürlüğü'nden dün ya-
pılan açıklamada da prim affı kapsamın-
da ilk taksidin tahsili ile aylık SSK prim
tahsilatı günlerinin çakışması nedeniyle
sigorta müdürlüklerinm 28 haziran cu-
martesi ve 29 haziran pazar günü açık ola-
cağı bildirildi.
SSK'nin 1996 yılı istatistikyılhğına gö-
re, nüfusun yaklaşık yüzde 20'lik dilimi-
ni oluşturan 13 milyon kişi, sosyal güven-
ceden yoksun olarak yaşamını sürdürü-
yor. Nüfusun yüzde 43.6'sını oluşturan 28
milyonu aşkın kişi SSK çatısı altında yer
ahrken yüzde 19.7'lik dilimdeki yaklaşık
13 milyon kişi Bağ-Kur'dan, yüzde 16'lık
dilimdeki 10 milyonu aşkm kişi de Emek-
li Sandığı'ndan hizmet alıyor. Özel san-
dıklann nüfus içindeki payı yüzde 0.5 gi-
bi bir düzeyde kalırken Maliye'nin nüfus
içindeki payı da yüzde 1.5 olarak gösteri-
liyor.
İBDA-C davasında "şeriat'
rahaneyi bombalamak suçlanndan haklarında dava açılan ve İBDA-C ör-
gütü üyesi oldukları iddia edilen sanıkların yargılanmasına devam edildi.
istanbul 4 No'lu DGM'de görülen davada mahkeme heyeti, sanıkların 2
No'lu DGM'de görülen davalarının bu dava dosyası ile birleştirilmesine ka-
rar verdi. Sanıklar cezaevi aracına bindirilirken İBDA-C'nin el işaretini ya-
parak "Allahsız MGK hesap verecek", "Va şeriat ya ölüm" sloganlarını atıp
"Allahsız L, o... çocuklan" diye de küfür ettiler.(HÜLYA TOPCU)
YARGI KARARLARI UYGUU«s//v
RP'li başkana suç
lediye Başkanı Mehmet Bingöl ve belediye yöneticileri hakkında, işten çıkarı-
lan 137 memurun, bölge idare mahkemesinin göreve iade karanna karşın işe
alınmaması nedeniyleİstanbul Valiliği'ne suç duyurusunda bulundu. Valilik
önünde bir açıklama yapan Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara, Bin-
göl'ün 27 Mart seçimleriyle göreve gelmesinin ardından 137 memuru işten at-
tığını ve bununla ilgili açılan davalar kazanıldıktan sonra da işe başlayanla-
rın 3 gün sonra tekrar işten çıkarıldığını söyledi. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Milli İrade
Hükümet olanaklarını yitirmenin hırçınlığı içinde-
ki Sayın Erbakan ve Sayın Çiller, inanılmaz şeyler
dile getiriyorlar. Bu arada mantık oyunları yaparak,
kendi haklılıklarını ortaya koymak istiyorlar. Ama na-
file...
• • •
Dile getirdikleri konular arasında, üzerinde en çok
durduklan husus, "kendilerinin milli iradeyi temsil
ettiği" konusu. Nereden milli iradeyi temsil ediyor-
lar acaba?
Almış oldukları oy ortada. Birinin almış olduğu oy
yüzde 19, öbürünün almış olduğu oy yüzde 21. Bun-
ları alt alta koyar ve toplarsanız yüzde 40 eder. Top-
lumun yüzde 40'ının oyunu alabilmiş olan iki parti,
nasıl oluyor da milli iradeyi temsil ettiğini ileri süre-
biliyor? Ne zamandan beri bir "azınlık" kendi irade-
sini "çoğunluğa" dikte etme hak ve yetkisini ken-
dinde görebıliyor?
• • •
Bu iddialarına gerekçe olarak "Yasalar böyle" di-
yemezler. Yanlış ve haksız bir yasayla toplumdaki
desteklerinin çok üzerindeki bir sayıda milletvekili
çıkartan iki parti, eğer yasaların üstünlüğüne inanı-
yoriarsa, o zaman Sayın Demirel'in yapmış olduğu
"görevlendirmeye" de aynı biçimde saygı göster-
mek zorundalar. Zira Sayın Demirel de yasalardan
kaynaklanan bir yetkisini kullanmıştır.
Kaldı ki Mesut Yılmaz'ın hükümeti kurmak için
görevlendirilmesi, salt yasalara değil, siyasal gele-
neklere de uygundur. TBMM'deki en büyük grubu
olan partinin lideri istifasını sununca, TBMM'deki
ikinci büyük grubu olan partinin liderine hükümeti
kurma görevi verilmiştir. Bunun yasalara ya da si-
yasal geleneklerimize aykırı nesi var?
• • •
Ne Erbakan, ne Çiller, kendi aralarındaki bir "pro-
tokolü" başkaiarına "empoze" etme hakkına sahip
değillerdir. "Bizaramızdaanlaşmıştık"üeme\er\, sa-
dece kendilerini bağlar. Kaldı ki böyle mantıksız bir
protokol, başlı başına bir "siyasal ayıp"tır.
Ne demek, "seçimler öncesindeki üç ayda
DYP'nin iktidar olması?" Bu koşul açıkça DYP'nin
"iktidar nimetlerinden yararlanarak" seçimlere gıt-
mek istediğini gösterir ve iktidar olanaklarının se-
çimlerde kullanılacağının açık bir itırafından başka
bir şey değildir.
Koalisyon görüşmeleri sırasında Refahhların bu-
nu kabul etmeleri, her ne olursa olsun iktidara ge-
lebilmek arzusu içinde olduklarındandır. Yoksa hiç-
bir aklı başında siyasal parti. koalisyon protokolü-
ne böyle bir madde konulmasına rıza göstermez.
• • •
Parlamento çoğunluğu var gibi görünen bir öne-
ri götürmüş olmalarına karşın, Cumhurbaşkanı'nın
buna itibar etmemesine çok kızıyorlar. Hatta bıraz
da çizmeyi aşarak "darbeciliksuçlamasında" bulu-
nuyorlar. Benim anlamakta zorlandığım bir şey var.
Madem ki böylesine açık bir parlamento destekle-
ri var, o zaman neden kızıyor ve üzülüyorlar? Eğer
Mesut Yılmaz hükümeti, Cumhurbaşkanıtarafından
onaylansa bile TBMM'degüvenoyu vermezlerve is-
tifa etmek zorunda kalır. O zaman yeni çözüm yol-
lan aranır. (Bu çözüm yollan arasında görevin Tan-
su Çiller'e verilmesi olasılığını pek de görmüyorum
ya, neyse...)
Çözüm bu kadar net bir biçimde ortadayken, si-
yasal atmosferı böylesine germek neden?
• • •
Tansu Çiller dün "Demokrasılerde aslolan sayıdır"
demiş. Vallahi çok ayıp etmiş. Boğaziçi Üniversite-
si'nde "Siyaset llmine Giriş" dersi almadı herhalde.
Zira biz bunu yazan öğrencileri sınıfta bırakırız.
Demokrasilerde "sayı" elbette çok önemlidir. A-
ma "asıl olan şey" ya da "her şeyden önemli" olan
şey değildir. Demokrasilerde her şeyden önce "öz-
güriük rejiminin" işlemesı ve bu çerçeve içinde ın-
sanların "egemenlik haklannı" kullanmaları gelir.
Demokrasilerde belirleyici olan şey "sayı" olsa,
"çoğunluğun" karşısında olan "azınlığın" özgürlük-
lerini kısıtlamasını "demokratik bir hareket" olarak
görmek gerekir. Oysa ki bir demokraside "milli ira-
de", azınlık ve çoğunluk iradelerının toplamıyla el-
de edilir. Bu sütunda bin kez yazdım bunu...
• • •
20. yüzyılın utancı olan diktatörlerin çoğu, de-
mokrasinin kuralları içinde iktidara gelmişler ve "sa-
yısal üstünlüklerine" dayanarak demokrasiyi orta-
dan kaldırmışlardır.
Örneğin Hrtler, VVeimar Cumhuriyeti'nin yasala-
rına göre "Reichstag'daki en büyük grubun lideri"
otarak hükümetini kurmuştu. Ardından bu sayısal
üstünlüğüne dayanarak "olağanüstü hal" yasasım
kabul ettirmiş ve daha sonra bu yasa sayesinde tum
partilerin kapısına bir kilit vurarak siyaseti yasakla-
mıştı. Şimdi "yasalar çerçevesinde" yapıldı diye ve
"Aslolan sayıdır" diye, bu edepsizlikleri "demokra-
tik" mi sayacağız? Hangi mantık kabul eder bunu?
•••
Galiba "birileri" hayal âleminde yaşıyor. REFAH-
YOL hükümetinin karaya oturmasından sonra böy-
le bir değişiklikle aynı hükümet gemisini yürütebile-
ceklerini sanıyorlar. Aklın alacağı bir şey değil.
Hele Sayın Çiller'in "demokrasiuğrunayenişehit-
ler verebileceklerini" söylemesine inanın çok gül-
düm. Dilin kemiğ*i yok ki... Atıp tutmak kolaydır. Ce-
haletin getirdiği cesaretle atak da davranılabilir. Fa-
kat "ölçüyü kaçırmamak" gerekir. Zira işler "şiraze-
sinden çıkarsa" neler olabileceğini kestirebilmek çok
güçtür.
Aman dikkat...
Yeni yasa onerisi hazırlandı
Gazete bayilerine yargı
denetimi getiriliyor
Haber Merkezi - Gaze-
te bayilennin kendilerine u-
laştırılan sürelı ve süresiz
yayınlan satmalarını zo-
nınlu kılan Basın Yasası ek
maddelerinin Anayasa
Mahkemesi'nce iptali üze-
rine, RP ve DYP grup baş-
kanvekilleri yeni bir yasa
önerisi hazırladılar. Öneri,
satıştan kaçmılması halin-
de sulh ceza hâkiminin ge-
rekli önlemleri almasını, bu
önlemlere uyulmaması ha-
linde ise 1 -6 ay hapis ceza-
sı verilmesini öngörüyor.
Öneriye göre satıştan ka-
çınan gazete bayilerine ay-
rıca. satış ıçın kendilerine
ulaştırılan yayınların satış
bedelinin 10 katı tutarında
para cezası verilecek. Ba-
yilerin satıştan kaçınması-
nm yinelenmesi durumun-
da ise ceza 10 kattan 30 ka-
ta çıkanlarak uygulanacak.
Bu yöndeki karara 7 gün
içinde itiraz yoluna başvu-
rulabılecek ve venlen karar
kesin olacak.
Öneri, 5680 sayılı yasa-
nın ek 7'nci maddesine ek-
lenmesi ve bazı hükümleri
ıptaı edilen ek 8'incı mad-
denm deyürürlükten kaldı-
rılmasını öngörüyor