Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 1997 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kesintisiz Zorunlu Eğitim Neden Çarpıtılıyor? PENCERE
Prof.Dr. MAHMUT ADEM
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleh Fakültesi Öğretim Üyesi
s H^H^ı emel eğitim, her alır. Zorunlu temeleğitim!e;bireyiniyi
M I yurttaşa yaşamın- anne. iyi baba, iyi yurttaş. iyi insan ol-
I da karşıİaştığı ve ması için gerekli bilgi vebilincikazan-
I karşılaşacağı kişi- ması amaçlanmaktadır.
• sel. toplumsal so- Bugün 5 yıllık zorunlu eğitimleTürk
_^L. runlarını çözme- ınsanına bu nıtelıkler kazandınlıyor
yurttaşa yaşaımn-
da karşıİaştığı ve
karşılaşacağı kişi-
sel. toplumsal so-
runlarını çözme-
de; toplumun değerlerine, düzgülerine
uyum sağlamada; üretken ve turumlu
oİmada temel yeterükleri, ahşkanlıkla-
n kazandıran bir eğitimdir' (1).
28Şubat 1997tarihındeMGK'dealı-
nan kararlardan beri. sekiz yıllık ke-
sintısız zorunlu temel eğitim. kökten-
dınci partiler ve destekçilerince. asıl
amacmdan saptırılmaktadır: Onlara
göre 8 yıllık kesintisiz eğitim demek.
imam-hatip lıselennin orta kısımlan-
nın kapatılması demektır. Bır RP mıl-
let\ ekilının. "İmam-hatiplerinortakı-
sımlan kapatılamaz. Kapatılırsa ülke
kan gölüne döner. Kan dökülecek, de-
mokrasi bö> le gelecek, fıstık gibi ola-
cak..."biçimindeki konuşması. 11 ma-
yısta Sultanahmet'te yapılan "imam-
hatip mitingT. \b. sekız yıllık kesinti-
siz zorunlu eğitimin ne denli çarpıtıl-
dığını açık seçik sergilemektedır. Bu
bağlamdaDYP liderinınbirgün "8yıl-
lık kesintisiz zorunlu eğitime ilişİdn
MGK kararı uvguianacaktır". ertesi
gün "Kimse imam-hatipleri kapata-
maz" demesi. kendisinin ne denli bir
ikı tutumluluk içinde olduğunu göster-
mıyor mu?
Ânayasa. Milli Eğitim Temel ve ll-
köğretim \ e Eğitim Yasalarına göre te-
mel eğitim. "6-14 yaş kiimesi" nüfus
için zorunlu ve de\Iet okullannda pa-
rasızdır. öğrenciyi bir alanda uzman-
laştırmayı hedef almaz. ona öncelikle
günlük yaşamda işine yarayacak bilgı.
beceri ve davranışlan kazandırmayı
amaçiar. Buna göre zorunlu temel eği-
tim: geneldır. belli yaşlarda olmanın
dıştnda önkoşulu yoktur. de\let okul-
lannda parasızdır. bır üstöğrenıme git-
tığınde işıne yarayacak bilgi. beceri \e
da\ ranışlardan çok, öğrencının günlük
yaşamda işine yarayacak bilgi. beceri
ve davranışlan kazandırmayı hedef
mu? Ne yazık ki kazandınlamıyor
Nüfusun yaş, cinsiyet. köylü-kentli
vb. göre en aynntılı veriler yalnızca son
nüfus sayımında (1990) bulunmakta-
dır. Anılan nüfiıs sayımına göre. halen
kimler zorunlu ilköğretım I. kademe-
den. kimler II. kademeden yararlana-
bilmektedir?
1990-1991 öğretim yılında 7-11 yaş
kümesi nüfus 7.102.176 olup bunun
6.190.510'u (yüzde 78.16'sı) ilköğre-
tim I. kademe eğitimden yararlanabil-
mekte, 911.666 çocuk yararlanama-
maktadır. Bu sayı, terör nedeniyle ka-
palı olan okullann öğrencılerinı ıçer-
memektedir. Öte yandan bu yaş küme-
si nüfusun net okullaşma oranı Marma-
ra Bölgesi'nde yüzde 98. Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nde yüzde 75, Doğu
Anadolu Bölgesi'nde yüzde 76'dır. Tek
yaşlaralındığında Doğu Anadolu'da 7
yaşındaki her on bin çocuktan 4.319'u
henüz ilköğretım I. kademenin ilk sı-
nıfında eğitim dızgesınden (sıstemin-
den) tümüyle dışlanmaktadır. Marma-
ra Bölgesi'nde bu sayı 582'dir. Ülke
genelinde 7 yaşındaki 319.116 çocuk
zorunlu ve devlet okullannda parasız
olan eğitimden dışlanmaktadır Oysa
anayasaya göre "kimse, eğitim ve öğre-
nim hakkından yoksun bırakılanıaz."
Öte yandan. 1989-1990 öğretim yı-
lında ılkokuldan mezun olan kızlann
vüzde 6O'ı kentli, yüzde 4O'ı köylüdür.
Bunakarşılık 1990-1991 öğretim yılın-
da ortaokul birinci sınıfa yeni kaydo-
lan kızların yüzde 11 *i köylü, yüzde
89'ukentlidır. Bu oranlar köylü erkek-
ler için sırasıyla yüzde 15 ve yüzde
85'tir. Öyleyse anılan öğretim yılında
kentlerde ilkokul mezunu kızlardan
yüzde 36.6'sı (119.845'i) ilkokul me-
zunu köylü kızlardan da yüzde 89'u
(194.124) temel eğitim ikinci kademe-
de öğrenim görme fırsat ve olanağını
yıtirmıştır. Buna göre sekiz yıllık ke-
sintisiz zorunlu temel eğitimi isteme-
mek, 12-14 yaş kümesindeki köylü
kızlann yüzde 89'unun, köylü erkek-
lerin yüzde 85'ının temel eğitim gör-
mesini istememektir
Yine anılan öğretım yılında 12 ya-
şındaki kentli nüfusun yüzde 54.4'ü.
köy lü nüfusun yüzde 9 7'si okullaştın-
lamamıştır. Bu oranlar 13 yaşındaki
kentliler için yüzde 65.26 ve köylüler
için yuzde 13.42'dir. 14 yaşındaki kent-
liler için yüzde 61.66 \e köylüler için
yüzde 12.6'dır.
Ayrıca kentlerde 12-14 yaş kümesi
nüfustan okullaşanların yüzde 61.9'u
erkek, yüzde 38.1 'ı kızdır. Buna karşı-
lık köy lerde aynı yaş kümesinden okul-
laşanlann yüzde 71 6'sı erkek. yüzde
28.4"ü kızdır. Aynı biçimde anılan yaş
kümesi nüfusun okullaşma oranı Mar-
mara Bölgesi'nde yüzde 56. 6.1ç Ana-
dolu Bölgesi'nde yüzde 45.5 olmasına
karşılık Güneydoğu ve Doğu Anadolu
bölgelerinde bu oranlar sırasıyla yüz-
de 21.03 ve yüzde 26. 7'dir. Marmara
Bölgesi'nde kentli nüfusun okullaşma
oranının yüzde 68.03 olmasına karşın,
köylü nüfus için bu oran yüzde 18.2'dir.
Buna karşılık Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nde kentli nüfusun okullaşma
oranı yüzde 33.9. köylü nüfusun okul-
laşma oranı yüzde 4.8'dir. Doğu Ana-
dolu Bölgesi'nde bu oranlar sırasıyla
yüzde 53.7 ve yüzde 6. 6'dır.
Kırklareli ilimizde 12-14 yaş küme-
si kentli nüfusun yüzde 93'üokullaşır-
ken. Şırnak'ta yalnızca yüzde 18"ı
okullaşmıştır. Aynı biçimde Kırklare-
li'nde köylü çocuklann yüzde 36'sı
okullaşırken. Hakkârı'de bu oran yüz-
de 0 (sıfır), Şırnak'ta binde 7, Bıtlis'te
yüzde birdır (2)
Sonuç olarak sekiz yıllık kesintisiz,
zorunlu. bütünleştirilmiş genel temel
eğitımı ıstemeyenler: Hakkârili, Şır-
naklı, Bıtlıslı. Vanlı. Diyarbakırlı. Şan-
lıurfalı. Kastamonulu. Muşlu. Bay-
burtlu çocuklann temel yurttaşlık öğ-
renimi görmelerini istememektedirler.
Kentlerde bu yaş kümesi nüfusun yüz-
de 76 ile yüzde 93 arasında okullaştı-
ğı Ankara. Balıkesır, Tekırdağ. Çanak-
kale. Muğla ve Kırklareli'ye karşılık;
okullaşma oranının yüzde 18 ile yüz-
de 39 arasında değıştiği Şırnak, Afyon.
Urfa, Siirt, Gaziantep. Bitlis. Van.
Mardin, Kahramanmaraş ve Batman-
lılann temel öğrenim görmelerini iste-
memektedirler. Kentlilere göre köylü-
lerın. erkeklere göre kızlann, gelışmiş
yörelere göre gen kalmış v örelerin ço-
cuklannın zorunlu eğitim görmelerini
istememektedirler. Güneydoğu Ana-
dolu Bölgesi'nde 12-14 yaş kümesi
toplam nüfusun yüzde 79'unun. kent-
li nüfusun yüzde 66'sının. köylü nüfu-
sun yüzde 95'inin okullaşmasını iste-
memektedirler. Hem kesintisiz temel
eğitim. hem işlendirme (istihdam)ola-
nağı sağlanmayan. hatta çıraklık eğitim
olanağı dahı sağlanmayan bu çocukla-
nmız başlıca ıki seçenekle karşı karşı-
ya bırakılmaktadırlar Kuran kursuya
da PKK kamplan. Çocukların, bu ıkı
seçenekle baş başa bırakılması bizce
ahlaken ayıp. dınen günahtır. Çünkü
toplumsal ahlak, her tür ve düzey eği-
timin tümüyle demokratıkleştırilmesi-
ni, başka bir deyişle herkese eşitlikle
sunulmasını emretmektedir. Eğitim. te-
mel eğitim evresinde zorunlu ve dev-
let okullannda ücretsizdir. Çünkü top-
lumsal ahlak eğitim dizgesinden çıkış-
ta herkesin öncelikle bır niteliği. bir
mesleğı olmasını emretmektedir. (3).
Sekız yıllık kesintisiz, bütünleştiril-
miş zorunlu eğitim bilinen çevrelerce
çarpıtılıyor. Onlara göre sekiz yıllık ke-
sintisiz eğitime geçilmekle 300 bin do-
laymda öğrencısı bulunan imam- hatip
liselennın orta kısımları kapatılarak bu
çocuklann din eğitimi görmeleri. Ku-
ran kursu öğrencilerinin hafız olmala-
rı engellenecektir.
Bu sav. kesinlikle doğru değildir.
Çünkü tasarlanan "eğitim reformu'"
öncelikle halen 800 binı beş yıllık il-
köğretim bınnci kademe ve ıki mıtyon-
dan fazlası ikinci kademeden dışlanan.
toplam üç milyonun üstünde çocuk. zo-
runlu eğitim kapsamına alınacaktır.
Böylece kız- erkek, doğulu-batılı. köy-
lü-kentli, v arlıklı- yoksul olduğuna ba-
kılmaksızın 6-14 yaş kümesindeki tüm
çocuklanmıza eğitimde fırsat ve ola-
nak eşitlıği sağlanacaktır. Zorunlu ve
devlet okullannda parasız olan temel
genel eğitimi tamamlayan gençlerden
dileyen Kuran kursuna, dıleyen çırak-
lık eğitimine. dileyen Anadolu lisesi
yabancı dil hazırlık sınıfına. dileyen
imam-hatip lisesi hazırlık sınıfına (bu
sınıfta üç yıl boyunca halen imam-ha-
tip orta kısımda öğretılen Arapça ve
Kuran'ı yoğun olarak ve bugünkünden
daha iyi öğreneceklerdir), dileyen tekr
nik lise hazırlık. dileyen fen lisesi ha-
zırlık sınıfına gidebilecektir. Ama ön-
ce herkes evrensel olarak benimsen-
miş olan genel temel eğitimi almış ola-
caktir. Ancak konu sıy asal anlamda is-
tısmar edılmek istendiği için temel
amacından saptınlmakta. çarpıtılmak-
tadır.
Öte yandan genel temel eğitim gör-
meden, hatta nıteliksiz öğretmenler ne-
deniyle okumayı- yazmayı dahı öğre-
nemeden 10-11 yaşlanndakı çocukla-
n okuldan alıp Kuran kurslanna; bi-
lımsel eğitim yerine dogmatık eğitime
vermek. bu çocuklan siyasal-dinsel is-
tismar etmektir. Büyüklenn. çocukla-
rı siyasal amaçlan için kullanmalan
demektir. Bunu bir psikiyatr şöyle be-
timlemektedır: "._ Sokakta gördiiğü-
müz takkeli. ciippeli. şaharlı çocuk da
karanlık odalarda istismara uğratılan
biivük kitlenin valnızca bir üvesidir. Si-
yasal-dinsel istismar. aile içinde ve dışın-
da gerçeklesebiliyor. Köktendinci olma-
yan ana-babalann çocuklannın "mü-
cahitliğe' devşirilmesinde en basta ge-
len etken, bu ailelerin yoksulluğu veeği-
tim-öğretimin pahalı olmasıyla arada
beliren boşluktur" (4)..
(1) Ibrahim Ethem Başaran, Temel Eği-
tim ve Yönetimi (Ankara' Ankara Üni-
versitesi Eğitim Fakültesi Yavını No'
112,1982).sl3vedevamı.
(2) Mahmut Adem, Eğitim Planlaması
(Genisletilmış iiçüncü bası. Ankara,
1997). s. 158-168.
(3) Aynı. s. 132 ve 170.
(4) Osman Sabuncuoğlu. "Çocuklann
Sıvasal -Dınsel tstismarı ". Cumhunvet
Bilım ve Teknık. 2.3 1996.
Sevgi ve Devlet
KUBİLAY GÜLSEM Bursa
evmekbirsanattır.'
der Erich Fromm.
Katılmamak olası
mı? Emek ister,
özveri ister sevgi.
Birgörüşteâşıkol-
mak dıye bır şey yoktur gerçek yaşan-
tıda. Gelıp geçıci bir aldatmacıdır bu
aşk N'icesevgilervardır. aşklar vardır
ölümsüz; yalın. saf ve temiz. Nice sev-
gılerde vasak.
Dılerseniz bunlan felsefeciler, psi-
kologlar incelesin. Ben bireysel se\ gi-
den daha çok. toplumsal sevgiye de-
"ğınmek istıyorum. Devletle toplum
(bıreyler) arasındaki sevgi, ne aşktır
ne de tutku. Devlet sevgisi, ülkeyı.
bayrağı sevmek gibi öznel ve ulusal
bır duyguyu da kapsar; doğayı koru-
mak. çevreyi temiz tutmak gibi nesnel
bır eylemi de...
Ülkemizde yaşayan -etnik kökenle-
n ne olursa olsun- insanlar devlete olan
sevgilerini göstermişler midir tarihi-
mız boyunca? Bu sorunun yanıtı.hiç
kuşkusuz evettir.
Yakın tarihimize baktığımızda bu-
nun pek çok somut örneklerini göre-
bıliriz. Ancak. ben en somut ve biline-
ninden örnek vermek istiyorum. Dün-
yada ilkkez Atatürkönderliğinde ger-
çekleşen antiemperyalist ulusal kurtu-
luş mücadelesi, toplumun devlete olan
sevgisinin en somut örneği değil de
nedır' Bu sevgiye (sevgi ve devlete)
dünyadan başka örnekler de verebili-
riz. Rus İmparatorluğu'nuyıkan Lenin
önderliğindeki mücadele de bir sevgi
sonucu oluşmamış mıdır? Hemen ak-
lımıza faşist Mussolini ve Hitler'in
mücadelesi de bir sevgi değil mi soru-
sunu getirebiliriz. Bunu bir görüşte
âşık olmakla açıklayabiliriz. Altyapı-
sı, inancı olmayan, başfangıcından bı-
teceğı belli olan ama gözleri kör eden
bır sevgi. Belki de Narsisızm...
Ülkemize dönecek olursak binlerce
insammız "cumhuriyet devletine"
ınancından, sevgısinden ötürü canlan-
nı vermemiş midir? Çanakkale'de. An-
tep'te, Afyon'da söylenceler yaratma-
mış mıdır? Hangi ulusun çocuklan gül
bahçesine gider gibi emperyalizmin,
kurşunların. ölümün üstüne üstüne gi-
debilmiştir. Kara çarşaftan. bağnazlık-
tan kurtulup insanca, hakça yaşanabi-
lecek bir Türkiye yaratabilmek için
hangi toplum ölmeyi birgörev sayabil-
miştir. tnsanlann yaşamlannı hiç dü-
şünmeden. hoyratça ortaya koymalan-
nı sev giyle açıklamak y anlış mıdır? Bu
sevgi. başarıyia olgunlaşıp devletle
toplum evlenmemış midir sonunda?
Tüm bu sorulann yanıtı da kuşkusuz
evettir.
Hiç kuşku yok ki. bireylerin evlili-
ğınde olduğu gibi devletle toplum ara-
sında da sorunlar çıkmıştır. Çünkü ro-
mantizm yerini gerçeklere bırakmaya
başlamıştır. Sorunlar arttıkça ev lilikte
taraf olmaması gerekenler taraf-dar-
be-olmaya başlamışlardır. 12 Mart'lar-
da, 12 Eylül'lerde olduğu gibi. Bu ta-
raflann -darbecilerin- amaçlan devlet-
le toplum arasındaki sev giyi tekrar ya-
ratmak olmalıyken sevgi pınarlarını
iyice kurutmuş, sevgisiz, bireyci in-
sanlar yaratmaya başlamıştır. Bu iha-
nete karşın toplum, devletini sevmeye
devam etmiştir. Vergisıni ödeyerek, su-
sarak, yasalara -çağdışı olmasına kar-
şın- saygı göstererek. Ancak devlet
(devleti elinde tutan kültürsüz, bilgisiz,
yeteneksız, sıradan, çıkarcı kişiler) bu
sevgiyi korkaklık, sürüpsikolojisi ola-
rak algılamış ve dayak da atmaya baş-
lamıştır kendıni seven ınsanlanna. top-
luma.
Bu dayak atma. özgürlükleri kısıtla-
ma, işkence, faili malum cinayetler •
olarak yansımıştır yaşantımıza. YaşJ|-
mı yeni algılamaya başlavan çocuklan-
mız; se\gi, banş, çiçek sözcüklerini her
şeyden önce öğrenmeleri gerekirken;
operasyon, silah, çete sözcükkrini duy-
muşlardır her kesimden \c hep bir
ağızdan. Sev giyi bizter bulamazken ta-
şınmaktadır körpecik vavrularımızla
yeni kuşaklara göz yaşlanmız.
Hiç kuşku yok ki. toplumumuzdaki
her birey aynı yoğunlukta yaşayamaz
sevgiyi. Daha yoğun yaşayanlar baro-
larda. nıeslek odalannda siv il toplum
örgütlerinde bir araya gelmek'tedirler.
Tepkilerini göstermektedırler basın
açıklamasıyla, sesli-sessiz yürüyüşler-
le coplar altında. Göstermeye de de-
vam edeceklerdir. ta ki devlet sevgisi-
ni gösterinceye kadar!..
Nice aydın. nice yazar. nice gazete-
cı. nice sanatçı telef olmuştur bu mü-
cadelede. Ben ne yazarım ne sanatçı-
yım ne de gazeteciyim. Belki aydın sa-
yabilirim kendimi.
Bu satırlardan bır çağn yapmak is-
tiyorum güzel yurdumun güzel ınsan-
lanna: Madem ki sevgi gösteremedi
devlet bize, gelin öğretelim ona sevme-
yi hep birlikte.
Hıristiyan Ortaçağı ve
Müslüman Ortaçağı...
Cumhuriyet'te dün birinci sayfadan verilen bir
haber çok öğreticıydi.
Okuyalım:
"Bazı Islam ülkelerinde uygulanan ve kadınlara
yaşam boyu büyük acılar çektiren kadın sünneti-
ne ilişkin tartışmalar sürerken Mısır'ın başkenti Ka-
hire'de idarimahkeme, devlet hastanelennde ka-
dın sünneti yapılmasını serbest bıraktı.
Kadın sünnetinin yeniden serbest bırakılması
için idan mahkemede dava açan Islamcı bir örgü-
tün lideri Yusuf Bedri mahkemenin bu kararını
memnuniyet verici olarak değerlendirerek dedi ki:
'Allah'a şükürler olsun ki kazandık: Islamı uygula-
yacağız.'
Çok eski birgelenek olan kadın sünneti uygula-
ması Mısır'da ve bazı Islam ülkelerinde bugün de
yaygınlığını koruyor. Kadının 'cınsel ılişkıden aldı-
ğı hazzın azaltılması' amacıyla klitoris ile iç dudak-
lar kesilerek çıkanlıyor.
Geçen günlerde yapılan biraraştırma, Mısırlı ka-
dın ve kızlann yüzde 97'sinin sünnetli olduğunu or-
taya koydu. Kadın sünnetleri genellikle köylerde
yaşlı kadınlar tarafından stenl olmayan körjilet, bı-
çak ya da cam parçalanyla yapılıyor. Genç kızlann
büyük bır bölümü, uygulamanın ardından enfek-
siyon ya da kanama nedeniyle yaşamını yitiriyor.
Sağ kalan kadınlar ise ömur boyu pek çok sorun-
la karşılaşıyor.
Kadın sünneti uygulamasına Basra Korfezi civa-
n, Afrika 'nın Doğu ve Batı kıyılan, Hindistan, Ma-
lezya ve Endonezya gibi ülkelerde yaygın olarak
rastlanıyor."
•
Haberin büyük bir bölümünü özellıkle köşeme al-
dım; Müslüman dünyasında kadın sünneti öteden
berı sorundur; ama Mısır gibi bır ülkede yaşayan
kadınların yüzde 97'sinın sünnetli oluşu irkilticı...
Devlet hastanelerinde kadın sünnetinin serbest
bırakılması için mahkemeye başvuran islamcı ör-
gütün lideri Yusuf Bedrı ne diyor:
"Allah'a şüküher olsun ki davayı kazandık; Isla-
mı uygulayacağız."
Bu haberden alınacak bırçok ders var; ama ben
birine ilişmek istiyorum.
•
Çoğu 'enfe/'imiz Türkıye'de 'irtica' olayını Ke-
malizme karşı bır tepkı sanıyor.
Ne büyük cehalet!..
Ülkemizde ilericı - gerici çatışması Osmanh'dan
Cumhuriyet'e mirastır.
Bu bır...
Üçüncü Selim ya da İkinci Mahmut dönemle-
rini sıradan bir tarıh kitabından okuyanlar bile bu
gerçeğı görebilırler. Genç Osmanlılar, Jön Türkler
neden ortaya çıktılar?.. 31 Mart Vakası Cumhuri-
yet döneminde mı yaşandı? 'Aydınlanma 'ya karşı
mürteci direnışin tarihi Atatürk ten çok önce baş-
lıyor.
İkinci gerçek de şu:
irtica olgusu günümüzde yalnızTürkiye'de yaşa-
nan birsorun değil!..
Işte Mısır!..
Afganistan, Cezayir, Endonezya, Sudan, iran,
Suudı Arabistan, say sayabildiğince...
•
Bugün Türkiye'de yaşadığımız laiklik - dincilik
çelişkisini yalnız bize özgü ve salt Atatürk devrim-
lerinin başımıza sardığı bir sorun gibi ele alabılen
entel, başını kuma sokan devekuşunun eşıdır. Ay-
dınlıkla karanlık bütün islam dünyasında savaşıyor;
Batı'da Hıristiyan ortaçağı bitti; ama Doğu'da ıslam
ortaçağı sürüyor.
Sonuç: Entelimizşerıatçınıngüdümündedir; ken-
dine özgü bir söylemi yok!..
'Goodyear yıllardır, baş döndürücü bir hızla Formula 1 liderliğine ulaşıyor.
Kazanan hep biz oluyoruz."
Formula 1 teknolojisinin yarattığı üstün standart:
G Ö y GT2. Enjı/.-nez Goodyear teknohjisınm ürünü Goodyear GJ2, moöern
ta%O',Tı< "genış su aîmc kanallar:" ile yola gOçlü tutunmo ve özellıkle ıslak zenınde güvenlı sürüş
sağtcr Goodyear GT2. Ülusıararosı TrafiK Giıvenlığı Enstıtûsu nün (TUV Rheınland) Aauoplannıng'
testierınde. yüksek bız'arda b./e roKıpierne gore er guven
1
' losvk o'duğunu kan'tıamış'jr
Standartlann doruğundaki Goodyear GT2 ile, kazanan hep siz olursunuz.
GOODVYEAR