25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS 1997 ÇARŞAMBA 12 DIHYAZI îskele Sokak'tan idam sehpasınaşiirinpeşindeDeniz'in serüveni Hazırlayanlar: Oral Çaltşlar, Ece Temelkuran "Deniz Gezmiş bugün yaşasaydı..." diye başlayan cümleler isabetsiz. Deniz, er ya da geç öldürülecekti. Çünkü isyancıydı, çünkü hiçbir düzen onu sevmeyecekti. "Biz adam öldürmedik reis" diyordu. İsyancıydı ve öldürmeyi Suttanahmet Cezaevi'nden iç manzaralar. (Mustafa Zülkadiroğlu arşivinden) 'Biz adam öldürmedikreis''Biz edebiyattan geldik reis; Deniz Gezmiş, 1971 yılında Ankara 1 Numaralı Askeri Cezaevi'nde Yazar ErdalÖz'e geldiklen yen, duruşlannı anlatmak içın bövle diyordu Üç gözü pek arkadaş, edebiyattan, serüven kıtaplanndan çıkıp gelmişlerdi ölümün evine. Deniz'in, sonrakı kuşaklar ıçın Hüseyin'ı ve Yusufu da kapsayan serûvenı, Harem-Iskele Sokak, Numara 90'da başladı. Babası Cemil Gezmiş, "Bana Deniz'i nasd tanırsınız derseniz, oğhım olarak tanınm 061™" (Özgürluk Dünyası, Mayıs 1989) dıye alçakgönüllü bır anlatımı seçse de o da Deniz'in başına gelenlerin bır "insanseveriik" sonınu olduğunu kabul ediyordu. Deniz'in hesapsız isyanr, çocukken • şeknienmeye'ba'şladı. Annearmesjnırrtmeldi maaşını çöplükte yoksul insanlara dağıtıyordu, ayağında da yaşlı kadının ayakkabılan. Annesi görünce ürküyor. ama yaptığının yanlış olduğunu asla kabul etmıyordu. O küçük çocuk, daha sonra aynı hesapsızlıktakı isyanının şıfresını şöyle açıklamıştı: Bağıra bağıra karşı çıkmak! "Yakalandın. Adamlar gelip geiip vururlar sana, olmadık hakaretlerde bulunuıiar. Bütün bunlara karşı devrimci Caktik şu: Söveceksin. Elin boştaysa vuracaksın. Ellerin bağlıysa tüküreceksin y üzlerine. Hiç aşağıdan almak, sinmek yok." (Gülünün Solduğu Akşam, Erdal Öz,Can Yayınlan). 'Şiir iskenceyi yener' Bağıra bağıra ısyanın nedenı, çocuklan sevmek, şarkı söylemek. sev işmek, şakalaşmak ve ınsana inanmak. Deniz, bu yüzden kahroluyordu. Inanamıyordu şıınn işkenceye yenıleceğine: "İstanbul'da bütün işkenceleri yöneten Ilgız Aykutlu'ydu. İstanbul Birinci Şube Müdûrü'ydü. Faşistlerleydi. Biliyor musun. edebiyat okudu o; İstanbul Edebiyat Fakültesi'ndey di. Edebiyatın bir insanda işkence duygusunu yok edemeyişine şaşıyor insan. Olmaz böyle şey. fyi bir edebiyann okluğu yerde işkence mişkence olmaz." De\Timin şıirle organik bağlantısını kuruyor, devrimcilerin bedenlerinde su oranında şıir bulunması gerektığine inanıyordu belki de. Bu yüzden Rodrigo'yu. Beethoven'ı dinlememeyı, anlamamayı bir de\Timcı için büyûk eksik sayıyordu. Yaptığı ışi de, sonu ölüme çıkacak bu insanca \e insan için serüveni de şirr saruyordu belkı de. Yakalanmadan önce yaptıldan İş Bankası soygununda banka memurlannın yüzlennin donup kalmasını, Ionesco'nun absürd oyunlanna benzetıyor; yakala^Jığı Gemerek'teki çamurlu kuyuda yağmuru. bır roman kahramanı gıbi dmgınlıkle izlıyordu. 'Biz adam öldürmedik reis' O. devrimin içindeki "devinnek" fıiline âşıktı anlatılanlara bakılırsa. Köylülenn arasına dalıp düşüncelerini anlatan arkadaşlanna bu yüzden, "Asd propaganda silahlı propaganda. Siz boş şeylerîe uğraşıjorsunuz" diyordu. Sılahm adam öldürmeye yaradığını unutmuş gıbıydi Deniz. Silah güç demekti. ama böyle bir gücü kullanmayı hiç hesaplamıyordu. 4 Amerikalı teknisyenı kaçırdıklannda bu yüzden adamlan öldürmemek, öldürememek üzerine yazar Öz'e çok şey anlattı Deniz: "Yok, ökiürenıiyorsun. Faşistlere benzemiyoruz biz. Kolay değil adam öldürmek. (...) Yusuf'un aklına -hani gazetelerde kocaman fotoğraflan çıkmıştı- Kıbns'ta, banyo kmetinde öldürülcn kadınla çocuklar geliyor, söylenip duruyor. Ben, cellat dunımuna sokulmuşum gibi bir duyguya kapılıyorum. En çok da ben konuşuyordum onlarla. Ve olmadı. Oldüremedik. Bu konuyu aramızda hiç konuşmuyoruz. Olaydan sonra arkadaşlann da benim gibi şey ler düşündüklerini anladım. sonradan anlatülar. Ben açıkça söyledim, •Öldüremem' dedim. Oysa başta 'Öldürurüm' diyordunı. Sınan. daha başta öldüremeyeceğini anlanuş. Hiçbirimiz adam öldürmemişiz ki o güne kadar. Hiçbir deneyimimiz yok. O günden sonra da öldünnedik kimseyi. Biz insan öldürmedik reis." Deniz'deki aşklar Deniz - Biz her şeyın en güzelini. en iyisini seçeriz. Sen burada en güzel kızsın. Ben de senı seçtim. Kız-Sen kimsin? Deniz - Ben Amerikan emperyalizmine, Sovyet revizyonizmine. Romen dejenerasyonuna, Yugoslav soytanlığına, oportünizme, feodal mütegallibeye, faşızme karşı mücadele eden Türk devnmcisı Deniz Gezmiş' im. Kız-Tamam, seni tanıyorum. Senın için deli diyorlar. (Bizim Deniz - Turhan Feyizoğju, Gökkuşağı Yayınlan). Deniz'in aşklan, kasabalı bır meraktan kurtulamadı hiç. Karşıtlan, onun için ilişkiler uydurup "düşük ahlaJdı" olduğunu kanıtlamaya çalışırken. onu tanıyanlar genellikle "bira ya da şarap bardağuun ardından bir kadını iztemeye" vakıt bulamayacak bir yaşamı olduğunu afllatlJîOtlar. Âma böfüJrpörçük yaşanan Deniz'li kadın serüvenlerinde hep gülmek ve neşe var. Deniz, yaşamaya vakıt bulamıyor belki, ama doğası gereği "Love Story"ye meyilli. Feyizoğlu'nun aktardığı komık efsane, kütüphaneci kızla arasında geçenleri anlatıyor. Kitaplan kütüphane dışına vermeyen kızdan aldığı "intikamlar". şakacıktan evlenme teklif etmekten, ODTL "de buldugu terk edilmiş atla kızı kaçırmaya gitmesıne kadar vanyor u Hadi kız, bohçanı hazırla» Seni kaçırmava geküm." Deniz o atıyla, o dönemdeki hemen bütün devrimci genç kızlann rüyasını süslüyor. Kadınlar, Deniz'den önce, yaşamaya cesaret ettiğı serüvenine âşık oluyorlar. Aİna oğlan hercai. Serüveni bırakmaktan yana değilj atıyla idam sehpasına giden yolu hızla alıyor. Uç arkadaş, gardiyanlan ve cellatlan bıle ağlatan ölümlenyle yüzleşiyorlar. Peki ne içın? Hesapsız isyah. şfirfn devrimi Deniz'in ısyanı bazı çevrelerce o dönemde ve sonraki yıllarda, bir tür "hafiflikle" suçlandı. 68'in simgesi olan bu genç çocuk, "tophımsal güç dengelerini hesaplayamamakla" eleştırıldi. Ama onun yaşamındakı şifreler yeniden okunduğunda şu ortaya çıkıyor: Deniz ısyan edıyordu. Hesapsızdı. Planlamıyordu. Yeni bir düzenin aynntılannı hayal etmektense var olan düzeni İcoşulsuz yıkmaktan yanaydı. Dağlara çıkmak, sokaklarda bağırmak. her şeye ve herkese ısyan etmek onun için bir "seçim" değil, zorunluluktu. Her şey kendilığinden büyüdü onda. Onun asıl derdi, var olan düzeni yıkıp yerine yeni bir düzen kurmak değıldi. Sürekli devrim, mümkünse hep devrimcilik istiyordu. '" KişiliğrneTâCrTiTS», bu düzen yıkılfjryerrrie yertf" '~ bır düzen kurulsa orada da var olan iktidara, otoriteye karşı cephe alacaktı. Bu yüzden, kurulması planlanan yeni düzenle daha o zamandan dalga geçiyordu. Hapishanede adli suçtan yargılanan bir rutuklu arkadaşına şöyle diyordu. "Devrim olunca seni de İstanbul Emniyet Müdfirü yapanz." O, şiirin yönetımınde bır devnm istiyordu, insanın şiirını "düzeftmeye" çalışan bir başka düzeni değil Bu yüzden "Deniz bugün yaşasaydju_" dıye başlayan cümleler hep isabetsiz Çünkü o zaten öldürülecekti Bugünkü ınsanlar arasında "olamazdı" Hiçbir düzen onu se\Tneyecek ve yok olmaya mahkûm edecekti. Yarın: Mahkeme idam için kılı kırk yardı Deniz'in istediği yeni bir düzen değil, mümkünse hep devrimcilikti. SBF yurtlannın damındaki 'sulu' örgütDeniz öldürûldüğûnde ölüm karan veren düzene yönelen kamusal öfkenin gerekçesi, bir örgüt üyesinden önce her yanıyla bir "insanın'' yok edilmiş olmasıydı. Onunla ilgili kahramanhk hikâyeleri, "biradımda yecfi fersah" düzeyine varnuştı. Ama o kuşak onu daha çok eğlenceli hikâyeleriyle anımsıyor. Özellikle SBF yurtlannın damında kurulan 3 kişilik sulu örgüt. Deniz ve iki arkadaşı, kovalarla insanlann başın- dan aşağıya su boşaltırken herhalde ölüm üzerine henüz hiç düşûnmemişlerdi. Sonra cezaevi... Ölûmü beklerken gülmek... Saeit SBF'den yeni mezurı. Suya sabuna dokunmadan mezun olmuş. Tek bir suçu var: Hüseyin Ccvahir ve Mahir Çayan'm yakm arkadaşı olmak. Hüseyin'in öldürüldüğü gün o Diyarbakır'daydı. Gelen telefonda bir arkadaşıyla konuşuyor, Hüseyin'i öldürenlere küfur ediyor ve ağlıyordu. Birkaç saat sonra odası basıldı ve işkence masasına yatınldı. Hiçbir olayla ilgisi olmayan Sacit, işkence karşısında her şeyi kabul etmeye başladı. Sacit, bir süre sonra THKPC ve THKO'yu birbirine kanştırmış ve ikisinin de lideri oluveımişti. Yargılanmak için Ankara'ya gönderilen Sacit, cezaevinde Deniz'ler tarafindan neşeyle karşılandı. Ertesi gün iki metreye varan boyuyla Deniz, kısacık boylu Sacit'i omuzlanna almış, hapishanenin koridorlannda gezdiriyordu: "Arkadaşlar, bugün gerçek liderimizi tutukladılar. İşte, yol göstericimiz ve önderimiz Sacit yoldaş." POLİTİKA VE OTESt MEHMED KEMAL Sonlardan Biri... Bülent Dikmener Haber Ödülü konalı 18 yıl ofrnuş. Zaman ne de çabuk geçıyor, gerçekten çabuk mu ge- çiyor, geç mi geçiyor? Gazeteciler Cemiyetı Burtian Felek Konferans Salonu'nda bır tören yapıldı. Bun- dan önce yapılan törenleri düşünüyorum.. daha dün gibi. Cumhuriyet'e girişim: 22 yıl olmuş. Ankara'dan başlayarak epeyce uzun bir "Cumhu- riyetçiliğimiz" var. Ecvet Güresin Istanbul'dan An- kara'ya getirtmişti. Otyamlı, Terzioğlu Saitli bir kad- rosu vardı. Bir süre sonra Ecvet, Ankara'yı bırakmış Istanbul'a dönmüştü. Nadir Bey başyazı yazıyor, Ec- vet de sayfa birde, alt koşede imzalı yazılannı yazı- yordu. Cumhuriyet'e girişim 22 yıl oldu diyorum, bu ba- şından bugüne kadar geçen kıdemin tümü. Cumhuriyet için bir okul derter, doğrudur; bu okul- da ben de okudum. Veysel gibi söylenecek olursa: Hem okudum, hem de yazdım. 12 Mart, 12 Eylül günlerini Cumhuriyet'te geçirdim. Tutuklanmalanmız oldu, içinde ben de vardım. Nadir Bey'i de tutukla- mak istediler, ama güçleri yetmedi. Böldüler, parça- ladılar, kendi aramızda böldüler, kendi aramızda par- çaladılar. Çok vartalar atlattık. Son varta llhan Selçuk'un dediği gibi fiyat ayar- lamasıdır. Onu da atlattık mı? Bir düzlüğe çıktık de- mektir. Cumhuriyet bir zamanlar Nadir Nadi demekti. Üst kattaki büyük odada oturur, erken gelen yazariarla söyleşiyi beklerdi. Memleketin hali gene bugünkü gi- bi perişandı, altından kimse kalkamıyordu. Cumhuriyet doğru yolu gösteriyordu ama ne giden vardı, ne gelen. Karalanmış bir tahta. Şöyle bakıyorum da, Bülent Dikmener ve çevrele- rinde oluşmuş genç kadrodan hemen kimse yoktu. Cumhuriyet'in bır okul niteliği gene sürüyor. Bu okuldan alıp öteki okula götürenler de var. Dün oku- la gidip, bugün üstat olayım diyenler çıkacaktır. Ittihat ve Terakkı'nin yan yıkık duvarlan seyrediyor. Ittihatçılar döneminde bu Pembe Konak kimbilir ne kadar görkemliydı. Bir odadan kollannı sıvazlamış Ziya Gökalp çıkar, kahvesini isterdi. Öteki odadan Ağaoğlu Ahmet başını çıkarır, bir sözlük arardı. Itti- hatçılann cıvıl cıvıl kaynayan (merkezi-umumisi)... Burası... Bülent'in canı çiroz istiyor. Çetin'e (6 puntoya) ha- ber salıyor BaşladıkKumkapı'da çiroz aramaya. Bul- dukda. Yazlığagönderdikde... Son isteklerinden bi- ri de buydu belkı... Bir kuru çiroz! BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Arsız, edepsiz, küstah. 2/Biret- kinlığin geçıci olarak durdurul- duğu süre... Me- 3 saj. 3/ ln çoban köpeği. 4/Akaju dadenilenveke- restesı mobilya- cılıkia kullaoılan ağaç... Saçmasa- pan söz. 5/ Esas, Q temel. 6/Rubid- ö yum elementinin g sımgesı... Özel- likle Meksıka'da yaygın sert bır içki. 7/ Kimı yer- lerde kadınlann boydan boya örtündüklen çar- şaf... Kenar süsü... Bır 3 yûzey ölçüsü bırimı. 8/ 4 Kuzeybatı Kafkasya'da yaşayan bır halk. 9/ Para olarak değil madde ola- rak verilen... "Sözü pışı- rip dıyenin işını ede 8 bır söz" (Yunus Emre). n YTJKARTOAN AŞAGI- YA: 1/ Bazı yörelerde alageyığe venlen ad. 21 Şarkı, türkü... Yusuf Ziya Ortaç tarafindan yayımlanan, Türkıye'run en uzun ömûrlü mızah dergısi. 3/ Çamaşırcı ayı da denılen ve Amenka'da yaşayan kürkü değerlı hayvan... Demıryolu. 41 tnatçı... Çınkonun sımgesı. 5/ Kaynağı mıtolojık çağlara dayanan kinşli bir çalgı.. Çalışma, emek. 6/Kalabalık... "Nazlı yâr kölen olayım/Kabul eyle — yenne" (Karaca- oğlan). 7/Cehermembekçisı...lskambıldebırkâğıt. 8/En uygundurumve zaman... Antarya'nmbırplajı.9/Ortaoyu- nunun iki baş kişisınden bin. T.C. İLAN GÖNEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1996/403 Hâkim: Nejat Özbek 24820 Kâtip:ZaferDinç416 Davacı Hüseyin Arabacıoğlu tarafindan davalı Ha- zine ve Sebepli Köyü tüzel kişilıği aleyhine mahke- memizde açılan tapu ıptali MK 639. maddesi gereğin- ce tescil davasımn yapılan açık yargılamasında veri- len ara karan gereğince, Dava konusu olan Gönen ilçesi, Sebepli Köyü ada 115, parsel 34, Akyar mevkiınde bulunan tarla nıteli- ğinde 3 H 5265 m2 miktanndaki aynı yer 33, 38, 37, 36, 35 ve köryol ile çevrilı taşınmazın; Davacı bu taşınmazı kendisi ve önceki malikleri olan murisleri ile birlikte zilleyitliginin 100 yılı aşkın bir zamandır nizasız ve fasılasız olarak malık sıfatıy- la zilliyetliğinde bulunduğunu beyan ederek Medeni Kanunun 639. maddesi geregince adma tesciline ka- rar venlmesini talep ve dava etmiştir. Yukanda hudutlan ve miktan ile mevkii yazılı bu- lunan taşınmazın gerek a>Tiından ve gerekse hudutla- nndan herhangi bir iddia hak iddia edenler varsa elle- rindeki belgeler ile birlikte 3 ay içensinde Gönen As- liye Hukuk Mahkemesi'nin 1996/403 esas sayılı dos- yasına müracaat etmeleri rica olunur. 2.4.1997 Basın: 15186 ILAN T.C. FATİH 1. SULH HUKUK HÂKLMLİĞrNDEN 1997/238 Mahkememizce verilen 1997/238 esas, 1997/392 karar sayılı 30.4.1997 tarihli karan geregince Siirt, Merkez, Ulus, cilt 06/01. sahife 86, kütük 33'te nüfu- sa kayıtlı Süleyman ve Muhfıye oğlu, 25.5.1978 do- ğumlu Hayrettin Fırat'a hastalıği sebebiyle kısıtlana- rak aynı yerde nüfusa kayıtlı annesi Muhfiye Gezen'in vasi tayin edildiğine dair karar ilan olunur. 2.5.1997 Basın: 18558
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle