07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MAYIS 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Posta İşletmesi Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı'nın araştırması... YolsuzLukta flerüyorıızE\tN GÖKTAŞ ANKARA - "Türkiye'de Rüşvetve Yolsuzluklann Nedenleri ile Çözüm YöUan" konusunda hazırlanan araştıraıada, Türkiye'nın bu alanda 220 ülke arastn- da Yunanistan'dan sonra 13. sırada yeraldığı. rüşvet ve yolsuzluğun en yoğun yaşandığı ülkenın Endo- nezya olduğu bildirildı. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Musa Hikmet Yavuzyiğittarafın- dan hazırlanan raporda, Türkıve'de, "rüşvet ve yol- suzhık" gibi olumsuz tavır ve davranışlan teşvik e- den ve hoş gösteren toplumsal kül- tûrün egeraen olduğu kaydedıldı. Tüıkıye'de rüşv et \ e yolsuzluk gi- bi yozlaşmalann en örgütlü dayana- ğı olan mafyanın, artık bir kurum haline geldiği ve 25 bın silahlı ada- mının_bulunduğu kaydedüen rapor- da, "Ülkemizde rüşvet ve yolsuzlu- ğun yoğun olmasında politik vozlaş- manın yanı sıra. hukuk sistemimiz- de yeterli mevzuatın olmayışı da bü- yük etken oluştunıyor. Zaten top- lumsal vapımızdaki yoztaşmanın en belirgin şekli de. rüşvet, yolsuzluk olaylanndaki bu artıştir" denildi. Türkiye'de halen 100'e yakjn ka- mu kuruluşunun kendi denetim biri- minin bulunmasına ve pek çoğunun da en az 4 ayn denetim birimınce denetlenmesine karşın, rüşvet ve yolsuzluk olaylannın yoğun olduğu- na dikkat çekilen raporda. "Tüm bunlann sonucunda toplumsal gü- • Posta işletmesi Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Musa Hikmet Yavuzyiğit tarafından yapılan araştırmada, Türkiye'de, "rüşvet ve yolsuzluğu" kınamayan bir toplumsal kültürün egemen olduğu vurgulandı. Türkiye'nin bu alanda 220 ülke arasmda Yunanistan'dan sonra 13. sırada yer aldığı bildirildi. panlann. yapnklan yanlanna kâr kalmakta ve böy- lece üzüm üzürae baka baka karannaktadır" görü- şü savunuldu. Raporda. gen kalmış ülkelerde sınır- lı kaynaklann bazı kışılere aktanlmasmın. geri kal- rruşlıktan kurtulmayı engellediği belirtilerek şöyle denildi: "Yolsuzluğa 0den volda vozlaşnncı ve kış- kırtıcı unsurtar. devlet ihaleleri veva ihale yasasının olumsuz uygulanmasu kredi ve teşvik mekanizması- nın olumsuz uv gulanması. siyasetçi ve bürokratiann iş dünvasıvla çıkar ve çete ilişkilerine davalı vakınlık- lan. sivasetçilerin va da iktidan ellerinde tutanlann. bizden olsun da ne olursa oisun diverek liyakanna bakmaksızın, flkren ya da tezgâha dahil olma anlamında kendilerine yalan olan kişiteri devletörgütüneis- tiflemeleri ahlaki değerlerin yozlaş- masıyla. köşe dönmeci anlayışın yiik- selen değer haline getirilmesi. hem kamuovıı denetiminin. hem de dev- letin resmi denetiminin çok zayıf, göstermelik>a da röportaj teftişi şek- linde olması. kitlclerin du\arsızlığu çalışanların asgari insanca vaşam düzeyinin altında bir geçim düzeyi- ne zorlanması.ve benzeri unsuriar etkili olmaktadır." Raporda. daha sonra rüşvet ve yolsuzluklara karşı etkin mücadele için özetle şu önerilerde bulunuldu: "Her türlü toplumsal evlem ve iş- lem en seri ve genei şekilde denetlen- meli. thbar müessesesi yavgmlaştın- lıp savgın hak getirilmeli. ŞefTaflık toplum gündemine sunulmalı. Bü- rokrasi azaltılmalı. Mal ve hizmet ven bunahmı ortava çıkmıştır. Zaten her on yılda bir gelen askeri darbelerin bir nedeni de bu tür açmaz- lar ohnakta veya en azından bahane gösterilmekte- dir. Ama böyle giderse darbelere gerekçe olacakolay- lar azalmayacak, tam tersine azacaktır" görüşüne yer verildi. Geri kalmış ülkelerde. gerek seçılmişler, gerekse atanmışlar arasmda yolsuzluk yapma eğılı- minin yaygın olduğu ve bunun "ataUıhk 1 ' ya da "ze- kilik r olarak değerlendırildiğı v urgulanan raporda, bu tür toplumlarda bireylerin yolsuzluk yapanlara hayraniık duyduğu belırtıldi. Raporda, "Hukukun bir yana konulduğu bu tür ülkelerde, yolsuzluk va- üretiminde standartlar belirlenmeli. Her türlü çıkar organizasyonlandağıtılmahvebuanlamda "ahtapot- lar operasyonu' vapılmalı. Rüşvet ve yolsuzluklara karşı tuzak organizasyonu kurulmalı. Kamu görev- lilerinin ekonomikdurumlan düzeltilmeli. Yasal yap- tınmlar ağırlaştınlmalı. TBMM Başkanlığı veva Cumhurbaşkanlığı'ııa bağlanabüecek' Kamu Dene- tim Yüksek Kurulu' unvanıyla yeni bir örgüt kurul- malı. Denetim elemanlannın yetkikri arttırümalı. Devlet görevUlerinin tarafsız görev vapmalannı sağ- lavacak tedbirier alınmalı. Mali bildirim yasası daha işlevsel hale getirilmeli." Kasparov 1 - DeeperBlue 0 Dünya satranç şampivonu Rus Garry Kasparov, IBM şirketinin geliştirdiği Deeper Blue adlı bilgisavarla ov rıadığı ilk karşilaşmayı kazandı. Yaklaşık 4 saat süren ilk kar- şılaşma sonunda, Kasparov bilgisayarı 45 hamlede yenerek durumu 1-0 yaptı. New York'ta yapılan Kasparov-Deeper Blue mücadelesi, 11 mayısta sona erecek. Equitab- le Center'da 6 oyun üzerinden oynanan maçı alan taraf 700 bin dolar kazanacak. Kay- beden tarafin eİine de 400 bin dolar geçecek. (Fotoğraf: REUTERS) İki gün süren 'Akdenizli Kadmlar ve Demokrasi' başlıklı konferans sona erdi ^Kadmlar kuşlar kadar özgür• Konferans boyunca kadınlann en fazla acı çektiği ülkelerden söz edilirken Cezayir'in adı sık sık anıldı. AP üyesi Fransız Marie-Christine Aulas, Akdenizli kadınlann ortak sorunlanndan birinin maçoluk olduğunu söyledi. Istanbul Haber Servisi - Kadınlann da- ha fazla özgürleşebilmesı için laıkliğin tek başına yeterii olmadığı ve dinin mo- dern yaşama adapte edilmesi gerektiğı belirtildi. Kadın haklannı kapsamayan günümüz demokrasi anlayışının da eksık kaldıgi vurgulanarak, Tİeınokrasi yeni- den katedilnjdi" denildi. Akdeniz kadm- lartnın ortak bir sorununun ise "maço- luk" olduğu kaydedildi. Istanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi. Kadın ,\raştırmalan Derneğı ve UNESCO Mil- li Komisyonu'nun ortaklaşa düzenlediği ve önceki gün The Marmara Oteh'nde başlayan "Akdenizli Kadmlar ve Demok- rasi' 1 başlıklı UNESCO L luslararası RE- UNIR Konferansı dün sona erdi. 8 Ak- deniz ülkesinden 15 delegenin katıldığı konferansın dünkü ikı oturumunda .Arfa- totales'ten maçoluğa, "kliantelizm"den kadın kotalanna kadarpekçok sorun gün- deme getınldı. Konferans boyunca ka- dınlann en fazla acı çektiği ülkelerden söz edilirken ise sık sık Cezayir'in adı anıldı. "Kadın seçmen ve adaylann siyasal va- şamda karşılaştıklan engeller" başlıklı ilk oturumda konuşan AvTupa Parlamen- ter üyesi Fransız Marie-Christine Aulas. Akdeniz havzasındaki rejimlerde demok- rasi kelımesınin sık kullanılmasına kar- şın bunun sözde kaldığını bildirdı. De- mokrasinin eksikliğınden en çok kadın- lann ıstırap çektiğini belirten Aulas, Ak- deniz kadınlannm ortak bir sorununun ise kadını erkekten aşağı gören maçoluk anlav ışı olduğunu söyledi. Oturumun Yu- nanlı konuşmacısı PaulinaLampsada si- yası yaşamda kadın-erkek eşıtlığinin dünyada salt Norveç ve Isveç'te görüldü- ğünü belirterek. pekçok ülkede kadınla- ra degıl sıyasi hayatta iş yaşammda bile kota konulduğunun altını çızdi. İÜ Hukuk Fakültesı Dekanı Prof. Dr. AyselÇelikel'ın başkanlığını yaptığı "Ge- lenek, hukuk ve dinin kadınlann siyasal yaşamlannda rolü" konulu ikınci otu- rumda ise Prof. Dr.Nernün Abadan Unat, kadın haklannı düzenleven kanunun ls- viçre'den 1926'da alındığını, ancak lsviç- re'nin 1984'te ilgili yasalarda önemli de- ğişiklikler yapmasına karşın Türkiye'nin bunu gerçekleştiremediğıni bildirdi. Oturumun Tunuslu delegesı Prof. Dr.Soukaina Bouraqui ise konuşmasına şu sözlerle başladı: "Tunus'ta rüm göç- men kuşlann gelip. kenannda toplandığı bir gölümüz var. Onlan izierken. kadın- lann neden kuşlar kadar özgür olamadı- ğmı düşünüyor ve çok üzulüvorum.'" Bouraquı. gelenek ve dinin kadın öz- gürlüğünü önemli ölçüde kısıtladığını be- lirterek, dinin modemize edilmesi gerek- tiğini söyledi. Aileler aşı yaptırmadı SamsıınMa 12 çocuk kızamıktan öldü • Samsun'daki Tahtaköprü Köyü'nde yaşlan 1 ile 6 arasmda değişen 12 çocuk kızamık nedeniyle öldü. Ailelerin, kısırlığa neden olduğuna inandıklan için çocuklanna aşı yaptırmadığı öğrenildi. Köyde 100'e yakın çocuğun daha kızamık olduğu bildirildi. SAMSUN (AA) - Samsun'un Vezirköprü ilçesine bağlı Tahtaköprü Köyü'nde son bir ay içinde, 'kısırlığa neden olduğuna' inanılması yüzünden aileleri tarafından a§ı yaptınlmayan çocuklardan 12'si kızamık hastalığından öldü. çok sayıda çocuğun da hastane yerine evlerde tedavi gördüğü bildirildi. Edinilen bilgiye göre, 200 haneli. 1600 ııüfuslu Tahtaköprü Köyü'nde son bir ay içinde 1 -6 yaşlan arasmdaki 12 çocuk kızamık hastalığı sonucu öldü. Çocuk ölümlerinın artması üzerine, köy muhtan Ahmet Pekşen'in durumu Vezirköprü Kaymakamlığrna bildirmesinden sonra Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Sait Turaıüı'nın yöreye gönderdiği sağlık ekibi. Tahtaköprü Köyü'nde kızamık salgını bulunduğunu ve çocuk ölümlerinin de bu hastalıktan kaynaklandığını belirledi. Köy muhtan Ahmet Pekşen, her evde bir veya iki çocuğun kızamık hastalığından yattığını ve çocuklann imkânsızlık yüzünden hastaneye getirilemediklerini belirterek, "Önceleri ölümlerin hastalıktan kaynaklandığını sanmıyorduk. Ancak, köydeki çocuklann büyük bir çoğunluğu hastahğa yakalandı. Bize bildirilen son bir ay içinde 12 çocuğun öldüğü şeklindedir. Şu anda da 100'e yakın çocuk hastalıktan evlerde vatıvor" dedi. T ü r k S U a h b Kuvvetleri'nce K u z e > I r a k . t a k i P K K k a m p . lanna karşı düzentenmesi planlanan suurötesi harekâtın hazırlıklan sü- riiyor. Şu ana kadar 35 bin asker, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Tür- kiye-lrak sının yakınlanndaki yerleşim birimlerine yerieştirildi. Özel- likle Şırnak'm Uludere, Silopi Uçeleri ile Hakkâri'nin Beytüşşebap ve Çu- kurca Uçesi yakınlanna çok savıda asker vığıldı. Türkiye ve Irak'a giriş çıkışlann sağlandığı tek gümrük kapısı olan Habur'da da büyük bir ha- reketlilik göze çarpıyor. Habur gümrük kaptsına yakın yerlerde çok sa- yıda tank, olası bir harekât için bekletiliyor. (Fotoğraf: AA) Bakan Sağlam 8 yıl eğitimde kararlı SELARATTtN GÖK.4TALAY MALATYA - Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam, zorunlu eğıtimin 8 yıl olarak uygulanmasına önümüzde- kı eğitim yılından itibaren başlanaca- ğını yineleyerek "Buna başlavacağı- mızı, başlavabilir olduğumuzu söylü- yoruz. Üan ettik1 * dedi. Temel atma ve incelemelerde bu- lunmak üzere Malatya'ya gelen Ba- kan Sağlam, DYP Genel Başkan Yar- dımcısı CihanPaçaaile birlikte önce- ki akşam geç saatlerde Malatya Gaze- teciler Derneği'ni ziyaret etti. Dernek yönetıcılenylebirsüresohbetedenve basın mensuplannın sorulannı yanıt- layan Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam. Türkiye'nin çoğunluğunun halen 8 yıllık ilköğretim okullannda okuduğunu vureulayarak şunlan söy- ledi. "8 yıüık zorunlu eğitime önümüzde- ki eğitim y ılından itibaren başianacak- tır. Buna başlayacağımızi, başlayabflir olduğumuzu söylüyoruz. ilan ettik. Türkiye'nin çoğunluğu halen zaten 8 yıllık ilköğretim okullannda okuyor. 20'ye yakın kentimizde bu okul çagın- daki öğrencinin yüzde 90'ını bulmuş. Istanbul'da. Ankara'da yüzde 90'ının üzerinde. Doğu ve Güneydoğu iDerimi- ziçıkarsanızyüzde85. Bunlariçin özel projelerimiz var. Yanlı ilköğretim böl- ge okullannı devreye sokmak gibi. Bu vılki bütün inşaatlan bitirme karann- dayız. Dolayısıyla Türkiye bunu uygu- layacak altyapıva sahiptir." "Uygulamanın 24 yıldan beri gün- demde olmasma karşın neden MGK karanndan sonra yoğunlaştınldığı'" sorusuna Milli Eğitim Bakanı Meh- met Sağlam. "MGK anayasal bir ku- nıluş. Gayet tabii ki o da bu konuyu gündeme getirmiş" dıye yanıtladı. AYDINLANMA EMRE KONGAR Blair Devrimi ve Baykal Ben sadece bir vatandaş olarak değil, aynı zaman- da bir toplumsal bilim öğrencisi olarak da, Türki- ye'nin geleceğini "demokrasi" ve "sol" kavramlan- nın biçimlendireceğine inanıyorum. Bu inancımın temellerini, gerek daha önceleri bu sütunda, gerekse son çıkan kitabım "Demokrasi ve Laiklik" adlı çalışmamda uzun uzun anlattım. Onun için bu konu üzerinde yeniden durmayacağım. Bugün yazmak istediğim konu, Ingiltere'deki "sos- yal demokrasi"nin zaferi. Yazımın başlığı "BlairDevrimi", aslında bir kitap is- mi. Peter Mandelson ve Roger Liddle adlı iki politi- kacı tarafından kaleme alınmış. Yazarların ikisi de Iş- çi Partisi'nin deneyımli yöneticileri ve Blair'ın önde gelen yardımcılan. Kitap, BBC'nin ünlü Türkçe bölümünün yıllarca müdürtüğünü yapmış olan değerlı yazar ve düşünür Yurdakul Fincancıoğlu tarafından Türkçeye çevril- miş. Ingiltere'deki "sosyal demokrat" çızginin bugunü- nü anlamak için, mutlaka okunması gereken yapıt- lar arasmda. • • • Blair'in zaferinin üç öğesi var: Birinciöğe, rakiplerinin durumu. Ikinci öğe, parti içi düzenlemeler ve sosyal psiko- lojik öğeler. Üçüncü öğe, seçmene verdiği genel mesajlar, ya- ni ekonomik ve sosyolojik program. Türkiye'de Blair'den alınacak dersler ancak ilk iki konuda olabilir. Çünkü üçünçü öğenin, yani Işçi Partisi'nin Ingılte- re için sunduğu sosyal ve ekonomik programın Tür- kiye'de de anlam taşıyabilmesi için, Türk ve Ingiliz toplumlannın birbirine benzemesi gerekmektedir. Oysa Ingiltere ile Türkiye arasmdaki benzerlikler, (Selahattin Duman'ın üslubu ile) bendeniz ile Tür- kan Şoray arasmdaki benzerlikler ölçüsündedir. Nitekim, yukarda belirttiğim kitabın çevirmeni Fin- cancıoğlu da yazdığı sunuş yazısında bu noktayı vur- gulamadan geçememiş. Şöyle diyor Fincancıoğlu: "On yedi yıllık Yenı Sağ iktidann hatalan nedeniy- le, vartıklı uluslar liginde 13. sıradan 18. sırayageh- lediyse de Ingiltere'nin sınıfsal ve ekonomik yapısı, yine de ileri bir kapitalist ülkenin sınıfsal ve ekono- mik yapısıdır. Ingiltere solunun -ideolojik bakımdan ters görünse de- sağa daha yakın çözümler gerek- sinmesinin nedeni de budur." "Bu çerçevede bu kitap, Türk sosyal demokrasi- sinin Ingiliz solundan esinlenmesine katkıda bulun- mak gibi bir amaçla çevrilmiş değildir, tam tarsine, Ingiliz soluna ya da daha genel bir çerçevede batı Avnıpa soluna -ömeğin Aratık 1995 genel seçımle- rinden önce CHP lidehiğinin yaptığı gibi- öykünme eğiliminde olanlara, bunun hem anlamsız hem de olanaksız olduğunu gösterme düşüncesiyle çevnl- miştir; bazılannın sandığı gibi, ülkelerin özgün koşul- lannı yadsıyan, evrensel bir solun var olmadığını or- taya koymak amacıyla Türkçeleştirilmiştir." • • • Şimdi kısaca, karşılaştırmalı olarak birinci öğeye, yani "rakiplerin durumu"na bakalım: Ingiltere'de rakip tektir ve yorgundur. "Muhafaza- kârParti" 18 yıldırtek başına iktidardadır. Bu süre her- hangi bir iktidar için "çok uzun bir süre "dir. Oysa Türkiye'de CHP'nin rakibi ne tektir, ne de her- hangi bir rakip 18 yıldır iktidardadır. Bu nedenle şu son sıralarda Baykal'ın benimse- miş göründüğü, "Aman bir sivrilik yapmadan bekle- yelim, nasılolsa iktidaraltematifi biziz. Önemli bir ha- ta yapmaz isek sessızce beklemenin sonunda ikti- dararmudu, bizim ağzımıza düşer" stratejisinm doğ- ruluğunu kanıtlayan hiçbir gösterge yoktur. Tam tersine, Türkiye'de sosyal demokrat partıler, kendi aralarında bile bölündükleri ve parti içi hizıp sa- vaşları, seçmenin sosyal demokratlara olan güveni- nin kaybolmasına yol açtığı için "suskun kalmak" bir anlamda, "yok oluşun yazgısına boyun eğmek" de- mektir. Sosyal demokrat liderler için zaman "susarakbek- lemek" değil, "konuşarak güven sağlamak" zamanı- dır. Ikinci öğe olan parti içi düzenlemelere ve sosyal psikolojik öğelere ise gelecek hafta değineceğim. Medya Notu: Bir Mayıs dolayısıyla, "miting" söz- cüğü yeniden özel kanallardaki cahil spikerlerin ağ- zında, sakız gibi "miiiting" oldu. Türi<çeyi en güzel kullanan spikerler TFiT'de. Üstelik haberleri de "çok kötü" değil. Günde en az bir kez TRT haberlerini din- lemek, insana hem başka kanallarda olmayan konu- larda bilgi veriyor, hem de kulağını rahatlatıyor. Şid- detle tavsiye ederim. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili 4 Devlet diizeni değîştirflemez^ ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Anayasa Mahke- mesi Başkanvekili Güven Dincer, Türkiye'de laık top- lum yapısı ve devlet düze- nini kimsenin değiştırmeye gücünün yetmeyecegini söyledi. Dinçer, "Laik top- lumsal düzen vedevletyapı- sı, 75 vılhk cumhuriyet dö- neminde Türk insanı için doğal bir vaşam biçimine dönüşmüştür" dedi. Başkanvekili Dinçer, Türkiye Ortadogu Amme Idaresi'nın konferans salo- nunda "Yerel Yönetimlerv'e Yargı'' konusunda konfe- rans verdı. Kalabalık birbü- rokrat, hukukçu ve akade- misyen topluluğunun ızle- diği konferansta konuşan Dinçer. yerel yönetimin be- nimsendiği bir devlet yapı- sı içinde demokratik yöne- timin daha kolay uygulan- ma şansı olduğunu vurgu- ladı. Kişisel yapılan gereği demokrasiye karşı olanlann veya demokrat olmayanla- nn, sürekli olarak kendıle- rini yerel yönetimlerin kar- şısında gördüklerini ve on- dan uzak durmaya çalıştık- lannı kaydeden Dinçer, anayasa mahkemelerinın, kuruluş nedenleri gereği ye- rel yönetimlere. temel ilgi alanlan olarak baktıklannı anlattı. Dinçer. "Atatürkve arkadaşları cumhuriveti kurarlarken, valnızdev letin yönetim biçimi konusunda değil, belki ondan da önce toplumun kültürel yapısı konusunda aklı ve insanı te- mel kabul eden laik bir top- lumsal yapm ve devletdüze- nini tercih etmişlerdir" dıye konuştu. Dinçer. sözlerinı şöyle sürdürdü: "Bu tercih. cumhuriyet Türkiyesi''nin modernleş- mesindeveçağdaşlaşmasın- da temel belirlevicidir. Bu- gün laik toplumsal düzen ve devlet vapısı. bizler için vaz- geçilmezbir anavusabuvru- ğu otmaktan çok öteye git- miş ve 75 yılhk cumhuriyet döneminde Türk insanı için doğal bir vaşam biçimine dönüşmüştür. Aynca ülke- mizde laikliğin dav andıgı ta- rihsel ve sosyal temeller çok sağlamdır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle