25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 1997 PA2AR 10 PAZAR YAZILARI Mayısın ilk gününde aykın düşüncelerBu satırlan mayısın ilk gününde öğleden önce yazıyorum. Yani 1 Mayıs günü. Her yıl oldugu gibi bu yıl da kaygılıyım, memleketten "kötü haberfcr" gelecek diye. Henüz erken arkadaşlara telefon edip durumu sorrnak içuı. Açıp, sevgili Gülken Akın'ın "Yaz" şiirini okuyorum defalarca. Hele son üç dızesinde takılıp kalıyorum: Mayıs kendi sulanndan iner Anadolu'ya Mayıs kendi dağlanndan ıner Anadolu'ya Sevdiğim. yazgeldi yine. Belki de yalnız biz Türkler kaygilıyız bu güneşli. güzel mayıs gününde. Evet, evet. Oyle galiba... tsveçliler, her şeyden önce, akşamdan kalmalar şu anda. Dün gece "mayıs ateşleri" yakıldı, yazın (hangi yazın?) gelişi kutlandı. Aslında bır Ortaçağ geleneğınin sürdürülüşü bu ateş. "cadılann" yakılmasının. Çoğunluktan biraz farklı olan kadınlan, yakalayıp atmışlar önceden hazırlanan ateşe. Ateşle ve içkiyle sürüyor gelenek. Postaneler. bankalar doldu bir gün önce; bankamatiklerde para kalmadı. Cebine maaşının bir bölümünü atan hemen herkes, Tekel butiklerine üşüştü. Gençler bol bira ve son zamanlarda satış rekoru kıran "alkollü gazozlarT aldılar. Gençler yazdıysak, yaşı 21 "in altında olmayanlara. Daha gençlere satış yok, varsa yoksa ağabeyler. ablalar ve büyük arkadaşlar. Çünkü 30 nisan gecesi sokaklardaki sarhoşlann yanndan fazlasının yaşı 20'den küçük olur. "LegaT ya da "UlegaT bol bol içıldi işte. Büyüklerin votka çeşitlerini STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN yeğlediklerini de ekleyelim. Bu öğlen öncesi, yavaş yavaş 1 Mayıs kortejlerinde yerler alınmakta. Sosyal demokratlar. Sosyalist Sol Partililer. Maocular, Anarşistler, Troçkistler ve bir dolu "istier" kızılı bol bayraklarla yürüyecekler. Hepten kızil olan bayrağın patenti-evet, evet- sosyal demokrat tsveç tşçi Partisi'nde oldugu ıçin kızıl bayraklan onlar taşıyacaklar. Gazetelerde "Bn yü 1 Mayıs'a ilgj az" başlıklan atıldı. Isveç'in en büyük gazetelerinden Expressen, eski bir sosyal demokrat kavramı kullanarak şu başlığı uygun görmüş: "tş'in oğullan, nerelerdesiniz?" Yani emeğiyle geçinen kesimin temsilcileri aranılıyor. Çünkü sosyal demokratlann da Sol Partililerin de artık pek ilgisi kalmamış iş ve ışçi çocukluğuyla. Gazete hesaplamış: bugün konuşacak sosyal demokratlann % 67'sinin, sol partililenn de % 72'sinin gayri menkulü var. Yani ev sahıbiler. Her iki parti üyelerinin yanya yakınının geliri, ülke ortalamasının iki katından fazla. Gazetenin yorumu şöyle: "Sosyal demokratlar ve Sol Parti, 400'den fazla toplantu yürüyüş düzenle\ecek. Expressen, konuşmacılan gözden geçirdi. Çoğu, yüksek geliril, nüfuzlu ve mevki sahibi kişUer.Belki de bu yüzden sosyal demokratlann bu yü saptadığı konu oldukça yavan: 'İşsizlikle mücadele edilecek. ekonomi dengelenecek. refah borçla kurulamaz, amacımız gençleri, yaşlılan ve Ortadoğu'daki banşı korumak." Belki de bu yüzden bu yılki kutlamanm pek fazla insanı toplamayacağı tahmin ediliyor." Henüz toplantılar başlamadı. ama bu yorumun doğru oldugunu bir örnek gösterdi bile. Kuzey Tsveç'in en önemli kentlerinden Östersund'da 1 mayıs tarihinde ilk kez sosyal demokratlar yürüyüş yapmayacaklar ve yine bu kutlamalann tarihinde ilk kez, sosyal demokrat bir maliye bakanı 1 Mayıs konuşması yapmayacak. Bakan Erik Asbrink Östersund'da konuşacaktı.-eğer kutlama programı. ilgı azlığından iptal edılmemiş olsaydı. Anlaşılmayan sanatlar uzaktan güzeldir MOSKOVA HAKAN AKSAY Duydum kı Türkiye"de bır zatı muhterem "Öyle senfoni menfoni dinfcrnem'' demiş. Bunu derken de "Hak geldi baûl zail oldu" türünden birtakım havalara girmiş: aklınca musıkiye yağ çekerek kültür emperyalizmine karşı bayrak açmış. İşte bu kadar! lcabındadelikanlıvız, icabında Müslümanız... Mozart'mış. Beethoven'mış. takmayız!.. Efendim? Mozart "Türk marşı"nı mı yazmış? Demek Türklenn önemini o da anlamış! Ama yine de dinlemeyiz. Ne Bach ne de Vivaldi! Ne öyle: Gıy gıy da gıy gıy!.. Koyacaksın teybe, şöyle oynak tarafindan bır şarkı. değme keyfımize... Yabancımn notası da kotası da bize vız gelir! Ne dedinız? Elektriği falan bulanlar da yabancılar mı? N'apalım! Kullanmayalım mı yani?.. O da kâfirin Müslümanabır hizmetı olsun!.. Utanmadan Türkiye'yi yönetme göre\ine aday olma cesaretini gösteren yontulmamış bir odunun bu tutumunu kınamak kolay. Ama kabalığın daha ince yöntemleri de var. Hani şu "Ne anlıyorsun sanki bu müzikten, diKni biliyor musun td?" türünden safça sataş,malar: u Bu ressamın akündan zoru var, vaüahi anladımsa Arap ola>ım!" gıbısmden az çamurhı eleştıriler,"Yahu. bifiaere " operaya gfttim, az kaldı horlamaya başlıyordunT biçımındekı hafıf espriler... Bakıyonım, Moskova'ya gelen kimı Türkler gerçekten keyif duyarak, kımileriyse"Gittiın. gördüm" diye övünebilmek için buradakı bazı müzeleri. bale ve operalan ziyaret ediyorlar. tkinci türden olanlann hepsini aynı kefeye koymak doğru değil belki. Bazılan gerçekten iyi niyetle sanatla samimi olmayı denıyor; kendini kasıyor, başkalanndan gen kalmamaya çalışıyor: görüp duyduğunu anlamaya gayret ediyor. İşte galiba mesele de burada ortaya çıkıyor"'Anlama'' amacmda yanı. O seçkin sanat yapıtlan. "Hah, bak şurada kız oglanın arkasından ağhyor; şurada da adam kadına ihanet ediyor; çaküm davayT türünden bır şıfre gibi çözen dm kardeşımiz, küçücük bir aynntıyı unutuyor: Duygulannı. görüp duyduğunun yüreğınde yarattığı titreşimleri... Varsın bestecinin bambaşka bir duygudan üretmış oldugu müziğin bir notası. bizde değişık bır derinliğe kapı açsm: dinledikçe kendi delhizlerimize kaybolup gıdelim... Işi bulmaca çözmeye dönüştürmeyelım. Sanki bir pazar yazısını okuyan herkes aynı şeyi mi hisseder? Ama yaşken eğılen ağaçlar. bir türlü yontulamayan odunlardan farklı olarak eüzelliğın titreşiminı içinde duyumsuyor. işte ben bu cümleleri kurmaya çalıştığım sırada. 67 yaşındakı sıradan bır Sovyet kadını hem ortalığı temızliyor hem de bir melodıye eşlik ediyor. tlk notalanndan hangi klasık bestenın geldiğim anlıyor; müzıkle bütünleştıkçe yüz ifadesi ve tav ırlan değişiyor. Ve bütün bunlan bana ha\a atmak için değil. doğal olarak yaşıyor. Şimdi tutsam, ona "Teyze, sen neden başka insanlann kadeıierini değiştirme yetkisine sahip bir politikacı olmuyorsun'" diye • «JiMnişaşmr, ezilir 6üzülür. Kendi kendini küçümser. Ama bizimkısi senfoni menfoni takmadan her şeyi bilir, her şeye kadirdir. Ne garip bir dünya bu böyle! Gerçek kültür çizmelerin altına serilmeye hazır: sahte olanı ıse neredeyse kartvizitlere yazılıp davullu zurnalı reklam malzemesi olacak. L Q C 1 Otoyoldaotomobilinizlcgiderken önünüzerözerinde de\ bir at kafası 0 lanbirtarlaçıksaherhaldeçokşaşınrdınız.AvTistral>anınMelbo- urne kentindeki tarlaya yapümış bu de\ at kafası, Mctoria Teknik Üniversitesi'nden Debbie Barrie'nin sanat ödevi. 12 hektarhk tahıl tartasını at başı biçiminde sürmek Debbie'nin tam 2 ayını almış. Debbie'nin bu ödevi üniversite tarafindan beğenilirse genç kadın mezun olup ilkokul öğretmeni olmaya hak kazanacak. (RELTER) Alman toplumu can korkusundan silahlanıyorPark yerini paylaşamayan iki otomobil sahibinın kavgası geçenlerde Stuttgart gazetelerine konu oldu. Artık olağan. her gün rastlanan bu kavganın haber olmasının nedeni iki otomobil sahibinden birinin diğerine tabanca çekmesiydi. Kaba kuvvete başvuran 77 yas.ındaki adam, kendinden 40 yaş gencini kovaladıktan sonra Stuttgart yapımı "yüdızlı" aracını park etti. Alman Içişleri Bakanı Kanther'in dertleri bıtmek bilrruyor. Mültecıler, yabancılar yasası, yasadışı ve köktendinci yabancı örgütler. 16 yaşından küçükler. çifte pasaport derken şimdi de eyaletler içişleri bakanlanndan gelen raporlar canını sıkmakta. En son haberlere göre Alman toplumu giderek silahlanıyor. Canından korkanlar artık yönetenlere güvenmiyor. Polism vatandaşı koruyamayacağına inananlar silah temin ediyor. Ruhsatlı veya ruhsatsız. Almanya'da soygun, hırsızlık, baskın, ırza geçme, adam dövme olaylannın giderek artması. insanlan bu yola itiyor. Yetkililerin basına verdiği sayılar gerçekten çok düşündürücü. I992'de~ 15 bin ruhsatsız silah ele geçirilmişken bu sayı 1996'da 25 bine çıkmış. Türkiye'den gelen haberler de benzeri gelişmenin ülkemizde de yaşandığını göstenyor. 1990 öncesine kadar toplam 110 bin ruhsatlı silah varken STUTTCART AHMET ARPAD 1996'da bu sayı 700 bine fırlamış. Bu müthiş artış, mafya-çeteleşme-faili meçhül üçgeninin giderek nasıl büyüdüğünün en önemli belirtisi. Silahlanma çılgınlığında, ruhsatlı 85 bin, bir o kadar da ruhsatsız "pompah"nın rolünü de unutmamak gerek. Bu silahın, "kank mı, kansız mı?" düşüncesindeki belirli bir kesimin çoğunlukta yaşadığı kentlerde özellikle satılması çok ürkütücü. Almanya'da bilinen bir gerçek. 9O'lı yıllarda ülkenin doğuya açılmasının polisiye olaylann artmasında en büyük neden oldugu. lçişlerinin açıklamasına göre ruhsatsız silah temin etmek çok kolay. Rus ve Doğu Avrupa yapımı ateşli silahlar piyasada dolu. Sınır kapısı kontröllerinin çok azaltılması da Fransa, lsviçre veya Belçika gibi komşu ülkelerde kimlik göstermekJe satın alınabilinen tabanca-tüfeğin kolaylıkla Almanya'ya sokulmasını mümkün kılıyor. Dikkati çeken ve şaşırtan başka bir gelışme de önemli kışıler ile büyük şirketlerin gittikçe daha çok özel korumalar görevlendirmesi. Bu pazara el atan güvenlik kuruluşlan 300 bin koruma görevlisi çalıştınrken tüm Almanya'da daha az sayıda polis memuru toplumu korumaya çabalıyor. Alman İçişleri Bakanı Kanther'in en son "itirafi" da. suç işleyen gençlerin sayısındaki büyük patlama. 14-20 yaş arasındaki Alman ve yabancı gençler her geçen gün daha fazla kaba kuvvete ve hırsızlığa yönelmekte tngiltere'ye göre nedeni. 90"h yıllarda tüketim toplumunda görülen değişmeler ve denge bozulmasının getirdiği. önüne bir türlü geçilemeyen sorunlar. Osmanlı'nın•• •• gucu farklılıkVIYANA AYHAN EVTIENSEL Yıllar önce rehberlik kursunda bize ilk anlatılan kişılerden biri Osman Hamdi Bey'di. Topkapı Sarayı'nın içinde o görkemli binasıyla yalnızca lstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin kurucusu değil, Türkiye arkeolojisinin de babası sayılan Osman Hamdi Bey'i andık geçenlerde Viyana'da. Mustafo Kemal'in hem işgalci güçlere hem de lstanbul ordusuna karşı verdiği savaşım gibi, hem talancı Batılı büyükelçilere hem de Anadolu kültürünü 1071'den basjatan mantığına direnen Osman Hamdi. Ya Osman Hamdi Bey'in kardeşi Halit Ethem Bey? Geçen yüzyılın sonlannda Viyana'ya gelerek o zamanlar Efes kazılannı yürüten Avusturya- Macaristan lmparatorluğu arkeologlannın yangından mal kaçınr gibi neleri buralara sırtlayıp getirdiğini görüp hiddetle şaşkmlık arasında bocalayan Halil Ethem... Sonra bir anda, Viyana"daki kraliyet üyelerinin karşısına dikılip "Ya o parçalan geri getirirsiniz ya da bundan sonra kazı iznini unutursunuz" diye onlan paylayan ve gerçekten şimdi Istanbul'daki müzede gördüğümüz Efes kalıntılannı kendisine borçlu olduğumuz Halil Ethem. Bu iki muhteşem kardeşin ruhunu, geçen hafta Avusturya'nın en büyük acıkfcrttırma- salonu Öorotheûm'da andık. Devlet yönetimindeki bu saray yavrusunda düzenlenen eski çağ buluntulan konulu açık arttırmadaki parçalardan bin. Viyana Büyükelçılığimıze gelen bır ihbar telefonu ve ardından bulunulan gırişimler sonucunda satıştan çektirilmişti. O anki sevincimiz anlatılacak gibi değildi. Sonra "Şimdi ne olacak" diye sormaya başladık. Dorotheum yetkilileri, 1900 yaşındakı bronz heykelin Anadolu'dan kaçınldığına dair somut kanıtlar ıstiyordu. Aslında heykelin üzerindeki yazıtta yer alan takvim sistemi, esenn şimdi Adana yakınlanna düşen Misis kentinde kullanılan takvimle aynı oldugunu ortaya koyuyordu. Tabii ki Avusturyalı uzmanlar henüz "Nasıl bir neden bulsak da biz bunu Türkiye'ye geri versek" diye düşünmedikleri için bu kanıt pek yetersiz kalıyordu. Yammızdaki uzman ıse saçlannı yolmakla meşguldü: "Mümkün —— değjl" diyordu, "ben yıUanmı verdim o bölğeye, başka yerden olamaz!-" Peki ne kalıyor geriye? İşte şimdi gelin de Halil Ethem Bey'in ,f kemiklerinin sızlamadığını düşünün. Zamanında Avrupa'dan ithal edilen kalaslan (evet. evet, sütun olarak kullanılan agaç parçalannı) önce Hacca gönderen mantığa, sırf erkeklik organı ortalıkta diye eski Mısır tannlanndan Priapos'u, ziyaretinden önce Selçuk (Efes) Müzesi'nden kaldıran mantık arasındaki farkı bana kim gösterebilir? Tarihimizle banşalım naralan atanlar, gerçekten tarihin T'sinden haberdarlar mı? Tarihimizin neresine küsmüşüz? Padişahlanmızın çoğunun annesınin Avrupalı prensesler olmasma mı? Koca Sinan'ın, Kavalalf nın, Barbaros'un -şimdi bazılan köpürecek ya- "Türk" olmamasına mı? Osmanlı gücünü -farklıhklardan" almış. Harta Osmanlı, son iki yüzyıl hariç. Anadolu kültürünü bugünkü Kültür Bakanlığı'ndan kat kat iyi tanımış, araştırmış. Genç Sultan Mehrnet, çepeçevre kuşattığı Bizans'a habire yardım gönderen Venedik ve Cenevizliler'e bakmış da zamanın papasına neler yazmış: "Ben ki Thjyalı Priamos ve Hektor'un tonınlanndan Mehmet, aynı soydan geldigini söyle>en siz Italyanlar'ıh I üç bin yıl sonra Akhileus'un torunlarma yardım etmesini anlamında..." Tanhle banşmamız gerektiğini savunan çok bilmışler, önce tanhimizi okusunlar. Dünyanm gıpta ettiği, kendi çağlannda tarihin akışına yön vermiş kültürlerden gurur duymamız aşılansa okullanmızda. Hitit, Eski Yunan lon'dan gelen gerçek Romalı, Bizans, Selçuk ve Osmanlı kültürlen aynı önemle öğretilse. ne gider New York MetroDOİitan müzesındeki hazınelerimizı geri almak için 30 yıl uğraşınz, ne Sothebys'den bir çivi yazılı tabletin yansı için bir yıllık arkeolojik kazı ödeneğimize eş miktarda para dökeriz, ne de Viyana kapılannda bizden belge isteyen müzayedecilerin ağzında sakız oluruz! LAİK CUMHURİYET-RADİKAL İSLAM İKİLEMİNDE ATATÜRK İNANÇ VE DİN İKTİDARIN YOLU GENÇLERİN OYLARINDAN GEÇİYOR AVRUPA'NIN RADİKAL İSLAM KORKUSU HUKUK DEVLETi VE 13.YILINDA DGM'LER ÇARPICI FOTOĞRAFLARLA 1 MAYIS RUSYA VE ÇiN SAM AMCA'YA BAŞKALDIRIYOR ALTIN DEVLERiNiN TÜRKİYE SAVAŞI • BIZIMKILERIN ŞÜKRU BEY'INDEN. ŞEHNAZ TANGONUH UUHSIN INE BIR KARAKTER SKALASI ERDAL OZYAGCILAR • IĞNE OYALAR NDAtJ TABLCLAR • GONUL SARHOŞLUGU SEMA • ZONGLJLDAK ŞÇ'LERİNIN TARIHI YURUYUŞU BEYAZ PERDEDE • IPKÇı LE PEN NASIL YUKSELDI • MUSA KART İN ÇIZGILERI Nokta Oergisif internet Web Adresi:http: uHw.med>at Nokta Dergisı. E-Mail Adresi: n(*ijfom«Jvalt\ı.cı«n DÖRTYOL ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1996 512 Davacı (ç) Nihat Alkan tarafindan. Selçuk Halıcı aleyhıne çek iptali davası açılmış, du- ruşma günü ve da\a dilekcesi davalıyabugüne kadar teblığ edilememıştır. Mahkememız- ce ilanen tebliğıne karar venldığinden; lstanbul ılı Selçuk Ticaret Hamidiye Cad. Kafkas Geçidi Kızılay Hanı No: 19 adresinde ıkamet ettiği bıldırilen da\alı Selçuk Halıcf ya du- ruşma günü ve dava dilekcesi ilanen tebliğ olunur. Duruşma günü: 28.5.1997 günü saat 09.00 Basın: 16941 IĞDIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1994/863 Iğdır C. Başsavcılığı tarafindan Davaname ıle mahkememize açılan kayıt tashıhi dava- sının yapılan yargılaması sırasında verilen ara kâran gereğınce; Davalı Ibrahim ve Sani- ye'den olma 1962 doğumlu Abulfez Toktamış tüm araştırmalara rağmen adresinden te- min edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar venlmıştir. Karar gereğınce adı geçen davalı Abulfez Toktamış'ın duruşma günü olan 12.5.1997 günü saat 09.35'te Iğdır Asliye Hukuk Mahkemesf ne gelerek dava ıle ılgılı beyanlan ve delillerini bıldınnesı \e kendısini bir vekılle temsil ettirmedıği takdırde yokluğunda yargılamaya devam olunup karar verileceği teblığ olunur. Basın: 7395 FATSA ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1996-393 Davacı Ayşe Uşun tarafindan davalı Mehmet Uşun aleyhine açılan şiddetli geçımsiz- lik nedeni ile boşanma davasının yapılan açık yargılaması sırasında venlen ara kararı ge- reğince, Davalı Mehmet Uşun, göstenlen ve bildinlen adreslerde bulunamadığından, ad- resi de tespit edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar verildiğinden, davalı Mehmet Uşun'un 15.5.1997 günü saat 09.00'daki yukanda numarası yazılı boşanma da- vasının duruşmasında Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi'nin duruşma salonunda bızzat ha- zır bulunması veya kendisini bir av ukatla temsil ettirmesi, gelmediği takdirde HUMK'nin 213-377. maddeleri uyannca yargılamaya yokluğunda devam olunacağı ve hüküm ven- leceği davetıye ve dava dılekçesine kaim olmak üzere ilanen duyurulur. Basın: 17356 YARKÖY KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1994,162 Davacı Enver Tufan tarafindan Yarköy ilçesı Zencir Köyü sınırlan içerisinde bulunan 144 ada 66 numaralı parselın davalılar Sıddıka Tufan. Ayşe, Dönüş, Zehra ve Hatice Cey- han adma yapılan tespitin iptali için aleyhleirne açtığı dav-ada da\alılardan Ayşe, Zehra, Hatice Ceyhan'ın tüm aramalara rağmen tebligata yarar açık adreslen tespit edilememış olup yukanda isimleri yazılı davalılann duruşma gününü olan 5.6.1997 günü sata 09.00"da mahkememizde hazu- bulunmalan, dava dilekcesi ve duruşma günü yenne kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 3.4.1997 Basın: 17738 BORSA'NIN LOKOMOTİFİ YATIRIH FONLARI Üç Aylık Bilançolar Açıklanıyor Meges Boya da halka açıldı Vakıf Deniz Leasing'den 1.5 trilyon kar Can Alp; "Borsa'nın Gidişatı Çok Güzel * e*t> BORSADAKİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle