Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30MAYIS1997CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Thomas Hardy'nin "Adsız Sansız Bir Jude" klasiğinden uyarlanan başanlı bir İngiliz filmi
Asi Kalpler ya da
J u d e
Yönetmen: Michael VVinterbottom / Senaryo: Hossein Amini,
Thomas Hardy'nin "Jude the Obscure" romanından /
Kamera: Eduardo Serra / Müzik: Adrian Johnston /
Oyuncular: Christopher Eccleston, Kate VVinslet, Rachel
Grlffiths, Liam Cunningham, June VVhitfield, James Daley
/1996 İngiltere (Pinema)
Ruzenlerin AşlaGeçen yüzyıl sonunun lngiltere-
si'nde, Marygreen'de. halasının yanın-
da büyüven, tarlada kovalaması gere-
ken kargalara ekmek atan duyarlı ve
öğrenmeye. okumaya aç taşra çocuğu
Jude, örnek aldığı öğretmeninin yön-
lendirmesiyle Christminster'daki üni-
versiteye gıtmeyi kafasına takmıştır.
kendini gelıştırmek. geleceğinı belir-
lemek içın. Taş işçiliği yaparak ekme-
ğinı kazanırken Latince okur bir yan-
dan. Şaırkılıklı.hassasdelikanlı Jude.
barda biralayan işçi arkadaşlannı da
eğlendirir Latincesiyle. Domuz agılın-
da geçen ateşli bir sevişmenin ardın-
dan domuz yetıştiricısi bir çiftçininde-
Bıral
lidolu, azgin kızı Arabella'yla (Rachel
Griffiths) evlenir. Tenleri birbirini çe-
ker. ama ruhlan uyuşmaz ve ansızın
Avustralya'nın yolunu tutan macera-
perest Arabella'nın gidişinden sonra
üniversıteye girışi reddedilen yoksul
taş yontma ustasi Jude (Christopher
Eccleston). güzel. güçlü. canlı. dişli
bir genç kız olan kuzeni Sue'ya (Ka-
te \Vinslet) abayı yakar. Dönemin ku-
rallanna karşı çıkan. hep kafasının di-
kine giden Sue da halim selım. seve-
cen kuzenine ilgisiz değıldir. Jude'un
idealı olan eski öğretmeninin (Liam
Cunningham) de e\ lılık önerdığı Sue.
sonuçta kuzeni gıbi yanlış yaparak.
yaşlıca öğretmenle e\ lenir. ama birsü-
re sonra y anlışını anlay arak Jude'a dö-
ner. Arabella'dan olma küçük oğlu ve
Suenun doğurdugu 2 bebeğiyle mut-
lu bir beraberlık sürdüren Jude-Sue
çiftı. düzenın. dinın ve yerleşik ahlaki
değerlerin baskısını göğüslerdirençle.
yoksulluğa katlanır inatla. resmi nıkâ-
ha, evlilık akdine başvurmaksızın. Bı-
n uyuşamadıgı kansını. öteki anlaşa-
madığı yaşlı kocasını bırakıp bırlikte
yaşamaya koyulan âşık kuzenleri fi-
nalde bir trajedı beklemektedir...
Gerçekçı romanın klasik yazarlann-
dan tngiliz Thomas Hardy'den sine-
maya yapılan "Çılgın Kalabalıktan
Uzak" (1967) \e "Tess" (1979) gibi
nitelikli uyarlamalara şimdi de >eni bir
İngiliz yönetmenınden gelen "Jude"
ekleniyor. Thomas Hardy'nin yüz yıl
önce yayımlandığında. Victoria çağı
Ingılteresi'nin katı. tutucu ahlak anla-
yışına çarpıp dini çevrelerın büyük
tepkisini toplayarak ha> lı ses getırmış
romanı "JudetheObscure".riskli içe-
riğinden ötürü olsa gerek. şımdıye dek
çekemediği sınemanın ilgisine. cesur.
genç yönetmen Michael VVinterbot-
tom sayesinde mazhar olmuş \ e orta-
ya. birbirine benzeyen bu iki kuzenin
saf ve güçlü aşkında odaklaşan duyar-
lı. yüreklı bir çağ fılmi çıkmış. mutlu
giîneşı ıçem girsın
Yönetmen: Milos Forman /
Senaryo: Michael VVeller,
James Rado ve Jerome
Ragni'nin oyunundan /
Kamera: Miroslav Ondricek
/ Müzik: Galt MacDermot /
Oyuncular: John Savage,
Treat VVilliams, Beverly
D'Angelo, Annie Golden,
Charlotte Rae, Dorsey
VVright, Don Dacus,
NicholasRay/1979ABD
Fılmart sayesinde yıllar sonra yeniden
seyretmek fırsatını bulduğumuz 'Hair', çal-
kantılı 1960'lan kutsayan ünlü müzıkalini
yeniden karşımıza getıriyor. 1960'larda
ABD'den kaynaklanarak bütün dünyaya ya-
yılan gençlık hareketlen sonucunda, kendı-
ne özgü bir yaşam tarzıyla boşvermişlık fel-
sefesıni geliştiren klişe yakıştırmayla çıçek
çocuklan denılen yenı bir kuşağın getırdıği
değişimin simgesı haline dönüşen ünlü 'Ha-
ir' müzikalı, vaktiyle Sınematek'te seyrettı-
gımız 'Maça AsıYBir Sanşımn Aşklan' gi-
bi ilk filmleriy le tanıdığımız, 1970'lerın ba-
şında yerleştıgi ABD'de yaptıgı 'GugukKu-
şu\ 'Ragtime', 'Amadeus', 'Valmont' ve en
son izledıgımız
%
Larr> Flynt' gibi önemlı
fılmleriyle alkışladıgımız. Çek asıllı yönet-
men Milos Forman tarafından sınemaya
uyarlanmış James Rado-Jerome Ragni iki-
lisinin, geleneksel toplum ve aile baskısma.
'Amerikan rüyasrnın tüm nimetlenne, sava-
şa. askerliğe \ e Vietnam'a karşı çıkan, genç-
liği. aşkı ve uyuşturucular dahil her çeşit öz-
gürlüğü savunan ünlü oyunları 'Hair', kısa
sürede yerleşik düzen tarafından Broadvvay
sahnelerinde suyu sıkılıp posası çıkanlan,
pınl pınl coşkusu, saflığı sağılan, gözalıcı bir
'para makinesi' müzıkale dönüştürülerek
Avrupa'ya postalanınış. hatta bıze de uğra-
mıştı. Milos Forman'ın 'Guguk Kuşuyla
(1975)'Ragtime'(1981) gıbi iki büyük fıl-
mı arasına sıkıştırdığı. bir dönemi sımgele-
yen 'Hair', bu •muhalif yönetmen için yine
bazı yerleşık kavramlara karşı çıkmaya elve-
rişlı bir fırsatlar panayın olmuş çıkmış. Sa-
vaşa. Vıetnam'a. sınıf farklanna. hep zengin
sofralarla kuşatılmış ayncalıklı burjuvalara,
yasaklara v e özgürlügü engelley icı her çeşıt
kısıtlamalara karşı duran Forman. sonuçta bu
gününü doldurmuş. müzikalin yalınkat yoru-
munu aşan. etkileyıcı bir özgürlük soluğu
estiriyor filmde Lzun saçın var olduğu sü-
rece Hair'in demode olmay acağmı söy leyen
Forman, serbest yaşama. cınsel özgürlük ve
dünyayı değıştırme (yüzeysel) ısteklerinih.
müzik, şarkı ve danslarla dile getirildıği 'Ha-
ir"e tüm bu özellıklennın ötesıne taşan bir di-
namızm de katıyor. Takıp takıştırmış. deği-
şık. renklı gıysılen, uzun saçlanyla. beton.
cam. çelik. plastik uygarlığmın sokaklarını
arşınlayan hippilerın arasına kanşan. askere
çağnlmış. dünyadan habersiz. saf Oklaho-
malı gencın(John Savage) geçırdiği kültür
şokunu ve delişmen. kaygısız hipilere katı-
lışını anlatan 'Hair', filmın savaş karşıtı bil-
dirısınin vurgulandığı ıç burkucu bir finalle
noktalanıyor.
Forman'in ABD'yebirlikte getirdiği ka-
mera ustası Miroslav Ondricek'in nefis gö-
rüntüleri. bugün için artık biraz fosılleşmiş
sayılsa da seyirciyı bir yol düşünmeye çagı-
ran diyaloglan. Twyla Tharpın parlak ko-
reografisi ve yıllann çıkagelen melodılerı-
şarkılanyla gerçekten sarsıcı düzeyde bir
plastik- estetik gösteri niteliğinde 'Hair'.
Pembe dünyalardan masallar aktaran Ame-
nkan müzıkal geleneğinin içi geçmışliğın-
den annmış. gençlik \e özgürlük havasının
her karesındebelirginleştiği. canlı \eçağdaş
bir müzıkal gösten olarak sey reden bu ünlü
filmde. yaklaşık 20 yıl öncesı Hollyvso-
od'unun o dönemdekı genç oyuncu kuşağı-
na fırsat tanımış Forman usta Treat \\illi-
am'dan John Savage'e. Beverly D'Ange-
lo'dan AnnieGolden'e. Charlotte Rae'ye dek
tüm kadro uyumlu bir takım oy unuy la fılmin
başarısına katılıyor. Milos Forman'in 18 yıl
önce. miadı dolmuş bir müzıkale yeniden
canverdiği'Hair',meraklısını 1960"lı yılla-
ra götürecek cınsten. ıçtenlıklı. gözalıcı \e
nostaljik bir 'görsel şölen' gerçekten. 'Let
the Sunshine in'den 'Age of Aquarius'a dek
yığınla maziye gömülmüş. eskı gözde şarkı
da cabası.
sona şartlanmıs. seyırciyi az buçuk şo-
ka sokan bir finalle noktalanan.
Adsız Sansız Bir Jude
Thomas Hardy'nin "Adsız Sansız
Bir Jude" adıyla dilımıze çevrilmış ro-
manının kımı yanlannı eleyip türpüle-
ycrek iki kuzen kahramanın etkileyıcı
portresıne çevıren. geçen Cannes fes-
tivalıne de "Saraybosna'ya Hoşgeldi-
niz" adlı son fılmiyle katılan, tngiliz
sinemasının yenı yeteneklerinden yö-
netmen Michael Winterbottom. usta
ışı bir dönem fılmi panoramasına sa-
hıp. "kar gibi bevaz. taş gibi agır, yok-
sullukgibishah'. akıcı, esaslı, oturak-
lı bir romans imzalamış
"Jude"la. Mesleğe. Berg-
man hakkında 2 belgesel.
^ ^ Channel 4 için TV fılmle-
w w ri çekerek başlayan. 1995
yapımı "Butterfly Kiss"
veTVfilmı"GoN(m'"la
dikkati çeken yönetmen
VVinterbottom, Thomas
Hardy klasiğinden mo-
dern ve estetik bir uyarla-
ma gerçekleşrirmiş. Üni-
versitede akademısyen ol-
mayı hayal ederken dam
aktaran. mezartaşı yazıt-
çısı bir taş ustası olan. kı-
rılgan. otodidakt. rençper
çocuğu Jude rolündeki
"ShaJKm Gra\e, Mezanm
Derin Kaz"dan anımsana-
cak Christopher Eccles-
ton "la. çok yakında Ken-
neth Branagh'ın "Ham-
lef'inde Ophelıa olarak
seyredeceğimiz. Jane
„ Austen uyarlamasj ^Aşk
' re Yaşam"taf995'te par-
lamış. dolgun, şanşın,
genç İngiliz yıldızı Kate
VVinslet'ın. Thomas
Hardy'nin evli olmadık-
lan içın sürekli başlan be-
ladan kurtulamayan kah-
ramanlannı ete cana bü-
ründüren başanlı perfor-
manslanyla göz alan "Ju-
de", domuzun derisinin
yüzülmesi ya da Sue'nun
doğumu gibisinden iticı
sahneleri bir yana, baştan
sona eksilmeyen bir ilgiy-
le izleniyor. Victoria ça-
ğının ahlaki. baskı ve ön-
yargılarıyla kuşatılmış
kuzen kahramanlarımı-
zın. kurallara pabuç bırak-
mayan beraberliğini sey-
rederken. aslında yüz yıl
'sonrasında da hoşgörü ve
anlayış bakımından. in-
sanlık durumunun pek de
öyle fazlasıyla değişme-
diğini de düşündürten
VVinterbottom "un "Jude"u
bizce haftanın filmi
nitelemesini hak ediyor.
Metalik orgazm çeşitlemesi ya da oto-erotizm denemesi
Kanadalı reklam fılmle-
ri yapımcısı James Bal-
lard'la seksi sanşın kansı
Cathenne(James Spader,
Deborah Unger), her fırsat-
tabaşkalanylacinsel ilişki-
ye girip bu deneyimlerini
birbirlerine anJatarak uya-
nlan. her şeyı denemekten
yana, karmaşık, her dem
,.- kızışmış ama aslında yavan
!• bir cinsel yaşam sürdüren.
j'postmodern bir çift. Bal-
"' îard'ın arabasıyla otoyolda
giderken neden olduğu bir
çarpışma anında ilk kez
göz göze geldiği, direksi-
yon başında ölen, çarptığı
arabanın sürücüsünün ka-
nsı doktor Helen (Holly
Hunter) kurtuluyor kaza-
dan.Bu ölümcül kazadan
ucuz kurtulan Ballard. çar-
pışma anında duyduğu ölü-
müne heyecanla kabaran
cinsellik dürtüsü arasında-
ki paralellıği deşmeye. çar-
pışmayla orgazm arasında
bağlantılar icat etmeye ka-
fa yorarken, araba kazala-
nnı tutkuyla ınceleyen ve
fotoğraflayan, James Dean,
Javne Mansfıeld ve .\lbert
Camus gibi ünlülerin 20
yüzyıl tarihine geçmiş ka-
zalannı pomografik per-
formance art'lar düzenle-
yerek araştıran, kısacası bu
ışin piri olan bir bilimada-
mı- fotoğrafçıyla. Vaug-
han'la (Elias Koteas) karşı-
laşıyor.
Oto-erotizm saplantılı
bırtankatm liden gibi takı-
lan Vaughan'la ve çelik ba-
caklar takılmış. yan metal
bir bedenle yaşayan. bir
başka kaza kurbanı Gabri-
elle (Rosanna Artjuette) ile
doktor Helen gıbi, birbiriy-
le yatıp kalkan, garip mü-
ritlerini tanıdıkça. daracık
araba koltukJannda tümüy-
le cınsel ılişkıye girdikçe
feleği şaşan Ballard. zaten
özünde şiddeti içeren cın-
selliği ateşleyen arabalara
ve çarpışmalara fena halde
tutkun. azgın kansını da bu
ganp tarikata dahil eder ve
çiftimiz, orgazma erişme-
nin tedirgın edici yollannı
birlikte keşfe ginşırler...
Yaklaşık çeyrek yüzyıldır
Hollyvvood sineması stan-
dartlanna aykın duran
filmleriyle özel hayranlar
edınen. fantastik zev ki be-
lirgin bir yazar-yönetmen
Kanadalı David Cronen-
berg.
Yıllar öncesinden bu ya-
na, görebildigım fılmlerı
arasında kan yoluyla bula-
şan. cinsellıkle ilgili bir sal-
gını anlatan, 1975 yapımı
Çarpışma
Crash / Yönetmen:
David Cronenberg /
Senaryo:
D.Cronenberg, J.
G.Ballard'ın aynı adlı
romanından / Kamera:
Peter Suschitzky /
Müzik: Howard
Shore / Oyuncular:
James Spader,
Deborah K. Unger,
Holly Hunter, Elias
Koteas, Rosanna
Arquette /1996
Kanada-ABD ( a film)
ilk fılmi 'Shrivers'dan. be-
y in patlatan telepatık gücü
konu edınen 'Scanners'
(1980). kablolu televizyon
yayıncılığı üstune gelişip
sanrısal. kurunru vericı bo-
yutlara erişen. ürkünç bir
gerilım öyküsü nitelığinde-
ki. Cronenberg adını dün-
yaya duyuran ilk başyapıtı
•Vİdeodrome' (1982).
Stephen King uyarlaması
bir geleceği gören adam
çeşitlemesi 'The Dead Zo-
ne' U983). ününü yaygın-
laştıran. bılimkurgusal fan-
tastik çeşitlemesi bir yeni-
den çevırim olan 'The Fly'
(1986), jinekolog ikizlerin
öyküsünü anlatan. tek bi-
lincin iki bedene yerleşti-
ği. kanımızca katıksız bir
Cronenberg başy apıtı 'De-
ad Ringersr
(1988). görün-
tü dıline aktarmanın çok
zor olduğu. ağır uyuşturu-
culara boğulmuş bir yaza-
nn halüsinasyonlannı. ya-
ratış sancılannı nakleden,
ünlü VVillıam S. Burroughs
romanı "The Naked Lunch'
(1991) ve pek tutmadığım,
gerçek bir yaşam öyküsüne
dayanan,travestılik konulu
'Vİ.Butterfh' (1993) me-
lodramını hatırladığım
Cronenberg şimdi de tek-
noloji sendromuyla kafayı
bozmuş. Ülkemizın ner-
deyse dünya şampiyonu sa-
yıldığı. E-5 benzeri otoyol-
lan mesken rutmuş azrailin
sürekli tırpanını çalıştırdı-
ğı otomobil kazalarında.
ölümün eşiğinde. adrenali-
nin yükseldiği, gıttikçe ço-
ğalarak tüm bedenı kapla-
yan bir tatlı sıcaklığın ya-
yıldığı, bıre bir gerçek za-
manda filme çekilmiş bir-
takım araba çarpışmalann-
da sapkınca cinsel tatmine
ulaşmayı hedefleyenlerı.
J.G. Ballard'ın 1973 bası-
mı. kült romanından uyar-
layarak aktaran son Cro-
nenberg filmi 'Crash-Çar-
pışma'yı tüm önyargıla-
nmdan annıp 2 kez seyret-
tım. festıvalde ve sinema-
larda.
Ne var kı 'buz gibi >akı-
cı' bu filmde doğrusu ka-
rakterler arasındakı bağ-
lantılan kurmakta sıkıntı-
ya düştüğümü ve genelde
anlatılanı anlamlandıımak-
ta epeyce zorlandığımı iti-
raf edeyim. Şiddetle seksi
aşın biçimde bağdaştırdı-
ğı, trafik canavarlığına bo-
razancılık ettiği. had safha-
da pomografik olduğu ge-
rekçeleriyle tngiltere'de
sansüre takılan. ABD'de
bazı sahneleri (TedTumer
hazretlerince) kırpılarak
gösterilen. bızde de örne-
ğın finaldeki Ballard'Ia Va-
ughan arasındaki eşcinsel-
lık sahnesi gibi. bazı bö-
lümlerinin makaslanarak
seyırciye sunulduğu 'Çar-
pışma'da. Ballard, karısı.
Vaughan ve ötekilerle bir-
likte uzaklıklan bir çırpıda
hızla yutarak insanı istedi-
ğı yere ulaştıran. modern
hayatın vazgeçilmez aracı
otomobil başrolde. beylik
değerlendirmeyle 'Seksve
teknolojiyi buluşruran' ara-
baların sonsuz fantezılerin
yaşandığı bir mekâna dö-
nüştürüldüğü. hız. şiddet.
erotizmle doldurulmuş
sahnelerden geçilmeyen
filmde. 5 karakteri birbirle-
nyle ilişkilendiren sekans-
lardanbütünlenenbiryapı.
sürekJi değıştirilen partner-
le sürüp giden. çeşitli po-
zisyonlar. hetero. homo ve
biseksüel ilışkı girişimleri
gırla. Bütünüyieduygudan
anndınlmış kahramanla-
nndan ustalıklı mızanseni-
ne. yönetmenin gedikli ka-
meramanı Peter Susc-
hitzkj'nin gece mavisi-la-
civert ağırlıklı, nefis gö-
rüntülerinden ışıklandır-
masına. sınir gıcırdatıcı,
keskın gitar tınılanna da-
y anan tırmalayıcı müzığin-
den akıcı montajına kadar
birincı sınıf bir görselliğe
sahip 'Çarpışma', parlak
bir sinema diliyle anlatıl-
mış ama baştan sona metal
soğukluğunda seyreden.
çok soğuk ve rahatsız edi-
cıbırfılm. J.G. Ballard'ın,
Nurgül Deveci'nin çeviri-
sıyle Aynntı Yayınlan'nca
basılmış romanını okuma-
y ı gerektirecek kadar kar-
maşık. karanlık. gızemli ve
pornografık bu David Cro-
nenberg filmi. herkesın
zevkine hitap etmeyen. iti-
cı bir oto-erotizm dene-
mesi özetle.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Türk 'Getto'su
Cumhurbaşkanı Demirel, Paris'te idi hafta ba-
şında. Türk gazetecılerı ne kadar uğraştılarsa da,
Türkiye'deki politık gelişmeler hakkında konuştu-
ramadılarCumhurbaşkanrnı. Ama yurtdışında ya-
şayan vatandaşlanmızın çok temel bir sorunu hak-
kında düşüncelerinı öğrenme fırsatına kavuştular.
Tabii, kedilerin böyle toplantılara davet edilmele-
ri söz konusu olmadığından, konuşulanları gaze-
tecı dostlanmızdan duyduğumuz kadarıyla akta-
racağız.
Türkiye'nin Avrupa'daki "/ma/"ının ne denli bo-
zulduğunu gören Demirel, "Hakkımızda çok yan-
lış imajlar var" derken ikınci bir doğru saptamayı
da eklemiş: "Herkesi bize düşman sayamayız."
Oysa bir başka devlet adamı rahatlıkla "Bunlar bi-
ze ezelden beridüşmandır" der geçerdı. Demirel.
hakkımızdaki yanlış imajın silinmesi içın bırşeyler
yapılması gerektiğini çok lyi biliyor.
Önce, Demırel'in ilk saptamasının ne kadar doğ-
ru olduğunu vurgulayan bir örnek. Geçen günler-
de Fransa'nın yüksek tirajlı dergılerinden bınnde,
"Le Poinf'de Christian Jelen ımzası ile yayımla-
nan bir yazı, yurtdışındaki Türklerin nasıl bir ön-
yargı ile karşı karşıya olduğunu açıkça gösteriyor.
"TürkGettosu" başlığı ileyayımlanan yazı, dört
dörtlük bir ırkçılık abıdesi. Türkterin nüfusunun
hızla arttığından, Türk toplumunun kendi ıçineka-
panmışlığından, uyuşturucu kaçakçılığının ve ge-
riciliğin yükselişinden dem vurarak entegrasyonu
reddeden Türklerin, Fransız yaşam tarzına ve de-
ğerlerine aykırılığını vurguluyor. Alsace bölgesın-
dekı Bischvviller adlı kasabanın, artan Türk nüfu-
su nedeni ile artık "Turkwiller" adıyla anıldığını ve
bundan kasaba sakinlerinin tedirginlik duyduğu-
nu anlatan ve "Avnıpalı gibi giyinip bir Fransızla
flört etmek istediği için ailesi tarafından boğula-
raköldüren genç Türk kadını" örneğınden yola çı-
karak Türklen tümüyle karalayan yazıda, Türkle-
rin yaşadıkları kasabada çok sayıda ev satın al-
maları bile bir tehlike olarak gösteriliyor.
Fransa'da ırkçı partinin oylarının yüzde 15'e
yükselmesi bir raslantı değil herhalde.
Neyse ki Türklere ilişkin haber ve yorumların
hepsi bu çizgide değil. Türk kültürüne ilişkin ya:
pıtlar birbiri ardına yayımlanıyor ve büyük ilgi gö-
rüyor. "Fort Saganne" gibi sinemaya da uyarla-
nan romanlan ile tanınan ünlü yazar Louis Gar-
del'in yenı kitabı "L'Aurore des bienames" ("Sev-
dalılarŞafağı"), Osmanlı Sarayı'nda geçen bıraşk
ve iktidar öyküsü. Sultan Süleyman, Hürrem
Sultan ve Sadrazam ibrahim Paşa arasındaki
ilişkileri irdeleyen kitap. Fransa'da en çok satan
kitaplar arasında.
Bir başka kitap, Jacues Lacarriere'ın. Yunus
Emre'nin yaşamından yola çıkarak 13. yüzyıl Ana-
dolusu'nu anlattığı "La Poussiere du Monde"u
("Dünyanın Tozu") da eleştirmenlerce övgülere
boğuluyor.
Türk ımajını hak ettiği konuma kavuşturan yal-
nızca yabancı yazarlar değil elbet. Nedim Gür-
sel'in "Fatih 'in Romanı" ya da "Boğazkesen "den
sonra iki kitabı daha yayımlandı geçen günlerde.
=
D^erfi müzisyen Kudsi Erguner, "Bektaşı Der-
vişleri Kitabı" adı altında gerçekleştirdiği "Vilayet-
name" çevrisi ile kültürümüzün tanıtımına yenı bir
katkıda bulunuyor. Kitapta, çok sayıda Bektaşi
fıkrasına da yer vermiş Erguner.
Bu kitapları okuyan Fransızlar, gazete haberte-
rinden, ya da mahallelerinde karşılaştığı Türkler-
den edindiği önyargıları altüst edecek bir Türk
imajına sahip oluyor ister ıstemez. Kudsı Ergu-
ner'den. göğsümüzü kabartan iki haber daha:
Temmuz sonunda Salzburg Festivali'nde sahne-
lenecek "Saraydan Kız Kaçırma" operasmın -mü-
ziksız- bazı bölümleri için müzik hazırlıyor şimdi-
lerde. Mozart'ın yanında Erguner'in adı yer ala-
cak festıval kitabında. Bir de sonbaharda Paris'te
gerçekleşecek bir proje var ki, sinemasever kedi-
lerin nasıl sabırsızlıkla beklediklerini anlatamam.
Maurice Bejart, hazırlamakta olduğu yenı yapı-
tının müziğini Kudsi Erguner'den istedı. Merak
edenlere fısıldayalım: Charlie Chaplin'in ölmeden
öncetasarladığıvesahnelemekolanağınıbulama-
dığı 'Voyage Noctume" ("Gece Yolculuğu") adlı
bir koreografi. Bejart usta, Chaplin'e bir selam
gönderecek bu yapıtla. Böylesıne önemlı bir pro-
jede bir Türk adının yer alması, nice ayıbımızı ör-
tecekdeğerde değil mi? Politikacılann hızla kirlet-
tiği "/ma/"ımızı temizlemek için sanattan daha et-
kili bir araç olmadığını fark eden çok az kişı var ne
yazık ki Türkiye'de. Bunların başında Demirel ge-
liyor.
Ülkemiz için çok önemlı bir tanıtım olanağı ya-
ratacak bir proje olan "Uluslararası Sanat Olımpi-
yatlan"n\n istanbul'da düzenlenmesi konusunda
ne kadar olumlu bir tavra sahip olduğunu bılmek
insanın gönlünü ferahlatıyor. Ama, talımatlarına
karşın hükümetten hâlâ bir ses çıkmamasına ne
demeli? Anlaşılan, bu konuda da, tıpkı "Europa-
lia" projesinde olduğu gibi, topu taca atmayı ba-
şaracağız.
Bob Dylan'ın kalbi tekledi
• NEW\'ORK (Reuter) - Bob Dylan. kalp
rahatsızlığı nedeniyle Avrupa turnesını ıptal etti. 56
yaşındaki ünlü şarkıcının Nevv York'ta hastaneye
kaldınldığı öğrenıldi. Göğüs ağnlanndan yakınan
Dylan'ın kalbinden rahatsız olduğu belirtıldi.
Hayati tehlike oluşturan rahatsızlığa ilişkin bılgı
veren bir doktor, eğer tedavi edilmezse Dylanın
yaşamının tehlikeye gırebileceğinı belirttı. Turne
kapsamında Irlanda, İngiltere ve İsviçre'de
konserler verecek olan sanatçı. tam olarak
iyileşinceye kadar konserlerini iptal etmek zorunda
kaldı. 7 temmuzda Londra'da Dylan ile birlikte
sahneye çıkacak olan Van Morrison'ın ise
programını değıştirmeyip. konsen gerçekleştireceği
öğrenıldi.
TİYATRO FESTtVALİ >DE Bl GÜIN
• Arturo UL Berliner Ensemble'ın oyunu saat
21.30'da Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da
izlenebilır. Maria Callas Master Class Kent
Oyunculan'nın oyunu saat 21.30'da Kenter
Tiyatrosu'nda izlenebilir.
Tİ\ATRO FESTİVALİ^NDE YARMN
• Arturo UL Berliner Ensemble'ın oyunu saat
21,30'da Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da
izlenebilir. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun 'Otobüs'
adlı oyunu saat 15.00'te Faksim
Sahnesi'ndeizlenebilir. Gelaoert Azzopardi'nin
'Armand Dust 2 - Susamak' adlı oyunu saat
21.30'da Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde izlenebilir.