Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30MAYIS1997CUMA
12 DIZIYAZI
'Kalemli Çete' hapishaneyi de değiştiriyor, çünkü onlar hayatı ve isyanı seviyor
'Kim içeride kim
dışarıda belli değil'• Mehmet Tüfekçi, "'Onlar hâlâ iyi
birer üniversite öğrencisi" diyor. Çünkü
okumaya, anlamaya ve iyi ılışkiler
kurmaya devam ediyorlar. Baba
Tüfekçi, "Çocuklar cezaevini de oyun
yerine çevirdiler. Müdür bile hayatmda
ilk kez bir koğuş hazırlamaktan mutlu
olduğunu söylüyor" diye anlatıyor. Peki
neden böyle? "Çünkü onlar sevmeyi
biliyor. Yaşamın sadece üniversitede
öğrenilmeyeceğini de."
ECETEMELKÜRAN
-3-
lşlemeli yastıklar. yolluk. bir e\ye, temiz tabaklar.
banyo perdesi. yumuşak terlikler. fılm afişleri...
En son istedikleri bunlar. Ozgür'ün babası
Mehmet Tüfekçi anlatıyor "Orayı da oyun yerine
çevirdiler herhalde" deyıp gülüvor. Cezaevınin 1.
müdürü. "Hayaümda ilk kez bir koğuş hanrlarken
mutluyum. Bu çocuklar bambaşka" diyormuş.
Müdür. koğuş hazır olunca da çay ıçıp sohbet
etmeye gidecekmış. Bu yüzden Ozgür'ün babası
onlarla görüşe gıden herkesın söyledığı cürnleyı
yinelıyor: "Kim içeride kim dışanda. belli değil."
Özgür, 22 yaşında. Küçük bir delıkanlı olana dek.
Karadeniz Ereğli'de büyümüş. Karadeniz'in o
geniş ve dalgalı hüznü. vüzünde temıze çekılmış.
Ankara'nın yolunu tutup en fıyakalı okuliardan
TED Ankara Koleji'nde okumuş. Sonra Mülkiyeli
olmuş. İktisat bölümü. Çabucak sevıvermış.
Karadeniz kadar geniş ve bir o kadar dalgalı. Sözü.
delikanlı sözü: yüzük takmışlar. Verdiklen söz
parmaklanna dolanmış, çiçek gıbi. Sevgilısı,
lisede okuyor, adı onda gızli. Son uğraşı cezaevinı
yaşam alanına dönüştürmek. Cığerlenne çocukken
dolan deniz havası şımdılik ona yetiyor.
Yetmediğinde...
Havalandırmadaki gökyüzü denıze benzer mi?
Benzemese de. bugün paylanna düşen bu. Mehmet
Tüfekçi. bütün ıstemlerınde oğlunun \amnda.
Çünkü, Ozgür'ün hayattan \e ülkeden beklentifen
onunla yaptığı konuşmalarda gizli.
"Özgür'e her zaman bu ülkeyi tanıması gerektiğini
söylemiştik. 1966 >ıündan beri Cumhurhet gazetesi
giriyor bizim evimize. Cumhurivet'in girdiği e\ de
ülke sorunlannın dışında kalmak mümkün mü?
Ailedeki insanlann ona gösterdiği bir bakış açısı
vardL Bu ülkede iki yaşama biçimi var. bunJardan
bir tanesi ama çok zor olanı belki de, duyarak
yaşamak. Ülkenin senin ülken olduğunu. bu
ülkenin insanlannın senin insanlann olduğunu
bikceksin, \e bileceksin ki bu insanlann çok ciddi '
sorunlan var. Her gün. bu ülkenin sorunlannın
tartışıklığı ve buna duyariılık gösterildiği bir >aşam
biçimi var. Ve her gün bir tek istem: Demokrasi ve
banş." Babası ıle Ozgür yöntem üzerıne de
konus.mus.lar. Bütün bunlan ısterken şıddetı
reddetmesı gerektıği, şiddetin olduğu ılişkıde,
yapıda. ülkede demokrasi olamayacağı üzerıne
uzlaşmışlar. Bu yüzden Ozgür'ün öğrenci
hareketine bakışını. ıstedığı mücadelenin biçımını
anlatıyor Mehmet Tüfekçi:
"Özgür ve arkadaşlarmın istemleri. iddia
ediküginin aksine. demokratik \e özerk ünhersite,
bilimsel eğitim ve öğrencUere onlar hakkında
alınacak karariarda söz hakkıvdı. Bunlan isterken
özgür'ün para derdi yoktu, ama in-
sanlık derdi vardı. Babası gibi o da
paylaşmayı ve özgürlüğü seçti.
bütün keskin çıkışian reddcttiler. Çünkü başka
siyasi eğilûnlerde olan insanlara yakınlaşmak
istemediler. Koordinasyon olarak bazı eylemlere
katılmamayı seçtiler. İstcmlerinde haklüardı.
Düşünün ki binlerce öğrenci hakkında karar
aknıyor \e bu öğrencUere ne düşündükleri, ne
istedikleri sorulmu\or. Bö> le bir yapıda
demokrasiden söz edilemez. O>sa Ozgür ve
arkadaşlanmn istedikleri söz hakkıvdı."
Ya harçlan reddettıkleri e>lemler?
"Harçlara hayır demelerinin nedenlerini çok
açıkladılar. Ozgür'ün hiçbir parasal problemi
yoktu. Ama toplumsal duyariılığı onu bu sorunlan
yaşavan insanlara. Anadolu'dan gelip harçlan
ödeyemediği için evine dönen insanlara \aklaştırdı.
Kendisi harcını ödeyebiliyor diye. böyle bir
haksızhğı görmezden gelmedi. Sadece harç da
değil. alanlara çıktıklan zaman, parasız eğitim,
parasız sağlık diye bağırdılar. Gücünü nereden
alnordu bu çocuklar? Anayasanın başlangıç
ilkelerinden. Çocukların harçlara evet demesi
mümkün değildi. Ödenebilecek tutardaki harçlara
korkunç bir zama yapıldı, bu vetmezmiş gibi
borçlanacak olanlara faiz olarak beyaz eşya
Cumhuriyet'e anlattıklari:
6
Eylemlerînıiz
hep gülecek'
Öğrenci koordinasyonun eylemleri
sürerken, Beyazıt'ta eylem yapacaklannı
gelip Cumhuriyet'e anlattılar. Ankara
Koordinasyonu'ndan Denizer Şanlı.
yapacaklan eylemi anlatırken, "*Gülen bir
eylem olacak" diyordu. Uğraştıklan şey,
kuklalardı. Olabildiğince gülünç ve etkıli
sloganJar bulmaya ve yeni şarkılar
yazmaya çalışıyorlardı. Genellikle
zıplayarak söyledikleri "Dünya yerinden
oynar / YÖK'ten adam çıksa" şarkısını
çeşitlendirmeye uğraşıyorlardı. 18 yıla
varan cezalar alan öğrencilerle birlikte
eyleme giderken gözaltma ahnan, daha
sonra sahverilen Denizer Şanlı, güleryüzlü
bir eylem istemelerinin gerekçesini şöyle
açıklıyordu: "Soku dediğin zaman insanlar
korkuyor. Biz bunu değiştinneye
çahşıyonız. Biz gülmeyi, giizd şeyleri seven
insanlanz. Bugüne kadar hep serrJik ve asık
surathhk ön plandaydı. Ama biz böyle
insanlar, böyle bir dürrya istemiyoruz. Biz
gnlen insanlar ve gülen eylemler isrjyoruz.
Hiç zarar vermemeliyiz insanlara. Öğrenci
hareketi de böyle olmalıT
Denizer Şanlı, salıverilmesinin ardından
lnsan Haklan Derneği Ankara Şubesi'ne
yoğun işkencelerden geçtiğini bildirdi.
endeksi gösterildi. Ben de kabul etmhorum. Bu
haksızlık çünkü. İstediklerini anlatırken ne mala ne
cana zarar \erdiler. Ama ne yazık ki çok
acımasızca karşılandılar."
Babası. Özgür'ün ışkence gördüğünü. "oraya giren
her insan gibi" işkenceden geçtiğini anlatıyor.
Ama hıç sormamış neler olduğunu. Sormamasının
nedenı ise acıları vmelemek ıstememek. Bunlan
unutup yaşamava bakmalı, içeride bile...
Mükremin abi izliyorlar
"Özgür ve sanıyorum arkadaşlan da. hiç sevgisiz
kalmadı. Bu yüzden Özgür'ün hayatı hep
bölüşmek. birilerine bir şe>ler taşı\ abilmek. kendi
gücünü birileri) le pav laşmak. Yaşamı çok seviyor.
Ozgür'le konuşurduk. eğer insanlar yaşamak
istivortarsa. her noktada. her mekânda vaşamı
yaşanabilir kuabilirier. Bu insanın elinde. Şimdi
kendisi söylüyor bunu. Bu yüzden orayı
güzelleştirmek adına herşeyi \apıyortar. Sürekli
okuvorlar. En son Ser\er Tanılli'nin setini
götürdüm onlara. Öğrenmeye çalışıvorlar. Hiç
kimse\e bir ömargılan vok. Bütün bunlan
yaparken Mükremın abi de izliyorlar. Hayatı bu
anlamda da biraz gırgıra alnorlar. Avukatlannın
en son ziyaretinden sonra söylediğini hiç
unutmuyorum: 'Kim içeride. kim dışarıda. beilı
değil' Onlar hâlâ iyi birer ünhersite öğrencisi.
Yaşamın sadece ünhersite değiL her yerde
öğrenilebileceğini bilivorlar." Ozgür, Metın. Denız
ve dığerleri... Aılelennm dedığı gıbi onlan güzel
şeylerden. sesten \e hareketten korkanlar
cezalandırdılar. Ama onlar. nerede dururlarsa
dursunlar. durdukları \erı \e hayatı
değiştırebilecek guçteler. Ne olursa olsun böyle de
kalacaklar. Çünkü onların. isvanı hayatın ıçınde ve
kendisinde.
Bİttİ
Elif Kâhyaoğlu, dışanda. Ama aklı içerideki arkadaşlarmda
'Içerideçokgüzdyüreklervar'
Hepsi son kararı bekliyorlar. Alışmaya çalısıyorlar.
Elif.22 yaşında. Unıversite son sınıf-
taydı. şimdı okuldan atıldı. Sına\ döne-
minde eezae\ ınde olduğunu belgele-
mesine karşın karar \erenler, onun
okuldan çıkanlması gerektığınde bır-
leştıler. Istedıği lise öğretmem olmak-
tı Bunu yapmak ıçin şımdi karara kar-
şı dava açacak. O da dışandakı bir "Ka-
lemli Çete" ü\ esi Ama hâlâ öğretmen
olmaktan vazgeçmemiş. Neden'
"Çünkü bilgiyi pay laşmak. genç be-
yinlere bağımsızlığı ve insana saygıyı
anlatmak çok önemli. Belki bu. artık
unutulmuş. terk edilmiş bir düş. Ama
ben hâlâ bunun peşindevim."
Elif, ülkücü öğrencılenn yoğunluk-
ta olduğu Gazi Lniversitesı Eğitim Fa-
kültesi'nde. demokratik \e akademık
taleplerle yola çıktı. Sonunda aldığı 3
yıl. 9 ay hapıs cezası. İçeride rutuklu
olarak kaldığı 9 ay cezasma sayılarak
tahliye edıldi. Şimdı o. İzmit'te. ailesı-
nin vanında. Ama aklı içeride. Çünkü.
"*İçeride çok güzel viirekler, arkadaşla-
nm var" diyor. Daha çok onlan düşü-
nÜNormuş.
İsKence kâbusları sürüyor
Elif, kâbuslann yeni bittiğini anlatı-
yor. Kâbuslar? Polisler. işkence, cinsel
tacız. tecavüz tehditleri... Geriye ka-
lan. bel kemıklerinde sakatlık. Bunun
için tedav i görüyor şimdı Beraber alın-
dığı arkadaşlarıyla da görüşemiyor
Çünkü ailesı olacaklardan ürküyor. Aı-
lesine de hak \eriyor o: "Biz onlann
gülüyüz, biricik gülleri. Ve birileri on-
lann hiç kıyamadığı bir gülü alıp pa-
ramparça ediyor. Korkmakta çok hâk-
hlar."
Pekı bütün bunlar na;>ıl oldu Elif
1
"Beni sokaktan aldılar. Bevazıt önce-
• "Kalabalıkyerlere
sığamıyorum. Sürekli bir
mutsuzluk var içimde" diyor.
Neden? "Sürekli
kâbuslar görüyorum.
Sanki polisler yeniden
üstüme geliyor ve işkence
yeniden başîıyor." Yine de
inançlı olmaya çalışıyor.
Çünkü, "İnancını da
kaybedersen hiçbir şeyin
kalmaz." Elif. gerçekleri ve
düşlerini anlatıyor...
si büvük gözaltında, iki adam sokağın
ortasında beni dövmeye başladılar. Bir
arabanın içine attılar. Arabada dayak
başladı. Belime çok v urdular. Sağ tara-
nmda bir şey oldu. Bunu anladıklann-
da o tarafıma yüklendiler. Arabadan
çıktığımda yürüyemiyordum. Sonra
anlaşıldı ki, darbelerden sonra disk kay-
ması olmuş. Şube'de çeşitli işkenceler-
den geçtim."
Bunu anlatabildı mi Elif? İçeride
kimler\ardı?
"Tutuklu bulunduğum Ankara Mer-
kez Kapalı'da tanımadığım insanlar
vardı. Genellikle örgütlü insanlar. Ço-
ğunlukla kitap okudum ve kendimi çok
> alnız hissettim. Olanlan, daha çok haf-
tada bir yapılan koğuş görüşlerinde ko-
ordinasyondaki diğer arkadaşlara an-
latabiliyordum."
Elif'in tutuklandığı dönem cezaev-
lerinde 12 kurbanın verildıği ölüm oru-
cu ey lemlenne rastlı>or. Orada ne gör-
dün'Elif?
"İnsanlann tek tek öldüklerini gör-
düm. Olümü izlemek davanılır bir şey
değil. Bir daha böyle bir şeye tanık ol-
mak istemiyorum."
Neden bövle oldu Elif Sız ne yap-
mıştınız? Bu büyük büyük cezaların
nedeni ne°
"Bizim eylemlerimizi herkes bUiyor.
Sadece akademik ve demokratik talep-
lerimiz vardı. Evlemlerimiz çok neşeli
oluyordu. Hopluvorduk. şarkı söylü-
yorduk. Gülervüzlü evlemler düzenli-
yorduk. Buna sempati duyanlar çoknı.
Biz siyasi görüşü farklı insanlann yanı-
na gidip akademik talepler. özgür üni-
versite, polissiz ünhersite için birlik ol-
maya çağınyorduk. Ama bu şiddetsiz
tutum. baskıcı bir düzene silahlı eylem-
den çok daha zararh, bunu gördüler.
Bizim cczalandınlmamızın nedeni bu."
cezayı beklemek
Elif şimdi Yargıtay'ın karannı bek-
lıyor. Kendini hapishaneye alıştımor.
Çok sakin. Ama hapıshane. o hâlâ ka-
ranlık bir gelecek.
"Kendimi gerçekten çok düşünmü-
vorum. Çünkü 3 yıl uzun bir süre değil.
Ama arkadaşlanm 18 yıl yatmak zo-
runda kalacaklar. Benim geleceğimi 3
yıhmı çalmakla elimden alamazlar. A-
ma 18 yıl, hele genç insanlann I8yılı. Bu
korkunç bir şey. Sadece 18 yüı değil, bü-
tün hayatını eünden alıyorsun. Ben yi-
ne de bir şey lerin üstesinden gelirim gi-
bi gelivor. Ben öğrermenlik vapacağım,
bu kesin. İyi insanlar yetiştireceğim. Bu,
olnıak zorunda. Bu düşü ne > apariarsa
yapsınlar. benim elimden alamazlar."
lnsan işkenceden, 9 cezadan sonra
\e yeni cezalan beklerken nasıl böyle
kararlı olur?
"İnançlı olmazsam. bütün bunlara
katlanamam. Ama katlanmak zorun-
davım. Kâbuslara da, cezava da..."
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Sevgi Çiçeklerinden
Bir Demet
Meslek yıllanm çoğalıyor, yüzyılın yarısına ulaşı-
yorum neredeyse. Elbet şeviniyor, onurlanıyorum a-
ma üzüntülerim de var. Önce yaşadığım dönemden
kaynaklanan üzüntüler. Bizi yönetenlerin davranışı,
konuşma türü. yaşam biçimi, kürsülerde, ekranlar-
da yer alan görüntüler, üzüntünün ötesinde vatan-
daşlık onurunu da zedeliyor kimi zaman. Çünkü çir-
kınlikler ıçinde yitip gidiyor insan! Derken birtelefon,
bir mektup, bir çağrı; güzel bir olayın haberiyle so-
luklanıyorum yeniden. Yaşama sevinci yeçerıyor,
güçlenerek, yüreklenerek dünyaya gülümsüyorum.
Aklar karalar, inişler çıkışlar arasında bir yaşam.
Biryazann itici gücü. okurlan hiç kuşkusuz. Okur-
yazar birlikteliğinin başka güzelliği. özelliği var. Va-
kit kalırsa, okur mektupları, telefonlarla oluşan gü-
zel ilışkıleri yazmak istiyorum bir gün. Bir merhaba,
bırkaç satır, birkaç sozcuk nerelere ulaşıyor, nasıl de-
rınleşiyor! Bursalı pıyango biletçisi Adem Gerçek ıle
güzel bir dostluk yaşıyoruz mektup ve telefonlarla.
Kızlarını anlatıyor, gerçekleşmeyen bir düşün kırık-
lığını, yine de umudunu yitinmediğini. Anneler günün-
de kutluyor beni. mesleğimde kırkyedi yıla ulaştığı-
mı da bilerek, son sayıları '47' ile biten bir piyango
bileti armağan ediyor. Pıyangoda şansım yok, ama
bu armağanın sevinci milyonlarla satın alınamaya-
cak bir olay değil mi? Tutuklu okurlanmızın mektup-
ları da çok duşündürür, uyanr beni. Tarifsiz kederle-
re gömülürüm kimi zaman. Içerde ve dışarda yaşa-
nan günlerin gerçeğiyle sızlar yüreğim. Özgürlüğü-
nü yıtırenlerin direnme gücüne saygı duyarım. Ka-
palı bir yaşamı da açık ve genış yaşıyor kimi tutuk-
lular. Cezaevi karanlık, ama yüreklerinde güneş var.
Içerdeler, ama dışardakıleri ızlemekten, sevgiyi,
dostluğu belirtmekten gerı kalmıyortar hıç. Bir sure-
dirhaberleştiğım bir tutuklu okurumuz neler yazıyor
bakm:
"Size hemen yazmak istiyordum, olmadı. Olma-
dı, çünkü mektubunuzun sevinci ve coşkusu için-
de size neler yazacağımı kurarken Sayın Mustafa
Ekmekçi'n/fl ölüm haberiyle sarsıldık. Televizyon
haberinden öğrendim. Bugün de Cumhuriyet ga-
zetesinde okudum. Yıllardırokuyorum. Sizlerbizle-
ri tanımasanız da biz sizlerin yazılannızla şeviniyor,
üzülüyor, bılgıleniyoruz; kısaca insan oluşumuz şe-
killeniyor. Ailemden birini kaybetmış gibiyim, tüm
Cumhuriyet aılesine başsağlığı diliyorum. Ölüm iş-
te, her zaman kalleş!"
Altmış beş aydır cezaevinde bu okurumuz. "Elbet
okuyorum, yoksa bugünler nasıl aşılır"d'\yor. Günlük
yazıyor, başta klasıkler, dünya edebiyatından kitap-
lar okumaya çalışıyor. Ona Simyacı'yı yolladım. He-
nüz eline ulaşmamış, ama sevindiğini söylüyor. Ay-
rıca boncuk kuşlar, kolyeler üretiyor. Mektubun bir
bölümü ayrıca düşündürdü beni. "Yazlannızın bir
kısmını Ören 'de geçirdığinizi yazılarınızdan biliyo-
rum. Kazdağı 'nın ve Ege 'nin serin aydınlıklannda ya-
zılannızla dolaşıyorum" sözleri büyük hüzün verdı,
ayrıca uyardı beni. Birkaç sözcük, ama derinliği var.
Bir yazarın görevini, sorumluluğunu da vurguluyor.
"Yazılannızla üzülüyor, şeviniyor, bilgilenıyoruz; kı-
saca insan oluşumuz şekilleniyor" sözleri mesleği-
mizın çizgisini, doğrultusunu da içermiyor mu? Ha-
berler, yazılar, yorumlarla etkileniyor okur. Düşünü-
yor, yargılıyor, aydınlanıyor, mutlanıyor ya da tam
tersi; yitik düşler, yitik umutlarla karanlığa, yalnızlı-
ğa gömülüyor. Birkaç satır, birkaç sözcük, ama dam-
la damla ışıktan bir göl de olabilir, karanlık da oluşa-
bilır. Barış da üreyebilir, terör de tırmanabilir.
Ben iyimserhğimi koruyorum sonuna kadar. Üni-
versitelerdeki kavgaları, birbirıne taşla sopayla sal-
dıran gençleri ızlerken sorulara takılıyor kafam. Kav-
ga değil barış, ofke değil hoşgörü, sevgi üretmek için
ne yapıyoruz? Bu gençler neler okuyor, neler izliyor
acaba; müzik dinliyor mu, şarkıya. dansa vakit bu-
luyor mu? Örneğın şıır okuyor mu, evrensel müzik-
ten hoşlanıyor mu, hiç dinlemiş mi? Kitap okuma-
dan, müzik dinlemeden, şiir söylemeden, âşık olma-
dan yaşanır mı bahar? Sopayla, taşla, kanla. göz-
yaşıyla bıçimlenir mi yaşam? Bölünmüşlüğü değil
birliktelığı. çağdışıhğı değil çağdaşhğı oluşturan bir
eğitimde duğümlenıyortüm sorunlar. Bu düğüm çö-
zülebılirse aydınlanacak yannlar.
• • •
Yeniden tutuklu okurianmıza dönüyorum. Yalnız-
lığı aşmak, karanhktan aydınlığa ulaşmak için onla-
ra ne veriyoruz acaba? Cumhuriyet okuyorlar, ama
istedikleri kitabı okuyabiliyorlar mı? Cezaevlerinın
kitaplıkları ne durumda. bu konuda bir katkımız ola-
maz mı. olmazsa yasal engel mi var, olursa nasıl bir
örgütlenmeyle kitap, dergı ya da boncukla uğraşan-
lara araç-gereç saglanabilir? Kimi altmış beş ay, ki-
mi daha kısa. kimi daha uzun. içerde kalanlann ya-
şamına güzel bir katkı, bir soluk, bir sevgi çiçeği
sunmak da güzel bir olay değil mi. görev değil mi?
Gelin bu sevgi çıçekleriyle bir demet yapalım.
BULMACA SEDAT KŞAYA\
1 2
SOLDAN
SAĞA:
1/ Değışık ırk
\e uluslar ara-
sında düşman-
lık yaratmayı
amaçlayan ve
bu yolda kış-
kırtmada bulu-
nan aşın mıHı-
vetçılık akımı.
2/ Başa örtülen
bir cıns şal. 3/
Nâzım Hik-
met'ın soyadı ..
Yurdumuzda
bir petrol böl-
gesi. 4/ Bir ışte başta
gelen kımse... Yan
memnunluk anlatan bir
ünlem... "Ellerinı tuta-
bılsem —'nın ölsem
eksıksızölürdüm" (At-
tılâ tlhan). 5/ Soğanl
kıyma ya da pastırma
üzerine yumurta kırıla-
rak yapılan yemek. 6/
tstmdye. mıd\e. tarak
gıbi kabuklu hayvanla-
n a\ lamakta kullanılan
ağ. 7/Argoda "hra" anlamında kullanılan sözcük... Bar-
yumun simgesı. 8/Değelı bir süs taşı... Eskı Mısır'da gü-
neş tannsı.. Rev 9/ Kıyı sağlık ıdaresince gemılere ve-
rilen girış çıkış ıznı.
YX KARIDAN AŞAĞIVA:
1/ Karayollannın kenannda bulunan ve yol düzeymden
aşağıdakalanbölüm. 2/Görünüşegöreolacağı sanılan...
Tutamak. 3/Atların taşınması ıçın vapılmış kapalı taşı-
ma aracı .. Geçerlı, akla uygun nedenlere dayanan 4/
Konut... Bir sa\ı. 5/ Kahramanmaraş'ın bir ilçesı... Ar-
jantın'inplakaışaretı.6/"lrlandaCumhunyetOrdusu"...
Bitmeyen. devam eden yazı. makale ya da tefpkanın de-
vamı 7/ Çapkın erkek. 8/ Uluslararası Af Örgütü'nün
simgesı... Ilkel bir sılah. 9/ Göçücü balıkların Ak-
denız'den Karadenız'e çıkması.