Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 MAYIS1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Savaş yorgunu Avrupa'yı 'kalkındıracak' Marshall Planı'nın onaylanmasının 50. yıldönümü
Sömürüye dönüşen yardınıBERRİN ERSOY SAĞLAM /
MLTLL DEV1İRKAN
Diinya, Amerika'nın 2. Dünya savaşın-
dan sonra Avrupa'yı kömünizm tehlikesin-
den korumak amacıyla Marshall yardımı adı
altında dağıttığı toplam 12 milyar ABD Do-
lan (bugünkü kurla 90 milyar dolar) tuta-
nndaki yardımın 50. yıldönümünü yann
Lahey'de kutlamaya hazırlanıyor. Oysa aka-
demisyenler, Türkiye'nin
büyûk uğraşlar sonucu al-
dığı toplam 351 milyon 700
bin ABD Dolan tutannda-
ki ilk dış yardım ile bugün-
kü ekonomik bağımlılığın
temellerinin atıldığını be-
lirtiyor. Zamanın Cumhur-
başkanının Türkiye'nin
"küçük Amerika'v
olaca-
ğını ilan etmesiyle birlik-
te Marshall yardımı, NA-
TO'ya giriş ve Amerikan
yaşam tarzının yaygınlaş-
masıyla bugünkü Türkı-
ye'nin temellerinin atılmasında etkin rol
oynadığı vurgulanıyor.
ABD Dışışleri Bakanı George C. Mars-
hall'ın 5 Haziran 1947'de Harvard Üniver-
sitesi'nde yaptığı birkonuşmada. "doğru-
dan doğruya herhangi bir ülkeye veya
doktrine değil, açlık, yoksulluk, umut-
suzluk ve kaosa karşı" olduğunu ıddıa et-
tiğı yardım, aslında Sovyet komünizminin
yayılmasına karşı polıtik ve ideolojik bir içe-
rik taşımaktaydı. Pentagon ve VV'ashing-
ton'da Avrupa'da ilerleyen So\yet tanklan-
nın kaygısıyla, savaş sonrasından çok bir sa-
Marshall yardımı müttefilder tarafından coşkuyla alındı ama. yıllar geçtik-
çe yardımdan çok Amerikan emperyalizminin yayılma aracı olduğu anlaşı-
lınca Türkiye dahil bir çok iilkede siyasal protestolara yol açtı.
vaş öncesi havası esmekteydi. Nitekim. in-
sani amaçlı olduğu iddia edilen ekonomik
yardım. daha sonra CIA ile işbirliği içınde-
ki anti-komünist birlik ve siyasi partılere de
kullandırıldı.
1947'de yaptığı dış yardım talebi "sa-
vaştan zarar görmediği gerekçesiyle"
reddedilen Türkiye, daha sonra 1948 yılın-
da doğrudan ABD yönetimine başvurarak
yardım almaya hak kazandı. Ancak, 615
milyon ABD dolan tutanndaki yardım ta-
lebine karşın Türkiye, 351 milyon 700 bin
dolar ile vetinmek durumunda kaldı. Tür-
kiye'nin NATO'ya girişinde olduğu gibi
Marshall yardımını almak için de çok uğ-
raştığını ve birtakım tavizler vermek duru-
munda kaldığını söyleyen Iktisat Fakültesi
öğretim üyelerinden Prof. Dr. İzzettin Ön-
der, "Ülkelerin uluslararası kapitalist
dünyanın pazarı haline getirilmesinde
dış borçlar araç olarak kullanılıyor. Tür-
kiye de krediler ile Marshall yardımla-
rıyla tanıştı ve bu yardım devletin eko-
nomi, tarım ve demiryolları pulitikasın-
dan halkın sosyal yaşamına kadar birçok
alanda değişime neden oldu" dedı.
Marmara Üniversitesi tktisat Fa-
kültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr.
Hayri Kozanoğlu, Marshall yar-
dımlanyla özelleştirme temelleri-
nin o günlerde atıldığına inanıyor.
Kozanoğlu, yardımın ilk günde-
me geldiği 1947 yılında zamanın
Başbakanı Hasan Saka'nın Mars-
hall yardımınm desteğiyle artık alt-
yapı çalışmalanna ağırlık verilece-
ğini ve tekstil firmalannın satılabi-
leceğini açıkladığını belirtti.
Bu yardımın bir kısmının bütçe açıklan-
nı kapatmakta kullanıldığını vurgulayan
Kozanoğlu. "Büyük bölümü ise tanmsal
yatınmlarda kullanıldı. Bu vardıma kay-
naklık eden Amerika, Kore savaşının bit-
mesini göz öniine alarak pamuk ve hu-
bubat stoklarını elden çıkardı. Dünya fi-
yatlannın düşmesine neden olan bu sa-
tış nedeniyle Türkiye'nin tanma yaptığı
yatınmların geri dönmesi zorlaştı. fhra-
cat gelirlerini arttırmayı planlayan Tür-
kiye'nin bu amacı sekteye uğradı" dedi.
Deniz Nakliyat'ta erteleme
MUTLU GÜNEŞ SÖN.MEZ
Ocak ayındaki özelleştirme ihalesinin ar-
dından satış sözleşmesinin dün gerçekleşti-
rilmesi beklenen Deniz Naklıyat'ın devir iş-
lemi başka bir tarihe ertelendi.
Daha-önce imtiyazlı hisselerinden dolayı
iptal edilen Birlik AŞ'nin ardından kurulan
ve tek tıp hisselerin yer alacağı Rota AŞ'nin
de Sanayi Bakanlığı tarafından geri çevrilme-
siyle bu kez yüzde 49'u Park AŞ'ye, yüzde
5İ'i de çalışanlara ait olarak kurulan Erk
AŞ'nin yöneticileri dün ÖlB'ye gelmediler.
Bu nedenle dün gerçekleşmesi beklenen de-
vir işlemı de gerçekleştirilernedi.
ÖİB yetkililen dahaönce ÖYK tarafından
onaylanan satış sonrası yapılacak sözleşme
imzası için Erk AŞ'nin. beîirtilen şartlardan
bir kısmını henüz yerine getiremediğini kay-
dettiler. Yetkililer, teminat mektubundaki sa-
tış peşınatının da henüz yatınlmadığmı söy-
lediler.
Öte yandan satışın gerçekleştirilememesi
üzerifıe Deniz Nakliyat'a bir yazı gönderen
Türkiye Denızciler Sendikası Yönetım Ku-
rulu. satış ışleminin bir hafta ıçınde gerçek-
leştirileceğini ve hisselerin teslim alınacağı-
nı açıkladı. Sendikadan yapılan yazılı açık-
lamada, 29 mayısa kadar şirketin kuruluşu ve
satış için gerekli bütün şartlann yerine geti-
rılmesinın planlandığını ve en geç bir hafta
içinde sözleşmenin imzalanacağıru kaydettiler.
Hazine döviz arayışmda
ANKARA (Cumhurivet Bürosu) -
Uluslararası piyasalardan borçlanamayan
ve hükümetın ek maas, zamlan, yüksek ta-
nm destekleme fıyatlan nedeniyle kaynak
sıkıntısına giren Hazine, bankalardan dö-
vızle borç istedi. Hazine'nın, bankalann
tüketıci fiyatlanna endeksli 2 yıl vadeli
TÜFE tahvıllenne de talep göstermesi
için ıstemde bulunduğu öğrenıldi.
Hazine, dün bankacılan toplayarak ka-
munun kaynak gereksınimlerıni anlattı.
Alınan bilgilere göre Hazine yetkilileri,
ek maaş zamlan. hükümetin arka arkaya
açıkladığı yüksek destekleme alım fıyat-
lan ve kamunun artan harcamalan nede-
niyle kaynak sıkıntısına gırildiğini vurgu-
ladılar. Bankalann, TÜFE tahvillerine
beklenilen talebi vermemesi nedeniyle iç
borçlanmada da zorlanan Hazıne'nin, ban-
kacılardan hem yeni borçlanma yöntem-
len konusunda öneri istediği hem de dış
borç ödemeleri için gereken döviz konu-
suda görüştüğü kaydedildi. Hazine yetki-
lilerinin, özellikle Zıraat Bankası'nm na-
kit açığı ve pıyasalardakı sıyası ıstikrar-
sızhktan kaynaklanan gerginlığe dikkat çe-
kerek bankalarla hem iç borçlanma hem
de dövızle borçlama konusunda bir uzlaş-
ma zemini aradığı bildinldi. Bankacıla-
nn siyasi gerginlik nedeniyle oluşan bu
ortamda düşük faizin kabul edıleme-
yeceğini bildirdikleri öğrenildi.
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞUKRAN SONER
Demokrasi CephesiŞimdiden başladıklan üzere, gelecek-
te REFAHYOL iktidarının gidışı üzerinde
kendıne pay çıkaranlar çok olacak. Bu dö-
nemin tarihini tarafsız yazacaklar ise "En
büyük pay askerterindı" demek zorunda
kalacak. "Gidiyorya, ne fark ederki" di-
yebilir miyiz? REFAHYOL'un nasıl gide-
ceğinin, sonrasında olup biteceklerde
öylesine önemli işlevi var ki. Hele bu nok-
tadan sonraki gelişmelerde hangi güçle-
rin ağırlık koyacağının, Türkiye'nin gele-
cekteki rotasının çizilmesinde öylesine
önemli etkileri olacak ki..
Hukuk devleti, demokrasi, insan hak-
lan çizgisinde bir gelişme, rota düzeltil-
mesi, REFAHYOL iktıdannın düşürülme-
si ile kendiliğinden olmayacak.
REFAHYOL karşısında, çeteler ve şe-
riatın devlet içindeki gelişimine son ve-
recek, hukuk devletine geçiş yollarını
açacak çözümler üretemeyen parlamen-
toyu, siyasi partileri eleştirmek de bizle-
ri kurtarmıyor.. En son gündemde Çilter
ve Erbakan'ın kendi kurtuluşları adına
kendi başbakanlıklannda erken şeçime
gidişle bu işın içinden çıkma çabalan var.
Bu sadece DYP'li değıl, Meclis'teki ço-
ğu parlamenter için bir daha seçileme-
den parlamenterliği yıtırme ve partiler
için de oy kaybetme anlamına geldığin-
den, parlamento içinden yenı hükümet
formüllerinin aranıp bulunması da kaçı-
nılmaz gibi gözüküyor. Askerler, 28 şu-
bat muhtırasının açık mudahaleye dö-
nüşmemesi için akılcı stratejılennden vaz-
geçmeyecekler. Sivillere "Sorunlan çözün,
ama bugünkü gibi şenata ödün vermeyi
kesin" demeyi sürdürecekler. Belki bu
anlamda sakıncalı gördüklerı için Çil-
ler'in, Erbakan'ın erken seçimle sıynlma
planlarına da set çekecekler.
Ama askerlerin zorlaması ile bu parla-
mentodan çağdaş hukuk devletine, de-
mokratıkleşrneyegeçişı sağlayacak, şe-
riata, çetelere kapıları kapatacak oluşu-
mu beklemekolanaksız: 27 Mayıs'ın de-
mokratik açılımı, bir boyutu ile DP'nın
yaptıklarına tepki, diğer boyutu ile ana-
yasanın hazırlanmasının saygın, demok-
rat hukukçular eline verilmesiydı. Türki-
ye'de belki ilk kez gerçek demokrasinın
tadına vanldığı bir sureci getirdi. DP'nin
efsaneleşmesini, yavru partilerinın daha
yoz, deforme birçizgide büyumesinı de.
12 Mart muhtırası ile 12 Eylül darbe-
si, binnin yetersiz kaldığını diğerınin çok
katı tamamlaması ile 1960 demokratik ge-
lışmesinın düzene engel olan örgütlen-
melerinı, öncelikle de solun işini bitirme-
yi hedeflemişlerdi. Solu, sendikaları, de-
mokratik örgütlenmeleri terörü önleme
adına ezmenin, küreselleşmenın Türkı-
ye'de kök salmasına ortam yaratmanın,
akıl almaz birtoplumsal yoksullaşma ile
birlikte şeriat ve ırkçılığı, çeteleri, mafya,
vurgun düzenıni hortlatma anlamına ge-
leceği belki düşünülememiştı. Ama oldu.
Bu acı deneyimlerle, gerçek bir şeriat
ve ırkçılık, çetetertehdidi altında askeryön-
lendinmesinin ülkeçıkartan açısından da-
ha olumlu görünümüne bakılıp "rahatne-
fes"almak, sivil çözümüretmedegüdük
kalmak ne büyük bir aymazlık ve yanıl-
gı? Üstelik bu kez bu tabtonun doğrudan
sorumlusu askerler değil, siviller. Bu ne-
denle de "demokrasi cephesi" gereksi-
nimi yaşamsal önem ve anlam kazandı.
AKII başında herkes, gücünün yettiğince,
en geniş bir "demokrasi cephesi" ittifa-
kı, gücünün ve ağırlığının konulması ge-
reksinımini vurguluyor, bu türden örgüt-
lenme ve harekete geçişin arayışları içi-
ne giriyor. "Şeriat, çeteler" düzenine kar-
şı asker değil, sıvıl çözümarayanherha-
reket, hereylem, hergınşim alkışlanıyor.
Bu çerçevede ÖDP'nin öncülüğünde
yapılan "Ne REFAHYOL, ne hazırol" mi-
tingini de sevınçle karşıladık. Ama ör-
gütlerinin adını verip de tabanlannı geti-
remeyen örgütleri öncelikle, işin ciddi-
yetini hâlâ kavrayamamışolduklan için kı-
nadık. Mitinge katılan demokrasi cep-
hesindeki örgüt sayısının hâlâ niye bu
kadar az olduğunu sorguladık. Eksiklik,
düzenleyenlenn kendilerıni öne çıkarma
kaygılannda mı, diğerlerınin sorumsuz-
luklannda mı, "demokrasi cephesi" çiz-
gisinin anlamının anlaşılamayışında mı?
Öncelikle 'Apo'yaövgü dizen kafanın
aydınlatılması, aydınlanamıyorsa "de-
mokrasi cephesi "nden dışlanmasının za-
manı. Yaratılmasında devletin sorumlu-
luğu, payı yüzde yüz olsa da, Kürtçü te-
rör örgütünün liderine övgüyü, "hoşgö-
rû, demokrasi" çizgisı olarak algılarsak,
milliyetçı maskesınde ırkçı Türkçülüğe
nasıl karşı çıkabilinz? Devlet terörü, dev-
let içine sızmış çeteler, mafya, aşiret, şe-
riat ile nasıl hesaplaşabiliriz?
Çağdaş demokrasi, hukuk devleti öz-
lemi içindeki insanlann bile kafalan öy-
lesine kanşık; insan haklan, demokrasi,
hak, hukuk standartlan, doğrular-yanlış-
lar, degerter öylesine çarpılmış ki, "demok-
rasi cephesi"r\\ gerçekten, şerıata, çete-
lere karşı, askere sığmmadan, bir geniş
çızgide buluşturmak bıle çok zor.
Yıne de bütün bunlan tartışabiliyor, sor-
gulayabılıyorsak, 1960'lardan, 70'lerden,
80'lerden çok daha ileri bir noktadayız. Bir
de düşündüklerimizi, bazen sol ve dev-
nmcılik adına bıle olsa, yargılanmaktan
korkmadan, yüreklıce söylemeyı, yaşama
geçirmeyi başarabılsek... "Çefe/erveşe-
riata" karşı, demorasi ve hukuk devleti için,
askere sorumluluk yüklemek gibi bir yan-
lışa sürüklenmeden, en geniş "demokra-
s/' cephesi" ittifakını, caydıncı gücü oluş-
turmak, siyaseti bu yolda rotasına oturt-
mak işten bile değil.
ÇİFTÇİ DOSTU / SADLLLAH USUMÎ-6716 9D,
Halkunız Ekmeği Ucuz Yiyebilir
Ç
ay, buğday, pancar ve ayçi-
çegi taban fiyatlan gündeme
gelir gelmez, bilen de bilme-
yen de konuşmaya başladı.
Her kafadan bir ses çıkıyor. Bazı par-
ti yetkililerinin, hükümet üyetennin, bü-
rokratlann ve hatta gazetecilerin ta-
nm ürünleri fiyatlan ile ılgili yaptıkla-
n degerlendirmeler tamamen ger-
çek dışı!.. Hele iki veya üç gazetenın
kampanya açmış gibi süreklı Türk
kamuoyunu bu konuda yanlış bılgi-
lendirmeye çalışması büyük haksız-
lık. Çok değer verdiğimiz bazı yazar-
lanmız bıle "Vurabalıya"ya gidıyor. An-
cak bilınçli veya bilinçsiz yapılan bu
yanlışlık, tarım kesiminde yaşam sa-
vaşı veren 30 milyona yakın insanı-
mızı da açlığa mahkûm ediyor. Da-
ha da acısı, böylesine sorumsuz ko-
nuşan veya yazanlar, Türkiye'deki
soygun, vurgun ve sömürü düzeni-
ne destek çıkmış oluyorlar!..
Sahipsiz insanlarımız bir yıl çalışı-
yor, didiniyor ürünlerini yetiştiriyor.
Ama hükümetin yanlış politikalan yü-
zünden ürünlerden sağlanan kazanç,
çrftçinin cebi yerine tüccar ve sana-
yicilerin kasalarına akıyor. Araştırma
yapmadan, konuyu bilmeden yazan
vekonuşanlarda böylesine çirkin bir
sistemin destekçisi durumuna dü-
şüyorlar. Bu tür konuşma ve yazılar-
dan destek alan hükümetler, vurgun
sistemini daha çok geliştiriyor ve ba-
zı noldingler de yarı aç, yan tok ya-
şam savaşı veren insanlarımızı kolay
sömürme fırsatını ele geçiriyorlar!..
Sıyasetçi ve gazetecı arkadaşları-
mızın gücü, yazık ki sadece sahip-
siz ve örgütsüz ınsanlara yetiyor. Ta-
nm ürünlerine üç kuruş zam yapıldı-
ğı zaman kıyameti kopanyorlar. Ama
sanayıcilerın yaptığı zamlar ne ka-
dar yüksek olursa olsun gıkını bile çı-
karamıyorlar. Oysa tarım ürünlerine
yapılan zamların kaçınılmaz hale ge-
lişinin en büyük nedenı, sanayi ürün-
' lerindeki anormal fiyat artışlarıdır. Ta-
rım ürünlerine zam geldiği zaman,
, kimse maliyet hesabı yapmak cesa-
retini gösteremlyor. Çünkü maliyet
hesaplarının ardında holdınglerin
zamlan ve vurgunlan ortaya çıkacak.
Örneğin, traktörfiyatlarının kaç kat
t arttığını merak eden veya soran yok.
; 1979 yılında 250 bin lira olan birtrak-
' tör, şimdi 3 ile 4 milyar civarında.
, Tam 15 bin kat artmtş. Tarım ürünle-
j rinin malıyetıni en çok etkileyen güb-
j re 1979yılında 110 kuruştu. Şimdi 40
bin lıraya yaklaştı. Artış en azından
i 35 bin kat. Mazot, işçilik ve diğer gir-
! dilerde de artışlar dehşet verıci.
; 1979 yılında buğday 5 lira 50 ku-
; ruştu. Geçen yıl çiftçi aynı buğdayı
17 bin liradan satabildi. Artış ancak
! 3 bin 500 kat olabildi. Bu yıl buğda-
, ya yüzde 100 artış yapılsa bıle fıyat
34 bin lira olacaktır. Buna rağmen
• artış 6 bin kat civannda kalacaktır.
! Buğdaya gübredeki artış oranında
, zam yapılmış olsaydı, buğday alım fi-
' yatının 189 bin liralara çıkması gere-
kecekti. Çiftçiyı vuran, sanayıciyi ko-
• ruyan yazı ve konuşmalar yüzünden
tam 17 yıl bu aradaki büyük fark, mil-
. yonlarca üretıcinin vetüketicinin ce-
Bugün toplanacak Bakanlar kuru-
lu'nda Erbakan ve Çiller'den nasıl
bir karar çıkacağı merak konusu.
binden çalındı!..
1994 yılının başında gübrefiyatla-
rı ortalama 2 bin lira civarındaydı.
1997 yılında 40 bin liraya kadar tır-
mandı. Tarım ürünlerine üç kuruş
zam yapıldığı zaman ortalığı ayağa
kaldıranlar, 3 yıl içinde gübre fiyatla-
rı 20 kat artarken sanayicilerden bu
zamların hesabını neden sormadılar
veya soramadılar? Çünkü holdingle-
re veya onların patronlarına hesap
sormak ıçın yürek ister. Ama garip çrft-
çiye hesap sormak kolay. Çünkü çift-
çiler, holding patronları gibi güçlü ve
para babası değıldir.Kafa tutacak
güçlü bir örgütü yoktur.
Bazı çevreler, hükümetin buğdaya
40 bin lira taban fiyat vermesi halin-
de ekmek fiyatlarının 45 bin liraya
yükseleceğini hesap etmişler. Bu du-
rumda günde 10 ekmek almak zo-
runda kalan dar gelirlı ailelerimizın
çoğu aç kalacak demek. Bundan da-
ha büyük bir facia ancak ölüm ola-
bilir. Ama sorumlu, hedef saptırmak
için bazı çevrelerin göstermeye ça-
lıştığı gibi Türk çiftçisi değıldir. Bu-
nun sorumlusu enflasyonist polıtı-
kalar izleyen hükümetlerle, bu or-
tamdan yararlanarak aşırı kârsağla-
yan sanayicilerdir. Ekmeğın kaça sa-
tılacağmın hesaplayanlar, buğdayın
da maliyet hesabını yapmalıdır.
Buğday 35 bin liranın altında satı-
lırsa, bu kez 30 milyona yakın çiftçi-
miz zarar edecek ve aç kalacaktır. Bu-
nun nedeni buğday maliyetinin çok
yüksek oluşudur. Yapılan hesaplara
göre bu yıl bir kilo buğdayın maliye-
ti 35 bin liradır. 35 bin liraya mal et-
tıği buğdayını 34 bin liraya satan bir
çiftçi, ailesini nasıl geçindirecektır.
Ustelik 35 bin liraya mal olan buğ-
dayı, 34 bin liradan sattınmaya çalış-
mak insafsızlık, haksızlık ve gaddar-
lık değil midir? Buğday maliyetinin
yüksek oluş nedeni gübre, traktör,
mazot ve diğer girdılerdekı hızlı fıyat
artışlandır. Sanayiciler büyük paralar
kazandıklan halde, traktör, gübre ve
çeşitli girdilere her iki ayda bir zam
yapmaktadır. Ayrıca çiftçilerin kul-
landıkları kredilerin faizleri de çok
yüksektir. Bu zamlar ve faizler ma-
kul bir seviyede tutulabilse, buğda-
yın da, çayın da, pancarın da, ayçi-
çeğinin de maliyeti düşecektir.
Fiyatlardakı dengesizlik, sistem-
lerin vurgun, soygun ve sömürü dü-
zenine göre ayarlanmış olmasından
kaynaklanmaktadır. Vurgun ortadan
kaldınlırsa tarım ürünlerindeki mali-
yetlerdüşecek, hem çiftçimtz para ka-
zanacak, hem de tüketicimiz ekme-
ğini daha ucuzayiyecektir. Paralar ta-
rım kesimine değil, tüccar ve sana-
yicınin kasalarına akmaktadır.
Ekmeği halkımıza ucuz yedirebil-
mek için izlenecek iki yol vardır. Bi-
rincisi sanayi ürünlerindeki anormal
fiyat artışlannı durdurmak, ikincisi
ise tanm ürünlerine Batılı ülkelerde ol-
duğu gibi devlet desteği yaparak
buğdayın maliyetinı düşürmektir.
Bugün toplanacak bakanlar kuru-
lu büyük bir ihtimalle buğday ve şe-
kerpancarı fiyatlarını açıklayacak.
Şimdiye kadar yapılan yanlışlıklan
önleyebilmek için bir kez daha öne-
riyoruz. Buğdayın taban fiyatı en az
40 bin lira olmahdır. Bunun altında bir
fiyat vermek cinayetten farksızdır.
Ancak piyasada buğday fiyatını dü-
şük tutmak ve halkımızın ekmeği
ucuz fiyatla yemesini sağlayabılmek
için prim sjstemi uygulamasına ge-
çilmelidir. Örneğin buğdaya 30 bin li-
ra taban fiyat verilir. Ayrıca çiftçiye,
kilo başına prim olarak da 10 bin li-
ra ödeme yapılır. Ekmeklik buğday pi-
yasalarda 30 bin lirayı geçmeyece-
ği için ekmekfiyatlarınada zam yap-
mak gerekmez.
10 bin lira prim ise önce devletin
kasasından çıkar. Ancak beş veya
altı ay sonra en az üç kat fazlası ile
vergi olarak geri döner. Üretici 10 bin
lira primi alabilmek için tüccar ve sa-
nayiciyi belge vermeye zorlayacak-
tır. Böylece hem üretici, hem tüketi-
ci, hem de devlet kazançlı çıkacak-
tır. Bu durumda özel sektör de zarar
etmeyecek ve sadece hakkı olan pa-
rayı kazanacaktır. Eğer bu uygula-
ma yapılamazsa her yıl olduğu gibi
hem üretici, hem tüketici, hem de
devlet kaybeder. Kazanan sadece
holdingler ve sanayiciler olur.
Bakalım Erbakan ve Çiller
hükümeti bugün kimi koruyacakLB
• s b v
Hasat Zamanı!
9. Kristal Elraa için geri sayım başladı. Yarışmaya
katılmak isteyenlere. 1 Mayıs 1996 -30 Nisan
1997 tarihleri arasında yaptıkları en etkili
reklamları seçmek ve Reklamcılar Derneği'ne
iletmek kaldı. Yarışmaya. Reklamcılar Derneği
üyesi olan ya da olmayan tüm reklam
ajanslarının yanı sıra. son iki yıldır olduğu
gibi. film yapım şirketleri. reklam filmi
yönetmenleri. reklam fotoğrafçıları ve reklam
müziği beNteciIeri de katılabilecek. Son kalılma
tarihi, 28 Mayıs Çarşamba. Yarışmayla ilgili
ayrıntılı bilgi içeren Yönetmelik ve katılım
formları Reklamcılar Derneği'nde. Hakh
rekabet için katılımlarınızı bekliyoruz.
REKLAMCILAR DERNEĞİ
Y . l d ı z Ç ı ç e ğ ! S o k a k N o : 1 9 E t i l e r İ s t a n b u l T e l : ( 0 2 1 2 ) 2 5 7 8 8 7 4 - 7 5 F a k s : ( 0 2 1 2 ) 2 5 7 8 8 7 0