02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27MAYIS1997SALI- OLAYLAR VE GORUŞLER 27 Mayıs, 1961 Anayasası ve Kazanımlar Dr. ALEV COŞKUN B ugün 27 Mayıs 1960'ın 31 yıldönümünü kutlu- yoruz. Devrimci bir nı- teliğe sahip olan 27 Mayıs 1961 Hareketi, Atatürk'ün açtığı ay- dınlanma düşüncesine inananlann. kar- şı devrimci kıpırdanışlara karşı bir ha- reketidir. 27 Mayıs'a neden gehndiğini, nasıl gelindiğıni irdelemekistemiyorum. Bu konuda yıllardır yazılmadık bır şey kal- madı; yalnızca Meclis'te kurulan "Tah- kikat Komisyonu" aşamasına nasıl ge- lındiğinı anımsatmak bile yeter, artar. Bu komisyon ıstediği kişileri sorgu- layabiliyor: tutuklayabiliyor, her türlü yayını yasaklayıp toplayabiliyor, mat- baalan ve gazeteleri kapatabiliyor, ge- rekli gördüğü her türlü araç, gereç ve belgeye el koyabiliyor, siyasal toplan- tılan yasaklayabiliyordu. Bu komisyonun çalışmalan gizli olup kararlanna hiçbir biçimde itiraz edilemiyordu. Bu kararlara karşı çıkan- lar bir ila üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandınlıyorlardı. Şimdi soru şudur: Acaba, bu gıbi dü- zenlemelere, yasaklamalara herhangi bir demokratik ülkede gidilebilir mi? 27 Mayıs'ı anlamak için olağanüstü yetkilerle donatılmış bu komisyonun uygulamalanna bakmak yeterlidir. Sa- dece basına konan yasak kararlanyla kazınan sayfalar demokrasiye aykın da\Tanışlarakanıtolmaya yeterlidir. Bu nedenle 27 Mayıs'a neden gelindi, na- sıl gelindi yerine, 27 Mayıs ne getirdi, buna bakılmalıdır. 27 Mayıs'ın ürünü olan ve seçimler- le oluşturulan Kurucu Meclis tarafin- dan yapılan Anayasa üzerinde durma- lıyız. Demokrasi kuramı Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuri- yet, Atatürk'ün en yakın silah ve dev- rim arkadaşı İnönü'nün çabalanyla 1950'de çok partili siyasal rejime dö- nüştü. 1961 Anayasası ise demokrasinin temellerini geliştirmiş vepekiştirmiştir. Ülkemiz güçler aynlığı esasına dayalı, ulus egemenliğini koruyan, iki Meclis- li (Millet Meclisi ve Senato) çağdaş bir anayasaya kavuşmuştur. Bireyin devlet yönetimine katılmasına olanak tanın- ması. özellikle siyasal partilerin anaya- sal güvenceye kavuşturulması çok önemli adımlardır. Bu alanda "siyasal partiler ister iktidarda. ister muhalefet- te olsunlar, demokratik shasal yaşamın vazgeçilmez unsurlandır" kuralına yer \erilrruştır Daha adil bir temsili öngö- ren nisbi temsil seçim sistemini getir- miştir. 1961 Anayasası tkinci Dünya Sava- şı'ndan sonra güçlenen ve tüm Avru- pa'da gehşen demokratik ve çağdaş ana- yasalardan (Fransız, AJman, Belçika, ltalya, Iskandinav ülkeleri gibi) esinlen- miş ve hepsinden ileride kurallar koy- muştur. İnsan haklan ve özgüriükler kuramı 1961 Anayasası, 2. maddesinde dev- let yaşamını düzenleyen temel ilkeleri saptamıştır. Bu ilkelerin içerisine ilk kez, "tnsan haklanna dayalı devlet" kavramı girmiş. İnsan Haklan kavramı devletin temelleri içine alınmıştır. Ana- yasa, insanın doğuştan kazandığı hak- lan korumakla yetinmeyip, insanın maddı ve manevi varhğının gelişmesi için gerekli koşullan da hazırlaması yö- nünde devlete görev vermiştir. (md. 10) 3. binyıla girerken uygar dünyada önem kazanan insan haklan anlayışının ulaş- tığı son aşamalan, 1961 Anayasası çok önceden görmüş ve kurallaştırmıştır. 1961 Anayasası'nda, "temel haklar >eözgürlükler'' devletin kuruluşunu dü- zenleyen esaslardan önceye alınmıştır. Anayasa, böylece temel hak ve özgür- lüklerin taşıdığı önemi vurgulamak is- temiştir. Temel hak ve özgürlükler kısaca sa- yılıp geçilmemiş aksine anayasanın üç- te biri bu olguya aynlmıştır. Bu konu- daki en önemli yenilik "Bâr hakkm ve hürriyetin özüne dokunulamaz" ilkesi- dir.Yukanda sözü edilen u insan hakla- nna bağh devtet" ilkesiyle "temel hak ve özgûıiülderin özüne dokunulamaya- cağT ilkesi yan yana getirilip irdelen- diği zaman, 1961 Anayasası'nm ne de- rece ilerici ve devrimci bir anayasa ol- duğu açıkça ortaya çıkıyor. Sosyal devlet kuramı Anayasanın 2. maddesi sadece insan haklan temeline dayalı bir anayasadan değil, "sosyal bir hukuk devletTnden söz etmektedir. Sosyal devlet ilkesi anayasada başlı- başına ele alınarak kurallaştınlmıştır. Bireyin devletçe konınması, çalışanla- ra sendikal haklann tanınması, asgari ücretle insanlık onuruna yaraşır bir ya- şam düzeyi sağlanmasınm gerekliliği açık bir biçimde belirtilmiştir. Sosyal devlet; güçsüzlerin, yoksulla- nn önündeki engellerin kaldınlmasını öngörür. Ekonomik ve kültürel yönden zayıflara ve güçsüzlere haklannın ta- nınması ve bölgeler arasındaki denge- sizliklerin giderilmesi yönünde devlete görev verir. Hukukun üstünlüğü kuramı Türk toplumu 1954'ten sonra "ka- nun devteti", sonralan "hukuk devJeti*' kavramlannı ilk kez o günlerin ana mu- halefet lideri tnönü'nün söylevlerinde duydu. Ama 1961 Anayasası bir adım daha ileriye giderek "hukukun üstün- lüğü" ilkesini, anayasasının vazgeçil- mez öğesi haline getirdi. Aynca, 1961 Anayasası ilk kez. Mec- lis'te kabul edilen yasalann anayasaya uygunluğunun yargısal denetimini sağ- layacak olan Anayasa Mahkemesi'ni kurmuştur. Türk anayasa geleneğinde bir devrim yapılarak yasalann yargısal denetimi böylece kurumlaştınlmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin kurulması demokrasinin işlemesini sağlamış, de- mokrasinin de güvencesi olmuştur. Hukukun üstünlüğü ilkesi baglamın- da ister yerel, ister merkezi idareler ol- sun yönetimin bütün işlem ve eylemle- rinin yargı denetimine tabi olması ola- nağı tanınmıştır. Hukuk dilinde şiirsel bir söylem ka- zanan madde şöyledir. "tdare'nin her türlü eylem vt işlemi- ne karşı yargı yolu açıknr" (Md.114/1) Anayasa bununla da yetinmemiş. ay- ru maddenin son fikrasında "kendi ey- lem ve işlemfcrinden doğan zaran öde- mekle" idareyi yükümlü tutmuştur. Bu husus, Osmanlı geleneğinin kalıntısı olan "ceberrüt" idare anlayışma karşı bir devrimdir. 1961 Anayasası hukukun üstünlüğü ilkesine verdıği önemi, yargı bağımsız- lığının vazgeçilmez koşulu olan yargıç güvencesi konusunda da açıkça göster- miştir. 1961 Anayasası, yargıçlann 65 yaşı- na dek kendi istemleri dışında emekli edilmeyeceklerini, hiçbir biçimde ay- hklannın kesilemeyeceğini, özlük işle- rinin de bağımsız olan "Yûksek Hakim- ler Kurulu"nca yürütüleceğini öngör- müştür. Böylece yargı ve yargıçlık gü- vencesini kurumlaştırmıştır. Laik Devlet İlkesinin Pekişmesi 1961 Anayasası başlangıç kısmında ulus için: (a) "kıvançta ve tasada bir- lik"; (b) Esin kaynağı "Milli Mücadele Ruhu" olan Türk ulusçuluğu (c)" Yurt- ta banş dünyada banş" ilkesinde dile gelen banşcıhk \c (ç) her alanda çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi amaçlayan Atatürk Devrimcüiği kavramlannın al- tını kalın bir biçimde çizmiştir. Anaya- sa, yukanda esaslan belirtilen başlangıç kısmına gönderme yaparak, bu öğeleri kurallaştırmıştır. Şoyle ki: "Türki>'e Cumhuriyeti insan haklanna ve başian- gıcta belirtilen temel ilkelere dayanan, milli. demokratik, laik ve sosyal bir hu- kuk deYİetidir." (Md.2) 1961 Anayasası böylece Atatürk'ün ulusal egemenlik ve laiklik ilkesini en önemli bir kurum olarak benimsemiştir. Laiklik ilkesini toplumsal yapmın vaz- geçilmez bir öğesı olarak kabul etmiş- tir. 27 Mayıs Devrimi'ninsonunda,ya- ratılan 1961 .Anayasası ile yukanda sı- raladığımız kurumlarla toplumumuzun siyasal, hukuk ve demokrasi yaşamında çok önemli kazanımlar sağlanmıştır. 1961 Anayasası'nın etkisizleştirilmesi yönünde sonralan yapılan girişimler ne 12 Mart, ne de 12 Eylül'ün dayatmala- n onun parlak ve ışıklı kurumlanm ve kazanımlannı silip götürememiştir. 1961 Anayasası'nın bu kurumlan; hu- kuk, demokrasi ve insan haklan bağla- mında büyük bir gizil güç oluşturuyor- lar. Bir kez toplumsal yaşarmmıza giren bu ilerici kazanımlar her zaman anım- sanıyor,, onlara her zaman gönderme yapılıyor. 27 Mayıs 1960 Hareketi'nin yarattığı 1961 Anayasası, Türk toplumunun 150 yıh aşan uygariaşma hareketinin. çağ- daşlaşma vedemokratikleşme açBindan doruklanndan birisidir. Çocuk Televizyonlan ve Kamusal Sorumluluk Dr. SELMA ULUS Marmara Üni. îletişim Fakültesi B ütün boş zamanlanmızı doldurarak bizi tutsak (esir) alan kitle iletişim araçlan- nın ve bunlardan en yenısi olan televiz- yonun bu gücü, başlangıcından bu yana eğitbilımsel (pedagojiîc) endişelere yol açmıştır. Bu, 20'li yıllarda fılm, 30'lar- da radyo, 50'lerde çizgi fılm ve özellikle 6O'lı yıllar- dan bu yana televizyon için söz konusu olmuştur. "Otıırma Odasındaki Lyuşturucu" (Marie VVinn - 1979). "Televizyonu Yokedin" (Jerry Mander-1979) ve "Çocukluğun Kavtoiuşu" ÇVefl PDsünan-1983) baş- lıklı kültürel eleştiri ve eğitbılimsel yaklaşımlartaşıyan popüler eserlerle dikkatler bu konuya çekilmek isten- miştır. Yapılan araştırmalar, televizyon sektöründeki geniş- lemenın ya da büyümenin so- nucunda çocuklara yönelik ya- yınlann da süre olarak arttığı- nı göstermektedir. Bu nedenle geçen son on yıl içinde dünya- nın tüm sanayi ülkelerinde te- levizyon çocuk kanallan oluş- turulmuştur. tlk olarak Amen- ka'da Nickelodeon. Turner Cartoon NeUvork, Disney Channel ve Fox Kjds çocuk te- levizyonu tematik kanallan hizmete girmiştir. lngiltere'de halen beş çocuk kanalı, Fran- sa'da da "Canal J" yayınlannı sürdürmektedir. Bu kanallann hepsi, çocuk- lann tıcari açıdan büyük birpo- tansiyel güç olduklannın far- kına vanlmasıyla ortaya çık- mışlardır. Tele\izyonun pazar- lama gücünü keşfetmesinin he- men ardmdan çocuk program- lan da pazarlama stratejıleri içindeki asıl değerlenne kavuş- muş, program yapımcılan her gün yayıncılık ılkelerini çiğne- yerek öncelikle. oyuncaklar. korntlaks çeşitleri, şekerli be- sin maddeleri ve içecekler, ha- zır yiyeceklerden oluşan tüke- tim rnallannı çocuklara satma- yı hdeflemişlerdir. Bunlann . yanı >ıra. çizgi fılm ve reklam- larlaatışı önceden planlanmış oyurcak fıgürler ve ürünler ti- cari televizyonlar tarafından çocudara pazarlanmıştır. "He- manand the Masters", "Ninja Turtes", "GJ. Joe", "P0wer Ran«ers" gıbi çizgi filmler bunkra ömektir. Bu çizgi film- lere at çeşitli oyuncaklan piya- sayasüren televizyon şirketle- ri kokunç kârlar elde etmişler- dir. A\TII anda hem şiddeti hem de üketımı körükleyen bu fılmenn ortak özelliğı, güçlü ku\"etli kahramanlar ve onla- nn c^Tesinde fantastik karak- terleden oluşmasıdır. Erkek çocıklara yönelik bu filmler- de. ıu tür kahramanlann kul- lancğı araç \e gereçlerin, ağır metllerle donanımlı silahlar oldığu dikkati çekmektedir. Bu ır oyr uncaklann televizyon rekimlannda da öne çıkanlan temsı "güç"tür. Kız çocukla- nno da moda, pop. müzik ve gösrişin ön plana çıkarıldığı görlmektedir. llkemizdeki gazeteler de, prcnosyon çeşitlerine kız ço- cakn ıçın "Barbie bebek". erkk çocuklan için de "Ptnver Ragers'" kartonlannı ekleye- reVele\izyonun çocuklan bu şelıdeki kullanımına ortak ol- mılardır. Başlangıcından bu yaıkapıtalızmin çocuğu olan gattelerden sonra. daha fazla izl/ıci kazanarak kâr etmeyi arrclayan ticari televızyonla- nra y ay ınlannı bu sisteme en uyjn biçimde düzenledikleri onladır Böylece toplumun v&zellikle çocuklann yaran gördı edılerek, bırkıtle ıletı- şim aracının vazgeçilmez görevi olması gereken "top- hımun Oeriye götürühnesi" hedefınden uzaklaşılmıştır. Ülkemızde yalnızca devlet televizyonunun bulundu- ğu, henüz ikili sisteme geçilmediği yıllarda radyo ve te- levizyona salt bir iletişim aracı olarak bakılmıştır. Her iki araç da "bir kühür politikasr içinde düşünülmemiş, hükümetlerin "mah" gıbi görülmüşlerdir. Gelişmekte olan bir ülkenin niteliklenni taşıyan, çoğunluğu orta kültür düzeyinin altında olan topİumumuzda yayıncı- lık politikası bu kültür ve beğeni düzeyine seslenen bi- çimde eğlence ağırlıklı olarak düzenlenmiştir. Radyo- TV alanmda ikili sisteme geçilmesiyle sayılan artan özel televizyon kanallannın yayınlanndada sermaye ve güç sahiplerinin çıkarlan öncelik taşımaktadır. Bugün satışa sunulan televizyon programlannın hemen tümü Batılı sanayi ülkelerine aitolup yaklaşık üçte ikisi Ame- rika kökenlidir. Kültür emperyalizmi tezine göre, dünyanın dört bir yanında medyalann Amenka ve Avrupa kökenli mal- zemelerle dolması salt uluslann kimliklerini tehdit eden bir kültür sorunundan ibaret değildir. Dünyayı tüketün toplumu durumuna getirme kampanyasının, daha doğ- rusu, tüm dünyayı büyük uluslararası şirketlerin çıkar- lanna uygun olarak yeniden düzenleme çabalanmn bir parçasıdır. Uluslararası şirketlerin bugünkü ekonomi- nin can daman olduklan açıkça ortadadır. Bu şirketler kendi ekonomik ve ideolojik felsefelerini yaymak için yerel medya sistemlerinden altyapı olarak yararlanmak- tadır. Almanya'daki çocuk televizyon kanalı. kamusal televizyonlann asıl görevlerine açıklık getirmeleri açı- sından önemli bir projedir. Kamu yayın kuruluşlan ka- mu kaynaklannı kullanarak onun yarannı ön planda tu- tan biryayıncılığı gesçekleştirmek sorumluluğutaşımak zorundadırlar. Kamusal televizyonun bu alandaki gö- revi, çocuklan, tüketimden çok kışiliklerini geliştirecek; duygulan, heyecanlan, hayata ve gündelik şeylere da- ir sorular üretebilecekleri bir alanla başbaşa bırakma ol- malıdır. Bunun yanı sıra. şiddetin yerine toplum içinde ortaklaşa yaşarru güzel kılacak biçimde duygulan ge- liştirecek arkadaşlık. eşitlik, sevgi, cesaret gibi pek çok şeyi çocuklara mesaj olarak iletmelidir. Dünyada glo- balleşme ve küreselleşme eğilimlerinin arttığı tek tip in- sanlar yetiştirilmeye çahşıldığı bir ortamda çocuğa ken- di değer ve güzelliklerini koruyacak. yaratıcılığını ge- liştirecek yönde programlar sunulmalıdır. Tüm bunlar kamusal televizyonlann görevi olmalıdır. Aynca bugünün özel televizyonlannı seyreden ço- cuklann yetişkin olarak da büyük olasılıkla bu kanal- lann izleyicisi olacağı düşünüldüğünde, bir kamusal çocuk televizyonunun kamu televızyonlannm gelece- ği açısmdan da önemli olduöu ortadadır. PENCERE Sözcük ve Kavram Andreas B. Schwartz, 1930lu yıllarda Hrtler Nazizminden kaçarak 'Kemalizm'e sığınmıştı; Is- tanbul Hukuk Fakültesi'nde uzun yıllar 'Medeni Hukuk' ve 'Roma Hukuku' dersleri verdi; sınıfa gi- rince kürsüye çıkar, tebeşiri eline alır, kocaman ka- ra tahtaya önce 'kavram'ı yazardı. Kavram ne?.. Diyelim ki: 'Borç!..' Bu, günlük dilde kullandığımız 'borç'tan ayn ve gayn bir kavramdı. Hocamız kara tahtaya 'kav- ram'm Latincesini, Fransızcasını, Almancasını alt altayazar, sonra bilimsel çerçevesini çekerek söz- cüğün içeriğini doldururdu. • Sözcüklerin zaman ve uzamdaki değişimleri uzun bir serüvendir; sözcüğün nerede ve nasıl • kullanılacağına özen göstermek, yanılgıya düş- memek için gereklidir. Iran'da cumhurbaşkanı seçimini kazanan Muhammed Hatemi'ye 'libe- ral' derken, neyi kastediyoruz?. Liberal sözcüğünün yelpazesi çok geniştir; 18'inci ve 19'uncu yüzyıllann klasik liberalizmi, Avaıpa burjuvasının 'mutlakiyetçi kralâ' ve 'dinci dünya görüşü'ne karşı savaşımıyla doğdu. Siya- sal yaşamda kişi özgürlükleri, fikir özgürlüğü ve siyasal özgürlük yanlısı bir kimseye 'liberal' de- nebilir. Peki, Muhammed Hatemi liberal mi?.. Demokrat mı?.. • Hıristiyanlıkta 'Reform' 16'ncı yüzyılda yaşan- dı; Hıristiyanlık öğretisini Papa'nın tekelinden kur- tarmak kavgasıydı; kilise kubbesinin altında da- ha 'serbest' düşünülmesini isteyenlerin başını çektiği dönüşüm, 'Aydınlanma Felsefesi'ne, laik- liğe ve liberalizme doğru açılışı hazırlıyordu. İnsanlık 18'inci yüzyıla değin felsefeyi de poli- tikayı da din dışında tartışmayı bilemedi. iran'da bugün yaşanan süreç, Batı'da geçmiş zamandin Türkiye'de de aşılmıştır. Komşumuzun Vatikan'ı sayılan Kum kentine varmak için otomo- bil ya da uçak kullanamazsınız; 'zaman tüneli'ne girmeniz gerekir. Iran'da egemenlik, Avrupa'nın ortaçağıtıda ol- duğu gibi din adamlarının denetiminde!.. Muham- med Hatemi'nin liberalliği de Şii camisinin avlu- sunda volta atabilir. Avrupa'da reform, tannbilim (teoloji) ve Hıristi- yan yaşamı üzerinde düşünülmesine yol açtı; Iran'da, Hatemi'nin seçilmesine ağırlık koyan ka- dınlann yaşamına ilişkin bir açılış sağlanacak mı; yoksa kadın kara çarsafta mı yaşayacak sonsu- zadek?.. Olur mu öyle şey canım... Akla aykın düzenler Batı'da yıkılmış, Doğu'dada ister istemez yıkılacak... Iran'daki seçim birgösterge!.. Karanlığın alaca- karanlığa dönüşümünde bir adım!.. *JL Şimdi 70 ekran Telefunken alanlara 37 ekran BEDAVA! Çok uygun taksitlerle BOSCH Yetkili Satıcılarmda, Telefunken 70 Supersonıc TXST Telefunken 37 Supersonic T&EFUNKEN 70 SUPERSONIC TXST (Teleterttı-Stereo! TELEV1ZYONUAB TELEFUNKEN 37 SUPERSONIC TELE C JNKEN 37 SUPERSONIC TX ıTeletertlı) TELEFUNKEN 51 MASTER TELEFUNKEN 51 MASTER TX :Te>elextlıı TELEFUNKEN 51 SUPERSONIC TELEFLNKEN 51 SUPERSCNIC TX •Tele-eıctiıl TELEFUNKEN 5S MASTER TX (Tetet8Xtlı) TELEFUNKEN 55 SUPERSONIC TX Jeleteflll; TELEFUNKEN 55 SOPERSONtC TXST (TetettüS-StHBO) MUZIK SETLERI RKC 2105 MINİ 3 CO RKC 3205 MıNI 1 CC RKC 3210 MİNİ1CO RK 1100 MINİ RADV O KASETÇALAR Peşin ftyatı 106730000 Ps^mByıtı 46.300.000 4S 82C 000 54.330.000 58 03C 000 61770.000 66 « 0 COC 66.870 000 73 770 000 76.230 000 53.310.000 43 350 000 41.760.000 5 810 000 1. SEÇENEK 1 pe^n » 4 taksll 24130.000 Toplam 120.650.000 1. SEÇENEK 1 p«fin * 4 takslt 9260.000 9 '64 OOC 10.988.000 11 606 OOC' 12.354.000 13 296 000 13.374.000 14 754 000 15.246.000 10.662.000 B 672 000 8.3S2.0OO 1 1S2 0O0 Toptom 49.300.000 48 820 D00 54.930.000 58 030 000 61.770.000 66 480 000 66.870.000 73 770 000 76.230.000 53.310.000 43 36C 000 41.760.000 5 810 000 HEMEN T E S L I M 2. SEÇENEK 1 pcştn • 8 taksit 15.810.000 HEMEN Toplam 142.290.000 T E S L I M 2. SEÇENEK 1 p«fki • S laksi! 6130.000 6 460 000 7270.000 "680 0O0 S.170.000 8 790 000 8.850.000 9 760 OOC 10.080.000 7.050.000 5 74C 0C0 5.530.000 770 000 Toptam S5.T70.000 58 14C0C0 65.430.0O0 69 12C 000 73.530.000 79-10SO0 ' 79.650.000 87 840 000 90.720.000 63.450.000 5" B60 300 49.770000 6 930 000 3. SEÇENEK 1 peşın » l2b>HH Toplam 12.460.000 161.980.000 3. SEÇENEK 1 pesin * 12 uksıt Toplam 4 870.008 5 130 oo: 5.780.000 6 10: ooo 6.490.000 5 990 000 7.030.000 7 760 000 8.010-000 5.610 000 i 560 OOC 4.390.000 620 OOC 63.310.000 66 69C 000 75.140.000 79 3C0 COC 84.370.000 90 873 000 91.390.000 •CO 883 000 104.130.000 72.930.000 59 280 000 I 57.070.000 8 060 000 4. SEÇENEK 1 p«şln • 16 taksft Toplam 10.620.000 180540.000 4. SEÇENEK 1 peşln *14takslt Toplam 4.550.000 4 300 000 5.400.000 5 713 000 6.070.000 6 540 000 6.570.000 7 250 000 7.490.000 5240.000 4 260 000 4.110-000 580 000 68^250.000 72 000 300 81000.000 85 650 000 91.050.000 98 100 000 98.550.000 108 750 000 112.350.000 78.600.000 63 900 000 «1-66&M0 8 . 7 0 0 0 0 0 Dıııjıg Herkez! Ayrıntılı bflgt \çin û c r e t s ı z t e l e f o n l a f ı m ı z 0 8 0 0 2 1 1 4 0 2 4 0 1 0 0 2 1 1 4 0 2 5 0100 211 4029 Dığer tetefonuTiuz (0-212) 274 »5 «0 Ürünlerimiz Bosch Yetkili Satıcılarında teslim edilecekiir. Fıyattara KDV dahıldır KDv ve diğer vergılerde bır değışıkhk olursa fıyatlara yansıtıtacaktır Kampanyamız 21 Haziran 1997 tanhınde sona erecektır 8u kampanya BSG Grunberg Ev Aletlerı Tıcaret A Ş (Cemal Sahır Sokak 26/28 Mecıdıyeköy-lstanbul) tarafından düzenlenmştır Fıyatlanrr z Turk ^ırası dır Sanay ve Tıcaret Bakanlığı nca 25 5 1994 tarıh ve 21940 sayılı Resmı Gazete de ılan edilen teblığe uygundur Kanpanyada perakende satış f yatından peşınat düşuldukten sonra 70 ekran TV'de 1 seçenekte %5.4+KDV 2 seçenekte %7+KDV 3 seçenekte %7 3+KDV 4 seçenekte %7 3+KDV dığer tr unlerde 1 seçenekte peşın fıyaiına taksıt'e, 2 seçenekte %4+KDV, 3 seçenekte %5 1+KDV 4 seçenekie %5,7+KDV oranında ayiık basıt faız uygulanmıştır. Ürünlerlmlz stok miktarlanyia sınırlıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle