Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27NAY1S1997SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Martin Wuttke, Brecht'i yaşatabilmek için onu ve oyunlannı sorgulamak gerektiğini vurguluyor
'Esld Berliner Ensemble yok arbk!9
GÜNERYÜREKIİK
BERLİN - Berfiner Ensemble,
9.UtusIararası Istanbul Tiyatro
Fesnvali'nde Bertott Brecht'in
"Aıtuv Ui'nin ÖnlenebiUr Yfik-
selisi'' oyununu ilk kez elektronik
âltyazı sistemiyle, anında Alman-
ca'dan Türkçe'ye çeviriyle sahne-
reyeeek. Eleştirmenlerin 'sahne-
IUD tsçocuğu' olarak tanımladık-
ran, Arturo Ui rolüyle yılın Al-
manya'da yılın 'en iyioyuncuödü-
lü'ni alan, bir süre Berliner En-
semale'm yönetıcilığıni üstlenen
Martin Wuttke ile topluluğun ge-
leceği ve Brecht tiyatrosu üzerine
konuştuk.
- Beıüner EnsembJe'uı gelece-
gini az nasıl görüyorsunuz? VTya-
na Burg Tryatrosu'nun sanat yö-
netmeni Claus Peymann 1999 y>
lında Berliner EnsemMe'm başı-
na gececek ve tiyatroyu o yönlen-
direcek. Bugün de tiyatronun bir
dizi sonınu var. Mali sorunlann
yanı sa-a 1999'a kadar başınızda
bir sanat yönetmeni otmadan ça-
hşacaksuuz. Öte yandan Brecht
tiyatrosu öldü" diyenlervar.Sizbu
görüşe katibyor musunuz?
MARTIN VVUTTKE - Bir ke-
K Berliner Ensemble. Brecht'in
ânladığı ve uyguladığı biçimde
politık tiyatro olma özelliğini çok-
tan yıtırmiş durumda. O eski Ber-
Hner Ensemble, Brecht tiyatrosu
yok artık. Heiner Mütter ile
Brecht geleneği sürdürülebilirdi.
ancak onun da ölümüyle bu gele-
neği yaşatacak kimse kalmadı ar-
tık Almanya'da. Ben bu görüşte-
yim. 1999'da Berliner Ensemb-
le'ın başına geçecek olan Claus
Pleymann, sözünü ettiğimiz
Brecht geleneğinden çok uzak bi-
fi. Onun tiyatro anlayışı
Brecht'ten de Heiner Müller'den
de çok farklı. Zaten gelir gelmez
yepyeni bir Ensemble kurmak, ti-
yatronun yapısını kökten değiştir-
mek ıstiyor. Onun niyeti yepyeni
bir tiyatro oluşturmak.
tsmi de değiştirilecek
-Belki Berliner Ensemble ismi
kalacak, ama yapılan iş Brecht ti-
yatrosu olmayacak.
VVUTTKE- Claus Peymann'ın
gelmesiyle Berliner Ensemble is-
mi de kşldınlacak. Onun tiyatro^
çânşrnalannı bu isim altında sür-
düreceğini sanmıyorum. Belki de
riyatronun ismi Brecht'ten önce
olduğu gibi yine 'Theater am
SchirTbauerdamm' olacak.
- Neden Brecht geleneği yaşan-
lamıyor? Brecht'in oyunlan artık
seyirciye bekleneni vermiyor mu?
VVlİtTKE - Hayır, Brecht ya-
zar olarak ölmûş değil. Oyunlan
bugûn de seyirciye çok şeyler ve-
mm
'Arturo Ui'nin Onlenebilir Yükseiişi' festivakJe Hk kez elektronik ahtyazı sistemiyle, anında Almanca'dan Türkçe'ye çeviriyk sahneJenecek.
rebilir. AnçaK, oyunıan gunun ko-
şullanna göre yorumlanamıyorsa
Brecht o zaman ölmûş demektır.
Eğer Brecht'i yaşatmak istiyorsak
ona acımasızca sorular yöneltile-
bilmeli, onu ve oyunlannı sorgu-
layabilmeliyiz. Fakat ne yazık ki
kızı Barfoara Schall başta olmak
üzere, Brecht'in mirasçılan buna
imkân tanımıyorlar. Brecht'i do-
kunulmazlıgı olan tannsal bir güç
olarak görüyorlar. Bu bir yazara,
_ _ _ _ _ J.ILOSLARARASI
>erliner Ensemble, Brecht'in ânladığı ve P m W İŞTARBOL
uyguladığı biçimde politik tiyatro olma •___• TİYATRO FESTİVALİ
özelliğini çoktan yitirmiş durumda. O eski
Berliner Ensemble, Brecht tiyatrosu yok
artık. Eğer Brecht'i yaşatmak istiyorsak ona
acımasızca sorular yöneltilebilmeli, onu ve
oyunlannı sorgulayabilmeliyiz. Fakat ne yazık ki kızı Barbara Schall başta
olmak üzere, Brecht'in mirasçılan buna imkân tanımıyorlar. Brecht'i
dokunulmazlığı olan tannsal bir güç olarak görüyorlar. Bu bir yazara, bir
sanatçıya yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bu koşullar altında bir Brecht
Tiyatrosu'nun yaşaması çok güçtür.
bir sanatçıya yapılabilecek en bü-
yük kötülükîür. Bu koşullar altın-
da bir Brecht Tiyatrosu'nun yaşa-
ması çok güçtür.
- Pek çok tiyatro gibi. örneğin
Schaubühne Tiyatrosu da artık
Brecht oynamak istemiyor. Tiyat-
ro müdfirü Jürgen Schitthelm,
" Yönetmenden oyuncuya dek her
şeye müdahale eden Barbara
Schall'ın bu katı turumu karşısın-
da niye Brecht oynama zahmeti-
ne girelim?" demişti. Fakatbu ko-
nuda Helene VVeigel'in turumu da
krzuunkinden pek farkh değfldi.
Bugün artık 'epik tiyatro" kav-
ramı pek kullanılmryor. ama sizce
Brecht tiyatrosu demek epik tiyat-
ro mu demektir?
VVUTTKE - Bence epik tiyat-
rodan anlaşılan şey artık değişti.
Brecht'in tiyatro anJayışı tarihsel
ve toplumsal sorunlar üzerinde
kuruluydu. Içinde bulunduğu ta-
rihsel koşullara göre oyunlannı
yazdı. Fakatbugün bu koşullar ta-
mamen değişmiştir. Bugün çok
değişik bir dünyada yaşıyoruz.
Değişen dünyaya göre tiyatro yap-
mak zorundayız. 1930'lu yıllann
tarihsel koşullanna göre yazılmış
bir oyunu bugün aynen sahneye
koyamazsınız. Saçmaolur. tştebu
konuda Brecht'i ciddiye almamız,
onu sorgulamamız ve ona günü-
müz koşullanna uyacak yeni bir
Uımıdunu yitirme, yüreğiııin sesini dinle
FAKİYE ÖZSOYSAL ÇAVUŞ
Bombalann baskısı altında yaşamaya
zorlandığın bir dünyada olsan yine de
umudunu kaybetme. Onu besle öyküler-
le. Hem de öyle öykülerle ki sana acılar-
la dolu savaşlarda bile yazgım kendinin
yazabileceği gücünü versin ve idealleri-
ni, düşlerini gerçekleştirmen, asla vaz-
geçmemen, dışardaki gizli güçlere bo-
yun egmemen için sana yüreğinin sesini
duyursun. Çünkü gerçekten yürekten
inanarak istersen tüm evren işbirliği ya-
parak sana girdiğin yolda yardımcı olur.
Tüm evreni çağır ki birlikten güç doğsun.
Endülüslü çoban Santiago'nun düşün-
de gördüğü gizemli bir hazinenin peşin-
de çıktığı yolculuğu ve yaşadığı değişim
sürecini konu alan romanuı, insanı duy-
gusal özdeşleşmeye davet eden, olayla-
nn içine çeken havası, verdiği dinginlik
hissi, sahuelemede tam tersi bir durumu
yaşatıyor izleyiciye. Bombalar altında
bir sığınak ya da bir adada huzursuz ko-
şuşturmalann arasında üçr insan, bir yan-
dan yaşam mücadelesi verirken, bir yan-
dan umutlannı ve insanlıklannı ayakta
tutmak için birbirlerine 'Simyacı'nın öy-
küsünü oynayarak her şeyle dalga geçi-
yorlar, öyküde anlatılanlar onlann için-
de yaşadığı durumlara da göndermeler-
de bulunuyor. Bu yüzden bu öyküyü seç-
mişler sanki. Gizli güçlere(!) boyun eğ-
meden insanın düşlerini ve kendi yazgı-
sını gerçekleştirmesinin bir yolu bu bel-
ki de.
Görsel imgekr dünyası
Duygu Sağıroğlu'nun tasarladığı çınko
görünümü veren panolarla çevrelenmiş
sahne üzerinde üst üste çuvallar, eski giy-
siler, bezler. paçavralar, metaller, hatta
kamyon lastiği bile var. Ilk anda insana
birhurdacı deposugibi görünüyorbütün
bunlar. Sonra bomba seslerini duyuyor-
sunuz ve sahnedeki üç kişinin hurdası çı-
kanlmış bir dünyada olduğunu anlıyor-
sunuz. Birisi yaralı bir asker olarak dü-
şüycr bu mekâna, diğer ikisi yardım edi-
yor ona. Hûzünle, kederle değil, umutla,
neşeyle yardım ediyorlar yaralıya ve onu
da önemli bir rolle oyunlanna katıyorlar.
Büttn bunlar ince bir motif olarak fon-
da yer alıyor. Yani ne bir asker üniforma-
sı gcriiyorsunuz ne de silahlar, ama ışık
efelcleri ve her sahne bitiminde duyulan
bomba sesleri, bir de oyun içinde oyun
oynaıması durumu size anlatıyor ince
Dostiar Tiyatrosu'nun, 'Simyacı'sı bugün 21J0, yann 18J0'da Taksim Sahnesi'nde.
nüanslan. Böylece oyunun bütününde üç
boyut çıkıyor karşımıza. Bu üç insanın
içinde bulunduğu dünya, Santiago'nun
öyküsü olan Simyacı ve hareket, müzik,
ışıkla örühnüş görsel imgeler dünyası.
Romanın ders veren. öğretici ağırlığı,
sahnelemede özünü yitirmeden hissetti-
rilen bir biçime dönüş-
müş. İzleyicinin söz-
lerden etkilenmesin-
den çok, yaratılan im-
gelerle boğuşması ge-
rekiyor. Romandaki
gerilim ve aşın duygu-
sallık sahnede mini-
malize edilmiş, dozajı
ayarh bir biçimde su-
nulurken, öykü anlat-
ma ön plana geçmiş.
Çoğu zaman o de-
rin, ağır sözler öyle ha-
reketler arasında dökü-
lüyor ki oyuncnnun ağ-
zından, izleyicide duy-
gusal bir etki bırakıp
onu mistisizmin kollannda uçurmak ye-
rine, müthiş bir yabancılaştırma içine so-
kup şaşırhyor ve sözleri duygulany la de-
ğil, düşûnerek anlamaya çalışmasını sağ-
lıyor. Oyuncu, en ciddi sözü bile gülerek
söyleyebiliyor. Sanki oyunculardan biri-
si 'Ben bu sözleri eniyikoşaraksöylerim'
demiş, öteki 'Takla atarken', bir diğeri,
'Panolardan saDanırken' ya da 'Yanım-
dakini hırpalarken' ve öyle yapmışlar
iriehmet Ulusoy'un
Dostiar Tiyatrosu'yla
sahnelediği 'Simyacı',
Paola Coelho'nun aym
adlı romanını, kendini
gizemciliğin kollannda
dünyadan uzaklaştıran
bir gözle okuyanlan
biraz şaşırtacak bir
yorumla sunuluyor.
hissine kapılabiliyorsunuz izlerken.
Sahnede üç insan hem anlatıcı. hem
izleyici hem de oyuncu konumundalar.
Oyunda, izleme-izlenilme özellikle vur-
gulanıyor. Bunu yaparken. Hacivat-Ka-
ragöz tarzı atışmalar. meddahvari bir
tarz, izleyiciye doğrudan seslenme ve
esprili bir hava hâkim.
Daha çok tiplemeler
kullanılıyor. Oyuncu-
ların bir arada duruşla-
nyla oluşturduklan ge-
omerrik biçimler, bu-
nun yanı sıra ayn ayn,
ama aynı anda farklı
geometrilerle hareket
etmeleri sahne üzerin-
de daralan, sivrilen,
çizgi gibi uzayabilen
değişik derinlikte me-
kânlar açıyor. Kudsi
Erguner'in müziğin-
deki ritm de bu deği-
şimle iç içe ve Genco
Erkal, Tülay Çimenser
ve Emre Kınay'ın etkileyici performans-
lanyla uyum halinde.
Romanda olaylar kuru havada ve çö-
lün sıcağında geçerken, sahnede su ve
suyla oynama etkin bir biçimde kullanı-
lıyor. Sadece Santiago'nun öyküsünde
geldiği vahayı anlatırken değil, oyunun
başında kız da bu mekâna sulann içinden
geliyor. Zaman zaman oyuncularla bir-
likte her yer suyla ıslanıyor. Bombaların
yağdığı bu yer belki bir ada, belki de üç
yanı denizle çevrili bir ülke.
Zaten oyunu romanla karşılaştırarak
izlememek gerektiği, şimdiye kadar an-
latılanlardan anlaşılmıştır. Ama asıl olan,
romanın özündeki umut, sevgi ve aşkın
gücüyle düşleri, ideallen gerçekleştirme
kararlılığı, Mevlana'dan alıntılarla derin-
leşen oyunun özünde de yerini almış.
Yalnızca bunu anlatış biçimi farklı. Oyun
yabancılaştınp düşündürerek, ayaklan-
mızı yere bastırarak, romansabizi gizem-
li, mistik bir dünyanın içinde onunla öz-
deşleştirip uçurarak bunu veriyor. Oyun
günümüzün dünyasına göndermelerle
özgürce yorumlamayı izleyiciye bırakır-
ken, roman eski bir halk öyküsünü öğüt
verircesine anlatıyor.
Ama ortak bir yerde birleşiyorlar: Ce-
maatler, aşiretler, yöreler ya da takımla-
nn üyeleri olarak değil, önce birey ola-
rak kendini gerçekleştirmek. Bireyin ve
insanın hayatına önem vererek, saygı du-
yarak onun düşlerini umutsuzluğa dö-
nüştürmemek.
Umuda ve insana dair.»
Santiago düşunde gördüğü gizemli
hazinenin peşinde teptiği onca yola rağ-
men, vardığı noktada hazinenin aslında
kendi evinin yakınında olduğunu öğ-
renecek ve geri dönüp onu bulacaktır.
Aslında insanın aradığı şey yanıbaşın-
dadır. Belki de arayarak bulmaya çalışt-
ğı kendisidir. İnsan kendisi olmadan an-
cak gizli güçlerin yönettiği birisi olur.
Roman şöyle diyor: "İnsan gençüğhı-
de ne olacağını, ne yapmak istediğini bflir.
Fakat zamanla birtakım gizli güçler,
kişinin ideaUni gercekleştiremeyeceğini
kanıtlarnaya çahşır ve insan da yavaş ya-
vaş düşlerinden vazgeçer.7
' Kitapta yazan
bu satırlar belki bir ülkenin, bir ulusun
yaşam süreci için de geçerli olabilir. Ve
belki uluslann da gençlik ideallen gizli
güçlerce engellenmeye çalışılabilir.
Ama bizler önce kendi bireysel-
liğimizin, kendi kararlılığımızın bilin-
cine vanr ve her şeyden önemlisi içimiz-
deki potansiyel gücün farkında olabilir-
sek, belki bir ülkenin bile kaderini değiş-
tirebilecek güç yoğunluğunu kendi
gücümüzle birleştirebiliriz.
Insanlann kendilerine ve her şeye
inançlannı yitirdiği bir dönemde u-
mudun ve insana inancın kapılannı ar-
alayan bir oyun 'Simyacı'.
şeyler katmarmz gerekir. Zaten ti-
yatro her dönem yeni bir ıfade bi-
çimi bulmak durumundadır. Kal-
dı ki Brecht'in kendisi de böyle
düşünüyordu. Tiyatronun dönü-
şüm, değişim ve yeniliklerle yaşa-
yabileceğini savunuyordu. Kalıcı
kurallara karşıydı. Ornek olarak
yabancılaşmayı rVerfremdung)
ele alalım. Bugünkü yabancılaş-
ma, 30 yıl önceki gibi olamaz.
Eğer olur derseniz, Brecht gibi us-
ta bir yazan, keyif verici masallar
anlatan bir "dede" haline getinr-
siniz.
Brecht'i kimse zûnmetine
geçirememeli
- Beriner Ensembte'da çok la-
sa bir süre sanat yönetmenliğiniz
oJdu. Gecen yıl başında tiyatronun
başına geçtiniz, sonra daha bir yıl
dolmadan, 4 aralıkta bu görevden
çeküdiniz. Tek neden Barbara
Schall ile olan anlaşmazuğnuz
nnydı?
VVUTTKE - Tek neden o değil-
di, ama önemli nedenlerden biriy-
di. Yenılikçi olmadan, Brecht'i
sorgulamadan Brecht tiyatrosu
yapmak mümkün değil. Barbara
Schall'ın koşullannı kabul ede-
mezdim. Bu durumda görevden
çekildim. Almanya'da miras hak-
lanna dokunulamıyor. Barbara
Schall da bu haktan sonuna dek
yararlanıyor. Bence anayasaya
karşı bir tutum bu. Brecht gibi tüm
dünyaya mal olmuş bir yazan
kimse kendi zimmetine geçireme-
meli. O artık tüm dünyanın bir ya-
zan. Yapıtlan tüm dünyanın malı.
Bir kişi kalkjp bunun üzerinde is-
tediği gibi bir yaptınm uygulaya-
mamalı. Ama yasalar böyle, ne
yapacaksınız? "En ryisi bir kena-
ra çekileyim, ben bu işten vazgeçe-
yim" dedim.
Politikacılaria mücadele
etmek benim işim değil
-Siz kalıa bir kadro oluşturmak
istiyordunuz. Tiyatro müdiirtüğü
«se bütçedeki darhğı vc degişkenli-
ği neden gostererek buna izin ver-
medL Yanılmryorsanvdevletten al-
dığınız sübvansiyon gecen yıl bir
miKon mark azaJtılarak 22 miryon
marka düşürüJdü. Sadece size de-
gildigertiyatrolaradatasarrufon-
lemleri çercevesinde büyük mali
kıstüamalar getirildi Hükümetin
bu tutumu 'ucuza kültür' yapma
şeklinde eleştiriliyor, küKür-sanat
çahşmalaruıuı baltalandığı öne sü-
rülüyor. Bu koşullar alaoda that-
ro yapmak çok güç olsa gerek.
VVUTTKE - Gerçekten de öy-
le. Benim görevden çekilmemin
en başta gelen nedeni de buydu.
Sanat yönetmenliği görevini üst-
leneceğim zaman beş yıllık süb-
vansiyon garantisı istemiştim.
Kültür senatörü 2001 - 2002 yılı-
na kadar sürecek böyle bir anlaş-
ma sözü verdı bana. Işe başladık-
tan sonra vazgeçtiler ve 1998 so-
nuna kadar sütecek bir sübvansi-
yon garantisi verebileceklerini
söylediler. Brecht'i Anma Yılı et-
kinlikleri düzenleyecektim, ama
bu etkinlikler için para alıp ala-
mayacagım belli değildi. Bu ko-
şullarda çalışamazdım. Berlin'de
yıllardır akılcı bir kültür politika-
sı yapılmıyor. Bu tiyatroya karşı
sürdürülen kültür polin'kası da ol-
dukça vahim. Böyle bir kültür po-
litikasıyla birlikte çalışmam
mümkün değildi. Politikacılann
yeteneksizliği ile mücadele etmek
benim işim değil. Bu beni hiç il-
gilendirmiyor. Yaptığım iş, oyun-
culukbeni daha çok ilgilendiriyor
ve kendimı tamamen bu işe ver-
mek istiyorum.
- Duvariann yılalıp Doğu Blo-
kn'nun çökfişü Almanya'daki ti-
yatro sanatını nasıl etkOedi?
WUTTKE - Oh. çok zor bir
soru. Başlı başına bir söyleşi ya-
pılacak, tartışılacak bir konu. A-
ma kısaca şunu söyleyeyim ki ti-
yatro çok yavaş tepki gösteren bir
kurum. Diğer bazı kurumlar gibi
tepkisini hemen göstermez. O ne-
denle. bu konuda bir şey söyleye-
bilmemiz için en az 5-10 yıl daha
beklememiz gerekecek. Fakat ılk
dikkati çeken şu: 80'li yıllarda çok
sayıda Doğu Almanyalı rejisör
Bah Almanya'ya gelerek oyunlar
sahneye koydu ve Bah Alman ti-
yatro dünyasrnı derinden etkiledi.
Şimdi bütün bu rejisörler tekrar
Doğu Almanya'ya geldiler ve bu-
ranm tiyatrosunu etkilemeye çalı-
şıyorlar.
- Duvarlar yılahnadan önce
partinin desteği ve sendikalann
öncûlüğûyle Doğu Alman seyirci-
ler uka basa dolduruyoriardı ti-
yarroyu. Bugün ise daha çok Ban
Berlinlisejircflervar. Sizdebugö-
rüşte nıisiııiz?
VVUTTKE - Tam değil. Rosa
Luksemburg meydanındaki
Volksbühne Tiyatrosu'nun yüzde
70 seyircisi doğulu. Berliner En-
semble'da ise bu oran yan yanya
diyebilirim. Ama doğululann Ba-
O Berlin'deki tiyatrolara gitmedik-
leri doğru. Fakat genel olarak ti-
yatro seyircilerinin büyük çoğun-
luğubatıiı.
• Kültür Servisi - İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
(İMKB), kültür ve sanat etkinlikleri kapsamında
sanatçı Bülent Oktay'ın eserlerinden oluşan karikatür
sergısi açtı. Sanatçı Bülent Oktay'm 64 karikatüründen
oluşan ve içerisinde borsa ile ilgili karikatürlerin de
yer aldığı sergi 14 haziran gününe kadar izlenebilecek.
Orhan Kemal Roman Ödülü,
Yıldınm Keskin'm
• Kültür Servisi-1997 Orhan Kemal Roman Ödülü,
"Öiümü Bekle>'en Kent' adlı yapıtıyla Yıldınm
Keskınin oldu. Tank Dursun K., Prof. Dr. Tahsin
Yücel, Konur Ertop, Nurer Uğurlu ve Kemali
Öğütçü'den oluşan seçici kurul ödülü Keskin'e
vermeyi kararlaştırdı. Ûdül, 2 haziran pazartesi günü
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlenecek
törenle, Orhan Kemal'in eşi Nuriye Öğütçü tarafından
sahibine sunulacak.
HasanÂli Yücel 100 yaşmda
• Kültür Servisi - Eski Beşiktaş Lions Kulübü
Kültür ve Sanat Komitesi, Sevinç Günaştı
başkanlığında '100. Yılında Hasan Âli Yücel'
başlıklı birprogram düzenliyor. Bugün, 18.00-20.30
saatleri arasında ltalyan Kültür Merkezi'nde
yapılacak olan programa Oral Çahşlar, Mengü Ertel,
Vedat Günyol, Prof. Dr. Coşkun Özdemir ve Canan
Yücel Eronat konuşmacı olarak katılacaklar.
Program kapsamında aynca, Soner Olgun
'Geçmişten Günümüze Anadolu'dan Esintiler'
başlıklı bir konser verecek.
Yapı Kpedfden şan pesitaH
• Kültür Servisi - Yapı
Kredi pazartesi
konserlen haziran
programında şan resitali
yer alacak. Italya'nın en
ünlü bas'lanndan
Bonaldo Gıaottı ve Yapı
Kredi Uluslararası Leyla
Gencer Şan Yanşması
fınalistlennden Lınet
Şaul'un katılacağı resital
2 haziran saat 19.00'da
ltalyan Kültür Merkezi
Konser Salonu'nda
gerçekleştırilecek.
Programda Rossini.
Donizetti, Puccini, VeTdi ve Bellini'nin en ünlü
operalanndan sevilen aryalar yer alıyor.
Rengim Gökmen Apjantin'de ;
• Kültür Servisi - lzmır Devlet Senfonı Orkestrası •
Müzik Direktörü ve Sanat Yönetmeni Rengim
Gökmen, Arjantinli sanatseverlerle buluşuyor.
Rosairo Filarmoni Orkestrasrnın 5 haziran tarihli
konserini yönetmek üzere davet edilen Gökmen,
Arjantinli sanatseverlere bir müzik şöleni sunacak.
Keman sanatçısı Rafael Gintoli'nin solist olarak
katılacağı konserde şef Rengim Gökmen, Brahms'ın
'Keman Konçertosu' ile '4. Senfoni'sini yönetecek.
Gökmen, geçen aylarda Köln'de Deutschewelle
Salonu'nda seslendirilen ve yakmda CD olarak da
çıkacak olan, Turgay Erdener'in 'Teo' isimli yapıtını
da Arjantinli sanatseverlere sunacak.
Darphane'tfe çocuklar için sanat
atölyesi
• Kültür Servisi-
Tarih Vakfı tüm
Istanbullu
çocuklann
hizmetine açık
olan bir güzel
sanatlar atölyesini,
tarihi Darphane
binalannda
kuracak.
Darphane-ı Amıre
binalannda
greçekleşecek atölye çeşitli malzeme ve teknikleri
ziyaretçi-katılımcılann kullanımma sunarak bu özel
mekânın çocuklarla kaynaşmasmı sağlayacak.
Atölyenin pedagojik programında çocuklann
içlerindeki yaratıcı potansiyeli ortaya çıkarmak amacı
güdülüyor. Aynntılı bilgi için tel: 513 20 35'ten Ebru
Salmaner.
Piccolo Tiyatposu'nun 50 Yılı
• Kültür Servisi-9. Uluslararası tstanbul Tiyatro
Festivali kapsamında bugün saat 14.00'te AKM Oda
Tiyatrosu'nda 'Piccolo Tiyatrosu'nun 50 Yılı'
başlıklı bir konferans gerçekleştirilecek. Mario
Mattia Giorgetti sunacağı konferansta, Giorgio
Strehler'in oyunculanyla çalışma yöntemi
açıklanacak. Festrvalde sahnelenecek 'Köleler
Adası' için bir önsöz niteliği taşıyan konferans da
aynca Piccolo Tiyatrosu'nun bugüne dek
sahnelediği oyunlardan ömekler büyük ekrandan
gösterilecek.
Erfunen, Gutenberg Museum'da
• Kültür Servisi- 1980'lerden ben katıldığı
uluslararası sergilerde grafik tasanmlanyla birçok
ödül kazanan ve çalışmalan dünyanın dört bir
yanmdaki önemli müze koleksiyonuna kabul edilmiş
olan Bülent Erkmen'in son kişisel sergisi Mainz
kentindeki ünlü Gutenberg Museum'da 21 mayıs
tarihinde açıldı. Necmi Sönmez'in yapımcılığını
üstlendiği ve 30 ağustosa dek açık kalacak sergide
sanatçının 1980-1996 yıllan arasında sadece kültürel
ve sanatsal etkinlikler üzerine gerçekleştirdiği tasanm
çalışmalan yer alıyor.
'Türk Edebiyatmda Statiiko
Sorıınlam'
I Kültür Servisi - Ankara'da yayımlanan Edebiyat ve
Eleştıri dergisinin 30. sayısı Türk Edebiyatmda
Statüko Sorunlan' tartışmasına aynldı.
Dergide Taner Ay, VV.S. Burroughs'nun 'Bir Ahir
Zaman Peygamberi' olarak portresini çizerken Yaşar
Güneş 'Gelenek Tartışmalanndaki Niyet', Yılmaz
Odabaşı 'Türkiye Edebiyatmda Statüko ve Eşkıya',
Feridun Andaç "Peride Celal ve 'Kurtlar' Üzerine",
Önder Otçu 'Şiirseme', Nil Kara
'Cumhuriyet Sonrası Öykücülüğümüz' başlıklı
yazılarıyla yer alıyor.