04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 MAYIS 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk-lş, DlSK, TESK, TOBB ve TÎSK parlamentoyu yeni hükümet kurulması için göreve çağırdı 'REFAHYOL haflda kavgah'ANKAR\(CumhuriyetBürosu)-lşçi, işveren ve esnaf kesimini temsil eden 5 büyük sivil toplum ör- gütü; Türk-lş, Türkiye Devrimci lşçi Sendikalan Konfederasyonu (DtSK), Türkiye Esnaf ve Sanat- kâriar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birlıği (TOBB) ile Türkiye İşveren Sendi- kalan Konfederasyonu (TtSK) bir deklarasyon ya- yımlayarak "halkİa kavgah" olan REFAHYOL hü- kümetinin gitmesini istediler. Parlamentoyu yeni hükümet kurulması için görev e çağıran sivil girişim, bu hükümetin varlığının demokrasi açısmdan zarar- lı sonuçlar doğuracağı kaygısını dile getirdi. Türk-tş Genel Merkezi'nde toplanan 5 sivil top- lum örgütü adına hazırlanan deklarasyonu, Türk-lş Genel Başkanı Bayram Vleral okudu. Deklarasyon- da, ülkenin siyası istikrarsızlık ve iç kargaşaya doğ- ru sürüklendiğine dikkat çekilerek "Atatürk'ünçiz- diği çağdaş, laik cumhuriyet tehdit altındadır. Tfir- kiye Cumhurrveti'nin temel nitelikleri yıpratümak- ta. irticai hareketlerdesteklenmekte, ülkemiz bir ka- ranlığın içine çekilmektedir. İrtica günümüz Türki- yesi'nde demokrasi için büyük bir tehlike haline gel- miştir" denildi. Sivil girişim, "Hükümet. devletin anayasal kurumlanyta, işçisiy le, emeklisiyle, işvere- niyk, esnafiyia, genciyle, kadınıyla, lasacası ülkenin hâlkryia kavgahdır. Bizkr. bu ülkenin üretenleri ve vergi verenleri ola- rak,laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti"nin va- tandaşlan olarak bu gidişe aruk bir son verilmesi için bir araya gelmiş buJunuyoruz" açıklamasını yapn. Deklarasyonda. cumhuriyetin 74 yıllık kazanımla- nnın yok edilmek istendiğine dikkat çekilerek şu gö- rüşeyerverildi: "Türkhe Cumhumeti'nin kutsal bayrağunn ye- rine yeşü bayrak çekenler,ulu önder Atatürk'ün ma- nevi şahsiyetine,Türkiye Cumhuriyeti'nin varhğının temel güvencesi olan ve anayasamızda güvence aln- TÜSİAD siyasi istikrar istedi TRABZON/ADANA (Cumhuriyet) - REFAHYOL hükömeti hakkmda verilen gensorunun 6 oy fârkla reddedilmesi üze- rine Türkiye Sanayici ve lşadamlan Der- negi (TÜStAD) Yönetim Kurulu Başka- nı Muharrem Kayhan, ekonomik isakra- n sağlayacak, siyasi istikıann peşinde ol- duklannı söyledi. Adana Tlcaret Odası (ATO) Başkanı Fethi Kanuşn da, "ÜDse- yiortaçağzJhniyetinegotürecekdüşÜDce- ye geçit vermemek içm bu gidişe dıır de- nilmeüdir" dedi. Trabzon Sanayici ve lşadamlan Derne- ği'nin (TSİAD) davetlisi olarak yönetim kurulunun bazı üyeleri ile Trabzon'a ge- lenTÜStADBaşkanı Muharrem Kayhan, basın mensuplannın alternatif hükümet arayışlan ile ilgili sorulannı yanıtladı. Kayhan. "Biz hâlâ ekonomik istikran saglayacaksiyasi istikraruıpeşinde>iz.Bu ister mevcut hükümetobun,ister alterna- tif hükümet otsun, fark etmez" dedi. Ge- lecek hükümetin Türkiye'nin yapısal so- runlanna çare bulaeağını beürten Kay- han, şunlan söyledi: "Anayasada, Seçim ve Siyasal Partiler Kanununda, sosyal güvenHk sisteminde gerçekçi iyikştirme- ler yapacak hükümet olmalıdır. Ancak mevcut hökümetin devam eden siyasi is- tikrarstziikta büyük payı var. Uzun za- mandır da hükümet ecfiyortar. Bu istere bugflne kadar eJ atmadılar. Bizim de her- kes gibi hayal kınklığı içinde olmamız ya- dırgamnamahdır." Muharrem Kayhan, TÜStAD'ın ülke sonmlan ile ilgili rapo- runun sürekli degişdrüdiği yolundaki ha- berlerin anımsatılması üzerine şöyle de- vam etti: "Rapor birçok kez baskı yapn. Ama hiçbirinde bir harf bile değişmedi. TÜSİAD'ın halen konulannda hepsi uz- man ohnuş 400 üyesi var. Bunlaruı bepsi- ıunayrakoııulardaay'nıdüşünmeanibek- lemek safiyane bir tutum ohır. Herkesn detıylar üstûnde farkh ffldrteri olabflir. TÜStAD bu konularda çabşmalarm s dürecektir. Füdr aynhldannı doğal karst- lamaktazım.Zaten bunlardetay değiLay- nnolardır. 400 ldşinin ber maddeye imza atması mümkün değildir. Keşke öyle ofea fa" ATO Başkanı Fethi Kamışlı da yapüğı yazılı açıklamada, hükümetin uyguladığı ekonomik ve siyasi politikalann, asırlar- ca kardeşçe yaşayan Türk ulusunu ina- nanlar ve inanmayanlar şeklinde kamp- laşmaya ittigini ileri sürdü. Kamışu, şöylededi: "Türkiye ilerisigö- rülmeyen karaabk bir boşluğa sürüklen- mektedir. Ülkeyiortaçağzihniyetine götü- recek düşüDceye geçit vermemek için bu gk&şi de dur denümefidir. Adana Tfcaret OdaaAtatürkUkeveinkılaplannabap, demokratik, laik ve çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşamaa için bugüne kadar gösterdiği çabalara bundan sonra da büyük kararhükJa devam edecekmf na alınmış temel ve ortak değerlerimize saygısızhk yapanlar cesaredendirilmektedir." Deklarasyonda, daha önce yapılan ortak açıkla- mayla mılletvekilleri uyanlmasına karşın sorunla- nn artarak sürdüğüne dikkat çekilerek "Demokra- side, sorunlann çözüm yeri parlamentodur. Rejimin ürünü olan parlamento sorunlan çözemediği süre- ce demokratik rejüni tehükeye atmaktadır" görüşü kaydedildi. Deklarasyonda. parlamento "Atatürkfl- ke ve inkılaplanna bağh, laik ve demokratik cumhu- riyeti savunan güvenihr bir hükümetin kunılması" -için göreve çağnlırken şöyle denildi: *Like içinde gerginlikyaratan, kutsal dini duygu- lannuzı siyasi çıkar matzemesi yaparak halkımızı kamplara bölmeyi amaçlayan, kişisel ve partisel çıkaıiar ön plana çıkararak ülkemizin hiçbir soru- nuna çözüm getiremeyen bu hükümetin yerine, bir- lik ve berabeıiiğimizi pekiştirecek, sorunlanmıa çö- zecek bir çözüm hükümetinin işbaşına gelmesini is- nyoruz. Bugünkü hükümetin varuğuun, halkumzm demokratik paıiamenter düzene ve mevcut paria- menterlerinüze olan güveninin yitmesi gibi demok- rasimiz açısmdan son derece zararh bir sonuç doğu- racağından endişe ediyonız. Halkımızuı arûk, bu hükümete güveni kalmamışür" TİSK Genel Başkanı RefikBaydur. RP'nin 'İe- okratik bir parti" haline geldiğini, bu haliyle de- mokratik bir ülkede iktidar olamayacağını söyledi. Erken seçime gidilmesini isteyen Baydur, RP'nin fazla oy alamayacagını öne sürdü. RP'nin kapatıl- masını istemedıği imam-hatıp okullannı "irticanın kaynagına'* örnek olarak gösteren Baydur, "lr- ticanın kavnaklan kurutulmaudır" dedi. Kuzey Irak Atruş, TSK denetimine geçti DtYARBAKIR / ANKA- RA (Cumhuriyet) - PKK'- nin, uzun yıllardan beri de- netlediği Atruş Kampı'na 500 Türk askerinin yerleşti- rildiği büdinldi. Türk Silah- h Kuvvetleri (TSK) tarafın- dan Kuzey Irak"ta düzenle- nen operasyonda bugüne kadar 1.146' PKKIinin öl- dürüldüğü açıklandı. Genel- kurmay tarafından yapılan açıklamada. PKK'nin mer- kez üs olarak kullandığı Zap Vadisi'nin de TSK tarafın- dan kontrol altına alındığı belirtildi. AGtT Kuzey Irak temsilcisi Davut Dağısta- ni'nin de IKDP'li peşmer- geler tarafından öldürüldü- ğü öne sürüldü. Genelkurmay'dan yapılan açıklamada, operasyonun planlandığı gibi sürdürüldü- ğü bildirildi. PKK'nin mer- kez üs olarak kullandığı Zap Vadisi'nin, dün saat 15.00'te tamamen kontrol altına alındığı vurgulanan açıklamada, bölgede arama tarama faaliyetlerinin sür- dürüldüğü kaydedildi. Kamplar denetim alünda Diyarbakır muhabirimiz Enver Seviş'in haberine gö- re, TSK'nin Kuzey Irak operasyonunda Haftanin. Pirbela, Şive, Sindi ve Si- mel kamplannı denetim al- tına alması üzerine geri çe- kilmek zorunda kalan P- KK'liler, Metina ve Gara kamplanna yerleşmeye çalı- şıyorlar. Bu arada AGtT'in Kuzey Irak temsilcisi Iraklı Kürt Davut Dağıstani'nin de, IKDP'li peşmergeler tara- fından öldürüldüğü öne sü- rüldü. Önceki akşam Duhok kentindeki evinden IKDP'- liler tarafindan alındığı öne sürülen Dağıstani'nin bu kentin yakınlannda cesedi- nin bulunduğu iddia edildi. 500 asker var Kürtlerin uzun yıllar kal- dığı Atruş mülteci kampına da, dün ağır silahlarla dona- tılmış 500 Türk askeri yer- leştirildiği öğrenildi. Kamp- ta bulunan Türkiye kökenli Kürtlerin Türkiye'ye dön- meleri halinde her türlü ko- laylığın sağlanacağı açık- landı. Öte yandan IKDP Radyosu, Erbil kentinde 300 PKK'linin kent merke- zinde düzenlenen operas- yonlar sırasında öldürüldü- ğünü duyurdu. Ancak T- SK'ye karşı ilk kez Sam-7 ve Katyuşa füzelerini kul- landığını açıklayan PKK'li- ler, MED TV'de bu iddiala- n yalanladılar. IHD Genel Başkanı Akın BirdaJ, TSK'nin derhal Ku- zey Irak'tan çekilmesi ge- rektiği görüşünü savundu. KDP liderlerinden Sami Abdurrahman da Reuter ajansına verdiği demeçte, "Operasyondan sonra P- KK'nin bizim denetimimiz- deki topraklara dönnıesine izin vermeyeceğiz''dedi. 'Hayvan dostuma dokunma!' Hayvanseverlerin oluşrurduğu yaklaşık 100 kişihk grup, İstan- bul'daki Uçe beleîdiyelerinin sokak hay>anlanna yönelik aldığı "seri itiaP karannı İstanbul Büyükşe- hir Belediy esi önünde protesto et- ti. Hayvan Haklan Demeği, Haj r - van Dostlan Derneği, Türkiye Hay>anlan Koruma Derneği, İs- tanbul V'eteriner Hekimler Odası, Çevre Gazeteciieri Derneği (ÇE- GAD) vesessanatetsıÖzdemirEr- doğan'ın da aralannda bulundu- ğu bir grup hayvansever, belediye- lerin sokak ha\"vanlanna yönelik aldığı seri itiaf karannj protesto et- mek amacryla dün Fatih"teki Fatih Suttan Mehnıet Anıü önünde top- lanarak tstanbui Büyükşehir Bele- diyesi'ne. daha sonra da Sağlık İş- leri Müdürlüğü'ne y ürüdüler. (Fotoğraf: İPEK YEZDANt) Manisah gençler beraat etti NECATİAYGIN İZMTR- tzmir DGMde Manisalı liseliler diye bilinen davada ağır hapis cezalanna çarptınlanlar. aynı suçlarla yargılandıklan Manisa Ağır Ceza mahkemesi'nde beraat ettiler. Hukukçular, beraat karannın, DGM'de verilen ağır cezalann hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu gösterdiğini belirttiler. DHKP-C örgütü üyesi olduklan savıyla Manisa Emniyet Müdürlüğü'nün düzenlediği operasyonlarda gözaltına alındıktan sonra Izmir DGM'de ağır hapis cezalanna çarptınlanlardan Faruk Deniz ve AU Göktaş ile beraat eden 15 yaşındaki M.G., dün Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. Savcı yargılamada, Deniz, Göktaş ve M.G.'ye Izmir DGM'deki davada olduğu gibi, bir kuaför salonuna molotofkokteyli atma suçlamasını yönlendirdi. Savcı, sanıklann her bin için 12 yıla kadar hapis cezası istedi. Avukatlar Peün Erda ile Sema Pektaş ıse aynı suçtan ıki ayn yargılama yapmanm e\Tensel hukuk ilkelerine uymadığını vurgularken müvekkillerinin suçsuz olduğunu söylediler. Avukatlar, Göktaş ve Deniz'e Izmir DGM'de verilen 12'şer yıl 6'şar ay hapis cezasının haksız olduğunu belirttiler. Avukatlar. 15 yaşındaki M.G.'nin ise zaten DGM'deki davada söz konusu suçlamadan ötürü beraat ettiğini anımsattılar. Mahkeme heyeti karannda, dosya içinde sanıklann mahkûmiyetlerine yeterli kanıt olmadığuıı açıklayarak beraatlerine karar verdi. Karan doğru bulduklanru vurgulayan Erda ve Pektaş, şu ortak açıklamayı yaptılar:"Somut kanıüar müvekkillerimizin bu olayın faaiDeri olmadığını göstermektedir. İzmir DGM'de müvekkillerimizin üzerine aûlan bu oiayla ilgili suçiamada bir değeriendirme hatasına düşüunüştür. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nin karanyla bu değeriendirme hatası açıkça befli olmuştur. İzmir DGM'nin karan şu anda Yargıtay 'dadır. Burada yapılan incetemelerde Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği beraat karannın göz önüne aunacaguia inanıyoruz." SURİYE OPERASYONA KIZGIN Türkiye'ye karşı ittifak arayışı Dış Habeıier Servisi - Türkiye'nin K Irak operas- yonuna karşı destek ara- mak amacıyla Basra Kör- fezi ülkeleri turuna çıkan Suriye Devlet Başkan Yar- dımcısı Abdülhalim Had- dam "Yabana müdahaleye maruz kalan kardeş Arap ülkesi Irak için kaygüryız" dedi. Abu Dabi ziyareti stra- sında Birleşik Arap Emir- likleri Devlet Başkanı Şeyh Zeyd Bin Sultan El Naha- yan'la görüşen Haddam, "Irak'm kuzeyinde Türk operasyonu var. Bu, Arap ülkesinin egemenliğinin ih- lal edilmeskür" ifadesinı kullandı. Irak'ın BM Büyükelçi- sı Nizar Hamdua bir Suri- ye ticaret heyetinin Bağ- dat'ta yaptıgı temaslar ve Abdülhalim Haddam'ın Türkiye'nin operasyonu konusunda "kaygılannı" dile getirmesiyle ilgili so- rular üzerine "Arapgüven- liğine karşı tehditler arffık- ça Arap ülkeleri arasında yakınlaşmanın da o kadar arttığını ve dayanışmanın güçlendiğini' 1 söyledi. Bu arada Rusya Devlet Başkanı Boris Yettsin. sürp- riz bir zıyaretle Mosko- va'ya gelen Suriye Dışiş- leri Bakanı Faruk Şara ile telefon görüşmesı yaptı. Türkiye ise Suriye'nin, operasyonu eleştırmesine "Suriye'nin tepki göster- mek yerine uluslararası alanda teröre verdiği deste- ği kesmesi daha isabeüi bir hareket olur*" karşılığını verdi. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Büyükelçi Ömer Akbei PKK terörünün bu- günkü duruma gelmesinde Suriye'nin de sorumluluğu olduğunu belirtti. ABD Dışışlen Bakanlı- ğı Sözcüsü Nicholas Burns, operasyona karşı Iran, Irak ve Suriye'nin bölgeye askeri yığınak yaptıklan yönündeki ha- berlere ilışkin sorulan ya- nıtladı. Burns, "Bu haber- leri doğrulayacak durum- da değiliz. Bu ülkelerin böyle bir işleri olmamah. T- SK'nin operasyonu, bu ül- kelerin askeri yığınak yap- ması için bir gerekçe oluş- turmamaktadırT 'dedi. ACIMIZBUYUK Gazetemiz yazarlanndan MUSTAFA EKMEKÇt'yiyitirdik. O sevgi dolu yiğit kalem savaşçısının anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. CUMHURİYET ÇALIŞAJNLARI Not: Mustafa Ekmekçi için 23 Mayıs 1997 Cuma günü saat 10.30'da Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Merkezi'nde, saat 11.00'de Cumhuriyet Ankara Bürosu önünde tören düzenlenecek, cenazesi Maltepe Camisi'nde kılınacak öğle namazından sonra Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. ARAYIŞ TOKTAM1Ş ATEŞ Çifte Standart Sekiz yıllık kesintisiz ilköğretimi bahane ederek geçenlerde Sultanahmet Meydanı'nda yapılan mi- ting, artık bıkmış olduğum bir söylemi yeniden gün ışığına çıkardı. Bizim "dinci" basın sürekli olarak, kendi toplantılanna katılan insanlann yasalara uyma konusundaki özeninden söz eder ve "polisle çatış- madıklannı" övünerek açıklar. Insaf yahu... Son mitingden sonra, dinci basından bir gazete- de "Miting dediğin csuv-çerçeve indirmeli!" başlık- lı bir yazı yayımladı. Şöyle bir değeriendirme vardı: "...Buna rağmen agresif değiller. Ağızlanndan küfûr çıkmıyor. 1 Mayıs vandallan gibi cam-çerçeve indir- me derdinde değiller. 'Kahrolsun' ile başlayan slo- gan atmak ise akıllannın ucundan bile geçmiyor. Is- teseler de beceremezler 'militarist söylemi'. Sakallı dede küfretmez kimseye, başörtülü babaanne ise, futbol maçında darbe alan futbolcuya bile ağıt ya- kacak hassasiyette." Bir başka konu ama, sanki salt bu muhteremlerin dedeleri sakallı, salt bunlann babaannelerinin başı örtülü... Bu yaşıma kadar Beyazıt Meydanı'nda sayısız sol ve dinci gösteri izledim. Her ne kadar yukandaki ya- zıyı kaleme alan muhterem, "Kahrolsun" sloganı at- madıklannı ima ediyorsa da, "Laik devlet - Yıkılacak elbet" sloganını çok duydum. Aynı biçimde, "Kah- rolsun laik diktatörlük" sloganı da, dillerinden pek düşmez. Ve hemen her gösteri sonrasında, tekbir sesleri arasında polis barikatını aşartar ve Laleli'ye doğru "zarif" (!) sloganlar eşliğinde yürürler. Laik devletin, laik güvenlik görevliteri de (ki arala- nnda yoğun bir biçimde imam-hatip meslek lisesi mezunlan vardır), bu gençleri. omuzlannı "pıt pıtla- yarak" ve müthiş bir şefkatle durdurmaya çalışır. Ve çoğu kez de durduramaz... Aynı şeyi kazara solcu öğrenciler yapmaya çalış- tıklan zaman, kızılca kıyamet kopar. özellikle kız öğ- rencilerin üzerine, inanılmaz bir vahşetle saldınrlar. Televizyonlarda da defalarca yayımlandı. Hiç televiz- yonlara da mı bakmaz bunlar?.. 1 Mayıs vandallannın (!) bir kısmının savunulacak bir durumu olmadığını düşünüyorum. Fakat o krtle- leri çılgına çeviren şey, biraz da polisin tutumu ve top- lum psikolojisinden habersiz olmalan değil mi? 1996 1 Mayısı'nda linç edilmek istenen polisitüy- lerim ürpererek izlemiştim. Banka vitrinlerine saldı- nlan onaylamak mümkün mü? Ama "cam" konusun- da bu kadar duyariı olan insanlar, "can" konusunda aynı duyariıltğı neden göstermezler acaba? O sabah polis, üzerinin aranması sorunundan çı- kan tartışma sonrasında üç göstericiyi tabanca ile vurmasaydı, acaba bu tür olaylar çıkar mıydı? Ya da en azından, olaylar buralara kadar tırmanır mıydı? Hiç sanmıyorum. Sol gruplaria güvenlik güçlen arasında sanki bir kan davası var. Her iki tarafın da birbirine tahammü- lü yok. Ama "sol gruplar", adı üzerinde, "taraf". Bu- na karşılık güvenlik güçlerinin "tarafsız" davranma sorumluluğu var. Eğer onlar da "taraf" olurlarsa is- ter istemez çatışma çıkıyor ve aradaki düşmanlık daha da ileri boyutlarda köruklenmiş oluyor. Geçen günkü Sultanahmet mitinginden sonra ka- labalık bir grup, tekbir ve sloganlaria Fatih'e kadar yürüdü ve Fatih Camıi'nin avlusuna geldi. Polis bir- kaç yerde bu yürüyüşü durdurmayı denediyse de ba- şanlı olamadı. Eğer polisler bu grubun üzerine de sol- cu öğrencilerin üzerine saldırdıklan gibi saldırsalar acaba çevrede kınlmadık vitrin kalır mıydı? Sol öğrencilerin yürüyüşleri "izinsizyürüyüş" oldu- ğu için dağrtılıyormuş. Peki diğergrup yürüdüğü za- man, bu yürüyüş izinli mi oluyor? Ya da, acaba tek- bir getirildiği zaman otomatik izin mi çıkıyor?.. Yukanda değindiğim yazıda, Bakırköy'de bir ev- de bomba yaparken yaralanan sol militanlardan da söz ediliyor. Sanki dinciler hiç bomba imal etmiyor- lar. Eğer üşenmezlerse dergilerine baksınlar. Molo- tofkokteylinden tutun, tahrip bombasına kadar, her türiü patlayıcının imal ve kullanımı hakkında bilgi ve- ren yazılartefrika ediliyor. Ama bu "muhteremler" (!) banşsevermiş... Hadi canım... Başka arkadaşlar da üzerinde durdular. Zaten bu ve bundan önceki fiyasko DYP mitingine Sultanah- met Meydanı'nın tahsis edilmesi de, çifte standartın bir başka göstergesi. Sol parti ya da sendikalara bir miting yapmak istedikleri zaman, kuş uçmaz kervan geçmez yerler gösteriliyor. Ama bu muhteremler mi- ting yapmak istedikleri zaman, Sultanahmet Meyda- nı. Sonra da bu bizim kimi idarecilerimiz, tarafsız bir biçimde yasalan uyguiadıklannı iddia ediyoriar. Bu- na kargalar bile güler... "Idare"nin tarafsızlığını yitirmesi, düşünülebilecek en büyük felaketlerin başlangıcının işaretidir. Zaten iş bu noktaya geldi mi, idare hükümetin emrine gir- miş demektir. Devletle hükümet birbirinin içine gir- diği anda da, ne devlet kalır ortada ne de hükümet... Kimileri ateşle oynuyor. "Bize bir şey olmaz" di- yoriar. Ama fena aldanıyoriar. Idarenin tarafsızlığına, yasalann üstünlüğüne ve adalete herkesin gereksi- nimi vardır. Eğer bugün kendini kuvvetli gördüğü için, bu tarafsızlığı zedelemekten fayda umanlar var- sa, yann çok pişman olabilirier. Fakat iş işten geç- miş olur. Büyükelçi Ömer Akbel 'Türkiye, Asil Nadir'i İngiltere'ye vermeyecek' ANKARA / İSTAN- BUL (Cumhuriyet) - Dı- şişleri Bakanlığı, lngilte- re'nin, Kıbnslı Türk işa- damı Asil Nadir'in iadesi- ni henüz resmen istemedi- ğini belirterek konunun diplomatik değil adli bir konu olduğunu bildirdi. Asil Nadir'in Türk yurtta- şı olduğunu kaydeden ba- kanlık, 'uluslararası hu- kukun, kendi vatandaşını bir başka ülkeye iadeyi ön- görmediğini' açıkladı. Dışişleri Bakanlığı Söz- cüsü Büyükelçi Ömer Ak- bel, dün düzenlediği basın toplantısında konuyla ilgi- li bir soru üzerine, "Na- dir'in iadesi konusunda bakanuğımıza intikal et- miş bir diplomatik girişim bulumnamaktadır" dedi. Akbel, Nadir'in Türk yurttaşı olduğunun dikka- te alınması gerektiğini be- lirterek, "tngilizyetkilileri de konuyu adli ptatformda görmektedirier. Ve bu alanda girişimde buluna- caklar" diye konuştu. Nadir'in avukatı Ali Rı- za Görgüa Ingiliz hükü- metinin Asil Nadir'e komplo kurduğunu öne sürerek, Nadir'in lngilte- re'nin iade talebine Bo- ğaz'a bakarak. u Şu İngi- lizler inanılmaz adam- lar"dedi. Görgün, Nadir'in Bey- lerbeyi'nde kaldığı Bosp- horus Pascha Oteli'nin önünde bekleyen gazete- cilerin sorusu üzerine yap- tığı açıklamada, Ingiltere hükümetinin, organlan aracılığıyla müvekkiline 'komplo' kurduğunu ileri sürdü. Nadir'e kurulan komp- lolann zaman geçtikçe açığa çıktığinı belirten Görgün, 1991 yılından bu yana kendilerine yönelti- len suçu merak ettıklerini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle