Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 MAYIS 1997 PERŞEMBE
14 KULTUR
Galatasarayhlar Demeği yeni yönetim kurulu ilginç bir proje gerçekleştiriyor
Do do do, re re re, la SL,la sL, reZEYNEPSAYGI
Lütfii ICırdar Uluslararası Kongre ve
Sergi Sarayı, 24 mayıs cumartesi akşa-
mı oldukça renkli ve özellikli bir etkin-
liğe sahne olacak. Galatasaraylılar Der-
neği'nındüzenlediği 'Galatasaray lise-
li Dokuz Besteci' başlıklı konserde, Ll-
viCemalErkin in 'Köçekçe', AliDogan
Sinangüin 'SenfoniNo.l,Op.8\Yalçın
Tura'nın 'Orkestra İçin Tokkata', Tî-
mur Selçuk'un'Mevlana Baiesi l'vertü-
rü' ve Cemal Reşit Rc> 'in "Enstantane-
ler' adlı yapıtlan Gürer Aykal yöneti-
mindeki Bilkent Senfoni Orkestrası ta-
rafindan seslendirilecek. Bu konser Gü-
rer Aykal'ın dört yıldan sonra Istan-
bul'da yönettiği ilk konser olacak.
tlhan Usmanbaş'ın 'Vıyolonsel için
Müak-94' adlı yapıtı. yine Galatasaray
Liseli bir sanatçı, çellist Reşit Erzin ta-
rafından seslendirilecek.
ABD'de yaşayan ve konser için ts-
tanbul'a gelecek olan İlhan Mimaroğ-
lu'nun 'Yayh Dördüi No. 4, Tract' ve
Bülent Arel'in "Mimiana 1: Flux' adlı
yapıtlan projenin bir parçası olan
CD'den sunulurken Ahmet Yürûr'ün
'Fareli Köyün Kavalcısı' adlı yapıtı Ma-
car flüt sanatçısı Istvan Matuz ve Ma-
car sanatçılann yorumuyla yine CD'den
dinleyicilerle buluşacak.
Bilkent Senfoni Orkestrası'nın çala-
cağı senfonik eserlerin ve çello solonun
dışında kalan Mimaroğlu, Arel ve Yü-
rür'ün yapıtlan Geyvan McMillen'in
koreografisini üstlendiği Mimar Sınan
Üniversitesi dansçılan ve Stuttgart Ba-
le"den UğurSeyrek'indanslanylarenk-
lenecek.
Böylesi kapsamlı biretkinliğin elbet-
te tek bir geceyle sınırlandınlamayaca-
ğını düşünen Galatasaraylılar. projeyi
geliştirmeyi amaçlıyorlar. Özellikle Av-
rupa'nın dört yanında ve ABD'de bulu-
nan Galatasaraylılar dernekleri konse-
rin, bulunduklan ülkelerde yinelenme-
si için çalışmalara başlayacaklar. Kon-
serin yakın bir tarihte Ankara'da yine-
lenmesi de programa alınmış.
Bir yıldır çalışmalan süren proje,
yurtiçi ve yurtdışında yinelenmesı ta-
sarlanan konserin yanı sıra, bestecilerin
konserde seslendirilecek yapıtlanndan
oluşan bir CD ve Evin İlyasoğlu'nun,
Galatasaray'ın yarattığı müzik ortamı
ile çoksesli müzik tarihimizde dokuz
bestecının yasamı veyapıtlannın liste-
sini bir arada sunan, kayrlak niteliğin-
dekı "Galatasaraytı Besteciler Kita-
brndan oluşuyor. Kitap ve CD konser
günü satışa sunulacak.
Projenin mimarlan Dağhan Baydur
ve Sait Mısıruoğlu'ile bu kapsamlı et-
kinlik üzerine görüştük. Dağhan Bay-
dur. Müzikotek'in sahibi ve ME-
SAM'ın başkan yardımcısı. Dahaönce
de Galatasaray CD'si projesine imza at-
mış. Saıt Mısırlıoğlu ise Galatasaraylı-
lar Derneği'nin kültür ve sanat işlerin-
den sorumlu yönetim kurulu üyesi. Ga-
latasaray ekolünden gelen Baydur ve
Mısırlıoğlu. "Biz Galatasaray Liseli o\-
alatasaray
ekolünden gelen
dokuz bestecinin
yapıtlanndan oluşan
örnekler ilk kez bir
arada 24 mayıs
cumartesi akşamı
Lütfii Kırdar
Uluslararası
Kongre ve Konser
Salonu'nda
düzenlenecek bir
konserle
seslendirilecek.
E v i n i l y a s o ğ l u p r o j e y i a n l a t ı y o r
'Çoksesli müziğinıi&n her kuşağından bir temsücV
- Proje nasıl şekillendi?
Önce bu dokuz bestecının
yaşamöyküsünü. yapıt listelerini ve
Galatasaray Lisesi'ndeki sanatsal
ortamı içeren bir kıtap yazdım.
Ardından her binnin birer yapıtını
kompakt disk üstüne kaydetmek
fıkri gündeme geldi. Bıîkent
Orkestrası ve Gürer Aykal bu
konuda büyük destek verdiler.
Kimi bestecinin daha hiç
çahnmamış yapıtı, kimınin daha hiç
kompakt disk üzenne fcaydı
yapılmamış yapıtı. bellı bir estetik
sıralama gözeterek kaydedildi.
Bülent Arel ve Mimaroğlu" nun
elektronik laboratuvarlarda
kaydedılen vapıtlan da İlhan
Mimaroğlu sayesinde elimize ulaştı.
Ahmet Yürûr'ün 'Fareü Köyün
Kavak-ısT adlı yapıtı Istvan Matuz
gibi dünyanın en ünlü flütçülerinden
biri tarafindan Macanstan'da
kaydedildi. Bu yapıtlardan oluşan
bir konser vermek aklımıza
gçldjğinde, elımızdeki bant kayıtlar
için de koreografi duzenlemeye'
karar verdik. Böylece
hep canlı konserin kaydı yapılıp
doldurulur, biz ise önceden kayda
alınmış yapıtlan canlandınp bu
konser ile yenıden yaşama
kavuşturuyoruz.
- Dokuz bestecinin müzikal anlamda
bir ortak paydası var mı?
Galatasaray Liseli bestecilerin bence
ortak paydalan, her binnin son
derece aydın ve araştırmacı birer
sanat adamı oluşudur.
Yoksa yazı tekniği açısından ayn
kuşaklann ve ayn biçemlerin
tışilerini biraraya topladık'.""
Bu da bize Türkiye'nin çoksesli
müzik tarihinin her kuşağından
bir temsilcisi göriintülemiş oldu.
duğumuz için böyle bir konuda pek ob-
jektif olama/dık. Ancak Evin İlvasoğlu
gibi bir müzik insanının projeye destek
vermesi biA, doğru \olda olduğumuza
inandırdr diyor.
- Proje nasü şekillendi?
DAĞHAN BAYDUR- Evın llyasoğ-
lu'nun '25Türk Bestecisi" adlı kitabını
okurken çoğunun Galatasay kökenli ol-
duğunu gördüm \ e heyecan duydum ve
bunu bir CD çalışmasına dönüştürme-
ye karar verdim. Evin İlyasoğlu yazar
olduğu için hem kitap. hem CD şeklin-
de bir proje ortaya çıktı. Bilkent Senfo-
ni Orkestrası ile kayıt yaparken konser
fikri doğdu: çok cazip geldi. Daha ön-
cekı dernek bas.kanımız Prof. Dnygun
Yersuvat'a konuyu açtık.
SAİT MISIRLIOĞLL - Konserva-
tuvar bile tek başma bu kadar besteci çı-
karmıyor.
Oysa bir müzik okulu olmayan Ga-
latasaray Lisesi bunu başarmış. Elbet-
te bu başan, Galatasaray için bir ilk de-
ğil. Yıllardan beri her alanda öncü bir
kurum... Bu nedenle proje bizi heye-
canlandırdı ve hemen çalışmalarbaşla-
dı. Bu arada dernek olarak bir seçim
yasadık. Proje yeni yönetimce de be-
nimsendi. 24 mayısın çok renkJi geçe-
ceğini sanıyoruz.
- Galatasaray Lisesi'nde nasıl başb-
yor müziğe eğilim?
DAĞHAN BAYDUR-Geçmişte çok
önemli müzik öğretmenleri vardı. Okul-
da, yaylı quartet konserleri olurdu. Yal-
nızca müzik öğretmenlen mi, çok fark-
lı alanlann öğretmenleri de öğrencileri
müziğe yönlendırirdi.
SAİT MISIRLIOĞLU - Galatasa-
ray yalnızca bir okul değıl. Orada duy-
gular ve motifler doğal bir ortam ıçin-
de çok küçük yaşta işlenir. Değerli mü-
zik hocalannın yanı sıra, diğer hocala-
nn da çocukJan müziğe yönlendirdiği-
ni görebiliyoruz. Örneğin bizım edebi-
yat hocamız İbrahim Kutlu. derslerini
klasik müzikeşliğindeyapardı. Birolu-
şum yaratıyor gençlerde. Bu etkileşim
o yaşta bir dünya görüşü ve yaşam bi-
çimi elde etmenızi sağhyor.
Adı geçen bestecilerden hayatta
olanlar da çok heyecanlanmışlar proje-
yi duyunca "Galatasaray'ınkattığıbu''
diyor Baydur. İlhan Mimaroğlu'nun ko-
nu Galatasaray olunca işini gücünü bı-
rakıp yıllar sonra Amerika'dan Istan-
bul'a geliyor olması, bu bağlılığın bir
kanıtı.
Bu projenin kapsamlı bir çerçeve ve
cüsseyi hak ettiğini belirten Mısırlıoğ-
lu, bu dokuz besteciye ve saygın katı-
lımcılara hak ettikleri ortamı ve atmos-
feri yaratmayı ve Galatasaraylılara ya-
kışır bir etkinlik düzenlemeyi amaçla-
dıklannı söylüyor.
"İçinde bulunduğumuz toplumda
çağdışı birtakım etkinliklersürerken bi-
zim böylesine evrensel bir çalışma için-
de olmamız, topluma bir mesaj niteliği
taşıyor. Topluma her zaman öncülük et-
miş bir kurum olarak Galatasarayula-
ra belki her zamankinden fazla görev
düşüyor.Toplunıu bilinçlendirme, ka-
muoyu yaratma, bir baskı gnıbu oluş-
turma gibi bir sonımluluğumuz var"
diyor Mısırlıoğlu. Baydur da aynı gö-
rüşte: "Kültürevesanatagerekliönemin
verilmediği bir dönemde bö\ ie bir pro-
jeylebir misyonu da yerine getiriyoruz."
- Bundan sonra Galatasaray'a dö-
nük projeleriniz olacak mı?
DAĞHAN BAYDUR - Galatasaray
-•Lisrtt şaw*W,
i
*tiyarroariar için de ben-
1
zer etkinlikler düzenlemeyi tasarlıyo-
ruz.
SAtT MISIRLIOĞLU - Bu dokuz
besteci klasik ve çoksesli müzik alanın-
da ürünler vermış. Bunun dışında bir
çok bestecimiz daha var. Pop müzik de
başka bir proje olarak ele alınacak. Der-
neğin Galatasaray Liseli değerlere dö-
nük çalışmalan sürecek.
Konser bıletleri, Vakkorama Taksim.
Cotton Bar Erenköv. La Maison ve Ga-
latasaraylılar Cemiyeti 'nden 5 milyon
TL karşılığı edinilebilir
Ian Holm, oyunculukta 45 yılı geride bıraktı
'Umutsuz bir vaka'dan Kral Lear'e
Kültür Servisi - The Sun-
day Telegraph onun için "10
yıldır rastlanılan en iyi ak-
tör" yorumunu yaptı. The
Sunday Times ise onu "Cç
büyük Learyorumcusu ara-
sında" saydı. The Times,
"Bugüne dek gerçekleştiri-
len en iyi Lear yorumu" di-
ye niteledi 'Kral Lear'ı.
Shakespeare'in bu ölümsüz
eserine ruh veren ünlü oyun-
cu Ian Holm, 9. Uiuslarara-
sı Istanbul Tiyatro Festiva-
li'nde, tiyatro tarihine dam-
gasını vuran bu benzersiz
yapıtla ilk kez Türk tiyatro
seyircisiyle buluşuyor.
Holm, 70'li yıllarda sahne
korkusu nedeniyle tam 15
yıl boyunca seyirci önüne
çıkmaktan kaçınmıştı. So-
yunma odasına çekilip sah-
neye çıkmayı reddeden
Holm, 20 yı! sonra korkula-
nnın üstüne gitti ve seyirci-
leriyle buluştu. Ama bu kez
de yeni bir korkuyla başet-
mek zorunda.
Green card korkusu
'Green card' yanı oturma
izni! Bu taptaze korkunun
tek nedeni. Holm'un yıl
içinde çevirdiği dört film.
ABD'de gösterime giren ve
son filmi de çok yakında
gösterime girecek olan
Holm, Amerika'ya gıdebil-
mek için oturma izni almak
zorunda, ancak bunun da
önemli bir şartı var: Bir sü-
re orada yaşamak. Holm şu
anda, Los Angeles'ta yaşa-
yan ve The House of Blues
adında çok tanınmış bir caz
kulübünü işleten oğlunun
evinde geçici bir süre için
kalıyor. Ne yazık ki Ameri-
kalı yetkililer, Holm'un bu
ziyaretlerinden hoşnut de-
ğil. "Haftasonu riyaretkrin-
den hoşlanmıyoıiar. Burada
resmi olarak bir yabancı-
yım." Halen Londra'da sah-
9.ULUSLARABASI
İŞTANBUL
TİYATRO FESTİVALÎ
• Okul yıllanndan bu yana
'umutsuz vaka' olduğunu
belirten Ian Holm, sahne korkusu
nedeniyle 20 yıl sonra seyirciyle
buluştuğunda 'bugüne dek
gerçekleştirilen en iyi Lear
yorumu'nu gerçekleştirdi.
nelenmeye devam eden
'Kral Lear'in tartışmasız en
başanlı yorumcusu olan
Holm, The Sunday Review
dergisinin kendısiyle yaptı-
ğı söyleşide yeni korkulann-
dan söz ediyor.
1997 yılı, ünlü aktör için
bir dönüm noktası. 65 yaşın-
daki Holm oyunculukta 45
y ılını 'Kral Lear' ve 50 sine-
ma filmiyle geride bırakı-
yor. Merâklısı için yeniden
anımsatalım, Holm bu yıl
Sidney Lumet'nin "Night
Fails on Manhattan', Luc
Besson'un 'The Fitfh Ele-
ment'. Danny Boyle'un 'A
Life Less Ordinary' ve
Atom Egoyan'ın 'The Swe-
et Hereafter' adlı filmlerin-
de rol aldı.
Laurence Ian Holm'un
rol aldığı yeni prodüksiyon-
lardan biri, yönetmen Stan-
leyTucci'nin son filmi 'Big
Night'. Fihn bu ay sonunda
lngiltere'de gösterime gire-
cek. Avrupa sineması tarzın-
da olan bu film, New Jer-
sey'de lokanta işleten ttal-
yan göçmeni iki kardeşin
öyküsünü anlatıyor. Kardeş-
lerden biri mükemmelliyet-
çi (Holm) diğenyse son de-
rece pragmatist. Son derece
kısıtlı bütçeyle çekilen film,
ABD'de sürpnz bir hamley-
le gişe su-alamasında ilk ona
girdı. .'Vncak Holm'un'ara-
nan aktörolmak' gibi bir ta-
kmtısı yok. Okul yıllanndan
ben 'umutsuzvaka'olduğu-
nu anlatan Holm, aktör ol-
maya doktor olan babasmın
teşvikıyle karar vermiş. An-
cak bu teşvik biraz da iddı-
alaşarak sonuç vermiş. "Ba-
bam neolmakistediğimi sor-
du. Ben de 'aktör' yanıonı
wrdim. 'O zaman bunu ka-
nıtla' dedi bana. Duyduğum
en etkili sözcüklerdi bun-
lar".
Seyirciye bakanuyor
Bunun üzerine yerel ve
amatör bir tiyatroda Hercu-
le Poirot rolüyle sahneye
adım atmış Holm. Sonra,
Worthing'de yaşayan pro-
fesyonel bir oyuncunun öğ-
rencisi olmuş. Oyunculuk
eğitimi RADA ve Strat-
ford'da sürmüş. 'Kral Lear'
rolünün ilk tohumlan da 30
yıl önce Stratford'da atılmış.
Feter Hall'ün önderliğinde
burada Claudio'dan Tro-
ilus'a, Ariel'den 3. Ric-
hard'a dek tiyatro tarihinin
en büyük rollerine bürünen
Holm, Peter Hall'ün kanat-
lan altında pek çok büyük
oyuncunun yetiştiğıni belir-
tiyor. Laurence Olivier'nin
sahne korkusuna ilişkin ya-
şadığı deneyim onu çok et-
kilemiş. Bu öyküyü anlat-
maktan yorulmuyor. "Olivi-
er, gösteriden sonra soyun-
ma odasına kapanmışü. Ter-
zisi gelip kapıyı çaklı \-e gös-
terinin bir zafer olduğunu
anlattı. Olrvier'nin yanıtı
şuydu: "Ö>le mi? Ptki nasıl
başardım?"
Laurence Olivier'nin ya-
şadıklannı sanki kendisi ya-
şamışçasına, sesındeki ıstı-
rap bile onu andınyor. 'Kral
Lear'in provalan ve özellik-
le ilk gecesinde yaşadığı sı-
kmtılan anlatırken Olivier
ile ne denli benzeştiği orta-
ya çıkıyor. "Bundan dana
trajik, daha mutlu bir olay
anımsamıvorum. Iste benim
sorunum bu. Tahammiil et-
mek!»" Ya seyirciyle neler
yaşıyor? Her oyunu farklı-
laştıran seyirci değil mi?
"Seyirciyi fark etmiyonım
hatta bakmryorum bile. Bu-
na cesaretim yok".
AfifeJale
Ödülleri'nde
6 ödül toplayan
İstanbul
Şehir
Tiyatrolan
yapımı
'BirAta
Kralbgım',
Başar
Sabuncu'nun
kurgusuve
yorumuyla
festivaİde
iki kez
sahnelenecek.
'BirAta Krallığım 'ya da
çağımızın barbarlık masalı
Kültür Servisi - Bu yıl 'iktidar ve şid-
det' temasını işleyen 9. Uluslararası İs-
tanbul Tiyatro Festivali'nde ağırlıklı ola-
rak Shakespeare'in yapıtlanndan oluşan
prodüksiyonlar yer alıyor.
Bu kapsamda lsmael Ivo Dans Tiyatro-
su'ndan 'OtheDo', İngiliz Ulusal Kraliyet
Tîyatrosu'ndan 'Kral Lear'i izleyen tiyat-
roseverler üçlemenın son ayagı olarak bu-
gün ve yann saat 21.30'da Muhsin Ertuğ-
rul Sahnesi'nde, İstanbul Şehir Tiyatrola-
n prodüksiyonu 'BirAtaKraluğun'labu-
luşacak.
Shakespeare'in on iki oyunundan alın-
tılarla ve beş sonesinden oluşturulmuş
şarkılann eklemlenmesiy İe Başar Sabun-
cutarafindan kurgulanan oyun, iktidar tut-
kusu, yaşam ve ölüm temalannı bir kolaj
çerçevesinde seyirciye sunuyor. Arif Ak-
kaya, Murat Coşkuner, Murat DaL Hal-
dun Ergüvenç. Burak Davudoğlu, Ayhan
Kavas. Kemal Kocatürk. Şebnem Köstem,
Aslı Öngören, E. Postoğlu. Candan Sabun-
cu, Ersin Sanver ve S. Sankaya'nın rol al-
dığı oyunda, Başar Sabuncu'nun hareket
noktası '20. yüzyıl barbarlığına dair bir
masal' oluşturmanın ötesınde, Shakespe-
are'in kahramanlan arasındaki ortak pay-
dalan yakalayarak onlan düzenin içinde.
düzene karşı rüm çelişkileriyle irdelemek.
(Dikmen Gürün, 18.02.1999, Cumhuri-
yet).
'Bir Ata Kralhğım'ı tam 16 yıl önce
sahnelemeye karar veren, ancak çeşitli ne-
denlerle bu projeyi bu yıl gerçekleştirebi-
len Sabuncu, günümüzde Shakespeare'e
yönelen ilginin nedenlerini şöyle açıklı-
yor: "Shakespeare seyircinin, tiyarrocu-
nun ve özeüikle oyuncunun yerişmesinde
çok zengin bir kaynak. Hem başlangıç.
hem sonuç, hem de zaman zaman uğran-
ması gerekli bir durak. Her oyuncu ve yö-
netmen için de kendini sınamak adına
önemli bir denek taşı. Ama aynı zamanda
sert cetin bir taş. Çok da tehlikeli"
Sabuncu, oyunu sahneye koyarken te-
mel amacının Shakespeare'in özellikle
19. yüzyıl romantik döneminde üzerine
biriktirilmiş süslü toz tabakasmı eşelemek
olduğunu söylüyor. "Biz o tabakayı eşele-
mek ve saf. bakir, çıplak kalmıs söylemine
ulaşmaçabasıgösterdik.'" Shakespeare'in
yaşadığı dönemle günümüz arasında ben-
zerlikler kuran Sabuncu oyunu 'barbar-
hk masalı' olarak adlandırmasını ise şöy-
le açıklıyor: "Hiçbir çağ 20. yüzyıl kadar
vahşet çağı olmadı. Bu yüzden barbarlık
masalı di>onız. Shakespeare ile hiç ilişki
kumıamış olan seyirci için bir barbarlık
masah. Shakespeare merakulan için ise
yeniden okuma metni."
Selim Atakan'ın müziğiyle yer yer li-
rik. yer yer de sert mesajlar içeren; hare-
ket ve müzik birlikteliğinde Shakespeare
metinlerinin günümüze dek akışını sağla-
yan 'Bir Ata Kralhğım', gerçeklerin de-
ğişmez çelişkisini çarpıcı bir söylemle
sahne üstüne taşıyor.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
liyatro, Yıldız Kentep
ve Emek
Havalar ısındı ısınmadı, yaz geldi gelmedi der-
ken istanbul'u festivaller bastırdı. Önce film festi-
vali, şimdi tiyatro; ardından müzik ve caz...
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, kültürel ve sanat-
sal etkinlikleriyle Istanbul'un kültür kenti olma özel-
liğinde direnen ve bunun kurumsallaşması yolun-
da önemli adımlar atan kuruluşlann başında geli-
yor. Yapı Kredi Gençlik ve Akbank caz festivalleri-
nin adını da anmak gerekir, tabii ki...
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği
"Uluslararası Tiyatro Festivali", bu yıl dokuz yaşın-
da. Vakfın da yinmi beşinci yılı.
Bu yılın festival sponsoru Henkel.
Son zamanlarda, özellikle de Kültür Bakanlığı ile
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Refah Parti-
si'ne geçmesiyle birlikte, sponsorluk kurumu iyi-
ce önem kazandı. Benzer şekilde büyük salon so-
runu da gündeme geldi.
Istanbul'daki büyük salonlara bir bakın; hepsi
Refah Partisi'nin elinde...
Eskiden de hükümetlerin, devletin sanata para
yatırdığı, gerçek anlamda desteklediği söylene-
mezdi. Şimdi bu durum, daha da kötüye gidiyor.
•
Yıldız Kenter, ödül töreninde yaptığı konuşma-
da, yinmi beş yıldır süren vakfın çalışmalarının bü-
yük bir emek ürünü olduğunu; kararlı bir direnme
ve mücadele etme ürünü olduğunu çok yerinde
vurguluyordu.
Dile kolay yirmi beş yıl... Bakanlara, belediye
başkanlanna karşın...
Dört beş yıl kadar önce, vakfın eski yöneticisi ve
kurumlaşmaya büyük bir emeği geçen Aydın Gün,
yıllarca yaşadığı sıktntıtan. özellikle de ilgili bakan-
lıklarla yaşadığı sorunlan anlatmıştı.
Bu sorunlar bitmez; bir iki özel durumun ve ki-
şinin dışında, bizde hükümetler, belediye başkan-
lan, politikacılar kültürü, sanatı pek sevmez.
Politikacılar için kültür ve sanat etkinlikleri ve
dolayısıyla bu mekânlar, salonlar; bulunmalan ve
ön sıranın ortasındaki koltuklara oturmalan gerek-
tiğine inandıklan medyatik ortamlardır.
Hepsi bu kadar. Ne bir eksik, ne bir fazla...
Neyse biz Yıldız Kenter'e dönelim. Benim için
Yıldız Kenter ve Kent Oyunculan, henüz on beş ya-
şındayken, 1970 yılında, Harbiye'deki o güzelim
salonda "Üç Kız Kardeş " ile başlayan bir "okul"du.
Tiyatro izleri olmasını öğrendiğim bir okul. Yinmi ye-
di yıldır da bu eğitim sürüyor.
Yıldız Kenter'i anlatmak çok güç; ilk sahneye çı-
kışı 1948 yılı. Elli yıllık bir sanat yaşamı; elli yıllık bir
emek; kararlılık, inanç ve engellere karşın diren-
me...
Yaratmanın büyüsünden alınan güçle sahneden
asla inmemek ve hep perdeyi açmak...
Yıldız Kenter, oyuncu, yönetmen, tiyatro kişisi,
hoca...
Belleğimizden sılinmeyen, tiyatro ve sinemada
oynadığı yüzlerce karakter... Yetiştirdiği yüzlerce
öğrenci... Sahneye koyduğu yüzlerce oyun...
Tanımlamak güç, anlatmak güç. Güç; çünkü Yıl-
dız Kenter, sözcüğün en derin anlamıyla, emeğin
en doğru anlamıyla, yaratmanın en estetik alamıy-
la, gerçek bir sanatçıdır...
• • ' • :
Pazartesi günkü Cumhuriyet'in kültür sayfalann-
da, "Uluslararası Tiyatro Festivali"n\n açılışında iz-
lediğimiz Othello'nun yönetmeni Johann Kres-
nik'in şu sözleri yer almıştı:
"Avrupa ülkelehnde şu sıralar adalette tehlikeli
çalkalanmalar var. Bu inanılmaz."
Biz, ülkemizde, "ada/eftekiçalkalanmalaraina-
nır olduk. Ehh biz de Avrupah olduğumuza göre!
Bir süredir "yukanlarda" oynanan kötü, çirkin
oyunlar yerine, tiyatro festivali dolayısıyla sanatsal,
estetik ve gerçek oyunlar izleyebilirsinız...
Şimdi, Istanbul'un dört bir yanı sahne...
Yeni Tiirkü Açıkhava'da
• Kültür Servisi - Yeni Türkü, "20 Kent 20 Konser"
projesi dizisinin ilk konserine cuma günü saat
20.30'da Açıkhava Tiyatrosu'nda başlayacak. "Ya
Dışındasındır Çemberin ya da İçinde Yer Alacaksın"
adını tasıyan konserler dizisi Antalya, Bodrum,
Kıbns, Mannaris, Denizli, lzmir, Eskişehir ve
Ankara gibi merkezlerde sürecek. Yeni Türkü, turne
kapsamındaki ikinci konserini Bursa Kültürpark
Açıkhava Tiyatrosu'nda cumartesi akşamı verecek.
Tffi ÖdültePi açıklandı
• KüMr Servisi-Tıvatra Eleştirmenleri Birliği
(TEB) tarafindan venlen ödüllerbelirlendi. 1996-97
tiyatro döneminde yapılan çalışmalar içinde;
tstanbul'da Shakespeare'in yapıtlanndan kurguladığı
'Bir Ata Krallığım" adlı çalışması ile Başar Sabuncu
TEB Ödülü'ne; '1996-97' mevsimi boyunca
karşılaştığı tüm engel ve güçlüklere karşı direnen ve
niteliğinden ödün vermeksizin tiyatro etkinliğini
sürdüren 'Tiyatro Stüdyosu'. TEB Destek Ödülü'ne;
Ankara'da Ankara'nın tek sürekli özel topluluğu
olan Ankara Sanat Tiyatrosu'na oyunculuğa
başladığı 1970'li yıllardan bu yana yaptığı özverili
katkılar ve 1996-97 döneminde sunulan oyunlardaki
başansı, özellikle de Metin Balay'ın yazdığı
'Inadına Yaşamak' adlı tek kişilik oyundaki yorumu
ile Altan Erkekli; tzmir'de yönettiği 'Çayhane'
oyunundaki aynntılı ve titiz çalışması ile Özdemir
Nutku, TEB Odülleri'ne layık görüldüler. Tiyatro
Eleştirmenleri Birliği, 1996-97 tiyatro döneminde
ödüle değer görülen sanatçılann ödüllerini bir
törenle dağıtacak.
Bergama'da çevreci festival
• ANKARA (ANKA1 - Siyanürle altın üretimine
karşı yöre halkının yedi yıldır süren mücadelesine
tanık olan Bergama, bu kez 5-15 haziran tarihleri ,
arasında uluslararası bir festivale sahne olacak.
Bundan tam 61 yıl önce Atatürk'ün direktifiyle
başlayan ve aralıksız olarak günümüze kadar gelen
'Uluslararası Bergama Festivali', 5 Haziran Çevre
Günü'nde başlayacak. Festivalin açılışında Ege
Gençlik Orkestrası, Beethoven'ın 'Çevre Senfonisi'ni
seslendirirken festival etkinlikleri Bergama'daki 5 bin
kişilik amfitiyatroda gerçekleştirilecek. Altı tiyatro
oyununun izleyicilerin beğenisine sunulacağı
festivalin ilk tiyatro buluşmasını, lzmir Devlet
Tiyatrosu 6 haziranda 'Şeytan Örümceği' adlı oyunla
yapacak. Haluk Levent'in 7 haziran tarihinde
vereceği konser, Bergamalılan bir araya getirirken
İstanbul Şehir Tiyatrolan 8 haziranda 'Kral Oidipus'
ve 9 haziranda 'Cem Sultan' adlı oyunlan
sahneleyecek. Ankara Devlet Tiyatrosu ise 10
haziranda 'Halay'. 11 haziranda 'Kuvayi Milliye' ve
12 haziranda 'Gazap Üzümleri' oyunlan ile festivale
konuk olacak.