25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 MAYIS 1997 PERŞEMBE 14 KULTUR Galatasarayhlar Demeği yeni yönetim kurulu ilginç bir proje gerçekleştiriyor Do do do, re re re, la SL,la sL, reZEYNEPSAYGI Lütfii ICırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, 24 mayıs cumartesi akşa- mı oldukça renkli ve özellikli bir etkin- liğe sahne olacak. Galatasaraylılar Der- neği'nındüzenlediği 'Galatasaray lise- li Dokuz Besteci' başlıklı konserde, Ll- viCemalErkin in 'Köçekçe', AliDogan Sinangüin 'SenfoniNo.l,Op.8\Yalçın Tura'nın 'Orkestra İçin Tokkata', Tî- mur Selçuk'un'Mevlana Baiesi l'vertü- rü' ve Cemal Reşit Rc> 'in "Enstantane- ler' adlı yapıtlan Gürer Aykal yöneti- mindeki Bilkent Senfoni Orkestrası ta- rafindan seslendirilecek. Bu konser Gü- rer Aykal'ın dört yıldan sonra Istan- bul'da yönettiği ilk konser olacak. tlhan Usmanbaş'ın 'Vıyolonsel için Müak-94' adlı yapıtı. yine Galatasaray Liseli bir sanatçı, çellist Reşit Erzin ta- rafından seslendirilecek. ABD'de yaşayan ve konser için ts- tanbul'a gelecek olan İlhan Mimaroğ- lu'nun 'Yayh Dördüi No. 4, Tract' ve Bülent Arel'in "Mimiana 1: Flux' adlı yapıtlan projenin bir parçası olan CD'den sunulurken Ahmet Yürûr'ün 'Fareli Köyün Kavalcısı' adlı yapıtı Ma- car flüt sanatçısı Istvan Matuz ve Ma- car sanatçılann yorumuyla yine CD'den dinleyicilerle buluşacak. Bilkent Senfoni Orkestrası'nın çala- cağı senfonik eserlerin ve çello solonun dışında kalan Mimaroğlu, Arel ve Yü- rür'ün yapıtlan Geyvan McMillen'in koreografisini üstlendiği Mimar Sınan Üniversitesi dansçılan ve Stuttgart Ba- le"den UğurSeyrek'indanslanylarenk- lenecek. Böylesi kapsamlı biretkinliğin elbet- te tek bir geceyle sınırlandınlamayaca- ğını düşünen Galatasaraylılar. projeyi geliştirmeyi amaçlıyorlar. Özellikle Av- rupa'nın dört yanında ve ABD'de bulu- nan Galatasaraylılar dernekleri konse- rin, bulunduklan ülkelerde yinelenme- si için çalışmalara başlayacaklar. Kon- serin yakın bir tarihte Ankara'da yine- lenmesi de programa alınmış. Bir yıldır çalışmalan süren proje, yurtiçi ve yurtdışında yinelenmesı ta- sarlanan konserin yanı sıra, bestecilerin konserde seslendirilecek yapıtlanndan oluşan bir CD ve Evin İlyasoğlu'nun, Galatasaray'ın yarattığı müzik ortamı ile çoksesli müzik tarihimizde dokuz bestecının yasamı veyapıtlannın liste- sini bir arada sunan, kayrlak niteliğin- dekı "Galatasaraytı Besteciler Kita- brndan oluşuyor. Kitap ve CD konser günü satışa sunulacak. Projenin mimarlan Dağhan Baydur ve Sait Mısıruoğlu'ile bu kapsamlı et- kinlik üzerine görüştük. Dağhan Bay- dur. Müzikotek'in sahibi ve ME- SAM'ın başkan yardımcısı. Dahaönce de Galatasaray CD'si projesine imza at- mış. Saıt Mısırlıoğlu ise Galatasaraylı- lar Derneği'nin kültür ve sanat işlerin- den sorumlu yönetim kurulu üyesi. Ga- latasaray ekolünden gelen Baydur ve Mısırlıoğlu. "Biz Galatasaray Liseli o\- alatasaray ekolünden gelen dokuz bestecinin yapıtlanndan oluşan örnekler ilk kez bir arada 24 mayıs cumartesi akşamı Lütfii Kırdar Uluslararası Kongre ve Konser Salonu'nda düzenlenecek bir konserle seslendirilecek. E v i n i l y a s o ğ l u p r o j e y i a n l a t ı y o r 'Çoksesli müziğinıi&n her kuşağından bir temsücV - Proje nasıl şekillendi? Önce bu dokuz bestecının yaşamöyküsünü. yapıt listelerini ve Galatasaray Lisesi'ndeki sanatsal ortamı içeren bir kıtap yazdım. Ardından her binnin birer yapıtını kompakt disk üstüne kaydetmek fıkri gündeme geldi. Bıîkent Orkestrası ve Gürer Aykal bu konuda büyük destek verdiler. Kimi bestecinin daha hiç çahnmamış yapıtı, kimınin daha hiç kompakt disk üzenne fcaydı yapılmamış yapıtı. bellı bir estetik sıralama gözeterek kaydedildi. Bülent Arel ve Mimaroğlu" nun elektronik laboratuvarlarda kaydedılen vapıtlan da İlhan Mimaroğlu sayesinde elimize ulaştı. Ahmet Yürûr'ün 'Fareü Köyün Kavak-ısT adlı yapıtı Istvan Matuz gibi dünyanın en ünlü flütçülerinden biri tarafindan Macanstan'da kaydedildi. Bu yapıtlardan oluşan bir konser vermek aklımıza gçldjğinde, elımızdeki bant kayıtlar için de koreografi duzenlemeye' karar verdik. Böylece hep canlı konserin kaydı yapılıp doldurulur, biz ise önceden kayda alınmış yapıtlan canlandınp bu konser ile yenıden yaşama kavuşturuyoruz. - Dokuz bestecinin müzikal anlamda bir ortak paydası var mı? Galatasaray Liseli bestecilerin bence ortak paydalan, her binnin son derece aydın ve araştırmacı birer sanat adamı oluşudur. Yoksa yazı tekniği açısından ayn kuşaklann ve ayn biçemlerin tışilerini biraraya topladık'."" Bu da bize Türkiye'nin çoksesli müzik tarihinin her kuşağından bir temsilcisi göriintülemiş oldu. duğumuz için böyle bir konuda pek ob- jektif olama/dık. Ancak Evin İlvasoğlu gibi bir müzik insanının projeye destek vermesi biA, doğru \olda olduğumuza inandırdr diyor. - Proje nasü şekillendi? DAĞHAN BAYDUR- Evın llyasoğ- lu'nun '25Türk Bestecisi" adlı kitabını okurken çoğunun Galatasay kökenli ol- duğunu gördüm \ e heyecan duydum ve bunu bir CD çalışmasına dönüştürme- ye karar verdim. Evin İlyasoğlu yazar olduğu için hem kitap. hem CD şeklin- de bir proje ortaya çıktı. Bilkent Senfo- ni Orkestrası ile kayıt yaparken konser fikri doğdu: çok cazip geldi. Daha ön- cekı dernek bas.kanımız Prof. Dnygun Yersuvat'a konuyu açtık. SAİT MISIRLIOĞLL - Konserva- tuvar bile tek başma bu kadar besteci çı- karmıyor. Oysa bir müzik okulu olmayan Ga- latasaray Lisesi bunu başarmış. Elbet- te bu başan, Galatasaray için bir ilk de- ğil. Yıllardan beri her alanda öncü bir kurum... Bu nedenle proje bizi heye- canlandırdı ve hemen çalışmalarbaşla- dı. Bu arada dernek olarak bir seçim yasadık. Proje yeni yönetimce de be- nimsendi. 24 mayısın çok renkJi geçe- ceğini sanıyoruz. - Galatasaray Lisesi'nde nasıl başb- yor müziğe eğilim? DAĞHAN BAYDUR-Geçmişte çok önemli müzik öğretmenleri vardı. Okul- da, yaylı quartet konserleri olurdu. Yal- nızca müzik öğretmenlen mi, çok fark- lı alanlann öğretmenleri de öğrencileri müziğe yönlendırirdi. SAİT MISIRLIOĞLU - Galatasa- ray yalnızca bir okul değıl. Orada duy- gular ve motifler doğal bir ortam ıçin- de çok küçük yaşta işlenir. Değerli mü- zik hocalannın yanı sıra, diğer hocala- nn da çocukJan müziğe yönlendirdiği- ni görebiliyoruz. Örneğin bizım edebi- yat hocamız İbrahim Kutlu. derslerini klasik müzikeşliğindeyapardı. Birolu- şum yaratıyor gençlerde. Bu etkileşim o yaşta bir dünya görüşü ve yaşam bi- çimi elde etmenızi sağhyor. Adı geçen bestecilerden hayatta olanlar da çok heyecanlanmışlar proje- yi duyunca "Galatasaray'ınkattığıbu'' diyor Baydur. İlhan Mimaroğlu'nun ko- nu Galatasaray olunca işini gücünü bı- rakıp yıllar sonra Amerika'dan Istan- bul'a geliyor olması, bu bağlılığın bir kanıtı. Bu projenin kapsamlı bir çerçeve ve cüsseyi hak ettiğini belirten Mısırlıoğ- lu, bu dokuz besteciye ve saygın katı- lımcılara hak ettikleri ortamı ve atmos- feri yaratmayı ve Galatasaraylılara ya- kışır bir etkinlik düzenlemeyi amaçla- dıklannı söylüyor. "İçinde bulunduğumuz toplumda çağdışı birtakım etkinliklersürerken bi- zim böylesine evrensel bir çalışma için- de olmamız, topluma bir mesaj niteliği taşıyor. Topluma her zaman öncülük et- miş bir kurum olarak Galatasarayula- ra belki her zamankinden fazla görev düşüyor.Toplunıu bilinçlendirme, ka- muoyu yaratma, bir baskı gnıbu oluş- turma gibi bir sonımluluğumuz var" diyor Mısırlıoğlu. Baydur da aynı gö- rüşte: "Kültürevesanatagerekliönemin verilmediği bir dönemde bö\ ie bir pro- jeylebir misyonu da yerine getiriyoruz." - Bundan sonra Galatasaray'a dö- nük projeleriniz olacak mı? DAĞHAN BAYDUR - Galatasaray -•Lisrtt şaw*W, i *tiyarroariar için de ben- 1 zer etkinlikler düzenlemeyi tasarlıyo- ruz. SAtT MISIRLIOĞLU - Bu dokuz besteci klasik ve çoksesli müzik alanın- da ürünler vermış. Bunun dışında bir çok bestecimiz daha var. Pop müzik de başka bir proje olarak ele alınacak. Der- neğin Galatasaray Liseli değerlere dö- nük çalışmalan sürecek. Konser bıletleri, Vakkorama Taksim. Cotton Bar Erenköv. La Maison ve Ga- latasaraylılar Cemiyeti 'nden 5 milyon TL karşılığı edinilebilir Ian Holm, oyunculukta 45 yılı geride bıraktı 'Umutsuz bir vaka'dan Kral Lear'e Kültür Servisi - The Sun- day Telegraph onun için "10 yıldır rastlanılan en iyi ak- tör" yorumunu yaptı. The Sunday Times ise onu "Cç büyük Learyorumcusu ara- sında" saydı. The Times, "Bugüne dek gerçekleştiri- len en iyi Lear yorumu" di- ye niteledi 'Kral Lear'ı. Shakespeare'in bu ölümsüz eserine ruh veren ünlü oyun- cu Ian Holm, 9. Uiuslarara- sı Istanbul Tiyatro Festiva- li'nde, tiyatro tarihine dam- gasını vuran bu benzersiz yapıtla ilk kez Türk tiyatro seyircisiyle buluşuyor. Holm, 70'li yıllarda sahne korkusu nedeniyle tam 15 yıl boyunca seyirci önüne çıkmaktan kaçınmıştı. So- yunma odasına çekilip sah- neye çıkmayı reddeden Holm, 20 yı! sonra korkula- nnın üstüne gitti ve seyirci- leriyle buluştu. Ama bu kez de yeni bir korkuyla başet- mek zorunda. Green card korkusu 'Green card' yanı oturma izni! Bu taptaze korkunun tek nedeni. Holm'un yıl içinde çevirdiği dört film. ABD'de gösterime giren ve son filmi de çok yakında gösterime girecek olan Holm, Amerika'ya gıdebil- mek için oturma izni almak zorunda, ancak bunun da önemli bir şartı var: Bir sü- re orada yaşamak. Holm şu anda, Los Angeles'ta yaşa- yan ve The House of Blues adında çok tanınmış bir caz kulübünü işleten oğlunun evinde geçici bir süre için kalıyor. Ne yazık ki Ameri- kalı yetkililer, Holm'un bu ziyaretlerinden hoşnut de- ğil. "Haftasonu riyaretkrin- den hoşlanmıyoıiar. Burada resmi olarak bir yabancı- yım." Halen Londra'da sah- 9.ULUSLARABASI İŞTANBUL TİYATRO FESTİVALÎ • Okul yıllanndan bu yana 'umutsuz vaka' olduğunu belirten Ian Holm, sahne korkusu nedeniyle 20 yıl sonra seyirciyle buluştuğunda 'bugüne dek gerçekleştirilen en iyi Lear yorumu'nu gerçekleştirdi. nelenmeye devam eden 'Kral Lear'in tartışmasız en başanlı yorumcusu olan Holm, The Sunday Review dergisinin kendısiyle yaptı- ğı söyleşide yeni korkulann- dan söz ediyor. 1997 yılı, ünlü aktör için bir dönüm noktası. 65 yaşın- daki Holm oyunculukta 45 y ılını 'Kral Lear' ve 50 sine- ma filmiyle geride bırakı- yor. Merâklısı için yeniden anımsatalım, Holm bu yıl Sidney Lumet'nin "Night Fails on Manhattan', Luc Besson'un 'The Fitfh Ele- ment'. Danny Boyle'un 'A Life Less Ordinary' ve Atom Egoyan'ın 'The Swe- et Hereafter' adlı filmlerin- de rol aldı. Laurence Ian Holm'un rol aldığı yeni prodüksiyon- lardan biri, yönetmen Stan- leyTucci'nin son filmi 'Big Night'. Fihn bu ay sonunda lngiltere'de gösterime gire- cek. Avrupa sineması tarzın- da olan bu film, New Jer- sey'de lokanta işleten ttal- yan göçmeni iki kardeşin öyküsünü anlatıyor. Kardeş- lerden biri mükemmelliyet- çi (Holm) diğenyse son de- rece pragmatist. Son derece kısıtlı bütçeyle çekilen film, ABD'de sürpnz bir hamley- le gişe su-alamasında ilk ona girdı. .'Vncak Holm'un'ara- nan aktörolmak' gibi bir ta- kmtısı yok. Okul yıllanndan ben 'umutsuzvaka'olduğu- nu anlatan Holm, aktör ol- maya doktor olan babasmın teşvikıyle karar vermiş. An- cak bu teşvik biraz da iddı- alaşarak sonuç vermiş. "Ba- bam neolmakistediğimi sor- du. Ben de 'aktör' yanıonı wrdim. 'O zaman bunu ka- nıtla' dedi bana. Duyduğum en etkili sözcüklerdi bun- lar". Seyirciye bakanuyor Bunun üzerine yerel ve amatör bir tiyatroda Hercu- le Poirot rolüyle sahneye adım atmış Holm. Sonra, Worthing'de yaşayan pro- fesyonel bir oyuncunun öğ- rencisi olmuş. Oyunculuk eğitimi RADA ve Strat- ford'da sürmüş. 'Kral Lear' rolünün ilk tohumlan da 30 yıl önce Stratford'da atılmış. Feter Hall'ün önderliğinde burada Claudio'dan Tro- ilus'a, Ariel'den 3. Ric- hard'a dek tiyatro tarihinin en büyük rollerine bürünen Holm, Peter Hall'ün kanat- lan altında pek çok büyük oyuncunun yetiştiğıni belir- tiyor. Laurence Olivier'nin sahne korkusuna ilişkin ya- şadığı deneyim onu çok et- kilemiş. Bu öyküyü anlat- maktan yorulmuyor. "Olivi- er, gösteriden sonra soyun- ma odasına kapanmışü. Ter- zisi gelip kapıyı çaklı \-e gös- terinin bir zafer olduğunu anlattı. Olrvier'nin yanıtı şuydu: "Ö>le mi? Ptki nasıl başardım?" Laurence Olivier'nin ya- şadıklannı sanki kendisi ya- şamışçasına, sesındeki ıstı- rap bile onu andınyor. 'Kral Lear'in provalan ve özellik- le ilk gecesinde yaşadığı sı- kmtılan anlatırken Olivier ile ne denli benzeştiği orta- ya çıkıyor. "Bundan dana trajik, daha mutlu bir olay anımsamıvorum. Iste benim sorunum bu. Tahammiil et- mek!»" Ya seyirciyle neler yaşıyor? Her oyunu farklı- laştıran seyirci değil mi? "Seyirciyi fark etmiyonım hatta bakmryorum bile. Bu- na cesaretim yok". AfifeJale Ödülleri'nde 6 ödül toplayan İstanbul Şehir Tiyatrolan yapımı 'BirAta Kralbgım', Başar Sabuncu'nun kurgusuve yorumuyla festivaİde iki kez sahnelenecek. 'BirAta Krallığım 'ya da çağımızın barbarlık masalı Kültür Servisi - Bu yıl 'iktidar ve şid- det' temasını işleyen 9. Uluslararası İs- tanbul Tiyatro Festivali'nde ağırlıklı ola- rak Shakespeare'in yapıtlanndan oluşan prodüksiyonlar yer alıyor. Bu kapsamda lsmael Ivo Dans Tiyatro- su'ndan 'OtheDo', İngiliz Ulusal Kraliyet Tîyatrosu'ndan 'Kral Lear'i izleyen tiyat- roseverler üçlemenın son ayagı olarak bu- gün ve yann saat 21.30'da Muhsin Ertuğ- rul Sahnesi'nde, İstanbul Şehir Tiyatrola- n prodüksiyonu 'BirAtaKraluğun'labu- luşacak. Shakespeare'in on iki oyunundan alın- tılarla ve beş sonesinden oluşturulmuş şarkılann eklemlenmesiy İe Başar Sabun- cutarafindan kurgulanan oyun, iktidar tut- kusu, yaşam ve ölüm temalannı bir kolaj çerçevesinde seyirciye sunuyor. Arif Ak- kaya, Murat Coşkuner, Murat DaL Hal- dun Ergüvenç. Burak Davudoğlu, Ayhan Kavas. Kemal Kocatürk. Şebnem Köstem, Aslı Öngören, E. Postoğlu. Candan Sabun- cu, Ersin Sanver ve S. Sankaya'nın rol al- dığı oyunda, Başar Sabuncu'nun hareket noktası '20. yüzyıl barbarlığına dair bir masal' oluşturmanın ötesınde, Shakespe- are'in kahramanlan arasındaki ortak pay- dalan yakalayarak onlan düzenin içinde. düzene karşı rüm çelişkileriyle irdelemek. (Dikmen Gürün, 18.02.1999, Cumhuri- yet). 'Bir Ata Kralhğım'ı tam 16 yıl önce sahnelemeye karar veren, ancak çeşitli ne- denlerle bu projeyi bu yıl gerçekleştirebi- len Sabuncu, günümüzde Shakespeare'e yönelen ilginin nedenlerini şöyle açıklı- yor: "Shakespeare seyircinin, tiyarrocu- nun ve özeüikle oyuncunun yerişmesinde çok zengin bir kaynak. Hem başlangıç. hem sonuç, hem de zaman zaman uğran- ması gerekli bir durak. Her oyuncu ve yö- netmen için de kendini sınamak adına önemli bir denek taşı. Ama aynı zamanda sert cetin bir taş. Çok da tehlikeli" Sabuncu, oyunu sahneye koyarken te- mel amacının Shakespeare'in özellikle 19. yüzyıl romantik döneminde üzerine biriktirilmiş süslü toz tabakasmı eşelemek olduğunu söylüyor. "Biz o tabakayı eşele- mek ve saf. bakir, çıplak kalmıs söylemine ulaşmaçabasıgösterdik.'" Shakespeare'in yaşadığı dönemle günümüz arasında ben- zerlikler kuran Sabuncu oyunu 'barbar- hk masalı' olarak adlandırmasını ise şöy- le açıklıyor: "Hiçbir çağ 20. yüzyıl kadar vahşet çağı olmadı. Bu yüzden barbarlık masalı di>onız. Shakespeare ile hiç ilişki kumıamış olan seyirci için bir barbarlık masah. Shakespeare merakulan için ise yeniden okuma metni." Selim Atakan'ın müziğiyle yer yer li- rik. yer yer de sert mesajlar içeren; hare- ket ve müzik birlikteliğinde Shakespeare metinlerinin günümüze dek akışını sağla- yan 'Bir Ata Kralhğım', gerçeklerin de- ğişmez çelişkisini çarpıcı bir söylemle sahne üstüne taşıyor. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE liyatro, Yıldız Kentep ve Emek Havalar ısındı ısınmadı, yaz geldi gelmedi der- ken istanbul'u festivaller bastırdı. Önce film festi- vali, şimdi tiyatro; ardından müzik ve caz... İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, kültürel ve sanat- sal etkinlikleriyle Istanbul'un kültür kenti olma özel- liğinde direnen ve bunun kurumsallaşması yolun- da önemli adımlar atan kuruluşlann başında geli- yor. Yapı Kredi Gençlik ve Akbank caz festivalleri- nin adını da anmak gerekir, tabii ki... İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği "Uluslararası Tiyatro Festivali", bu yıl dokuz yaşın- da. Vakfın da yinmi beşinci yılı. Bu yılın festival sponsoru Henkel. Son zamanlarda, özellikle de Kültür Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Refah Parti- si'ne geçmesiyle birlikte, sponsorluk kurumu iyi- ce önem kazandı. Benzer şekilde büyük salon so- runu da gündeme geldi. Istanbul'daki büyük salonlara bir bakın; hepsi Refah Partisi'nin elinde... Eskiden de hükümetlerin, devletin sanata para yatırdığı, gerçek anlamda desteklediği söylene- mezdi. Şimdi bu durum, daha da kötüye gidiyor. • Yıldız Kenter, ödül töreninde yaptığı konuşma- da, yinmi beş yıldır süren vakfın çalışmalarının bü- yük bir emek ürünü olduğunu; kararlı bir direnme ve mücadele etme ürünü olduğunu çok yerinde vurguluyordu. Dile kolay yirmi beş yıl... Bakanlara, belediye başkanlanna karşın... Dört beş yıl kadar önce, vakfın eski yöneticisi ve kurumlaşmaya büyük bir emeği geçen Aydın Gün, yıllarca yaşadığı sıktntıtan. özellikle de ilgili bakan- lıklarla yaşadığı sorunlan anlatmıştı. Bu sorunlar bitmez; bir iki özel durumun ve ki- şinin dışında, bizde hükümetler, belediye başkan- lan, politikacılar kültürü, sanatı pek sevmez. Politikacılar için kültür ve sanat etkinlikleri ve dolayısıyla bu mekânlar, salonlar; bulunmalan ve ön sıranın ortasındaki koltuklara oturmalan gerek- tiğine inandıklan medyatik ortamlardır. Hepsi bu kadar. Ne bir eksik, ne bir fazla... Neyse biz Yıldız Kenter'e dönelim. Benim için Yıldız Kenter ve Kent Oyunculan, henüz on beş ya- şındayken, 1970 yılında, Harbiye'deki o güzelim salonda "Üç Kız Kardeş " ile başlayan bir "okul"du. Tiyatro izleri olmasını öğrendiğim bir okul. Yinmi ye- di yıldır da bu eğitim sürüyor. Yıldız Kenter'i anlatmak çok güç; ilk sahneye çı- kışı 1948 yılı. Elli yıllık bir sanat yaşamı; elli yıllık bir emek; kararlılık, inanç ve engellere karşın diren- me... Yaratmanın büyüsünden alınan güçle sahneden asla inmemek ve hep perdeyi açmak... Yıldız Kenter, oyuncu, yönetmen, tiyatro kişisi, hoca... Belleğimizden sılinmeyen, tiyatro ve sinemada oynadığı yüzlerce karakter... Yetiştirdiği yüzlerce öğrenci... Sahneye koyduğu yüzlerce oyun... Tanımlamak güç, anlatmak güç. Güç; çünkü Yıl- dız Kenter, sözcüğün en derin anlamıyla, emeğin en doğru anlamıyla, yaratmanın en estetik alamıy- la, gerçek bir sanatçıdır... • • ' • : Pazartesi günkü Cumhuriyet'in kültür sayfalann- da, "Uluslararası Tiyatro Festivali"n\n açılışında iz- lediğimiz Othello'nun yönetmeni Johann Kres- nik'in şu sözleri yer almıştı: "Avrupa ülkelehnde şu sıralar adalette tehlikeli çalkalanmalar var. Bu inanılmaz." Biz, ülkemizde, "ada/eftekiçalkalanmalaraina- nır olduk. Ehh biz de Avrupah olduğumuza göre! Bir süredir "yukanlarda" oynanan kötü, çirkin oyunlar yerine, tiyatro festivali dolayısıyla sanatsal, estetik ve gerçek oyunlar izleyebilirsinız... Şimdi, Istanbul'un dört bir yanı sahne... Yeni Tiirkü Açıkhava'da • Kültür Servisi - Yeni Türkü, "20 Kent 20 Konser" projesi dizisinin ilk konserine cuma günü saat 20.30'da Açıkhava Tiyatrosu'nda başlayacak. "Ya Dışındasındır Çemberin ya da İçinde Yer Alacaksın" adını tasıyan konserler dizisi Antalya, Bodrum, Kıbns, Mannaris, Denizli, lzmir, Eskişehir ve Ankara gibi merkezlerde sürecek. Yeni Türkü, turne kapsamındaki ikinci konserini Bursa Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda cumartesi akşamı verecek. Tffi ÖdültePi açıklandı • KüMr Servisi-Tıvatra Eleştirmenleri Birliği (TEB) tarafindan venlen ödüllerbelirlendi. 1996-97 tiyatro döneminde yapılan çalışmalar içinde; tstanbul'da Shakespeare'in yapıtlanndan kurguladığı 'Bir Ata Krallığım" adlı çalışması ile Başar Sabuncu TEB Ödülü'ne; '1996-97' mevsimi boyunca karşılaştığı tüm engel ve güçlüklere karşı direnen ve niteliğinden ödün vermeksizin tiyatro etkinliğini sürdüren 'Tiyatro Stüdyosu'. TEB Destek Ödülü'ne; Ankara'da Ankara'nın tek sürekli özel topluluğu olan Ankara Sanat Tiyatrosu'na oyunculuğa başladığı 1970'li yıllardan bu yana yaptığı özverili katkılar ve 1996-97 döneminde sunulan oyunlardaki başansı, özellikle de Metin Balay'ın yazdığı 'Inadına Yaşamak' adlı tek kişilik oyundaki yorumu ile Altan Erkekli; tzmir'de yönettiği 'Çayhane' oyunundaki aynntılı ve titiz çalışması ile Özdemir Nutku, TEB Odülleri'ne layık görüldüler. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, 1996-97 tiyatro döneminde ödüle değer görülen sanatçılann ödüllerini bir törenle dağıtacak. Bergama'da çevreci festival • ANKARA (ANKA1 - Siyanürle altın üretimine karşı yöre halkının yedi yıldır süren mücadelesine tanık olan Bergama, bu kez 5-15 haziran tarihleri , arasında uluslararası bir festivale sahne olacak. Bundan tam 61 yıl önce Atatürk'ün direktifiyle başlayan ve aralıksız olarak günümüze kadar gelen 'Uluslararası Bergama Festivali', 5 Haziran Çevre Günü'nde başlayacak. Festivalin açılışında Ege Gençlik Orkestrası, Beethoven'ın 'Çevre Senfonisi'ni seslendirirken festival etkinlikleri Bergama'daki 5 bin kişilik amfitiyatroda gerçekleştirilecek. Altı tiyatro oyununun izleyicilerin beğenisine sunulacağı festivalin ilk tiyatro buluşmasını, lzmir Devlet Tiyatrosu 6 haziranda 'Şeytan Örümceği' adlı oyunla yapacak. Haluk Levent'in 7 haziran tarihinde vereceği konser, Bergamalılan bir araya getirirken İstanbul Şehir Tiyatrolan 8 haziranda 'Kral Oidipus' ve 9 haziranda 'Cem Sultan' adlı oyunlan sahneleyecek. Ankara Devlet Tiyatrosu ise 10 haziranda 'Halay'. 11 haziranda 'Kuvayi Milliye' ve 12 haziranda 'Gazap Üzümleri' oyunlan ile festivale konuk olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle