25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MAYIS 1997 CUMARTESİ HABERLER DSP'lilerin üçte ikisi, CHP'lilerin dörtte üçüne yakın bir kesimi güç birliğinden yana Seçmen solda güç birliği istiyor BULENT TANLA * Türkiye son 14 yıldır sağ politikalar ve sağ partilerin politikacılan tarafından yö- netildı. Iktidarda isimleri yol- suzluklara kanştı. çetelerle iç içe olduklan anlaşıldı. muha- lefette ıse beceriksızlıkleri görüldü. Ülkenin hiçbir so- rununa çözüm getirmediler, sorunlan erteleyerek Türki- ye'yi REFAHYOL hüküme- tine teslim ettıler. Işte şimdi hazın olan. acı olan durum Refah Partisi'nden kurtul- mak için bütün Türkiye, Tür- kiye'} ı bu hale sokan merkez sağ partılerden, onun millet- vekillerinden. krizm baş ak- töderinden çözüm bekle- mektedir. Siyasi ıstikrarsızlığın ve si- yasaİ tıkanıklığın aşilabilme- si amacıyla solun güçbirlığı üzerine TBMM'de grubu olan seçmen kitlesı üzennde yap- tığım bir çalışma önemli so- nuçlar göstermektedir. Sol seçmen, liderlerinin çe- kişme. inatlaşma ve kavgala- nnı izlemek istememekte. ül- kenin esenlıği, çağdaşlığı ve geleceği için güç birliği iste- mektedır. DSP seçmenının üçte ikısıne. CHP seçmeninm dörtte üçüne yakın bir kesimi güç birliğinden yana görüş bildirirken merkez sağ seç- menin üçte bırinin. Refah'a oy verenlerin de sekizde bıri- nin bu görüşten yana olması da önemlidir EngeL, bölünmüşlûk Bu. merkez solun güç birliğinden ya- na olanlara çabalannda büyük moral ve- ren bir sonuçtur. Uzman ve siyasi kimli- ğiyle bu yönde çalışan bir sosyal demok- rat aydın. "Rüzgâr biraz daha biriik için estikçe destek daha da büyüyecek" yoru- munu yapmaktadır. Araştırma sonuçlanna göre, Türk siya- setınde merkez solun önündekj engeller büyük ölçüde solda bölünmüşlükten kay- naklanıyor. Öteki engeller olarak sıray- Ia, sol parti liderlerinin ülke sorunlanna çözüm üretememesi, seçmenlere güven vermemesi, sol partilerin politikalanmn yetersiz olması. sosyal demokratlann ye- rel yönetimlerde ve koalisyon hükürne- tinde başansı'z olması ıle sosyaf derrîbk- rat sıyasetçilerin yolsuzluklara isimleri- nın kanşmış olması sayılıyor. Bu engel- ler. seçmenlenn üçte bıriyle beşte birine uzanan oranlarda merkez solun önünde- ki sorunlar olarak sıralanıyor. Sonuçlar DSP ve CHP'deki ideoloj'ik farklılığın seçmenler tarafından kabul edilmediği- ni ve gerçekçi bulunmadığını göstermek- tedir. Solda bölünmüşlüğün nedenleri üze- rine görüş bildiren merkez sol seçmen. DSP liden Bülent Ecoit'in uzlaşmaz tu- tumu ve CHP lıderi Deniz BaykaTın gü- ven vermeyen davranışlan üzennde odaklaşıyor. Merkez sol seçmenin çok büyük bir çoğunluğu (yüzde 90) solda bölünmüşlüğün v e solun ülke sorunlan- na çözüm üretememesinin sorumlulan olarak DSP ve CHP liderlerini görmek- tedir. Güç birliğının biçimi ve uygulama şekli sol seçmenin fazla ilgısini çekme- mektedır. Sol seçmen Ecevıt'in mi, Bav- kal'ın mı haklı olduğu ile ilgilenmemek- tedır. Ancak. solun birlık içinde mücade- le etmesinı. ortak ıradesini görmek ıste- mektedir. Merkez sol seçmenin beşte üçü, merkez sağ seçmenin yanva yakın bir bölümü, Refahlı seçmenin bile üçte binnden fazlası bu soruya "DSP ile CHP güç birliği yapmalT cevabını vermekte- dir. Merkez sol panilerin güç birliğini gerçekleştirmelen halinde seçmen dav- ranışlan merkez solu ıktidara getirebile- cek bir potansiyel taşıyor. Bu durumda sol, iktidar yolunu kendine açmak isti- yorsa, liderlerinden kurtularak birliği bü- tünlüğu sağlamalı ve yeni bir umut. he- yecan ve programla halkın karşısına çık- malıdır. tlginç olan nokta üç merkez sağ seçmeninden birinin, yedi Refahlı seç- menden birinin böyle bıroluşumun ikti- dara taşınmasında pay sahibi olacağını Türkiye'de Yaşanan Siyasi Tıkanıklığın Aşılmasında "Merkez Sol'un Güç birliği" Konusundaki Düşünceler Merkez Sol DSP CHP Merkez Sağ (ANAP+DYP) RP % Evet, güçbirlığı şarttır Hayır, güçbirlığı gereklı değıldır Fıkrı Yok / Bılmıyor 60.4 29.8 9.8 71.6 18.5 9.9 28.0 51.3 20.7 12.4 65.3 22.3 "Siyasal islamın Demokratik Yollardan Onfenmesine" llişkin Düşünceler Merkez sol DSP % CHP % Solun güçbirlığı yapması Genış tabanlı bir mutabakat hukümeti ANAP-DYP güçbirlığı yapması DYP - MHP'nin güçbirlığı yapması ANAP - MHP'nin guçbırliği yapması Hıçbırı /Önlenemez 56.0 26.8 9.8 3.4 2.8 1.2 59.5 20.1 13.1 2.9 2.2 2.2 "Merkez Sol Partilerin Güç birliğini Gerçekleştirmelen Halinde Oy Vemne Davranışlan" (Sol'un güçbiriiğinin DSP ve CHP'nin birleşmesinden oluşan biryapıdan olması gerektiğini belirtenlere sunulmuştur) Merkez Sol Merkez Sağ DSP CHP (ANAP+DYP) RP 646 28.3 7.1 74.8 16.6 8.6 29.1 56.0 14.9 13.5 62.8 23.7 Evet, oy verınm Hayır, oy vermem Kararsız / Bilmıyor "Siyasal İslamın gelışmesinı önlemek için Solun güçbirliği yapması gerektiğini belirtenlere sunulmuştur" Türk Siyasetindeki Merkez Sol'un Önündeki Soldakı bolunmuşluk Sol partılerın lıderiennın ulke sorunlarına çozüm üretememesi, seçmenlere guven vermemesi Sol partilerin programlarının/politikalarının yetersiz olması Sosyal demokratlanrfyerel yönetimlerde ve koalisyon hükumetınde başarısız olması Sosyal demokrat sıyasetçilerin yolsuzluklara ısımlerının kanşmış olması Dıne karşı olan tutumlar/Dınsızlık Solda kavga oluşu/Göruş aynlığı Sol Partilerin Turkıye'ye faydalı olmaması Sol'u anlatamamaları/kendılerini yenıleyememelerı Toplumla kaynaşmamalan/Halk tabakasına inememelen Dığer Hepsı Özel bir neden bulunmuyor Fıkrı yok/Bılmıyor Engeller Merkez Sol DSP 47.4 35.7 25.8 25.8 19.7 0.9 0.6 0.3 0.6 - 0.9 - - 2.2 CHP 50.2 35.1 27 2 27.8 13.4 0.6 - - 0.3 1.0 1.3 0.3 - 2.9 Merkez Sağ (ANAP+DYP) 35.6 41.2 36.1 30.1 21.9 0.7 0.9 0.2 07 - 0.4 0.5 0.2 3.9 RP 23.2 45.5 31 2 31.5 29.9 2.5 1 0 - 1.3 03 1.0 1.6 - 8.3 ifade etmesıdir. Bu durumda güç birliği \ apacak merkez solun 1995 genel seçım- len baz olarak alındığında gelecek bir seçimde yüzde 32-41 oranında oy alaca- ğı hesaplanmaktadır. Kamuoyu. sol partilerle ilgili değer- lendirmesınde açık ve net olarak şu me- sajı vermektedir: Siyasi krizin aşılma- sında merkez solun güç birliği kaçınıl- mazdır. Bu bakımdan liderlere büyük gö- rev ve sorumluluk düşmektedir. Sayın Ecevit ve Sayın Baykal el ele verebilse- ler ve bunu kamuoyuna açıklayabilseler Türkıve'de birdenbire her şey değişecek- tır. Mılyonlarca ınsan şeriat isteklerine karşı, laık. demokratik cumhuriyet ilke- lerini savunmak uzere bir araya gelerek solun güç birliği yapmalannı bekle- mektedir. Solun bu parçalı halı halk- ta bezginlik, umutsuzluk, karamsar- lık,çözümsüzlükyaratıyor. Demok- ratik, laik hukuk düzenine yönelik şeriat ısteklılenne ve radıkal Islam- cılara karşı tepki göstermek isteyen milyonlarca insan bu bölünmüşlük- ten dolayı oluşamayan siyasi adres nedeniyle demokratik tepkilerıni gösterememenin sıkıntısını çek- mektedir. Merkez sol seçmenler Türkiye'nin sorunlannın çözümü- nü merkez solun güç birliği ve bü- tünleşmesinde görmektedirler. * tstanbul Millehekili "Sol'un Güç birliği Yapması/Birlikte Hareket Etmesi için Gereken Yapı ile İlgili Düşünceler" Merkez Sol DSP CHP Merkez Sağ (ANAP+DYP) RP DSPveCHP bırleşmelıdır 61.1 58.0 47.5 34.5 DSP ve CHP bırleşmeden bırlikte hareket etmelı/Güçbırlığı yapmalıdır 15.9 18.8 31.3 31.0 Ne yapıda olursa olsun farketmez, guçbırliği ıçınde olmalıdıriar 18.1 21.0 18.8' 20.7 Fıkrı yok / Bılmıyor 4.9 2.2 2.5 13.8 'Sol'daki Bölünmüşlüğün Sebepleri' İlgili Düşünceler ile Merkez sol DSP % CHP % DSP lıderi Bülent Ecevit'ın uzlaşmaz tutumu 31.0 67.1 CHP lideri Denız Baykal'ın guven vermeyen davranışlan 60.7 24.8 Ikı lıderın anlaşamaması/bırbırierıne guvenmemesı 3.3 2.4 Türkiye'nin gerçeklerine uygun program üretememeleri 0.8 1.1 Farklı programları olan ikı partı olması 0.5 0.3 CHP'nin yenıliklere ayak uyduramaması 0.5 Tabana yayılmış polıtıka Izlememelen " 0.3 1.1 Diğer 0.5 0.5 Hepsı 0.8' ' 0.5 Fıkri yok / Bilmiyor 1.6 2.2 lmLrtir Cumhurbaşkanı Süleyman DemireL işadamıveyurttaşla- n n k e n d i ierini güncel tartışmalara göre değü, Türkiye ge- misini rotasında tutan ana eksene göre ayarlaması gerektiğini belirtti. DemireL, "Türkiye'nin demokrat, laik bir hukuk devleti oldu- ğu nu ve öyle kalacağını" vurguladı. Cumhurbaşkanı Demirel dün İstanbul'da Göriim Şirketler Topluluğu'nca Çatalca'da yaptınlan konfeksiyon entegre tesislerini hizmete açtı. Cumhurbaşkanı Demirel yeni binasının açdış törenlerine kaîıldığı ATV'de canlı >a- yında konuştu. Ali Kırca'nın güncel gelişmelerle ilgili sorulanıu yanıtlay an Demirel, "Her şey hukukçerçevesindeolur. Hukuk- suzluğa itibar etmeyin"" dedi. Silahlı Kuvvetler'in siyasetin içine çekilmemesi gerektiğı y önündeki sözlerini tekrarlayan Demi- reL Atatürk'e karşı vefasızlık edenleri tasvip etmediğini > urguladı. Demirel. "Türk milleti kadirşinas bir millettir. Atatürk, Türk haikınj teba olmaktan çıkararak millet haJine getirmiş. Atatürk'e vefasızlık vapan kimseyi tasvip etmiyorum. Milleti nıillet ya- pan ortak değerlerdir. Bunlara yönelik tehditiere karşı hep birlikte göğüs gereceğiz" diye konuştu. Dokunulmazlık Fezlekeler komisyon gündeminde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- DYP'li TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya. büyük bölümü RP milletvekillerini kapsayan, aralannda Bajbakan Necmettin Erbakan'ın dosyasının da bulunduğu 62 dokunulmazlık fezlekesini. salı günü görüşmek üzere komisyon gündemine aldı. Komisyon, en son ulaşan DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Agar ve Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak hakkındakı 63. fezlekeyle ilgili de alt komisyon oluşturacak. Fezlekelerin büyük bölümünün Başbakan Erbakan. Rize Milletvekili Şevld Yümaz. Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan'ın da aralannda bulunduğu, laik rejim aleyhinde girişimlerde bulunan RP milletvekjlleri hakkında olması, Çiller"in, hükümet ortağına karşı gözdağı olarak değerlendırildi. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Ülkemizin önde gelen işa- damlanndan birisiyle ne olacak bu memleketin hali üzerine sohbet ettik. işadamı dostum çok kaygılıydı. Türkiye'nin uçu- rumun kenarında olduğunu düşünüyordu. Batılı önde ge- len bir ekonomi uzmanının sözlerinden örnek vererek şun- lan aktarıyordu. "Martin Hardy bana, siz uçurumun ke- nanndasınız, farkındadeğilmi- siniz, diye soruyordu." Yıllardır ciddi hiçbir yatırım yapıtmayan ve üretime yönelik birhamle içine giremeyen Tür- kiye'nin bir dönemecin eşiğine geldiği anlaşılıyor. işsızlik gide- rek tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Işsizliğin artması ve alt kesim- lerin sisteme karşı tepkisinin yükselmesi, sol bir muhalefetin olmadığı koşullarda siyasi Isla- ma malzeme hazırlıyor. Işa- damları büyük toplumsal pat- îşadamlannm Kaygıları, Flash-TV.. lamalann sınınnda dolaştığımı- zın kaygısı içindeler. REFAHYOL hükümetinin variığı, iç ilişkilen gerdıği gibi uluslararası ilişkilen de zorlaş- tınyor. Yeni taahhütler için ulus- lararası kredi desteği alan yer- li firmalar, şaşkın durumdalar. iç politik gerilim ve belirsizlik nedeniyle uluslararası kredi ku- ruluşlan paralan bloke edıyor- lar ve bu yüzden ışler iyice tı- kanmış durumda. İşadamı dostum, en çok Tansu Çiller'e kızıyor. Onun aşırı hırsının, her geçen gün Refah'ı güçlendırdiğini söylü- yor. Demirel'ın ortaya attığı hemen seçimin de bir çözüm olmadığını vurgulayan işada- mı; "Demirel statükoyu koru- mak uğruna, büyük bir felake- te çanak tutuyor. Yeni seçim Refah'; güçlendirmekten baş- ka sonuç doğurmaz" dıyerek tepkilerini dile getiriyor. Seçhn kanunlarını değiştirmeden ya- pılacak seçimin bugünkünden daha da kötü bir tablo çıkara- cağına inanıyor. ••• Iş dünyası, REFAHYOL hü- kümeti konusunda çok derin kaygılar içinde. Bir an önce bu hükümetin gitmesini istiyor. Onlan en çok rahatsız eden ko- nulardan birisi de, askerierin si- yasi arenaya çekilerek aşındı- rılması, bu noktada da Tansu Çiller'in asıl sorumlu olduğuna inanıyorlar. Işadamlan kaygılı. askerler tepkili. emekçiler öfke içinde, bürokrasi direnıyorve REFAH- YOL buna rağmen ayak diri- yor. Erbakan-Çiller ıkilisi, tari- himizin en sorumsuz çifti ola- rak ip cambazlığı yapıyorlar ve ne olursa olsun iktidarda kal- maya çalışıyorlar. Bu ınat, ha- vayı iyice ağırlaştırıyor. ••• REFAHYOL hukümeti, de- mokrasi ve kanun hâkimiyeti nutukları atarken, hukukun en temel ilkelerine de uymuyor. Flash TV'yi basıp zorla kablo- lu yayınını kesen hükümet. şimdi bu uygulamayı mahke- me karanna rağmen durdur- muyor. Flash TV'nin istanbul bürosunu 2 mayısta 50 kişilik bir eşkıya gnjbu bastı. Bir gün sonra hükümet bu TV kanalının kablolu yayınını ve verici çıkı- şını kesti. Bunun üzerine Flash TVyet- kilileri Ankara Birinci Idare Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme, kablolu TV yayınla- nnın kesilmesı karanna ilişkin yürütmeyi durdurma karan ver- di. Ardından Bursa ikinci idare Mahkemesi de verici yayınının kesilmesine ilişkin yürütmenin durdurulmasını istedi. Her iki karar da hükümet ta- rafından hâlâ uygulanmıyor. Hükümet mahkeme kararlannı uygulamaz mı? Uygulamazsa ne olur? Eğer bir ülkede mah- keme kararlan uygulanmıyor- sa, oradazorbalık hâkimdirso- nucuna varılır. Türkiye, bir çe- te devleti mi ki hükümet ken- dısinı mahkeme kararlarıyla bağlı saymıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Flash TV'yle ilgili uygulama hemen durdurulmalı. Kanun- kitap tanımayan bu hükümet artık iyice abes bir noktaya var- mış durumda. Flash TV normal yayınına geçmeden. hiçbir ba- sın-yayın kuruluşu kendisini özgür hissedemez. Yann hü- kümetin emriyle iki memur ge- lıp gazeteleri de kapatma- ya kalkabilir. Iş çığnndan çık- tı. Özer Çiller Beyefendi'yi kimse eleştirip, haklarında saptadıkları yolsuzluklan ka- muoyuna açıklamayacak mı? Bütün meslektaşlanmaçağ- nda bulunuyorum, Flash TV'ye uygulanan baskılar bu ülkede tam anlamıyla bir hanedan he- gemonyası olduğunu gösteri- yor. Bu hegemonyaya son ver- mek amacıyla Flash TV'deki arkadaşlara destek vermeliyiz. Unutmayalım, bugün onlara yann bize... CUMARTESİ ATAOL BEHRAMOĞLU Cehaletin Meydan Okuyuşu Uygarlık tarıhiyle ilgili kitaplarda, insan uygarlı- ğının ilk tanıklannın MÖ 30.000-10.000 yıllanndan kalma buzul çağı resimleri olduğu belirtilir. Insanın ınsan oluşunun ve ondan da öte, evre- nin oluşumunun başlangıçları ıse binlerce, mil- yonlarca yüzyıl, belki sayılarla ölçülemeyecek ka- dar uzak bir geçmiştedir. Tektannlı dinlerin ortaya çıkışı, ınsanın düşünen bir varlık olarak evrıminde sadece bir dönerndır ve bu dönemin daha önceki dönemlere göre ileri bir aşama olup olmadığı tartışmaya çok açıktır. Nitekım. Batı rönesansı, eski Yunan düşünürie- rine yeniden bir dönüşle Hıristiyan dünya görüşü- nün aşılması demektir. Batı ancak böylece özgür düşüncenin, bu de- mektir ki bilimin ve tekniğin tüm alanlarında geliş- menin önündeki engelleri kaldırmış, bugünkü dü- zeyine ulaşabılmiştır. Bunlar uygartık tarihinin en sıradan bilgileridir ve Batı ülkelerinin çocuklanna ilkokul çağında öğre- tilmeye başlanmaktadır. Ülkemızde ise bu bılgilerin hiçbiri cehalet için değer taşımamaktadır. Cehalete göre ınsanlık tarihi, bir evrimin tarihi değildir. Ozgür düşüncenin (düşüncenin özgürteşmesi- nin) tarihi hiç değildir. Insanlar bugünkü akıllan ve fiziksel özellikleriy- le, tarihi belirsız bir zamanda, bir erkek ve btr ka- dından (Adem ve Havva'dan) türemiştir. Insana gerekli tüm bilgiler ise kutsal bir kitabın içinde bulunmaktadır. Batı bilimınin ve tekniğinın tüm buluşlanndan ya- rarlanmakta bir sakınca görmeyen cehalet, utan- mazlık ve ikiyüzlülükle Batı kültürünü küçümse- mekte, hor görmektedir. Islam rönesansının kaynağında da yer alan ve aslında "tek tann" fikrinın de yaratıcısı eskı Yunan düşüncesi, cehalete göre safsatadan başka bir şey değildir. Cehalete gore Batı uygarlık ve kültürünün, sa- natının, edebiyatının tüm değerleri bir hiçtir. Cehalet, Türkiye'de uygarlaşma ve düşüncenin özgürleşmesı süreçlerıni de aynı anlayışla değer- lendırmektedir. Imparatorluğun son birkaç yüzyılının ve Türki- ye Cumhunyeti'nin tanhı, cehalete göre "gâvuriaş- manın' tarihıdır. "Milli ve manevı" değerler sloganını kalkan ola- rak kullanan cehalet, ulusalcı değil cemaatçi ve ümmetçidir. ulusal bağımsızlığın düşmanıdır. Ulu- sun yücelmesmin temel koşulu olan bağımsızlık ruhuna ve özgür düşünceye düşmandır. Insanlığın bütün kültürdeğerlerinin toplamı de- mek olan "maneviyat"\a da hiçbir ılgisi yoktur... Örgür aklın nıce ıçsel aalar pahasına, varoluşu sorgulayıp araştırmasından başka bir şey ofama- yacak "manevıyat", cehafetin dilinde bir riya ve kulluk ruhunun anlatımı oimaktadır... Cehalet sadece düşünmekle (daha doğrusu dü- şünmemekle) yetınmemekte, meydan okumak- tadır. Kendısı gibi düşünmeyenlen (bu demektir ki dü- şünenlerı, özgür düşünceyi insan olmanın temel koşulu sayanları) ölümle tehdıt etmekte ve öldür- mektedir de... Cehalet, meydan okumaktan da öte, diktatör- lük arayışındadır. Silahları bilgisizlik, demagoji, yalan, tehdit, iki- yüzlü ve iç bulandırıcı bir halk dalkavukluğudur. Uygarlığın, bilimin, kültürün. çağdaş bir insan, çağdaş bir ulus olmanın kazanımlarına ve gerek- lerine meydan okuyan cehaletin başan kazanma- sı, Türkiye'nin çağdaşlık sahnesınden sonsuzca silinmesı demektir. Yapılması gereken, aklın ve özgür düşüncenin örgütlenmesiyie, etkin eylemlerle, cehaletin mey- dan okuyuşuna meydan okuyuşla karşılık vermek- tir... Öyleyse, biryandan eğitım kurumlannda bilimin, uygarlığın gereklerı ödün vermeksızın yerıne ge- tirilirken, bir yandan da özgür düşüncenin kitlesel güce dönüştürülmesi bugünlerin somut görevidir. Erbakan^ın sakallı korumalarma dava EVİN GÖKTAŞ ANKARA - Başbakan Necmettin Erbakan' ın ya- kın korumalığını gönüllü olarak yapan sakallı ~Sa- karyalılar Grubu" ıle res- mı Başbakanlık Koruma Müdürlüğü görev lileri ara- sındaki kav gaya savcıhk el koydu. Gezilerde Erba- kan'ın "aptes grubu'" ola- rak da çalışan görev lılerin. "görevli memura darp ve hakaret" suçundan 6 ay- dan 1 yılakadarhapisiste- miyle yargılanacaklan bil- dirildi. Başsavcılıkta ifade ve- ren Başbakanlık resmı ko- rumalan. kavga çıkaran sakallı korumalar hakkın- da korktuklan için şikâyet- çiolmadıklannı belirttiler Başsavcılıkta geçen gün- lerde ifade veren Hayri De- miralav, Mehmet Meydan. Hasan Şirin, Mehmet Va- vnz, Akif Odabaşoğlu. Mehmet Akif Kenar ve Hasan Hüseyin Arıkan. el- lerinde darp edıldiklenne daır doktor raporu olması - na karşın, sakallı koruma- lardan şikâyetçi olmadık- lannı söyledıler. Olay sıra- sında bacağı kınlan polıs memurlanndan Hasan Hü- seyin Arıkan. 15 günlük doktor raporuna karşın. "Beni sürgün ederler" di- yerek şikâyetinden vaz- geçtiğinı ve kimseden da- \acı olmadığını bildirdi. Haklarında dava açıla- cak olan Erbakan'ın sakal- lı korumalanndan Önder Kaman ve Mehmet Genç/ın, olayın meydana geldiği 5 Nisan 1997 gy- nünden bu yana resmi ko- rumalara "Şikâyetinizden vazgeçmezsenizsizi sürgün ettiririz" diye baskı yap- tıklan ileri sürüldü. Sakal- lı korumalann, başsavcılı- ğın davetiye çıkarmasına karşın adliveye ifade ver- meye gıtmedikleri bildiril- di. Başsavcılığın, ifade vermek istemeyen sakallı korumalann polis zoruyla getirilmelen için Emniyet Genel VIüdürlüğü'ne gele- cek günlerde yazı yazaca- ğı belirtıldı. Erbakan'ın sakallı koru- malan ıle resmi korumala- n arasında uzun süre de- vam eden gerginlık, MHP. Genel Başkanı Alparslaıi Türkeş'in ölüm günündei yeni bir kav gaya neden ol-i muştu. Sakaryahlar Gru-J bu'ndan bir gönüllü koru-; manın, taziye ziyareti sıra- sında Türkeş için "Baç k...k öldü, kalanlar uluyor" dediği ve bunun üzerine bir Başbakanlık korumasH nın. "Ölenin arkasından konuşuhnaz. Terbiyesizlik etme" diye çıkıştığı ileri sürülmüştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle