01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MAYIS 1997 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI 12 Mart -12 Eylül ve 28 Şııbat... Siyaset Bilimi Açısından Darbelerin Anatomisi Sürekli aydınlık istemleri TA. uı üm sivil örgütler anayasamızdaki cumhuriyet ilkelerini savunurken, siyasal iktidar devletin temel ilkelerine muhalefet ediyor. Daha doğru bir anlatımla; siyasal iktidar karşı devrimci cephede, siyasal iktidara karşı olan örgütler devletin felsefesi yanmda yer alıyorlar. Dr. ALEV COŞKL'N •2- Işte tüm bu nedenlerle. 'Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık' hareketi tüm ülkede umulmadık bir katılım sağlıyor. Türk toplumsal hayatında görülmemiş boyutlarda her partiden. her kesımden, her vaştan oluşan genış bir kitle tepkisine dönüşüyor. Susurluk olayı. başta basın ve televizyon tarafından duyarlılıkJa ele alınıyor. Meclis'te yolsuzluk dosyalannın siyaset uğruna kapatılması. sessiz halk çoğunluğunda "iğrenç davranışlar" olarak kabul edilıyor. Meclis'te oy aritmetiğı ile aklananlar, kamuoyu vicdanında yargılanıyor. hatta mahkûm oluyor. Bugünkü oluşum. bundan öncekilere benzemıyor. İktidar partilennın dayatmalanna. sav saklamalanna karşın. Atatürk ilkelerine ve düşüncesine aykın hareket ve girişimlere karşı çok cıddi sıvil demokratik örgütler yelpazesi oluşmuş bulunuyor. (Atatürkçü Düşünce Dernekleri. Çağdaş Yaşamı Destekleme Dernekleri. Kadın Kuruluşlan. vs. vs.) Siyasal iktidar devlet felsefesine karşı Tüm bu sivil örgütler anayasamızdaki cumhuriyet ilkelerini savunurken, siyasal iktidar devletin temel ilkelerine muhalefet ediyor. Daha doğru bir anlatımla: siyasal iktidar karşı devnmci cephede, siyasal iktidara karşı olan örgütler devletin felsefesi yanında yer alıyorlar. Özünde. devlete \arlik veren cumhunyet ilkelerine. devletin var olma felsefesine karşı olan bir siyasal ıktidarla karşı karşıyayız. Aynı felsefenin paylaşımı söz konusu... Laik devleti oluşturan ana ilkelerin korunması ve kollanması için temel eğitimden geçmiş askerlerle. sivil örgütler arasında anayasada yer alan cumhuriyet ilkelennın korunması ve yaşatılması konusunda siyasal yaşamımızın hiçbirdöneminde bu derece paralellik. bu derece iç içelık oluşmadı. Iktidarlannı sürdürmek isteyenler bu toplumsal gerçeği göremiyorlar mı? Algılama yetenekleri bu derecede köreldi mi? Bu arada yapılan kamuoyu yoklamalan da Silahlı Kuvvetler'in saygınlığmın en yüksek noktada oldugunu gösteriyor. Yıllardır birbirine karşıt olan iki büyük işçi sendikasının başkanlan bir araya geliyor; 'Sürekli Aydınlık için Bir Dakika Karanlık' hareketi tüm ülkede umulmadık bir katılım sağlıyor. Türk toplumsal haya- tında görülmemiş boyutlarda her partiden, her kesimden. her yastan oluşan genis bir kitle tepkisine dönüşüyor. bunlara tüm esnaf derneklerinı kucaklayan Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Başkanı katılıyor. Liderlere ve parlamentoya çıkış yollan öneriyorlar. Genel ilkeler olarak söylemleri, basın bildirileri MGK'nin kararlanyla paralellik gösteriyor. Işçi, esnaf ve işveren örgütleri ilk kez birleşmiş, aynı notadan aynı şarkıyı söylemekteler. Toplumlann. toplumsal ve siyasal tarihlerinde böyle birleşmeler, böyle uzlaşmalar kolay kolay gerçekleşmez. Bütün bu oluşumlar demokrasinin. demokratik bir yaşam bıçıminin ürünleridir. Demokrasılerde siyasal iktidarlar. değişen toplumsal talepleri göz ardı edemezler. Her vesileyle. demokrasiyı agızlanndan düşürmeyen iktidar sözcülerine bu önemli demokrasi kurahnı anımsatmak isteriz. Dış Koşullar Dış kaynaklar da MGK kararlannı olumlu karşılıyorlar. tran ve Cezayir'deki gelişmeler köktendincı dayatmalann Batı dünyasını tedirgın ettiği bıliniyor. Hatta. Almanya'da bir yargı organı tran'ı terörist devlet olarak ılan ediyor Çünkü laiklığin uygulanmadığı bir yerde demokrasi de olamaz Dış siyasal ortamı yansıtan. özellikle ciddi gazeteler (Washington Post, Le Monde. The Nevv York Times, Time) Türkiye'deki oluşumlara geniş yer veriyorlar, ama hiçbirisi MGK'nin asker kanadını tenkit etmiyor. Hatta, öz olarak. içerik olarak ileriye sürülen istemlerin demokrasi felsefesine uygunluk taşıdığını belirten nitelikte yazılar yayımlanıyor. Tüm bu iç ve dış oluşumlar göriilmüyor mu? Siyasal parti liderlennin gözleri bağlı mı? Söz konusu önlemler paketi için oluşan dış konjonktür ve içteki kamuoyu destegi - göriilmüyor mu? Başbakanlık ıhtirası ile yanıp tutuşan hoca, TBMM'ye verdıği tüm yolsuzluk önergelerini unutuyor. Susurluk olayı ile ilgili savcılıkça kendisine gönderilen fezlekeyi iki aydır çekmecesinde saklıyor. Meclis'e göndetmiyor. hukuka aykın davranıyor. Yardımcısı ise malvarlığını garantiye almak ve yargı önünde hesap verir duruma düşmemek için her türlü tavizleri vermeye hazır ve amade... DYP'nin Meclis Grubu ise inanılmaz bir atalet ve aymazlık içınde... Siyasiler. "Uyan verildi mi" sorusunu soruyor? Ben ise bunlara gülüyorum Uyan, 28 Şubat 1997'de gerçekleştı Bunun zamani da belli. Ordu politika ilışkılen bağlamında 28 Şubat 1997 uyansı, siyaset bılimıne "sürekli uyan" adıyla geçecektir. Öyleyse çözüm nedir? 1- Hükümet bu kararlan sav saklamadan hemen uygulamaya başlamalı. yapamıyorsa çekilmelidir. 2- Bu kararlann can alıcı noktası 8 yıllık kesintisiz eğitimdir. Millı Eğitim Bakanı Sayın Sağbmbu konüda^ok net ve ıvedı tavır almak zorundadır. 3- Parlamentoda görev yapan siyası parti liderleri eğer demokrasiyi istiyorlarsa. milletvekilleri demokrasinin yaşamasını istiyorlarsa. ülkenin içinde ve dışanda oluşan bu gelişmeleri göz ardı etmemelıdirler. Cıddi girişimler yapılmazsa. demokrasinin kesıntıye uğramasının sorumluluğunu tanh önünde taşıyacaklannı unutmamalıdırlar. 4- Askerleri. yapmamalan gereken işi yapmaya zorlamayalım. Sivıller olarak. özellikle parlamento üyeleri olarak sorumluluk duvgusunu ön plana çıkaralım. Bİttİ SÎT kararlannı engelleyen Koruma Genel Müdürü için Devlet Denetleme Kurulu'na başvuruldu. ÂLtan Akat 4 de^iete' şîkâyet edfldiHaber Merkezi - DYP-CHP koalisyo- nu döneminde eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar tarafından görevden alındıktan sonra 1996 yılı başlannda yargı karany- la yenıden Koruma Genel Müdürlüğü yapmaya başlayan Altan Akat için. bu kez "İzmir Çevre Avukatlan" hem Kül- tür Bakanlığf na, hem de Cumhurbaş- kanlığı'na başvurarak yenıden "görev- den uzaklaşonlmasını" istediler. Altan Akat'ın genel müdürlük görevi- ne döndüğünden bu yana "Türkiye'nin kültür ve doğal değerlerine onanlması olanaksız zararlar veren tutum ve davra- nışlar içerisinde olduğu" yönündeki sav- lannı belgelenyle rapor eden avukatlar, Cumhurbaşkanlığı'na yaptıklan başvu- ruda. anayasanın 108. maddesı gereğın- ce " Devlet Denetleme Kurulu'nun hare- kete geçirilmesini" talep ettıler. Izmirlı avukatlar adına RıfatBozkurt tarafından Kültür Bakanlığı'na yapılan başvuruda ise Altan Akat'ın Koruma Genel Mü- dürlüğü'nde kalması halinde ülkenin onanlması olanaksız zararlara uğraya- cağı belirtilerek görevinden alınmasıy- la birlikte gehrlennın ve "mal varhğının da araştınlması" isteniyor... 1970"lı vıllann sonlan ve 1980lerin • Kültür Bakanlığı Koruma Genel Müdürü Altan Akat'ın tarihi ve doğayı tahrip eden tutum ve davranışlan yüzünden Türkiye'nin onanlmaz zararlar görmeye başladığmı belirten İzmir Çevre Avukatlan. bakanlığın yanı sıra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e de başvurarak De\let Denetleme Kurulu'nun ivedi olarak harekete geçirilmesini istediler... başlanndaki "Bursa Müzesi Müdürlü- ğü"' sırasında da 12 adet çok değerlı bik- kenin kaybolması olayıyla adı ılk kez ka- muoyundaki tartışmalarayansıyan Altan Akat'ın. daha sonra Istanbul Ârkeoloji Müzesi'ne tayın edıldiğı. ancak burada da sakıncalı aörülerek dönemin Kültür Bakanı Cihat Baban tarafından İzmir Müzesi'ne göndenldiğı belirtıliyor. Izmır'de kaldığı yıllarda ise sikke ko- leksıyonuna olan u aşın ilgisi" nedenıy le kuşku toplayan ve dönemin tzmır Valı- si HüseyinOğütcen'ın isteğıv le bu göre- vmden de uzaklaştınlan Altan Akat'ın, yıne İzmir'de eşini boşayarak aynı sikke koleksiyonuna bakan bayan memurla evlenmesinin de o yıllarda çeşitli değer- lendirmelere neden olduğu söylenıvor. tzmır'den sonrayeniden tstanbul'a ve bu kez Hisarlar'a müdür olarak atanan Altan Akat. dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu'nun da kaygılan nedeniyle önce Bohı'ya tayin ediliyor. sonra dâ TBMM'ye bağlı Mil- lı Saraylar'da görev venlmesinin ardın- dan 1988 yılı Nisan ayında eskı Kültür ve Turizm Bakanı TınazTitiz tarafından "Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdü- rü" yapıhyor. 1989'daisebukezîN'amık Kemal Zeybek'in Kültür Bakanı olma- sıy la "Kültür ve Tabiat Varhklannı Ko- ruma Genel Müdürü" oluyor... KahramaıTın sağ kolu 1992 yılında "usulsüz bir para nakli" yaptığı gerekçesıyle bu dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlartarafından görevden alınan Altan Akat. Danıştay 5. Daire- si'nın yürütmeyı durdurma karan üzen- ne yeniden döndüğü Koruma Genel Mü- dürlüğü görev inde ANAYOL ve RE- FAHYOLhükümetlerinin her iki Kültür Bakanı'yla da "uyumlu" bir çalışma içınde oldu. Istanbul'da MimarlarOdası'nın Yıldız Sarayf ndaki mekânlarının polis gücüy- le boşaltılarak "gece yansi işgal edilme- si" olav mda da "operasyonu bizzat İs- tanbul'dayöneten" Altan Akat'ın. özel- likle RP'liKültür Bakanı İsmail Kahra- man'laolan birlikteliği. REFAHYOL'un kültür ve imar politikalanna tepkı du- yan cevrelerde "dikkat çekici" bulun- muştu. Altan Akat'ın. geçen bir yıl içe- risinde özellikle "SİT alanlannın daral- blması" ve "korumacı uzmanlann Ko- ruma Kurullarf ndan uzaklaşbnlması" gıbi uygulamalarda genel müdür ve yük- sek kurul üyesi olarak "etkin rol aldığı" yönündeki değerlendirmeleri "belgelere bağlayarak" dosya haline getiren Iz- mir'dekı çevrecı avukatlar. 4 Mart 1997'de Kültür Bakanlığı'na. 21 Mart 1997'de de Cumhurbaşkanlığı'na baş- vıırdular. Istanbul'daki bazı Refah Partıli il yö- netıcılerinın de Altan Akat'ın •'kamu- oyundatepki toplayan tutumlannj" RP'li Kültür Bakanı İsmail Kahraman'a şikâ- yet ettiklen. ancak Kahraman'ın "Bizim işimize yanyor" diyerek bu istekleri ge- ri çev ırdiği söylenen Koruma Genel Mü- dürü için. De\1et Denetleme Kurulu'nca ıncelenmesı yönünde özetle şu sav lar ıle- rı sürülüyor: 1-Altan Akat'ın yönlendırmesi sonu- cunda. Koruma Yüksek Kurulu tarihsel ve doğal değerlenn tahnbıne yol açan çok sayıda "ilke kararlan" aldı. Danış- tay'ın bu kararlan durdurmasına rağmen yeni ilke kararlanyla aynı tutumda ısrar edilıyor. 2- Altan Akat, genel müdürlük yetki- sinı kullanarak. korumadan yana alınan kurul kararlarını "işlemekoydurmuyor" ve tanhsel-doğal değerlere duvarlılıkla- rından ödün vermeyen kurul üyelenni değiştırtiyor ve işlevsiz bırakıvor. 3- StT kararlarına rant hesaplan yü- zünden karşı çıkan beledive başkanlan- na ve polıtikacılara "sözler" veriyor ve onlann koruma karşıtı tutumlannı des- tekliyor... Bütün bu nedenlerle Altan Akat'ın "yetki ve görevlerini ülkenin genel çıkar- lannın aleyhine" kullandığı açıklanan başvuruların altında Av. Rıfat Boz- kurt'un yanı sıra Av. No\an Özkan. Av. Omer Erlat Av Semih Ozay. Av. Arif Ali Cangı v e Av. l'ğur Kalekoğlu'nun da im- zalan bulunuvor. Demiryol-İş Genel Başkanı, toplusözleşme sürecinde hükümetin isteği doğrultusunda ilk imzayı atmıştı Türk-lş yönetimi Toçoğhı'nu görevden aldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-lş yöne- timi, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Mensupla- n Eğitim ve Dinknme Tesislen Başkanlığı sırasın- da t "> r üz kızarbcı suçtan" kesınleşmış cezası bulu- nan Demiryol-Iş Genel Başkanı, SSK Yönetım Ku- rulu üyesi Enver Toçoğlu'nu Genel Mali Sekreter- lık görevinden aldı. Enver Toçoğlu ise "iğrenç" olarak nıtelendirdiği karann hukuki dayanaktan yoksun oldugunu ileri sürdü. Genel Başkan Bavram Meral. Genel Sekreter Şemsi Denizer. Genel Eğitim Sekreteri SaKh Kılıç ve Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Sabri Özdeş • Toçoğlu'nun SSK Mensuplan Eğitim ve Dinlenme Tesısleri Başkanlığı sırasında "yüz kızartıcı suçtan" kesinleşmiş cezası bulunuyordu. Türk-lş Yönetim Kurulu'nca yapılan açıklamada. "'Bu suçtan mahkûm olan biryönetıcı sonradan affa uğramış olsa bile konfederasyonun zorunlu organlannda yöneticilik görevi yürütemez" denildi. imzasıyla dün yayımlanan Türk-lş Yönetim Kuru- lu karanyla. toplusözleşme sürecinde hükümetin is- teği doğrultusunda sözleşme imzalayan ve olağa- nüstü genel kurul isteyen Toçoğlu. SSK Genel Ku- rulu öncesınde genel mali sekreterlık görevinden alındı.Cezakarannın 10 Eylül 1996tanhınde Yar- gıtay karanyla kesinleştıği belırtilen kararda. şöy- le denıldi • "Sendikalar Yasası'nın 5^ 9. ve 56/2. mad- desi. yüz kızartıcı suçtan mahkûmiyeti sendika ku- ruculuğu ve > önericiliğineengel bir neden olarak ka- bul etmekte \e bu suçtan hüküm giyen vöneticinin göre\inin kendiliğinden sona ereceğini hükme bağ- lamaktadır. 2821 sayılı >asa, bu tür bir suçun sendi- kal nedenlerle va da sendika veva konfederasvona karşı işlenmiş olması şartını aramaktadır." Türk-İş Yönetim Kurulu. Toçoğlu'nun görevden alındığına ılişkin karann. Ankara Valilıği. Çalışma ve Sosyal Güvenlık Bakanlığı ile SSK Genel Mü- dürlüğü'nenoteraracılığıylatebliğedilmesıne, De- mıryol-İş Sendikası' na bildirilmesine, Toçoğlu'nun dava açması ıçın gereklı sürenin geçmesinden son- ra en çok oy almış olan yedek üyenin genel mali sekreterlik görevıne davet edılmesıne karar verdi. Demiryol-lş Sendikası. olağanüstü toplanarak haksız suçlamalar yapıldığını belirttı ve karan ta- nımadıklarını bildırdi. POLİTİKA VE OTESİ MEHMED KEIVIAL Başta Söz Varthr... Her şeyin bir gündemı var: Siyasetın de... Yalnız siyasetin gündemi son günlefde ikiye aynlıyor. Biri- ne doğal gündem diyoruz, ötekine sun'i gündem... Bu gündemlere "yapay" diyenlenmiz de oluyor. Gün- demler arasında sun'i, yapay dıye bocalayanlar da var. Gelelim sun'iye. Kökeninde sun yatar. Sun, oyun demektir. Şu iki dizeyi okuyalım: Zehi bariki lü'bet hane-i sun'unda halkeyler Hezaran dilber-i mevzun, hezaran duhter-i hasna Hane-i sun için tiyatro dersek yanılır mıyız? Sun nasıl oyun demekse lub da oyun oluyor. Lubiyat lub'un çogulu. Bu dünya bir tiyatrodur; her geçen bakar geçer. Bu dünya için bir pencere dense ne olur? Pencere- den bakar geçerier. Eski yazariar birbirinin ardından konuşur. Bal gibi dedikodu ederier. Sofradan Ahmet Haşim erken kalkar. Süleyman Nazrf'e soraıiar: "Şairı nasıl buluyorsunuz?" "Ç67 saatlerini biliyorvm da, göl saatlerini hatıria- mıyorum." Falih Rrfkı Atay, yıllarca parti gazetesinde yazdı. Yazma diyen olmadı. Rusya'ya gidip dönünce Bol- şeyik diyenler oldu. Öyle günler olurmuş ki yazıdan bıkarmış. "Her gün başyazı yazanın gözü çıksın" dermiş. Bunu sade Falih Rrfkı söylemez öteki yazarlar da söylenmiş. Başyazı yorucu bir iş. Hergün yazmayla olmaz. Ya- zılmadığı günler yazıya bir şeyler katmak gerekir. Şöyle yazanlar da var. Vakit öldürür. Bir Hint şıiri- dir: Köpek var taş yok Taş var köpek yok. Taş var köpek var Ama kralın köpek Sıkıysan at taşı. Gün geldi, Falih Rrfkı Ismet Paşa'nın buyruğuyla Ulus'tan aynldı. Halk Partisi 1950 seçimlerini yitirdi. Falih Rıfkı'yı Ankara'dan milletvekili çıkaramadı. Baş- kentten milletvekili çıkaramayan seçimi hiç kazan- maz. Ulus'tan aynldıktan sonra muhalefete geçti. Özel bir gazete çıkardı. Yahya Kemal'e sorarlar, "Üstat bu rejim tutar mı?" "Hele bir Falih Rıfkı muhalefete geçsin." Falih Rrfkı "Dünya" adında bir gazete çıkararak muhalefete geçer. Ne kadar veryansın ederse etsin, muhalefet çizgisini tutturamaz. "Ben okuduğunu anlayanlar için yazıyorum" Gazete satış sağlayamaz. Geldiğı gibi gider. De- mek okuyan ve anlayan azmış. Sözcüklerden korkan okur olur mu? Bizde söz- cüklerden korkarlar. Peygamberler arasında dasöz- den korkan var. Yazının pazarı Babıâli'dir. Gazeteler Babıâli'de tutunabitirse okunur. Yoksa boşluktaka- | | r • - . - - - - - - , - < • Onun için yazarlar: "Başlangıçta söz vardır" derler. Söz başta yoksa sonda hiç yoktur. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 SOLDAıN SAĞA: 1/ Islam felse- fesinde, gerçe- ğe akıl yoluyla değıl sezgi yo- luyla vanlabi- leceğinı savu- 4 nan akım. II ABD halkın- dan olan kım- 6 se... Karışık -, renkli. 3/Argo- daesrar... lri ve 8 tombul kucak çocugu. 4/ Hı- 9 ristıyanlann en büyük bayramı... Tropikal böl- gelerde yetışen ve yum- rulan besin olarak kul- lanılan bıtkilere verilen ad. 5/ Etı yenen bir cins mürekkepbalığı. 6/Tan- ntanımaz... Istek. aızu. 5 II Pearl Buck'ın. Çmli 6 bir aılevı konu alan ro- manı... Herhangi bir kuv v et alanından geçtı- ğı varsavılan güç çızgı- 9 len.8/ABD'nınbireyaleti.. larda oluşan kireç tortusu. \TJKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Antık dönemlerde Ege Bölgesf nin bir bölümüne ve- rilen ad... Kat kat cakıl ve kumdan oluşmuş yer kıvnmı. 2/ Franz Kafka'nın bir romanı.. Bağ budamaya va da ağaç kesmeye yarayan bir tür eğn bıçak. 3/ Radon ele- mentının sımgesı... Düzenlı olarakekım yapılanarazı. 4/ Bir pamuk cmsı... Mert. kalender ve babacan kımse. 5/ Uygun, tıpatıp gelen... Lütesjıım elementının sımgesi... llkel bir silah. 6/Kazak başkanlanna verilen ad. 7/Çam ağacının çığnenıp emılen ıç kabuğu. 8/ Jüpiter geze- genınin bir uydusu... Karakter. 9/ Bir çalgıyı doğru ses vermesi için ayarlama... Rütbesız asker. „ Bırnota.9/Çenealtı... Kap- Derneğimiz kurucu üyelerinden Zara Kelhasan köyünden HÜSEYİN YILDIRIM'ın eşi ASİYE YILDIRIM vefat etmiştir. Cenazesi 17 Mayıs 1996 Cumartesi günü (bugün) öğlen namazını müteakiben Tarabya Ömürtepe Camii'nden kaldınlacaktır. Kendisine rahmet, kederli ailesine ve tüm sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz. ZARA ve YÖRE KÖY DERNEKLERİ ADINA ŞİNASt YALÇIN . Genel Başkan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle