05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA ., HABERLER Yüksek Istişare Konseyi toplantısı tartışmalı geçti. Muhalif üyeler altematif rapor hazırlıyor TÜSIAD'da rapor geEkonomi Servisi - TÜStAD, 20 ocak- takamuoyuna açıkladığı •Türkiye'de De- mokratikleşme Perspektifleri' adlı rapo- ruıun yarattığı tanışmayı bu kez kendi içnde yaşadı. Rapora muhalif üyelenn ahernatif rapor hazırlıklannın gölgesin- — , « . — de yapılan ve yaklaşık 4.5 saat süren dün- r | 'I j S k | A T j ki. Yüksek İs'tişare Konseyi (YİK.) top- * X ~'^J *™M -' lantısı gergin birortamda geçti. Toplan- tı sonrasında basın mensuplanna açıkla- ma yapan Konsey Başkanı Bülent Ecza- cıbaşı. Demokratikleşme Perspektifleri raporu için "Yazanı bağlar" yorumunu yaptı. • "Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri" raporunu eleştiren i;ıdamı Halit Narin, "Bu raporun desteklenecek tarafı yok" dedi. Rapora destek olduğunu açıklayan Sakıp Sabancı ise "Her sabah uyandığımızda boş hedeflere atış yapmaktansa somut adımlar atmalıyız. TÜSİAD'ın raporu bu yüzden olumludur" açıklamasını yaptı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan, raporda sahip çıkılması gerekenin, ana çizgiler olduğunu söyledi. Siyasi istikrarsızlık giderilmeli Sabah saat 09.30'da basına açık olarak başlayan toplantının açış konuşmasını Bülent Eczacıbaşı yaptı. Türkiye'de uzun süredir devam eden bir siyasi istikrarsız- lık bulunduğunu belirten Eczacıbaşı. "Siyasi istikrarsızlığın kökünde yatan ne- denler ortadan kaldırılmadıkça aydınlı- ğa kavuşmamızui olanağı yoktur" dedi. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mu- harrem Kayhan ise, hazırladıklan rapo- run bugüne kadar yayınlanan raporlar içinde en fazla ses getireni olduğunu vur- gulayarak şunlan söyledi: "Raporumuzun 20 ocakta kanıuoy una açıklanmasından bu yana ülkemizde mc\ dana gelen olavlar, bu raporun temel çizgilerinin ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha belirginleştirdi. Susurluk olayı, dokunulmazhk kunımu ve taiklik karşıtı söylem ve tutumlar konusunda parlamcntonun gerekli du>-arhhğı göster- memesi ülkeyi 28 şubat MGK toplantısı- na kadar getirdi. Raporda da işarct ed'ri- diği gibi, si\il kesimin yarattığı jönetim boşluğu MGK'nın doldurması ile sonuç- landı. Oj sa cumhuriverin laiklik ilkesinin korunması için harete geçmesi gereken kurum TBMM olmahydı." Raporda sahip çıkılması gerekenin, ana çizgiler olduğunu belirten Kayhan. "Bizim hicbir raporumuz noktasuıa vir- gûlüne kadar üyelerimiz tarafindan be- nimsenmemiştir, her satırırun onları bağ- ladığı düş.üncesiv le hareket edilmemiştir. Üyelerimizin farklı görüşleri vardır" yo- rumunu yaptı. Toplantının basına kapalı olarak de- vam eden ikinci bölümünde büyük tar- tışmalann yaşandığı öğrenildı. Tartışma- ya. hazırladıklan altematif rapor öneri- leri ve eleştiri metinleriyle katılan üye- ler, rapor için sert ifadeler de kullandı- lar. Bu üyeler arasında yer alan işadamı HalitNarin, "Bu raporun desteklenecek tarafiyokderken Aydın Bolakda. TÜSİ- AD içinde farklı görüşler olmasının nor- mal karşılanması gerektiğini söyledi. Rapora destek olduğunu açıkJayan Sa- kıp Sabancı ise. "Her sabah uyandığı- mızda boş hedeflere atış yaprnaktansa. somut adımlar atmalıyız. TÜSİAD'ın ra- poru bu yüzden olumludur" dedi. Sonuç deklarasyonu YakJaşık 6 saat süren toplatının ardın- dan. Başkan Muharrem Kayhan. Bülent Eczacıbaşı ve GülerSabancı'dan oluşan Başkanlık Divanı tarafindan bir sonuç bildirgesi okundu. Dört maddeden olu- şan bildirgede. raporun dernek tüzüğün- de belirtilen misyona uygun bir çalışma olduğu belirtildi. AçıkJamada, raporun amacı ve ana mesajı itibanyla TÜSİ- AD'ın görüşlerini yansıttığı, ancak üye- leri için bağlayıcı nitelikte olmadığı kay- dedilerek şöyle denildi: "•Yönetim Kurulu'nun Türkiye'deki demokratik rejimin güçlendirilmesi ko- nusunun kamuovunda yaygın biçimde tarüşüabilmesi için gerekli girişimleri va- kit geçirmeden gerçekleştirmesL, bu tar- tışmalarda farklı görüşlerin sergüenme- sine özen gösterilmesi, TÜSİAD üyeleri- nin de kendi görüşlerini kamuoyuna açık bu tartışmalarda dile getirmesi gerektiği kanaatine vanlmıştır.'' Açıklamanın ardından gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Bülent Eczacıbaşı, raporda yazılanlann genel hatlanyla ar- kasında olduklannı ancak aynnhlann sa- dece yazannı bağlayacağını vurguladı. Eczacıbaşı, muhalif üyelerin altematif rapor hazırlıklannı da olumlu kar- şılayarak, bunun demokratik olgunluğun bir ifadesi olacağını anlattı. Başkente İslami öü B a ş k e n t i n R e f a h P a r t i l i b e l e d i y e y l e 3 y ı l ı görünüm ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başkente. Anado- lu'yu simgeleven Hitit Gü- neşi yerine tslami görünüm- lü amblem getiren Büyükşe- hir Beledıye Başkanı Melih Gökçek. Ankara'nın giriş noktalanna minare motifli 5 giriş kapısı projesinın yanın- da "İslami banlivöler" pro- jcsini baslattı. RP'yle bağ- lantılı kişilcre belediye şir- ketlerinden maaş bağlanır- ken yargı karanyla görevine dönen pek çok kişi geçici görev le başka kentlere gön- dcnlmeye çalışıldı. Ankara Büyükşehir Bele- diycsi Emlak Dairesi Baş- kanlığı'nca hazırlanan ve gızlı tutulan Ocak 1996 ta- rılıli haritayla, RP'li Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Yu\ aköy 'de 513 parseli, Su- suAöy "de-i 07 parseli-kamu- laştirdıği ortaya çıkti. Bele- dıyenin Battkem'ten daha büyük bir alan olan 1250 hektarlık bu bölgede yakla- şık 70 bin konutluk İslami kent projesi için çalışmalara başladığı saptandı. Büyükşehir belediyesinin kurmayı planladığı banlıyö- lerde. okul, mescit, cami, hastane. kreş ve alışveriş merkezlerının yanı sıra i- mam-hatipliselerinindeku- j rulmasının amaçlandığı öğ- j renildi. Gökçek. "güzel Ankara projesi" çerçevesınde kent girişlerine yapılacak kapılar için gerçekleştirilen proje yanşmasını ıptal ettirerek İs- lami motiflerin egemen ol- duğu yeni proje hazırlattı. Projede minare motıflerine benzertarzda 5 kapı yapımı yer alıyor. Gökçek. 1985yılındaya- nşmayla seçilen projede yer almamasına karşın. Altın- park'a da cami yaptırmak ıs- tedi. Batıkent'in imarplanında 13 tane cami yeri olmasına karşın kültür, eğlence ve ye- şil alanlar plan değişikliği yapılarak cami yerine dö- nüştürüldü. RP'li Ankara Büyükşehır Belediyesi dö- neminde Ankara'nın planlı yerleşim yerlerinden olan Batıkent'te, kaçak imam ev- leri yapılmaya başlandı. Gökçek 24 Aralık 1995'te yapılan erken genel seçim öncesinde de ıslah planı uy- gulayangecekondulara 1 kat arttırma izni vererek baş- kentte gecekondulaşmaya destek verdi. Yargının yürüt- meyi durdurma karan ver- mesıne karşın Ankara'nın merkezi yerlerine köprülü kavşakiar yapıldı. RP Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan'ın kardeşi Mustafa Ceylan, Milli Gazete yazarlan. Mil- li Gençlik Vaİcfı Ankara Şu- be Başkanı Nazım Maviş'in de aralannda bulunduğu RP'yle bağlantıtı kişiler, Ankara Büyükşehir Beledi- yesi şirketlerine alındılar. Bazı üst düzey çalışanlann da birkaç şirkette birden gö- rev yapmalan sağlanarak milletvekillerinin maaşlan- na yakın aylık gelir elde et- meleri sağlandı. Belediye şirketlerinde görev alan 6. ANAP'lı belediye meclis üyesinin çoğu kararda mu- halefet yapmaması dikkat çekti. SÜRECEK Gökçek yargıyla savaşüBAHARTANRISEVTR ANKARA - Büyükşehir Beledi- ye Başkanı Melih Gökçek'in 3 yıl- İık döneminde yargı kararlanna karşın pek çok hukuk dışı uygula- maya gidilirken dinci vakıflarla bağlantılı şirketlere ayncalık tanın- ması. beiediye yönetimindeki sür- günler. usulsüz satışlar ve yolsuz- luk iddialan gündemden düşmedı. Ankaralılann temel gıderlerine enflasyonun üzerinde artışlar ya- pıldı. En fazla zam. yüzde 62 bin 400 oranında artışla doğalgaz abo- neliğine uygulanırken 27 mart ön- cesinde 60 bin lira oian abonelik 37 milyon 500 bin liraya yükseldi. EGO tam bileti 4 bin liradan yüzde 650 artışla 30 bin liraya çı- karken doğalgaz fiyatlan yüzde 819 artışla 3 bin liradan 27 bin 572 liraya, halk ekmek yüzde 525 artış- la 2 bin liradan 12 bin. 500 liraya. kömiirfiyatlan yüzde 495 artışla 3 milyon 913 binden 19 milyon lira- ya çıktı. Suyun metreküp fiyatı da yüzde 740 artış kaydederek. 5 bin 400 liradan 45 bin 500 lira oldu. Kuran kursu, cami. mescit ve üc- retsiz öğrenci banndıran yurtlar- dan su ücreti almayan Gökçek, An- kara Büyükşehir Belediye Mecli- si'nde. 6 Haziran 1996 tarihinde alınan kararla su fiyatlanndaki ar- tışı dolara endeksledi. Gökçek, 3 ekim cuma günü. Ankaralılann tepkisine neden olan bu uygulama- dan vazgeçildiğini açıkladı. Dolar- lı sudan vazgeçilirken. Ankara Bü- yükşehir Belediye Meclısf nce, su ve atıksu tarifelennin kasım ayın- dan itibaren toptan eşya fiyatlann- daki aylık artış dikkate alınarak be- lirlenmesi kararlaştınldı. Ankara Büyükşehir Belediye- si'nin 3 milyar liraya varan dış bor- cunun ödenmedıği yönündeki tar- tışmalar üzerine. Gökçek'in "Bu mannk mı? Ben mi yaptım 3 mil- yar borcu. Elbette Hazine ödeye- cek" sözlerine karşın. borcun yüz- de 20'sinin RP'li belediye dönemı- ne ait olduğu ortaya çıktı. Doğalgaz fiyaskosu Gökçek'in. doğalgazda dolar üzerinden fiyat belirlemeyi savu- nurken "Ödenen bedel ile sayaç kendilerine ait oluyor, sayaç bedeli de 225 dolar arti KD\. Bu arada bağtanü için alınan para var. Bu- nunla birlikte sayaç bedeli 300 do- 3 yıllık belediye yönetimi bov unca dinci vakıfları kollavan Gökçek, pek çok yasadışı «j'gulamayi l gerçekleştirdi. •'• lar olarakbefiriendT sözlerine kar- şın. doğalgaz abonelik ücreti adı altında alınan 300 dolarlık bedel, hiçbir şekilde geri ödenmedi. Kira- da oturan yurttaşlar, sayacı yeni ta- şınacaklan eve götüremedikleri için yeniden abonelik ücreti öde- meye zorlandı. Doğalgaz konusun- da açılan davalann büyük bir ço- ğunluğu EGO aleyhine sonuçlan- dı. Daire sayısı belli olmayan site, işhanı gibi yerlerde dairelere ayn saat takılmamasına karşın, her abo- neden 300 dolar ahnması mahke- me karanyla durduruldu. Tüketim dönemindeki değil, tahsil döne- mindeki dolar kuru üzerinden fatu- ralann belirlendiği yine mahkeme kararlanyla ortaya çıktı. Doğalgaz kullanım ücretine BO- TAŞ'tan alınan fiyatın \iizde 30'u- nun üzerinde artış yapılamayacağı- na ilişkin yasal düzenlemeye uyul- mayarak fahiş fiyatlar belirlendi. EGO Genel Müdürlüğü, 1996 Ara- lığYnda21 bin 381 lira olan doğal- gazın metreküp fiyatını, ocak ayın- da 22 bin 6"?6 liraya, şubat ayında da dolar üzerinden zam koyarak. 25 bin 914 liraya yükseltti. BO- TAŞ'ın yüzde 70'e kadar zam ya- pabilme olanağı getirmesi ve mart ayındaki artışla konutlarda tüketi- len doğalgazın metreküp fiyatı 27 bin 571 lira oldu. EGO'nun ocak ayında yüzde 6. şubatta yüzde 14.27 oranındaki artışa ek olarak bu ay yaptığı yüzde 6.39 oranında- ki zamla birlikte doğalgaz fiyatı bu yılın ilk 3 ayında yüzde 28.95.3 yıl boyunca da yüzde 819 oranında artmış oldu. CHP Ankara Milletvekili Yü- maz Ateş, doğalgaza yapılan zam- larla Ankaralılardan haksız olarak 40 trilyon lira para alındığı gerek- çesiyle 11 Temmuz 1996 tarihinde cumhuriyet başsavcılığına suç du- yurusunda bulundu. Ateş'in dinci vakıflarla bağlantılı şirketlere ayncalık tarunırken beledive yönetiminde sürgünler, usulsüz saüşlar ve yolsuzluk iddialan gündemden düşmedi TBMM'ye verdiği soru önergesi- ni yanıtlayan eski Içişleri Bakanı MehmetAğar. Gökçek ve 11 EGO yöneticisi hakkında kamu davası açılması için yargıya başvuruldu- ğunu bildirdi. İçişleri Bakanlığı'nın yaptırdığı inceleme sonucunda hazırlanan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan- lığı'nın doğalgaz satış fiyatının be- lirlenmesine ilişkin tebliğe uyul- madığını içeren rapor üzerine An- kara Cumhuriyet Başsavcılığı, EGO yöneticileri hakkında kamu davası açtı. EGO'nun plansızdağıtımı sonu- cu doğalgaz İcış aylannda bazı abo- nelere ulaşmadı. BOTAŞ'tan ek 50 milyon metreküplük doğalgaz iste- minin reddedilmesi nedeniyle do- ğalgaz yetersizliğinin had safhaya ulaşması bekleniyor. Gökçek'in 118 milyon dolarl'ık "2. Doğalgaz Yaygınlaştınna Projesi"nin ihale- sini kendilerinin yaptığı yönünde- ki açıklamalanna karşın. EGO bü- rokratlan Mücahh Yanıhnaz ve Ta- hir Boran, ek doğalgaz istemiyle BOTAŞ'a gönderdikleri yazıda, projenin 1992 yılında ihale edildi- ğini, kredi olanağı nedeniyle 1996 yılında başladığını belirterek Gök- çek'i yalanladılar. 9^ trilyonluk ihale Gökçek'in büyük ihalelerde din- ci vakıflarla bağlantılı olan şirket- lere tanıdığı ayncalık, 9.5 trilyon li- ralık sayaç ihalelerinde de yaşan- dı. Avrupa'da kullanılmayan kartlı sayaç sistemine geçen RP'li bele- diyenin sayaç siparişi verdiği Alfa- gas Elektronik Olçü Aletleri Sana- yi ve Ticaret Limitet Şirketi'nin RP'ye yakınlığı ile bilinen Mura- diye Vakfı'yla bağlantılı olduğu ileri sürüldü. EGO'daki sayaç iha- lesinden 3 ay önce kurulan Alfagas Şirketi'nin. ihâteyi aldığı dönemde • • 1 Inilyar liralık sermayesinin 250 milyon lirası ödenmiş durumday- ken şirketin "yeterük belgesi, mar- ka ka> dı, sanavi sicil belgesi gibi ge- rckleri, trilyonluk ihaleleri >asadı- şı biçimde aldıktansonrayerinege- tird^j" ileri sürüldü. EGO Genel Müdürlüğü'nce. Al- fagas Şirketi'ne, bugüne kadar 73 bin 311 adet sayaç karşılığında 23 milyon dolar (yaklaşık 2.5 trilyon lira) ödendi. ASKl'nin Alfagas'tan aldığı 3 bin adet sayaç için de 858 bin dolar (yaklaşık 90 milyar lira) verildi. EGO'nun 7 ocakta, koşul- lan Alfagas Şirketi'ne göre hazır- landığı vıırgulanan ve bu noter ile belirlenen 210 bin adet ön ödeme- li 61 milyon dolarlık (6.8 trilyon li- ra) sayaç ihalesini de Alfagas'a vermesiyle. bu şirkete ödenen top- lam tutar, 9.5 trilyon liraya ulaştı. Bağlanmış ve bağlanacak toplam 323 sayaç için de Ankaralılardan 10 trilyon 961 milyon lira alınacak. EGO Genel Müdürlüğü'nün 41 hatta 400 otobüs almak için açtığı özelleştirme ihalelerinden ilkinde otobüs hatlan 1.7 ile 3.5 milyar li- ra arasında değişen bedellerle yok pahasına verildi. Hafif raylı sistem Ankaray'da birçok anza meydana gelirken metronun açılması da An- karay gibi gecikti. AŞTt'de yakla- şık 300 işçinin 8 ay boyunca sür- dürdüğü grevde. işçilerin iş akti ya- sadışı biçimde feshedildi, işyeri temsilcileri polis tarafindan dövül- dü. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Alparslan Türkeş'in dün haşmetli bir devlet töreniyle gömülmesi bir tesadüf mü? Cumhurbaşkanından parti li- derlerine kadar herkesin onun ardından yürümesi ne anlama geliyor? Yıllarca MHP'ye ve onun li- derine karşı olmuş bazı yazar- lann ve politikacılann son dö- nemde Türkeş'e karşı tavırlan- nı değiştirmelerini nasıl yorum- lamak gerekiyor? Onlann, Tür- keş'e geçmişte olduğundan daha sıcak davranmaları ve sorumlu bir devlet adamı oldu- ğunu söylemeleri hangi geliş- menin ürünü kabul edilebilir? Bu fikirleri savunanlar; Tür- keş'in uzunca bir zamandan beri bir uzlaşma ve denge ada- mı olduğunu belirtiyorlar. Ba- nşçı bir tutumu temsil ettiğini yazıp çiziyorlar. Bu yazılan ve değerlendirmeleri okuyunca, acaba biz başka birTürkiye'de mi yaşıyoruz, farklı bir MHP li- deri mi tanıyoruz diye şaşırıp kalıyoruz. 12 Eylül öncesi dönemini bir Türkeş mi Değişti, Yoksa?.. yana bırakıyorum. Türkeş'in başında bulunduğu MHP'nin 12 Eylül sonrası 5 bine yakın cinayetten sorumlu olarak yar- gılanmasını da hesaba katma- dan düşünüyorum. Yakın dö- neme bakıyorum ve aklıma ge- len örnekleri ait alta sıralıyo- rum. Kısa süre önce, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Güneydoğu raporu hazırlatmış ve bu sorunun çö- zümünde hoşgörüyü dile geti- rebilmek için "Türkiye bir mil- letler ve mezhepler mozaiği- dir" türünden birdeyim kullan- mıştı. Türkeş, TOBB'nin bu rapo- runa çok kızmıştı. Birkaç yer- de bu rapora karşı "Ne moza- yığı ulan..." dediği gazete baş- lıklannayansımıştı. Türkeş, Te- rörle Mücadele Yasası'nda ya- pılacak küçük değişikliklere bi- İe sert tepkiler göstererek dü- şünce özgürlüğünün önünde- ki bu engellerin kaldınlmasını reddetmişti. Sakıp Sabancı'nın hazııiat- tığı Kürt raporu da Başbuğ'u kızdırmış ve "Çizmeyi aşma Sakıp Ağa" diyerek tehdit edi- ci birtavırtakınmıştı. Kürtçete- levizyon ve eğitim yapılmasını isteyenleri de sık sık tehdit e- den Türkeş, Güneydoğu'da birçok faili meçhul cinayetin ve baskının sorumlusu özel tim mensuplarının MHP'Iİ olma- sından gurur duyduğunu söy- lemeyi de ihmal etmemişti. Türkeş'in Kürt sorunu ve de- morasi konularındaki tutumu, şiddet içeren aşın milliyetçi çiz- gisinin doğal bir parçasıydı. Türkeş, Fethullah Erbaş'ın PKK'nin elindeki esirleri kur- tarma girişimine de kızmtş, "Halt etmiş, çok kötü bir şey yapmış" demişti. Türkeş, "Türk'ün Türkten başka dostu yoktur" aşın milliyetçi sloganı- nın her dönemde baş savunu- cusu olmuştu. Ölümünden kı- sa bir süre önce, bu anlayışı- nın bir parçası olarak, Türki- ye'nin Rusya hariç bütün kom- şularının askeri gücünün top- lamı kadar, bir askeri güce sa- hip olması gerektiğini söyle- mişti. Türkeş, Susurluk olayında birçok ülkücünün cinayet, uyuşturucu ve yolsuzluk olay- lanna kanştığının anlaşılmasın- dan hiç hoşlanmamıştı. Temiz devlet, temiz siyaset isteyerek yürütülen kampanyalar üzeri- ne şunlan söylemişti: "Susur- luk olayı çok gereksiz yere şi- şirilerek e/e almmıştır. Bu kaza en önemli konu gibi sergilene- rek kamuoyu meşgul edilmiş- tir." Türkeş'in son yıllarda savun- duğu bazı tezlerden kısa ör- nekler verdim. Bunu uzatmak mümkün. Bu tabloya bakarak Türkeş'in değiştiğini söyleye- bilir miyiz? Çok doğaldır ki, de- ğişen dünya ve Türkiye koşul- lannda Türkeş'in üslubunda bazı değişiklikler oldu. Ama te- mel yaklaşımı değişmedi. Şid- det yüklü aşırı milliyetçi tarzı değişmedi. O zaman ne oldu da bazıla- rının Türkeş'i değerlendirme- leri değişti? Ya da onlar, Tür- keş'i neden değişti görür oldu- lar? Kritik nokta bu. Kürt soru- nu, solda ve sağda birçok in- sanı Türk milliyetçiliğine sürük- ledi. Bunedenle Türkeş'in aşı- rı milliyetçi vurguları ve tavrı onlara eskisi kadar itici gelmez oldu. Ayrıca, dünya çapında artan milliyetçi rüzgâr, herkesi biraz Türkeşçi yaptı. Bir nokta daha son dönemde öne çıktı; Türkeş, Refah'a karşı laikliği savunan çıkışlar yapınca, bazı çevrelerde sempati topladı. Sonuç olarak şunu söyleye- biliriz: Türkeş esasta değişme- di. Değişen, bazı yazarlar ve siyaset adamları. Eskiden şo- venizme karşı halkların dostlu- ğunu savunanlar, demokrasiyi önemseyenler; şimdi Türkeş'e yaklaşmışlardı. Işin özü buydu. GLOBAL POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Özgüven ve Demokrasi Kapitalist toplumda vatandaşların kendi kendi- lerini yönetebileceklerine olan özgüvenleri zayıfla- yınca, "demirelliliderlerin", "başbuğlann"dema- goglann, her türlü "kurtarıcının" önü açılır. Avru- pa'da faşist partilerden ve yabancı düşmanlığın- dan, Amerika'da milis hareketine, dini fanatizmin yaygınlaşmasına, UFO'laraumut bağlayanlaraka- dar uzanan sahte çözümlerin ilgi görmesinin ide- olojik-politik nedenlerini işte bu özgüvenin zayıfla- masında aramak gerekiyor. Kapitalist demokraside vatandaş, herkesin ge- lir, soy, ırk ve cinsiyet farkına bakılmaksızın yasa- ların önünde eşit olduğuna inanır. Bu temelde de- mokrasi, vatandaşlara en temel hak ve özgürlük- leri sağlamakla yükümlüdür. Vatandaşlar bu hak ve özgürlüklerin kullanılmasına olanak veren maddi ve imgesel kaynakların dağılımını, çoğunluğun ira- desinin belirleyebileceğini varsayar ve belirli aralık- larla oy sandığı basına giderek bu amaçla temsil- cilerini seçer. Vatandaşlar seçim kampanyasında kendilerin- den oy isteyen partilerin, programlannı uygulaya- caklannı varsayarlar. Vatandaşlar maddi ve kültü- rel kaynakları yetmediği için ulaşamadıkları bazı ortak gereksinimlerinin, örneğin, sağlık hizmetleri, eğitim, konut, yaşlılıkta onurlu bir emeklilik ve ben- zerterinin topluca karşılanmasının olduğu kadar ya- şam düzeylerinin genel olarak yükseltilmesini de- mokratik devletten beklerler. İşte bu yüzden J. S. Mill'in dediği gibi demokrasi vazgeçilmez bir ge- reklilikken, ekonomik özgürlük sadece bir kolaylık- tır. Vatandaşlar. kendilerini temsil etmeye soyunan adayların programlannı bu yönde değerlendirirler. Bu tutumları arkasında iki inanç yatar. 1. Insanlar kendi kendilerini. bir işbirliği ve uzlaşmalar içinde yönetebilirier. 2. Devletlerhükümrandırveöncelik- le bulunduklan ülkedeki vatandaşlara karşı sorum- ludurlar. Kapitalist toplumun vatandaşlan geçen 200 yıl boyunca, değişik derecelerde, bu prensiplere ve demokrasinin yaşamlannda bir iyileştirme yarata- cağına inandılar. Geçen 20 yıl içinde yaşanan eko- nomik, siyasi ve ideolojik gelişmeler bu varsayım- lann hemen hepsini değişik derecelerde ama istik- rartı bir şekilde zayıflattı. 1970lerin başında yaşanan şiddetli ekonomik resesyon kapitalizmin şiddetli ve uzun dönemli bir krize girdiğini gösterdi. Yeni politika arayışları için- de, tüm siyasi kaynaklann, piyasanın serbestçe iş- lemesini sağlamak ve tüm ekonomik kaynaklann, girişimcinin desteklenmesine yönlendirilmesinde kullanılması anlamına gelen neo-liberal anlayış öne çıktı. Önce muhafazakâr partiler sonra da, aslında emekçilerin çıkarlannı savunması gereken sosyal demokratlar, hızla bu politikaları benimsediler. 1980'lerde, parasal istikrar, ekonomik serbestleş- tirme, denk bütçe, özelleştirme, devletin küçültül- mesi, piyasanın serbestçe işlemesi olarak kabaca tarif edilebilecek olan bu yaklaşım ABD ve Avru- pa'da, Latin Amerika'da ve Türkiye'de uygulandı. Bu uygulamalar sırasında bireysel çıkar, kâr pren- sibi. sürekli yüceltildi ve dayanışma, toplumsal ve- ya ortak çtkar horlandı. Zaten gelir-farklıltkları ve uzlaşmalar üzerinde özürlü birşekilde yaşayan kapitalist demokrasi, tü- mü ile sosyal içeriğinden soyutlanarak biçimsel bir oy verme işlemine dönüştü. Devletin, vatandaşla- nnın toplumsal gereksinimlerini yerine getirme gö- revinin yerini, girişimciliği destekleme görevi aldık- ça, seçimden seçime de olsa şekillenen kamu ira- desi, toplumun ve ekonominin birçok alanından çıkanldı, kamu gücü zayıfladı. Partilerin seçim plat- formlan giderek daraldı ve hepsi birbirine benze- meye başladılar. Mali sermayenin küresel düzey- de güçlenmesi de, borç alabilmek için sıraya giren hükümetleri giderek kendi seçmenlerine degil, borç verecek olan mali kurumlara sorumlu hale getirme- ye başladı. Bu arada gelir dağılımı bozuldu, işsizlik, yoksul- luk arttı. Sadece azgelişmiş yerlerde değil Avru- pa'da da "üçfe biriık toplum", yani üçte biri dışan atılmış toplum ya da "ait sınıflar", gibi kavramlar or- taya çıktı. Seçenekleri daralan hükümetler, eski re- çeteleri dayatmaktan ve "Biraz daha dayanın" de- mekten başka çare bulamazken, vatandaşlar gide- rek piyasanın bu serbestleşmesinin, aslında piya- sayı büyük şirketler ve bankalar kontrpl ettiği için, bunların özgürleşmesi olduğunu kavramaya baş- ladılar. Bundan sonra süreç şu iki yoldan birini izleye- cek. Birincisi, (son 20 yıldır yaşadığımız budur) de- mokrasinin aşınması: Hükümetlerin vatandaşlar- dan kopması ve devletin sosyal görevlerini üzerin- den atmasıyla, kamu iradesinin etki alanı daralır, büyük şirketlerin ve uluslararası bankalann, yani mali oligarşinin iradesi güçlenir. Bunun sonucun- da vatandaşlar demokrasiye olan inaçlarıyla birlik- te, kolektif iradelerine olan güveni de kaybeder ve kendi dışlarında kurtancılar aramaya başlarlar. Ikin- cisi (bunun ilk işaretleri ortaya çıkmaya başladı): Va- tandaşlar. ama önce kolektif davranmaya en yat- kın olan işçiler ve sendikalar. bu kaybedilen kamu alanını geri almak için direnmeye başlarlar. Bura- da giderek bir siyasi irade şekillendiği oranda de- mokrasi tekrar geri kazanılabilir. Birincisi, faşizme ve karanlığa, büyük acılara doğru giden yoldur. İkinci yolda ise vatandaşlar kamu alanını yaygın- laştırarak toplum üzerindeki kontrollerini arttırdık- ça, nereye isterlerse oraya gidebilecekleri bir nok- taya gelme şansı elde ederler. RP'li başkan Gökçek • parlamentoyu tanımadı; ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - İmar planlannda tüm yetkiyi elinde bulun- durmak isteyen Refah Par- tili Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, par- lamentoda reddedilen yasa- ya koşut bir düzenlemeyi yönetmelik değişikliğıyle getirdi. Gökçek, ilçe bele- diyelerinin imar yetkilerini oldukça kısıtlayan yasa tas- lağının Türkiye Büyük Mıl- letMeclisi'nden çıkmama- sı üzerine, Belediye Mecli- si'nden yeni yönetmelik çı- kardı. TBBM'de reddedilen bü- yükşehir belediye başkanla- nnın imar vetkisini arttıran yasa taslağının devamı nite- '• liğindeki yönetmelik deği- - şikliklerini içeren "Müca- - vir sınırlar içindeki tüm i- f mar vetkilcrinin belediye ' meclisinc \e büyükşehir be- '• ledh'e başkanına verflmesi" !- yönündeki başkanlık yazısı "* büyükşehir belediye mecli- sinin 18 Mart 1997 tarihli toplantısında kabul edildi. ,' Refah partili belediye başkanı Melih Gökçek, ka- rann kabul edılmesine ge- rekçe olarak. Ankara müca- ' viralanınıngenişlemesine- ; deniyle 3030 sayıiı Beledi- ye Yasası'nın yetersiz kal- ması ve uygulamada sıkın- tılann oluşmasını gösterdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle