05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA> 12 BÎR KONU BİR KONUK KKTC Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı Serdar Denktaş, Türkiye ile 23 yıldır birlikte yürütülen ekonomik siyaseti kesinlikle yanlış buluyor AB Türldye'siz gbmeyizLE YLA TAVŞANOĞLU KKTC Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı Serdar Denktaş on gündür Ankara ve Istanbul'da hükümet ve ış çevreleriyle temaslar yaptı. Ağırlıklı olarak KKTC'nin turizmini geliştirme, Türkiye den Kuzey Kjbns'a yatınmlan canlandırma ve Kıbns Türk Havayollan'nın cıddı sorun yaratan durumunu temaslannda ele alan Denktaş. Cumhuriyet'e de özel bır demeç \erdi. Denktaş. "Artık Türkiye'yle birlikte oturup ne yapmamız gerektiğine birlikte karar vermeüyiz" dedi. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın küçük oğiu olan Serdar Denktaş'1a göriişmemiz sorulu yanıtlı şöyle geliştı: - On gündür Ankara ve Istanbul'da temaslar yaptınız. O arada Moskova'ya girtiniz. Kimlerle görüştünüz? Ne amaçh temaslar yaptınız? DENKTAŞ- Ankara'da ocak ayında. KKTC'vle Türkiye arasında imzalanan 250 milyon dolarlık protoİcolün tıkanıklıklannı aşmaya çalıştım. Ağıılıklı olarak Kıbns Türk Havayollan'nın durumunu ele aldım. Ulaştırma Bakanı'yla Kıbns'a ulaşım sorununu çözmek ıçın ne gıbı önlemler ahnacağını göriiştüm Özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı Uftık Söylemezle de yine Kıbns Türk Havayollan ve Kıbns'ta esnaf ve tanm sektörünün Türkiye koşullanna göre kredilendınme konusunu ele aldık. Sonra Moskova'ya üç-dört günlük bır ziyaret yaptım. Rus parlamentosu üyeleriyle görüştüm. KKTC'ye gelmeye çok istekliler. lzin alabilirlerse gelecekler. Istanbul'da iş çevrelerine, Kıbns'ta Rum tarafiyla ekonomik eşitliği sağlamanın hem KKTC hem de Türkiye açısından öneminin ne olduğunu anlatmaya çalıştım. Sanıyorum söylediklerimın mantıklı olduğu ilgili taraflarca da kabul ediliyor. Pek çok alanda Türkiye tarafindan desteklenen KKTC gibi 150 bin nüfuslu bir ülke kişi başına ulusal ge'lıri 23 yılda 500 dolardan 2 bın 500 dolara çıkarabilmişse buna karşılık Rum tarafi bu geliri 2 bin dolardan 14 bin dolara çıkarmışsa bu sadece bizim degil, Türkiye'nin de sorunu olmalı. Dolayısıyla şimdi hep birlikte Kıbns'ın siyasi tarafiyla birlikte ekonomik eşitliği de sağlamamız lazım. - Kıbns Türk Havayollan'nın sorununu Ankara'da ele aldığınızj söylediniz. Büdiğimi/ kadan> la KKTC devletinin yüzde 50 hisseye sahip olduğu Kıbns Türk Havayollan'nm kontrolü şu anda tümüvle Ümit Utku adlı işadamının elinde bulunuyor.- DENKTAŞ - Sadece o değıl, Ümıt Utku çıbanbaşı. Benim sorunum kişıyle değil, oradaki yönetimle. Bu kişi beş yıldır şirket yönetimınde. Şirket tamamıyla iflasa sürüklenmek üzere. Kötü yönetiliyor. Bir sürii şaibe altında. Tabii bu şaibeler elbette kı hükümetlere de yansıyor. Hepsınden önemlisi de KKTC'de ekonomik kalkınma için çabaladığımız bir sırada turizmi geliştirmeyı hedefliyoruz. Türkiye"den. KKTC'den yatmmcılan yatınma çağmyoruz. Ama ulaşımı birtürlü halledemiyoruz. Ulaşım politikası konusunda hiçbir söz hakkımız yok. - Neden? DENKTAŞ - Çünkü şirkette bir beyefendi önce Kıbns Türk Havayollan'nın K.İT olmadığını. özel şirket olduğunu iddia ederek, "Ben bunu istediğim gjbi yönetirinT diyor 1975"te Kıbns Türk Havayollan kurulduğu zaman biz teknik açıdan bu işi daha iyi öğrenehm, diye Türkiye'den bu konuda yardım almıştık. Şimdı de, "Aradan geçen 23 yılda biz artık bu işi öğrendik Onun için de milli havayolumu geri istiyorum" dıyorum. Sanıyorum Türkiye bu ısteğimızın haklı olduğunu kabul etmek durumunda. Tunzmı kalkındırmak ıstiyorsak ulaşıma tamami} la hâkım olmamız gerek. Aksı halde, sorumlu olduğum turizmi kalkındırmamız mümkün değil. Kıbns Türk Havayollan"nda 23 yıl içınde biz de, Türkiye de hata yapmış olabilır. Şimdi, "Gelin birlikte doğru bir şe> yapalım" diyoruz. Eğer Ümit Utku ısımlı arkadaş çok değerliyse Türkive'deki bir sürü KlT'ten bırinde onu değerlendirsinler. Ama artık o arkadaşla bızim birlikte çalışmamız mümkün değıl. Biz milli ha\ayolumuzu kendimız yönetıriz - Sizin Turizm Bakanı olarak KKTC'de kumar turizmini gefiştirme, daha çok kumarhane açma politikanız çok eleştirildi. Kumarhane açmanın KKTC'ye kontrol edüemeyecek bir kara para akışına yol açacağı söylendi. Nitekim öldürülen Ömer Lütfü Topal'ın da KKTC'de kumarhanekri vardı. Siz bu eleştirilere ne dijeceksiniz? DENKTAŞ - Bu eleştinlere hiç katılmıyorum. Bir kere Kıbns'ta o kadar çok kumarhaneyi ben açtırmadım. Benim yönetimde etkili olduğum günden 1997 başına kadar bir tek kumarhane açıldı. 1997 için ise üç kumarhane için daha izın verildı. KKTC'de kumarhane sayısı ise 24. Türksye'deki kumarhane sektörünü bütün olumsuzluklanyla KKTC'ye götüriirsek zaten iş bıter. Bugün KKTC Bakanlar Kurulu'na sunulmak üzere yeni yasal önlemler alımyor. Bızim istedığımiz şu: Bölgede kumar tunzmi çok yaygın değılse KKTC bu açıdan bir başka ilgı merkezi halıne gelebilir. Ben artık mevcut tesıslere kumarhane ızni vermıyorum. Kumarhane açmak isteyenler en az 250 yataklı bir tesis yapmak zorundalar. Bunlann planlamasını da yapıyoruz. Bu vesileyle yatak sayımız artacak. Yatak sayımız 15-20 bıne çıkarsa çok daha büyük tur operatörlen KKTC'yle ilgılenebılecekler. Bugün büyük tur operatörlen KKTC'ye ılgi göstermiyor. - Hangi ülkelerle bağlanb yaptınız? DENKTAŞ - Türkiye. tsrail. Rusya'da müthiş bir potansiyel var. Tıcaret ıçın de gelmek istiyorlar. Bu bakımdan KKTC'de hızla serbest tıcaret bölgeleri kurmanız gerekiyor. İkincisi de kumar oynamak için KKTC'ye gelmek isteyen çok fazla sayıda Rus turist var. Burada yine Kıbns Türk Havayollan'na döneceğim. Be>-altı aydır uğraşmama rağmen ben Kıbns Türk Havayollan'nın ne prograrmnı ne de fiyatlannı Rus tur operatörlerine verebıldim. AB üyeliği bize olumlu geliyor. Ama iş can güvenliğini düşünmeye gelince değişiyor. İkincisi, bize yıllardır destek veren f ürkiye'ye sırtımızı dönüp tek başımıza AB üyeliğine girmemizi bizden hiç kimse bekleyemez. Ekonomik eşitliği sağladığımız takdirde iki devletli bir AB üyeliği, dengeleri sağlama, Türkiye'yle özel statülü ilişkilerimiz ve AB içindeki konumumuz açısından çok avantajlı olabilir. Bu, Rum tarafi açısından da avantajlı olur. AB üyeleri olaya daha dikkatli bakarlarsa Kıbrıs'ta çözümün hangi noktada yattığını bulacaklardır. ıan havayolunun yönetıminden beş aydır ıstiyorum. vermıyorlar. O zaman turizmi nasıl kalkındıracağız? Nevse ki Türk Havayollan 1 nisandan ıtibaren yeniden KKTC seferlerine başladı. Oysa bizim havayolunun politikasını yönlendirebilsek Rusya'dan haftada üç-dört direkt sefer kaldırabilinz. Almanya \e îngiltere'den de epeyce turist bekJiyoruz. Gelecek \ıl İtalyanlann da başlayacağını tahmin edıyorum. - Bu yıl ne kadar turist bekliyorsunuz? DENKTAŞ-Geçen yılın rakamı 175 bindi. Biz bunu ikiye katlamayı hedefliyoruz. Ulaşım sorununu biraz çözebildiğimiz takdirde bu iş olacak. - KKTC'nin Rum tarafiyla birtikte AB üyeliği sürecine girebilme şansı ne ölçüde? DENKTAŞ - Bır süre önce AB üyesi ülkeler, görüşme süreci başladığmda Türk tarafinın da dinlenmesi gerektiğinı ortaya koydular. Rum tarafinın AB'ye tek yanlı alınması, AB sınırlan içine sorunlu bir bölgeyi ithal etme anlamına gelecek. O nedenle de AB. Kıbns sorununun mutlak surette çözülmesini istiyor. Kıbns'ta biri tanınan. binsi tanınmayan iki devlet var. Kıbns'ta gerçekten kalıcı bır çözüm isteniyorsa ve Israil'de olduğu gibi anlaşma imzalandığının ertesi günü yeniden savaşmamız istenmiyorsa ada gerçeklerini kabul ederek bır çözüm üretılmesi durumu var. Bence önce Kıbns'ta iki taraf arasındaki ekonomik farklılıklan giderici önlemler almak lazım. Bunu biz Türkiye'yle birlikte yapabiliriz ya da AB ambargolan kaldırarak yapabüir. Üyelik görüşmeleri sürecınde de Türk tarafi ayn ve eşıt düzeyde taraf olarak katılmalıdır. Yeter ki bizı taraf olarak kabul eden AB o görüşme sürecinde eşıtlığimizi sağlayabilsin. Bu, bizim söylememızle olmuyor. Onlar sağlayacaklar. Böyle bir görüşme sürecini başlatırsak çözümü de birlikte ele alarak işleri yürütebiliriz. Çözüm olmadan bu süreci başlatmanın tehlikelennin de bilincindeyım. Ama bu iş Türkiye'yle birlikte olmalı. Bize. Türkiye'nin daha çok uzun yıllar girmernLrğ.eTektiği telkiri edilebiiir. ABuyelıgı bize olumlu geliyor. Ama ış can güvenliğini düşünmeye gelince değişiyor. İkincisi. bize yıllardır destek veren Türkiye'ye sırtımızı dönüp tek başımıza AB üyeliğine girmemizi bizden hiç kımse bekleyemez. Ekonomik eşitliği sağladığımız takdirde ıkı devletli bir AB üyeliği. dengeleri sağlama. Türkiye'yle özel statülü ilişkilerimiz ve AB içmdeki konumumuz açısından çok avantajlı olabilir. Bu, Rum tarafi açısından da avantajlı olur. AB üyeleri olaya daha dikkatli bakarlarsa Kıbns'ta çözümün hangi noktada yattığını bulacaklardır. - Ankara') la Lefkoşa ocakta 250 milyon dolarlık protokolü imzaladılar, ama protokolün gerekleri hâlâ yerine getirilmedi. .Ankara, kaynak ounadığı için bu paranın ödenemediğini söylüyor... DENKTAŞ- Kaynak bulunur. Rakamlara bakılınca Türk toplumunun ıhtiyaç duyduğu kaynaklann öyle çok büyük rakamlara ulaşmadığı görülür. Belkı, protokole göre Kıbns Türk tarafi kendine düşeni yaptı mı. sorusunun yanıtı beklenıyor olabilir. Çoğu zaman siyasi ıradenin nıyetıne rağmen bürokratik engeller çıkabiliyor. Bunun dışmda başka nedenler olabileceğini bilmıyorum ve düşünmek de istemiyorum. - Füzeler krizi sırasında Cumhurbaşkanı Denktaş, Ankara'ya kızgın olduğunu ifade etmişti. Siz Türkiye'nin Kıbns politikasını nasıl görüyorsunuz? DENKTAŞ - Türkiye, Kıbns'ı kendi çıkarlanyla birlikte düşünmek durumunda. Biz sadece KKTC'nın çıkarlannı düşünüyoruz ve sıklıkla da "Türkiye şu konuda farklı davranmahydı" dedığimız olmuştur. Türkiye'nin kendi durumu ve büyüklüğünden kayuaklanan sorunlan ve çıkarlan var. Bu ikisini dengeleyebilmesi lazım. Sanıyorum zaman zaman bu denge kaçıyor. Zaman zaman karar almakta gecikiyoruz ve bir tren kaçıyor. Sonradan olaylan düzeltmek zor oluyor. Son 23 yıldır birlikte götürdüğümüz ekonomik siyaset kesinlikle yanlış. Bunu bılmeliyiz. Doğru olsaydı bugün çok daha iyi bir noktada olacaktık. Dış politikada ise çok mesafe kat edilmıştir Ama artık tek başımıza yapacak yerde. hep birlikte oturup "Ne demeliyiz?" konusunu konuşmanm zamanı geldı. ÖRÜŞI ÜMİT ZİLELİ Çocukluktan gençliğe adım attığım, diğer bir deyişle düşünmeyi öğrendiğim zamandan ben. her türlü olumsuzluğa karşın, sık sık ve de büyük bir keyıfle şöyle derdim: "Türkiye'de doğmuş ol- maktan. bu ülkede v aşamaktan, Türkol- maktanonurduyuyorum." Halbuki 70'li 80'li yıllann acımasız çarklılan arasın- da yitip giden gençliğe mensuptum. Ölümlerden, işkencelerden, hapishane- lerden geçen. her lafına, her hareketine kuşkuyla bakılan, itilip kakılan, hor gö- riilen ama baş eğmeyen o gençliğe!.. Ul- kü zıfıri bır karanlıktan geçiyordu. Pro- fesörler, gazeteciler, öğretmenler, savcı- lar, ögrenciler. Türkiye'nin yannlannı yaratacak aydınlar kalleşçe yok ediliyor- du. Yok edilmeyenler ise bastınlıyor, sin- diriliyor, un ufak ediliyordu. Kafası ça- lışan, düşünebilen herkes o görünmez cenderenin arasında ezıliyordu. Nefret etmek, düşman olmak. terk etmek için binlerce neden vardı. Ama aynı zaman- da umut vardı. özveri vardı. içımızde özenle sakladığımız vannlara ulaşı: a hırsı vardı. Ve en önemlisi "namus" var- dı!.. • • • Artık o inanılmaz keyif aldığım cüm- leyi kullanmıyorum. Kullanamıyorum!.. Artık sık sık adam gibi adam herkese so- ruyorum; "Böyle bir ülkedeyaşamaktan utanç duynıuyor musunuz?!.." Birtaraftadini ınançlan. insanaklının alamayacağı denli rezılcesine sıyasete aletedenler... Kendinden olmayanı "kâ- fir" ilan edip, ikridardan "kanlı mi yok- Utanıyorum! sa kansız mı" gıdeceği hesabını yapan- lar.. Her fırsatta çağdaşlığa, özgürlüğe. demokraisye karşı olduklannı haykıran- lar... Butürdenkonuşmalaryaparkenas- lında insan onuruna,ınsan haysiyetine düşman olduklannı itiraf edenler... Dığer tarafta devlet içinde yuvalanmış eli kanlı çeteler. Bunlann işlediğı cina- yetler. yargısız infazlar.. Uyuşturucu işinden elde edilen milyanlarca dolar... Artık DGM BaşsavcılığVnın Mecils'e gönderdiği fezlekede bile açık açık an- latılan siyaset ve aşiret bağlantılan As- lında herİcesin bildiğı. ancak birtürlü ula- şılamayan asıl çetebaşlan... • • • Yeni dünya düzeni. yükselen değerler adı altında. yolsuzluğun, namussuzlu- ğun, hırsızhğın neredeyse olağan kabul edildiği bir düzen. Bu soygun diLzenine, her türlü ödünü vererek ele geçirdiklen gazete köşelerinde ya da televizyon ek- ranlannda omuz veren, methiyetler ya- zan, adına gazeteci demeye utandığım birtakım soysuzlar!.. Bu ığrenç düzen herkesin gözü önün- de büyük bir pışkinlik ve cesaretle sür- dürülürken, her türlü değer ayaklar altın- da çığnenirken, hâlâ kısır çekişmelerle. inanılmaz bir aymazlıkla ülkenin uçuru- ma sürüklenmesmı seyreden muhalefet partileri. Ve, bu düzenin yarahcılannı hâlâ ba- şımızda tutan, onlara bu düzeni sürdür- me fırsatını oylanyla sağlayan. "Her u- lus müstahak olduğu biçimde yönetüir" deyişıni haklı çıkartan. aslında üstünüde- ki ölü toprağını atsa, sadece bakmayıp. görmeyi denese mucizeler yaratabilece- ğini çok kez ispatlamış olan halkımız!.. Şimdi bu yazıyı okuyan herkese soru- yonım: "Siz böyle bir ülkede yaşamak- tan utanç duymuyor musunuz?!.." Yanı- tınız "evet" ise atın üzerinizdeki o ölü toprağını, vakit çok geç. Içim burkularak yazdığım bu yazıya son noktayı koyarken televizyondan ge- çen altyazıya gözüm ilişti: "Alparslan Türkeşöldü._ r Türkeş, benim kuşağımın dehşetle hatırladığı 70'li yıllara damga- sını vuran isimdi. Çathlar'ın. Kırcılar'ın. "Başbuğu" idi. Tanh onu hak ettiğı ye- re oturtacaktır... Tann günahlannı affet- sin!.. POLİTİKA VE OTESt MEHMED KEMAL Başbuğ'un Ardmdan Alparslan Türkeş'in siyaset sahnesine çıkışını, çoğu kişi 27 Mayıs'ta radyo konuşmasıyla başlar sanır. Oysa Türkeş, siyaset sahnesine Dil-Tarih'te öğrenci hareketleriyle girmiştir. Ankara Hukuk Fa- kültesi'nde bir öğrenci hareketi başlamış; buna Tür- keş de teğmen (teğmen) olarak katılmıştır. Ögren- ciler Dil-Tarih'i basmışlar, sonra Ulus alanına kadar bir yürüyüşe geçmişlerdir. Polis öğrencilere karış- mamıştır. Biz bu olayı gazeteci olarak izlemişizdir. Mahkemede Sabahattin Ali - Atsız davası gö- rülürken sokakta da yürüyüşe geçilmiştir. Türkeş'in ırkçı-Turancı akımın içinde yer alışı böyle başlamış- tır. Geleceğin cesur, atak, korkusuz lideri bu hareke- tin içinden çıkmıştır. Turancılar davasını da hükümet böyle başlatmıştır. Bir solcular, Turancılar davası başlamış ikisi de mahkemeye verilmiştir. Sansaryan Hanı'ndaki tabutluklar, tırnaklann çe- kilmesi gibi olaylar böyledir. Rrfat llgaz, Türkeş'le Sansaryan Hanı'nda böyle karşılaşmıştır. Tabutluk- lar, tırnak çekmeler efsanesi buradadır. Turancılık, aslında bir Enver Paşa olayıdır. Za- manla Atsız'a ve daha sonra da Türkeş'e mal ol- muştur. Türkeş, 27 Mayıs'tan sonra partisini kurup siyasete atılmak isteyince Turancılıktan yararian- mış, Milliyetçi Hareket Partisi'nin başına geçince bu nüvenin (çekirdeğin) üstüne basmıştır. Hindistan sürgününden döndükten sonra MHP'yi basamak yapmıştır. Artık Turancılık sağının değişmez lideri Al- parslan Türkeş olmuştur. Her askeri harekette, her darbede Türkeş'in ya- kasına yapışılmıştır. 27 Mayıs askeri hareketinden sonraki darbelerde yakasına yapışılan Türkeş ol- muştur. Üç tutuklamanm üçünde de içeri atılan Tür- keş'tir. Darbelerin korkulan albayıdır. Her ihtilal kı- mıldamasında akla gelen odur. 12 Eylül hareketinde herkes yakalanmış, ancak Türkeş bulunamamıştır. Radyodaki her anonsta Türkeş'in arandığı bildırilmıştir. 12 Eylül'ün acıma- sız lideri Kenan Evren için de tehlikeli adam Tür- keş'tir. Bu hatırlatıldığında, "Ben ne yaptım?" diye sızlanmıştır. Ama her karmaşanın altından büyük bir beceriyle sıynlıp çıkmasını bilmiştir. Bütün darbelerin korkusuz albayı olmuştur. Ne- dense her darbede albaylıktan sıyrılıp çıkamamış- tır. Fikirdokusunu Türkçülük, Turancılık, ırkçılık, mil- liyetçilik, mukaddesatçılık, Türk-lslam sentezı, şe- riatçılık doldurmuştur. Sağda Islamcılık - Türkçülük adına ne varsa hepsine sahip çıkmıştır. Bunlar çe- lişen akımlar da olsa "Malımdır" diye sepetine dol- durmuştur. Aynı nesilden olduğumuz için Albay'ın her eyle- mini izlemek olanağını bulmuşumdur. Albay 80 ya- şındaydı. ben 77 yaşındaydım. Gazeteci olarak sa- yısız görüşmelerimiz olmuştur. Bunlar hep özel de- ğil, resmi görüşmeler olmuştur. Gazeteci Emel Ak- tuğ'un aracılığıyla oğlu Tuğrul'la uzun süren konuş- malanmız olmuştur. Doğrusu pek hazzetmişimdir. Bunlar yeni görüşmeler değil, eskidir. 8-10 yıl var ki Ankara'ya gitmişliğim yoktur. Kendisine ve kederii ailesine başsağlığı dilerim. - . PartisiTürkeş'ten boşalan yeri nasıl^dolûİMraaîik- tır? Siyasetin büyük kârgaşası işleyecektir. Baş kav- gası olacaktır. Baba yaşlandığında içten içe bu kav- ga vardı. Bölünmeler olmuştu. Darbelerin Albayı artık yok, yeri doldurulabilecek mi? Sağda bir boşluk duyulacaktır. BULMACA SEDAT YAŞAYAM 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Bir konu ya da sorunu ele alma ve onlan değerlendır- me biçimı. 2/ Bir göz rengi... Suka- 3 bağından yapılmış ya da ağaçtan oyul- muş maşrapa. 3/ Hollanda'nın pla- kaışaretL.Çokyı- yen.obur. 4/Keres- j tesı ve reçınesı çok begenilen, çam tü- 8 rüne yakm bır or- n man ağacı... Bır müzık türü. 5/ Havva'nın Batı dillenndekı adı... Ka- dastro hantalannda parsel- ler topluluğu. 6/ Bır içki... Hangi şey. 7/Datça Yanma- 3 dası'ndaki ünİü antik 4 kent... Bır nota. 8/ Bir gıda maddesi... Pamuk ıpliğını sarmayayarayanelçıknğı- " nınadı.9/Etkinlık. YUK4RIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kent dışında, başta eğı- tun olmak üzere özel amaç- lar içm kurulan yerleşme bırimlen; kampus. 2/ Hile, düzen... Bır kımsenin emek vermeden sağladığı kazanç. 3/ Sepet ve hasır örmeye yarayan bır çeşıt ınce saz. 4/ Adlan sıfat yap- makta kullanılan bır yapım ekı... Faize temel oluşturacak mıktar ile günlerin çarpımı sonucunda bulunan rakam. 5/ts- kambilde bir kâğıt... Italya'da bır kent. 6/ "Gelse o — mec- lıse naz ü tegafül eylese" (Şarkı)... Islamlık öncesi Türk edebiyatında atasözüne venlen ad. 7/Fınnda ekmek, börek, çörek çevırmeye yarayan bır tür kürek... Bir nota. 8/Güney Amenka'da yaşayan ve Patagonya tavşanı da denilen hay- van... Seçkin. 9/Tican değer taşıvan yaprak tütünlerin düşük kaliteli olanı... Tanntanımaz. USKÜDAR KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 195/7 Davacılar: Bılge Demiral vs. vekılli: Av. Gaye Pekyal- çın Davalılar: Mihnban Mihrişah Osmanoğlu mirasçıla- n: 1- Hatıce Nacıye Dürrüşah, 2- Orhan Selman Sadet- tın. 3- Perihan Salman Sadettin, 4- Aydm Sadettin. 5- Hürrem Abdülaziz. 6- Neslıhan Osmanoğlu, 7- Hittakul- lah Necla Ibrahim (Osmanoğlu), 8- Gülhan Selman Sa- dettin. 9- Kaya Sadettin, 10- Hanzade Selim Osmanoğ- lu, 11- Süleyman Sadettin, 12- Mehmet Osmansay, 13- Ahmet Sevdet ve dığer davahlar-Hazıne vs. Dava: Tapu iptalı ve tescil Davacılar vekili tarafindan davalı Mihri- ban Mihrişalı Osmanoğlu mirasçılan ile Hazine ve diğer davalılar aleyhine Ümraniye Kısıklı, Inkilap Mahalle- si'nde bulunan ve tespitten önce 15 ada. 19 parsel no.lu taşınmaz hakkında mahkememıze açılan tapu ıptali ve tescil davasının yapılan açık yargılamasında; davalı Mih- riban Mihrişah Osmanoğlu mırasçılannın adlanna çıka- nlan tebligatlann adreslerinde buİunmamalan nedeniy- le kendılenne duruşma günü tebliğ edılemedığinden ga- zete ılanı ile tebliğ yapılamasına karar verilmıştir. Dava- lı Mihriban Mihrişah Osmanoğlu mirasçılan olan ve yu- kanda ısımleri yazılı bulunan şahıslann duruşmanın atı- lı bulunduğu 5.5.1997 günü saat 09.30'da olan duruşma- mıza bızzat gelmelen, gelmedıklen takdirde kendilenni bir vekille temsil etmelen, aksı takdırde duruşmanın gı- yaplannda yürütüleceği 7201 sayılı T.K. ılgıli maddele- ri gereğince, tebligat yenne kaim olmak üzere ılanen teb- liğ olunur. 19.03.1997 Basın: 14378
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle