05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 NİSAN 997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Festivaüıı 25.ydgörkemilstanbul Müzik Festivali yinni beşinci yılıru şanl] şöhretli etkinliklerle kutluyor. Yetkililer bi konudaki aynntılı bastn açık- lamasını bıgün yapacaklar. Bugüne dek dış basındad duyurulardan ve Avrupa Fes- tivaller Birkğikitapçığından öğrendiğimi- ze göre klasik müzık dalında dünyanın en ünlüleri lsunbul'datoplanıyor. diyebiliriz. Wolfgang Savvallisch yönetiminde, keman- cı Frank Ptter Zimroennan solistliğinde- ki Concertgebouu, Orkestrası'nın iki din- letisi; Leonard Slatkin yönetimindekı BBC Senfoni Ortestrası'nın üç dinletısi; Came- rata Academica Salzburg'un Peter Schre- ier yönetiminde iki dinletisi; Kremlin Oda Orkestrası"mn Misha Rachlevsky yöneti- minde ve flütçûmûz Gülsen Tatu solistli- ğindeki dinletisi; Rkardo Mutti yöneti- mindeki La Scala Filarmonısı; ünlü ke- mancı Gidon Kremer'ın PiazzoUa'ya ada- dığı ve geçen yıl tüm Avrupa'da büyük il- gi toplayan "Le Grand Tango" adlı toplu- luğu; barok müziğintn ustalan Gabrieli toplulugu, piyanonun ünlü ikilisi Labeque kardeşler; Ylaıim Vfengerov'un keman re- sitali; Ravi Şankar'ın sıtar resitali; Chris- topher Parkening'm gitar resitali; James Campbeü'ın klarneti ile kaüldığı Allegri Yayh Çalgılar Kuvarteti; Kibutz Çağdaş Dans Toplulugu. Bu arada bıze an bir senfoni orkestrast bir de oda orkestrası yer almakta. lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, ev sahibi olarak açılışı yapıyor. Şef, yıl içinde kalp krizi ge- çirip Istanbul'a gelemeyen Gustav Ktıhn. Solistler ise üç hanım kemancımız Suna Kan, Ayla Erduran \ e Bahar Biricik. Bo- rusan Oda Orkestrasrnı da James Gahvay yönetecek hem de flütü ile solistliğinı ya- parak. Kudsi Erguner'in imzası ile Schu- bertten ŞevkiBey'e başhğını taşıyan bir et- kinlikte iki sanatçı arasında nasıl bir ortak payda bulunmuş, bilemedim. Schubert'in (1797-1828) bu yıl ikiyüzüncü doğum yıl- dönümü kutlanıyor. Şevki Bey (1860- 1891) ile tek ortak yönü her iki sanatçının da otuz bir yaşında ölmüş olmalan herhal- de. Festivalin yirmi beşinci yılında iki pi- yanistimiz, Ann Karamürsel ve GüUin Onay da bırer resıtal veriyorlar. Bu yıl Sa- raydan Kız Kaçırma yerine değişik bir ba- rok operası sunuluyor: "Orfeo". Oynayan sanatçılar ise bestecınin, Bertoni'nin ken- ti Venedik'ten: Solisti Veneti. 15 haziran-8 temmuz arasında yer alacak festivalde, her zaman olduğu gibi, genç solistlere ve ge- leneksel müziğe de yer verilmiş. Geçen haftalardan Istanbul'da gündemi yakalamak bazen 1) Gustav Kuhn, 2)Ravi Shankar, 3) Marielie -Katia Labeque, 4) James Gahvay, 5) Ricardo Mutti zorlaşıyor. Bir de araya Ankara Festivali gi- bi lstanbul dışı etkinlikler girince sütunla- nmız, sayfalanmız, her şeyi anlatmaya ye- tersız kalıyor. Geçen haftalardan kısaca bir özet yapalım ve unutamadığımız müzik olaylanna değinelim. FaalSay'ın 18 mart günü lstanbul Menkul Kıymetler Borsası Salonu'nda verdiği resitalden Bach'ın Fransız süiti unutulmayacak bir yonımdu. Neden Fazıl'ı dış basmdakı eleştirmenler Gtenn Gould ile karşılaştınyormuş şimdi daha iyi anladım. Yalnız Glenn Gould pi- yanoda klavsen renklerini gözetiyordu. Fa- zıl ise benzer bir tuşe kontrolü içinde, ama çalgısının piyano olduğunu bir an bile unutturmuyor. lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın 21 mart tarihindeki konuklan piyanıst Ver- da Erman ve Çırili şef En Shao idi. Cbo- pia'ın 1 numaralr^tya^o^köriÇertfl&üİMfc yıhn en güzel dinletilerinden birini ızle- dik. Gerek Verda Erman'ın billur gibi tu- şesi. dozundaki romantizmi, gerekse şef Shao'nun titiz yönetimı övgüye değerdi. 27 mart tarihinde şef Howard Griffitns yö- netimindeki Milli Reasürans Oda Orkest- rası'nm konserini dinledik. Vmüdi'nin üç keman konçertosunda ülkemizin en parlak üç genç kemancısını, Cihat Aşkın, Hakan Şensoy ve Özcan Ulucan'ı, bir arada dinle- mc fırsatını bulduk. Benjamin Britten'in 'Simple Syropony'si ise bu topluluğun ar- tık iyıce profesyonelleştiğını kanıtlıyordu. Piyanistimiz Gülsin Onay yine maraton- da. Son ay içindebeş ayn konçerto ile dün- yanın ayn köşelerinde konserler verdi. Sin- gapur'da Çaykovski konçertoyu, Şark Si- gorta'nın düzenlediği gençlık haftasında Mozart re minörkonçertoyu; Andrew Wat- kinson'un yönetimindeki City of Lortdon Sff'lfc'^bK'Âfcâ'î taft&Snffouıaılefct^bttKeÂıfcarâıîl taft&art mi bemol majör*ve la majör konçertolan seslendirdi. La majör konçertonun prova- sını izleyebildim. Gerek topluluğun gerek- se piyanistimizin Mozart'a uygun, yumu- şak ve abartısız yorumu dikkat çekiciydi. Gûndemde bağlama vardı Geçen hafta sonu Adana'dan yapılan TRT konser yayınında Timur Selçuk yöne- timindeki Çukurova Devlet Senfoni Or- kestrası, Tımur Selçuk ve babası Münir Nurettin Selçuk'un yapıtlannı seslendirdi. Timur'un yapıtlanndan birinde solist, ün- lü bağlama ustamız YavuzTop'u dinledik. Ferit Alnar'ın kanun konçertosu biçemin- de yerel bir çalgı senfonik yapı içinde kul- lanılmış. Rahat dinlenen, dinleyiciyi yor- madan değişik tınılan birleştiren bir çalış- ma. tkinci yanda Erol Uras'ın söyledıği Münir Nurettin şarkılannı da Tımur Selçuk bByûKogkestıaeşlığineuyarlanııştı. Münir Nurettin için 'Türk müziğine smokin gjy- dirdi' denir. Oğlu ise bir adım daha ileri gö- türüp bu smokini uluslararası bir giysi ha- line getirmiş. Aslında armonize edılmeye açık, tampere sisteme yakın şarkılar. Erol Uras'm söylediği 'RmdkrinOtümü' uzun zaman akıllarda kalacak. Bağlamanın gündeme geldiği bir baş- ka senfoni orkestrası konseri de Istanbul'da Cemal Reşit Rey Salonu'nda gerçekleştı. Bu kez bir başka saz ustamıza, Arif Sağ'a Erdal Erzincan ile Erol Parlak da bağla- malan ile katıldılar. Arif Sağ'ın üç bağla- ma için yazdığı bu çalışmayı Cengiz Oz- demir orkestraya uyarlamış. Bağlamanın güzel tınısını orkestranın hafıf bir armo- nizasyonu ile birleştirmiş. Neden konçer- tino denmiş, bilemedik. Aslında tam bir konçerto formundaydı. Bu kadar zengin malzeme daha katmanlı, daha derin işle- nebilirdi. Betin Güneş yönetimindeki Ce- mal Reşit Rey Orkestrası sonra da Gü- neş'in 'Madein Turkey' başlıklı kısa bir senfonik yapıtını çaldı. Günümüzde her- hangi bir çağdaş besteciden dinleyebilece- ğimiz tekniİderi içeren ve Türk motifleri- nin de yer yer kolaj halinde serpiştirildiği ilginç bir çahşma. Konser, genç orkestra- ya göre oldukça iddialı bir yapıtla, Çay- kovski'nın Romeo ve Jüliyet uverrürü ile sona erdi. Betin Güneş'in açık ve net öl- çüleri ve yaylı çalgılann başansı övgüye değerdi. Onuncu Yıl Marşı üstûne Çinuçen Tannkonır Medya dergisınin 11. sayısında Idil Biret'in kötü bir piyanist olduğunu, 7 ekim günkü Cemal Reşit Rey'i anma töreninde Onuncu Yıl Mar- şı'nı hatalı çaldığını yazdı. Acaba, o gece- İd programda bu yorumla ilgili yeterince açıklama yapılmamış mıydı, yoksa Çinu- çen Bey program kitapçığını mı okuma- mıştı! Cemal Reşit Rey'in Onuncu Yıl Marşı'nı Aydın Karlıbel'ın iki piyanoya uyarladığı, değişik bir versiyondan dinle- dik. Sanatçı, hocasının orijinal marşını (ki, hep teksesli olarak söylemeye alıştığımız marş) geniş ve büyük akorlarla armonik açıdan zengmleştirmişti. ldil Biret ile iki kez prova yapmışlar ve bu şekliyle bir ye- nilik sunmanın kıvancını yaşamışlardı. Aydın Kartabel o geceki yorum için şunla- n söylüyor. "tdfl Hanım,marşaanlamhbcr yonım getirdL Ve hepimize marşlann ağır tempoda çalınması gerektiğini öğretti. An- ton Rubınstein'in birsözü \ardır: 'Siz pi- yanoyu bir tek çalgı mı sanıyorsunuz, oy- sa o doksan dokuz tane çalgıdır', der. Işte tdil Hamm karşımda. ildnci piyanoda ç»- larken ben bu zengûüiği duydum." Bukez seksenbin dinleyiciyleAHMETSAY ANKARA -Açılış konserinın et- kileri ve yankılan öylesine geniş ol- du ki Ankara Müzik Festivali'nde yer alan öteki etkinlikleri değerlen- dirmeye yönelemedim. Doğrusunu istersenız "açılış konseri". yarattığı derin iz bakımından tek başına bir "festival" değerindeydi. Peki geriye kalan onlarca etkinliğin önemini "es" mi geçelim? Hayır, ama ben de hâlâ "açılış''ın etkisindeyim ve bir- kaç noktav ı vurgulamak istiyorum: Bu göTkemli konserin organizasyo- nundakı bazı aksamalar, festivali düzenleyen And Vakfı'ndan kay- naklanmış değildir. And Vakfi, se- kiz bin değil, seksen bin kişinin iz- leyeceği bir konseri kolayca düzen- leyecek güçtedir. Adım gibi biliyo- rum ki "aksama" yoktur, "aksat- ma" vardır. Eğer organizasyon dı- şmda kalan "aksaba" öğeler olma- saydı, "ulaşun" sorunu büyümeye- cekti. 2^orluklarla karşılaşıldı da ne oldu? On bini aşkın insan, otobüs- ler ve otomobillerle gidebildiğı ye- re kadar gitti, ondan ötesini tarla ve meralardan koşarak tamamladı. Bu anlamh kitlesel buluşma. müzikte Atatürk'ün başlattığı atılımlann günümûzdeki boyutlannı ömekle- diği kadar, sivil toplum kuruluşla- nnın müzikal yaklaşımını da sergi- lemiştir: Sivil toplum kuruluşlan dinleyicinin katılım coşkusunu alevlendirmiş, ılk kıvılcım ise An- kara Cumok platformundan gel- miştir. Festivalin ilk yansı Merak edilmesin, 14. Uluslarara- sı Ankara Müzik Festivali'nde bu yıl "çifte açılış" yaşanacak: And Vakfı, araya giren uzun tatili göz önünde bulundurarak yerinde bir kararla festivalin 'ildnci yarTsını 30 nisan günü başlatıyor. Polonya Radyo Senfoni Orkestrası'nın eşli- ğinde Brahms'm 1. Piyano Konçer- tosu'nun solisti tdil Biret! Ertesi gün ldil Biret bu kez Brahms'ın 2. Piyano Konçertosu'nda Ankarah- lan büyüleyecek. Ikinci açılış işte böyle "katmerli'' olacak. Şimdi dönelım festivalin 30 mart ile 15 nisan arasındaki ilk vansı- Festivalin ikinci yansı tdil Biret'in konseriyle başlayacak. na... Bu bölümde sunulan on dokuz etkinliğin on ikisinde Türk sanatçı- lar yer aldığı için festivalin ibresi "uluslararası yabancr lardan "ulus- lararası Türk n lere kaymış görünü- yor. Önceki yıllarda ibrenın böyle- si durumlanna en başta ben mız- mızlanırdım. Oysa bu yıl hoşgörü- yorum. Çünkü başkentte yapılan "uluslararası" bir festivalin ilk des- tekçisi olması gereken Büyükşehir Belediyesi, Kültür Bakanlığı ve Başbakanlık Tanıtma Fonu. ortalar- da yok. Ne demeli?.. Mdih Gök- çek. Ismail Kahraman ve Necmet- tin Erbakan'dan festıvale destek mi beklemeli?.. Kültür Bakanımız hiç olmazsa festivalin açılışına şeref verdiler. 30 nisandaki "ikinci açı- hş"a Belediye Başkanımız ile Baş- bakanımızı da bekliyoruz.Festiva- lin ilk yansında yer alan Türk sanat- çılann seçiminde doğru, geleceğe dönük, yarabcı kararlar verilmiş ol- duğunu söyleyebilirim: En başta, "Birleşmiş" korolar ve orkestralar düşüncesi, festivalin ürettiği "ör- nek" bir katkıdır. Bu örnek, yeni konser sezonunun açılışında (eylül ayında) yeniden yaşama geçirilebi- lir ve hıpodromda seksen bin dinle- yicinin kauhmıyla gerçekleşebilir. Baharda. festivalin 15. yılındaki açılışta yine görkemli başka bir ya- pıtla yinelenebilir. Şimdi doğru belirlendiğine inan- dığım öteki Türk sanatçılannın kat- kılannı belirteyim: Şef ErtuğKork- mazyönetimindeki "Gordion''oda orkestrası, Ankara Konvervatuva- n'ndakı genç öğretim üyelerinden ve lisansüstü öğrenim yapan yete- neklerden oluşmuş değerli bir "yay- Orkestralarıınızı aldıyorumÖNDER KÜTAHYALI İZMİR - 20'nci yüzyılda birçok devlet kuruldu. Bunlann hiçbirinde. bizdekine ben- zeyen devrimler yapılarak halb yaşanan çağ ilebütünleştirme yolundaköklü adımlar atü- madı. Yine bu devletlerin hiçbirinde, o ülke- nin kültÜT yaşamı açısından büyük önem ta- şıyan müzik kunımlan açılmadı. Genç Türkiye Cumhuriyeti'nde bir yıl içinde "Darüleüıan'' (daha sonra "tstanbul Beledrve Konservatuv'an'' ve bugünün "ts- tanbul Ünh'ersitesi De\'letKonsenatuvan"), "RKaseticumhur Musiki Hejeti" (günümü- zün "Cumhurbaşkanlıgı Senfoni Orkestra- s") ve "Musiki Muallim Mektebi" (sonra- ki yıllarda "Ankara Devlet Konservatuvan" ve "Gazi Eğhim Enstitüsü Müzik Bölümü") çalışmaya başladı. Bunlar, günümüz Türki- yesi'ndeki dört opera-bale kurumunun, dört senfoni orkestrasının, iki çoksesli koronun ve egitim fakültelerimizdekı müzik bölümleri- nin temelidir. Son ayraç içindeki kurumlan- rruz, günümüzde "HÜ Devlet Konservatu- van" ve "Gari Üniversitesi Egitim Fakültesi Muzik 8010010" adlarmı almıştır. Konservatuvarlanmızın, sanat kurumla- nnuzın ve çocuklanmızı eğiten müzik öğret- menlerimizin onurlu bir geçmişi var. Halkı- mız, onlann hizmetini sevgiyle karşılıyor; ancak güzel sanatlann ülke kalkınmasmda- ki önemini bilmeyen bir anlayış, 1994'ten başlayarak bu kurumlann gelişmesi için ge- reklı olan kadrolan vermez oldu. Ardından, evrensel sanatı tümden yadsıyan daha olum- suz bir anlayış geldi. tşte bu noktada, geçen haftaki yazıma dönmek istiyorum. Atatürk'ün müzık devrimine inanmadı- ğını yazılannda açıkça belirten, konuşmala- nnda da Osmanlı beyzadeliğine öykünen bir müzikçi seçildı ya da özendirildi \e o kişı, büyük bir pervasızlıkla senfoni orkestralan- mızı değerlendirmeye kalkıştı. Kendisine göre bunlar, Avrupa'nın 15. derece köy or- kestralannın bile altındadır. Böyle bir iftira- nın. kadro tıkanıklığıyla ve ödeneklerin kı- sılmasıyla bütünleştiğı kesindır. Sanat kurumlannın değerlendirilmesinde "15. suuf" diye bir ölçüt yoktur; ama olsa bile senfoni orkestralanmızı o nitelikten anndıran yazarlar arasındabulunmanın onu- runu taşıyorum. Bahtsız yazar, Medya dergisınde çıkan ve Orkestra dergısinın 279. sayısında Sayın Hikmet Şimşektarafindan eleştirilen yazısın- da hızını kesemiyor, artık dünya bü>Tİkleri arasına girmiş bulunan değerli sanatçı tdfl Biret'e de saldınyor ve onu, Cumhuriyetin Onuncu Yıl Marşı'nı çalamamakla, aynca nota bilmemekle suçluyor. Güçlübir deha ve akıl sahibi olan Biret. aydınlık bir gelecek için insanlığa ışık tutan bir sanatçıdır. Orkest- ralanmıza gelince: Kuramsal şeyler söyle- mek gerekli değil, işte canlı bir örnek. İ2DSO, geçen haftaki dinletisınde her za- manki gibi pınl pınldı, gerçek bir Avrupa ok- restrasıydı. Elhamra'da telaşlı bir ha^ için- de verilen ve orkestrayı Alexandru Samo- fle'nin yönettiği dinletiye Angeüca May, Dvo- rak'ın Si Minör Viyolonsel Konçertosu'yla katıldı. Angelica May ilginç bir sanatçı. Beş ya- şındakemana ve piyanoya başladı. Stuttgart Müzik Yüksekokulu'nda piyano eğitimini başanyla tamamlamışti ki kemana duyduğu özlemi viyolonsel öğrenerek giderdi. Bu dal- da yaptığı eğitimin ilk yıllannda ünlü Pablo Casals'ın dikkatini çekti. onun özel öğrenci- sı oldu. Pablo Casals Yanşmasf nda 'Grand Pru' alan sanatçı uluslararası solocu olarak kariyerine başladı. Dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde dinleti verdi. May, viyo- lonsel dağannın bütün yapıtlannı çalabil- mektedir, oda müziği alanındaki etkinlikle- ri de yoğundur. 1984'te Viyana Müzik ve Sahne Sanatlan Yüksekokulu'ndan ordinar- yüs profesör olarak çağn aldı. Günümüzde vermekte olduğu solo ve oda müziği kursla- n büyük ilgi görmektedır. May, kusursuz bir Dvorak yorumu sergi- ledi. Özellikle yay tekniğindeki kolaylık ve rahatlıkla dikkati çekti. Teknik yönden ağır- lıklı olan kesimlerde heyecan vericiydı, duy- gusal yerlerde ise çalgısına güzel şarkılar söyletti. Böylece bu tanınmış konçertoyu, sanki yeni bir yapıtmış gibi keyifle dinledik. İZDSO ile yaptığı önceki seslendirmeler- den büyük tat aldığımız Alexandnı Samoile, konçertoya başanyla eşlik etti; orkestradan canlı ünılar çıkardı; gerekli yerlerde de sen- foni güzelliğine ulaştı; ama ikinci yandayo- rumladığı L. Van Beethoven'in Op. 21 Do Majör Birinci Senfonisi'nde beklenmedik şeyleT yaptı. Tempolan iyice abarttı. "An- dante" akışlı ikinci bölümü, "con moto" (devinimli. hızlı) yönergesinden yola çıka- rak senfoninin menuettosu durumuna soktu. Menuettoyu ise CADegroMotto") olağanüs- tü hızlı aldı. Vivace çalınması gereken son bölümde de istenen hızın iyice ötesindeydi. Bilindiği gibi yukandaki terimler göreceli- dir, metronom sayısı verilmedikçe kişiden kişıye değişebilir. Asıl olan müziğin kendi- sidir. Samoile, tempolan abarttığnıdan mü- zikteki anlatım güzelliğinin yitirilmesine y- ol açtı. Ne diyelim, bu da onun Beethoven anlayışı ohnalı. Genç müzikçilerimiz, aşın hızdan fazla etkilenmiyorlar, ama çalıştıİdan orkestrala- ra atılan kara iftiralardan olumsuz yönde et- kilenmeli, düşünce üretimi üzerinde iyice yoğunlaşmalıdırlar. Yapmalan gereken sa- \Tinma. halka daha yoğun ve daha nitelikli sanat hızmetleri götürmektir. hUr" orkestrasıdır. Genç kemancı- mız TuncayYıhnaz,resitaliyle ulus- lararası kariyerinde basamaklan hızla tırmandığını göstermiştir. "C- itv of London Sinfonia" gibi nite- likli bir oda orkestrası eşliğinde pi- yanist Gülsin Onay'ı yine beğeniy- İe dinledik. Festival kapsamma alınan C- SO'nun konserinde Brahms'ın "tkîB Konçertosu"nda viyolonsel- cimiz Doğan CangaL çağımızın ün- lükemancılanndan Pikavzen'le be- raber çok parlaktı; bu konserde Brahms'uı 1. Senfonisi'nde kon- zertmeister CengizOzkök, "soloke- man"da başanlıydı. Belçika Kralı- yet Armoni Orkestrası'nın solisti olarak dinledığimiz genç piyanisti- miz Muhiddin Dürrüoğlu, sadece kariyerini sürdürdüğü Belçika'da değil, beş kıtada başanlar kazana- bileceğini kanıtladı. "Jazz Trio"da piyanist Aydın Esen'in Amerikalı cazcılarla yaptığı müzik, festivale katkıdır. Yeteneğiyle övündüğümüz Em- re Şen'in piyano resitalinı. Erol Er- düîç'uı eşlik ettiği Zeliha Berksoy şanresitalini ve Bılkent Senfonı'nin eşlığmdeki kemancı Maria Kuznet- sova'yı Ankaralılar coşkuyla izle- yeceklerdir. Festivalin ilk yansında yer alan "uluslararası yabancT topluluklar ise şöyle: Israil'den gelen "Hanoch Rosen Mim Tryatrosu"nu izleye- medim. Bu topluluğun sahnelediği ilk yapıtın başlığı "Insanın Kökeni Maymundan Gdü"" idi. Milyonlar- ca yıl öncesine gitmeye gerek yok, bizde böylesi çok var: Televizyonu açınca elimle koymuş gibi buluyo- rum. "BeiçikaKralr>'etBalesi''ni bu akşam izlemek istiyorum. Bu topluluk. dünyanın en iyile- rinden ve tabiı ki başdansçı Ayçem Sunal'ı okurlanma anlatacağım. Kazakistanlı üç kız kardeş Beko- va'lann "piyanolu trio"su Avru- pa'da övgüler aldı. Bizdeki "Kazak CTkek" lafına bakıp da bu hanımkız- lan "sakın kaçu-mayın"! Don Ka- zaklan Korosu'nu 12 ve 13 nisan- da izleyebilirsiniz; biliniz ki bu "Kazak"lar, bizde lafi edilen ger- çek "Kazakerkek"lerden olup kük- reyeceklerdir. Pragh "Üflemeffler Beşüa", oda müziğinde Orta Avrupa'nın üst dü- zey kültürünü sergileyecek... Az kalsm unutuyordum, bütün bu et- kinliklere Sayın Ismail Kahraman'ı bekliyoruz. O gelince festival iyice şenleniyor. Biilent Evcil 4. Kobe yarışmasında • Kültür Senisi - Halen çalışmalannı Viyana'da sürdüren flüt sanatçımız Bülent Evcil, ağustos 1997'de yapılacak 4. Uluslararası Kobe Yanşması'na girmeye hak kazandı. Dünyaca ünlü jüri üyeleri arasında flütçümüz Gülşen Tatu da yer alıyor. Tatu, ilk Kobe yanşmasmm birincisi olmuştu. Kobe Yanşması. Münih Yanşması ve Paris- Jean Pierre Rampal Yanşması ile flüt dalında, dünyanın en önemli yanşmalanndan biri olarak biliniyor. Bülent Evcil, MSÜ Devlet Konservatuvan, Brüksel Krallık Konservatuvan ve Heidelberg-Mannheim Devlet Yüksek Müzik Okulu flüt bölümlenni bitirmiş. Evcil, solistlik çalışmalannm yanı sıra Viyana'da kurulan yeni bir oda orkestrasının da birinci flütçülüğünü üstlenmiş. Aynı orkestrada bir de Türk piyanist Sabri Tuluğ Tırpan yer alıyor. Tülin Demipay'ın doğa ve kadın' imgeleri • KüHür Servisi- Tülin Demiray'ın resim sergisi Türkiye Iş Bankası Parmakkapı Sanat Galerisi'nde 30 nisan tarihine kadar sergileniyor. Demiray'ın doğa ve kadın ımgelerinden yola çıkarak oluşturduğu tablolarda arka planlan, dikkatli bakılınca ortaya çıkan ilginç detaylar içeriyor.1970 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resım Bölümü Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi'nden mezun olan sanatçı, Adnan Çoker'den desen, Sabn Berkel'den gravür dersi aldı. 1986 yılında da Avusturya'nm Salzburg kentindeki Uluslararası Yaz Okulu'nda Prof. Werner Otte ile litografı çalıştı. 1989 yılında Tekel'ın düzenlediği bir yanşmada ikincilik ödülü kazanan sanatçının çeşitli koleksiyonlarda yapıtlan bulunuyor. ^âzrnı Hikmettn Tıyatrosu" yayımlandı • Kültür Servisi - Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tarafmdan geçen yıl düzenlenen ve Nâzım'm tiyatrosunu konu alan yuvarlak masa toplantısı metinleri kitaplaştınldı. İki gün süren toplantıya Yılmaz Onay,Ayşegül Yüksel, Zühtü Bayar, Refik Erduran, Özdemir Nutku, Kenan Işık, Zehra lpşiroğlu, Ergin Orbey ve Ali Taygun bildirileri ile katılmışlardı. "Nâzım Hikmet'in tiyatrosu, şiirinin gölgesinde kalınmaksızm, bu tür önyargılann etkisinden sıynlınarak. tiyatro sanatının özgül duyarlıhğıyla kavTanmalıdır" diyen katılımcılar, Nâzırrfı, tiyatrosunun taşıdığı güncellikleriyle, insansal ve ileriye dönük tazeliğiyle Türk tiyatro sanatını dünyaya taşımada dayanabileceğimiz oyun yazarlanmızın en önde gelenleri arasında anmıştı. Öğpethn üyelermin resimleri BMW shovvroom'lapında • Kültür Servisi - Borusan Oto, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resım Bölümü öğretım üyelerinm yapıtlannı nisan ayından itibaren *showroom'lannda sergileyecek. Sanata ve sanatçıya her alanda destek vermek amacıyla bir misyon üstlenen Borusan Oto, Avcılar'dakı BMW merkezinde, Salıpazan Showropmu,'nda ve mayıs ayından Bursa'daki 'showTOom'unda sanatçılan ve sanatseverlen ağırlayacak. Borusan Oto, Mimar Sinan Üniversitesi işbirliği ile Güzel Sanatlar Fakültesi öğTetim üyelerinin resim, fotoğraf, heykel, geleneksel Türk el sanatlan ve seramik sergilerini, yıl içinde her ay 3'er haftalık sergiler halinde sergileyecek. Sergiye, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğretim üyelerinden, Murat Mete Ağyar 'Rüstem Paşa Camii', Özdemir Altan 'Soyağacı', Sedat Balkır 'Anamorfik", Mahmut Bozkurt 'Ariadne ve Dionysos', Tanju Demirci 'Kompozisyon', A.Umut Deniz 'Kömür Işçileri', Serap Eyrenci 'Uzak-Yakın H', Kemal tskender 'Adsız', Asım lşler 'Altın Balık", Özer Kabaş 'Ahtabotçu', Tolga Karahasan 'Öğretim Yöntemlen-6', Mehmet Mahir 'Prelude', Zekâi Ormancı 'Komposizyon', Kadir Reisli 'Lolipop ve Kelebekler', Nuri Temizsoylu "Natur lnterpretation', Fevzi Tüfekçi 'Adsız' başlıklı yapıtlanyla katıhyorlar. Hayat, Gül Kokulu Bir Sağanak Yine' • Kültür Senisi- Yılmaz Odabaşfnın 1981 ve 1996 yıllan arasında altı şıır kitabına dağılmış şiirlerinden derlediği "Hayat, Gül Kokulu Bir Sağanak Yine" başlıklı kitabı Doruk Yayınlan'ndan çıktı. Kitap, "Siste Kalabahklar". "Yurtsuz Şiirler", "Talan lklimi", "AyTiı Göğün Ezgisi", "Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur" ve Tehennem Bileti" adlı kitaplanndan yaptığı ve "Temmuz Dergisi 1986 Şiır Yanşması"nda birincilik, TAYAD 1989 Şiir Yanşmasf nda ikincilik, 1990 Cahit Sıtkı Tarancı Şıir Odülü ve Petrol-lş Sendikası 1992 Şiir Yanşması'nda ikincilik ödülleri almış şiir seçmelerinden oluşuyor. Kitapta aynca değişik müzik gruplan ve müzisyenler tarafından yorumlanan yedi şiir de yer alıyor. Jackson'ın biletteri kapış kapış • KOPENHAG(AA)- Ünlü pop sanatçısı Michael Jackson'ın Danimarka'nın başkenti Kopenhag'daki Parken Stad>oımu'nda 14 ağustosta vereceği konserin 48 bin bileti 1 saat 32 dakikada satıldı. Jackson'ın hayranlan konser bileti satın alabilmek için soğuk havaya karşın geceyı gişelerin önünde geçirdi. Rekor sürede tükenen biletler 12-17 milyon Türk Lirası değerinde satıldı. BUGÜN • CRR'de saat 19.30'da Stradivaria Barok Topluluğu konseri izlenebilir. (232 98 30) • tDOB'de saat 20.00'de P. 1. Çaykovski'nin 'Kuğu Gölü' adlı yapıtı yer alıyor • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.30'da W. VVenders'in yönetmenliğini yaptığı 'The StateOf Tlüngs' adlı film izlenebilir. (252 35 00) • ANADOLU AYDINLANMA VAKFI'nda saat 20.30'da Nurettin Selsil'in katıldığı 'BUgisayar ve İnsan' konulu seminer izlenebilir. (463 23 90) • ELEŞTİRİ KİTABEYİ VE KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 18.30'da Aziz Nesin video gösterisi izlenebilir. (373 38 24) • EYLÜL MÜZİKKULÜBÜ'nde saat 21 30da Sevingül Bahadır konseri izlenebilir. (257 11 09) • tSTANBUL ÜNtVERStTESİ Öğrenci Kültür Merkezi'nde saat 16.00'da AlperÇeker'in yönettiği Irfan Çiftçi, tdris Özyol ve Osman Hakan'ın katıldığı 'Günümüzün Şiiri ve Ortamı' başlıklı açıkoturum yer alıyor. (512 84 48)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle