23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SATFA CUMHURİYET 9 NİSAN 1997 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Ölümünün 409. yılında Mimar Sinan yine uygarlık dersi veriyor Sman 9 m ülkesîne yakışmayan camiier OKTAY EKtVCl Dünya mimarlık tarihınde "cami" de- nilhce ilk akla gelen sanatçı hiç kuşku- suz Mimar Sinan'dır. Gerçi, O'nun 4 padışah döneminde ül- kesine kazandırdığı ve köprülerden medreselere. su kemerlerinden kervan- saraylara dek hemen hertürden yakJaşık 400 \apısının tümü birer "u>garük bel- geselTdır. Ancak, bunlar arasındaki sayılan 80 kadar olan camilerinin de yine her biri- si, •'dinseP amaçlı bir yapının sadece "Tann" için değil, aynı zamanda "in- san" için de tasarlanması gerektiğini ka- nıtlajan eşsiz birer "bilgeük" ürünü ola- rak özel bir önem taşırlar... Nitekım Sinan'dan sonra sadece Os- manli mımarlığı değil, O'nu tanıyan ve inceleyen tüm ülkelerdeki mimarlar, "es- tetiğin, ustalığuı ve ışlevsdliğin" bu bü- yük kucaklaşmasından etkilenmişlerdi. "Kendini beğenmişliğiyle" de nam salan ve aslında bunda bır anlamda da "hak- h" olan 20. yüzyılın ünlü mimarların- dan F. L. VVright bile, bir yazısında şu "rorafta" bulunuyordu: "- Yer> üzüne iki mimar gelmiş^ir. Bi- ri, Osmanlı miman Sinan, öteki benL" VVnght'ın bu sözünü 1968 yılındaki bir makalesınden aktaran eski Ankara Beledıye Başkanı, mimar V'edat Dalo- kay, yine o yıllardaki görevı olan "Mi- marlar Odası Genel Sekreteri" imzasıy- la yayımladığı bildınsinde şu vurgula- mayı da yapıyordu. "Sinan, rönesans ustası Mikelanj ve tngjliz miman Sır Cnstofer Wren ileçağ- daşü. Mikelanj'm yapbğı Sen Piyer'in çadayan kubbesini Romalı demircfler bir kasnak yaparak kurtarmaya çalışırken, Sinan; inşa ettiği kubbelerin kıyamete dek kalscağınt sö> lüyordu..." Koca Sinan'ın derinden etkilediği ün- lüler arasında Atatürk'ün yeri ise elbet- te ki bir başkadır. Bunun, bilinen en çarpıcı göstergesi ise, SükymaniyeCaınisi'nin "görünüşü- neengelolan" Saraçhane'deki Hıfzıssıh- ha Enstirüsü binasını Atatürk'ün "yı- kun" emridir. Bir gün Bozdoğan Kemeri'nin altın- dan geçerken bu binanın uygunsuz ko- numunu farkeden Atatürk. "Süleymani- ye'nin önüne o sandığı kim koydu; der- hal yıkınız" şeklinde tepki gösterdikten sonra Türk Tarih Kurumu'na şu direk- ugun 9 nisan, Mimar Sinan'ı anma günü. Yine bugün, îstanbul'un ve Türkiye'nin hemen her köşesinde yükselen binlerce kaçak ve 'çirkin' cami, aynı zamanda 'mimarsız' camiler olarak inşa ediliyor. Bu kültürel yozlaşmanın ve gerilemenin temelinde ise mimarlığın çağdaş sorumluluklanm çağdışı anlayışlardan ve beklentilerden 'uzak tutmak' güdüsü yatıyor... tifi de yazar: "- Sinan'ın heykelini yapmE™" Saraçhane'deki Hıfzıssıhha binası yı- kılmadı ama, yıllardır her 9 Nisan günü önünde anma toplantüan düzentediği- miz Ankara Üniversitesi bahçesindeki Mimar Sinan heykeli işte o Atatürk'ün ıstegiyle yapılandır. Izleyen yıllarda. lstanbul'da, Edime'de ve diğer kentlerde de Sinan'ın birçok heykelini diktik. O kadar ki Koca Us- ta'mızm hiç yapıtı bulunmayan kentle- rimizi bıle O'nun heykelleriyle bezedik; caddelere, sokaklara, okullara adını ver- dik. Türkiye'nin en köklü sanat ve mi- marlık okulu olan Akadenü'yı de artık Mimar Sinan Üniversitesi olarak yaşatı- yoruz... Peki ama, aslında bu sevgimızi ve bağ- Sinan, 16. yüzyılda yarattığı i Süleymaniye'yi gururla seyred§r or. Neyse ki o şimdi "heykel" ve 2\ yüzyıla doğru üikesinde <î# vapılanlan göremiyor™ (Fotoğraf: KUBİLAYÎbNTÖL) lıhğımızı, Sinan'la birlikte uygarlık ta- rihimizde imzalan bulunan diğer ustala- nmızın mimarlık kültürüne yaptıklan zengin katkılardan "esinlenerek"; yani söylemle yetinmeyıp "uygulamaya da yansıtarak" göstermemiz gerekmiyor mu?.. Örneğin Koca Usta'yı 409. ölüm yıl- dönümünde andığımız şu günlerde, üs- telık yeni bır yüzyılın ve hatta "bin yı- bn" eşiginde, toplumda artık tûm kesim- leri rahatsız etmeye başlayan şu "çirkin camiler" salgınına karşı hâlâ bır önlem alınamamış olması, "Sinan'ın ülkesine" en büyük haksızlıklardan biri degil mi?.. Özellikle son yıllarda. üstelik büyük çoğunluğu da "kaçak" olarak inşa edi- len bu çirkin camiler öylesine çoğaldı ki, sonunda Diyanet Işleri Başkanlığı bile dayanamayıp bu "nkeük ve niteük yoz- laşmasma" karşı yasa taslaklan hazırla- dı; hatta "örnek mimari projeter" geliş- tirdı. Ne var ki işin içinde "siyasal destek" olunca ve yeşil alan, park, çocuk bahçe- si, meydan gibı çağdaş uygarlık değer- lerini de bir kenara iterek, gelişigüzel se- çilen hemen her yerde inşa edilmesine izin verilen bu camılenn çoğu aynı za- manda birer "siyasal örgüttenme" aracı olarak görülünce, orta yerde elbette ki "mimarlık", "sanat", "estetik", «tarihe ve kente saygı" gibi kavTamlar artık kal- mıyor. Dahası, yine bu tür çirkin cami- lerin neredeyse tümü "dükkânlanyla birlikte'" inşa edılerek, hizmet ettiği si- yasal örgütlenmeye parasal kaynak sağ- layan "rant tesisleri" olarak da yaygın- laşıyorlar... Mimar Sinan'ı en iyi inceleyen ve "duyumsayan" bılim adamlanmızdan Prof. Dr. Abdullah Kuran bir yazısında diyor ki: "O'nun mimarlık febefesinin oluşmasmda A\ asofya'nın önemli bir ye- ri vardır ve ondan esinknmiştir. Ancak, bu hiçbir zaman körü körüne bir takü- de dönüşmemiştir-." Yine bugün İstanbul'u ve tüm Türki- ye'yi hızla donatan ve sözde "ktosk" görünümlü olarak tarihi camilerin çok kötü taklitlerini inşa edenler, acaba Prof. Kuran'ın bu vurgulamasını kavrayabi- lirler mi? Eğer "mimar" olsalardı ve "mimar- uğa saygılı" davransalardı, bu soruya "evet" demek umudumuz da sürebilirdi. Ne var ki çirkin camiler gerçeğinin ar- dında yatan bır başka "çirldn gerçek" daha var ki o da tüm bu uygunsuz uygu- lamalann aslında "mimarsa'' gerçekJe- şiyor olması. Eğer, küni yerlerde az sayıda bile ol- sa, mimarisine "farldı bir özen" göste- rilmiş, eskiyi taklit yerine "çağdaş yo- nımlaria" tasarlanmış bazı camilere de rastlanıyorsa, bunlar hiç kuşkusuz "mi- mar eü değmiş" örnekJer. Elbette ki iş- \erenin "aydin düşünceli" olabildiği "ender" durumlann dışında, yine çoğu işverenın "klasik tip" dayatmasına kar- şı sonuna dek "direnebilen" ve onlan "ikna edebflen" mimarlann tasarladıgı uygulamalar... 21atcn, önemli oranda da işte bu neden- le, yani mimann "mimaruğı*' tutar da "gerici ve çıkara" bir proje yerine "fle- rid ve işlevsel" bir tasanm yapmaya kal- kışır korkusuyla tüm bu çirkin camiler "mimarlardan kaçırüarak" inşa edilmi- yor mu? Benzer şekilde "kaçak ve denetimsiz'' inşa edilmeleri de aslında imarlı olduk- lannda kente ve topluma saygılı bir "mi- mari düzene" bağh kalma zorunluluğun- dan "kurtulmak" için değil midir? Bakalım, bütün bunlara önayak olan- lar, göz yumanlar ve siyasal destekleri- ni verenler, Koca Sinan'ın bu 409. ölüm yıldönümünde ünlü mimanmız için yi- ne neler söyleyecekler! Belki de ellerin- den gelse, adının başındakı "mimar" sözcüğünü bile silecekler; ama, neyse ki uygarlık tarihi, siyasal tarihteki benzer çirkinlikleri de silen görkemli, güzel ve kalıcı anıtlanyla hâlâ kendisini koruya- biliyor... lyatıv ÖdülletibeMendi Tîlbe Saran ve Cüneyt Türel 'Abelard ile Heloise' adh oyunla en iyi kadın ve erkek oyuncu seçüdüer. Kültür Servlsi - 20. Avni Dilligil Tıyatro Ödülleri sahiplerini buldu. 1997'de \irminci yılını dolduran Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri, 14 nisan pazartesi günü AKM Konser Salonu'nda gerçeldeştirilecek bir törenle sahiplerine verilecek. Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri jürisi, Füsun Akatlı başkanlığında Melisa Gürpınar, Göksel Kortay, Seçldn Selvi Tomris Oğuzalp, Hami Çağdaş, Yaşar Dksavaş ve seyirci temsilcileri olarak Amil Kunt ve tlgen Akçayb'dan oluşuyor. 20. Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri; Yılın En Başanlı Kostümü: Sevim Çavdar (Oidipus - Şehir Tiyatrolan), Yılın En Başardı Dekoru: Duygu Sağıroğlu (Abelard ile Heloise - Aksanat Tiyatrosu), Yılın En Başanh Çevirisi: Zeynep Avcı (Abelard ile Heloise - Aksanat Tiyatrosu), Yıhn En Başanh Yardıma Erkek Oyuncusa: Cem Davran (Yeni Baştan - TiyatTO tstanbul), Yıhn En Başanh Yarduncı Kadın Oyuncusu: Özen Tutucu (Farklı Bir Kadın - Şehir Tiyatrolan), Yıhn En Başanh Erkek Oyuncusu: Cüneyt Türel (Abelard ile Heloise - Aksanat Tiyatrosu), Yılm En Başanh Kadın Oyuncusu: Tilbe Saran (Abelard ile Heloise-Aksanat Tiyatrosu) ve Sumru Yavrucuk (Kadınlardan Konuşalım - Devlet Tiyatrosu), Yıhn En Başanh Yönetmeni: Tıjen Par (Kadınlardan Konuşalım - Devlet Tiyatrosu), Yıhn En Başanh Yapımı: Küheylan (Hadi Çaman Tiyatrosu) olarak belirlendi. Aynca, Jüri Özel Ödülü 'Fntına' adh oyunlanndaki başanlanndan ötürü 'Tıj^tro Boğaziçi' topluluğuna: Jüri Özendirme Ödülü 'Küheylan'daki rolüyle genç sanatçı Tokja Çevik'e ve BeUas DOHgD Onur Ödülü, 45 yıllık tiyatro yaşamı değerlendirilerek Toron KaracaoğJu'na verildi. Izlanda sinemasının önemli yapımlanndan biri Soğuk ülkeye yolculuk ıMURAT ÖZER Festivalin sonlanna yaklaştıkça, keyifli bir yorgunlukla birlikte tempo da giderek artıyor. Şimdiye kadar gördüğümüz en 'kaliteli' yanşma filmleri, Luis BunuePin daha 'popüler' olan son dönem yapıtlan. diğer bölümlerin 'assoBst* değerinde seyirlikleri. hep bu son günlerin programında izleyiciyle buluşmayı bekliyor. Bunlar arasında 'Düm-a Festivallerinden' bölümünde gösterilecek olan Jzlanda fılmi 'Soğuk Ateş' (A Köldum Klaka) de bulunuyor. Izlanda sinemasından izleyebildiğimiz az sayıda filme bir tane daha katabilmek. pek tanınmayan bu sinema üzenne fıkir yürütebilmek ve bu ülkenin coğrafyasmdan kaynaklanan soğuğun başrole soyunduğu bir yapıta 'kucak açmak' için ızlenebilecek olan filmin öyküsü, soğuğun yani sıra 'sıcakhğT da banndınyor... Tokyo'daki balık şirketinde izın günlerinde çıkacağı Hawaii tatihni düşleyen Atsushi Hirata, büyükbabasmın isteği üzerine istemeyerek de olsa karar değiştirir ve annesiyle babasının öldüğü yere doğru bir yolculuğa çıkar. .\ma onlann öldüğü yer, o kadar da yakın değildir, hatta Japonya'da bile değildir. Gideceği yer, lzlanda'nın buzul bölgelerindedir... Fridrik Thor Fridrikson'un yönettiği 'Soğuk Ateş', gerçekten de iliklerinize kadar donduğunuzu ^ ^ ^ ^ ^ ^ _ hissedeceğiniz bölgelerde çekilmiş, ancak içerdiği sıcak temayla tersi bir etki yapan küçük, ama duyarlı bir yapıt. Kültürlerarası farklıhklann da öne çıktığı film. Izlanda sinemasının son yıllarda ortaya çıkardığı en önemli yaptmlardan biri. Birçok Amerikan fılminde rastladığınuz yetenekli Amerikalı oyuncu Lfli Taylor'un varlığı, fılmi daha da çekıci kılmaya yetiyor. '\Vhite \Vhales- Be>az Balinalar" (1987), en iyi yabancı film Oscar'ına aday olan 'Children of Nature-Doğanın Çocuklan' (1991) ve 'Movie Days- Shıema Günleri' (1994) adlı üç uzun metrajh filmi daha olan Fridrik Thor Fridrikson, 'Soğuk Ateş'le 'Kuzey'in o kendine özgü soğuk mizah anlayışı'nı da geliştirmeye yönelik bır anlatım deniyor. Yönetmenin tarzını Finlandiyalı kardeşler KaurismakTlenn anlatımlanna benzetmek de mümkün... 16.BHRURARASI İSTAMBUl FİIM FESTföAlİ • Izlanda sinemasından izleyebildiğimiz az sayıdaki filmlerden biri olan Fridrik Thor Fridrikson'un yönettiği 'Soğuk Ateş' iliklerinize kadar donduğunuzu hissedeceğiniz bölgelerde çekilmiş, ancak içerdiği sıcak temayla tersi bir etki yapan küçük, ama duyarlı bir yapıt. • • • • • • • • • • • • • •• • • • • • • • EMEK: Kafkas Mahkû- mu(12.0O-18.30), Bir Kaybo- luşun Güncesi (15.00), Maske- ler Kralı (21.30) FtT AŞ1. Güzel Şey (12.00- 18.30), Samanyolu (15.00- ~>\ v n FtTAŞ 3: Tabutta Rövasata (12.00), Her YerKarla Kaplıv- dı (15.00-21.30). Ali( 18.30) FİTAŞ5:Basquiat(12.00), Lea (15.00-21.30), Satılık Ya- şam (18.30) REKS: Pızzicata (12.00). Soğuk Ateş (15.00). Benim Küçûk Tath Kö\-um (18.30). O (21.30) Y A R 1 N EMEK: Sayılarda Boğul- mak(12.OO-18.3O), DüşlerKö- yü (15.00), Yalan Makinası (/1.JU) FİTAŞ 1: Basıt Bir Öykü (12.00-18.30), Seni Se\-meye- ceğim(15.OO-21.30) FtTAŞ 3: Bir Erkeğin Ana- tomisi (12.00), Ermiş Clara (15.00-21.30), Akrebin Yolcu- luğu(18.30) FtTAŞ 5: Maskeler Kralı (12.00), Aşk, Yaşam ve Ölüm (15.00-21.30), Bir Kayboluşun Güncesi (18.30) REKS:Manny&Lo(12.00), Olanaklar Çağı (15.00), O Es- ki Güzel Günlenn Sonu (18.30). Bir Suçlunun Yasamı (21.30) • • g a a 1 • _ • • • •• • • _ • Jonathan Harvey'm 'Güzel Şey'i İngüiz smemasının çarpıcı örneklerinden. Küçük bütçeli büyük film CUMHUR CANBAZOĞLU Ünlü TV kanalı Channel Four'a çekilen küçük bütçeli 'GüzıelŞey' (Beautiful Thing), geçen yıl tngiliz sınemasında yaşanan can- lılığın en çarpıcı örneklerinden biriydi. Li- verpoollu 28 yaşındaki dramaturg Jonat- han Harvey'in bu ilk yapıtı önce tiyatroda Hettie MacDonald'ın yönetiminde başan kazanmış, ardından beyazperdeye aktanlır- ken yine aynı yönetmene emanet edilmişti. MacDonald'ın fılmi Londra'nın güne- yinde yer alan toplu konutlarda yaşayan iki gencin hoş anılannı, ergenlik sorunlanru anlatıyor. Gençlerden biri spor yapmaktan nefret eden, sık sık eski film izleyen narin Jamie; diğeri ise sportmen Ste. Bir gün ev- deki sorunlardan, annesinin ve alkolik ba- basının şiddetinden kaçan Ste, arkadaşı Ja- mie'nin evine sığınıyor ve iki genç aynı ya- tağı paylaşıyor. O günden sonra iki genç arasında hoş, erotik bir ilişkı doğuyor... Güzel Şey, konusu itibariyle 'nazik' bir film, ancak iki gencin eşcinselliğe eğilimi- nin çok normal bir seçim olarak verilmesi, eşcinselliğin son derece rahat yaşatılması ortaya mutlu bir öykü çıkarmış. Filmin bir- çok karesindeki eşcinselliğin mutsuzlukla eşdeğer olmadığı ve işçi sınıfi içinde her türlü cinsel tercihin kabul gördüğü mesaj- lan dikkat çekici. Güzel Şey'in Anna Sch- er Teatre'da birlikte öğrenim görmüş ve B- BC ile Channel Four'un birkaç dizisinde rol almış iki 17'lik oyuncusu Glen Berry ve S- cott Neal ile ciddi konunun içine komedi unsurlannı çok iyi yerleştirmiş yönetmeni Mac Donakl ilk sinema yönetmenliği dene- mesınde hayli başanh. DEFNEGOLGESt TURGAY FtŞEKÇİ Şairin Yıldızı a Stefan Zweig, Insanlık Tarihınde Yıldızın Paria- dığı Anlar (Türkçesi: Kasım Eğit. Can Yayınları) adlı kitabında on iki farklı tarihsel olay anlatır. Bu olaylar, bireylerin yaşamlannda ve tarih akışı için- de çok ender rastlanan "trajik ve yazgıyı belirteyi- ci" anlara aittir. Aralannda Büyük Okyanusun keşfi, Fatih'in Bi- zans'ı fethi, VVaterioo'da Napolyon'un yenilişi gi- bi tarihsel olaylann da bulunduğu on iki olaydan üçü yazın adamlannın yaşamlanna ilişkindir. Bunlardan birinde Dostoyevski'nin idam man- gası önündeki durumunu, ötekinde Tolstoy'un öm- rünün son günlerinde evini teri< ederek bir istasyon- da yaşamının sona erişi anlatılır. Kitapta bir şairin yaşamından söz edilen tek o- lay ise 1823 yılı yazında bugün Çek Cumhuriyeti sı- nırlan içinde bir kaplıca kenti olan Marienbad'da yetmiş dört yaşındaki Goethe'nin kendisinden el- li üç yaş küçük Ulrike von Levetzovv âşık oluşu ve bu aşkın sonuçlandır. Goethe, geçirdiği ağır bir hastalık sonucu biraz olsun toparianabilmek için hayatı boyunca sık sık uğradığı bu kaplıca kentine bir kez daha gelmiştir. Inanılmaz bir değişimle sanki yeniden gençleşmiş- çesine coşku ve sevinç içindedir. Gece yanlanna dek danslar etmekte, çevresine neşe saçmaktadır. İşte bu sırada on dokuz yaşındaki Ulrike von Le- vetzow, şairin yeniden canlanan duygulanna ses- lenir. Kısa sürede önlenemez bir tutkuya dönüşen bu eğilim, şairi derinden sarsar; yeniden aşkın yakıcı ateşi içinde bulur kendini. Sürekli bu neşeli ve gü- zel genç kızın yanına gitmekte, hoş sözlerie onun gönlünü kazanmaya çalışmaktadır. Elli yıllık arkadaşı VVeimar Dükü'nden kızı, anne- sinden istemesini rica eder. Ancak bu isteğe kız an- nesi açık bir yanıt vermez. Goethe genç bir sevgi- li gibi kaçamak öpücükler ve tatlı sözlerie avunur. Yaz günleri sona ererken aynlık zamanı da gelip çatar. Ertesi yıl yeniden buluşmak üzere sözleşKir. Ancak arabası yola çıktığında yaşlı şair, artık yaşa- mının fırtınalı dönemlerinin geride kaîdığını anlamış- tır. Pek çok kez olduğu gibi yine şiire sığınır. Dönüş yolculugu boyunca içindeki coşku seli dızelere dö- külerek ünlü "Marienbad Ağıdı" adlı şiiri ortaya çı- kar. Gerçi insan acısmda susar ama J .• Bir Tann bana söyleme gücü verdi diye başlayan şiir yirmi üç altılıktan oluşmakta- dır. Evine döndüğünde yeniden hastalanır. Ancak bu kez hastalığının nedeni çektıği aşk acısıdır. Günler sonra acısını yenip yeniden ayağa kalk- tığında artık Ulrike ile evlenip ortak bir hayat kur- ma düşü sona erer. Bir daha Marienbad'a gitme- yecek ve yalnızca çalışmalanna eğilecektir. Çalışma masasında çok sayıdayanm kalmış ya- pıtı onu beklemektedir. Biryayınevi ile bütün yapıt- lan için sözleşme imzalar. Olümüne dek geçen ye- di yıl boyunca kıtaplannı basıma hazıriamasının ya- nında en büyük yapıtı sayılan Faust'un ikinci cildi- nidetamamlar. . ..,,, t -%rt p-j^,) Marienbad'dan ayntdığı 5 £yıüİ'İ823 günüVşair için yeni bir hayata başlangıçla var olan hayatını dü- zenleyip tamamlama arasındaki dönüm noktası ol- masıyla unutulmaz kıhnacaktır. • • • - .ç Bizim edebiyatımızda da böylesine önemli dö- nüm noktalan olmuş mudur diye düşününce aklı- ma pek çok örnek geldi. Büyük şairimiz Nâzım Hikmet, 17 Ocak 1938 gecesi tutuklanıp toplam yirmi sekiz yıl ağır hapse hüküm giymese acaba on iki yıl yedi ay kaldığı ce- zaevinde yazdığı dev yapıtı Memleketimden İnsan Manzaralan 'nı, Piraye 'ye Saat 21 -22 Şiirteri'ni, Ru- bailer'i; ya da 17 Haziran 1951 sabahı çok sevdiği ülkesini ve kentini terk etmek zorunda kalmasa, "Saman Sansı"n\, "Sevenvişim Meğerl yazabilir miydi? Sabahattin Ali, henüz kırk bir yaşında öldürül- memiş olsa kim bilir ne yapıtlan olacaktı bugün eli- mizde? Daha da geüştirebiliriz soruları: Abidin Dino, ül- kemizi terk etmek zorunda kalmasa, üniversiteler Pertev Naili Boratav'ı, llhan Başgöz'ü, Niyazi Berkes'i, daha nice pariak yıldızı ellerinden kaçır- mamış olsalar ülkenin yüzü bugün böyle karanlık mı olurdu? Sorular sormak elimizde, ama ya yanrtlan? Mevtaıt Akyıldc Gaterie Paradoxe'ta • Kültür Servisi - Ressam Mevlut Akyıldız, 5-26 nisan tarihleri arasında son dönem yağhboya resimlerini Fransa'nm Strasbourg kentinde, Galerie Paradox'ta sergiliyor. Akyıldız'ın resim dünyası, kocaman yaşam içindeki çelişkilerin ardında sakh komikliklerden ve yaşamda sahte ciddiyetin ardına gizlenen ciddiyetsizliklerden oluşuyor. Gerçek yaşamdan yola çıkarak, kendi renkli masal dünyasında oluşturduğu kimi zaman sıradan ve küçük ınsanlan, kimi zaman da güç ve iktidar sahibi büyük insanlann davranışlannı eğlenceli bir bakışla yansıtıyor. KÜLTÜR» ÇİZİK KAMİL MASARACI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle