28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
: 8NİSAN1997SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Cumartesi Annelen' bıdependenfta • DışHaberter Servisi - Ingiltere'nin önde gelen gazetelerinden The Independent'ta "Annelerin Nöbeti Türkiye'yi - Utandınyor" başlıklı . haberde, kayıp yakınlannı arayan "Cumartesi Anneleri" anlaülırken kayıplara yenilerinin eklendiği de belirtıldi. Christopher de Bellaigue ünzalı haberde, " 1980'Ii yıllann başında polis aşın solculan hedef alırdı. Şımdi Kürt azmlıktan korkuluyor. Bazı kişiler, merhametsiz, milliyetçi bir örgüt olan PKK'ye destek verdikleri gerekçesiyle ' tutuklanıyor" denildi. Siyasilere açık görüş yok • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlığı. adli mahkûmlara ICurban Bayramı'nda açık görüş olanağı tanırken, bu olanaktan siyasi tutuklu ve hükümlülerin yararlanmasına ızin vermedi. Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın ımzasıyla cumhunyet başsavcılıldanna gönderilen genelgeye göre fstanbul. tzmır. Adana, Mersin, Bursa, Antalya ve Gazıantep kapalı ceza infaz kurumlannda 18-19-20 nisan farihlerinde olmak üzere 3 gün, diğer ceza infaz kurumlannda 19-20 nisanda 2 gün açık görüş yaptınlacak. Terör suçu nedeniyle cezaevinde bulunanlara 21- 22 nisan tarihlerinde 2 gün kapalı görüş yaptınlacak. Ağar'ı yedirtmem' | • ANKARA (ANKA) - * Dokunulmazlığının kaldınlması ıçin hazırlanan fezleke bir ayı askın süredir Başbakanlık'ta bekletilen DYP Elazıg Milletvekili Mehmet Ağar'a Tansu Çiller'den destek geldı. Edinilen bilgiye göre, Çiller, kurmaylanna Ağar'ın memuriyet yaşamı boyunca devlet için son derece yararlı çalışmalar yaptığını belirtip, dokunulmazlığmın Tcâîdınlmasına soğuk baktığı "Veifû köriuda" yapılacak oylamada olumlu el kaldırmayacağı mesajını verdi. Çiller'in "Ağar'ı yedirtmem'' dedıği de "bildirildi. 5. Tiirk Kurultayı İstanbul'da • İstanbul Haber Servisi - 5. Türk De\ let ve ToplulukJan Dostluk. Kardeşlik ve lşbirliği Kurultayı, 11-13 nisan tarihleri arasmda yapılacak. Türk devletlennde "Latin alfabesi'"nın kullanılması, ortak para birimi kullanımı ile Türk ortak pazan kapsamında görüşmelerin yapılacağı kurultaya Demirel, Başbakan Yardımcısı Çiller, ANAP lideri Mesut Yılmaz ile Türk devletlerinin üst düzey hükümet yetkilileri katılacak. Ataköy'deki tren kazası • İstanbul Haber Servisi - Ataköy Ayamama Köprüsü'nde dört çocuğun ölümüne neden olan kazayla ilgili makinıst Nazmi Meriç hakkında "tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek" suçundan açılan dava kapsamında oluşturulan bilirkişi heyeti, dün olay yerinde incelemelerde bulundu. Kazada ölen çocuklann yakınlan, makinist Nazmi sMeriç'in hatalı olduğunu öne Jsürerek Meriç'in siren 'çalması halinde çocuklann kaza yerinden rahatlıkla kaçabileceğini iddia ettiler. RffAHYOL'dan hile • ANKARA (ANKA) - REFAHYOL hükümeti, -"padişah yetkisi" olarak adlandınlan ve metropol ilçe -belediyelerinin yetkilerini 'büyükşehir belediyelerine -devreden yasayı Meclis'e karşı "hile" yaparak yeniden gündeme getirdi. RP'li Salih .Kapusuz ile DYP'li Ali Rıza Gönül imzasıyla TBMM Başkanlığı'na sunulan yasa önerisi Belediye Gelirleri Yasası ile büyükşehir belediyeleri ile ilgili yasanm değiştirilmesini içeriyor. Kapusuz ve Gönül, önceden kabul edilmeyen diğer önenyi yeni önerinin içine saklayarak yeniden Meclis'e sundu. lçtüzük uyannca, Genel Kurul'da reddedilen konular, bir yıl içinde yeniden gündeme getirilemiyor. Kendini padişah sandıEmniyete gece baskın operasyon düzenleyen Bakan Akşener, Fatih Sultan Mehmet'in bir sözünü anımsatarak 'Ben emrediyorum, Yüksel gidecek' dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Içişleri Bakanı Meral Akşener, görevden ahnması için 4'lü kararname gereken Alaaddin Yûksel'm Emniyet Genel Müdürlüğü'nden baskın operasyonla uzaklaştınlmasını savunurken bakanhğını "padişahhk yetkfleriyie'' layaslayarak atama prosedürünü çarpıttı. "Fatih Sultan Mehroet'in bir sözü vardın Ben padişahım: emrediyorum gideceksin. emrediyorum geleceksin. Ben hakkımı kuüanduıT dıyen Akşener, sabah saat 03.30'da Emniyet Genel Müdürlüğii'ne. Yüksel mahkemeye başvurdu ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürlüğü görevinden alınarak geçici görevle Çankın Valiligi'ne getirilen Alaaddin Yüksel, "tçişleri Bakanlığı işieminin iptali" ve "yürütmenin durdurubnası" istemiyle Ankara 5. Idare Mahkemesi'ne başvurdu. Edinilen bilgiye göre Yüksel, önceki gün avukatı Tezcan Çakır aracılığıyla Içişleri Bakanlığı'nın, Çankın Valiligi'ne geçici olarak görevlendirilmesine ılişkin istemine ilişkın dava açtı. Dün yapılan kura çekimi sonucunda da dosya 5. Idare Mahkemesi'ne gönderildi. Ankara 5. Idare Mahkemesi'nin öncelıkJe "yürütmenin durdunılmasr istemini görüşerek sonuca bağlaması bekleniyor. "1 Mayts ve turizm mevsimiyte ilgili çahşma yapmak üzere jpttiğjni" savundu. Emniyet Genel Müdür Vekili Kemal ÇeBk, polis teşkilatının 152. kuruluş yıldönümü nedeniyle Akşener'i ziyaret erti. Akşener, görüşmede gazetecilerin sorusu ûzerine, AJaaddin Yüksel'i "shasi tasarTuP sonucu görevden aldığını belirterek "BeD Emniyet Genel Müdürtüğü'nün kapılannı kırmadım. Bakan otarak neden böyle bir şeye gerek duyayım Id? Ben İçişleri Bakanı'yım. talimat veririm, bütün kapriaraçdır'' dedi. Akşener, şöyle devam etti: "Ancak sabık arkadaşımız, tahmaUma uymayıp direndL 'Ben gıtmem' dedL Ben hukuka aykın bir işlem yapnuş değflim. Bu işe girişmeden önce hukukçularla taroşam ve onlann dcsteğini aldım. Eğer bu olayuı kanunsuz oktuğuna inananlar varsa buyursun, yargı yolu açıkar. Karar çıkar, gereği ne ise yapanz. Fatih Sultan Mehmet'in bir sözü vardır: 'Ben padişahım, emrediyorum gideceksin, emrediyorum geleceksin.' Ben hakkımı kuDandım. .Ancak anlayamadığun bir olay 'Baskına değii, çahşmaya gittim' İçişleri Bakanı Meral Akşener, 4'lü kararnameyle görevden alınması gereken Alaaddin Yüksel'i baskın operasyonla makamından uzaklaşürmasını savunurken u Fatîh Sultan Mehmet'in bir sözii vardır: Ben padişahım; emrediyorum gjdeceksirt, emredryorum geleceksin. Ben hakkımı kuUandun" dedi. Akşener. sabaha karşı saat 0330'da dü/enlediği baskın için " Yaklaşan 1 Mayıs ve turizm mevsimi ile ilgili çalışmalar yapmak üzere grtmiştim" değerlendirmesini yapü. (Fotoğraf: TARIK TINAZAY) var. Ben bir İçişleri Bakanı olarak bir devlet memuruna talimat veriyorum. şuraya gideceksin diye. Fakat sabık arkadaşumz buna direniyor. Neden kimse bunu taruşnuyor da benim geceyansı Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gitmemi tarnşıyor. C stefik ben o gece Emniyet Genel Müdürlügii'ne, yaklaşan 1 Mayıs ve turizm mevami ile ilgili çahşmalaraa bulunmak üzere gitmiştim. Benim bir bakan olarak emniyetin her biriminde ve her odasında oturup çafaşmaya hakkun vardır." Kemal Çelik Köşk'e çıkamadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in yaşamını yitirmesi nedeniyle dünkû programını yeniden düzenlediği bildirildi. içişleri Bakanı Meral Akşener'in, atamaya ilişkin yasalan çiğneyerek Emniyet Genel Müdürlüğü'ne getirdiği Kemal Çelik' in de Cumhurbaşkanlığı 'ndan randevu talep etmediği bildirildi. Kaynaklar, randevu talebi olsa dahi, atamanın yasal olmaması nedeniyle kabul görmeyeceğini dile getirdiler. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in programının yeniden düzenlenmesi nedeniyle Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev'in Türkiye'ye gelişinin de ertelendiği kaydedildi. ANAP GENEL BAŞKANI MESUT YILMAZ, BÜROKRATLARA ÇAĞRI YAPTI 'Hükümetekarşı devletesahipçtkaı'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz. hükümetin kişıliklı bürokratlardan rahatsız olduğunu belirterek " Bütün bürokratlan hükümetin partizanca, devlet ciddiyetine ve hukuka aykın uygulamalan karşısında devlete sahip çıkmaya çağuTyonız" dedi. Yılmaz, ANAP Başkanhk Divam toplantısından sonra yaptığı açıklamada, hükümetin 3. yılını tamamlayan 5 Nisan Kararlan'yla ilgili yaptığı değerlendirmelerin yanıltıcı olduğunu söyledi. 5 Nisan Kararlan'ndan önce enflasyonun yüzde 60'lık bir trend izlediğini, ancak bu trendin şimdi yüzde 90'lara ulaştığını, halen de yüzde 80'de seyrettiğini kaydeden Yılmaz, şunlan söyledi: "Enflasyonu kontrol alüna alamayan ekonominin sağlıkb olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Enflasvonu kontrol alüna alamayan ekonomikrde hiçbir dengenin oturması mümkün değildir. Türldye enflasyon bakunından dünyamn en körü 5 ülkesinden birisidir. Yahuzca mart ayı enflasvonu bile Türldye'nin ginnek istediği AB'nin 3 yıllık cnflasyonuna eşittir. Tahmin edilen v ıllık enflasyon da Almanya'nın 1 yillık enflasyonunun kırk kaddır." Hükümetin uygulamalannda ANAP'ı en çok rahatsız eden konulann başında kadrolaşma harekâtı geldığini belirten Yılmaz, özellikle iktidann büyük ortağı RP'nin tüm geleneklere ve usullere aykın atamalar yaptığını söyledi. Bürokraside istisnai olarak uygulanan tedviren görevlendirme ve vekâleten atamalann bu hükümet döneminde yaygın ve sürekli uygulama haline geldiğini söyledi. ANAP lideri, son olarak Emniyet Genel Müdürü'nün görevden alınma şeklinin de hükümetin "kişiliksiz bir bürokrasi'" istediğıni ortaya koyduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: " Bütün bürokratlan, hükümetin partizanca devlet ciddiyetine ve hukuka aykın uygulamalan karşısında devlete sahip çıkrnaya çağırrvoruz. Yasadışı işlemlere karşı Mecüs'in denetim youannı Baykal: Devleti dejenere ettiler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DYP milletvekilleri Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın dokunulmazlığının kaldınlmasına ilişkin fezlekeyi TBMM'ye göndermemekte direnen Başbakan Necmettin Erbakan'ın, "devteti dejenere ettiğmi" söyledi. Baykal, "Başbakanlık fezlekeyi inceleyemez, görevi fezleke) i mercüne vermektir1 ' dedi. Ankara Şoförler Odası (AŞO) yöneticilerinin ziyaretmde konuşan CHP lideri Baykal, "Ülkenin anayasal düzenmin, rejiminin tarüşıküğı bu çok önemU dönemde dernekler, sendikalar, odalar, sKil tophım örgutleri soruniara sahip çüanak, tarafsız ve ugisiz kalmamalı 7 ' dedi. Baykal, tstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı'nın, Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın dokunulmazlığının kaldınlması için hazırladığı fezlekenin Başbakanlık tarafmdan TBMM'ye iletılmemesinı eleştirirken şunlan söyledi: "Adalet Bakanhğı ve Başbakanük'm görevi savcınm fezlekesini mercüne vermektir. 2 ayı aşkm süredir fezleke Başbakanlık'ta. Müsteşar sanki hukuk otoritesiymiş gibi yonım yapryor. Başbakanlık. 'Ne zaman gönderileceğini takdirederiz' diyor. Takdir edemezler. Hukuk usulü ve kuvvetler ayrıhğı zedelenerek soruşturma savsaklanmak isteniyor. RPveDYT.utandıncıbirişbiriigiile soruşturmayı sjstematik olarak kapatmak istiyorlar." Baykal, Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel'in görevinden baskın bir operasyonla uzaklaştınlmasını değerlendirirken de "Emniyet GeneJ Müdürü'nün nasıl atanacağı bdüdir. Geçici görevlendirme. ash" tayin usulünü uygulamamanm bir yöntemi olama/. Cumhurbaşkanı bu tayini onaylamaz diye bu yola başvuramazsmız'' dedi. Baykal, hükümetin kamu hukuku ve devleti dejenere ettiğini kaydederek "Bu hükfimete gü\enoy u verenlerin arük bir durunı değertendirnıesi yapma gereği vardır'* diye konuşru. Partisinin "iktidara iğne batırma kampanyası" kapsamında AŞO yöneticilerine igne dağıtan Baykal, "Bu iğneleri iktidann balonlanna batmnak gerek" dedi. da çahştıracağız. Bu konuda hanriayacağımız soruşturma önergesini bu hafta Meclis'e ^tireceğiz.'' Türkiye'nin bugünkü uygulamalarla geleceğinin tüketildigıni belirten Yılmaz, vefat eden MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in son arzusunun ülkenin REFAHYOL hükümetinden kurtulması olduğunu anımsatarak "ANAP, üzerine düşen bu görevi yerine getirmek için çalışacaktır" dedi. Yılmaz. hükümetın üniversitelerden de rahatsız olduğunu, bu nedenle kendisine göre bir YÖK yaratmak için Meclis'e tasan getirdiğini belirtirken bu tasanyı engellemek için ellerinden geleni yapacaklannı bildirdi. Yılmaz, Başbakan Necmettin Erbakan'ın Sakaryalılar grubu adı verilen özel konımalanyla resmi koruma polislen arasında çıkan kavgayla ilgili bir soru üzerine, " Başbakan 'm yetkisiz. görevsiz kişiler tarafindan korunmasu Türkiye'nin içinde bulunduğu garabetin bir örneğidir. Başbakan, devletin elemanlanna güvenmiyor ve özel bir güvenlik oluşturuyorsa devletin hiçbir görevlisinin ona inanmaması gerekiyor" dedi. ŞJFIf, NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Kocaeli'nde banka soydukla- n gerekçesiyle yakalanan ço- cuklann fotoğraflan gazeteleri- mizde yayımlandı. Gazeteler, çocuklann gözlerini bantlayarak bir anlamda teşhiri önlediklerini düşünûyorlar. Zaten yasalar, 18 yaşından küçük çocuklann kim- liği belli olacak şekilde fotoğraf- lannın yayımlanmasına izin ver- miyor. Basının ve TV kanallannın sansasyonel fotoğraf merakının hiçbir ilkeyi tanımadığı vahşi ko- şullarda yaşıyoruz. Bu işin acık- lı yanı. Arrıa daha da acıklı ve si- nir bozucu olanı polisin tutumu. Kocaeli polisi, 5 yaşındaki C.Ö. ile 11 yaşındaki S.D.'yi bir ban- kadan 600 milyon lira çaldıklan gerekçesiyle yakaladı. Yakala- dıktan sonra bu çocuklan sor- guladı, yakaladığını gazetelere bildirdi. Bütün gazeteler ve TV kanallan, bu küçük çocuklann yaptığı ilginç hırsızlığı önemli ha- ber olarak verdiler. Buraya kadar olanlar çok si- Polisin Teşhir Mantığı nir bozucu. Bu küçücük çocuk- lann haber olarak verilmesi bile, bu yaştaki çocuklan olumsuz yönde etkiler. Zaten bu neden- le, Basın Yasası'nda bu konuya sınıriamalar getirilmiş. Fakat bu küçük çocuklann haberinde da- ha da korkunç bir acımasızlık var. Iki çocuk, polisin diğer ya- kaladıklanna uygufadığı bir teş- hir işleminden geçirildiler. Önümde bir gazete haberi ve bir fotoğraf duruyor. Haberin başlığı şöyle: "Minikbanka soy- gunculan serbest." Yandaki fo- toğraf ise polisin teşhir salonun- da çekilmiş. Çocuklann önünde bir slogan var ve şunlan yazıyor "Vatandaşın huzuru, polisin onumdur." Arkalannda ise bir polis amblemi yer alıyor. Mavi ve yeşil gömlekli minicik çocuklann gözleri bantlanmış fotoğrafını görünce yalnızca öf- ke duydum ve kendi kendime söylendim: "Bu memleket a- dam olmaz." Kocaeli'nin güven- liğini sağlamakla görevli o ilin Emniyet Müdürü'nün, 5 yaşın- daki çocuğu kameralann önüne çıkamnaya ne hakkı var? Kim ona bu yetkiyi veriyor? Hangi polis okulunda, yakaladığınız küçücük çocuklan basının önü- ne çıkanp teşhir edin diye öğre- t'liyor. Bu sorulann cevabını çok merak ediyorum. Polisteki teşhir anlayışı öyle- sine çığnndan çıkmış durumda ki, sonunda 5 yaşındaki çocuk- lan bile kameralann önüne dikip fotoğraflannı çektirtmeyi bir ma- rifet sayıyoriar. Başanlı bir poli- sin böyle yapması gerektiğini düşünûyorlar. Çünkü bu ülkede yıllardırinsanlar, henüzyargılan- madan, haklanndaki hiçbir id- dia kanıtlanmadan basının önünde teşhir ediliyorlar. Hatta yakaladıklan insanlann evlerini basıp bu evlerde "e/e geçirdik- ieri" "muzırneşriyatı" da bu teş- hir eylemi sırasında fotoğraf ka- releri içine yerleştirmeyi bir ba- şan sayıyorlar. Hiçbir yönetici onlara dur demiyor. Henüz yal- nızca sanık olan bu insanlann suçlu gibi gösterilmesine itiraz etmiyor. Hele hele, kitaplann suç unsuru olarak gösterilmesinin yaratacağı kültürel ve toplum- sal tahribattan yöneticilerimiz rahatsız olmak bir yana, zevk alı- yorlar. Öyle olunca da ipin ucu kaçıyor ve bebeklikten yeni çık- mış çocuklar bile teşhir salonla- nnın malzemesi haline geliyor. Yalnız siyasilerimizin ve bazı polis şeflerimizin hakkını yeme- mek gerekir. Susurluk olayından bu yana, bazı insanlar söz konu- su olunca, kesin hüküm olma- dan bir insan hakkında konuş- mamak gerektiğini söylediler. Onlarca insanın öldürülmesin- den sorumlu olan Abdullah Çatiı'yı yakalamadılar. Yakala- madıklan için Abdullah Çatlı mahkûm edilemedi. Edileme- yince de Çatlı bir türlü sanık ol- maktan çıkıp mahkûm durumu- na düşmedi. Çatlı'yla işbirliği yapan siyasi- lerimiz ve polis şeflerimiz de ya- salara pek saygılı olduklan için Çath'nın suçlu sayılamayacağı- nı, tekrar tekrar üzerine basarak belirtmeyi gerekli gördüler. Çat- h'nın suç ortağı Haluk Kırcı'nın TlP'lileri öldürmekten 7 kez ida- ma mahkûm olup bu cezasının kesinleştiğini de nedense hatır- layamadılar. Kesinleşmiş bu ka- rarda Abdullah Çath'nın cinaye- tin azmettiricisi olarak belirtildi- ğini de nedense göremediler. "Türkiye neden bu kaosun içinde" sorusunun cevabını an- yorsanız, 5 ve 11 yaşındaki iki çocuğun kameralann karşısın- daki fotoğrafına bakın. Bu gü- venlik anlayışı, bizim bütün kül- türümüzü özetliyor. POIİTtKA GÜlNfLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Tarikat Çemberî... Biri 19, öteki 22 yaşında... Biri Istanbullu, öteki Sıvaslı... Ikisinin özelliği de ailelerinin yoksul oluşu... Onlann öyküsü "ılımlı Islam" diyenlere, tarikat şeytılerini koruyup kollayanlara ders olmalı. Özel- likle MGK üyeleri, Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel, Başbakan Necmettin Erbakan ve Genel- kurmay Başkanı Orgeneral ismail Hakkı Karada- yı bu öyküyü dinlemeli... 19 yaşındaki Eyüp Kayar, kendi deyişiyle "Bir gençliğin kınk sekiz yılı"n\ şöyle anlatıyor: "Bunlarla ilk tanışmam Orta-Vde Fatih'e taşın- dığımızda oldu. İlk tanıştıran Tamer Dokumacı adındakisınıfarkadaşımoldu. Beni davetinde, 'Ta- nıdığım abiler var, abimin arkadaşları. Onlarla ders çalışınz' diyordu. İlk gidişimizde Özkan Bayrak- tar adındaki bir arkadaşı da Tamer çağırmış. Ha- berimyoktu. OakşambirazTamer'ekızdılar. 'Böy- le habersiz çocuk getirilmez. Her şeyin bir raconu vardır' dediler. Bu ev, Fatih Merkez Polis Karako- lu karştsındaydı. Bu böyle Orta-3'e kadar gitti. Orta-3'te Fatih'te daha nice evlerin olduğunu, Zaman'ın ne için kurulduğunu vb. öğrendim. Bu arada Fen Uselen'ne hazırlık için bize haftalık ders programı çıkarmışlardı. Bu evlerin bizlere cazip getirilmesi için ellerinden geleni yapıyortardı. öğ- le ve akşam yemekleri Orta-3 gibi çocuklann ayak- lanna sini içinde geliyordu. Bu '9 kişilik' grubun içinden bir de özel grup seçmişlerdi. 2-3 kişiydik. Bize sene başında, başlamamızdan 2-3 hafta son- ra 'Fethullah Hoca'n/n ses-vaaz kasetlerini, önce kim olduğunu söylemeden dinlettiler. Bize başlık yapan Çapa Tıp'ta okuyan Faruk /7e İstanbul Hu- kuk'ta okuyan Yavuz'du. Bir de Use-3'lü, şu an Azerbaycan'da okuyan Idris vardı. Fatih semtinin imamı (başı) Kemalettin adında biriydi. Bu kişi 1995'te Fatih Bayrambey Erkek öğrenci Yur- du'nun müdüriüğünü de yaptı. Evet, Orta-3'ün sonuna doğru görûntü vaaz ve soru-cevap kasetlerine geçirdiler. Ben o zaman FatihNeslişah Ortaokulu'nagidiyordum. Orta-3'te bir akşam bunlann evinde okul müdürümüz Mus- tafa Yüzer ile Remzi Tuncer ve Mustafa Yeke- baş'/ gördüm. Şu an Remzi Tuncer Zeytinbumu Imam-Hatip Lisesi'ndedir. Mustafa Yekebaş ise Şehremini veya Çapa Lisesi'nde öğretmendir." ••• Eyüp Kayar daha sonra Vatan Lisesi'nde okuma- ya başlıyor. Fethullahçılar kendisine şöyle diyor: "Artık siz Ihvan-ı Resulullah oldunuz." Eyüp, öyküsünü yazarken, neler yaptığını, Fet- hullah Hoca'nın elini nasıl öptüğünü anlatıp ekliyor: "Heryıl sömestr tatillerinde kamplaryapıyor, bu- rada Fethullah Hoca'nın kasetlerini dinliyorduk. Artık bizrehberöğrenciydik. Risale-İNur, Nil, TÖV, Işık ve Timaş yayınlannı okuyorduk. İstanbul"u 6 bölgeye ayırmışlardı. 6 bölge de semtlere bölün- müştü. Her semtin başında bir imam bulunuyor- du. Biz cemaate ve dershanelere adam kazandır- mak için çalışırdık. Siyasete ve politikaya pek gir- mezlerdi ama aklımızda bazı şeylerh şekillenmesi için Atatürk'ün annesinin fahişe, Süleyman De- mirel'/n 'ahmak mason', Alparslan TürkeşVn 'kim olduğu belli olmayan' kişi olduğundan söz edilir- di. Lise 3. sınıfta Fethutlahçılann cemaatine iyice girdim. FEM Dershaneleri 'nin tüm tatil kamplan- na katıldım. Biz hep cemaatin gücünden söz ed- er, beyin yıkardık. Gazete, dergi, televizyon; polis- te, istihbaratta, askeriyede ve halk tabanındaki gü- cümüzü anlatırdık. Bize 'Kendinizi küçüğe almayın' deniliyordu. Hocamız bize, 'Bugün bir cunta ku- run ve ihtilal yapın dense hazır 3-4 general var' derdi..." ••• 19 yaşındaki Eyüp Kayar, öyküsünü kendi eiya- zısıyla yazıp imzaladı. Öykü çok uzun. Ben özetle- yerek yayımlıyorum. Eyüp, kamplann baskına karşı nasıl korunduğu- nu, buralarda laik demokratik cumhuriyete yönelik neler yapıldığını uzun uzun anlatıyor. Eyüp Kayar, 'Serhat' firmasıyla Orta Asya cum- huriyetlerine gönderilen Türk öğrencilerin başlan- na gelenlen de apaçık sergiliyor... Eyüp'ün Sıvaslı arkadaşı Nurettin Öztürk'ün öy- küsünü de yarın birtikte anlatacağım. Nurettin, i- mam-hatip lisesi mezunu. O da insana hüzün ve- ren öyküyü kendi elyazısıyla yazıp bize verdi... Ben, yannki yazımda Fethullahçılann Orta Asya cumhuriyetlerinde nasıl örgütlendikleri, öğrenciler- den 450 dolan nasıl topladıklannı anlatacağım... Bu iki öğrencinin tüylerinizi diken diken edecek açıklamaJarı, herhalde "ılımlı Islam" diyenlere ders olur... YÖK'ten izin almadan Orta Asya cumhuriyetle- rine nasıl öğrenci gönderiliyor, her öğrenciden alı- nan 450 dolar bu yıl nasıl 650 dolara çıkarılıyor, ni- çin öğrencilerden aynca 500-600 dolar alınıyor? Eyüp Kayar da anlatacak, Nurettin Öztürk de bu olupbitenleri... Tıpkı birfilm gibi... Yannı bekleyin!.. Faks numaramız: 0212/513 90 98 Internet: http: // www.ptanet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya @ Planetcom. TR ÇAĞDAŞ YAYINLARI HİKMET ÇETİNKAYA KUBİLAY OLAYI VE TARİKAT KAMPLARI Hikmet Cetinkaya 350.000 TL(KDVdahıl)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle