23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 1997 SALJ 10 DEĞİŞEN DÜNYADANHUSEYIN BAŞ Helsmki zirvesitım ardından- » ^ k aşkanClinton'la Boris Yeltsin arasındage- M M çen 20 martta gerçekleşen zirve. silah in- r"^T diriminde atılan bazı somut adımlann dı- m ^ şında. ıki ülke arasmda var olan ve nite- • -~ likleri itibanyla da A\rupa ve tüm dünya- yı ilgılendiren sorunlann çözüme ulaştınlması konu- sunda 'Dağ fare doğurdu' benzetmesini yapanlar ya- nılmış sayılmazlar. Helsinki zirvesinde taraflar. NA- TO'nun eski Sovyet Bloku'na dahil olan Doğu Avru- pa ülkelerine doğru genişlemesiyle ilgili olarak her- hangi bir anlaşma sağlayamamıştır. Daha açık bir de- yişle, taraflar. eski pozısyonlannda kalmışlar, bizzat Clinton"un da itiraf ettiği gibı. sadece anlaşamamak- ta anlaşmışlardır. Oysa gerek Birleşik Devletler'in gerekse de NA- TO'nun diğer Avrupalı üyelerinin ittifakın Doğu'ya genişlemesi konusunda kararlı olduklan bilirüyordu. Yeltsin'in karşı çıkmasına karşın en açık şekliyle or- taya konmaştur. Dahası bunun en azından ilk ağızda Macanstan. Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ni ittifakın 8-9 temmuzda düzenlenmesi öngörülen Madrid zir- \ esinde ele alarak yaşama geçireceklerini beyan et- mişlerdir. Slovakya'nın ittifaka girip girmeyeceğini ise mayıs ayı içinde yapılması beklenilen referandum tayin edecek. Buna karşılık Birleşik Devletler Moskova"ya, eğer buna taviz denirse, Baltık ülkelerinin ittifaka alınma- sını. en azından şimdilik Rusya"nın bu ülkelere so- mut güvenceler tanıması koşuluyla belirsiz bir tarihe erteleyebilecekleri tavizini vermiştir. Taraflar arasındaki en hassas sürtüşme noktalann- dan birini ise Ukrayna'nın NATO üyeliği sorunuoluş- turmaktadır. Ancak görüldüğü kadanyla bu konu da yine en azından şimdilik belirsiz bir tarihe ertelenmiş- tir. Ancak Moskova'nın başının üstünde tehdit edici bir Demokles kılıcı gibi asılı durması sürdürülecek- tır. Boris Yeltsin'in iki ülke arasındaki ilişkilerin dü- zeltılmesi için öneîdıği 'büyük anlaşma'nın akıbeti ise belli değıldır. Biraz da bu yûzden. Ukrayna Dışiş- leri Bakanı Gennadi Udevenko 'büyük komşusunun. neyi ne zaman yapacağının bilinmemcsinin" yarattığı tedirginlikten yakınmış ve "ülkesinin stratejik hede- finin NATO'ya girmek' olduğunu açıklamıştır. Ayn- ca Ukrayna'nın 'banş ortakbğı' çerçevesinde önü- müzdeki yaz Kınm'da. Rusya'nın bumunun dibinde NATO ile ortak askeri tatbikat yapmaya hazırlanma- sı da Moskova'yı güç durumda bırakan birbaşka cid- di sonındur. Dünyanın halihazır en güçlü armadasmın, üsleri ve nükleer vurucu gücüyle Rusya'nın sınırlanna dayan- ma aşamasına gelmesi. kuşkusuz ne denli ekonomik ve sosyal çalkantılar içinde olursa olsun. Moskova'yı ciddi ölçüde tedirgin etmektedir. NATO'nun, doğu- ya açılması karşılığmda, Boris Yeltsin'e gümüş tep- si üzerinde sunuian ve tnlyon dolarla ifade edilen muhteşem sofra ise iştah kabartmaktadır. Olkeyi vah- şi ve yağmacı liberalizmin talanına terk ederek uçu- rumun kenanna getiren Yeltsin ve ekibinin tek kur- tuluş yolu da olsa, bu muhteşem sofraya el uzatması kolay değildir. Üstelik çok sayıda deneyim, Batı'nın sunduğu parlak vaatlerin, çoğu zaman 'sanal birger- çcklikten" başka bir şey olmadığım göstermiştir. Birleşik Devletler ve müttefiklerinin NATO'yu Av- rupa'nın doğusuna taşıma rutkulan yeni bir 'Soguk Savaş'ın fılizlenmesi tehlikesini de beraberinde getir- mektedir. Rusya ana muhalefet partisi lideri Ziyuga- nov'un Helsinki zirvesini. çok sayıda tarihçinin 2. Dünya Savaşı'nın tohumlannın atıldığı zirve olarak gördüğü 'Versailks' anlaşmasma benzetmesi boşuna değildir. Rusya'da. ne Boris Yeltsin, ne Lebed. ne Zi- yuganov ne de bir başkası, smırlannın dibinde NA- TO üslerinin ve nükleer silahlannın cirit atmasına ko- lay kolay nza gösteremez. NATO'ya girmek için sı- raya dizilen Doğu Avnıpa ülkeleri için olduğu gibi on- lan yüreklendiren Batılı ülkeler için de en iyi güven- ce, Rusya'nın sınırlanna asker yığarak banşı tehlike- ye atacak tohumlan ekmek değil, onunla kapsamh bir işbirliğini de içeren güvenlik anlaşmalan gerçekleş- tirmektir. Boris Yeltsin, sağhk sorununda görülen iyileşme- ye karşın içte ve dışta üstesinden gelinmesi güç bü- yük sorunlann kıskacındadtr. Birleşik Devletler'in artan baskılan yanı sıra uçurumun kenanna dayanmış ekonomisi, çığnndan çıkan mafyası. devlet soygun- culuğundan aşın ölçüde palazlanan yeni zengin sını- fa terk edilmiş kamu düzeni ve patlama noktasına yakJaşan sosyal sorunlarla başı fena halde beladadır. Aylardır ücret alamayan yirmi milyonu aşkın emek- çi greve başlamıştır. Aceleyle yetiştirilen iki milyar dolar ise işçilerin toplam dokuz milyar dolara ulaşan alacakJannı karşılamaktan çok uzaktır. Ama daha da kötü olan, Yeltsin' in ekonomiyi ayağa kaldırmak, dü- zeni ve yasalan hâkim kılmak için bir kez daha ülke- yi bu duruma düşüren ultraliberal vahşi talan kapita- lizminin uygulayıcılanndan medet umacak ölçüde çaresiz kalmasıdır. Bu andan itibaren artık endişe verici olan, Boris Yeltsin'in sağlığı değil. Rusya'nın sağlığıdır. Bu. ay- nı zamanda bölgenin olduğu gibi tüm dünyanın sağ- lığını da ilgilendirmektedir. Rus halkı devlete güvenmiyorGeneral Lebed, şeçen ay içinde Birleşik Amerika ve Avnıpa 'yı zivaret etti. Çok sa- yıda polüikaa ve basın mensubu ile Rus- ya 'nın dunımu, olası bir erken başkanlık seçiminde şansının ne olabileceği ile ilgili soruları vamtladı. Yeltsin sonrasmın güçlü adayı, boylece görücüye çıkmtş gibiydi. Ancakbusırada, Boris Yeltsin, beklenme- dik bir biçimde hastayatağından kalkmış ve olubıhliğince sağhkh bir göriintüyle devlet dümenini yeniden ele almıştı. İlk işi deyok- hığtında ülkeyi kaosa süriiklemek ve ekono- mıvi çökertmekle suçladığı bakanlannı az- letmek oldu. Rekor sayılabilecek hsa bir sürede mucizeler yaratarak dünyanın en zengin dolar milyarderleh arasına girme başansım gösteren Başbakan Çernomır- din 'le, ülkenin zenginliklerini yahnlarına dağıtmak ve ekonomiyi majyamn eline tes- lim etmekle ünlü, ultraliberal vahşi kapita- lizmin bir mvmarah uygulayıcısı Çubayb ve ekibini, sanki bugünkü çöküntünün mimar- ları değilmiş gibiyeniden ve çok dahafaz- la güçle donatarak isbaşma geiirdi. Sonkamuoyuyoklamaları, Lebed'in, ra- kiplerini rahatça geçerek olası bir erken başkanlık seçiminde. ipi önde göğüsleye- ceğini ortaya koymuştur. Çok sayıda göz- lemci için sözünüsakınmayan general. Yelt- sin sonrası başkanlık için 'bekleme salo- nu'ndadır. Ancak bugünkü iktidar. genera- lin tekerine çomak sokmak içm bazı önlem- ler düşünmüyor değil. Aynca generalin Moskova Belediye Başkanı Luykov ve Vik- tor Çernomırdin gibi güçlü rakipleri de ik- tidar hazırlığı içinde. Buna karşılık, gene- ral Lebed, ekonomiyi ayağa kaldırmak için Gorbaçmdöneminde 'Gaspian 'ı çağdaşlaş- tıran komünist Masliyukm'a giiveniyor. Böyle bir olasılık, Lebed'le Ziyuganav'un Komünist Partisi ile itlifahna yol açabilir. Şu anda erken bir başkanlık seçimi gün- demdegöriinmüyoK Ancak her şey, öncelik- le Boris Yeltsin in sağlık durumuna ve kuş- kusuz ülke ekonomisinin ne ölçüde düze çı- karılacağına bağlı görünüyor. Ücretlerini alamavan 20 milyon emekçinin grevi. Hel- sinkizin'esinin tümparasal vaatlerinin söz- de kalması ihtimali, hele Birleşik Amerika ve Avrupalı müttefiklerinin NATO nun do- ğuya doğru genişlemesindeki karariıhkla- rının baskısı, Boris Yeltsin 'in durumunu önemli ölçüde güçleştiren öğeler arasmda. General Lebed le yapılan söyleşi bu ko- nulara bazı açıklıklar getirivor. L"EXPRESS-Bons Yeltsin 'densonraik- tidara gelme tutktınuzu açıkça ifade ediyor- sunuz. Niçin? A. LEBED - Ülkemdeki kaos artık bitsin istiyorum. - Bu konuda en kötü senaryo ne olabiKr? - Bugünkü başkanın iktidaVı bırakmakta direnmesi... Boris Nikolayeviç'in değerini tarih saptayacak. Aslında kişi olarak ondan değil, hastalığından kurtulunması gerek. Tıbbm. ne yazık ki bu konuda yapacağı faz- la bir şey yok. - Sizce Yeltsin nasıl bir miras bırakacak? - Her şey ondan sonra gelecek olanın ışe ne zaman başlayacağına bağlı. Zaman öğe- si iyi yönde gelişmiyor. Geçen yılda kamu- oyuna küfretmekten başka anlam taşımayan bir iki sözde girişimin dışında gerçek hiç- bir reform tamamlanmadı. Savunma Baka- nı ömeğini vermek istiyorum: General üni- formasını çıkanp üzerine bir sivil ceket ge- çirdiler. Bu bir göz boyamadır ve ordulann siviller tarafından denetlenmesi ilkesine karşıdır. Ama daha da beteri var: Rusya'yı yöneten oligarşi öyle bir duruma gelmiştir ki. bugün insanlann sadece >üzde 3'ü aşın bir biçimde zengin, nüfusun yüzde 80'i ise koyu bir sefaletin pençesindedir. Sosyal dengeler altüst olmuştur. Ve bu haliyie de kopup parçalanma tehdidi altındadır. - Gerçek bir patlama tehlikeshle karşı karşıya bulunulduğunu mu sö\ lü>orsunuz? - Bazı somut veriler bunu açıkça ortaya koyuyor. Bankalann seımayelerinin yüzde 75'i Moskova'da, yüzde 20'si ise St. Peters- burg ve Nijni Novgorod'da yoğunlaşmıştır. Ülkenin geri kalanı da son yüzde 5 "le yetin- mektedir. Bunun yüzde 4'ü Urallar'a kadar olan bölgede, sadece >-üzde 1 'i, 33 milyon insanın yaşadığı Lrallar'm ötesindeyeralan bölgededir. Sonuç: Tanm tam bir felaket içindedir. Üretim. son yıllarda tüm tarihsel rekorlan kıracak ölçüde düşmüştür. Rusya böylesi bir çöküntüye 1. Dünya Savaşı bo- yunca, 1914-1917 Devrim öncesi dönemin- de tanık olmuştu. Miryonlarca Rus, üç ay- Llkbahardan önce marta doğru bir sosyal patlama olasıhğı vardır. Dönem tehlikelidir. Çünkü kış rezervleri tükenmek üzeredir. Bugün herkesin sorduğu soru şu: Bu kez bizi nasıl ton^aya bastıracaklar. - Kuiağımızda patlayacak yumruk nereden gelecek? ^ avaş anlamsız bir olaydır. Yüzyıl sürenleri bile banş görüşmeleriyle sonuçlanmıştır. Savaşı kazanmanın en iyi yolu, patlak vermesinin önlenmesidir. 10tarihteLebed* 1950: Güney Rusya'da Novoçherkask'ta doğdu. * 1981-1982: Bir paraşütçü birîiğinin başmda Afganistan'da görev yaptı. * 1983-1991: Komutasmdaki Tula birliği ile Gürcistan ve Azerbaycan'da patlak veren kanşıklıklann bastınlmasmda görev aldı. * 1991: Moskoya'daki başansız darbede yer almayı reddetti. * 1992: Rusya ile Moldavya arasında çıkan çatışmalarda 14. Ordu Kumandanlığı'nı üsüendi. * 1995: Ordudan istifa etti. Tula ketrtinden milletvekiJi seçildi. * 1996 Haziran: Oylann yüzde 15'i ile başkanlık seçiminin ilk tunında üçüncü oldu. Ikinci turda Yeltsin'e katılarak başkanlığı kazanmasını sağladı. Seçimlerden sonra Yeltsin tarafindan Güvenlik Konseyi Sekreterligi'ne atandı. * Ağustos: Lebed, Çeçenistan savaşını sona eıdiren anlaşmayı imzaladı. * Kasım: Yeltsin tarafindan bu görevinden alındı. * Aralık: Partisini kurdu. 'Ülkeyi yönetmekteo âciz olarak gördüğü başkanı görevinden istifaya çagırdı.' dan altı aya uzanan sürelerde hıçbir ücret alamamaktadır. Ilkbahara doğru sosyal bir patlama olasıhğı vardır. Ekonomik. finan- sal ve siyasal krizin, sözü edilen patlamay- la çakışması tehlikesi ayndır. Bu dönem son derecede risklidir. Zira. kış rezervleri tü- kenme noktasındadır. - Bu karanlık tabloya karşu. - Hayır. tablo karanlık değil. Ama gerçek. - Her şeyi düzene sokmak için otoriter bir yöneticiye mi ihtiyaç var? - Bunu neden bana soruyorsunuz? - Bazen sizi Pincohetik karşılaşbnyoriar. Ne dersiniz? - Kesinlikle hiçbir şey. Adım Lebed. Ba- bamdan miras. Benden de çocuklanma ka- lacak. Beni, isteyen şeytanla bir tutar. Ben- ce bunun hiç önemi yok. - Rusya'nın demokrasiye ulaşmak için, ŞiK gibi. otoriter bir dönemden geçmesi ge- rektîğini düşünüyor nıusunuz? - Bu kaçmılmaz. Yüriirlükte olan anaya- sa. başkanın elinde yoğunlaşan otoriter bir iktıdara olanak sağlıyor. Son derece geliş- miş bir icranın yanında yasama ve yargı cı- lız dallara dönüşmüş durumda. - Hedefiniz Rus\a'da demokrasi mi? - 27 Arahk 1966'da, yeni kurduğum 'Şe- ref ve Vatan' hareketinin kongresinde, de\- let başkanını iktidann daha adil bir biçim- de paylaşımı için bir anayasa reformu ini- siyatifıni ele almaya çağırdım. Bu yolla, sü- per başkanlıklı olan rejim, başkanlık ve par- lamenter rejime dönüşecekti. Gerçi gerçek bir demokratik rejimin kurulması için on- larca >ila gereksınim vardır. Yurttaşlann bi- linçlenmesini geliştirmek. ilgili herkesin ya- salara saygılı olmalannı sağlayacak koşul- lann yaratılması gerekir. Bu en azından bir iki kûşağm ilgilenmcsi gCTcken bir ugraş- tır. Sonucu görmek için o denli uzun yasa- yacağuru sanmıyorum. Benim misyomun Rusya'da demokrasinin temellerini atmak- tır. - De Gaulle'ün beffi bir Fransa düşünce- si vardı. Sizin de Rusya için böyle birdüşün- ceniz var mı? Hangtsi? - Rusya, boyutlanndan rahatsız muaz- zam bir ülke. Kaynaklan olağanüstü zengin, ama bu zenginliklerden tam olarak yararla- namıyor. Geleneksel olarak haksız ve sert yasalarla karşı karşıya bırakılmış. Öyle ki, bazen şiddetin azalması, yasalann her za- man tam olarak uygulanamamasından kay- naklanıyor. Ruslar, gerekirse tüm güçlerini seferber ederek düşmanın hakkmdan gel- meyi iyi bilirler. Ortak düşünceye şu fikir iyice yerleşmiştir Şapkalar çıkanlıp düş- manın üzerinefirlaülırve tekbaşına herkes- le savaşıhr. Bu ülke çok ölü gördü. 2. Dün- ya Savaşı boyunca 27 milyon, totaliter dö- nem süresince de 70-75 milyon kurban ve- rildi. Yöneticilerin, çarlık ya da Sovyet dö- neminde olsun, tüm iktidarlann halka reva görülenler için özür dilemelerinin, acı çe- ken ruhlann üzerine biraz merhem sürme- lerinin zamanıdır. Bu. sonunda ülkenin uy- gar biçimde yönetildiğini anlaması için ge- reklidir. Talan edilen yerine konmalıdır. Son yıllarda devlet en azından dört kez, halkın cebine el atmış, ne var ne yoksa çekip al- mıştır. Zoria ahnanlann hepsini geri ver- menin olanağı yoktur. Ama en azından te- lafı edici önlemler alrnabilir. Ve bu, son de- recede önemli olan bu soruna çare oluştu- rabilir. - Hangi soruna? - Devlete olan güvensizliğe. Bugün dev- let ne yaparsa yapsın, herkes kendisine şu soruyu soruyor: "Bu kez bizi nasıl tongaya bastıracaklar? Kuiağımızda paüayacak yumruk nereden gekcek?" Eğer devlet yurt- taşlannı korumuyorsa üstüne üstlük hırsız- lığa, rüşvete ve mafyaya müsamaha göste- riyor ve tüm bunlann yaygınlaşmasma yar- drmcı oluyorsa bunda şaşılacak bir şey yok. Güvensizliği ortadan kaldımak için kişinin. saygı duyduğunda yarar göreceği yasalar gereklidir. Somut bir örnek verelim: Kamu hazinesi bugün. 100 rublenin 99'unu vergi olarak kesmektedir. Bir gjrişimci için buna katlanmak olası değildir. Bu yüzden de ver- giden kurtulmanın yollanm aramaktadır. Eğer vergi yüzde otuz ya da yüzde otuz beş düzeyinde olsa kimse böylesi yollara baş- vurmak durumunda kalmayacaktır. Öte yanda, toprak işin ehline verilmelidir. Yet- miş üç yıl boyunca bireylerin 'sahip ohna' duygusunu yıkmak için uğraş verilmiştir. Ben, Cumhuriyetci Halkçı Birliği'ni, ko- münizmi olduğu gibi, bugünkü sözde de- mokrasi tarafından uygulanan yağmacı ka- pitalizmi de istemeyen orta sımfı temsil edenler için kurdum. Orta smıfin varlığı, ihtilal ve benzeri maceralara karşı güvence- dir. - Siyasal oluşumunuza gerekü parayi ne- reden sağbvorsunuz? - Beni kimin finanse ettiğini soruyorsu- nuz. Rusya'da korumalara para yetiştirmek- ten, ömürlerini kale gibi ofislerle zrrhlı ara- balarda geçirmekten, her an bir bombanın patlaması ya da hayatlanna son veTecek bir kurşunım vızıldamasından gına getiren çok sayıda işadamı var. Bunlardan bazılan Bo- ris YettsüTin iktidara gelmesi için katkıda bulundular. Ne var ki, düş kınklığına uğra- dılar. Bugün bunlar devletin yeniden yapı- lanmasmı hedef alan siyasal birkampanya- yı, yasal olan tüm olanaklarla finanse erme- ye hazır. Nikita Kruşçef otuz ya da kırk yıl önce komünizmin 1980'lerde ne olacağını açıkladığında komünizme hâlâ inanan in- sanlan düş kınklığına uğratmıştı. Rus hal- kı kıyıcı bir mizah duygusuna sahiptir. Bir ayağı parlak bir gelecekte, öbürü başka bir yerlerde, yasam boyu iki ayağı açık. istik- rarsız bir dengede olunduğu görülüyordu. Bu yüzden komünizme pek inarulmıyordu. Buna karşılık bireyin gereksinmeleriyle il- gilenen daha adil bir toplumun kurulucağı- na inanıhyordu. - Çecenistan'a banşın gelmesi için hangi kozlar sizc yardıma oldular? - Çatışmalann sona erdirilmesinde Bakû, Tiflis ve özellikle de Moldavya'da bazı de- neyilerim oldu. Orada cephe 150 kilomet- reydi. Ben geldiğimde 4 bin kişi can vermiş, 10 bin kişi de yaralannv.ştı. Tüm girişimle- rime karşın çatışanlarbirbirlerini öldürmek- te ısrarlıydılar. İşte o zaman onlara savaşın ne olduğunu gösterdim. Birhafta süren pra- tik çalışmalardan sonra ateşkes imzalamak J için'hazır duruma geldiler. En-azından.^O' -' râi'ilöyeS'emuazzamrrlaydi ve'marieVi'yî 1 -' li: fcma heden olan Çeçenistan çatışması. her şeyden önce devlet düzeyinde bir mafyasal hesaplaşmadır. Bu yüzden gizli görüşmeler- le iki ayn düzeyde hareket ettim: Savaştan çıkan olanlara, banşın daha avantajh olaca- ğını kamtlayarak finansal ilişkiyi ortadan kaldırdım. Açık görüşmelerle de çok sayı- da eski Sovyet ordusu mensubu, askerlik şerefine önem veren Çeçen asıllı subayı ik- na etmeye çalıştrm. Karşılannda ilk kez, sö- zünde duran, durumu idare etmek yerine ateşi söndürmek isteyen bir görüşmeci gö- rüyorlardı. Örneğin 16Haziran 1995'te,se- çim günü, karşılıklı topçu ateşini durdur- mak için bir ateşkes imzalanmış, ama bu he- men ertesi günü başlayan yeni saldınlarla bozulmuştu. - Savaştan nefret ettiğini/. doğru mu? - Başlangıçta böyie bir duyguya sahip de- ğıldim. O dönemde askerlik görevimi pro- fesyonel biçimde yerine getiriyordum. Dört kez madalya ile ödüllendirildim. Afganis- tan'da düşünmeye başladım. Bu ülkeye ne- den girmiştik? Yabancı askerler benim ül- keme girmış olsalardı. ne yapardım? Tüm gücümle toprağın istilacılann gece gündüz ayaklannı yakması için çalışırdım. Bunun bilincine vardım. Bugün savaşı anlamsız bir olay olarak görüyorum. Savaşlann tümü. yüzyıl süren- leri de dahil, banş görüşmeleriyle sona er- miştir. Savaş ne denli kısa sürerse o denli iyidir. Savaşı kazanmanın en iyi yolu, pat- lak vermesini önlemektir. Savaşmak zonm- da bırakılan bir ordu, kötü bir ordudur. tyi bir ordu, düşmanın savaş beklentisini orta- dan kaldırmak için gücünü göstermesini bi- len ordudur. - Rus nükleer potansiyeü dünya için bir tehdit ohışturmakta mıdır? - Rusya'da her şey mümkündür. Bu yüz- den Batı'ya sesleniyorum ve diyorum ki: Rusya'yı sevin. Salt onlardan çok hoşlan- dığınız için değil. ama bunu kendinızi da- ha çok sevdiğinız için egoizminiz adına ya- pın. Bu ülkeye patlama nedeni vermemek için yapın. Zira o gün geldiğinde patlama- nın kalıntılan az olmayacaktır. Öyle ki bu, dünyanın geri kalanını da çökertebilir. - Amerikah uzmanlar Rusya'vi istikrar- sız görüyoriar ve nükleer silahlardan ann- dınlmasının gereklüiğine inanıyoıiar. - Kedinin gelişinden haberli olmak için. fareler bir gün onun kuyruğuna zil bağla- maya oybirliğiyle karar verirler. Ama iş bu- nu kimin yapacağına gelince, bu parlak fı- kirden aniden vazgeçilir. - L'lusal bir almyazınız olduğunu ne za- man fark ettiniz? -1990 yılı yazında Sov^etler Birliği Ko- münist Partisi'nin 28. kongresinde hava in- dirme birliklerinin delegesiydim. Bu bana her askeri birlikte bulunan 'Lenin evinde' asılı portrelerinden tanıdığım şahsiyetlere yakınlaşma firsan sağlamıştı. Sözü edilen siyasiler, uzaktan bakıldığında. sorumlu, akıllı ve geleceğe dönük insanlar olduklan izlenimi veriyorlardı. Oysa yakından bakıl- dığında. değersiz, hiçbir şeyi yönetemeye- cek ölçüde yeteneksiz olduklan ortaya çı- kıyordu. Clkenin parçalanmamn eşiğinde olduğunu duyumsadım. Bir yıl sonra par- çalanma gerçekleşti. Yaşlı keçileri kapı dı- şan etmeyi başarmıştık. Ne var ki onlann yerini genç keçiler aldı. Durumun düzel- mesi için onlann da kapı dışan edilmesi ge- rekiyor. Tüm çabamız şimdi bu. L'Kxpress (Söyleşi: Denis Jeambar. Alain Louyot) ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Nâzım Hikmere Merhabaid) "Nâzım'a Merhaba!" gecesi Ankara'da çok güzel geç- ti. Doya doya bir Nâzım Hikmet yaşadık. Cuma akşamı Ankara'da Büyük Sürmeli Oteli'ndeydtk. Sunuşu Tülay Bursa yapıyordu. Açılış konuşmasını yapan Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Baş- kanı Prof. Aydın Aybay özetle şunlan söyledi: "Vakfımızkuruluşundan buyana maliyönden çok sıkın- tılı bir dönem geçiriyor. Bunun nedeni, cüretli sayılacak bir kararia, sırf Nâzım Hikmet dostlannın ilgi ve desteğine gü- venerek, Istanbul'da, Taksim'de, içinde 84 kişilik bir cep tiyatrosu ve sergi salonlan da olan bir 'Kültür Merkezi' kur- maya girişmiş olmamızdır. Bu men\ez ve buna komşu Nâ- zım Hikmet arşivi ile müzesi tamamlanmak üzeredir. Kıs- men açılışını da yaptık. İşte, sıkıntılı ve çetin dediğim dönem bu yûzden ortaya çıktı. Bu işten yûzakı ile çıkmamızı, sizlerin gösterdiği ilgi ve desteğe borçluyuz. Teşekkürediyonjz, özellikle Doğan Taşdelen'e. Geleceğe dönük projelerimiz var. Sıkıntılı dönem bitip yerleşimimiz tamamlanınca, bunlann gerçekleşmesi için çalışacağız. Şimdiye değin, gecikerekdeolsa, amaçladık- lanmızı yaptık. Tek gerçekleştiremediğimiz, Nâzım Hik- met'in Türk vatandaşlığından çıkanlması ayıbını ortadan kaldırma, bertarafetmegirişimimizoldu. 100binimzalıis- teğimize, gerçek devlet adamı ve siyasetçi olan üç eski kültür bakanımız -Fikri Sağlar, Ercan Karakaş ile Isma- il Cem- dışında siyasal destek bulamadık. Ama, ben şahsen bunu önemsemiyonjm. Goethe'n/n (1748-1832) belki Alman pasaportu yoktu, ama Alman şairidir. Shakespeare'/n (1564-1616) nüfus kaydı yok a- ma, bütün dünya bilirkilngilizdilinin dehasıdır. Nâzım Hik- met 'e gelince; bütün dünya onu Türk şairi olarak tanır. Ül- kemizde de Türkçenin bayrağı, sesidir o. Ona Türk yurt- taşlığını çok görenjer utanmalıdır." Dil ustası Emin Özdemir'le yan yana oturuyordum. Prof. Aydın Aybay'ın konuşması üzerine, şöyle dedi: - Aydın Bey'in sözleri çok doğru, Uluslann ozanı yok- tur, dillerin ozanı vardır. Bir ozan hangi dilde yaratırsa, han- gi dilde duyar, hangi dilde yazarsa, o dilin ozanıdır. Mev- lana 'yı (1207-1273)_ ne denli Türk sayarsak sayalım, o bir iran ozanıdır. Çünkü Türkçe yazmamıştır. O sırada, Prof. Cem Eroğul geldi: - Böyle biryemekte en büyük eksiklik domuzdur, yaz bu- nu! dedi. Yemek, konuşmalardan önce, iki sanatçınm dinletisiyle başlamıştı. Ankara Devlet Konservatuvan öğretim üyele- rinden Orhan Ahıskal (keman), Bediz Koçak (viyola) ko- nuklara çeşitli parçalar dinlettiler. Sunucu Tülay Bursa, "vakıfla dayanışmayemeği"n\ dü- zenleyen Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'i mikrofona çağırdı. Doğan Taşdeten özetle şunlan söyledi: "Nâzım Hikmet adı ûlkemiz ve bütün bir insanlık için geçmişten geleceğe uzanan birköprüdür. Sevdalı biryol- culuktur. Türkçenin mahiri. evrensel dilin, yani şiirin usta- sıdtr. Onu Anadolu 'da birköy mezanna getiremediğimiz, 'Ya- şamak bir ağaç gibi tek ve hür/Ve bir orman gibi kardeş- çesine' dizelerinde açıkça vurguladığı toplumsal projeyi yaşama geçiremediğimiz sürece gerçek anlamda onu an- mak ve anlamak mümkün olmayacaktır. Bizler Nâzım'la aynı memleketin insanı olmaktan kay- naklanan bir büyük bahtiyariığı paylaşmak için bir araya geldik. Bununla gurur duyuyoruz... O, 'Vatan çiftliklerinizse/kasalannızın ve çek defterieri- nizin içindekilerse/kurtulmamaksa kokmuş karanhöırjE- . dan,/ben vatan hainiyim^^e/e/c sanki bugûpleıte^nSSaj vermek istemiştir. Bugün kknlere vatanseverdenildiğini bı- liyoruz. Evet, ne yazık ki 6tzler bugûn tıpkı Nâzım Hikmet gibi vatan haini olduğumuzu söylemek durumunda kalı- yoruz. 'Vatan, devlet olanaklarını çetelere peşkeş çekmekse, faili meçhul cinayetlerse, yolsuzluksa, hırsızlıksa, uyuştu- rucu kaçakçılığıysa, işkenceyse, düşünce suçuysa, va- tansever görünüp Amerika'da mal mülk sahibi olmaksa, bu topraklan dolann ve türbenin yeşiline bağımlı bir hale getirmekse...' Vatan hainliğine devam edeceğiz!.." (Uzun alkışlar). Arada. Rüştü Asyalı Nâzım'dan şiirler okudu, Ufuk Ka- rakoç, sazıyla -Ruhi Su'yu andırır sesiyle- türküler söyle- di. Nâzım Hikmet'in "Vatan Haini" şiiri şöyle: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ/'Ame- rikan emperyalizminin yan sömürgesiyiz' dedi Hikmetftiit- zım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ' Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolariajbir Ankara gazetesinde, fo- toğrafı yanında Amiral VHyamson'un./66 santimetre ka- rede gülüyor, ağzı kulaklannda, Amerikan Amiralı. Amerika bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 mil- yon liraf Amerikan emperyalizminin yan sömürgesiyiz' de- di Hikmet. 'Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.' Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtse- verseniz ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizsejkasalannızın ve çek defterierinizin içindekilerse vatan/vatan şose boylannda gebermekse açlıktanjvatan soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıv- ranmaksa yazınjfabrikalanmızda al kanımızı içmekse va- tanjvatan tımaklanysa ağalannızınjvatan mızraklı ilmühal- se, vatan polis copuysajödeneklerinizse, maaşlannızsa vatanjvatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Ame- rikan donanması topuysajvatan kurtulmamaksa kokmuş karanlığınızdanjben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarta: 'Nâ- zım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ'.(20.7.1962) B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1S 1 2SOLDA.N SAĞA: 1/ El oltasıyla ve küçük uzatma ya 1 da çevirme ağla- _ nylabalıkavlama- *• da kullanılan kü- 3 çükkıvıteknesi.2/ Mantıkta, belli bir 4 yorumda belli bir c doğruluk değeri kazanan düzgün deyım... Bir nota. 3/ Sürülmemiş tar- la... Eskiden Kara- göz oynatılan kah- velere verilen ad. 4/ Ulanmış, katıl- mış parça... lterbiyum ele- mentinin simgesi... Bir so- ru eki. 5/ tlgi. 6/ Polonyalı doktor Zamenhof tarafın- 2 dantümuluslarcakullanıl- 3 mak üzere hazırlanmış ya- A pay dil. II Dızgide harfler arasına konulan yazısız metalparçası... Pantolonun apış arasına gelen yeri. 8/ Şaşma belirten bir ünlem... Çocuklarda kann şişme- 8 siylebelirenbirhastalık. 9/ 9 "Şalvan şaltak Osmanlı / Eyeri — Osmanlı / Ekende yok biçende yok / Yiyendc or- tak Osmanlı" (Manıl... Bir renk. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/Yağı alınmış süt ya da yoğurdun kaynatılmasıyla elde edi- len bir tür peynir. 2/Yanağın alt kısmı... Ayakkabının yumu- şak olan üst bölümü. 3/ Saçı dökülmüş olan... Ahmak. 4/ Traktör ya da kamyonlara, daha çok yük taşımalannı saglar mak için takılan araba. S/Parola... Hafıf şeylerden yapılmış eğretı yapı. 6/ Kabul etmeme... Ekmekle birlikte yenilen peynir, zeytin gibi yiyecekler. II Evli olmadığı bir kadının dostluğuna mazhar olan kimse. 8/ Kardeş kanlanndan her birinin ötekine göreadı... Bir renk. 9/Altının simgesi... Halk arasında anjine verilen ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle