28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 1997 PAZAR 8 PAZAR KONUGU Alman sosyal demokratların önde gelen ismi Anke Fuchs ile Türkiye üzerine söyleştik 'AsılNecmettin Erbakan utanmalı'tSllftlİŞ Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPD) eski genel sekreteri ve şimdiki mılletvekili ve grup başkanı Anke Fuchs geçen hafta İstanbul'daydı. CHP'yle, DİSK'le bazı temaslar yaptı, TÜSES Vakfı'nın Refah Toplumu ve Sosyal Güvenlik Sistemleri konulu konferansına konuşmacı olarak katıldı. Fuchs"la İstanbul'da olduğu günlerde bir araya geldik, Türkiye'de artan İslam radikalızmi tehlikesi, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği, sosyal demokrat partilerin durumunu ele aldık. Fuchs bize sosyal demokrat hareketin bir an önce toparlanması ve halkla diyalog içine girmesi gerektiğini söyledikten sonra REFAHYOL hükümeti için de "Bir an önce gitmeli" dediDışişleri Bakanı Çiller'in, özellikle Hollanda'daki AB Dışişleri Bakanlan toplantısının ardından Türkiye'nin AB tam üyeliğinin kesinleştiği yolunda yamltıcı açıklamalar yapmasıyla '"uluslararası sahnede hiçbir güvenilirliğinin olmadığını" vurguladı. Başbakan Erbakan'm Alman Dışişleri Bakanı Kinkel'in utançla önüne bakması gerektiği yolundaki sözlerini da şöyle yorumladı: "Bence Erbakan'ın kendisi söylediklerinden utanmalı ve aynaya baktığında utançla başmı önüne eğmeli." SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Türkiye 'nin AB 'ye tam üyelik şansı sizce nasü? - Çok endişeliyim bu konuda. Özellikle Hol- landa'da yapılan AB Dışişleri Bakanlan toplan- tısından sonra ortaya atılan iddialar ve söylenti- ler beni endişelendirdi. Biliyorsunuz, Hollanda'daki toplantıya katı- lan bütün Avrupa Birliği (AB) üyeleri Türki- ye'nin tam üyeliğine "evet" dediler, ama "şim- di", >a da "bugün" bunun gerçekleşmesinin "olanaksız" olduğunda görüş birliğine vardılar. Biliyorsunuz ki Türkiye'nin insan hakJan, de- mokratikleşme, ekonomik sorunlan var. Bir de bunlann üzerine Yunanistan'la olan sorunlan ge- liyor. Yüzde 80'in üzerindeki enflasyon oranıy- la Türkiye'nin AB'ye üye olarak alınamayaca- ğını bugün herkes biliyor. Burada şunu belirtmekte yarar var. Sorun. meselelelerin nasıl çözüleceği değil. Sonm, Türkiye'nın AB'ye tam üyeliği yolunda ortaya çıkan engellerin kaldınlması için sorun- lann nasıl çözülebileceğidir. Bunu AB ve Tür- kiye'deki sıyasetçiler çözmek için harekete geç- rnelidirler O kadar çok yanl ış anlamalar oluyor ve konuy- la ilgili duyarlı görüşmeler o kadar az yapılıyor. üstelik Avrupa da hiçbir şekilde öylesine ağız birliği etmeyerek konuşuyorki bütün bunlar be- ni cıddi endişelere sevkediyor. Bakın, Ankara'ya gelen Fransa Dışişleri Bakanı burada dıyor ki: "Tabü ki Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır." Öte yandan Yunan Dışişleri Bakanı Pangalos da çıkıyor, "Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası olduğu kesindir" diyebiliyor. Bu da şımdilerde Türkiye'yi Avrupa'da sadece Almanya'nın iste- medıği gibı bir tablo ortaya çıkanyor. Bu da Av- rupa'nın kendi iç bünyesindekı tartışmalardan kaynaklan/yorf • § • • 1 Peki, Almanya'nın Türkiye'yiisteme- diği izlenimiyanlış mı? - Tamamıyla yanlış. Bizim Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel Avrupa'nın tutumu ve zihniyetini gayet açık bir dille anlattı. Ama Başbakanımız Kohl öylesine saçma sözler söyledi ki doğal ola- rak Almanya suçlandı. ^^mm Bu konuda SPD 'nin tutumu nedir? - Partim adına şunu söyleyebilirim: Biz Türkıye'nin AB'ye üyeolmasını istiyoruz. Bize göre Türkiye Avrupa'ya aittir. Ama bunun zamanı önemlıdir. Aynca bu konuda basın top- lantılan. demeçler vermeden karşılıklı oturup konuşmak, "Durum nedir? Türldye'yle Yuna- nistan kavgalı olduğu için Türkiye AB'den alma- sı gcrcken parasal payı alamıyor. Bunun için ne yapmamızgerekir?'*diye tartışmak, belli sonuç- lara. çözümlere ulaşmak gerekir. Tabü ki Türki- ye'yle AB ve Almanya arasındaki ilişkiler de bozulmamalıdır. Buna özen gösterilmelidir. • l ^ ^ B Sizce Fransa, Yunanistan gibi ülkeler neden A Imanya 'nin Türkiye yiA B üyeliğine is- temediği kanısını yaratmayı amaçlıyorlar? Fransa ve Yunanistan, Türkiye'yi hoş tutmaya mı çaiışıyor? - Bana öyle geliyor. Tam olarak da anlayabil- miş değilım. AB üyesi 15 ülke bugün Maastricht 2'nin yarattığı sürtüşmeyi aşma yolunda nasıl bir araya gelecekler? Avrupa Parlamentosu'nda bunlar daha fazla hak istiyorlar. Bir de Avrupa'nın, bütün olarak ciddi ekono- mik sorunlan var. Işsizlik oranı çok yüksek. tn- sanlar para birliği konusunda ikna edilememiş durumdalar. Bundan biraz korkuyorlar Biliyorsunuz, insan psikolojısıdır. İnsan eğer sinırli, tedirginse ve karşısındakinin ne yapaca- ğını tam olarak kestiremezse hemen onu suçla- ma yolunu seçer. tştebu kanşık ortamda Alman- ya suçlanıyor. H H ^ H Bütün bunlar doğru olabilir. Ama şu son zamanda Avrupa ülkelerindeyaşayan Türk- lere saldınlaryeniden arttu Türkleryakılıyor, öl- dürülüyor. Özellikle de bu saldtrılann arttığıAl- manya'da görülüyor. Siz bu durumu nasılyo- rumluyorsunuz- - Bir Alman vatandaşı olarak bu saldınlardan utanç duyduğumu söylemeliyim. Ama bunlar bi- reysel olaylar. Yine de bunlann kaynaklandığı genel bir altyapı var. Size şöyle anlatayım: Şu sıralar Paskalya yortusu kutlamalan var. Özellikle sağcılar bir şeyler yakarak duygulan- nı dışa vuruyorlar Örneğın Nioel ağaçlan yakı- Dr. ANKE FUCHS1937 Almanya doğumlu. Huknk öğrenimi gördü. 1964 'te Almanya 'da işçi sendikaları bünyesinde çalışmalara başladı. Kısa siire içinde Alman Metal Işçileri Sendikası yönetim kuruluna seçildi. Bir süre sonra Sosyal Demokrat Parti liderlerinden Helmut Schmidt 'in iktidarında Çalışma ve Sosval tşler Bakanı oldu. Daha sonra aynı hükümet döneminde Gençlik ve Aile Işleri Bakanhğı 'na getirildi. Sosyal Demokrat Parti nin (SPD) muhalefete düşmesinin ardından dörtyıl süreyle parti genel sekreteriiğiyaptı. SPD'nin Parlamento Grup Başkanı oldu Şimdiki halde partinin Çalışma, Ekonomik tşler ve Çevre Sorunlan Dairesi ni vönetiyor. Aynı zamanda da SPD 'den milletvekili. Bunlann yanı sıra 2.5 milyon üyeli Alman Kiracılar Birliği Başkanı. nılıyor. Ama Almanya'da yeniden tam bir dayanışma, daha çok iş imkânı ve sosyal adalet sağladığımız- da bu hareket gücünü kaybedecek, bu Nazi tak- lidi örgütler "inlerine" döneceklerdir. Buna karşı parti olarak ne yapıyorsu- -Toplumun büyük bölümü bu saldınian onay- lamıyor. Yakmda bu tür aşın milliyetçi eğilimle- re, düzenlenen saldınlara karşı gösterilerolacak. Ama tabü ülkede işsiz olan, muhtemelen ailele- ri de iş bulamayan gençierin sorunlanna çözüm bulurunadıkça düzenlenen gösterilerin ne yaran olabilir? Bu işsiz gençler doğal olarak kendilerini bazı şiddet örgütlerinin kucağında buluyorlar. Bunu Türkler için söylemiyorum. Doğu Avrupa ülke- lerinden Almanya'ya gelen pek çok genç var. Bunlar zaten refah devletinde yetişmemiş. Ülke- lerinde şiddete alışmışlar. Almanlar bu durumu görüyorlar. Buna karşı mutlaka bir şeyler yapıl- malı. Yerel yönetimlerimizın, eyalet hükümetleri- mizin bu gençleri eğitmek. olumlu yollara kana- lize etmek için çok daha fazla para harcamalan gerekiyor. Oysa bugün bu yapılmıyor. Kohl hükümeti ise kapılan açmış; Doğu Av- rupa ülkelerinden pek çok kişinin girmesine izin veriyor. Ama bu kadar çok girişi nasıl kaldıraca- ğız? Belli bir sayıdaki yabancıyla ilgili sorunu çözmek isteği var. Ama altından kalkamayaca- ğımız çok sayıda yabancı olursa o zaman onla- nn hiçbir sorununu çözemeyiz. • • • • Almanlar, bir ölçüde Almanya 'ya ih- raç edilen İslam radikalizminin gittikçe artma- sından da kaygt duyuyor olabiUrler mi? - Bütün olanlardan derin kaygı duyuyoruz. Türkiye'de de gittikçe artan bir radikal İslam teh- likesi var. Otuz yıl önce Türkler Almanya'ya geldiklerin- de yerleştikleri yerlerde kaldılar. Oralardan kıpır- \ Yanibu sağcüar, Türkleri deyakdacak Noel ağaçlan olarak mı görüyorlar? - Bilemiyorum. Buna hiçbir neden de olma- yabilir. Size şunu söyleyebilirim: Ülkemde Türk- lere karşı kesinlikle yabancı düşmanhğı yoktur. Alman nüfusunun yüzde 95'i Türklerle bir ara- da yaşamaya alışmıştır. Ama ülkede çok fazla ya- bancı yaşamasından tedirginler. İnsan işsiz oldu- ğunda ve ülkedeki yabancılann iş bulabildikle- rini gördüklerinde, "İşte benim işimi,evimi etim- den alanlar bunlar" diyebiliyor. Bazı Almanlar ülkede çok fazla yabancı oldu- ğunu düşünüyorlar. Oysa bu yanlış. Almanya'da çok fazla yabancı yok. Otuz yıl önce Almanya'ya yerleşen Türkler artık Almanlaştı. Yasalanmız bu kadar kötü ol- masaydı bunfann hepsi Alman olabilirdi. Şu an- da ülkede sosyal güvensizlikler var. Bu arada sü- rekJi gelen vabancılar yüzünden insanlar tedir- gin oluyor. Ustelik bunlar bazı sağcı örgütler ta- rafindan kullanıhyorlar. Bu tedirgınlikleri kulla- damadılar. Bugün öyle değil. Bunlann serbest dolaşım haklan olduğu, üstelik seyahat erme epeyce ucuzladığı için tatillerde ülkelerine gidi- yorlar. Geri döndüklerinde koloni halinde yaşa- ma eğilimi gösteriyorlar. Bu da tabü ki İslam ra- dikalizmine zemin hazırlıyor. Başka bir nokta daha var. Bugün Almanya'daki büyük şehirlerde bili- yorsunuz çok sayıda cami var. Belki bunlann sa- yısı Türkiye'deki kiliselerden çok daha fazla. Tabü ki bu beni ilgilendirmiyor. Ama bir so- run var. O da günde beş kere bu camilerin mina- relerinden hoparlörlerle yapılan gürültülü ezan yayınlan. Çok büyük gürültü çıkanyor Alman- ya'da bir süre önce Katolik kilıselerinin çanlan- nın büyük bir gürülrüyle çalınmasına son veril- mişti. Şimdi ezanın hoparlörlerle dışan verilme- sini de durdurmak zorundayız. Buna karşı çıkı- yorlar. Şimdi Almanya"da, ezanın hoparlörlerle dışa- n verilmesı ıbadet mi, yoksa gürültü çıkarmak mı. bu tartışılıyor. Şimdi, çok gürültü yapıyorsu- nuz. buna son vermeniz gerek, deseniz, mahke- meye gidiyorlar. Öte yandan Alman halkı ise bu gürültüyü duymak istemiyor. Nasıl ki Katolik kiliselerinin büyük gürültü çıkaran çan seslerini duymak istemiyorsa... • • • • Bu hoparlörlerleyapılan yayınlar iba- dettn dışındagürültü kirliliğineyolaçmtyor mu? - Tabü ki. Almanlar, "Evet, biz Türkfcri sevi- voruz. Yabancılaria bir arada yaşamaya alışkınız. Ama bu çok fazla" diyorlar. Karşı taraf direnin- ce de Almanlar artık duruma hoşgörüyle bakma- maya başlıyorlar. Sorun tabü kı Türkler değil. Bugün artık de- diğim gibi Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya ve Af- rika'dan gelenler var. Yenı bir yabancılar kanşı- mı doğdu. Bu da Almanya'da durumu güçleşti- riyor. İHHHİ Dışişleri Bakanı Tansu Çiller 'in, Hol- landa 'daki AB Dışişleri Bakanlan toplantısuı- da konuşulanlan Türkiye için tam bir başan ve Türkiye 'nin AB üyeliğinin kesinleştiği gibi ka- muoyuna yansıtmasım nasıl karşıladınız? - Ben terbiyeli birinsanım. Ülkenizde çok faz- la kadın poütıkacı olmaması nedeniyle de söy- lediğim sözlere dikkat etmek zorundayım. Ama şunu söylemem gerekiyor: Türkiye 'de halk onu sevmiyor. Uluslararası si- yaset sahnesinde iyi bir görünümü yok. Sanıyo- rum kendini çok güçlü ve sert görüyor. Fazlasıy- la kışkırtıcı ve demagoji dolu bulduğum bazı ko- nuşma metinlerini okudum. Bir Dışişleri Bakanı sadece başkalannı suçla- yıp, siyasi tartışmalara tehdit unsuru kanştınrsa başanlı olamaz. Bir Dışişleri Bakanının dıploma- si öğrenmesi gerekir. Bence bu Türkiye için ta- lihsizlik. • ^ • H Çiller sanıyorum Bayan Thatcher'i kendine örnek alıyor... - Evet, kesinlikle öyle. Ben kadın politikacı- lann çok da iyi politikacı olmadıklannı düşünü- yorum. Thatcher'a bakjn. Ülkesinde kadın hak- lan için hiçbir şey yapmadığı gibi ülkesinin sos- yal banşını zedeledi.;Çıller'in de benzer bir tu- tum içinde olduğunu biliyorum. Çiller güçlü olduğu izlenimini vermeye çaiı- şıyor. ama inandıncı değil. Güçlü olduğunuz iz- lenimi vermek istediğinizde inandıncı olmalısı- nız. Demokrasilerde ve AB içinde hiç kimse sade- ce güçlü olarak başanya ulaşamaz. "Ben bunu istiyonnn" diye güçlü bir sesle isteğınızi dile ge- tirebilirsıniz. Ama bir çocuk da "Ben bunu, şu- nu istiyorum" diyebilir. • ^ • i Türkiye'de Refah Partisi'nin, kendini Atatürkçü ve çağdaş olarak tanımlayan bir ka- dının eliyle hükümete taşınmasını nasıl karşı- ladınız? - Bence çok yazık. Özellikle bu. Türkiye'de- ki kadın haklan hareketine zarar verir. Aslında ben burada Türkıye'nin ıç ışlerine fazla girmek ıstemiyorum. ama bence bu gerekten çok yazık. Çiller, bu koalısyona girmemeliydi. Ama ta- bü burada öbür partilenn ne yaptığını kendımi- ze sormamız lazım. Aslında ben burada, iç siyasete kanşmadan nasıl yardımcı olabiliriz. bundan sonraki seçim- lerde bir hükümet değişikliği olabilmesi olasılı- ğı bulunup bulunmadığını araştırmaya geldim. Yeni seçimlerle gelecek bir hükümetin İslam radikalizmiyle yakınlığı olup olmayacağına bak- mak lazım. Bu hükümet, îslam radikalizminin yanı sıra şimdi eğitim politikasını da belirleme- ye çaiışıyor. Bu beni gerçekten tedirgin ediyor, kaygılandınyor. İstanbul 'da konuştuğum bazı kişiler bana, "Bu hükümetin iş başına gelmesi gerekirdi. Böylece in- sanlar onlann gerçek yüzlerini,neleryapabilecek- lerini gördüJer1 ", dedi. Umanm öyle olmuş, in- sanlar uyanmıştır. Politika hizjpçüiğiaffetmez.: İnsanlar belki gerçek yüzlerini görüyorlar, ama bunlar dinci kesimi devlet bürokrasisineyerleştirdiler bile... - Evet, onun için bir an önce bir şeyler yapmak lazım. Dört beş yıl sonra çok geç olabilir. Bana öyle geliyor ki sosyal demokratlar da hatalar yaptılar. Fakat size 1989 yerel seçimlerini hatırlatmak istiyorum. Ö dönem SHP seçimlerde büyük başan kazanmıştı. A- ma ne yazık ki bu başanyı sürekli kılamadı. Artıİc toplumun, entelektüellerin oturup bir karar \eımesi. "Biz artık bu si\asilere güvenmiyoruz. Bizkrde siyasi diyaioğa kaülma- üjTz*'. diyebümeliler. Ama galıba yavaş yavaş bir şeyler yapılıyor. Bazı sosyal demokratlarla birlikte Izmir'e gittim. Orada. "İnsan- lar arük gittikçe artan sayıda bize gelerek, "Bir şeyler yapmalıy ız\ diyorlar," diye anlattılar. Ama bana kalırsa ne siyasi partiler ne de siyasette söz sahibi olmak isteyen kişiler buna yeterince hazırlık- lılar. Galıba karşılıklı bırgüvensizlik var. Ama, "Ulkemize ne olu- yor? Halkımız için iyi olabilecek nedir? İstemediğimiz bu İslam ra- dikalizmi dayatmasuıdan nasıl kurtulunız?" diye artık sormalılar. Benzer bir ta\ n Almanya'da da almamız lazım. Almanya'nm du- rumu tabü ki çok kötü değil. Ama bizler siyasiler olarak, "İnsan- larunızı en azudan gidip oy vermeieri için nasıl ikna edebiliriz?'" diye düşünmemiz lazım. Bu işi de teke tek insan ilişkileriyie çö- zebiürsiniz. Artık kolaycılığa, sadece parlamentoya gidip gelme- ye son vermek gerekiyor. Çalışmak, insanlan sandık başına gitme- ye ikna etmek lazım. Almanya'da sosyal demokratlar bu yüzden kaybedıyor. Toplum değişıyor, insanlar değişiyor. Bizim siyasile- nn işbizliğin en yoğun olduğu bölgelere gidip insanlarla yüz yü- ze, teke tek konuşmalan lazım. Bu diyalog kesinlikle gerekli. Ak- si halde halkı güvenilirliğinize inandıramazsınız. Beş-altı kere te- levizyonda. ya da radyolarda demeç vermek, konuşmaiaryapmak- la hiçbir şey elde edilemez. Acı acı bir şeyi görüyorum. Siyasiler ne yazık ki sokaktaki adamla konuşmaya alışık değiller. Bu diya- loğu ıhmal ettiğımiz için SPD Almanya'da artık eskisı kadar güç- lü değil.Bir siyasi partinin aynı zamanda sivil toplum örgütleri (N- GO). sendikalan. sosyal güvenlik örgütlerini ayağa kaldırması, onlarla işbirliğı içine girmesi zorunludur. Sosyal demokratsanız bu- nu yapacaksınız. Bu sizin görevınizdir. • • • • Bütün bu anlattıklarınızı yaptığuıızda SPD 'nin seçim- leri kazanacağından emin misiniz? - Bundan hiç kuşkum yok. Bavyera eyaletini ele alalım. Orada Hınstiyan Sosyal Birliği neden seçim kazandı biliyor musunuz? Tabana kadar teşkilatlandılar. Bu konuda kamuoyu araştırmalan yaptırdık, Hınstiyan Sosyal Birliği üyeleri spor karsılaşmalanna, çocuklann etkinliklerine katıldılar. Bunlan hiç kaçıımadılar. "Biz burada vanz", dediler. • ^ • B Refah da Türkiye'de aynışeyıyapü... - Evet, doğru. 1989 yerel seçimlerinde ben SPD'nin Genel Sek- reteri'ydim. istanbul'da bir kampanya çalışması vardı. O zaman ba- zı SHP'lilerle birlikte bazı e\lere gıtmiştik. Bu evler tstanbul'un varoşlanndaydı. Daha o zamandan Refah Partisi oralarda vardı. So- nuçta Refah, Türkiye'de sosyal demokratlann yapmalan gereken- leri yaparak seçımlerden başanlı parti olarak çıktı. İş bu kadar ba- sit ve kolay. Yöntem belli. Ama tabü, başanya ulaşmak için unu- tulmaması gereken bazı başka hususlar var. Partide hizipçilik ya- pılmamalı. Parti liderliği içinde sürtüşme olmamalı. Politika böy- İe bir hatayı asla affetmez. Almanya bu hükümetiistemiyor Yine Türkiye'nin AB üyeliğine dönmek istiyorum. Çok iyi bildiğiniz gibi Başbakanınız Helmut Kohl, "Türkiye. mede- niyet ayrılıkları ve kültür farkhlıkları nedeniyle Avrupalı ola- maz", dediğinde Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos ona hemen tepkigöstermiş ve "Türkiye Avrupa nin bir parçasıdır ", demişti. Siz bu görüşleri nasıl değerlendirdiniz? -Yunan Dışişleri Bakanı. bizim başbakanın saçma bir lafina karşılık o rolü oynamaktan çok mutlu oldu. Kohl'ün o sözleri beni doğrusu üzdü. Böyle bir konuşma ta- bü ki Türk-Alman ilişkilerini bir ölçüde zedeledi. Buda tabü ti- pik bir Kohl davranışı. Bazan aklına estiğüıi söyler. Ama bu da bir siyaset adamına hiç de yakışmayacak bir tavir. Ama o zamandan beri hiç sesi çıkmadı. Demek ki büyük bir hata yaptığını biliyor. Ama öte yandan bu sözleri söylediğinde Almanya'daki aşın sağcılan mutlu ediyor. Onlar Kohl'e hak ve- riyorlar. ••^•i Bütün bunlar iyi de Kohl 'ün oğlu bir Türk kıztyla ni- şanh. Kohl veyandaşları buna ne diyorlar? - Gazetelerde okuduğum kadanyla evlendikten sonra Istan- bul'a yerleşmek ıstiyorlarmış. Aslında çok garip birdurum do- ğacak. Bir Alman vatandaşı, üstelik Kohl'un oğlu Türkiye'den, çalışma iznı almak zorunda kalacak. Şaka bir yana Kohl'ün iki oğlu da 10 yıldan fazla zamandır Almanya dışında oturuyorlardı. Ama tabü kamuoyunda Alman Başbakanı'nın Türkiyeli birgelini olduğunun söylenmesi her- kesin çok garibine gidiyor. ^ • ^ B Peki, Türkiye 'nin bugün içinde bulunduğu siyasi du- rumu nasıl değelendiriyorsunuz? -Türkiye'nin içişlerine kanşmak istemıyorum. Ama Türk hal- kırun daha çok siyasi bilince ulaşarak yeni bır hükümet gerek- sindiklerinı algılamalannı dilerdim. İslam radikalizmine dayanmayan yeni bir hükümet Türkiye'de iş başmda olursa Türkiye'nin bütün Alman dostlan AB'ye tam üyeliği için var güçleriyle çahşırlardı. Üstelik Türkiye'de insan haklan, demokrasi, hukuk, adalet sistemı ve ekonomik konular sorun haiinde ortada duruyor. Bu hükümet bunlan düzeltmek için hiçbir şey yapmamış görünü- yor. Her şey bir yana Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin önün- deki en önemli engel koalisyon ortaği olan İslam radikalizmini savunan Refah Partisi'dir. Bu hükümetin daha uzun zaman Tür- kiye'nin başında olması önemli zararlar verir. En kısa zamanda hükümetin değişmesi şarttır. Tabü ki bizler sizin iç polıtikanıza katkıda bulunamayız •^••1 Erbakan 'ın, Dışişleri Bakanmız Kinkel hakkında, "Buraya geldiğinde önüne bakması gerekecek ", sözlerini nasü karşdadınız? -. - Erbakan hakkında okuduklanm beni iyimserliğe itiyor. Söy- lediği sözler belli ki insanlan şoke etmek amacını taşıyor. Ama bunlar, ülkesinin iyiliğini düşünen bir devlet adamının sözleri değil. Belli ki Refah tabanma taviz vermek istiyor. Kinkel hak- kında söyledikleri Almanlan kızdırdı. Ama sözleri öylesine saç- maydı ki bence Erbakan'ın kendisi, söylediklerinden utanmalı, aynaya baktığında da başını önüne eğmeli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle