23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET . 6 NİSAN 1997 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Bilimin îşlevi ve Gençlere Saldın Prof. Dr. BAHAR GÖKLER Hacettepe Tıp Fakultesi B ilimin işlevi akhn ışığın- da. doğrulan ve gerçek- leri bulmaya çalışmak ve bu doğrulan insanoğlu- nun yaranna yönelik kul- lanılmak üzere işlemek- tır. Yaşadığımız evreni tanımak, dünya ile evren arasındaki bağlantılan araştır- mak, dünya üzerindeki tüm canlılann ni- telıklerini, onlann yaşamsal özellikleri- ni incelemek. evrimsel gelişim ilkeleri doğrultusunda yaşamsal gereksinimleri saptamak, olurrılu yönde geliştirmek ve tüm nesnel bulgulan üzerinde yaşanan bu gezegendeki süreç adına anlamlandır- mak ve çözümlemektir. Bilim evrenseldir, bilimin topragı, bi- limin ülkesi yoktur. Evrensel bilimsel doğrular. dünya üzerındeki tüm bilim adamlan tarafından üretilir, bir ortak imecede dokunarak bırleştirilir ve yine dünya adına kullanılır. Ancak. bilimin her ülke için özgün bir kaynağı vardır. Dünya üzerinde ne kadar yaşam alanı varsa, orada o kadar atlan- maması, ele alınması gereken bilimsel ven bulunmaktadır. Bir bilim adamının birincil işlevi. ken- di yaşam alanındaki. kendi ülkesindeki yaşamsal olgulan incelemek, kendi ül- kesini teknolojisi, coğrafyası, tarihi, je- olojik konumu. üzerinde var olan canlı- lann yapısı. e%Tİmsel süreçleri, ekonomi- si, sosyo-kültürel dokusu ile iyi ve doğ- ru tanımaktır. Doğru tammalıdır, iyi bil- melidir ki, kendi ülkesine ilişkin sapta- dığı bilimsel verilen, öbür bilimsel veri- lerle birleştirerek, evrensel bilimin ortak doğrulannın belirlendiği imeceye ger- çek katkjsı olabilsin. Örneğin, Türkiye'deki bir bilim adamı nasıl ki, Türkiye'den Avustralya'nın bit- ki örtüsüne ilişkin veriler saptayamaz ise, Ingiltere'deki bir bilim adamı da, Türk toplumunun yaşadığı psiko-sosyal süreçlere ilişkin bulgulan. fngiliz toplu- munu inceleyerek elde edemez. Bu nedenle bir bilim adamı, öncelildi olarak kendi ülkesinı iyi tanımalı. kendi toplumsal kaynaklannı doğru araştırma- lıdır ki kendi ülkesinde uyguladığı bilim işlevsel olabilsin. Bir bilimsel uygulama ya da araştır- manın evrensel bilime açılabilmesi, ev- rensel bilim ıçinde bir yer edinebilmesi, ancak köken alabileceği özgün veri kay- naklannın bulunması ve bu kaynaklann göz ardı edilmeksizin. yadsınmaksızın, özenle ve titizlikk korunarak evrensel bilimin sonsuz ırmağına doğru taşınma- sı ile olanaklıdır. Bu açılardan bakıldığında yakın za- manda üniversıtelerimize bilim adamı yetiştirme ya da bilim adamının, bilim- sel çahşmalann niteliğini değerlendir- me amacıyla getirilen "puanlama siste- mi"nin pek çok yanlışlıklar içerdiği gö- rülmektedir. Bugün ülkemizde "Çocuk ve Ergen Ruh Saglığı ve Hastalıklan" ve "Psiki- yatri" uzmanlık alanlanndaki özgün araştırma ve uygulamalan, derleme ça- lışmalannı içeren kapsamlı, nitelikli der- gileryayımlanmaktadır. Budergilerpsi- kiyatn. çocuk ve ergen psikiyatrisi bilim dallanrun ülkemizdeki konumunu ve ge- lişimini örneklemekte: bu bilim dallan- nın ulusal kaynaklannın, uluslararası bi- limsel veriler ve araştırma bulgulanyla karşılaştınlıp değerlendirilmesine ortam hazırlamakta ve bu bilim dallanna iliş- kin uluslararası düzeyde açılımcı ve bü- tüncül bir kavrayış, bir yöneliş gerirmek- tedirler. Bu dergiler anadilimiz olan Türkçede yazılmış olan dergilerdir. Ulu- sal düzeyde yaygın ve nitelikli bir bilim- sel eğitim ve etkileşim işlevini uzunca bir süredir yürütmektedirler. Üniversitelerde uygulamaya geçirilen son bilimsel değerlendirme ölçütleri ve puanlama sistemi yönünden ele alındık- larında SCI (Science Citation lndex) kapsamına girmediklerinden, bu dergi- lenn ve bu dergilerde yer alan çalışma- lann, ülkemizdeki bilimsel üretkenlik ve etkileşimin gelişimine yönelik işlevleri göz ardı edilmekte, bilimsel geçerlilik- leri çok düşük bulunmaktadır. Bu sistem ülkemizde bilimsel etkinlik- ler ve bilim adamı yetiştirilmesinde ni- teliğin yükselrilmesi adına bazı puanla- malar ve derecelendirmeler getirirken, bilimin ülke koşullanndan soyutlanarak değerlendirilmesi ve bilim adamlanmı- zın kendi ülkelerine, kendi ülkelerinde- ki bilimsel çalışma ortamına ve yaşam- sal gerçeklere yabancılaşmalan yönün- de ciddi olumsuz sonuçlar doğurabilme riskini de birlikte taşımaktadır. Oysa, bilim, yaşama ilişkin verileri, yine yaşama dönük olarak işlemektir. Bilimin belki de en temel işlevi, yaşa- mın içinden çekip çıkardığı, aynştırdığı, smıflandırdığı verileri. saptadığı doğru- lan yine yaşam adına. yaşamın niteliği- ni olumlu yönde geliştirmek adına, kul- lanılır kılmaktır. Gerçekkri gün ışığına çıkarmak. bulgular arasında bağlantılar kurmak, tek tek venleri birleştirerek, ay- nntılardan bütüncül ve açık, anlaşılır dogrulara varmaktır. Kütüphanelerde,dokunulmaz raflarda saklı duran dosyalar. toplantılar ve tar- tışmalarda kaybolup giden soyut uçucu sözcükler, anlaşılmaz denklemler, "elle rurulmaz. gözk görülmez, ulaşılmaz ku- ram"lar ya da görkemli törenlerle sunu- lan, ancak işlevi belirsiz bir "fahri dok- torluk" cüppesi de değildir bilim. Bilin- mezi bilinir kılma; yanlışı, yanılgıyı, doğruya, gerçeğe dönüştürme yolunda durmadan, dinlenmeden verilen çabalar- dır. Zaman zaman toplumlann, onlan çe- kip saran, baskılayan toplu yanılgılar. bağnazlıklar, çapraşık, karmaşık, insan- hğı ulaştığı evrimsel düzeyden çok ge- rilere götürebilecek gerilemeler yaşadı- ğı süreçlerolabilir. Bu toplumsal çıkmaz dönemlerinde, düşüncelerin, davraruşla- nn yozlaştığı, toplumun tümüyle edil- gin. bireylerin olan bıtenlere kayıtsız bir durum aldığı görülebilir. Yaşam süreci içınde, doğadaki devinimin kaydedile- mez, toplumun uykuda, bireylerin tepki- siz olduğu durumlar bulunabilir. Hatta bazı dönemlerde, göreceli bir biçimde bazı doğrular görmezlikten gelinebilir. lşte bilimin ve bilim adamının gerçek iş- levi yine burada devreye girer: Toplum- daki tüm insanlar bir aymazlık uykusun- da. gerçekler giderek silikleşiyor gibi ol- sa da, bilim adamı gözlerini açık tutma- lıdır, gözlemelidir, dinlemelidir, duyma- lıdır, araştırmalıdır. Bilimin işlevi budur: Koşulsuz olarak değişmez doğrulan belirlemek üzere ya- şamı izlemek ve araştırmak. Ancak oda- lara, laboratuvarlara, atölyelere kapana- rak, uzaktan izlemek değil, yaşamı en iç dokusuna, hücresine kadar inerek en ya- kınından duyarlıkla izlemek. Bilimin yansız olması, bilimsel taraf- stzlık ve ön yargısızlık yaşama uzak kal- ma, uzaktan bakma demek değildir. Nes- nellik yaşama dönük bir geniş kavrayış kazanmak demektır. Saplanıp kalma- mak, göz ardı etmemek, yadsımamak, tek bir yöne odaklaşıp, bütünü gözden kaçırmamak demektir. Gerçeği çok bo- yutlu bir kavrayışla araştırmak ve değer- lendirmektır. Örneğin günümüzde. ülkemizde, Ma- nisa'da 14-25 yaş arasındaki gençler, yal- nızca düşüncelerinden ve bu düşüncele- nnı belırten afışleri duvara asmaktan do- layı yakalanıp tutuklanmışlar, işkence görmüşlerdir. Yine aynı gençler yıllar boyu hapis cezalan ile yargılanmakta- dırlar. lşte tam bu noktada "Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi'' biliminin ve bu alanda ça- lışan biz bilim adamlannın işlevi ne ol- malıdır: "Biiriin bu olup bitenler karşı- sında tarafsız kalarak. post travmatik stres bozukluğuna yol açan durumlann Eksen I ya da Eksen FV'te mi daha doğ- ru kodlanacağı üzerinde uzun araşürma- lar yapmak; ergenlik döneminin genel özelliklerine ilişkin aynntılı, kuramsal bilgi birikimine kaynak oluşturan bir ar- şiv oluşturmak; ergenlikte kimlik arayı- şı, benlik saygısı, kendiük kavramının oluşumu; ergenlikte beden imgesi ve be- den bütünlüğünü araşüran zengin bir ve- ri tabanı oluşturmak ve ölçekler geliştir- mek mi?" Yoksa, "yaşanümakta olan bu durum, bu gerçekük karşısında bir görüş bildir- mek mi; 14-25 yaş arası gençlerin bir kimlik arayışı evresinde olduklaruu, bu dönem içinde kendilerine en uygun de- ğerleri, amaçlan, kişilik özeUiklerini ve dünya görüşünü araştınrken, çeşitfi dü- şünsel ve davranışsal arayışlardan geçe- rek bu kimliğe varabileceklerini belirt- mek; bunun için de, "onlara özdeşim ku- rabilecekleri sağlıklı modeller sağlama- nın, kendilerini sınayıp geliştirebilecek- leri özgür ortamlar sunmanın, genç be- denlerine, evrenin en ilkel baskı yönte- mi olan işkencenin acımasız ellerinin uzanmasına izin vermeksizin, bedenle- rinin doğal gelişimine hız katan etkinlik- lere onlan yöneltmenin' bedenselve ruh- sal bir bütünlük içinde dengeli bir eriş- küüiğe doğru geçerken onları, zor kulla- narak. tutsak kılarak değil, eğiterek on- lara destek olmannı koşulsuz gerekliliği- ni vurgulamak mı"? "Böylesi baskı yöntemleri sonucu gençlerde oluşturulan trav malann,örse- lenmeterin. umutsuzluklann hiçbir bi- limsel Eksen'e sığdırüamayacağuu, yad- sınamaz bir gerçeklik olarak görmek ve göstermek mi?" Bilim, doğru noktada, bilimsel biri- kimden çıkan sonuçlann tartışmaya ge- çirilmesine ivme kazaııdırarak, doğru so- nuçlann belirlenmesi amacıyla, yanılgı- lar ve yanlış uygulamalar karşısında doğrudan yana taraf olmak durumunda- dır. Gerçek bilim varsayımlann, yaşam içinde kanıtlanması ile oluşur. Değerlen- dirme sistemlerinde puan alsın almasın, yaşamı araştıran, yaşamı geliştiren, ya- şanu anlamaya yönelik olarak yaşamla birleştirilen veriler işlevsel bilimsel ve- rilerdir. Bilim, yaşamın ve canlılann ya- ranna kuUanıkuğında işlevseldir. VVORLDCARD Bİ'TANEDİR. VVortdcard VISA Classic VVorldcard MasterCard Gold Galatasaray Amblemli VVorldcard VISA Classic Fenerbahçe Amblemli VVorldcard VISA Premier Trabzonspor Amblemli VVorldcard VISA Classic .VÎ*WKV*I6: ! , Trabzonspor Amblemli VVorldcard VISA Premier Fenerbahçe Amblemli VVorldcard VISA Classic Unrversity VVorldcard VISA Calatâsaray Amblemli VVorldcard VISA Premier Besıhtas ArrDi6" Aorldcard VISA Premier University VVorldcard MasterCard VVorldcard VISA Premier Beşiktaş Amblemli VVorldcard VİSA Classic VVorldcard MasterCard Standard Y a p ı K r e d i ' d e h e r k e s i ç i n b i r V V o r l d c a r d v a r d ı r . Insanlann istek ve itıtiyaçlarının çeşitliliğini göz önüae alarak hızmet üretmeyi gelenek haline getirmiş olan Yapı Kredi, kredı kartı konusunda da bu geleneğıni sürdürmekte ve çok çeşitli kredi karti seçenekleri sunmaktadır. Böylece, insanlar, dılediklerı kredi kartını seçebilme imkânını Yapı Kredi'de bulmaktadır. Kısaca. Yapı Kredi'de herkes için bir VVorldcard vardır. VVorldcard, Turkiye kredi kartı pazarında, açık bir farkla, en büyük paya sahip kredi kartıdır. Bir başka deyişle, VVorldcard. Türkiye'de insanların buyük bir çogunlugunun tercih ettiği kredi kartıdır. VVorldcard VISA Classic'ten VVorldcard MasterCard Gold'a, University VVorldcard'dan Kulüp Amblemli VVorldcard'lara kadar birçok seçeneğe sahip VVorldcard bı'tanedir. Çünkü VVorldcard. Yapı Kredi'nin kredi kartıdır. Alışveriş Sigortası VVorldcard'da. VVorldcard'la yapılan alışverişler, Yapı Kredi'nın güvencesi altındadır. Yalnız yurtiçinde değil, yurtdışında da VVorldcard'la yapılan alışverişlerde geçerli olan bu sigorta güvencesinde, Yapı Kredı, VVorldcard'ia satın alınan malı, kınlma. zarar görme. yangın ya da hırsızlık durumunda bedelini ödeyerek ya da yenisiyle değiştirerek tazmin eder. "Sınırsız" Kayıp-Çalmtı Sigortası •î, VVorldcard'da. VVorldcard kaybolduğunda ^_ ya da çalındığında, VVorldcard sahipleri 47 hiçbir zarara uğramaziar; VVorldcard, ^ kötü amaçlı kullanımlara karşı Yapı Kredi'nin güvencesi altındadır. VVorldcard'ı kaybolan ya da çalınan VVorldcard sahibinin yapması gereken tek şey, durumu, anında Yapı Kredi Kredi Kartlan Muşteri Hizmetleri Birimi'ne bildirmektir. Hedef-.Puan VVorldcard'da. VVorldcard, her kullanımda. VVorldcard sahibıne Hedef:Puan'dan otomatikman puan kazandınr. Ayrıca, VVorldcard ödemelerini gecikmeden ve kolayca yapma imkânı sağlayan Otomatik Ödeme, Tele24 ve AloBanka'dan yararlanmak da Hedef:Puan'dan puan kazandırır. VVorldcard sahipleri, kazandıkları puanların karşılığında HedeftPuan '97 kataloğundan diledıkleri her şeye bedava sahip olurlar. VVorldcard, Türkiye'nin ve dünyanın her yerinde para yerine geçer. VVorldcard'la yapılan harcamaların karşılığı. ister 30 gün sonra ödenir, ister yalnızca bir bölümü odenip kalanı aylara bölünür; böylece Yapı Kredi'den kredi kullanılır. VVorldcard'la Tele24'lerden ve dünyanın her yerindeki otomatik veznelerden nakit çekerek de kredi kullanılabilır. Yapı Kredi'de herkes için bir VVorldcard vardır. Unutmayın -kullananlann tabiriyle- VVorldcard bi'tanedir. VVorldcard Yapı Kredi'nin kredi kartıdır. Fark burada. Burası Yapı Kredi. Fark burada. YAPI^CKREDi "hizmette sınır yoktur' PENCERE Türkeş'ten Sonra Yol Ayrımı... Alparslan Türkeş, 194O'lı yıllarda başlayan si- yasal yaşamını bir kalp vurgunuyla noktaladı; son- dakıkalanna değin politikanın içindeydi. Türkeş, Turancı-ırkçı akımın içinde yer almıştı; zamanla bu akıma dincilik de aşılandı; şoven mil- liyetçilik Türkiye'de Batı'daki içeriğinden daha de-. ğişik bir renge büründü; yaygın adıyla "Başbuğ", bu ilginç ideolojinin mimarlanndandır. • Ulusalcılık (milliyetçilik, nasyonalizm) "Aydınlan-: ma Devrimi"n\n ürünüdür. Batı'da dinci devlet düzenine karşı akılcı ve bi- limci eleştirinin başlamasıyta "milliyetçilik" uç ver- di. Hıristiyanlıkümmetini oluşturan kul siliniyor, bi- reyleşen insan laik yurttaş kimliğine kavuşuyordu. E3aşlangıçta "milliyetçilik" ilerici niteliğiyle Avru- pa'yı sardı. Ancak bu olayın ikinci perdesi kötüydü. Milliyet- çilik "şoven" içerik kazanarak ırkçılığa dönüştü; faşizmin ideolojisine bayrak oldu; bir ulusun, baş- ka halklan buyruğuna alıp sömürmesi için gerek- çe diye kullanıldı. Hrtler'in Nazizmini besleyen dünya görüşünün özünde de "şoven milliyetçilik mikrobu" yatar. Ne var ki Batı daha önce "Aydınlanma Devri-, m/"ni yaşadığından Avrupa'da milliyetçilikle üm- metçilik ittifakı ya da bütünleşmesi olanağı yoktu. Türkiye'deki durum ne?.. Kuşkusuz daha değişik... • Avrupa'da milliyetçilik burjuva sınıfının palazlan- masıyla ortaya çıkıp kilise iktidanna baş kaldırmış- • tı; Türkiye'de ise sanayi burjuvazisi oluşmadan mil- liyetçilik uç verdi; İkinci Meşrutiyet'te "Osmanlıcı- lık" ve "Islamcılık" akımlanna karşıt görüş olarak belirdi. Birinci Dünya Savaşı'nda Enver Paşa başku- mandan vekiliyken şoven milliyetçiliğe dayalı "Tu- rancılık" Osmanlı devletinin neredeyse resmi gö- rüşüne dönüştü; ama, "Anadolu lhtilali"nde ayak- lar suya erdi; 1923 Devrimi'nin milliyetçiliği, çağ- daş boyutlara oturtuldu. İkinci Dünya Savaşı, Hitler'in düşlemleri, Naziz- min ırkçılığı, Türkiye'de şoven milliyetçiliğin can- lanmasına yol açtı; Turancılık yeniden uç verdi. Türkeş, bu süreçte ortaya çıktı. • Peki, nasıl oldu da MHP'nin "milliyetçi-mukad- desatçı" dünya görüşünde ümmetçilik ile ulusçu- luk bir araya gelebildi?.. 12 Eylül faşizmi, Türkeş'in öğretisini "Türk-lslam sentezi" adıyla nasıl resmi- leştirdi?.. Yanılgı, toplumsal deney tahtasında sınandık- tan sonra kanıtlanabilir. Görüldü ki, ümmetçilik ile milliyetçilik, bilimsel ki- taplarda yazıldığı üzre "çelişen " iki akımdır. 12 Ey- lül'ün Türk-lslam sentezi, Türkeş liderliğindeki MHP'ye değil, Erbakan'ın başını çektiği şeriatçı- lara yaradı; MHP Meclis dışında kalırken, RP gn büyük parti konumuna yükselip hükümeti eline ge- çirdi. Tam bu süreç yaşanırken Türkeş'in gözlerini ya- şama kapaması nasıl bir sonuç verecek?.. • Erbakan, başbakan olurolmaz Müslüman ülke- lere cerre yöneldi, RP lideri Turan coğrafyasında geziye çıkmış değil; Orta Asya'da şeriatçılıkla mil-' liyetçilik çatışıyor; şeriatçılığın başını Refahçılann yakın müttefıki Iran çekiyor. Necmettin Hoca için milliyetçilik kavmiyetçilik- tir, bölücülüktür; ümmetçiliğe ters düşer. Peki, MHP ne yapacak? MHP yol aynmındadır. A r : * SARE OZÜIVAL 1920-24.1.1996 KAMRAIN ÖZUNAL 24.2.1913-6.4.1996 Bize verdikleriniz için sizi şükranla anıyor ve çok özlüyoruz. ÇOCL'KLARI - GELtNLERİ ve DA3IADI MERHABA UMUT ÇİÇEKLERİ! kÖHNEMlŞÜĞE KARŞI BİLİMİ, NEFRETE KARŞI SEVGİYİ, ŞAVAŞA KARŞI BARIŞI, HAKSIZLIĞA KARŞI SUSMAMAYI YANİ PAYLAŞMAYI, YA^I SÖMÜRÜSÜZ BİR DÜNYAY1. YANİ BEYNİN VE YÜREĞİN ÖZGÜR OLDUĞU BİR YAŞAMI SAVUNMAYA HOŞGELDİNİZ CEREN ve CEVAHİR.. EL ELE... BİRLİKTE!.. NESRİN GÜREL KÖPRÜLÜ HULUSİ KÖPRÜLÜ XIII. Çocuk Şenliği 23-28 Nisan 1997 Istanbul Bü>*iik§ehir Belediyesi Şehir Tîyatroları Onüç yıl once lstanbul Beledjyesı Şehır Tıyatrolan'nda kut- lanmaya başlanan 23 Nisan Çocuk Şenliği Haftası yıllar geçtik- çe büyûmüş. gehşmiştır. Bu >ıl, tsianbul içinden olduğu gibi An- talya. Bursa \e Ankara'dan kanlan tıyatrolar. resım sergıleri, konservatu\ ar öğrencılennın konser ve bale gösterileri. değerli bilim adamlan ve sanatçılanmızuı katılacağı söyleşilerin bulun- dugu XIII. Çocuk Şenliği, 23-28 Nisan 1997 tarihlen arasında kutlanacaknr. Şehir Tıyatrolan bu şenlığe bu sezon ıçensınde oy- nanan oyunlan dışında üç yenı çocuk oyunuyla katılmaktadır. Et- bnlikler Şehır Tıvatrolan'run tüm sahnelennde yer alacaktır. Çocuk-Genç Eğitim Birinti Istanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tıyatrolan Harbıye Muhsın Ertuğrul Sahnesı Harbiye'tstanbul FATİH 4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1997 98 Mahkememızden venlen 20.3 1997 tanh ve aynı sayılı ılam ile Tekırdağ, Malkara. Gözsüz Kö^. cılt 012 01. sayfa 61. kütük: 3 7 'de nufusa kayıtlı llhan ve Sabiha Gülsen'den olma 11.6.1982 dogumlu Burcu Gültekın'e \e yıne aynı yerde nüfiısa kayıtlı llhan ve Sabiha Gülsen'den olma 14 8 1987 dogumlu Şeyma Gültekın'e Istanbul Fatıh. Ördekkasap Mah Cılt: 059 10, sayfa. 69. kütük: 714 'te nufusa kayıtlı Sultan Özolgun vası tayın edılmıştır. Ilan olu- nur 20.3.1997 Basın. 13669
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle