Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET . 6 NİSAN 1997 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bilimin îşlevi ve Gençlere Saldın
Prof. Dr. BAHAR GÖKLER Hacettepe Tıp Fakultesi
B
ilimin işlevi akhn ışığın-
da. doğrulan ve gerçek-
leri bulmaya çalışmak ve
bu doğrulan insanoğlu-
nun yaranna yönelik kul-
lanılmak üzere işlemek-
tır. Yaşadığımız evreni tanımak, dünya
ile evren arasındaki bağlantılan araştır-
mak, dünya üzerindeki tüm canlılann ni-
telıklerini, onlann yaşamsal özellikleri-
ni incelemek. evrimsel gelişim ilkeleri
doğrultusunda yaşamsal gereksinimleri
saptamak, olurrılu yönde geliştirmek ve
tüm nesnel bulgulan üzerinde yaşanan
bu gezegendeki süreç adına anlamlandır-
mak ve çözümlemektir.
Bilim evrenseldir, bilimin topragı, bi-
limin ülkesi yoktur. Evrensel bilimsel
doğrular. dünya üzerındeki tüm bilim
adamlan tarafından üretilir, bir ortak
imecede dokunarak bırleştirilir ve yine
dünya adına kullanılır.
Ancak. bilimin her ülke için özgün bir
kaynağı vardır. Dünya üzerinde ne kadar
yaşam alanı varsa, orada o kadar atlan-
maması, ele alınması gereken bilimsel
ven bulunmaktadır.
Bir bilim adamının birincil işlevi. ken-
di yaşam alanındaki. kendi ülkesindeki
yaşamsal olgulan incelemek, kendi ül-
kesini teknolojisi, coğrafyası, tarihi, je-
olojik konumu. üzerinde var olan canlı-
lann yapısı. e%Tİmsel süreçleri, ekonomi-
si, sosyo-kültürel dokusu ile iyi ve doğ-
ru tanımaktır. Doğru tammalıdır, iyi bil-
melidir ki, kendi ülkesine ilişkin sapta-
dığı bilimsel verilen, öbür bilimsel veri-
lerle birleştirerek, evrensel bilimin ortak
doğrulannın belirlendiği imeceye ger-
çek katkjsı olabilsin.
Örneğin, Türkiye'deki bir bilim adamı
nasıl ki, Türkiye'den Avustralya'nın bit-
ki örtüsüne ilişkin veriler saptayamaz
ise, Ingiltere'deki bir bilim adamı da,
Türk toplumunun yaşadığı psiko-sosyal
süreçlere ilişkin bulgulan. fngiliz toplu-
munu inceleyerek elde edemez.
Bu nedenle bir bilim adamı, öncelildi
olarak kendi ülkesinı iyi tanımalı. kendi
toplumsal kaynaklannı doğru araştırma-
lıdır ki kendi ülkesinde uyguladığı bilim
işlevsel olabilsin.
Bir bilimsel uygulama ya da araştır-
manın evrensel bilime açılabilmesi, ev-
rensel bilim ıçinde bir yer edinebilmesi,
ancak köken alabileceği özgün veri kay-
naklannın bulunması ve bu kaynaklann
göz ardı edilmeksizin. yadsınmaksızın,
özenle ve titizlikk korunarak evrensel
bilimin sonsuz ırmağına doğru taşınma-
sı ile olanaklıdır.
Bu açılardan bakıldığında yakın za-
manda üniversıtelerimize bilim adamı
yetiştirme ya da bilim adamının, bilim-
sel çahşmalann niteliğini değerlendir-
me amacıyla getirilen "puanlama siste-
mi"nin pek çok yanlışlıklar içerdiği gö-
rülmektedir.
Bugün ülkemizde "Çocuk ve Ergen
Ruh Saglığı ve Hastalıklan" ve "Psiki-
yatri" uzmanlık alanlanndaki özgün
araştırma ve uygulamalan, derleme ça-
lışmalannı içeren kapsamlı, nitelikli der-
gileryayımlanmaktadır. Budergilerpsi-
kiyatn. çocuk ve ergen psikiyatrisi bilim
dallanrun ülkemizdeki konumunu ve ge-
lişimini örneklemekte: bu bilim dallan-
nın ulusal kaynaklannın, uluslararası bi-
limsel veriler ve araştırma bulgulanyla
karşılaştınlıp değerlendirilmesine ortam
hazırlamakta ve bu bilim dallanna iliş-
kin uluslararası düzeyde açılımcı ve bü-
tüncül bir kavrayış, bir yöneliş gerirmek-
tedirler. Bu dergiler anadilimiz olan
Türkçede yazılmış olan dergilerdir. Ulu-
sal düzeyde yaygın ve nitelikli bir bilim-
sel eğitim ve etkileşim işlevini uzunca
bir süredir yürütmektedirler.
Üniversitelerde uygulamaya geçirilen
son bilimsel değerlendirme ölçütleri ve
puanlama sistemi yönünden ele alındık-
larında SCI (Science Citation lndex)
kapsamına girmediklerinden, bu dergi-
lenn ve bu dergilerde yer alan çalışma-
lann, ülkemizdeki bilimsel üretkenlik ve
etkileşimin gelişimine yönelik işlevleri
göz ardı edilmekte, bilimsel geçerlilik-
leri çok düşük bulunmaktadır.
Bu sistem ülkemizde bilimsel etkinlik-
ler ve bilim adamı yetiştirilmesinde ni-
teliğin yükselrilmesi adına bazı puanla-
malar ve derecelendirmeler getirirken,
bilimin ülke koşullanndan soyutlanarak
değerlendirilmesi ve bilim adamlanmı-
zın kendi ülkelerine, kendi ülkelerinde-
ki bilimsel çalışma ortamına ve yaşam-
sal gerçeklere yabancılaşmalan yönün-
de ciddi olumsuz sonuçlar doğurabilme
riskini de birlikte taşımaktadır.
Oysa, bilim, yaşama ilişkin verileri,
yine yaşama dönük olarak işlemektir.
Bilimin belki de en temel işlevi, yaşa-
mın içinden çekip çıkardığı, aynştırdığı,
smıflandırdığı verileri. saptadığı doğru-
lan yine yaşam adına. yaşamın niteliği-
ni olumlu yönde geliştirmek adına, kul-
lanılır kılmaktır. Gerçekkri gün ışığına
çıkarmak. bulgular arasında bağlantılar
kurmak, tek tek venleri birleştirerek, ay-
nntılardan bütüncül ve açık, anlaşılır
dogrulara varmaktır.
Kütüphanelerde,dokunulmaz raflarda
saklı duran dosyalar. toplantılar ve tar-
tışmalarda kaybolup giden soyut uçucu
sözcükler, anlaşılmaz denklemler, "elle
rurulmaz. gözk görülmez, ulaşılmaz ku-
ram"lar ya da görkemli törenlerle sunu-
lan, ancak işlevi belirsiz bir "fahri dok-
torluk" cüppesi de değildir bilim. Bilin-
mezi bilinir kılma; yanlışı, yanılgıyı,
doğruya, gerçeğe dönüştürme yolunda
durmadan, dinlenmeden verilen çabalar-
dır.
Zaman zaman toplumlann, onlan çe-
kip saran, baskılayan toplu yanılgılar.
bağnazlıklar, çapraşık, karmaşık, insan-
hğı ulaştığı evrimsel düzeyden çok ge-
rilere götürebilecek gerilemeler yaşadı-
ğı süreçlerolabilir. Bu toplumsal çıkmaz
dönemlerinde, düşüncelerin, davraruşla-
nn yozlaştığı, toplumun tümüyle edil-
gin. bireylerin olan bıtenlere kayıtsız bir
durum aldığı görülebilir. Yaşam süreci
içınde, doğadaki devinimin kaydedile-
mez, toplumun uykuda, bireylerin tepki-
siz olduğu durumlar bulunabilir. Hatta
bazı dönemlerde, göreceli bir biçimde
bazı doğrular görmezlikten gelinebilir.
lşte bilimin ve bilim adamının gerçek iş-
levi yine burada devreye girer: Toplum-
daki tüm insanlar bir aymazlık uykusun-
da. gerçekler giderek silikleşiyor gibi ol-
sa da, bilim adamı gözlerini açık tutma-
lıdır, gözlemelidir, dinlemelidir, duyma-
lıdır, araştırmalıdır.
Bilimin işlevi budur: Koşulsuz olarak
değişmez doğrulan belirlemek üzere ya-
şamı izlemek ve araştırmak. Ancak oda-
lara, laboratuvarlara, atölyelere kapana-
rak, uzaktan izlemek değil, yaşamı en iç
dokusuna, hücresine kadar inerek en ya-
kınından duyarlıkla izlemek.
Bilimin yansız olması, bilimsel taraf-
stzlık ve ön yargısızlık yaşama uzak kal-
ma, uzaktan bakma demek değildir. Nes-
nellik yaşama dönük bir geniş kavrayış
kazanmak demektır. Saplanıp kalma-
mak, göz ardı etmemek, yadsımamak,
tek bir yöne odaklaşıp, bütünü gözden
kaçırmamak demektir. Gerçeği çok bo-
yutlu bir kavrayışla araştırmak ve değer-
lendirmektır.
Örneğin günümüzde. ülkemizde, Ma-
nisa'da 14-25 yaş arasındaki gençler, yal-
nızca düşüncelerinden ve bu düşüncele-
nnı belırten afışleri duvara asmaktan do-
layı yakalanıp tutuklanmışlar, işkence
görmüşlerdir. Yine aynı gençler yıllar
boyu hapis cezalan ile yargılanmakta-
dırlar.
lşte tam bu noktada "Çocuk ve Ergen
Psikiyatrisi'' biliminin ve bu alanda ça-
lışan biz bilim adamlannın işlevi ne ol-
malıdır: "Biiriin bu olup bitenler karşı-
sında tarafsız kalarak. post travmatik
stres bozukluğuna yol açan durumlann
Eksen I ya da Eksen FV'te mi daha doğ-
ru kodlanacağı üzerinde uzun araşürma-
lar yapmak; ergenlik döneminin genel
özelliklerine ilişkin aynntılı, kuramsal
bilgi birikimine kaynak oluşturan bir ar-
şiv oluşturmak; ergenlikte kimlik arayı-
şı, benlik saygısı, kendiük kavramının
oluşumu; ergenlikte beden imgesi ve be-
den bütünlüğünü araşüran zengin bir ve-
ri tabanı oluşturmak ve ölçekler geliştir-
mek mi?"
Yoksa, "yaşanümakta olan bu durum,
bu gerçekük karşısında bir görüş bildir-
mek mi; 14-25 yaş arası gençlerin bir
kimlik arayışı evresinde olduklaruu, bu
dönem içinde kendilerine en uygun de-
ğerleri, amaçlan, kişilik özeUiklerini ve
dünya görüşünü araştınrken, çeşitfi dü-
şünsel ve davranışsal arayışlardan geçe-
rek bu kimliğe varabileceklerini belirt-
mek; bunun için de, "onlara özdeşim ku-
rabilecekleri sağlıklı modeller sağlama-
nın, kendilerini sınayıp geliştirebilecek-
leri özgür ortamlar sunmanın, genç be-
denlerine, evrenin en ilkel baskı yönte-
mi olan işkencenin acımasız ellerinin
uzanmasına izin vermeksizin, bedenle-
rinin doğal gelişimine hız katan etkinlik-
lere onlan yöneltmenin' bedenselve ruh-
sal bir bütünlük içinde dengeli bir eriş-
küüiğe doğru geçerken onları, zor kulla-
narak. tutsak kılarak değil, eğiterek on-
lara destek olmannı koşulsuz gerekliliği-
ni vurgulamak mı"?
"Böylesi baskı yöntemleri sonucu
gençlerde oluşturulan trav malann,örse-
lenmeterin. umutsuzluklann hiçbir bi-
limsel Eksen'e sığdırüamayacağuu, yad-
sınamaz bir gerçeklik olarak görmek ve
göstermek mi?"
Bilim, doğru noktada, bilimsel biri-
kimden çıkan sonuçlann tartışmaya ge-
çirilmesine ivme kazaııdırarak, doğru so-
nuçlann belirlenmesi amacıyla, yanılgı-
lar ve yanlış uygulamalar karşısında
doğrudan yana taraf olmak durumunda-
dır.
Gerçek bilim varsayımlann, yaşam
içinde kanıtlanması ile oluşur. Değerlen-
dirme sistemlerinde puan alsın almasın,
yaşamı araştıran, yaşamı geliştiren, ya-
şanu anlamaya yönelik olarak yaşamla
birleştirilen veriler işlevsel bilimsel ve-
rilerdir. Bilim, yaşamın ve canlılann ya-
ranna kuUanıkuğında işlevseldir.
VVORLDCARD
Bİ'TANEDİR.
VVortdcard VISA Classic VVorldcard MasterCard Gold Galatasaray Amblemli VVorldcard VISA Classic Fenerbahçe Amblemli VVorldcard VISA Premier Trabzonspor Amblemli VVorldcard VISA Classic
.VÎ*WKV*I6:
!
,
Trabzonspor Amblemli VVorldcard VISA Premier Fenerbahçe Amblemli VVorldcard VISA Classic Unrversity VVorldcard VISA Calatâsaray Amblemli VVorldcard VISA Premier
Besıhtas ArrDi6" Aorldcard VISA Premier University VVorldcard MasterCard VVorldcard VISA Premier Beşiktaş Amblemli VVorldcard VİSA Classic VVorldcard MasterCard Standard
Y a p ı K r e d i ' d e h e r k e s i ç i n b i r V V o r l d c a r d v a r d ı r .
Insanlann istek ve itıtiyaçlarının çeşitliliğini göz önüae alarak
hızmet üretmeyi gelenek haline getirmiş olan Yapı Kredi, kredı
kartı konusunda da bu geleneğıni sürdürmekte ve çok çeşitli
kredi karti seçenekleri sunmaktadır. Böylece, insanlar, dılediklerı
kredi kartını seçebilme imkânını Yapı Kredi'de bulmaktadır.
Kısaca. Yapı Kredi'de herkes için bir VVorldcard vardır.
VVorldcard, Turkiye kredi kartı pazarında, açık bir farkla,
en büyük paya sahip kredi kartıdır. Bir başka deyişle,
VVorldcard. Türkiye'de insanların buyük bir çogunlugunun
tercih ettiği kredi kartıdır. VVorldcard VISA Classic'ten VVorldcard
MasterCard Gold'a, University VVorldcard'dan Kulüp Amblemli
VVorldcard'lara kadar birçok seçeneğe sahip VVorldcard
bı'tanedir. Çünkü VVorldcard. Yapı Kredi'nin kredi kartıdır.
Alışveriş Sigortası VVorldcard'da.
VVorldcard'la yapılan alışverişler,
Yapı Kredi'nın güvencesi altındadır.
Yalnız yurtiçinde değil, yurtdışında da
VVorldcard'la yapılan alışverişlerde geçerli
olan bu sigorta güvencesinde, Yapı Kredı,
VVorldcard'ia satın alınan malı, kınlma. zarar görme.
yangın ya da hırsızlık durumunda bedelini ödeyerek ya da
yenisiyle değiştirerek tazmin eder.
"Sınırsız" Kayıp-Çalmtı Sigortası
•î, VVorldcard'da. VVorldcard kaybolduğunda
^_ ya da çalındığında, VVorldcard sahipleri
47 hiçbir zarara uğramaziar; VVorldcard,
^ kötü amaçlı kullanımlara karşı Yapı Kredi'nin
güvencesi altındadır. VVorldcard'ı kaybolan
ya da çalınan VVorldcard sahibinin yapması gereken tek şey,
durumu, anında Yapı Kredi Kredi Kartlan Muşteri Hizmetleri
Birimi'ne bildirmektir.
Hedef-.Puan VVorldcard'da. VVorldcard,
her kullanımda. VVorldcard sahibıne
Hedef:Puan'dan otomatikman puan
kazandınr. Ayrıca, VVorldcard ödemelerini
gecikmeden ve kolayca yapma imkânı
sağlayan Otomatik Ödeme, Tele24 ve AloBanka'dan
yararlanmak da Hedef:Puan'dan puan kazandırır. VVorldcard
sahipleri, kazandıkları puanların karşılığında HedeftPuan '97
kataloğundan diledıkleri her şeye bedava sahip olurlar.
VVorldcard, Türkiye'nin ve dünyanın her yerinde para
yerine geçer. VVorldcard'la yapılan harcamaların karşılığı.
ister 30 gün sonra ödenir, ister yalnızca bir bölümü
odenip kalanı aylara bölünür; böylece Yapı Kredi'den
kredi kullanılır. VVorldcard'la Tele24'lerden ve dünyanın
her yerindeki otomatik veznelerden nakit çekerek de kredi
kullanılabilır. Yapı Kredi'de herkes için bir VVorldcard vardır.
Unutmayın -kullananlann tabiriyle- VVorldcard bi'tanedir.
VVorldcard
Yapı Kredi'nin kredi kartıdır.
Fark burada.
Burası Yapı Kredi. Fark burada.
YAPI^CKREDi
"hizmette sınır yoktur'
PENCERE
Türkeş'ten Sonra
Yol Ayrımı...
Alparslan Türkeş, 194O'lı yıllarda başlayan si-
yasal yaşamını bir kalp vurgunuyla noktaladı; son-
dakıkalanna değin politikanın içindeydi.
Türkeş, Turancı-ırkçı akımın içinde yer almıştı;
zamanla bu akıma dincilik de aşılandı; şoven mil-
liyetçilik Türkiye'de Batı'daki içeriğinden daha de-.
ğişik bir renge büründü; yaygın adıyla "Başbuğ",
bu ilginç ideolojinin mimarlanndandır.
•
Ulusalcılık (milliyetçilik, nasyonalizm) "Aydınlan-:
ma Devrimi"n\n ürünüdür.
Batı'da dinci devlet düzenine karşı akılcı ve bi-
limci eleştirinin başlamasıyta "milliyetçilik" uç ver-
di. Hıristiyanlıkümmetini oluşturan kul siliniyor, bi-
reyleşen insan laik yurttaş kimliğine kavuşuyordu.
E3aşlangıçta "milliyetçilik" ilerici niteliğiyle Avru-
pa'yı sardı.
Ancak bu olayın ikinci perdesi kötüydü. Milliyet-
çilik "şoven" içerik kazanarak ırkçılığa dönüştü;
faşizmin ideolojisine bayrak oldu; bir ulusun, baş-
ka halklan buyruğuna alıp sömürmesi için gerek-
çe diye kullanıldı.
Hrtler'in Nazizmini besleyen dünya görüşünün
özünde de "şoven milliyetçilik mikrobu" yatar.
Ne var ki Batı daha önce "Aydınlanma Devri-,
m/"ni yaşadığından Avrupa'da milliyetçilikle üm-
metçilik ittifakı ya da bütünleşmesi olanağı yoktu.
Türkiye'deki durum ne?..
Kuşkusuz daha değişik...
•
Avrupa'da milliyetçilik burjuva sınıfının palazlan-
masıyla ortaya çıkıp kilise iktidanna baş kaldırmış- •
tı; Türkiye'de ise sanayi burjuvazisi oluşmadan mil-
liyetçilik uç verdi; İkinci Meşrutiyet'te "Osmanlıcı-
lık" ve "Islamcılık" akımlanna karşıt görüş olarak
belirdi.
Birinci Dünya Savaşı'nda Enver Paşa başku-
mandan vekiliyken şoven milliyetçiliğe dayalı "Tu-
rancılık" Osmanlı devletinin neredeyse resmi gö-
rüşüne dönüştü; ama, "Anadolu lhtilali"nde ayak-
lar suya erdi; 1923 Devrimi'nin milliyetçiliği, çağ-
daş boyutlara oturtuldu.
İkinci Dünya Savaşı, Hitler'in düşlemleri, Naziz-
min ırkçılığı, Türkiye'de şoven milliyetçiliğin can-
lanmasına yol açtı; Turancılık yeniden uç verdi.
Türkeş, bu süreçte ortaya çıktı.
•
Peki, nasıl oldu da MHP'nin "milliyetçi-mukad-
desatçı" dünya görüşünde ümmetçilik ile ulusçu-
luk bir araya gelebildi?.. 12 Eylül faşizmi, Türkeş'in
öğretisini "Türk-lslam sentezi" adıyla nasıl resmi-
leştirdi?..
Yanılgı, toplumsal deney tahtasında sınandık-
tan sonra kanıtlanabilir.
Görüldü ki, ümmetçilik ile milliyetçilik, bilimsel ki-
taplarda yazıldığı üzre "çelişen " iki akımdır. 12 Ey-
lül'ün Türk-lslam sentezi, Türkeş liderliğindeki
MHP'ye değil, Erbakan'ın başını çektiği şeriatçı-
lara yaradı; MHP Meclis dışında kalırken, RP gn
büyük parti konumuna yükselip hükümeti eline ge-
çirdi.
Tam bu süreç yaşanırken Türkeş'in gözlerini ya-
şama kapaması nasıl bir sonuç verecek?..
•
Erbakan, başbakan olurolmaz Müslüman ülke-
lere cerre yöneldi, RP lideri Turan coğrafyasında
geziye çıkmış değil; Orta Asya'da şeriatçılıkla mil-'
liyetçilik çatışıyor; şeriatçılığın başını Refahçılann
yakın müttefıki Iran çekiyor.
Necmettin Hoca için milliyetçilik kavmiyetçilik-
tir, bölücülüktür; ümmetçiliğe ters düşer.
Peki, MHP ne yapacak?
MHP yol aynmındadır.
A
r
: *
SARE OZÜIVAL
1920-24.1.1996
KAMRAIN ÖZUNAL
24.2.1913-6.4.1996
Bize verdikleriniz için
sizi şükranla anıyor
ve çok özlüyoruz.
ÇOCL'KLARI - GELtNLERİ
ve DA3IADI
MERHABA UMUT ÇİÇEKLERİ!
kÖHNEMlŞÜĞE KARŞI BİLİMİ, NEFRETE KARŞI SEVGİYİ,
ŞAVAŞA KARŞI BARIŞI, HAKSIZLIĞA KARŞI SUSMAMAYI
YANİ PAYLAŞMAYI, YA^I SÖMÜRÜSÜZ BİR
DÜNYAY1. YANİ BEYNİN VE YÜREĞİN ÖZGÜR
OLDUĞU BİR YAŞAMI SAVUNMAYA
HOŞGELDİNİZ
CEREN ve CEVAHİR..
EL ELE... BİRLİKTE!..
NESRİN GÜREL KÖPRÜLÜ
HULUSİ KÖPRÜLÜ
XIII. Çocuk Şenliği
23-28 Nisan 1997
Istanbul Bü>*iik§ehir Belediyesi
Şehir Tîyatroları
Onüç yıl once lstanbul Beledjyesı Şehır Tıyatrolan'nda kut-
lanmaya başlanan 23 Nisan Çocuk Şenliği Haftası yıllar geçtik-
çe büyûmüş. gehşmiştır. Bu >ıl, tsianbul içinden olduğu gibi An-
talya. Bursa \e Ankara'dan kanlan tıyatrolar. resım sergıleri,
konservatu\ ar öğrencılennın konser ve bale gösterileri. değerli
bilim adamlan ve sanatçılanmızuı katılacağı söyleşilerin bulun-
dugu XIII. Çocuk Şenliği, 23-28 Nisan 1997 tarihlen arasında
kutlanacaknr. Şehir Tıyatrolan bu şenlığe bu sezon ıçensınde oy-
nanan oyunlan dışında üç yenı çocuk oyunuyla katılmaktadır. Et-
bnlikler Şehır Tıvatrolan'run tüm sahnelennde yer alacaktır.
Çocuk-Genç Eğitim Birinti
Istanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tıyatrolan
Harbıye Muhsın Ertuğrul Sahnesı Harbiye'tstanbul
FATİH 4. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1997 98
Mahkememızden venlen 20.3 1997 tanh ve aynı sayılı ılam ile
Tekırdağ, Malkara. Gözsüz Kö^. cılt 012 01. sayfa 61. kütük:
3
7
'de nufusa kayıtlı llhan ve Sabiha Gülsen'den olma 11.6.1982
dogumlu Burcu Gültekın'e \e yıne aynı yerde nüfiısa kayıtlı llhan
ve Sabiha Gülsen'den olma 14 8 1987 dogumlu Şeyma Gültekın'e
Istanbul Fatıh. Ördekkasap Mah Cılt: 059 10, sayfa. 69. kütük:
714 'te nufusa kayıtlı Sultan Özolgun vası tayın edılmıştır. Ilan olu-
nur 20.3.1997 Basın. 13669